(Görür ki, artık Napole,. on,kendisini iki defa red- deden-kadına vurulmuştur. Ve 0- Nu teshir etmek için, her çareye başvurmaktadır. O anda, kadıni derin bir kor- ku sarmıştır. Ve etrafını saran İç amca, teyze, hala, dayı çocukları, dostları, Polonyanın hürriyeti u. Zurunda kendisini feda etmesi zaruri görülen o biçareye cesaret vermiye çabalamaktadır. Bu fikir, ve ruh beleti içinde, kadın, son mektubu alışının ak- ıda, İmparatorun yanma gi- pe 'Tam üç saat yi e ünde geçen ilk vi — a kadını usul usul avutuyor. Kendisinden korktuğu demir a - damı, bu derece yumuşak bul - mak, kadını hayretler içinde bır # rakmıştır, Napoleon'un, bu ilk buluşma. dan sonra, kadına gönderdiği mek tup da şudur: “— Mari, benim tatlı Ma - rim... Ilk düşüncem Sensin, İk arzum seni tekrar görmek. Seni akşam yemeğinde görece- ğim. Dost öyle söylüyor. Şu giçek demetini kabul buyur - baştan başa seninle meşguldür. Ve cevap olarak sen de, deme, tini sıkacaksın. Sev beni be - © nim şirin Marim. Ve elin de- metinden asla ayrılmasın!,, 8 Kadın, üç gün içinde ona ben- Napoleon Prusyanın Müstahkem Bir Şatosunda İki Odanın İçine Rüyalarının Yuvasını Kurmuştur m eyer Fal artık her ak. İlden hiçbir şey istemiyor. Halbu- İki, Napoleon, o güne kadar, ken- *disinden, kıymetli mücevherler, e püre yok ki bu üne sebetin dedikoduları, çok Kısa bir zamanda tâ Parise, ve tâ #Jozetinin kulağına kadar gidi - yor. Jozefin bekliyor ki, Napo . İÜlean kendisini yanına çağırsın. “Fakat bu sefer Napoleon, vak - İitiyle kendisini nice defalar al - datmış olan kudını, çok nezaket- le kandırıyor: Zamanı, yolları, #tehlikeleri ileri sürüyor. Ve ona şu satırları yazıyor: “— Ben, bu ayrılıktan, sen. den fazla muazzep olmakta - yım, Ne kadar isterdim ki, şu Em a e re ğe daima, madan ağladığını söylüyorlar, 'Ne çirkin şey? Kos koca bir İmparatoriçe, biraz yürekli ol- malı... “Parise dön... Orada z hoşmut ol, mesut ol. Yakında ben de oraya döneceğim, Ken- disiyle beraber yaşamak üzere bir kocaya vardığını söyleme - ne bir hayli güldüm. Çünkü, ben bu hususta senin kanaatin de değildim. Ve ben düşünü . yorum ki, kadın koca için, ko- ca da vatan için, sile ve şeref için yarat tır. o Cahilliğimi affet: Insan, güzel kadın larımız suyesinde, dalma, yeni yeni şeyler öğreniyor, Benimle şmuhaberelerde bulunan ka - dınlardan bana bahsetmekle ne kasdettiğini bir türl madım. Şayet içlerinden bi siyle meşgul olmıya meebur bulunsaydım, seni temin ede rim ki, onların güzel birer gül İÜ Onun bu satırlan o yazmasına Üonkarsanız, sanabilirsiniz ki, böy bek | dülar birbirinden neticesiz ayrı «İ|sizi ilk gördüğüm gibi, sırtınızda V- Tar sakın hu neviden olmasın?,, le düşünen o insan, yeryüzünde Tefrika No. 5 Aşktan başka işi kalmamış bir in sandır. Fakat hayır. Napoleon, bu mektubu yazışından birkaç hafta sonra, tekrar sefere çıkı - yor, ve o yeni seferine çıkarken, Kontes Valevskaya, yakin za. manda döneceğini, onu tekrar gö receğini vaadediyor. ii Rusya seferi le işte Rusya, ilk defa ola - Tak, imparatorun gözleri önüne, tükenmez bir çöl gibi, o za man seriliyor. Kar, ve çamur dolu stepler: Yol yok. ekmek yok. Hafif birkaç müfreze muharebesinden sonra, Çar geri çekiliyor. Ardına düş -; meli mi? Bizi nerelere kadar içe| ri çekmek istemektedir? Orduyu kim besliyecek? Nasıl, neyle bes- liyecek? Çünkü Rusyada, zapt ve müsadere olunacak hiçbir şey yoktur, Çünkü Rusya, Almanya gibi zengin bir memleket değil . Gir. O kadar ki, eğer, yüz kadar Polonya yahudisi, ustalıklı bir spekülâsyon sayesinde tedavül ve mübadeleyi kolaylaştırmamış ol- saydı, tekmil alaylar, daha 1807 de mahvedilebilirlerdi, Arabası, (içinde bulunduğu memlekette kullanılmıyan impa- Fator, ordusunu teftişe çıkıyor. Ve görüyor ki, kıtalarının safları a - rasında, hoşnutsuzluk yurtları vardır. Generalleri de ona, askerler a. rasında, intiharlar vâki olduğu- nu söylemektedirler. Binlerce aç adim, kendi başına hareket et - mektedir. Imparator, bütün bu hâdiseler karşısmda, hiçbir şey söylemiyor, daha doğrusu hiçbir şey söyliye- miyor, Nihayet, bin müşkülâttan son. ra, Rusları harbetmiye icbar et - tiği zaman muzafferiyetin ilk de- fa olarak onun elinden kaçması şaşılacak bir şey midir? O; “Eylan,, da yenilmiş değil- dir. Fakat orada, her iki taraf da büyük zaylat verdikten sonra, or yor. Ruslara karşı sefere giriş - memesi için, bu ik ihtardır. Muharebeden sonra yazılan Ya- por ona bildiriyor ki, askerleri aç tur, ordunun hayvanları, çatıların üstündeki samanları yemekte - dir. Memleket hasta askerlerle doludur, Ve hiçbir miralay, elin de ne kadar asker kaldığın bil, memektedir. O zaman imparator $u emri vermek mecburiyetinde kalıyor: “— Birkaç geri çeki- Jip, 'Thorn'a oyerleşeceksiniz. üzerine jan - dikilecek, Ne hasta, ne yaralı, hiçbir kimseyi geç - miye brakmıyacaklar; Dökün.. tü neferler hakkında takibat - ta bulunmıyacağız. Onları ka- tiyen cezalandıracak değiliz.,, Fakat, böyle bir emir vermiye mecbur olmak, onu fevkalâde ü- züyor. Ve neticede, ötedenberi, ara sıra çektiği mide sancıları da fevkalâde şiddetleniyor. (Arkası var) 3 TAN *.. Profes ör Dr. Ziya Gün Evvelki Gece Vefat Etti Cenazesi Camiden Üniversiteli Gençlerin Elleri Üstünde Üniversiteye Getirilerek Orada Büyük Göz doktoru” profesör Ziya) yapmış, 1311 — 1314 yılında mek» Gün, evvelki gece saat yirmiltepien yüzbaşı olarak neçet etmiştir. dörde beş kala Cerrahpaşa has-| Arkadaşları arasında büyük bir tanesinde vefat etmiştir, Doktor | istidat gösteren doktor Ziya Gün, o şeker Hastalığına tutulmuş ve) zaman Gülhane hastanesini idare €- üzün müddetlenberi Cerrahpaşalden Alman Pider Paşanın takdirini hastanesinde tedavi altına alın- mış bulunuyordu. . Bir müddet önee, büyük bir mahrumiyet ve meşakkatle biriktirdiği bir mi yon liraya yakın servetinin mü- him bir kısmını Üniversiteye terkelmiye karar vermiş ve bü kararını bir heyet hüzurunda Ü- niverslte Rektörüne bildirmişti İlim ve gençlik muhitinde cok ivi bir tesir yapan bu kârar ka- nuniyet kesbederken, doktor Zi- ya Gün, Üniversite talebesi icin bir “Ziya Gün mükâfatı.“ ihdas edilmesi, Avrupaya “talebe gön- derilmesi yolunda bazı dilekler- de bulunmuş've bu dilekler de vasiyetnamesine o kaydedilmişti. Bü vasiyetname metni henüz ta- mamen malüm olmamakla bera- Kazanmış ve ayni şekilde takdir edi- len Tevfik Recep ve diğer üç arko- daşı İle birlikte Avrupaya tahsile gönderilmiştir. Merhümun bugün ö- İlümüne sebep olan şeker hastalığı da daha o rumen, yani Avrupada tah- silde iken: başlamiştar; Avrupada göz hasfalıkları ihtisam yapan Ziya Gün, memleketine dön- diiğü zaman. Trbbiyel Biüikiyede mu alim Behçet Paşanın müavirliğine tayin edilmiş, biir müddet. burada ders verdikten sonra Gülhane har - tanesi göz hastalıkları muallimi Gl- muştur, 1324 de Haydarpaşada Tıp Fakül - tesi binasi yapılınca doktor Ziya Gün, Gülhanede doktor Esa? Paşanm mu- avinliğine, dahm sonra da ayni kli- »iğin de muallimliğine tayin edi)- ber, yakınlarının verdiği malü -| miştir, mafa göre, merhum servetinin yüzde 25 ini kardeşlerinin 14 çocuğuna terketmiş bulunmak-(eöz doktoru Lütfi Kırdar da ta ve mütebaki yüzde 75 ini de tamamen Üniversite emrine ver- mektedir. “Asıl heykel yıkılıyor,, Doktor Ziya Gün vefat etme- den önce hayatından endişe et- miştir. Bunun üzerine heykeltraş Kenan doktor Ziya Gün'ün yü- zünün mulâjin almıya karar vermiştir. Heykeltraş doktorun yanına gidince merhum müte- bessim bir çehreyle: “— Heykelim yapılacak, mem nun oluyorum, fakat asıl heykel ykildı, gidiyor, Demiştir. Yanındakiler dokto- run bu zannının doğru olmadı- ğını bildirmişlerdir. Fakat dek- lorların bütün ihtimamma rağ- men Ziya Gün salı günü gece yarısı gözlerini ebediyen kapa muştır. oi Cenaze merasimi Doktorun cenazesi bugün saat 12 de hiçbir merasim yapılma - dan Cerrahpaşa o hastanesinden kaldırılacak ve Beyazıt camiine götürülecektir. Cenaze namazı Beyazıt © camiinde; kılındıktan sonra Üniyersitede merasim va» pılacaktır. Cenaze camiden Üni - versiteli gençler tarsfından alı- nacak, omuzda taşınarak, Üni- versite merkez binasının holüne götürülecektir. Tabut ihtiram mevkiine konduktan sonra, Üni- versite Rektörü profesör Cemil Bilsel ve talebe Ziya Gün'ün yüksek (o hamiyeti karsısındaki duygularım ifadeye o çalışacak lardır. Burada yapılacak merasi- mi müteakıp, cenaze Eyübe gö- türülecek, oradakf aile kabris- tanıma defnedilecektir. Merhum Ziya Gün için Üni - versitede yapılacak merasimde, Maarif Vekili 'Hasan Âli Yücel ile merhumun talebesinden olan Vali ve Beledive Reisi doktor Lütfi Kırdar da hazır buluna- cak, bir polis müfrezesi selâm resmini ifa edecektir. Tercimeihali Merhum Ziya Gün tehminen 1295 senesinde, şimdi Bulgaristan hudut İsrt dahilinde bulunan Lofça'da doğ- muştur, Tahailini — Askeri Tebbiyede e Hiç unutmam: O gün diplomamı al. miş, sevinçle koşa koşa eve gelmiş. tim. Sokak kapsınm dışından teh- ditkâr bir sesin: . —Hatım, hanım paran yoksa oğlu Du yarıma yamak ver de borcunu öy- le öde bari, Dediğini duyuyordum, Hemen oradan uzaklaştım. Akşama kadar mahallenin sokaklarını üzgün, düşünceli gezdim,. Akşam eve geldi- ğim zaman annemi ağlamaktan gözleri yumruk gibi şişmiş buldum, Boynuna sarılıp öpücükleri arasmda sınıfımı seçtiğimi müjdelerken, bu tatili boş geçirmemek için komşumuz şoför İh- sanı yanma yardmer girmek istedi. Zimi söyledim. Annem ne kadar itiraz ettiyse razi olmadım, Ve İşte © gün- denberi bu meslekteyim. Talih bu 20- fer de beni sizin yolumuza çikardı. Bugün gib! hatırlıyorum, O gün amcanız beni sizin karşınıza getirdiği ısman, Urun krvrcik kirpiklerinizin gölgelediği atmsiyek gözlerinizden baş ka biç bir gey görmemiştim, Her zaman bütün bir günün heye. : yolculuğundan sonra sizden ay- tip yatağıma uzandığım zaman gine sizi düşünürdüm. Her gezriiğim yerde dvert dar etekliğiniz, beyaz dantelli beyaz buluzunuz, parlak siyah saçla rınz ensenize dökülmüş, ufak kal- kik burnunuz. kısılmış, kaşlarmız ça- almış, yanağınızı çukurlaştırarak alt dudağınizi hafifçe wırmış, kirpikleri. nizin arasmdan dikkatli dikkati be- kan gözlerinizle karşımda görürdüm. Her Yüzünüze baktıkça delice bir his bütün vürudümü, ruhumu kaplar, sarardı, Bu İnce vücudü kollarımın arasına alsam, üzün körpiiderinizin #ölgelediği Iri siyah gözlerinizin de- rinliklerinde kaybolsam, etli, nemli dudaklarımız benim olsa diye dulgm dalgın düşünür, kendimden uzaklaşıp iç âlemimde yaşarken yanağınızı çu- kurlaştıran bir gülüşle güler: — Bu gün gine çok dalgınsınız, di- ye errildardımız, O zaman düşüncelerimden utanır, gözlerimden düşüncelerimi okuyacak sne, diye korkar, volana yapışır, 46- iler gibi otomobille uçar uçardık, * * sikm salkım çakan bir şimşek» ten sonra, otomebilin camla- rını sarsan bir gökgürültürü gürler Türlemaz, şimdiye kadar Cemalin sör- lerini, korkudan ona sokulmuş bir va. tiyetie dinleyen Gülgtin, gayri ihtiya. rt kollarımı genç adamın boynuna do- ladı ve başını sert sdaleli, hafif tüylü erisim dektarim hocalık hayel 5 seneden farla rürmüştür. Valimiz, mmer- humun talebesi meymnındadır. > Ziya Gün göz hastalıkları hakkında iki kitap tercüme etmiştir, Bu kitapla- rından biri basılmış; meşhur o Viya- nalı profesör Foks'dan tereğme ef. tiği kitap bastırılmamıştır, Gözcüle- rin pek büyük bir kıymet atfetiik- leri bu kitap da Üniversite tarafın - dan bastırılacaktır. Merhumun hususi hayatı Merhum Ziya Gün'ün hususi ba- yatı çok enteresandır, ölünciye kadir bekâr yaşıyan merhum, bütün öm - rünü Azami bir fktasat İle geçirmiz ve arkadaşları arosında di'ma ha- setle itkam olunmuştur. Filvâkl fk - Bsatçılıği hasislik derecesine vardı- ran Ziya Gün, bugün ilme ve mem- lekete tahsis ettiği büyük (servetini sadece bu sayede toplamış, yalnız fs- raftan kaçmmalla değ'i, nefsini bir. ox vevklerden mahrum etmekle be-| Bu dünyada pe'az Kimsenin na- «ip aldığı en büyük zevki, ebediyen gönüllerde ve Mim hayatında yaşa - mak zevkini kazanmıştır. Ziya Gün'ün kurus hayatına ait birçok menkıbeler vardır, Ziya Gü- nün tutumluluğurun — ilk enerlerine Merasim Yapılacak vrupada tahsil hayatımda ikon rest- nmaktader. Merhum Avrupada dev letin verdiği tehsisattan | bir santim bile sarfetmeden yaşamanın yolunu bülmüş ve Avrupadan döndüğü 24 - man biriktirdiği para ile burada bir muayenehane açmıştır. Gayet zakl, konuşkan ve Hütifeci olan Ziya Gün, gözcülükte fevkalâ- de Mlisax sahibiydi. Fakat son za“ manlarda parayı ber şeyden çek sev miye başladığı "çin, kendisi gibi talarını da ihmüle başlamış ve niha- vet muayenehsnesini o kapamış, em- lâk ve akarımın iratlarını, serv faizlerini; hesaplamak için vekit ka- raliemastar. Emlâk ve iradımı fer dre elen Ziya Gün. fevkaldde ahlâkle ve geçim ehli oldoğu kiraciları ile dalma hoş geçinmiş, on- Isrı hiçbir zaman tazyik etmemiştir. En büyük zevki, dost sofrasmda, viyafetle bulunmak, bedava kahve ide İyi i- iyi için, ve'çay İcmek, poker ve tavin oyma! ,, maktı, Pokerde değildi, Avrupsya gitmekten de zevk alır, takat hle değilsen yol parası vermek icap ettiği için bu arzumınu tühak- kuk ettiremez! “— Avrupaya gitmele isterim, fa- kat mademki Kiimek kudretini hat zim, me zaman olsa giderim. derdi, Şeker hastalığı ilk devirlerde Röz- lerinin “kör olmasina sebep olduğu halde o, perhize rigyet etmer, dest sofralarında bol bol yer ve netieede de hastalığı artardı. İktmat bakımından Miyle olmakla beraber profesör Ziya Gün, herkes tarafından hürmetle sevilir, her mec- Vista, her yerde en büyük ileram ve İhtiramı görürdü. Ömer (Paşa) ile Ziya Günün heykelleri yaptırdacak Üniversite İdaresi, merhum dokor Ziya Gün'ün bir heykeli- ni yaptırmıya karar vermiştir. heykel imiz heykeltras - arından Birisine yaptıracak ve Cerrahpaşa hastanesindeki göz pavyonunun önüne dikilecektir. Belediye de doktor merhum Besim Ömer (paşa) nın bir hey- kelini yaptırımıya karar ver mietir, DükkânınıKapıyan,Satış - Yapmıyan Adliyeye Fiyatları mürakabe komisyo- nu bugün öğleden sonra toplana- rak toptan odun satan tacirleri dinleyecektir. Evvelce de yazdı- &ımız gibi odun tacirleri, geçen sene odun fiyatları bit edilen fiyatların bu sene tat- bik edilemiyeceğini ileri sürmek- tedirler. Oduncular en ziyade nakliye ücretleriyle kativat mahallerin. de amele ücretlerinin arttığından bahsetmektedir. Belediye iktisat müdürlüğü bu iddialar hakkında yaptığı tetkikleri, fiyatları müra. kabe komisyonuna bildirmiştir. Bugünkü toplantıda hem bu ra- por hem de odun tâcirlerinin İ- İirazları tetkik edilecektir. töğsüne gizledi. — Gülgünüm,.. Küçük kuşum, kork mia, bak yanımda ben varım... Sabah olunca hersey nar düzeleceke, Boynundan kayan küçük yumuşak elin parmaklarımı teker teker öpüyor ve bu arada: — Sana saf, temiz, aşk, sevgi do- bu bir kalp veriyorum İstersen ayak» larının altma al çiğne, param parça et İstersen permağına takıp eğlence yap, İstersen... — Sus Cemal, Öyle perişanim ki. Piğer bu uluyan çakal sesleri, gök gü- rültülleri olmasa rüya görüyorum di- yeceğim,, Ban de seni fik gördüğüm zaman içimde her zamankinden başka bunları felce uğratmıştam, Fakat şu anda anlıyorum ki, hiç bir gey yapa- zaman bu çırpınan şeye otomobil kul. lnmanm verdiği heyecan demiştim. Bu gece, bu kapkaranlık gerede bam- böşka birşey olduğunu anladım, Her gece rüyalarıma menekşe göz- M0, altın gibi krvrcik saçlı, mert, saf Oduncular Veriliyor. Bir kısım odun depolarının dün de satış yapmadıkları, hattâ bir kısmnın dükkünlarını da kapat- tıkları müşahede edilmistir. O dun alamıyan bazı kimseler be- tes.| lediye iktisat müdürlüğüne baş vurmuşlardır. e Belediye iktisat müdürlüğü oduncuların nicin 0 dun vermediklerini tetkik ettir. miş ve ayni zamanda odun ala. madıklarımı belediyeye bildiren. lere ihtiyacları olan mikdarda © dün temin etmiştir. Odunu olduğu halde satış yap- mıyan. yahut dükkânını kapayan odun tâcirleri hakkımda kanuni takibata gecilmistir. Bunları mil, Ji korunma kanununün 32 inci maddesine İstinat ederek mahke. Yazan: 'Tunarâ sess. bakışlı bir kahraman girerdi, Bu kahramana yakmden bakınca, sen ol- duğunu anlar, gözlerimi uğuşturarak uyanır, sabahlara kadar ne düşündü- #imü bilmeyerek uyanık kalırdım, — Benim küçük Gülgünüm. Sus- ma Gülgünüm,. İki gencin nefesleri artık birbirine karışmıştı, » üneşin ilk şutları gözlerine gi- rince uyandılar, Dün akşamki tetmadan eser kalmamıştı. Tatlı bir sabah rüzgâr esiyordu. Hemen eto- mobili tamir edip yola devama baş- tadlar, İlk konuşan Cemel oldu: — Gülgün, dün akşamki kararında duruyor musun? Genç kız kolları sevgülsinin boy- içimde | nuna dolarken; — Ben artık eve döneinemi, Beni nereye İstersen gölür.. Dedi. Cemal Gülgünü elinden tutmuş Ss- sdiyedeki köşklerden birinin ağaçlıklı bahçezinden sürüklüyordu, Ayni hızla evin açık duran kapısın- dan girdiler, Merdivenleri çıktılar, bir kaybettiği biç vâki İ Piyasaya 5 Bin Ton Kesme Şeker Verildi 10 Bin Çuval'da Kahve Verilecek Ticaret of afından evvel ce Mısırdan ge len 500 ton ş€- ker, seker sirketine satılmıstır. Dünden itibaren ticaret ofisinin İskenderundaki depolarında bu- lunan sekerler de seker sirketine devredilmeve baslanmıstır. Tica. ret ofisi Mısıra 5000 ton kesme seker daha siparis etmistir. Se- ker sirketi satın aldığı sekerleri derhal pivasava vereceği icin, pi. vasada kesme seker bollasacak- tır. Piyasadan lüzumsuz yere s€- ker tonlavanlar hakkında tahki- kat yapılmaktadır. Kahve tevziatı Ticaret ofisi tarafından simdi- ve kadar mübhtelif vilâvetlere 10 bin euval kahve tevzi edilmistir. Bir kaç güne kadar gelecek avın ihtiyacı için ayrılan 10 bin cuval kahve de bir kac gün sonra vi- lâyetlere verilecektir. Teneke tevziatı Ticaret Vekâleti, İstanbul vi&. i hissesine 1875 lâvha teneke İ ayırmıştır. Mıntaka ticaret mü- dürlüğü, dünden it'baren teneke. İlerin tevziine başlamıştır. Tevzi- at işlerinde ön evvel konsörve, nebati vağ fabrikaları birinci plânda bulunacaktır. Otomobil lâstiği de geliyor Şehrimizdeki otomobil lâstik acentaları tarafından 5000 adet otomobil lâstiği sipariş edilmiş- tir. Ayrıca Basra yolunda aylar- danberi bekliyen 2000 adet oto- mohil ve kamyon lâstiği de bu- günlerde gelecektir. Haliç Vapurlarını Denizyolları İşletmeğe Başladı Haliç vapurları dün sabahtan itibaren Denizyolları idaresi ta- rafından işletilmeye (başlanmış tır. Haliç idaresinde şimdilik e hemmiyetli bir değişiklik yapıl 'miyacak ve hemen bütün memur. lar vazilelerine devam edecekler. |, dir. Yakında, Haliç vapurlarının bacalarına Denizyolları idaresi- nin forsu konmıya başlanacak- tar. Kızılayda Yapılan Sutistimâl Davasına Dün de Bakıldı Ankara, 16 (TAN) — Kızilay veznedarı Celâl Sanul, vezne kâ- tibi Sami 'Tıpas, muhasebe kâtip- lerinden Şemsettin Karamızrak hakkındaki ihtilâs davasına bu- gün ağır ceza mahkemesinde de- vam edildi, Maznunlar, mevcut ebli hibre Taporlarma (itirazla tahkikatın genişletilmesine, gelir ve masraflarının tesbitine dair talenlerde bulundular, Bu taleplerin tetkik suretiyle iddia makamı tarafından mütalea olunması için celse yarına talik olundu. meye verecektir. Milli korunma kanununun bu maddesi muhte- kirlerin 500 Tiradan 5000 liraya kadar vara ve 2 seneden 5 se- neve kadar sürgün cezasına çar- pılmalarını emretmektedir. oda kapısı açtılar... İçerde geniş kol- tuklarda beyaz saçlı bir kadin, Gül- günün annesi, babası, amcası, oturu- yorlardı, Cemal: — Annecigim, gelinini Gpebflirsin, dedi... O rün nikâh merasiminden çıktık- tan sonra otermohilde Cemal anlatı- vor, Gülgün genç kocasım hayran göz- lerle dirtiyordu. — Seni ilk defa, amenna, babanın #tamobil alacağını müjdelemeye gel- Alğin gün gördüm. Beni bir alev dal- &ası gibi sardım, Makine mühendisi olduğum İçin her zaman atomobilimi tendim tamir eder, amcanı çok sev- dilim için ona da yardım ederdim, O <ün yine sırtımda yağlı bir tulum, saç baş karışık otomebilin altında idim, Tatlı bir ses. Bir kuş eriltiriyle İr- cildim, Bu senin sesindi, Garejın kuytu bir köşesinde seni içim titre. zettim, Sen gittikten sonra — Bun kızı bana verirler) Kıza kendine sevdir; e, al. dedi, O zaman İşte bu plânı kurduk, Ve Yeni senin yanma şoför olamk ver- mesin! amcandan ben Tica ettim, — Çok hainsin Cemal... dağ Tzdün ki. er Genç erkeğin ateşli dudaklân Onu tarla göyletmedi BİTTİ 17-17-04) Eskiler ve Yenile Yazan: Naci Sadullah elki hatırlarsınız Bu sü « tunda, eski sanatkârların yenilere karşı nlâkasızlığından İ bahsetmiş, ve yeni yetişenler a * rasında, bakiki ve kıymetli İsti İdatlar bulunduğunu igene şair Fet men,, mecmua: da çıkan bir şiirini ortaya koy * İanuştum. Bu yazımın intişarından sonta; bende fevkalâde müsbet bir inti. ba uyandıran iki vâkıayla karşı * laştım: 1 — Eskiler, meyvasmı bu henüz ik veren Sanat, fidanın kaba bir mizahın ınsafsız balta * siyle saldırdılar. 2 — Mütecaviz olmalarını, çok daha, tabii görebileceğimiz genç- ler ise, bu âcizanc gazebi, yaşla. rından umulmıyacak kadar olgun İ bir sükönetle karşıladılar, ve mu arızlarına, ortaya yeni eserler ko Yarak cevap verdiler, İ Ve biz, bu vaziyet karşısında anladık ki, yeniler, eskilere nü- mune olabilecek derecede olgun* laşmışlardır. Anladık ki, sanat sahasında mü cadelenin polemik o demagojile riyle değil, eserle kazanılacağı hakikatini, eskilerden evvel ye » niler idrâk etmiştir, Anladık ki, yeniler, eskiler * den gelen, ve inhidama başlıyan çürük binaların kuru gürültüle , rini andıran sesler kudretleri; ini göstermektedirler. Ve nihayet anladık ki, târizlere, ta- arruzlara eserle cevap vetmek « le, yeniler, eskilere karşı kat'i za, kazanmanın en şaşmaz, ön ke sa yolunu tutmak mazhariyetine kavuştuklarını fiilen isbat etmiş» lerdir, imdi lütfen genç şalr Fethi Girayn, âciz muarizleri tarafın, dan susturucu bir cevap telâkki edilmesi farzolan şu yeni ve şu nefis şiirine bakın; , SULHE SELÂN Bembeyaz güvercinlerin kanatlariyle Yeni tomurcuklanan defne dalma! “İstihkâmdan yan basa busa,, çıkamâş * Ve * kan kussna,, Telörgülerde sslyalı cesetter, Damarlarda erimiş barut kokusu, Kendi Teşlerinde kargalaş Beş kıtada ölüm borusuf, Dinamitlerden alkiş, Sar'ası tutmuş medeniyete Kuduz köpekler kadar saldırış, İnsan kemiğine, insan etine! Bembeyaz güvereirlerin kanatlariyme geliri, İstihkâmda avuçlarla kan kusana'«- Donmuş ölü gözbebeklerindem, Selâm, defne dallırında doğarak yarına) Bu nefis şiir “leş,, olmadığı i- çin, “Akbaba,, nın hileumuma uğ ramıyacaktır sanırım. Eğer “Ak- baba,, , bu şiirde, midesinin key. fine uygun bir lezzet li da, didiklenecek bir leş bul ihtiyaciyle , o İhtiyar kuşcağıza samimiyetle tavsiye €- derim, Bizzat kendisinin, yeni sa natkârlar hakkındaki kanaatleri, ne saldırsın: Çünkü o bayat ka» naatlerden daha kesif kokulu bir leş bulmak, kargaların bile elin, de değildir! BELEDİYEDE , Barbaros Heykelinin Dikileceği Yer Dün Tesbit Edildi Vali ve belediye reisi *le şehir. ellik mütehassısı dün Barbaros türbesi etrafındaki binaların is timlâk edilmesi ve mevdawr açılması islerini tetkik etmisler ma dikilecek Barbaros Yıkılacak Beşiktaş ka, rakolu binasının yerine konması münasip görülmüstür. Bu suret le heykel hem denizden, hem de karadan görülebilecektir. Barbarosun heykeli heykeltras Hadi be Zi tarafından yapıla. caktır, Vali ve mütehassis dün ayni zamanda Dolmabahcedeki İnönü stadı inşaatını da tet rik etmislerdir. * Permanant Mukineleri — Per. apt makinelerinin fernmi mu yenileri dün ikmal edilmistir. a muayeneler neticesinde nt maknelerinin mühim bir Kismının save feni olduu görülmüştür. OBelediye makine subesi müdürlüğü bu makinele de yapılacak tamirat ve ilehatı alâkşdarlara bildirmistir Bir ay isinde makinelerini beledive 72. bıtası hükümlerine göre tadil et- | miyenlerin permananat mâkine- İlleri mühürlenecektir. |