Tefrika No. 9 Napoleon iİranve TürkElçilerinin Getirdikleri Mektuplara ünasip Birer Cevap Vermişti Zaten Napoleondan, o hastalı- dan bahsettikçe, daima: “ Ben, dermiş, kendimde, * vaktinden evvel gelecek bir ö- Tümün tohumunu taşıyorum. | ş Ben de, bi hastalık y > ğım,, derdi. Hakikaten de tıpkı büyük ba- $ gibi, babası gibi mı götüren ayni inden mahvolaca, e en ni- yni hastalık» ölmüşlerdi. k* “Zafer haberleri akat düşünün ki, Napoleon SN” o haldeyken, ve Napoleon) erleri Ostörot'ta, sefil kışlalar mandıralara tıkılmış hayvan. far gibi yaşarken, resmi tebliğler İParise, mütemadiyen muazzam zafer haberleri uçurmaktaydı. Bu tan içindir ki, o günlerde, Paris Rusların kaçtığından, Fransız- Yarın kati darbeyi indirmek üzere olduğundan bahsediliyordu. Rusların bozulmasını beklediği ada, Prusyanın müstahkem sa olan Finkenstein, onun umu imi karargâhıdır. O şatoda, büyük büyük ocaklar vardır ki, içlerin- yanmaktadır. Napoleon'un hatıra tında o ocaklardan bahsederken: “— Ekseriya, diyor, geceleri — kalkınca ateş görmek hoşuma gidiyor. d Cenahlarda, avluda, elçileri ve 'kuryeleri yatıracak kadar geniş, Napoleon, on hafta müddetle dünyanın büyük bir kısmını ora. dan idare edecektir. © Yukanya büyük yatak odası , başmetlü merasim karyolası- Bin yanına, küçük yol karyolası- kurdurmuş, Fakat, yalnız, odasının hizme. ine bakan Konston'la, Memlük istem müstesna olmak üzere, Polonyalı genç kontesin yandaki odada yaşadığını hiç kimse bilmi- ordu. Kadın, odasından hiç dışa| Yı çıkmıyor. Yahut ta, sade gece“ ri çıkıyor. Kitap okuyor. Örgü örüyor, Ve sabır içinde bekliyor ki, odasının kapısı açılsın... © Napoleon yanına gelince, kadın n varlığı ile kendisini ona veriyor, Günde iki defa, yemek- lerini baş başa yiyorlar. Bu sümmettedarik sarayın göbeğin. de, şu iki odanın içine, Napoleon Tüyalarınmn yuvasını kurmuştur. Burada sülüle davalar yoktur, “Kıskançlıklar yoktur. Mücevhe-| Tatçılar tarafından yollanmış he- #ap pusulaları yoktur. Gösteriş Yapmak arzusu yoktur. Gizli ve| mesut yaşamak. Kendisini, ve kal| bini Napoleon'a kaptıran narin genç kadın bakışları sadece bu ar Zuyu ifade etmektedir. Napoleon ona diyor ki: “— Ben biliyorum, sen ben- siz yaşayabilirsin. Biliyorum ki kalbini bana bağlamış değilsin. Fakat sen iyisin, Tatlısın. Kal bin okadar asil, okadar saf ki, beni hergün, senin çen bir iki saadet rum bırakmıya Ben saadete ancak seninle ere büyük büyük ağaç kütükleri) ' erine de, sahillerden, en uzak yor. Sehinşahın murahbası garbın im- perstoru huzurunda eğiliyor. E tesl gün kurarlaşıyor ki, impera tor Çardan, Gürcistanı jPuna iade etmesini istiyecek, Şah da, buna ka tan ve Kandı k olarak, Efganis r ahalisini İngil İtereye Karşı ayaklandıracak, Hin distana bir ordu yollayacak ve Fransız imperatorunun orduları na da kendi topraklarından ser. besçe geçmek müsaadesini vere- cek, k* dan sz sonra, nöbetçilerin hayretle açılmış gözleri önünden geçerek, oraya alayı valâ ile bir Türk giriyor. Bu Türk, imperato ra, bir çok kıymetli hediyelerle bir de mektup getiriyor. Bu na- meyi, gözlüklü bir müsteşrik der hn iyor. Pulonyanın bu eski şatosunda, sırtını şörin. ye dayamış olan imperator, şark birlere çevirterek dikkatle dinli- yor ve Türk sultanına şu cevabı yazdırıyor: “— Benden bir kaç bin k istemediğine esef ettim. Yalnız 500 adam istensişsin, Açık açik iste, Ne dilersen sana derhal yollarım, Acem şahı ile uzlaş, Ruslara o da düşmandır. Onu sıkı durmıya ve müşterek düş“ mana şiddetle hücum etmiye kışkırt, Hissediyorum ki, senin topçu neferleriyle kıtalara ihti- yacin var. Ben onları elçine takdim etmiştim. O, Müslüman ların nazik noktasına dokunur korkusiyle kabul etmemişti. IKomisyor Odun Narhını Değiştirdi —— Ayakkabıcılar İle Kasaplar Komisyona Müracaat Etti Fiyatları mürakabe komisyonu dünkü toplantısında, ayakkabıcı. larla odun depoları sahiplerini dinlemiş, belediye iktsat müdür- lüğü tarafından odun fiyatları hekkında hazırlanan raporu da tetkik etmiştir. Neticede toptan İ meşe ve gürgen odununun bir çe kisine 435 kuruş, perakende satış lardaysa 560 kuruş fiyat tesbit 0- dilmiştir. Bu malların depodan a- Taba ve kamyonla eve teslimi şart tır. Bir çekiden fazla satışlar top tan satış addedilecektir. Kömür fiyatlarına gelince: Ru. meli ve Anadolu kömürlerinin fi tı toptan 5 buçuk kuruş pera - kende olarak 7 kuruş tesbit edi) miştir. Yüz kilodan fazla satışlar toptan satış addedilecektir. Ayakkabıcıların müracaatı Toplantıya ayakkabıcılar da da vet edilmişti, ayakkabıcılar cemi- yeti lâstik kaloş, çocuk ve kadın uk kabılarıyle erkek ayakkabı. ları arasında ayrı ayrı kâr haddi tesbit edilmesini ileri sürmüşler dir. Ayakkabıcıların iddialarına göre kadın ayakkabıları modaya tabi olduğu için, sık Sık modası değişmekte bu suretle birçok mal lar da elde kalmaktadır. yakkabılarının kâr haddinin da- ziyade olması icap etmektedir. Fiyatlan mürakabe komisyonu bu iddiaları di miş, bir defa da tahriren komisyonuna müracaat edilmesi hususu kendilerine bildi rilmiştir. Bu mesele, komisyonun pazartesi günkü içtimamda tek- Tar görüşülecektir . Komisyon, bugün öğleden son ra da bir toplantı yapacaktır, bu toplantıda da son birkaç gün için de yapılan ihtikâir cürümlerini tetkik edecektir. Kasapların müracaatı Perakende satış yapan kasap - Bütün ihtiyaçlarını emniyetle bana bildir. Ben kâfi mıktarda kudret ve şevket sahibiyim ve gerek dostluk cihetinden olsun, gerekse siyasetten yana olstün, senden hiç bir şey esirgemiye- cek kadarda, senin muvaffaki, yetlerinle alâkadarım.,, misyonuna müracaat ederek mev cut narh üzerinden yapılan Satış lardan kâr etmediklerini bildir - mişler ye ya narhın kaldırılma - sını, yahut da toptancılar için bir âzami satış miktarı tesbit edilme sini istemişlerdir. Kasupların bu dilekleri komis -) Bu vaziyet karşısında kadın a) & p lar da dün fiyat mürakabe ko -| TAN | Prf. Dr. Ziya Gün Dün Defnedildi MerhumunTabutu Eller Üstünde Üniversiteye İdü ve'Tabut Başında Merasim Yapıldı Bir milyon life tutan servetinin mühim bir kısmını iversiteye veren göz doktorü profesör Ziya Günün cenazesi dün saat 1130 da Cerrahpaşu hastanesinden kal- dırılmış ve Beyazıt camii Tülmüştür. Ziya Günün alayında ve üniversit 3 yapılacak merssimde bulunmak evlerle profesör ve doktorlar 2 den itibaren Beyazıt mey İ donum doldurmıya başlamış bulu nuyorlardı. Vali ve Belediye Rei- si Dr. Lütfi Kırdarla 1 | Rektörü Prufesör Cemil Bilsel de cenazeyi bekliyenler arasında idi. Bir müfreze polis ve aske biye okulu talebesi ile Darüşşa faka mektebi talebesi camiin ö. nünde yer almışlardı. | Gönderilen çelenkler Saat 13,30 da Beyazıt camiin t, anı tenaze İtan sonra tabut üniversite gençle rinin elleri üzerinde üniversite merkez binasına götürülmüştür. Cenaze alayının önünde şehir ban dosu matem marşr çalıyor ve gençler vilâyet, belediye, ünü'» versite, Gülhane askeri tatbi! İimektebi, Gün “doğdu mağsz bihüna gönderilen Şelönkleri ta. şıyorlardı. Çelenkler — rasında Maarif Vekili Hasan Ali Yüceli: ve Dr. Lötfi Kırdarın Kendisine ümitsiz müracaatlar) yonca tetkik edilecektir. Kasap-| lepkleri de bulunuyor da bulunan kardeşi Lui'yede ayni gün, beş sahifelik bir uzun mek. tup, bir de, krallara mahsus bir kitap gönderiyor, Jozef'e ise, Na polide tutacağı hattı hareketlere müteallık talimat yolluyor, Kıta larma kumanda edeceğine, Bres- lsvda güzel aktrislerle eğlenen Jerom'dan da, raporlarının niçin daima na tamam olduğunu soru- yor: “— Size, diyor, ben, evvelce de bildirdim ki, halk gar, Brig'deki 400 kişiyi de ho gazlar, fakat bu adamlar bir tek noktaya toplanacak olurlar sa, kendilerini daha ivi muha- faza ederler. Teferrünta giri İar, narh kaldırıldığı takdirde piyasaya daha bol miktarda ko . yun geleceğini ve bu yüzden fiat Jarın düşeceğini söylemektedirler. Bir Ölü Yılan Üç Kadını Zehirledi Balıkesir (TAN) — Bürhani yenin Kızıklı köyünde harman ye rindi ti yılan düşmüş ve pekmezin içinde boğularak öl- müştür. Bunun farkında. olmıyan har - man işçilerinden üç kadın ye - mekten sonra birer bardak pek- Rektörün hitabesi Merhum Ziya Günün tabulu Universite holündeki (o ihtiram mevkiine konulduktan sonta me Yasimde bulunanlar tabutun et - rafırı çevirmişlerdir. Büyük bir icessürle tabutun önünde eğilen Cemil Bilsel bir hitabe söylemiş ve demiştir ki: “— Büyük ve küç yen âkıbet, bugün seni aram, mış bulunuyor, Eğer bu âkı Biştirmek, yahut daha gecikti, mümin olsaydı, mensup olduğun mesleğin salâhiyetli arkadaş ve Ev- ltları bunu mutlaka temin eder Ben seni tam bir hafta evvel mu- kadder âkibete çok yaklaşmış bul şin ki, vaziyetlerini iyice anlıya| mez içmişler ve zehirlenerek öl-| dum, Yanından endişe ile ayrıldın. (Arkası var) © zaman bankaya girsem, biliyorum. Halbu ki, el beni, yer yüzünün en mes adamı sanıyor!,. * dcı haberler o sıralarda, bir kurye ona P veliahdının, yeğeninin, ve; kral Lui'nin oğlunun öldüğünü bildiriyor. Bu havadis, ona çok derin » keder veriyor, Fakat buna rağ men, karısına yazdığı mektupta, heyecanının başlıca sebebini söy- lemiyor. O daha Kahirede iken| metresini, kendisine bir çocuk versin diye sıkıştırmamış mıydı? m4 t föşeler kuyruğuma ba İt İlan biliyordur ma dolara fırladığı zaman, çi bir bankanm o sönesice ocağına düş- doları da, 20 gün, 30 gece dl ye dö- lu ren, basar, kuyruğuna basan kedi rim, Kâtipler kuyruğuma para uy” kuyruğuma Eşikten: içeri ayak #er atmaz, ar- k İzadem elimde değildir, “kanun wzarmda göyri mesul, a dönerim, Ben, bunun böyle olduğumu çek- anma, m anılıp yaş ayda elli esiz, yine bir Ali ik. Ne halt eplersin, bütün bir eli; cebimde ya; günler tekin deği müşlerdir. Vaka adliyeye intikal etmiştir. Tahkikat yapılmaktadır. .... İ MHIKAYE MALİ HAYATI anadan doğ*- | de ben söyliveyim.. Niçin?. İşte bu- nu zaten ben de bilmiyordum. — Peki, ** vw işle müdür karşısındaydı. Ciddi, sakin ve ağır başlı bir damdı. — Siz imisiniz müdür? dedim, Allahın bildiğini kuldan neye sak-i değil, , basına emrini ulmiş bir adam Ge derse, hafiye de değilim. Bir hesabi caş Bugün tabutunun önünde büyük Ü- niversitenin teexstisl tercüman o- asasasaasaasasaaanasasasasese2 Stephan Leacock'tan - Çei — Hayır, dedim, Nat Pinkerton'un || Daha sonra, hüviyetini, her ve pa- olursa olsun, ifşa etmeme dan Kardem: — Zaten doğruyu söylemek icap e- açmaya geldim, Bütün serveti. i (1) bankanıza emanet etmeyi dü: i İseb herkesin özüş Avucurün ladığım, © bütün bir 56 delerı, onun gözüne İna sürdi Merhum profesör Ziya Gün'ün tabutu eller üzerinde Üniversiteden çıkarılıyor larak eğiliyorum, Yak, uzak bütün sile ve akrabalarıma ve en büyük i- nl gumuyorum, k, küçük herkeri bekliyen mukadder — âkıbi ecel biz ve bir ikba) ile erdin. Bütün hayatında ve meslek muskür) r tedris na- mahakkak bir lardır, Mayrın en meki a ve okutma yoluna ay» dar, Bir vakltlenberi ardı kesilen bu hayır fikrini okumak ve okut yenlere bü memlekette yeniden tazeledin. yol seni bu sa de hürmetle ve rahmetle yat biti in ölümle O zaten fâni idi yeni bir bayat buşü o ebedi heyatmdır. Bugün 5 unduğun. Üniversitenin şeref defteri imla © irker senin sehir se- Yine bu e “tesisin - kese nasip olmayan bir huzur ve ik- al içinde Allaha kavuşuyorsun,, Diğer hitabeler Rektörden sonra söz alan pro- İfesör Fahreddin Kerim Gökay da Ziya Günün hem talebesi, hem de meslek arkadaşı olduğunu, meslek arkadaşlariyle Tıp Fakül, tesi, ve Tıp Fakültesi dekanı nâ- mına onun hatırasım o aürmetle andığını söylemiş ve merhumun Cöğaloğlundan her sabah bir çiğ gibi inerek Haydarpaşa İskelesi» re oradan da vapurla Huydarpa İşaya geçişini anlatarak demiştir de | kiz “ Memleketin Türk tababe- tinde parlıyan bir ışık | hüzmesi idin. İnce buluşlarla etrafında ça lışanlara neşe verirdi. Sen ney şahsma münhasır üstallın.,, Bundan sonra profesör Benki. su ve Niyazi Ismet Gözcü birer süratiela satin alnanaltır Te viren: Ha - Ça «s.x...2 ıp,kasadan Müdür $ — Yanlış kapı. Bayım, ana doğru yolu göst Dluhasebeci İle burun burunaydım, nde buruşturup topar- içeri daldim uk soğuk; dedi ve r gibi, tâ burnu hizmsi- rte, alın, yatır, | mssını emretmiştir. Zeki, dışarı -| ya çıkarılırken, mahkeme salo - “| olarak üzerine hücum etmek is - balıklama Meri atıldım: vi Dün Ağır Ceza Mahkemesinde l e Bir Suçlu Mahkeme | Salonunda Kardeşini Öldürmek İstedi Bundan dört sene evvel bir mi- talep etmis ve d müdafas için tâlik edilmişti. Dünkü eelsede evvelâ Zeki, 0- iben de Zekinin gayri mev kuf olarak muhakeme edilmekte olsu kardeşi Sıddık müdafaaları" ardır. im, karari. yi tatil edeceği sırada Ze- Xi kravatının altına sakladığı bı - çağını çıkararak, yannda oturan kardeşi Sıddık'ın üzerine hücum)| etmiştir. Sıddık, kurtulmak için müddei | umumi Feridunun masası arkası” | na kaçmıştır. Zeki, jandarma A- kif ve polis Sadettin Şenerin se- ri müdahaleleriyle ve bir hâdi - seye meydan verilmeden yakalan mıştır. Ağır ceza reisi Bürhaneddin, Zekinin derhal dışarıya çıkanı - nundan çıkmakta olan dinleylei- lerin arasında kardeşini tektar görmüş ve yeniden, fakat silâhsız temişse de muvaffak olamamış. tır. Bu hareketinden dolayı suçlu hakkında yeniden zabıt tutulmuş ve Zeki cürmümeşhut mahkeme- sine sevkedilmiştir. Adliye Vekili Bugün İmralıya Gidiyor Adliye Vekili Hasan Menemen cioğlu, dün de adliyeye gitmiş tet kiklerine devam etmiştir. Vekil öğleden sonra mufat top lantısını yapmakta olan Baroyu ziyaret etmiş reis ve âzalarla gö.| rüşerek izahat almıştır. k Vekil bugün, sast 16 da Tfak vapuruyla İmralıya gidecek ve 0- rada Ziraat Vekâleti tarafından yollanan ziraat âletleri - rini tetkik edecektir. — —— hltabede bulunmuşlar, © bunları| talebenin ihtisaslarım bildiren kı a birer nutuk takip etmiş ve ta- but Rektörün ve talebenin elle - riyle ihtiram mevkiinden kaldırı) larak Beyazıt meydanının sonu <| na kadar götürülmüştür. Rektör| ve vali cenaze arabasını takiben) Eyübe kadar gitmişlerd Temin edilen otel be kadar giden üniversite gençli| ği ve profesörler büyük meşak -| katlerle temin ettiği büyük serve | di üniversiteye veren merhumu Eyüpteki ebedi metfenine tevdi etmişlerdir. Universite merhu - mun lâhdi üzerine tesi e mü - tenasip bir mezar, yaptıracak ve bu tesisi daima hatırlatacak olan bir kitabe koyduracaktır. | Fakat uzun boylu düşünecek 2a- man değildi. Âdeta kendimden geç- Tü Yapa, işlerini, güçlerini bırakmışlar, bana bakıyor- lardı, * * lanlar olmuştu, Ya mp “hodri meydar,, 1 ana sığı- diyerek — Evet hepsini — Yani bütün parımızı çekiyoriu- — Evet, Bülün, Son santimine cadi — Bir'daha yatırmıyacak müsmız? — Allah yazdıysa borsun! dedim e çeki doldururken, herhangi bir ni l Z Bir Vaka Oldu Yan ktan Kurtulalır Yazan: Naci Sadullah ün, Tam yirmi yıllık bir siga- Ta tiryakisi, bu ipülâsından vaz. geçtiğini söyledi: “— isabet... Dedim... Ve sor Doktor mu menetti?,, Cevap verdi: “— Ma Doktor değil, kib- tdi), Bu hiç beklemediğim garip cevap, bende tabii bir hayret u- yandırmıştı. Dostumdan, bana söylediği bü müphem cümleyi tavzih etmesini istedim. O; sarılı elini göstererek: “Halimi görüyorsun... Dedi. Uç gün evvel, sigara içmek için, bir kibrit yakmaya niyetlendim. Fakat, kutud. kibritler birden parlayıverdiği için, sigüra- nın yerine elim yandı, Unutma ki, bu, uğradığım dördüncü ka. zadır. Ve unutına ki, bu kabil kazalara uğrayan vatandaş da sa de hen değilim. Bu sonuncu ve mühim ihtar - dan sonra, bizim kibritleri kul « lanmıya cesaretim kalmadı, Çün- kü bu vaziyet karşısında, yarm daha büyük bir kazaya uğrama. yacağımı kimse temin edemez. Sigara, bir zevk vasıtasıdır. In tutuşmak korkusundan tama miyle kurtulmadan, o zevki ta « damaz. Bunun içindir ki, ben, bu korkudan, bu kazalardan kürtal- manın yolunu, cigarayı bırakmak ta buldum!,, Vatandaşın büyük bir cidi le söylediği bu sözleri, müba) gah bulanlar çıkmıyacak deği dir. Fakat onun sözleri, evhamli bir insan muhayyelesi tarafından biraz mübalâgalandırılmış da ol sa, acı bir hakikati ifade etmek- tedir. O hakikat de, kullandı; mız kibritlerin hâlâ, cümlemize sık sık münasebetsiz sürprizler yapan bozukluklarından kurta « rılamayışıdır. “— Basit bir kaza üzerinde bu kadar durmaya değer mi?,, De nilmesin: Çünkü, yediden yetmi- şe kadar cümlemizin her gün bi? kaç defa elimize aldığımız kibrit kutularından bir kısmı, İl neler çıkacağı meçhul birer mata halindedir. Bir gün b3 kıyorsunuz; Islanmış sifara gibi hiç yanmıyor. Başka hir gün ba. kıyorsunuz: Bir çakılışta, havai fişeği gibi parlayıp, etrafa mini ık yor. Ve bu yüz | izde, yüzü, gözü, el Zaya uğramış vatandaşlar, az değildir. Bunun li tık yakalım derken yanmamay istemek, hem de böyle, ehemmi. yetle, ısrarla istemek hakkımız » dır EğlenceYerleri Saa1 Birde Kapanacak Evvelce verilen bir kararla eğ lence yerlerinden bir kısmı sar 24 te ve barlar da saat 1 de tat etmiye mecbur tutulmuşlardı, Halkın yaz gecelerinde daha 1 yun Zaman eğlenmelerini tem için saat 24 de kapatılan müess seler saat bire kadar, saat bir tatili faaliyet eden o mü€ssesel de saat 2 ye kadar çalışabilece lerdir. Bu karar evvelki geced: itibaren tatbik edilmiye başlar at. Birçok eğlençe yerlerindeki felerin müessese sahipleri tar dan müşteri aleyhine tahrif & ildiği görülmüştür. Belediye bi) in tarifelerin kontrolüne ve no Il fiyatı yükselten müessese iplerine ceza vermiye başlam» r. De em Basra Yolu — Şehrimizde$ ıkliyat müesseseleri, Basta yo” ndan siparişlere başlamışlardı" 'uriye hâdiselerinin tasfiyesi ü Serine Basra yolu daha emin b le gelmiştir. Bir iki güne kad , ai ursuz var, ben başım- yünüyorum, İtimat meselesi, , Oy pie akmedüz öl SG ni asra yolundan 2000 adet otom > 'mandan ayrılıyorlar, Onların yer- Şayet, şu sevdiği güzel Polonyalı kadın ona bir vellabt verecek olsaydı, acaba onu İmpe. Tatorice yapar mıydı? Niçin ol- mâsın? Kadının yüzüne bakarken de bunları düşünüyor, fakat ona hiç bir şey söylemiyor. Ya Paris? O, uzak Polonya steplerinde, kulaklarını paytahtına kadar uza tinea öğreniyor ki, varidat düş - mekte, ve bolvarlarda hareketler başlamaktadır. Parisliler: “ — Bizim yiğitler nerede?,, di ye sormaya başlamışlardı Fakat her taraftan tehdi da kalan Nopoleon, o m « rağmen, eski tasavvurlarına asla veda etmiyor. Mühürlü büyük zarflarla mah- mul kuryeler, Finkenstayn şato orkarım, Ne de olsn, bankanın aşkedır, dedim ve kaplumbağa vari, yampiri yampiri yolumu ti item, Yaradana sığınıp kapıdan fakat derlenip, #ma bakın - rdı, “Benim hakkında, değiş mez bir kanentim verdı; daha aşağı" « kurlaramazdı! Tü, köşedeki "muhasebe, © yaftalı fare kapanma doğru yürüdüm. Mu- basip, Allahm siysivri bir belâsıydı! Daha onu görür görmez, midem bu- landı, yine kuyruğuma basılmıştı Mezardan geliyormuş gibi, derin bir senle: Müdürle görüşmeliyim, «dedim, En imdi Yalnız. Niçin, “yalnız., dediğimi, ne siz sorun, ne de şüphem yoktur, — Evet, — Sizi görebilir miyim? En aşağı sizi. Yalnız, "Yalnız. demek İste- memiştim amma, bizim ağızlarda pek de bakla islenmiyor,... Müdür ondi. şe İle yüzüme baktı, Herhalde ken- disine korkunç bir sir açacağımı s0- , önün müdür olduğunda hi hi. — Giriniz, dedi, ve kendi hususl bürocunun yolunu gösterdi; İçeri mu, anahtar kilitle grcırdamşt — Burada bizi, şeytan aleyhisselâm bile rahatsız edemez. Dinliyorum, Karşi karşıya oturmuştuk, bir müd det yürüne bakakaldım. Bilim tutul. müştu. Nat Pinkerton'un adamlarındansı- nez, galiba? Akıllı adamın hali başkadır; benim cengiz halimden polis olduğumu lamıştır Büsbütün aptallaştım, Baş- vasınım adama olduğumu ima eder gibi es kadar vardı ** B'” ferahlamıştı. Fakat hâlâ ciddiyetini bozmuyordu, Anla - sılan, şimdi de. benim ya Baron Ro- çild'in büyük oğl petrol kralı ol yahut da yeni bir iğum ümidine kepıl- miş olacaktı! — Herhalde #fhim bir servet?. — Mühimcel diye fısıldadımı. Peşi- ner bütün bir elli alt: dolar, Ve s0n- ra da her ay rurtazaman ellişer de. lar yatırmayı teklif ediyorum, M040? ayağa kalmıştı. Kapıyı 4- çarak, nezakete sığmmyan bir eda İle, Pis pis muhasibe bağırdı: — Mister Mentgemery, bak, bir hesabı carl sçscakmış! EMİ alt dolar yatırıyor. Günaydın Baym.. Ayağa fırladım. Karşımda, açık büyük bir demir — Günaydın, dedim, Ve baştmı a- süle bir memura uzattı ve bana da mik- tarını bir kâğıt üzerine yazdırıp, ka- ra kaplı kitaba ismim hizesma İm- zamı attırdı, Artık kendimde değildim, Her yer #özlerimin önünde fır dönüyordu. Tın tın ölen boş bir sesle — Yattı mı? diye sordum. — Evet, — O halde, şimdi de bir çek im-! arak istiyorum. İ Niyetim, bugünlük 6 dolar çek- mekti, Bir memur bir çek defteri u- zattı, bir diğeri onun nasl dolduru- lacağmı tarif etti, Hepsinde de, be- nim bunamış bir milyoner olduğum intiba: vardı. Çeke bir şeyler kara- Isdrn ve kâtibin önüne sürdüm, Yüzüme baktı — Net Hepsini tekrar Çekiyor İleye alındığım için, fikir değiştirerek bütün paramı geri çektiğimi di dükleri tesellisi; "safi sinir, ıdam tavır ve edası takınmak vüciz gayretlerde bulundum Memur, parayı ödemiye nayorduz Nasıl İstiyorsunuz? — Hangisini? — Nasil istiyorsunuz? — Ha... Anlamıştım. Düşüntnedeni — Elliser, ellişer,, dedim. Elli dolarlık bir kâğrt ur: — Ya 6 dolar? diye sordu Altışar, alışar.. Aldım ve dışarı forladımi, Büyük kapı, arkamdan kapandığı saman, bankanm yüksek kubbelerin- 4e öten bir kahkaha tufanı koptu, O gün, bugündür, nerede banka yolumu değiştiririm, Paracike işin hazırla - ii lâstiği, çuval, çay beklenmi bildir. “S&Bakkallara Un Verilmiye — Toprak mahsulleri of kallara ve seyyar satıcıla tuk VER sebebiyet verdiğini görmüş * TAİ yibi esnafa un verilmemesi bü yarlaştırmıştır. kal Havacılık Haftası — Türk Hi Kurumu Genel Başkanı Erzi VA mebusu Şükrü Koçak bugü Tur Şrimize gelecek ve Hava Ku şeh nunun teşkilât ve faaliyeti! TUK &trol edecektir. kor80 Ağustosta kutlanacak Zafe Tamından sonra bir “Havaci bayi? Haftası, yapılacak ve bu haf hi tara cel aği Umumi hatlar dairesi pantalonumun cebindedi” m tamı Şükrü Koçağın hi Dm her bölgede ayrı ayrı olacak e ia.