— — 21-6-941 | Meres değiştir. KN TA N Türkiye 1400 Kr, 1 sene 70 Say Dünyanın Siyasi Manzarası Muhtelif memleket matbustn Ve siyasi #ashafilinin Türk - Al man ruahedesi iki noktal bizim kurulduğu gündenbe: Ve mülki tamapılığını etmek, kaydiyle herkesle dost ge- Şinmek, izimseden bir şey ister: mek ve dünyada ve bilhassa Ya- kın Şarkta bir sulh ve söl mili olmak için bütün hüzünle ei Ve gayrelini serfetmekten çen yen 'Türkiye Cümhuriyetini #ulhperver ve insani (siyasetini Yeni bir tezahlirii olmaktan başka bir münast yoktur, muhafaza Türkiye - A Almanya : İ Türk - Alman paktı, İngiliz siyasi o mahafilinde ve atında umumiyetle gay- Cİ zi müsalt bir surette ka Yanmamıştır. İngiliz matbuatı- i Rin, bu muahede (hakkındaki : — leaları şöyle hülâsa edile. ir “Bu pakt, İngiltere için bi Xİ sürpriz teşkil etmemiştir. İngil. terenin bir müttefikinin Alman- Ya ile bir dostluk pakta imzası $ayanı memnuniyet bir hadise değildir, Fakat, Almanların, u- Zun zamandanberi üzerinde taz Yik yaptıkları Türkiyenin vazi yetinin güçlüklerini takdir edi- yoruz, Bu güçlükler, Fransanın mağlâbiyetinden sonra Türki Bin teslihatını tamamlamı kânsızlığndan ileri gelmistir. Bununla beraber İngiltere Tür- kiyeye, imkânları nisbetinde Ne same Get harp malzemesi vermekten geri durmamıstır. Almanlar, Türkiyeden bütün İstediklerini alamamışlar, Tür- kiyeyi mihvere sokmiya muvaf- fak” olamamışlardır. muahedeye Türkiye böyle bir madde arazisinden AL tğmen Türkiye, karşı dürüst vaziyet 3a etmiştir. Bununla beraber, amkile: nin noktai nazar teatisin lan maddesi, Almanyanın “Tür. kiveden daha esaslı menfaatler temin etmesine gayret edeceğini Söştermektedir.., Alnian matbuatını XL MA A Ev Le) | manyada, harbin ilâmmdanberi | ©n büyük heyecan uyandıran, attâ Sovyet - Alman muahede. sinin imzasından daha derin bir “sir hasıl eden bir hadise ol- uştur.. Bir Alman Yazmıştır: alâhiyetli sahsivetler, Tür- kiyenin cenibu şarki Avrupa» #ında ve yakın sarkta bir sulh Sükün ve nizam unsuru olduğu- Mu bir cok defalar söylemisler- dir. Almanva bunu daima tanı. Pus ve Türkiye de, Almanyanın Ikanlarda emelleri olmadığı: Mi anlamıştır... , Alman zimamdarlarının. bü- Yük bir hadise olarak telâkki et- leri bu müahedenin ehem- Miyetini tebarüz ettirmek icin seyi yaptıkları anlasılmak- ir. Dün aksam (150 eenebi Pizeteci Wilhelmstrasse'de fev. lâde bir içtimaa davet edile- *k kendilerine muahedenin im #alandığı tebliğ edilmistir. Ru, harbin basından beri ya. Plan bu mahiyetteki içtimala Na örme Hariciye nezareti gazetesi şunları 5” >il ir le ri matbunt bürosu sefi; Muahedenin mane- Yİ, siyasi, iktisadi. tesirlerinin 5 | çestpsz olacağını ve bunun cok| | Seni mahiyette bir siyasi hadi.| iç | “teşkil ettiğini söylemiştir. İ ' | 2 <orkıy İ Tı | Ms» Ğ mahafili ve matbuatı ta. | 21 alandan da büyük bir kıymeti MZ bir hadise olark, memnu- il va karşılanmış" ir, Stefani te “Bu muahede, mi' verin lehi- g kaydedilecek büyi k bir mu- kyettir Bu mnahe > 1928 de imza Tup deste paktındanberi ikiye De ie yi ve i siyaseti ta miş 0- di a alyayı z te eğe Della Serra gazetesi: yibver siyaseti bir olduğu icin, “W Papen'in bu paktı İtalya ZN, yiye e SA ABON Ecnebi 2800 1600 hesabına da mastar, Bulgar radyosu sözcü muahedenin, Türk - İl ahedesinden daha az ehemmiyet li olmadığını, Alman teminatı. nın ve Suriyede Alman kıtaları bulunmamasının o muahedenin imzasını kolaylaştırdığımı söy- lemiştir. Bu müuahede, Macar matbuatı tarafından da büyük bir alâka w memnuniyetle karşılanmış- ır, Macar gazetelerine göre: Bu muahede Türkiye ile Almanya arasındaki | münase- betlerin yeniden tanzimi v. hassa bu devletler arasında ikti sadi müzakerelerin tekrar baş- lamasını mümkün kılacaktır. Türkiye - S. Rusya: acar salâhiyettar mahfil lerine göre: Muahede hakkında Nevyorkun il sa Meskov büyük bir alâka il tedir. Dün Mos imzaladığını yaz. l tiği gibi, Kremlin'in kararları üzerinde müessir olacaktır. Muahedeye bu zaviyelerden bakıldığı tak bugün de Ankaranın metindeki dej renin muhasamatı yakın sarka da yaymayı istihdaf eden si; setine bir durhe vurulduğu Almanyanın kurmıva çalıştığı yeni nizamın tahakkuku istika- metinde ciddi bir adım atıldı-| ğı muhakkaktı Muahede Vichy mahafilinde| de çok iyi karşılanmış ve İnönü. | nün realist siyasetinin yeni delili ve Fransanın vaziyeÜni takviye edecek bir hadise ola. rak telâkki edilmistir. Romanya matbuatı bu müa- hede münasebetiyle şu mütale- ada bulunmaktadırlar; “Efkârı umumiye, Balkanla- rin sükünetini ihlâl etmek için İngiliz propagandasının teşeb- büslerini istinat ettirdiği son temel taşının ortadan dığı kanaatindedir.,, Muahede Japonyada müsbet ve memnun edici akişler uyan. dırmıştır: Muahede, bilhassa Amerika: da büyük bir heyecan ve gayri müsait bir tesir hasıl etmiştir. Hükümet mümessillerinin mua- TAN Son aylar içinde Ingiliz donanmasına “King George,, ve Of Wallas isimlerinde 35,000 er tonluk iki zırhlı iltihak etmiştir. Bunların her ikisi de ayni tip gemilerdir. Yukarıdaki resimde “King George,, u görüyoruz F Gazetelerin İsimleri Dgikkst ediyor musunuz” Gazete isimleri de, tıpkı #oyatları gibi, birbirinden id- dial. Vaktiyle İstanbulda inti- şar eden gazetelerden birisinin adı: “Ceridei havadis” di, Son- rakiler, bu ismi: “Son havadis” şekline soktular. Ve işin böyle- ce inada binmesinden sonra, “Son Telgraf” lar, “Son Posta” lar, "Son Dakika” lar, “Son Sa. at” ler, hülâsa, bir türlü sonu gelmiyen daha bir çok “son” Iar türedi, Nihayet, bu kaduriyle de ik- tifa olunamadığı için, bazı mes- lektaslar daha ileriye giderek, I-İ çıkardıkları gazetelere su isim- leri koydular: “En Son Havadis” Dakika”, “En Son Habe?” Son 2 Haftanın Şakası (| > Gazete İsimlerine Dikkat Ettiniz mi? * Yazan: Naci Sadullah Sasa eni ia leşe DİĞİ Dün, zat, kendisine bir “En Son Ha- vadis” uzatan müvezzii hiddet- le tersledi, ve: tramvayda, asabi bir “— Cenim, dedi, sattığın da güya “En son hava- dis” ti. Belli ki bu gazeteciler artık lenen yalan söylemiye başladılar!" Benden. sahit olduğum bu vâ- kıacığı dinleyen bir doktor dos. tum da: "— Ban, dedi, bir başka ha- diseyle karşılaştım: Bir gün, ağır bir hastamı voklamıya git- miştim, Hastam yraalesef, ölüm senin dün “halinde hulunân vâşli bir kâdın cağızdı. Ben kadincağızın nabzi- nı ümitsiz ümitsiz “voklarken, kızı, samimi bir heyecan, ve 15- trap dolü bir merakla sordu: — Nasıl doktor? Kurtular cak mı? Tam o sırada, sokaktan gecen tiz sesli bir müvezzi, bana va- kit bırakmadan cevap yetiştir- di: En sön dakika... O zaman, zavallı genç kadın. bir, son dakikalarını Eğri hissettiği unasına, bir de mü- vezzln tiz sesini odaya doldu- ran açık pencereye baktı. Göz- lerini dolduran hiddetten anla- dım ki, zavallı müvezziin masu. miyetini hatırlıyacak derecede âsâbına ve şuuruna hâkim ola- masaydı, derhal inkisarı bastı- racaktı: Çenen tutulsun inşaal-İ? lah”! A : Garip Şey Doğrusu gin ne sebeple matbu- atta merhum Mithat Pa. saya taarruz edenler olmuş. Merhumun oğlu Bay Ali Hay- dar da, bittabi, pederini müd: faaya davranmış. Bu hadiseyle alâkadar olan bir vatandas da, Bav Ali Haydara bir mektup yazmış. Dünkü “Vatan” efiki- miz tarafından neşrolunan bu kısa ve, Enver Patanın İnkilâp. lar bakardığını iddia etmesi ba- kımından- garip mektubun İm- zası üzerindeki sıfat da şudur: “— Namuslu bir ittihatçı!” Acaba, “namussuz” olduğunu kabul eden ittihatçı da var mi dersiniz? Fakat bence, imzasının Üzeri- ne'o sıfatı stan vatandaş, ver vüzünde yaşıyan her insanın kendisini namuslu bildiğini u- nutmakta mazurdur: Çünkü s0- yadı olarak o “Borskarabulut!” ismini taşımasından belli ki, © eski ittihateı anadan doğma... “bulut” tur! Cennete Kaçırılar İnsanlar £ hedeyi son derece mühim ad-| dettikleri haber verilmektedir. Newyork es garelesi baş makalesinde: Bu muahedenin İngiltereye karsı olmaktan ziya de Sovyetler Birliğine mütevec- cih olduğu kanaatini izhar et. mistir, Muhtelif memleketler matbu. | atının ve siyasi omahafilinin Türk - Alman muahedesi hak- kındaki noktai nazarları ve mü- talenları ne olursa olsun bizim için bu muahedenin, kuruldu- gu gündenberi, istiklâlini ve mülki tamamlığını muhafaza et. mek kaydiyle herkesle dost ge- cinmek, kimseden bir sey iste- memek ve dünyada ve bilhassa yakın şarkta bie sulh ve sükün âmili olmak icin bi yetinin sulhperver v yasetinin yeni bir tezahürü ol maktan başka bir manası yok- tur, M. ANTEN DLİYEDE Kasa Soyan Bekçi Tevkif Edildi Sultanhamamda manifatura ma! ğazssnda bekçilik ededn Hüse -| yin bir müddet evvel dükkânın kasasını kırmış ve içindeki 660) lirayı alsrak saklamış ve kendi! kendinin ellerini arkadan bağlı - yarak bu işi başkasın e Zehabını vermiye çalışmıştır. Sabahleyin dükkâna gelen ii ğaza hili bu vaziyeti görmüş ve polisi haberdar etmiştir. Hüseyin dün muhakeme edil - | miş, suçunu İtiraf etmiş ve tev -İ kif olunmuştur. Muhakeme şa -| hit celbi için başka güne kal - mıştır. Tophane Cinayeti — Bir müd det evvel Tophanede karısını öl- düren ve kâçtıktan 16 gün sonra yakalanan (OAhmedin duruş- ması dün birinel ağır cezada ya - pılmıştır. Delilik iddia eden Ahmet için tabibiadiiden gelen cevap okun - muş ve raporda deli olmadığı sn- Taşılmıştır. Bundan sonra bir kısım şahit - ler dinlenmiştir. Diğer şahitlerin çağırılması için duruşma başka bir güne bırakılmıştır. Avm kan içinde yuğu- rulduğu bu günlerde her kes Amerikaya bir cennet na- zariyle bakmaktadır. Fakat A- merikaya girmek kolay bir şey değildir. Lâkin Meksikada işleyen bir çete Amerikaya girmek isteyen. leri gizlice huduttan gecirip İ- ceri sokmaktadır. Bunların faa- liyetlerini haber alan bir #aze- teci bir yolunu bulup onların icine girmiştir. Şimdi de mace- rasımı anlatiyor: “Meksikadaki gömlekçi dük- kânının tezgâhinin arkasında duran kısa boylu Meksikalıya: Amerikaya geçmeliyim... saporlum yok, fakat param var, Dedim. O, hiç aldırmadan: — Cok güzel mavi gömlekle rimiz var. Diye cevap verdi. — Beni Carlos gönderdi. Birden gözlerinde bir alâka u. yandı. — Ne kadar paranız var? GÖZÜ p — 5000 dolar mı? Çok para ul — Evet, Çinliler ve Japonlar Amerikaya girebilmek icin sırt» larındaki gömleklerini vermiye bile razılar. — Bu yaptığınız tehlikeli bir iş değil mi? — Çok dikkatli hareket edi- yoruz... Hududun Amerika tara. fı damlarımiz. ineceğimiz yare meydanların nezaret ında tutuyorlar. Eğer etraf- tan -gözetliyenler varsa meyda- na büyük kırmızı bir çadır be- zi açıyorlar. O zaman ben de daha başka bir yere iniyorum. Tabii bu meydanlar ormanlar, kayalar arasında gizlenmiş yer- lerdir, Biz böyle konusurken diğer yolcular da ai Bunlar 5 VE ZN NR Yazan: Sevim SERTEL a 5 7 V Ni Çinli, 3 Romanyalı, 3 Taponya- h, 2 de Avusturyalıydı. Halle- ri o kadar sefildi ki insan bun- “ların bu kadar para verebilece- ini ummazdı. Amerikaya gide- bilmek için son meteliklerini harcadıkları muhakkaktı. Pilot bizi tayyareye bindirdi. Ben pilotun yanina. oturmuş- tum, Arkamdaki “yolculara bir defa daha baktım. Arkalarında bütün bir maziyi, bütün bir geçmişi bırakıp hür yaşamak uğrunda son meteliklerini har- ciyarak yeni dünyaya kaçıyor» lardı. Halbuki bu tehlikeli bir işti. ui uzun sürmedi. Az son- Ta ineceğimiz meydan gö- 0 dolar! (Yani 120 lira). Afi değil | Bir hayli pazarlıktan sonra 75 dolara anlaştık ve o bana i- cap eden izahatı verdi. Ertesi günü El Paso ekspresi. ne bindim ve orada beni Ameri- kaya götürecek tayyarenin pi- otu ie buluşacağım. Montezu- ma'daki kahveye gittim. Bu a- dam Meksikalıya benzemiyordu laka Amerikalıydı. Beni bas tan aşağıya süzdükten sonra sor. du: — Niye Amerikaya geçmek istiyorsunuz? Polislerle belâya uğradınız, yoksa Avrupadaki aleşten kacan bir siyasi misiniz? — Kimbilir! Bu müphem cevaptan sonra diğer susllere meydan verme- mek İçin ben ona sormıya bas- Jadım: — Ya siz. Mektikavı kaçak- alanın emrinde calısan bir A- merikalı. . Doğrusu cok acaip, Bir kaç bardak viskiden sonra samimi olmuştuk: —Ne yaparsın, dedi. İssizlik. Gecinmek lâzımi Bu kârlı günde hiç olmazsa 16 kisiyi u- curuyorum. Bunların * yarisi a- dam basına 500 dolar verse: her seferinde vasuli 5000 dolar ka- aniyoruz. soğukluk hissede, nefesi biraz daralır, cildi diken kaldıkları halde rahatsız olmaz- diken olur. sık olanlar bu hadiselerin fark; na bile varmazlar. Deniz Banyosunun din —1— İnsan denize girince ilkin vir! 'r, Titreme gelir, Fakat bunlar ancak bir kaç sa. banyosuna al Bir kaç saniye geçer gecmez, cilt yeniden sınır, hem de kıza- rır. Titreme geçer, nefes düzelir, nabiz da genişler, İlkin, cildin üzerindeki damar- lar daraldıkları halde, bir kaç sa- “ii iye sonra genişlerler, Bünun ak. sine olarak, ilkin biraz sismiş o. lan içerdeki uzuvlar tikarırlar, şişlikleri geçer... De niz banyosunun insana keyif ver. mesi de, damarlardaki kanın böy. le hızla, cildin ee? içeriye, sonra içerden tek: sma geçmesindendir... Deniz ban. Been faydaları da bundan ge- ir. fazla tum rar cildin ara- Su kadar ki, deniz banyosunun keyifli ve favdalı olması için, ban yo ti melidir, Tahammülün ammülden fazla sürme- derecesi, İ herkesin deniz banyosuna alışik- lığına göre değişir. İyice alışmış olanlar uzun müddet denizde le Alışık olmıyanlar, taham- mül derecesini aşınca tekrar bir İ titremeye tutulurlar... Bu ikinci İ ci titreme birincisinden daha w- »un sürer, ondan daha şiddetli ©- titremeyi duymak fenadır. İkin- lur, Neteieleri de hiç iyi değildir. Deniz banyosuna iyice alısık olmıyanlar için, denizde nihayet on dakika kalmak yetişir. O vak- te kadar ikinci titreme gelmese bile ihtiyatlı bulunmak elbette ei iyi olur-. oğemndu yosu > fihdinmiilden daha "nezle bee Rez denizem cıktıktan sonra insan vücudünde tatlı bir sıcaklık o duyar, deniz banyoları tekrarladıkça nefes ha- reketleri daha genisler, istah açi- lir, hazım kolaylasır, vücudün etleri daha dolgun olur. Vücudün. içersindeki uzuvlardan her biri deniz banyosunun faydalarından istifade eder, , Uzuvların istifedelerini sıra -i- le söyliyeceğim. Çekoslovak Gön züktü. Üzerinde kırmızı bir (- şaret görmedik ve aşağıya İn- dik. Biraz ötede bir otomebil duruyordu. Pilot: — İşte sizi şehire götürecek! otomobil, dedi. Bu sırada otomobilden elle- rinde tabancalariyle polis e yeleri çıktı ve bizi Mıskivrali yakaladılar. Polisler izimizi bul. mustu. Bizi polis merkezine gö- türdüler. Üzerleri arandığı za- man bu adamların ceplerinden Amerikada ödenmis ev kontu- ratları, banka defterleri çıktı, Benim gazeteci vesikamı ve bu seyahat için aldığım husu- si müsaadeyi gören polisle ah- bep olmuştuk, O benim bayro timi görünce: — Şaşmayınız, dedi. Bunlar Meksikalı kaçakçıların kürnaz- lığıdır. Eğer bir gün polis bir vesile ile bu adamlardan birin- den şüphel ons kaç tarihin. de Amerikaya girdiğini sorarsa, bu konturat vesaireyi göstere- rek cok eskidenberi burada Ya” şadıklarını bu vesikalarla isbat edebilirler, y Polis bana $u izahatı da ver- iz — Bu kaçakçıların dünyanin her tarafında adamları vardır. Onlar vasıtasiyle tâ Romanva- dan, Bulgaristandan, Polonya dan, Çinden adamlar gelir. Bu büyük mikyasta isliyen beynelmilel bir çete İşidir ki. hudut boyuna dizilen Amerikan memurları bunun tamamiyle ö- nüne geçememektedirler. A 1 hazirandan itibaren İn- gilterenin iktisadi se- ferberliği; / istilâya © uğrıyan devletlere mensup bulunan ve müttefiklerin kazanmasını isti- yen ecnebiler de kabul eğil- mektedir. Bunlardan istivenler gönüllü yazılabilmektedirler. Bu tarihin üzerinden henüz 3 ün geçmiştir. Buna rağmen Şimdiden İngilterenin muhte- 1i£ yerlerinde bulunan tam 13 bin Çek'in bu iktisadi seferber- liğe iştirak ettiği öğrenilmekte- dir. Bunlar arasında ellilik dinler, 65 lik erkekler pek cok tur. Bir hafta sonunda cephe i- cin sanayi istihsalâtnda bulu- nabilecek kabilivette bir 6.000 kadar Cek'in tefrik edileceği tah min edilmektedir. Bir FİKİR ; İçki, Şişe ve Derece Meselesi | illet Meclisine kadar yük- selen o mümakasalardan müsbet olarak çıkan netice, an - laşıldığına göre, rakıyı bir kilo- luktan ufak şişelerde sattırma- mak ve derecesini azali ! tamamiyle si aildiği Bir s rada trenlerde ve vapurlarda ri kı gaz tenekesi ile taşındı. Lo - kantalarda kahve fincanları icin- de satıldı. Başka memleketlerde- ki tecrübeler ise daha çok çeşit li olmus ve daha çok sürmüştür. Bizde içki meselesini hallet - mek için — hoş, dünya oldu ©- lalı bu mesele hallolmamıştır ve dünya dürüukca da halledilemi > yeceğe benziyor - mazarratını azaltmak için “öyle yalnız yapış ve satış gibi tek bir cepheden tetkiki kâfi değildir, kanaatindeyim. “Xx İçki yapmak, satmak, dağıt- mak, içmek ve içirmek gibi muh telif bakım ve cephelerden ve hep birden tetkik edilmek sure- tiyle bagünküne nisbetle daha az zararlı içme tarzı bulmak ih- timali vardır. Biz içkiyi ve bilhassa rakıyı, simdiye kadar hep meyhaneci - nin istediği sekilde ve tarzda yaptık, sattık ve içtik, Meyha i kaç derece istediyse, © k dar derecelik yaptık, nasil şişe Halka ne sekilde icirmesini is Miş ise, öyle içirdik ve en fena- $1 da bu en sonuncusu, YARİ İç me ve içirme tarzı olsa gerek. Binacnaleyh, icki meselesini halk lehine daha az zararlı hale koyabilmek için takip edilecek yolun başında, fikrimce meyhas , ne ve meyhenecidir. Buzün meyhane yerine gazino, meyhaneci yerine de gazinocu nazarı dikkate alınahileceğine ve bunlar da Belediyeye tâbi bulun- muş olduklarına göre, bu yoldas ki ilk umumi hizmeti belediye“ © ler yapabilecektir, neticesine va- rılmaktadır. ** Meyhaneci, gazinceri, Tokanta- cı gibi halka icki içiren yerler sahipleri kadeh yerine rakıyı «i- se ile satmayı elbetie tercih e- | derler, En ufak şişede bile bir- hab kadeh vardır. İçkiyi “bol e satmak elbette ki, daha | gi islerine gelir. Cünkü iç“ ki imuavyen fiyatlı inhisar ma- lıdır. Nev'ini, cinsini, satışın kentrol etmek belediye icin de, halk icin de kolaydır. Halbuki meze öyle mi ya? Kontrolü hi- leli süt ve mağşus yağ mesele - sinden daha cok güc ve muğlâk! Böyle karışık ve kârlı bir İsi fi- vat listesine koymak imkânı ol- duktan sonra konmaz mı? Ticarette hiçbir kimse hicbir seyi bedelsiz veremiyeceğine #ö- re, Belediyenin tasdikine arzedi- lecek fiyat listesinde “meze pa vu, bol vardır. Fakat mere olarak halka verilecek şeylerin ne cinsini, ne miktarını favin ve tasrih etmek mümkün değildir. İsin kârlı ciheti de bu değil mi va? i Fakat hayret edilerek cihet heleğivelerin bu hileleri nazar Aikkate almıyarak. gazinocuların bol mezeli fiyat listelerini her «ün değişen hayat ve yasam” <artlarına yöre hiçbir değişikliğ” tâbi tutmadan ve bildiğimiz er intidai bir pazarlık kabilinden “büvük tenzilât!.... ile kabul ve tasdik etmeleridir. Böylece halk tan bir kadeh icmek istiven bir <ise içmiye, hiç vemiyeceği ve viyemiveceği mezenin hem va - »naını vermive mecbur olduğu “ibi, vivehi #i olanın da ay- rica bedelini ödemiye mahküm - dur. *» O halde yapacağımızı söyle hülâsa etmek kabildir: A — Meze, fiyat listesinde hil değildir, serbesttir. Belediye nev'ine göre istediği parayı ta Tep edebilirler. Müsteri tertmi icin yapacakları rekabet sayesin de halk burünkünden daha bo! | ve daha nefis mezevi daha vew za yemek imkânını kazanmış © Tur. Hileli ia yapmıyan doğr. müesseseler bu işte kazançlı ç karlar. 4 B — Mesruhat. bil8 tefisna yerde, hem şişe ile, hem — dü külme ve ziyan payı hesap edi lerek — kadeh ile satılır. Satr fiyatları, yine sınıflara göre he ledivece ik olarak farkl olabilirse de Tül, birinet ve i- kinet... ilh gibi sınıf farkı olarak CArkası 4 üncüde) arzu ettiyse, öyle şişeye koyduk.