16 .7 » V47 — TAN O ABONE BEDELİ, Tl)rldy: Eçnebi — 11400 Kr, 4 Sene 2800 Kr, 250 © SAy 1500 " 400 *? BN .800f 150 ,?? 4; 800 " Adreş değlştirmek (25) kuruştur. | Değişen Manzara: | — Yazan: M, ANTEN | ransız milleti, —baş ve ani mağlübiyetin ezici gar- , 1941 14 Temmuznnu nisbeten ;daha ziyade | kendine gelmiş ve» istikbal haklaında | daha ziyade ümitlenmiş bir haleti ru- | hiye içinde kutluladı. Fakat kendisini | büsbütün toplamış olan Fransız mil ı leti 1942 öon dört Temmuzunu, şüphe- İ siz gözlerinde yaşlar, fakat kalbinde | | | büyük bir ümit ve itimat olduğu hal: de kutlulamıştır. Al şark ceph da ile fazla buyunllen gahhıyetler ka zanmakta idi, İngiltere istilâ tehlike- | sinden tamamiyle kurtulmuş değildi. | Amerika fiilen harbe iştirak etmemiş- | ti. Ve Alman işgali Fransada pek şid- : detli bir surette kendini hissettiriyor- 1 du, Bu şartlar içinde Fransız milleti ı için istikbal pek aydın görünmüyordu, | | | H | 1941 Temmuzunda Fakat bugün Amerika muazzam kay- haklariyle, Ingilterenin; Sovyet Rus- Yanm ve savaşan Fransanın yanında harbe girmiş bulunuyor, İngiltere Al. ü Manyanın karşısında bir taarruz kuüv. | — Veti ve bütün müttefiklerin bir taarruz Üssü olarak dikilmektedir, İngiliz ha: Va kuvvetleri kütle halinde Alman sa- hayi şehirlerini bombardıman etmek- te ve büyük — tahribat yapmaktadır. Süphesiz şark cephesinde geçen Tem- Muzda olduğu gibi bu gün de Alman Orduları taarruz — ve kizilordu - ricat halindedir. Fakat şu büyük farkla ki, Zeçen sene Alman ordusu bir kaç gün içinde yüzlerce — kilometreyi süratle katedebilmişti. Bu sene her kil t BCT AMN T'î:a , döndürücü| d besi âltmda'1940 14 Teğimazunu knte) |e Ziraat Vekili $. R. Hatipoğlu ch Ziraat ve Ticaret Vekilleri bir çok zorlukları gidermek vazifesiyle işe — başladılar, Her iki Vekilin ilmi şahsiyetlerine, başarrcı- lhık meziyetlerine güvenimiz vardır. Ziraat Vekili Hatipoğlu bir köy gocuğudur. Köyden şehire ve şehir- den ecnebi diyarlarına kadar uzanan kültür hudutlarını muvaffakıyetle aşımış olgun bir ziraatçidir. Yurdun zirai durumunu yakından bilen, için- de yaşadığı hayat şartlarını benim- seycn bir Vekil, kargılaşacağı zor- kl. çarelerini- bulmak güçlük Teyi on binlerce ölü ve pek çok tank Ve tayyare kayıbı pahasına pek güç- lükle kazanabilmektedir, Ve taarruzu.. ©| tu ayni şiddetle devam ettirebilmek | n #| icin Fiğinsadaki, n kuvvetlerinden bir kısmını $ &| — Sine ç n Bundan başka Almanya, l 4| — *lduğu gibi, tek cephede I%kau Cişlı Oldukça mühim kara ve bilhassa ha. Va kuvvetleri, Akdenizde ve Mısır cep. hesinde meşguldür, Diğer bir kısım kuvyetlerini ikinci — cenhe tehlikesine karşı garpte tutmak mecburiyetinde- dir, “Savaşan Fransa,, ismini alan Hür Tansız kuüvvetleri de — müttefiklerim Mihvercilere karşt — mücadelelerinde büyük basarılar — görmektedir. İşte Fransız milleti bu şartlar içinde 1942 ©n dört Temmuzunu kutlulamıştır. Gönderilen Mesajlar Roosevelt bu yıl dönümü münase- Bçtiyle Fransız milletine gönderdiği bir mesajda, Fransanın yakında bhür- Tiyete kavuşacağı ümidinde olduğunu bildirmiştir. İngiltere hariciye nazırı Eden Fran- sız milletine gönderdiği mesajını ih-' tiva 'eden S milyon beyanname İngi- liz haya kuvvetleri tarafından Fran- Ssız şehirlerine atılmıştır, Eden'in bu mesajının şayanı dik- kat olan kısımlarını buraya kaydedi. Yoruz: “Fransız milleti 2 senelik bir Zaman içinde yalnız samimi dost değil, Sadık müttefik olduğunu 1sbat etmiş” © Siz bizim için karanlık; Sizin için karanlık olan bir Gda mü- çekmiyecektir. Ziraat Vekâletinin teşkilâtı büyük, tahsisatı bol, ve çalışma sahası ge- niş 9lduiıı halde bu i_şlerin tam bir miştir, Sene!erce davıııı eden ıırırlı bir bürokrasilik. masa başı ziraatçi- liğini takviye etmiştir. Bu sistemi senelerce tenkit ederek plânsız zi- raat olmaz nazariyesini güden zira. atçi arkadaşlar iktidar mevkiine yük- seldikten sonra bürokrat oluverdi- ler, Muhlis Erk kadı hi ü “MEMLEKETİN $EN HAYATİ! İKİ MESELESİ İÇİN “ACİL KARARLAR VERİLMELİDİR Yazan: —-s âtfi Arif Kenber İ 'gekümun!ıh mevcut ikeh malzeme getittilmesi düşünülememişlir. Bü- yük Millet Meclisi Zirâat Vekâleti- ün Ser istediği tahsisatı memnuni- yenı veriyordu. Tohumluk, âlât te- darik ederek > vaktinde tevzi etmek Ticaret Vekili Behçet Uz Ticaret işlerimiz henüz kurulmuş rasyonel bir sisteme bağlı değildir. Devletin büyük bir hüsnü niyetle ve her türlü fedakârlığa katlanılarak i. daresine çalışrlan iktısadi mevzular üzerinde Tiraret Vekâleti çok yanlış tedbirlere kıymet vermiştir. Bu yüz den memlekette — umumi mahiyette bir ihtikâr hayatı yaratılmıştır, Nok- san teşkilât, yarım tedbirler, tecrü- be mahiyetinde kararlar, serbest pi- yasalara karşı tazyik, elkoyma, fi. yatlandırma; zayıf mürakabe, ihracat- BÜYÜKADAYA LÜKS. MEVKİDE SEYAHAT Her Şeyden İdaresinin El kşamları Köp- Adaya giden bir iki Posta var, Bunlardan eh - rağbette — olanı Arnden Büyük f—'YAZAN ge * İ FİKRET ÂDİL | e Ada Vapurlarının Lüks Mevkilerine Önce Denizyolları Koyması <Lâzımdır duyulur: Ahmet, — yarın patlıcana yükletildi Bu lezzetli sebze, “kundakçıhk_, Zabıta tâbirince. “Sabıka -i- mü rere” eshabındandır. Bütün bu ate vakaların hepsinde de patlıcanın bıhıtl var mı? Zannetmiyuru.m, evden uğrarsa Şap kamr ver, gönder, 17,45 vapurudur. Bu vapura biner ve yer bulmak ümidiyle ©n, on beş dakika evvel davranarak lüks mevkide gitmek isterseniz. bu mevkide oturanlarla karşılaşınca hay- rette kalırsınız. Maksadım yanlış am- laşılmasın: Bu mevkide oturanlar de- dim, giden!ler demedim, Çünkü otu. ranlarla gidenler tamamen ayrı kim- &clerdir. Bunlar kimi üniformalı hademe, ki. mi hirpani bir uşak, kimi genç bir Rum veya yahudi çocuğuduar ve değil Yahut! — Beyoğluna çık. Maniküre uğra, Salıya bana gelsin! Ve "Arabacı bu tarafa!,.” edâsiyle, yüzüklerle dolu — ellerini göstermek maksadiyle ve daha tiz perdeden bağı. rarak parmak sallamalar: — Sakın unutayım deme ha,,, Yok. sa karışmam! Lüks mevkide Adaya gitmek, kese- sine güvenene bir Tazla Ystirahat te- min etmek içindir, Fakat her lıueııne ıılv:neıı istira- dahi Büyükadaya gidebilecek mali ta- katları yoktur ve hakikatte de, onlar, bu vapura Adaya gitmek için binmiş değillerdir. O halle? Mesele basittir: Hademe- ler, âmirlerine uşaklar efendilerine, küçükler >de çalıştıkları yazıhaneler. deki patronlara yer kapmak için gel. mişlerdir, Sakın ola ki bu hareketin manasız- lığını, haksızlığını iddiaya kalkışma- yın, Çünkü, vapur memurlarının göz yumduğu, ses çıkaramadığı veya far- kıma varmadığı münasebetsizlik bu ge. fer de kavgaya müncer olur, eğer e- fendi sağlam ise ondan, değil ise u- şağından dayak yersiniz, Eğer hakaret görür, küfür işitirseniz, işi hafif at- latmış sayılırsınız, Peki ama, diyeceksiniz. Çeşme mey. danında mıyız? Hayır, Ada vapurunun lüks mevkiindeşiniz ve şimdi burası, , yeni zenginlerin, küstahların mü i haline gel- lüks mevkide oturmak ikinci kidi hbıii.ı Fakat bürokrasiliğin görüş ta zor!uk tevlidi, — ithal tüccara vıîeıı dardır, Masa © dan ha- — itl ve mü ticaret ha- ğ;a inde bile bir leketi ta- n normal ve müstakar sek- mak ve iş yapmak kabil değildir. * #raatte mevsimler hâkimdir, Ta- ğd biat kuvvetleriyle daima müca- e zargreti vardır. Müstahsil küt. yi hiç ihmal etmiye gelmez, Bir y Zamanında verilmezse dağıtı'an. fayda beklenmemelidir. Bu dört ıt u tatbikat sahasında lüyıkiyle * muvaffak olamıyan bir ziraat- İnin mesleğinde başart gösterebil. esiğe maddeten imkân olabilir mi? H Yq;u Vekı.l Hntıpo:lu ırkndıım.ıı. kış'ık pira seferberliği için ilk iş olarak Ç rhıl hazırlıklara başlanmasıdır Bu ön nelerce modern Vekâleti bu ılıtemm yaşamasını idame ettirdi, İlmi çalış- malar mahdut müesseselere inhisar ettirildi. Ziraat davasını halletmek için esbabı gübutiye hazırlıyan kon- grelerin kararları tatbik ettirilmedi. Ziraat işleri zamanla ileri gider, Bir ziraat mütehassısının her türlü salâhiyetlerle -icraatında serbest bı- rakılân bol paralı bir işin başında senelerce kalmasına rağmen terakki ve tekâmül eserleri göstermiye mu- vaffak onun ihtil ait umumi kanaatleri zayıf d'işürür, Ziraat işlerinin lüzuma kadar ver rimli olamamasının baslıca sebebi, işlerin zamanında — yapı!mamasıdır. Memlekete lüzümu kadar ziraat a- Tetleri getirti büyük n Müğm&u pel leden kaçmadınız, İstilâcilâra kar- Stühusumet gösterdiniz, onlara yar- Çılık eden politikacılara itimat et- &diniz. Fransa, hiç bir gün harp sa- dan eksik olmamıştır. Fransa dı. Sifda ve bizzat Fransada düşmanlara B mücadeleye devam etmiştir, 1 Parisin, Vichy'nin meharetle edilen prupaıındnlın Fransız Milletinin aklr — selimini bozamamış, da değişti: hürriyete rulması ile ne fazla ek'liş, ne d fazla mahsul temin edilebilirdi, İ: şe maddelerinin esası olan toprnlğ mahsullerini arttırmak tedbirleri za. manında alınmamıştır. Ziraat ıefe.l berliğinin lüzum ve ehemmiyeti hıkç Kinda geçen —senedenberi — yapıları neşriyata, — gtazırlanmalara, klmea lan kombinelere traktörlerin dolduğ verilmemiştir, Deniz aşırı ı.'-emlckşt normal şeklini Ç bi lerde ahval henüz kavb ig ““Oldüz "a*luhhu itlmadını Sâarsamamıştır. Fransız milleti. militarist Almanyanm bu cani komnun Fransa için sımlmı bir şerik — olacağına Teteğini ve Almanya mağlüp ©! Sa bitmiyeceği muhakkak olan bu hare bi duzatmaktan başka bir şeye Yatağını anlamıştır. !aöfmhn istifade ederek Fransız milleti, Almanyaya işçi lbnı dertmekle kendi esaretini- ziyadel ımâ yaramı: Frafisız mmetî_ ek için de her vi- nân ıımıımıı t m.htıhıule'—ımn, fikirlerinden istifade edilmesi y olur, © Bu suretle zirgi faaliyeti tercihan Zarufi gıda maldelerinin istihsali ü- Zerinde temerküiz ettirmekle en ha- rlr ve en önemli bir blşarı elde ,mel;ı’lr Az göyleyen ve iyi düsü- len yeni Vekilin —mevcut teşkilâtı ânlaşmış bir ziraat sistemi üzerin- Sanı PP Ş kuvvetle ümit ediyoruz, "î ”. C 1 ' Yem Ticaret Vekili bir doktör- ü dur, Yani hastalığı teşhis ve davi usulleriyle istinas hasıl etmiş r mütchassıstır. Onun Izmırdekı çe ını y k d üğü in azimkârlığına, öebe e görd cevvaliyetine ve lIni tamamen bozmuşur, Halk kara borsaların, vurguncuların eline düş- müştür. Varlık içinde yoklük çeken bir durumda bulünuyoruz, Bütün bun lar Ticaret Vekâleti organizasyonu- nun zayıf olmasından ileri gelmek- tedir, Devlet lüzumlu gördüğü bir mad- deye el koyma kararı veriyor, bu malları ya kendi hesabına mübayaa edecektir, veya tevzle tabi tutacak tır. El koyma kararı üzerinden gün- ler, haftalar geçiyor, O mal hâlâ fiyatlandırılmıyor, Neticede yeni bir durum, yeni bir vurgunculuk fırsatı meydana çıkıyor. Mallar saklanıyor, narh ve azami fiyat takdiri iktısadi icaplara uygun olamıyor, Bugün ve. rilen bir karar bir müddet sonra ya tadil veya tashih ediliyor, Serbest ticaret piyasaları yerlerini kara borsalara kaptırtmıştır. Bilhas. sa iaşe, giyim gibi tez elden satıla- bilen maddeler üzerinde hatıra gel- miyen şekillerde satışlar oluyor, Bol kazanç temini için keşif denilecek kadar keskin zekâ eserlerine tesadüf ediliyor, Rekabet denilen meşru ti. caret çerçevesi ortadan kalktıktan sonra meydanda hudutsuz bir vur- günculuk sahası kalmıştır. Bu sahada iş becerenler çoktur. Bunlara: karşt hiç bir tedbir fayda veremiyor, * eni Ticaret Vekilimizin önünde teşhisi — konulmş ve tedavisi büyüktür, Ticaret hayatımızın son Bıkıntılı saf- lardq.l:aşlxşı ımıu:m, nelerden i Teti w elbette ki İzmir m Türkiyenin en bıiyul: ıilzııg_ sehirlerinden birinde belediye sliğini İ muvaffakıyetle yapmış: os ve rayışı kuvvetli bir üq;et hayatının ak- İ kabil' değil? yeddi ihti: bırakılmış mariz bir vücut var Behçet Uz. bu vücudü zin de, sağlam ve kuvvetli bir hale ge- tirmek için geniş ve enerjik fanli- yetini sarfedecektir. Tam bir galâ- hiyetle ve bir İş eri olarak çalışan bir Vekil için muvaffakıyet umıdı dajma mevçuttur. Yeni Ticaret Vekilimizin yapaca&ı ilk iş de iaşe zorluklarını önliyecek tedbirleri rasyonel ohrak ele zıma); —i Di yllıı-ı!ırıı da huııııııııuğ__ istiklâli ve “ahdıı ğu olmuştur. Ve buglr 14 'rmııür kurtuluşu “için büyük/ ürııt itimatla kutluluyoruz,, — Framıı Gemileri — St vls!nz(ondan gelen hnberlere gore— Roosevelt'in: “İsken ıı"'lıı'ız donanmast h: teklifle Tini reddetmiştir. Roosevelt'in 3 Tem. Muzda, düşmanların eline düşmesi ih. İmali olan Fransız dohanmasının. A. &rikaya veya bitaraf bir memlekete Bd'h m beıiıııln ıı leki ö İ ıi—v', “| .*7* *p“!? Y | klaşan Pençeretnden “sarkarak Hâla nt bir «daha- görmiye çalışıyorum...' On! eyvelâ ormanlar, sonra da gece örtü WF... Yalnız sanki batan güneş onla N'&iderılmeıı hakkında « !âpuıı “'55; İtıe' aa_qp selâmlıyormuş Bgibi tarafından kabul randa ayni Digwe'e gönderilmesi » hakkında yıgn.ı t teklif de reddedilmiştir. Roosevelt, %Ğenyedeki Fransız harp gemile- Tihin bu emirlere riayet ederek hare pembe bir ışıkla| î Uzuün nının. #amamen kaybolun-| 'Çaya kadar' 'bu ceğir Ve yarâlı dü-| &nkxlân seyrettim, Onlardan şimdi ar-| Kiç bit şeyi mühafaza edemiy ı.! 1 ölü kumand lürü: et_ı “Hen başbuğla ST ' | can 'İ! tıkça Holhcott'ı.“ sinirt artiyor; ; Tefrika No, 40 nudiği cesür zirhlı muhariplere ben- la'r şeflerinin — zaferi serefine deşik zırh!nrmm lçınde ayak'ua » İşıklar. Aıt'm—,ıa; Gece yükseldi. Udaipura yaklaş- d Üt- laka kendi kendine soruyor: Acaba Desdemona onu istasyonda | bekliyor Ist:mna girdik, Genç kadm orada Tolmalı; çünkü Hollicott frenin kapı- —|sında ikiye bölünmüş olarak her ta- İrafiyle bir takım hareketler yapıyor, Görmiye çalışıyorum: Ziya yok, İ yalntz çocuk simalı bir başın üzeri- |ne Kkahve rengi bir şapka koymuş, ince uzun, beyaz bir hayal farkede- bilıyvrum Fotografa elverişli bir be- be Haykırıyor: — Arslan nerede? , Hollicott ile Gwendoline trenden atlıyorlar, — Oh! Jeffry şi is too mervellous! Hayret feryatları, okşamar tırma- k'! etmedikleri takdirde İngilizlerin | inatet bir behcıhk hnvaıı taşryor; on-|lanma, hafif gerileme ve takdim me- Tasimi, Termos'un teslimi: Yeniden hayret Çeviren: ULUNAY feryatları, fakat bu sefer daha sami- mi,.. Bir otomobille eşyalar için bir o- mnibüs bizi bekliyor. Hollicott soruyor: — Gwendoline'i blzimlı beraber mi alacağız? Madam Van den Basalt içini çeke- fek 'devap veriyor: — Güzel yavrucak! Esyalarla bera- ber olursa elbette daha ziyade bahti- yar olaçak! Çe; bildi OA Hollicott b da Mmevcudiyetini — bile ora- unuttuğum klartnı di- kerek tavşan Bgibİ oturuyor, Bazı za- man kendine dikkati çekmek İçin en güzel vasıta susmaktir. Etrafımdaki manzarayı seyretmek istiyorum; fakat yoldan başka bir şey görmüyorum, Tamamen çıplak arazi- den geçtiğimizi sanıyorum: — Racalar memleketinde istasyon şehirlerden daijma fersah ie;sah uzak, Otomobil ağır, baharatlı, tekâsüf e- den meçhül koküulu bir yaza benzi- yen bir havayı yararak ilerliyor. (Devamı var) miştir, Buraya, kazara benim gibi is- keleye uşak ve — hademelerden evve! gelmiye vakit bulabilmiş bir, iki müs tehlik sıkışabilmiş ise hayret, korkuü ve utancından sandalyasına mıhlir ka- lır ve yerinden kalkamaz. Esasen bin- diğiniz vapur —tamirden yeni çıkmış ise, lüks mevkiin yeni cilâlanan kol- tuklarına yapışır ve — filen de kalka- mazsınız, * * Luks mevkiin — vaktiyle Samatya hattına işliyen vapurlara da ben zer tarafları vardır. Bunlarda, akşaın, dönüş pos(alarmda, çarşı esnafradan bilhassa Ermeni vatandaşlar buluşur ve o zamanın tâbiri ile “Bir kol çengi,, teşkil ederlerdi. — Birbirlerine daima “Baron” diye hitap ederler, .,.Pariz” den dem vururlar, milyondan aşağı o lursa servetten bahsetmezlerdi. Bugün de lüks mevki, hitaplar ve şahıslar bertaraf, ayni tarzda ayni mevzu üzerindedir. Bir fark var: Sa- matyaya vapur işlediği zamanlar, gay: ri müslim bayanlar dahi “muhadde- rat” tan sayıldığı için perde ile ay- rılmış kadınlara mahsus yerlerde 0- tururlardı, şimdi. erkekle kadının miü. savi olduğu bu devirde bayanlar da baylardan aşağı kalmıyorlar ve sık sık, boyalı bir ağızdan kalkmak üze. re bulunan vapurdan çıkmıya hazır, lanan uşağa söyle emirler verildiği hatini başk arı- yacak olursa o zaman anarşi olur ve hadiseye cemiyet el koyar. Bana öyle geliyor ki, Ada vıprur Jarınm lüks —mevkilerine cemiyetten evvel Denizyolları idaresi el koysa daha pratik bir neticeye varılmış ©- lacak, Çünkü uşağı, hademesi, parası ba- zusu ve küstahlığı var diye kendilç- rinde cemiyet ve muaşeret kaidelerinin üzerinden aşmak salâhiyetini - gören- ler ancak bu dilden anlryabilirler, Hemen bir akşam geçmiyor ki, bu. rada bir hadise olmasın, Bu satırların muharriri münakaşadan küfürleşmiye, küfürden dayağa varan vakalara şahit olduğu gibi bir keresinde de böyle bir hadiseye fiilen şahit de yazılmıştır. İşin esef edilecek tarafı vaka kahra- manfarının ictimai bakımdan değilse bile mali bakımdan “yüksek seviye. denilen sınıfa mensup bu zevatın, uşak ve hademelerden âarta kalan yerlere ö türabilen mümtaz şahsiyetlerin, harç, ket ve bakışlariyle kendilerini tenkit edişlerine aldırış bile etmemelidir, Lühı mevkiin- hiç-bir zaman içti- mai bir seviye teşkil edemiye. ceğine en kuvvetli misali de yine ayni) Ada vapurlarının ikinci mevkilerinde görmek kabildir. Burada oturan va- tandaşların hemeh hşısi. eski tâbiriyle “Çelebi” kimselerdir, Her sahah gi- derken, ve akşam dönerken araların- | mi? da gruplar tertip ederek ınhbet ev!er güler, eğlenir ve hoşv: ” Ti hatırlatıyor. — Memleketimizde itfi lasrileşmeden evvel her sebep bulmak ldet olmuştu. Fakat bütün v olmadığı için hatıra gelmez bir keresinde eski devirler (i nin başında bulunan Ziçni Paşa yaptığım bir mülâkatta bana: - bul yangınl:rnıı yl 1 Demiş ve d hayret manası karşısında ıu iz vermişti: N »— Leylekler bacalara çalı çıı yuva yapıyorlar; ocaktan bir kı cim bu küuru çalıyı tutuşturuyor; ;x ateşi etrafa saçxyor. müthiş gın başlıyor,., Bu bahiste patlıcan ne kadar ise, Hacı baba leyleğin de o kabahatli olduğunda şüphe yok, Şund asıl suçlunun “dikkatsizlik,, olduğun bir türlü kabul &demiyoruz v Ne olursa olsun patlıcan bizim memleket sebzelerinin ön safında ge- Hr, Aslan nâasıl — hayvanların kı ise bizde de patlıcan sebzelerin kı dır. Zenginine, orta hallisine, fu ya göre her keseye elverişli yemek! Ziyafette — bir nekreye: “Patlıcanı tarafından bir su,, istetecek kadar çı şitlidir. Korta denilen salatasından tutunu: da, silkmesi, oturtması, karnı beğendisi, böreği; dolması; pilâvlısı imam bayıldısı; tavası; haşlama kadar her yemeği; hele turşusu festir; meraklılar reçelini bile yap Târ, Kir yemeklerinde kuzu pt ilg irmik helvasının yanında pal dölmasının yeri sayılıdır. Atalar sözünde patlıcana dair tabir vardır; ufak bir ârızadan mi essir olana: “Patlıcan kıv:umdı hit düşmüş!" derler, Tabirin hi çıki beden gel bilmiyomm. “Bilmece faslınd : “Kısacık la kadife donlu,, pek t bir, tasvirdir; Bı m-ıae insanın nün önüne neş yanıklı, (ıçm kuvvetli tdr kBylü kızı geln Hılk sofrasında damakları lezzetli n patl halk — edebiyamdı Lüks mevkide birer kuruş îark ve- rerek. serveuennı rağmen, İden değiştitmek İçin yapanlar da varken, i- mukaveleler k AF aralârında deiişu'mıekle. iktifa eder. ler, Sınıfsız olarak kurulmasına çalışı!. mış bir cemiyette mevki farkı oluşu seviyenin yüksek kidı l .evki tutmuştur; işte birkaç misal:; Bağçelerde patlıcan Yari gördü matlıran 'Yar! sana kurban olsus Sinedeki tatlı can. * Patlıcan oyamadım bağa koyamadım Oul yürzlüm, kömür gözlümi — sana doyamadım. ü ; icap etmediğini bir işe yaramıyor. Umumi bakımdan yazılan bu yazı. nım mevzuu şu veya bu şahsı hedef teşkil etmemektedir. Lâkin pek en- dişe ediyorum ki, yakında ayni mev. zu, gazetelerin “polis vukuatı, sütun- larında yer alacak ve bu sefer ancak küçük bir muhit içinde küstaklıkla- riyle tanılan kimselerin isimleri u- muma ifşa edilecektir. göstermekten gayri Bizim gazete geçenlerde yazmıştı. Bu yıl fındık mahsulünü geçen yıl. dakinin iki misli olacak diye tahmin ediyorlarmış,,, Yenilecek şeylerin hep- sinin birden o kadar landıkları bu LOKMAN #ekimin öğütleri FINDIK MAHSULÜ gram, yanı başında manganez de bir lunduğundan kana pek faydalı alur, Fosforu 300, kireci 200 ikisinin arâ- | sındaki nisbet 0,66 olduğundan fın. dık, kemiklerii zamanda fındığın böyle a'cak gönül. lülük göstererek geçen yıldakinin iki katı nisbetinde gelmesi doğrusu, her. kesi sevindirecek bir haberir, Bundan dolayı “mal mal funduk” diye fındığın değerini her şeyden üs. tün tutan 'karadeniz uşağı yurttaşla- rımızı, bir kere daha, tebtik etmek lâzımdır, Fındık, tazesi olsun, kurusu olsun İnsanı pek iyi besler, Yemişlerin he- men hepsi insana sadece vitamin'leriy le ve denleriyle faydalı oldukl halde, fındık vitaminlerinin ve maden. lerinin çokluğundan baıkı. ııotlu. yız şine yarar, Fındıktaki potasyum ma- deni yüzde 600 miligram olduğı ve dişlerin pek iyi i.| e patlcan Ben askere yazılşam Ben askerden gelince Kardan benli kız alıcan, Hele son mani şive ve eda İ! ) “folklor” umuzun şaheseri sayılır. — Patlıcan bahsinde Nasrettin H nın da tatlı bir fıkrası vardır: Hocanın beş altı yaşındaki oğ! patlıcanı göstererek ne olduğunu sor ruuşlır Hazır cevaplıkta babasına ken çocuk: “Onu da bilmiyecek ne var? D m gözü açılmadık sığırcık yavrusu!” Bu bülüşü işlten hoca merhum duğu yerden iftiharla atılmış: — Vallahi amcaları! Demiş, Oğl Patlıcan dalkavuk hikâyesinde bir mevzudur: “Adamın biri dalkavuğiyle sol| otururken ortaya patlıcan yemeği yedi. Vi ". Miras Ü — Şu patlıcan ne lezzetli İnsana hayat verir! etlere dolgunluk. 198 mligram xnisbe- tindeki kükürt madeni! de cilde güzel lik ve bütün vücude çeviklik verir,, Fıindıkçı sözü de, onun terklhındelu kükürdün bol olmasından ileri gelse gerektir.., Zaten, erkekleri cocuk ba- bası eden çinko madeni de yüzde 1 mi- ligram nisbetinde oldnğund:m Yxndık yemekten erkekler de höşlanırlâr. YENİ NEŞRİYAT: Az ea ada l FOTO MAGAZIN — Fikir, salon ve vi İr ve şekerli maddelerinin çok! başka İnsanr beslemiye de yarar. Findiğın terkibindeki St 'pek azdır. tinde bulunur. Kurusu, büsbütün su: suzdur. Onun için beşliyecek maddele. re fındıkta bol bol yer kalır: * Azotlu maddeleri ortalama hesapla yüzde 15, yağlı maddeleri yine öyle hesapla, yüzde 60, şeker olacak mad. deleri, hep öyle —hesapla, yüzde 15 Demek ki yüz gram — fındık insana 680 kalori verecek gıda getirir. Bu kadarı da, bu zamanda insanım bir günlük gıda ihtiyacının üçte, nihayet dörtte birini karşılar, Fındığın bilhassa — yağlı maldeleri Bİ inci sayışı ııııııı bir m“ndeve:ıı v resimlerle süslü 'gı':ııuı'mı.ı" Vabr oe ILK OĞRETİM — Gölen üŞT '“llunl Vekilliği a dikçe yiyeceği geliyor. Adetı ci taamı,, Dan tutturarak yarım saat methe miş, Akşam yemeğinde yine patlıcan gelmiş; bu sefer miras vin: — Su patlıcan ne miızır sebzedir İnsanın midesini bozuyor.., Sözüne dalkavuk: Ürü — Aman efendim! Bu da sebze Ne zaman yesem Ööğürtü geliyor,, Deyinçe efendi; — Ulan! Demiş. daha bu sab patlıcanı cennet taamı ya; di aleyhinde bulunuyarsan, Dııhvık bir temennah etmiş; — Efendim! Demiş. Bendeniz. ULKU —a Milli kültür dergisidir. Yeni erinin 19 karada neşetilmişiri SÜİ sazıların. Âp- ISLAM ANSIKLOPEDİSİ — İıı'llı— O da yalnız tazesinde, yüzde 3,5 nllb%ihmm gözetesidir. 115 inci sayısı çıkmıştır. man her iki ayda bir çıkan İslâm Ans disinin ikinci cildinin Başlangrer Olan 11 inti cüzü intişar etmiştir. Bu cüzde birçok nlıhl- makalleler arasında telif Din Attâr: Dr. Ritter. A'üzü-Billâh: Prıı Şerafeddin Yıııkıyı Avârız: — Prof., Tütfi Berkan. Şair Avfi ve A : M Fuıt Köprülü. Ayân:ı Fuat Röprüln ve !nnıll Hak- kı Uzunçarşılı. Ayupı;: M Ç Şalr Ayata Pevriye Abdullah. Kivar. Sabri Esat Siyavuşgil tarafından vağılınışır, değerlidir. Bir kere, bol nisb Son. ra da fındığın yağı acımaz, mideye dokunmaz,.. Yağları bakımından fın. dık cevizden üstündür. Fındığın vitaminleri de hatırları pek iyi sayılacak nisbettedir: Bl vitaminin- den yüzde 200, B2 vitamininden 270 ölçü, C vitamininden de kuru fındık RAŞİT RİA TİYATROSU “Halide PİŞKİN - Beraber Harbiyede, Belvü bahçesinde 21,30 da SAÇLARINDAN UTAN Vodvil — 4 — perde ğ cektif_ batlıcanım değil. ÖLÜM Şehrimizin tanınmış kösele ti larmdan ALEKSANDR POSANCİS vefat etmiştir. Cenaze merasimi gün Perşembe 16 Temmüz 1942 17 de Beyoğlu İş Bankası civ :|Pnayia- Rum kilisesinde icra Refikası, oğullari, kardı TEŞEKKÜR mız Dz, İnşeiye mühendislerinden “İHSAN ATASAVAR,, n Gdölayisiyle bizzat gelmek 1lü bulunan ve kederimize iştirak zevata sonsuz 15, tazesinde S0 miligram Onun madenleri de âdeta bir ha- YIP — Kadıköy Taşesindcı iğımız /73 sayılı dört adet B kıı:ıu.l':l zâyi ettik. Hükmü yol timizi ayrı ayrı bildirmiye bü İzinedir, Çelik madeni yüzde 3 mili-t” Münüre Sevim, Fikri Seçkin LN A rilenles hi