le Napoleonun Çar hakkındaki (Bu teşhisi isabetsiz değildir. Me- Seli, Metternih de Çardan bah- Bederken diyor ki: “Aleksandrın mizaç ve seci” ri Şİ yesi, erkek hasletleriyle kadın garip bir halitası- > me arzeder. dai Bu fikirler ona, ani bir il - hamdan gelir gibi idi. Az çok dolambaçlı ve karışık sikıntı- Tarla engellerin o ağır yekünü da bundan doğardı. Birbirle - : vinden çok büyük farkları lan insanlara ve şeylere karşı 7 ayni zamanda hayranlık duya. di bilmesinin sebebi buydu. Bir Xİ an içinde teveccühüne mazhar $ olan adam kim ise, kendini 0- Tİ na tamamiyle - İÜ ları cok siddetli ve içten gel- ui li. zünü! ğe olayin “meeberiyeller a TİZ tina girerdi, Fakat, fikirleri << mütemadiyen değişmiye mey- ii yal olduğu için, verdiği sözle Ğ re karşı saygısı, onun vicda- mınt rahatsız ederdi. Bu ra- hatsızlık da onu, umumi da- vasma zararlı bir insan haline sokardı. Seciyesinde, ne ken- İl Mi like düşkü- mü kılabilecek derecede kuv - fatihliğin den iğrenirdi. Fakat 1807 de, bu kanaati de e lm Napoleon arasında aile 7 a parlayacaktı. çok iyi anlayan. Napole- ağ bu hakikati, o üzeri bayraklı yiğadırda Çarla ilk defa konuştuk arı gün sezmişti. Beraber vap- “İıkları uzun av gezintilerinde, ve Asayısız ziyafetlerle, Çarın mah- Mem kanaatlerini öğrenmiş bu- Munması da çok muhtemeldir. Su .Bihuhakkak ki Napoleon Çara kar. isı fevkalâde maharetle dav- nmstr Evvelâ ona karsı bü- #yük bir hürmet ve sevgi göster- "Üğiyor, Rusların kahramanlığın - İdan bahsediyor, sonra da, baska- meclisinde - sözlerinin ge Carın kulağına götürü- Meceğinden emin olarak - Alek- sğğande'ın sihir ve füsunundan bah (ğğediyor. Hattâ “— Ben, diyor, nerdeyse, o dıracağım!,,, Napoleon, Carla kı n, nütemadiyen çok şanslı bir a #dam olduğundan bahsediyor, ve oğbu iddiasını isbat icin, harikulâ- #de vakalar uyduruyor. Bunları inlemenin, ve Napoleonun fev- İkalâde sansına inanmanın, Çar ibi alabildiğine mistik bir ihsan Nizerinde ne derin bir tesir yarat- ğfığını kestirmek güç değildir, Za İen insanları cok iyi kavriyan i#poleonun mahareti de, bu ha- İkikati sezmiş bulunarak davran- undadır. Çar, o saşılacak adamr, bütün İfuhivle dinliyor. Ondan askerlik mati hakkında da bir çok sual- Her sorüyor. Napoleon hâlıratın- itla bundan bahsederken: “.— Ben, diyor, Carın safi: yetle sorduğu bütün suallere cevap verir, ona bilmediği her X seyi anlatırdım. Hattâ karar verdik: Ben Avusturyayla har| için be tutuştuğum takdirde, Çar da gelip, benim kumandam al- tında 300,000 kişilik bir kola kumanda edecekti, Bu suretle de, bilmediğini mâsumiyetiyle itiraf ettiği muharebe sanatini öğrenecekti.,, İ Bir kadını iğfal için bile, bun- İlan daha ustaca odavranılabilir İlmi? Nitekim, Napoleon da, Çar- Pis, tedafüi ve tecavüz bir it- İMtifak imzalamakta O gecikmedi... KPukat bu muahede de, iki taraf İfa, sude almak için verdi. Çar İPrusyayı feda etti, İmparator da *Polonyayı, İmparator Çara, (OKoburg'u Mleklembure” u, Oldemburg'u tes İlim etti. Fakat kendisiyle müt- elik olan bu yerleri ra ver- İmesine mukabil, Cardan, ! fora ile, fonya adalarını aldı. Fa-| Ükat Car, İstanbula da yanaşmak | dsteyince Napoleon: | “o Xo0.... Diyordu, onu da h SR ezeli * | bil istisi İ Tefrika No. 8 İBeş Sene Sonra Çarla Yeniden Harbe Başlıyacağını Napoleon Şimdiden Tahmin Etmişti almak, dünyaya hükmetmek o karl Görülüyor ki, bu iki adam, dün Yayı aralarında (o paylasmak is teyince, aralarında mücadele kop maması imkânsız oluyor Ve işte aralarındaki müstakbel kavganın tohumu da, bu eksik anlaşmala- rının içinde gizlidi a Kralın davet ediyor - lar. Fakat her ikisi de ona pek itibar etmiyor. Napolyon, ondan bahsederken, yakınlarına: “.— Hünersizin, Jiyakatsizin seciyesizir biridir! Diyor. Ve üniformasını varınciya kadar, a her şeyi ayıplıyor. xa Prusya ve Napoleon Zovall Prusya Kralı, vatam. nı kurtarmak arzusiyle icabet ettiği bu davete karısını da beraber götürüyor. Napoleon kendisinin koyu bir düşmanı 6- lan bu kadını, çok parlak bir maiyetle karşılıyor. Bu esnada kendisi bermutat, gayet sade bir kılıktadır. Kraliçe onu, merdivenin üst basında bekliyor, O gün beyaz lar giyinmiş, ve bütün mücev- herlerini takınmış olan güzel Prusya Kraliçesi, bariz derecede Bahzundur. O, ilk temasın zah- metini gidermek için, alımlı bir tabiilikle; *— Sir diyor, merdivenin dar ağından dolayı bizi af buyurun!,, , Napoleon, zarif bir cevap ve- ir? “.— Böyle bir hedefe yasıl olmak için, nelere katlanıl ma3?,, Fakat İmparator, bundan son - ra, lâtifeli bir söhbete devam €- dince, Kraliçe; “— Sir, diyor, biz burada, te- ferruattan bahsetmek için mi bu hinuyoruz? Ben, hem zevce, hem de anayım. Ve bu sıfatlarla, Prusyanm mukadderatını emanet ediyorum.. O memleket ki, nice rabıtalar beni onu bağ- ıyor. Ben önun saadetini, sizden istiyor, sizden bekliyorum!,, '— Madam.... Tekrar Berlin de bulunmaktan mahzun mu olursunuz? “— Evet Sir... Fakat her tür- Jü sersit içinde değil, Bizi oraya tekrar elemsiz, kedersiz döndür mek, ve minnettarlığı bize unu- tulmaz bir borç tanıtmak, zak $ahanelerinin elindedir. “.- Madam... Arzunuzu yes rine getirmek elimde bulun - saydı, şüphesiz bahtiyar olur- dum. Fakat müsaadenizle siz- den bir sual sorayım: Siz, linizde bulunan vesait gibi gayet zayıf vesnitle bana kar sı harp açmıya hasıl cesaret ettiniz?,, (Arkası var) — Anne, bak, ve güzel danlıke buldum, Küçük Perrin, müzafferane, anne- sina slim fermusr açılmış bir dizi inci getiriyordu. Bayan Melâhat, Mecidiye köyünde, sefalt caddenin kenarında duruyor - du. Çocuğu dizinin dibinde oynarken 9, Rüpeş ziyası altinda parti piril yan narak geçen otemobilleri seyrediyor ve haret elmeksizin onların kolay hayatı ie kendi talihsizliğini muka- yese ediyordu. bir ger- İlk zamanlarda hemen hemen me- sut denecek günler yaşamıştı, Köca- #t belediyede çalışıyordu, kazancı mütevazı idi, Kendisi de evde çorap örerek kazandığı para ile yuvanın masrafına iştirak ediyordu, Har İki- si de çok gençti, Hayat mücadelesin- de neşelerini ssia kaybetmiyorlardı. Vakat küçük Perrinin höstalığı onlar #ölüketin İlk alâmeti olmuştu. Doğuşten cılız ve nakit olan Perin kend! yaşında olanlara nazaran daj- taa daha az inkişaf etmişti, Uzun za» man yürüyememişti, Anesk Gç ya — sında kohuşmıya başlamıştı, Uzun ih- İmamlar sayesinde İyi neticeler elde ettikleri bir struda, öpandisit zayal- iyı dört yaşında birdenbire yatır- caaşte. Ameliysttan sonra ondan ümidi kermişlerdi. Bu kadar ufak bir mah- lâkun bu kadar çok ıstıraba tahâm- mül edebileceğine ihtimal vermiyor. ları. Mucize kabilinden olarak ço- cuk her şeye mukavemet etmişti Fakat nakahst devri Balâ devam diyordu, Doktor, wüşaddi ve bel ye- mek, temiz hava tavsiye ediyordu, Bu uzun ve sıkmtılı günler esna - anda kocası Bay Muhsin bir gün gefi ile kavga etti ve yerini kaybet- fi, Karisı 4a hasta çocuğuna Baba Katilinin Dün Yapılan Muhakemesi Zeki, Kardeşini de Öldürmek İstediğini Anlattı Dört sene evvel Kuruçeşmede bir miras meselesinden dolayı ba bası Şevket ile kardeşi Radiyi düren Zeki evvelki gün mahke- me huzurunda diğer kardesi Sıd. dıkı öldürmeğe teşebbüs etmiş- ti. Zeki bu sucundan dolayı dün ikinci ağır ceza mahkemesinde cürmü meşhut kanununa tevfi - kan muhakeme edilmiştir. Zeki mahkemede az bir za - manda eline geçen azim serveti ni ve ihtiyar anasi Fa zilete zulüm ve İşkence yaptığı- ni, anasının bir kaç parça €mlâ- kine de göz koyup en hihayet bu nu da sattığını ve anasına tevali eden işkenceleri - haber aldıkça mülhiş bir surette ısrtırap çek tiğini ve bilâhare anasının da kardeşi Sıddık tan gördüğü bu Baba kalili Zekinin Dünkü Muhakemesi mâktan çalışaesk zaman bulamıyor- 'du. Ameliyat masrafi bütün ekono- Ağabeğisi Sıddık acı muzfmeleler neticesi öldi zaman ostırabının daha ziyade siddetlendiği ve babası Şevketi, Sıddıkın öldürdüğünü ve serbest olarak cöröyan etmekte olduğun dan, mahkeme huzurunda dinle- necek şahitler üzerinde tesir yaptığını anlatmıştır. Zeki sözüne devamla, 17 tem- muzda son mahkemesi esnasında, e-| tevkifhaneden tahliye edilen bi- risine beş lira vermek suretivle bir sustalı bıçak tedarik ettirip bunu ağır ceza mahkemesinin dı- İrtldiği son “ güm yanında TAN Milyonluk Define de Devam Edildi Bütün Çalışmalar Görülen Bir Rüyaya İstinat Sürpagop mezarlığında aran - makta olan bir milyon liralık de.| finenin çıkarılması için dün de.|O dakikadan hararet ve heyecanla calışilmış- tir. Dört amelenin günde 150 ser kuruşluk ücrete muğabil vur dukları her kazma, Hayganoşun vekili ve ortağı es- ki define arayıctlarından Osman Savlınım biraz daha sabırsızlan- masına sebep olmaktadır. kat Polonyalı bir Radyestezi mi tehassısının sihirli bir sakulü ve hassas dinleme âletleri ile ken- di kendine yaptığı define arama denemeleri kundurasını çorapsız e kadar fakir bir durumda n Osman Şavlının ümidini bi- vE dal takviye etmekte ve 0- nun istikbale ait kurduğu zen gin plânlara biraz daha vüsat vermektedir. Definenin rüyası Definehin Sürpagop mezarlı - ğında gömülü oluşu bir defter kaydına değil bol yemekli bir akşam ziyafeti sonunda görülen hevecanlı bir rüyaya istinat et- mektedir, layganoş ta- ralından görülen bu rüya kızı Vartuhi ite Öjeniye anlafılınca evde kopan - neşe fırtınası sene- lerdenberi tanımış bulundukla- rı mugmeleci ve meşhur define arayıcısı Osman Savlıya sirayet etmistir. Osman Savlı da Alem dağında odunculuk peşinde ba tırdığı 40 bin liranın acısını bu rüvadân çıkarmağa karar ver miş. arası olan arkadaşların- dan Hilmi Özkalkanla fikir bir- liği edip Riza isminde bir ücün- cü hayali geniş de define çıkar - mek için vurulacak ilk kazma dan önce tilsim icabı 75 kuruşa kıyıp satın aldığı bir tavuğu Sürpagop — mezarlığının kızgın toprakları üzerinde kurban et- — —— ——— ve kendisinin mahkemeye geti- mekte olan jandarmanm başını öbür tarafa çevirmesinden İsti - fade edip, bıçağı gömleği ile bo- yun bağının a iki toplu iğ ne ile tutturdu; anlatmıştır. Zeki ifadesine şöyle nihayet vermiştir; “— Eğer, kardeşim Sıtkı arka- kada oturmamış olsaydı ve bana mümanaat edilmemiş bulunsay- dı, muhakkak ana: üm ve kence yapan ve maalesef karde- ai olan Sıddıkı imha edecek i- imi. Bundan sonra şahitler dinlen- 5, mahkemede (gördüklerini avlatmışladır. Zeki de, Sıddıkın ana- s'na zülüm ve işkence yaptığına dâir şahitle göstermiştir. Bu şa- biten celb için muhakeme baş- | Ediyor, Bir Kişi Daha Müracaat Etti ameleye o birden , ömrini vermistir. baren de Hay- gonaş Altınbakkalda Ölçek 80- kağındadır. Evvelki gün, define buluna- mayınca . oğlunun ifadesine gö- re Osman Savlı geceyi cok s- miş ve dört “kazma vur!,, horlamış ve “Alır. ve sayıklamıştır. Heyganos İse hic uyumamış ve elinden tahir- name düşmemiştir Dün sabah yine faaliyete ge- çen ameleler iki metre kadar da- ha derinliğe inmisler,-fakat ü mit verici hiç bir şeve raslama- mıslardır. Maden arama mütlehassısı Prince Yury Lionidze isminde bir maden arama mütehassısı da Sürpagop mezarlığındaki haf- riyata gelmiş ve hususi aletlerle definenin yerini tesbite çalısmış- tır. Mütehassıs, aranan verde hiç bir maden bulunamıyısazım mezarlığın diğer yerlerinde ba- zı altın kırıntılarına oraslamak imkânı olduğunu söylemiş ve muhayyel definenin yerini yÜz- de on hisse fle istiyenlere gös- tereceğini bildirmiştir. Bu mü- tehassisın ifadesine göre b ne kadar şehrimizde kendisine vüz defa define arama icin mü- racaat vaki olmuş, tetkikler yap muş, hiç bir ihbarın ciddi €sas- lara istinat etmediğini görmüş” tür. Define aramanın da bir hastalık olduğunu ilâve eden mü tehâssıs bu hastalığın çabuk si- rayet eder bir mahiyet taşıdığım söylemiştir. Yeni bir müracaat Define arandığını gazeteerde okuyan ve Darülâcezede bulu - nan 110 Yaşındaki bir muhacir de heyecana düşmüş ve bu defi- neyi ölü gömer gibi bir demir tabut içinde göz yaşları arasında |si Sürpagoba gömen ihtiyar Erme- niyi eskiden tanıdığını ve kendi- sinin meseleden haberdar oldu- &unu bildirmiş ve bir istida ile belediyeye müracaat etmistir. Müsaade, alınca, itimat ettiği dört amele ile oda Sürpagopta define arayacaktır. Osman Savlı bugün de kazıya devam edecek ve gali bir ihti“ maâlle salı günü aksam: tabut şek line giren bir milyon liralık ser vet eline geçecekmiş. Eğer umulduğu gibi define bu lunursa çıkacak altınların yüzde sekseni İhazineye ait olacaktır. Define eski eserlerden mürekkep se olduğu gibi müzeler idaresine teslim edilecektir. Müzeler ida zesi bu eserlere bir kıymet biçe- | rakabe kı cek ve bu kıymet yüzde yirmiyi define arayıcılara verecektir. Nakleden: $. O, sssaxx3 sarısında mahkümlare mahsus 1 kanapenin altına koydurduğunu X1 güne kalmıştır. " sekeeeeekekee İ HIKAYE i LIK i GERDAN $ , milerini o erimişti. o Akrubalarından| buki onlar için bu, hayat, hakiki ha“ hiçbir kimse onlara yardım . edecek vaziyette değildi, Velkasl vaziyetleri çok kritik bir sahaya giriyordu, İşte tam böyle bir zamanda küçük Perrin bu kıymetli gerdanlığı bul - muştu, Zavallı küçük elleri arasında kendisini selimete çıkaracak şeyi lulluğunun furkında değildi. Çünkü, birdenbire, o Melthat bir temayülün tesiri altında kalmıştı. Onun için bu iynet eşyası bir servet ifade ediyor du, Ru suretle kendisini — tamamiyle çocuğunun. sıhhat ve ihtimamına vak- fedecekii, İçinde . &rneliie sevki tabtisi “ile doğruluk hissi çarpışıyordu. Bir en, bu gerdanlığı en yakın polis karako- Tuna teslim etmeyi düşündü, fakat hir Hizli gönlü bu selâmet şansı terketmiye razı olmuyordu. Bir müd- det düşündükten sonra kocasına do- nışmayı münasip gördü. Bu kıymetli «yayi yavaşça o cantösma koydu. Kalkti. Cocuğunun elinden tutarak: — Haydi gel, onu babana görtere- Um, Ye Up oy Muhsin bâstin gün Iş aramış, fakat eli boş olarak evine dün- müştü, Karısınm söylediklerini dik- katle dinledi. Buna rağmen tereddüt göstermedi. Başkasma ait bir eşyayı hiçbir »aman kabul edemezdi. Karmı, boş yere, alçak bir sefle 0- na temayölünü aşılamak — istiyordu Kaybeden kimse için bu gerdanlik tahakkuk etmiş bir arza, diğer mü- cevherat arasında bir ziynelti, Hal- yattı, Çünkü ancak bu sayede Yav- rularımın yaşıyabileceğinden emin 0- tabilirlerdi. Kocası beşmi sallıyor, hiçbir sey işitmek istemiyordu. Tabi, bul eşya, onu kaybeden kadın için zait bir şey- di, Fakat onlar bir hüküm vermek vaziyetinde değildiler, Vicdunları şef kötlerinden duha yüksek sesle konuş- malıydı. Bu gerdanlık iade edildikten sonra, sanki onlar bunu hiç bulma- mış gibi, bu yüzden me daha fazla, ne daha eksik bedbaht olacaklardı. Fakat birdenbire kocasınm gözleri vi? ümitle parladı — Zaten bu gerdânlik oldukça pa halt bir gey. Birkaç bin lira eder, Bimu sen sahibine fade edersin, o da sara kıymeti İle mütenssip bir meb- VA verir, Biz de bu parayı vledan a- ##b: çekmeden kabul edebiliriz. Dü. win bir kere, birkaç yüz Vira bu ei- tada ne kadar İşimize Yarar, Bu teklif karısına da makul gö- ründü, Bu süretle o da vlodan azabı cekmiyecek ve selâmet sansı, &z mis- hette de olia, baki kalecaktı. Ertesi sün birkaç yevm! gazeteye İlân ve» retek gerdanlığın sahibini o bulmuya karar verdiler, Halbuki bu zehmetede ihtiyaç yokmuş. Çünkü, bir gün sonra Bay Muhsin gazetesini okurken, haberler arasmda gu ilânı gördü “Dün Mecidiye köyünde altın fer. muarlı inci gerdanlığımı kaybettim. Bulanın aşağıdaki adrese getirmesini «icn ederim, Herhalde kendisi mem- nun birakılacaktır.,, Hakikateti — Hünm altında birde adres vardı, Bay Muhsin bumu der- hal karrsına gösterdi. Herhalde ara - milan gerdanlık ellerindeki gerdanlık olacaktı, Bayan Melâhat çocuğunu alarak doğruca gazetede yazılı adrese gitti, Kapıyı çaldı. Bir hizmetçi, gayet mü- tehayyir, kapıyı açtı, Saatin on iki- ye yaklaşmasına rağmen, (anlaşılan, hizmetçi bu kudar erken ev sahibi - nin uyandırılacağına hayret etmişti, Ziyaretin sebebini sordu, o Gerdarlik olduğunu anlaymes, özür diledi, Der- bal Hanımını uyandarmıya gitti. Bayan Melâhat birkaç dakika sü - ven Intizar esnasında salonu gözden teçirdi. Hakikaten zengin — döşenmiş bir yerdi. Zaten gerdanlık bu hu- susta bir fikir vermiyor muydu? Biraz sonra ev sahibi ipekli bir sa- Bahlık ile içeri girdi, Güzel ve tara- vetini muhafaza elmiş bir kadındı Fikat gerdanlığın bulunuşu haberine hile de sevinir görünmüyordu, Bayan Melâhat kendi kendine: “İşte zenein- ik buna derler, dedi, Kadm mücev- herat cihetinden doymuş da taşıyor... Akal takdirde bu Jikaydi nasl izah edilebilirdi, > Mersin © yanlış düşünüyordu. Fakat ev sahibi hükikati nasıl Wiraf edebilirdi. Gerdarlığın sahte olduğumu, ancak on İlira ettiğini na- sıl söyliyebilirdi?.. Beraber yaşadığı hasis adamm cömertliğini zorlamak için, tertip ettiğini bu hileyi nasıl an- Talabilirdi? Bu yalancı gerdanlığı kay betmek ve yerine hakikisini Aşıkına in Telâ Taharriyata Dü Toptan Satış kkisi Müstahsil ve Müstehlik Lehine Bir Karar Alınması Bekleniyor Fiyat mürakabe komisyonu o dunu ve mangal kömürün? pe- rakende ve toptansatış olmak ü- zere İki nevi narh koymu Belediye iktisat müdürlüğ telâkkisne göre iskelede, kayıkta ve doğrudan doğruya müslatısil e tarafindan şehir varuşlarında ve | mahalle aralarında araba ile ya- pılacak satışlar (toptan satışı, dük .önlarda ve depolarda yapılacak satışlarda - miktarı neolursa ol- sun » İperokende satış) tır. Dön bu telâkki etrafında matbaanıza bir çok mürecaatlar vuku bul- müştur. Füvaki bu telâkki hem müstab; hem de miistehli- kin aleyhindeir. Depolardan kül- liyetli miktarda yapılacak odun veya mangal kömürü mübayaası Dın toplan satış telâkki edilmesi iktiza eder. Mahalle arolarmda küçük sermayelerle en çoğu beş on kilo satış yapan *kömürcünün satışı ile en azı bin kilo salış yar pân depocunun Satışını bir tut- muk ve ikisini de perakenle ad- detmek doğru değildir. Maibaa- muza müracaat eden okuyucular kayıkların sahillerde ve müstah- silin mahalle aralarında yaptık- ları en çoğu 30 - 40 kiloluk sa- tışların (toptan satış) kabul edil- mesi ile depolarda ve dükkünler- da yapılacak en azı bin kiloluk lan perlende saa teli © ın (perakende telâkki €- dilmesini kabili telif teğrler Fiyat mürâkabe komis- yonunun veya belediye fktisat müdürlüğünün bu hususta yeni bir karar siması beklenmektedir. Odun satışlarında en az bin kilo- nün, mangal kömürü satışlarında da en az beş yüz kilonün toptan satış addedilmesi istenilmekte- dir, Filvaki depo sahipleri odunun ve kömürün müşterinin evine rek teslim edildiği bu- nun için nekliye ve istif ücreti depo kirası, amele ücre Hin sela olduğunu ileri sürmekte, bu haklı görülmekle işe de araba ve kayıkla şehre kömür ve odun getiren müstahsilin de buna ben zer oi ir, Bun- lar da araba ve kayık kirası, ken dleri ve hayvanları için han pa“ rası, kantariye resmi, hammal ve istitf ve kantarcı ücretleri üde- mek mecburiyetinde bulunmalı, - dırlar. Bu sebeplerle hem mis- tahsil, hem müstehlik lehine âdi lâne bir karara varılması mu- vafık olacaktır. Ticaret Vekili Ticaret Vekili Mümtaz Okmen dün Ankaradan e gel şehrimiz: miştir. Vekil, yarın fiyatları mü- unun toplantı- smda bulunacak, ticaret ofisi, petrol ofisini ziyaret edecektir. aldırmak için fermusrmı İyi kapas mayı bile bile ikmal etmişti, Onu düşürdükten sonra, Aşıkma bakiksten müteessir göründü. Fakat raakendı onu daha farla cömertliğe teşrik idi, Âşıkınm, büyük bir telâş içinde, gazetelere verdiği ilindan hiç de endişe etmemişti, Çünkü, bulanın bunu getireceğine hiç ihtimal ver- mlyordu, Zoraki bir teşekkürden sonra? — Onu nasri buldunuz? diye sordu. Buyan Melâhat oturuyordu, Küçük Perin ayakta, dizleri arasındaydı. — Kızım, yolun kensrmda, otlar arsında buldu. Ev sahibi, “şu küçüğe de bak, ne işler karıştırmış, der gibi çocuğu süzdü, Fakat, solgun benzi nazar dikkatin! celbetiği için hemen sor“ dur — Küçük çok sarı gözüküyor, Has- tam? O zaman Bayan Melâhat bütün mücadelesini, skmtismı ve Ümidini anlatir. Ev sahibi, onu dinlerken bu bed- bahtın kendisinden mutat olan mü- kâfatı beklediğini anladı, Bu mükü - fat çocuğu kurtarmıya o yarıyacaktı, “Fakat bu gerdanlik sahtedir, demi- ve hazırlandı. Sonra bu annenin aci hayal sukutunu düşündü, Hayır, bu- mu yapmıyacaktı, Metrerti, fakat iyi ahdi Bir metresi. Derhal bir masanın gözünü açarak cantanmı çıkardı ve bir miktar kâğr ırayı küçüğün eline gıkıştırarak: — Al, bakayım yavrucuğum, dedi. didi sen de el yanaklı olacaksın, Bayan Melâhat tiçar gibi giderken, ev sehibi kendi kendine biraz kız miş, fakat çok heyecanlı, marıldanı- vorduz — İşte, simdi gerdanlığı de- deri çok büyüktür. Cünkü iyi bir Jest ii Buna paha biçilmez isini aldıtmaktarn hiç de vicdan szabı çökmiyeceğim, İdiğim gündenberi Hakiki Şir Yazan; 'Naâ Sadullah ye sar Ml gr Gi- 7 rayın nan İ“ kinci şiiri hakkımda 3 müshef intibarbu sütunda tebarüz ettir: birçok mek- tuplar almaktayım. Bu mektup” lar, gönderdikleri şiirlere karsi alâka istiyen sanat heveskâ tarafından yazılmıştır. yüze yakın şiiri, hüsmüniyet dolu bir dikkatle okudum. Fakat te- ğı oku duğum şiirlerden yüzde doksan dokuzu, — bundan bir müddet evvel yine bu sütunda yazdığım gibi — istidatlarına karı bif yola sapmıs vatandaşların kalem- lerinden cıkmaıştı. Fakat bu arada “Volya Kara” buğa,. imzalı bazı şiirlere rastlar dim ki, onlardan bahsetmekter kendimi alamıyacağun: Cünkü “Valya Karabuğa,, — ki adın” dan cinsiyetini, hattâ müsaade - siyle milliyetini de Kestireme- dim — bize, orijinal bir sanatkâr olacağını vaadetmekti “Yazık oldu Süleymen efendi: ye,, msraiyle bilen su meshur şiiri yazan “Orhan Veli,. nin †mak istediği yepyeni janr da ekseriyetin de zevkini oksmiya - cak nümuneler veren “Valya Karabuğa,. nev'i — hakikaten — sahsına münhasır bir sanafkâr olabilir. Bu iddiamı tevsik için, ondan aldığım şiirlerden bazılarını ik- tıbas ediyorum, “Valya Karabuk &n.. diyor ki “Bon sarhöşlere bayılırım, Barışmak için kavga çıkaran, İtiraf etmek için günah işliyen, Suslsiz cevap varan, Ve cevabı olmıyan suatler soran, Sarhoşlara Bayılırıra!,,, Yine “Valya Karnbuğa,, nm bir kitabe olarak yazılmış nan kısacık bir “Yolcu, buna a Ben de senin gibi yaşadım Sen de benim gibi ölecekiini,, Ayni müstait sanatkârm, si cacık samimiyetinden, İezzetli bir gönül sızısı duyacağınız, tm» duğum su şiirini okumak zahme- tine katlanmanızı rica edeceğim: “Bende senden kalan hötra, Sigara tablasında biraz. kül, Ve kalbimde ufacık bir yarat Bunlar da bir günlük geyler, Yarın kalbimdeki yara geçer, Ve sen, yakarsın yeni bir #igar)... Bakın, Valya Karabuğa,, sev» gisini de ne güzel anlatıyor: “Kim demiş ben seni seviyorum, Daha geçen gün, komşunun oğlu #le konuştun, Evinizin önünden tam dokuz gün- denberi geçmiyotuzü, Ve uykusuz kaldığım geceler, Seni sevmediğimi düşünüyorum! Âşikârdır ki, bütün bu şiirler. de, vezin, kafiye yoktur. Hattâ ahenk de, — serbest nazımcılar» da olduğu kadar — kuvvetli de. &ildir. Fakat buna rağmen, hep- sinin de, insan yüreğinde oku - nuşlarının o bitişinden sonra da devam eden turfanda bir lezzet- leri, ve insan yüreğinde, okunuş larmın bitişinden sonra, iyi bir dostlan ayrılış acisina benziyen bir tesirleri var ki, şiirde, kafi- yeye, vezne, hattâ ahenge birin- ei plânda kiymet ve ehemmiyet verilmesini gülünç birakiyor. Cünkti bence, siirin, en kıymet- li cevheri, kafiye, vezin ve a- henk gibi gözümüze, kulağımı - za değil, kafamıza, ve kalbimize, hem de dimağımızın, ve kalbi. mizin en hassas teline mızrap vuran sibridir. Bu nevi şiirin bükir nefaseti yanında, hâlâ, ka- fiye, vezin, veya ahenk isimli koltuk değneklerine sarılarak a. yakta piri çabalıyan, ve ye: nilerin, daha doğrusu, yeniliğin hakiki san'atı kavramaktan çok uzak kalmıyorlar mı? Bence onlardan çoğuna: “he- ceci,, sıfatını veren miistehri 76 kâ da, böyle düşünmüş olacak! * Odeon Plâkları Hakkında 22 Temmuz tarihli müshamızda bestekâr Rakım Hacanm, Odeon fab- #ikası tarafından satılan o piiklerdan Milssesini almak için İstanbula geldi. 8, fakst bir yıl içinde hiçbir plâk satılmadığı öğrendiği ve teessürle düşüp sakatlandığı yızılmıştı, Bu neşriyatı müteskip öğrendik ki Rakım Hocanm eserleri pla alın - dığı günden bugüne kadar 1848 plâk satılmış ve Rakım Hoca kendisine ai iisaneı almıştır, Ve iya Hizme iü0 küm sie Hira tutmuştur. Sakatlanma hikâyesi de mtlessese- den satş lisansımı ulmadan evvel vu kun gelmiş, müessesenin mami ka tayı haber alınca. Takım Hocayı e vinde ziyaret etmiş, ve sönatirir b siyaretten sönen müesseseye eiânek alacağını almış, mukabili buz vereiğtir. de mak.