Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
y MA ikİz e Ka L ax — B Memleket Röportajları ; e | Afyonkarahisar —İmar Bakımından Çok İlerdedir Vilâyetin Kültür Seviyesi de Bir Çok Yerlere Nazaran Çok Yüksek fyonkarahisar, kımlı bir vilâyet. Meselâ, bir otomobile atlıyarak Dinar şosesi üzerinden gidelim. Bey - ' nelmilel yol işaretlerini ihtiva e- den güzergâhtaki faaliyet, işlek bir şehir caddesini hatırlatacak kadar fazladır. Yolun her on kilometresinde bir göze çarpan mütemadi tamir / barakaları, eski zihniyet ile ye- ni zihniyet arasındaki farkı te- barüz ettirmektedir. İmparator- luk devrinde, arakası denince, hatıra ne ge- i? Harap, badanasız, pis bir |kulübe ve çırçıplak, kuru otlar e cevrili toprak... | Halbuki realite bu düşünce - mizi tekzip edecek kadar baska, bambaskadır: Temiz bir ev ör - neği, ağaçlar ile çevrili yeşil bir saha!. n. kinlikleri, Ortada, tep. Arkada da akşam kız sanat okulu. “Afyonkarahisarda şehrin de temiz. Bunu, hem belediye - cilik, hem de inşaiyecilik bakım- |larından söylüyorum. İmar da- vası, hızla yürütülmüş. Meselâ, |şehrin merkezi, ğımız mahalle içlerinden baska bir şey değilmiş. Burada hükü- met konağı ile belediye dairesi eta — kayboluyormus. genis bir istimlâk, bütün bu çir- güzel bir heykel var. -Kaidesi dörtköşe taşlar ve yu- varlak bir çim sahası ile çev- i Bunları, daha geniş bir taş zemin tamamlıyor. Sonra, setler “ve havuzlar ki, anfi şeklinde a- Şağıya iniyor. Heykelin cephesine karşı dev- let daireleri var. Sağdaki “yapılan nafia müdürlüğü ve mek Belediye, güzel bir hâl yap- tırmış. Yağcıları, bir arava ton- ış. İc mahallelerde istimlâk- |Jlere girişmiş. Bunlara şehir lo- anta ve gazinosunu, yeni bele- diye binasını ve asri mezarlığı da ilâve edebiliriz. Afyonkarahisar kalesi, civarı göz hudutları içine alan Afyon .Karahisardaki asri mezarlık yolları ba-|bir yükseklikte.. Oraya tırman - mak, zahmetli de olsa, bir külfet sayılmaz. Vâkta, bu müşkülü ber taraf etmek için, kaleye inen çı- kan bir asansör inşası düşünül- müyor değildi. Fakat, bu fikrin fiil haline inkılâp edip etmedi - gini bilmiyorum. Her ne kadar, asansör yapmak, cok lüzumlu bir işi başarmak telâkki oluna- maz, bu, belki bir lükstür, belki de belediye için bir yüktür, Psi- kolojik bir mesele de şu: Yerden ayağımızı kaldıracak vasıtalara birdenbire alışamıyoruz. Fakat, her ne olursa olsun, asansör yap mak fikri, bana, çok cazip gö- ründü. Kale, böylece daimi bir eğlence yeri haline de gelebilir. Güzel bir gazinonun, bütün şe- hirlileri oraya toplıyacağı mu- hakkaktır. mütemadi tamir x 4 fyonkarahisarda, tam sekiz sene Bay Ahmet Durmuş Evrendilek valilik vapmışs (1). Kendisinin, bilhassa iki sgeye me- Takı varmış: Heykel yapmak ve dağdan tekerlek geçirmek. Bay Ahmet Durmuş Evrendi- lek, Afyonkarahisara gelir gel - mez, Atatürk'ün, 25/26 Ağustos gecesi kaldığı ve harp hareket- lerini idare ettiği tepeye bir Â- bide kurmayı düsünmüs. Daha evvelce memuriyet verdiği İs- parta vilâyetinin de Atatürk hevkelini, o yaptırmış. Tekerlek gecirmek meselesine gelince: Meselâ, Balmahmut na- hiyesine, yolsuzluktan, köylüler gidemezlermis. Havvanların bile ayvakları kırılırmış! İste, Bay Ahmet Durmuş Evrendilek, bu- radan ve benzerlerinden, araha tekerleğini geçirmis. Onun vali- Hiği zamanında, Afyonkarahisar, Konvya, Eskisehir, Denizli ve Kü- tahva vilâyetlerine bağlanmıs. Sehrin enteresan yerlerinden biri de, asri mezarlık. Bunun, Avrupadaki emsalinden hiç far- kı yok. Etrafıi, duvarla cevrili, ici top akasvalar ile süslü. Her kabrin. muntazam hbir seceresi içi eskiden, bildi - Fakat, şimdi yok etmistir. yeni bütün imuş ki, tek eşi İstanbul eski e- var: Ölünün hüviyeti, vefat ta-'maları ilân olunur, rihi, hastalığın adı vesaire... Asri mezarlığın ilerisinde fi - danlık var. Vilâyet içindeki eş- leri ile beraber, hepsi 9 tane. verimi şu: Bir senede 150.000 fidan. Afyonkarahisarlılar, evvelce, bağa meraklı değillermiş. Şimdi, yalnız Emirdağ kasabasında 1400 dönümlük bir sahayı, üzüm kü- tükleri kaplıyor. Bir de, yinel, evvelce, tarlalarda hiç yulaf yok muş. Lüleburgazdan tohum ge- tirtilmiş ve köylü bu ziraat .şu- besine de alıştırılmış. Veteriner teşkilâtı, cicek ve şap hastalıkları ile mücadele e- diyor. Afyonkarahisarda, ikisi vilâ - yetin, ikisi hükümetin olmak ü- zere dört dispanser var. Bu ye- küna, bir de şehir hastanesini i- lâve edebiliriz. Afyonkarahisar_ın kültür se- viyesi de yüksek. Vilâ - yette, 142 ilkokul var. Evvelce, 31 tane imiş. Talebe adedi 13.195 i erkek. 5.309 u kız ol- mak üzere 19494. Mektepler, son senelerde bi- rer mezar, birer toprak yığını olmaktan kurtarılmış; ısığa, ha- vaya ve temizliğe kavuşturul- mus. Lise de müthiş kalabalık: Ta- lebe, 1400 e yakın. Tedris vası- taları mükemmel. Anfiteatr sek linde fizik, kimya lâboratuarla- rı mevcut. Sehirde, umumi kütüphane, halkın okumak zevkine hizmet ediyor. Bu meyanda, Halkevini de unutmamak lâzım. Aksşam kız sanat okulu da, iyi randıman veren müesseselerden biri. Kendimi, orada bir moda mesherinde sandım! İ Afyonkarahisarın kıymetli kö- selerinden biri de eski eserler müzesi. Bilhassa Eti devrinden kalan anıtlar enteresan. Kembriç müzesine mensup İ- ki İngiliz Bayanı, o civarda araş- tırmalar yapmışlar, Bu meyanda, bir de Artemis heykeli bulun - serler müzesinde vardır. Semih AĞLİ (1) Bu zat şimdi, Bolu Valisi imiş, panin d Pati aa adrer ada Bir Çocuk Tabanca İle Oynarken Kardeşinin Ölümüne Sebep Oldu Eyüpte oturan Mehmedin oğ - lu 9 yaşında Ömer babasının ta- bancasını kurcalarken tabanca a- teş almıs, çıkan kurşun Ömerin karşısında oturan, kardeşi 2.5 ya şında İsmailin göğsüne isabet et miştir. İsmail aldığı yaranın te- siriyle derhal ölmüştür. Vaka et- rafında zabıta tahkikat yapmak- tadır. ei amaiyank ee Sağlıklı Çocuk Büyütmek Bilgi ile bakım çocuğun sıhhatini teminle beraber bakım zahmetini de yarıya indirir, Çocuğunuzun kaç ay- lık olduğunu ve altı kurusluk posta pulu ile adresinizi bize bildiriniz, si- ze (BAKIM ÖĞÜT) lerimizden gön- derelim, Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Merkezi ANKARA l Askerlik İsleri l Beyoğlu Yabancı Askerlik Şube- sinden: 337 doğumluların ilk yokla- ma ve ihtiyatlarm 941 yoklama müd- deti Haziran nihayetinde — bitecektir. Gelmiyenler hakkında 1 Temmuzdan itibaren nakdi ceza tatbik edilecektir, Beşiktaş ve Beyoğlu — mıntakasında bulunan yabanecı 337 doğumlulardan ve ihtiyatlardan henüz — yoklamasını yaptırmıyanların ceza görmemeleri için Haziran ayı zarfında şubeye mü- racaat ederek yoklamalarını yaptır - SİNEMA DİYARINDA Li renlerden bir tanesi de “Hava Casusları,, ismindeki filmdir. Bu filmin en hoşa giden tarafı ga- yet heyecanlı oluşu ve bir çok tayyare harplerini göstermekte olmasıdır. İşin hoş #arafı bu s':ıhnelerm bir çoklarının hakiki harp sah- nelerinden alınmış olmalarıdır. Filmin asıl mevzuu casusluk yap makta olan bir tayyare mühen- disi, Thurloe'un etrafında top- İanmıştır. Tayyare —mühendisleri şefi Houghton'un güzel bir karısı vardır. Her nasılsa bu adam giz- li evraklarını koyduğu kasaya ay- ni zamanda karısının da elmas- larını koymasına müsaade et - mektedir. Genç kadın Thurloe ismindeki genç mühendisle sevişmektedir, ve bir gün Houghton'un bazı mühim evrakları çalmnır. Fabri- kada çalışan bir mekanik bunu Houghton'a yetiştirir. Beri yan- da ikide birde - fabrikaya uğrı- yan ve kendine müfettis süsü veren bir adam vardır ki orada- kiler bunun bir casus olmasından süphelenmektedirler. Derken Thurloe kaza ile ken- disini ihbar eden makinisti öl- dürür. Bir gün Thurloe kim- senin haberi olmadan yeni yapıl- mış olan ve plânı herkesten Eizli tutulan bir tayyareye biner ve uçar, Bunun farkına varan mü- fettiş Houghton'u haberdar e- der. Tayyare meydanına köş- tukları zaman Thrloe'nun — ha- vada tayyarenin makinelerinin resimlerini aldığını ve camları radyo vasıtasiyle üzerinde — uc- makta olan yabancı bir tayya- reye vermekte olduğunu görür- ler. Zira bu müfettiş aslında bir polistir ve Thrloe'yu göz hap- sinde tutmaktadır. Tayyare ile uçtuğunu görür görmez arkasın- dan bir tayyare uçurtmuş ve o- nun bütün hareketlerini takip ettirmiştir. Aşağıdan polis tay- yaresine ötekine saldırması em- ri verilir ve iki tayyare arasında müthiş bir mücadele baslar. Ne- ticede Thrloe'nun tayyaresi a- teş alır ve düşerek parçalanır. Filmin artistleri de herkes ta- İngilterede Çok Rağbet Gören Heyecanlı Bir Film: "Hava Casusları,, Resimde Barry Barnes'i onun âşıkı rolünü oynuyan Joan Marion ile birlikte görüyoruz. Pençereden gözetliyen de meşhur müfettiş, yani hafiyedir. ngilterede yeni çevrilen film-| rafından ler içinde en çok rağbet gö- sevilen — kimselerdir. Tayyareci rolünü oynıyan Barry K. Barnes ayni zamardda usta bir pilottür. Henüz memleketimiz- de tanınmamış olan bu artist memleketinde kendisini son de- rece sevdirmiştir. ——— Dünyanın Siyasi Manzarası (Başı 3 üneüüde/ ir olacağı tahmin edilmek tedir. Vichy hükümeti, bizzat Ma - reşal Petain'in ağzından, Suri - yeye karşı yapılan işgal tesebbü sünün haksız ve Fransız hüküm- ranlığını tehdit eden bir hareket olduğunu beyan ederek Suriye- deki Fransız ordusunu mukave- mete davet etmiştir. Fransız matbuatı da Ingiliz leri Fransanın müşkül vaziye tinden istifade ederek Fran sız İmparatorluğunu ele geçir mek istemekle ittiham eylemek- tedir. ç Ingilizler ise, bir taraftan as . keri harekâta devam ederlerken, ayni zamanda Suriye ve Lüb - nanlılara, kendileriyle beraber oldukları takdirde, istiklâlden başka, ablukanın - kaldırılınası, ithalât ve ihracatta kolaylıklar gösterilmesi gibi mühim vaatler de bulunmaktadırlar. Mihver matbuatı ise, teşebbü- sün mesuliyetini Ingilizlere yük letmekte ve bunun, son zaman- larda çok bozulan Ingiliz mâne- viyatını kuvvetlendirmek muk- sadiyle yapıldığını söylemekte- dirler. Şayanı dikkat olan, şimdiye kadar Alman kuvvetlerinin mü dahalesine ait hiçbir haber alın maması keyfiyetidir. Faâkat zannediyoruz ki, asıl mühim olan mesele şudur: Vi- chy hükümeti bu hareketi, Da- karda olduğu gibi sırf mahalli bir hâdise gibi telâkki ederek sadece Suriyeyi müdafaa et - mekle iktifa edecek midir? Yok sa bunu, Ingiltereye karşı hbir harp sebebi sayacak mıdır?, Mareşal Petain'in birinci nok- tai nazarı tercih edeceğini, fa - kat Amiral Darlanın ve Alman- Suriye'nin İşgali Karşısında Fransa ve Mihver Ne Yapacaklar ? (Baş tarafı 1 incide) Bir senelik tereddütten sonra Vichy hükümeti selâmetini Al - manya ile anlaşmakta arıyorsa, Almanyanın da bu fırsattan isti - fade etmek istiyeceğine şüphe yoktur. Nitekim evvelki akşam Roma radyosunda kemuşan muhartrir “Ansaldo”: — Vichy hükümetinin şimdi - ye kadar Afrika müstemlekele - rini bizzat müdafaaya müktedir olduğu hakkındaki iddiasının ne dereceye kadar doğru olduğu Su- riye tecrübesiyle sabit olacaktır. Vichy bu yerlerin müdainası icin şimdiye kadar mihverin yardımı nı reddetmekle, müstemlekeleri- ni müdafaa mesuliyetini üzerine almıştır. Şimdi kudretini göster- mek zamanı gelmiştir.,, Diyordu, Demek ki, Vichy hükümeti Su riyeyi müdafaada aciz göstetir - se, o vakit Almanya ve JItalya Vichy hükümetini bundan mesul tutmak istiyeceklerdir. Bu da Fransız müstemlekelerinin mih - ver tarafından müdafaası mese - lesini ortaya çıkarabilir. Onun için Suriye meselesinin askeri neticeleri kadar siyasi a - kisleri de enteresan olacaktır. Su riyenin işgal teşebbüsü karşısın- da mihverin ve Vichy'nin alacağı vaziyetin büyük ehemmiyeti bu- Tadadır. MAARİFTE: Diyarbakırda Üniversite Haftası Bitti Ay başında açılan Diyarbakır Üniversite haftası sona ermiş, 12 profesörden mürekkep Üniver- site heyeti Diyarbakırdan İstan- bula hareket etmiştir. Üniversite haftası Diyarbakırda çok alâka görmüş ve yapılan tetkik ve an- ketlerle Diyarbakırın bir cok hu- susiyetleri meydana çıkarılmıstır. Köy Enstitüleri — Maarif Ve- kâletinin hazırladığı bir istatisti. Bğe göre, köy enstitüsü haline ge- tirilen 4 öğretmen okulunda ve 10 köy enstitüsünde bü sene al- tı bin köy cocuğu okutulmakta- dır. Yeni ders yılindan itibaren bu 14 köy enstitüsüne 3 bin tale- be ilâve edilecek ve üç sene son- ra üç bin kişi mezun olarak köy kalkınmasının kültür cephesini takviye edeceklerdir. On sene son ra da 30 bin köy öğretmeni en az bir milyon bes yüz bin köy co- cuğunu -bu rakam tahsil çağında- ki çocukların yekünunu göster- mektedir- okutulacaktır. İtfaiye Mektebi — İtfaiye mek tebi imtihanları sona ermistir. Bu imtihanlara 42 kisi girmis, 2 ki- şi muvaffak olamamıştır. İmti- hanları kazananların diplomaları yakında verilecektir. Maarif Müdürü — Maarif mü- dürü Tevfik Kut, şehrimizde açı- lacak çocuk kampları için temas- larda bulünmak üzere dün Anka. raya gitmistir. Maarif müdürü Ankarada ilk tedrisat kadrolari üzerinde de görüşsmeler yapacak, tevsi edilecek mektepleri tesbit edecektir. a Denizcilik Bahisleri (Başı 3 üncüde) hedeflerin mevcudiyeti kat'iyyet- karlar, ve hücum uçuşu rüyet şe- raitine ve bulutların vaziyetine göre hedefi görebilecek bir irti - fada yapılır. Bu uçuş irtifar 2000- metre mesafeye kadar sokulduk tan sonra kayma uçuşuna başlı - yarak su sathına çok yakın ola - rak yani 100-150 metre irtifada ve hedefinden 3000-4000 metre lince asıl hücum başlar. Kayma uçuşu esnasında tayyare düşma - nın tayyere defı silâhlarının tesir sahasına girmiş bulunur. Ve bu tesirden kurtulmak için zikzak seyrederek kendisini düşman a « teşinden korumıya çalışır, Torpitosunu atmıya karar ver- diği anda artık zikzak seyretme- yi bırakarak torpitosunu atıncı « ya kadar 1000-2000 metre düz ikinci safha budur. Bu safhada düşmanın küçük çaplı toplarının tesiri fazladır. Bu sebeple bu saf hanın en kısa zamanda nihayet bulması lâzımdır. Bu mesafenin nihayetinde tayyare torpitosunü atar ve düşmandan uzaklaşmıya çalışır ki bu da üçüncü safhadır Bu safhada tayyare hafifler ve daha fazla bir manevra ve ha - valanma kabiliyeti elde edeceğir zaklaşır. şı ve rüzgârı arkadan almak üze- re yapılır ki, bu da pilotun dira: yetine kalmıştır. Torpil tayyare . cisi bu aralık sis yapmak suretiy le de kendisini düşmandan sak « Tamıya çalışır. Bu.hücum müuh « telif tayyarelerle kıskaçvari biı surette ve dalga halinde de yapr hr ki, maksat, düşmanı Şaşırt . maktır. Bu tarz, isabet ihtima- lini arttırır. Işte İngilizlerin bu harpte kul- gerek İtalyanlara ve gerekse AlL manlara mühim gemi zayiatı vel dirmiştir. Almanların ve İtal - yanların elinde uçuş güverteli tayyare gemisi bulunmadığındarn Alman pike bombardıman tayya:- ireleri üslerinden çok uzakta ce « reyan eden deniz muharebeleri: ne iştirak edememişlerdir. KAYIP: Eminönü Malmüdür- lüğünden almakta olduğum ma- aşa ait tatbik mühürümü kay- bettim. Yenisini yaptıracağım dan hükmü kalmamıştır. Tahır yanın bunu Ingiltereye karşı bir harp sebebi saydırmak için bü- tün gayretlerini sarfedeceklerini tahmin ediyoruz. M. ANTEN |— — Rahatsızlık devam ediyormuş. — Vaktiyle ortak çalıştıkları avukat Green: . — Griptir. dedi. |— Bir başkası: — Grip salgını var, diye ilâve etti. cak. Bunun üzerine gripten bahis açıldı. Ve alelümum İçkiye dair konuşulmağa başlandı. Çileklerin arse- /nikle sulandığı rivayeti doğru muydu, ve eğer doğruysa bu bir tehlike miydi? Tam kahve getirildiği sırada Doktor Bek hav- lusunu katlayıp masanın üzerine bırakarak kalktı dışarı çıkarken arkadaşı Stev'e halden anlar gibi Böz işareti yaptı, o da doktora minnettarlıkla bak tı. Büyük bardaklarla konyaklar içildikten sonra | misafirler, içinde kitaptan başka her şey bulunan 'Thorp’un kütüphanesine döndüler. Stev Green'le şöminemin yanında satranç oyununa başladı, ö- - bürleri de brice dalmışlardı. Stev bir türlü başlı- jyamıyordu. Çünkü dalgın ve sinirliydi. Nina'dan — çok hoşlanmasına rağmen bu işin çıkmaz sokak olduğunu, kendi kendinden bile saklıyamıyordu. Misafirlerine püro getirmek üzere dışatı çıktığı zaman düşünceliydi. Arkadaşlarının ona gıpta e- /| deceklerini umduğu halde, onlar kendisiyle alay - etmişlerdi. Ğ Fnkat. Stev Thorp'un, o akşamki talihsizlikleri, 4 nız bu kadarla kalmadı. Henüz üç oyun oyna- ştı ki, Tromsted — kütüphaneye gırdı 'Thorp'un kulağına eğilerek bir şeyler fısıldadı. — Nasıl? Ne, ne dedin?... Tl'ompsted getirdiği esrarengiz haberi, büyük sükünet ve soğuk kanlılıkla tane tane bir da- a le 'ar etti. Thorp az kalsın tıkanıyordu: Hinızı rica ederim. Diye kekeledi ve oda- dan dı ı fırladı. Çıkışı öyle ani olmuştu ki, briç ' asasındakil , bir müddet oyunlarmı bırak ar. Green satr. c tahtası önünde kala kalmıştı. Sıeıktanw " Yazan : Vicki Baum Thorp hnle vardığı zaman arkasmdan gelen uşa, ş—ğ Nerede? diye sordu. Trompsted çenesiyle sokak kapısını işaret etti. Bu hiç te hürmetkâr bir hareket değildi. Thorp yavaş sesle: — Onu ne demeğe dışarıda bırakıyorsunuz? diye çıkıştı. Uşak biraz aksi: — Madam Thop... Kendileri içeri girmek iste- mediler, Mösyö. dedi. Thop onu bir kenara iterek, yarı açık kapıya doğru âdeta atıldı. Dışarıda, sokak kapısının elektrik ışığı altında Lüsi ayakta duruyor ve çok bedbaht gözüküyor- du. Thorp onu görür görmez: — Lüsi... Ne kadar zayıflamışsın. diye haykırdı. O, bedbahtlıgı içinde bile, kilosunu kontrol et- meyi hiç bir zaman unutmıyan tedbirli bir kadın haliyle cevap verdi: — Teşekkür ederim, Evet... On bir kilo.birden kaybettim. — BSenin için ne yapabilirim... yani... içeri gir- mek istemez misin... Birkaç davetlim var... on- ları tanırsın.... Green... Doktor Bek... Seni gördü- ğüme çok memnunum. Thorp kekeliyordu. Lüsi: — Zaten onun için girmek istemedim... başka- n d İat ei bi hi Çeviren: Ha - ları var dıye Senınlc yalnız konuşmak istiyorum. Şapkasının gözlerine kadar inen kısa tülünü sinirli sinirli çekiştiriyordu. Şapkasına, ilkbahar modellerine uygun bir şekilde, yapma bir menek- şe demeti İiliştirilmişti; Thorp bu demetten daha hazin bir şey görmediğini sanıyordu. — Gel. dedi. Onlar briç oynuyorlar, seni kimse görmez. Ve elinden tutarak içeri çekti. Hole girdikleri vakit onu nereye görüreceğini şaşırdı. Lüsi tirtir titriyor, ve Allah canını alsın, o kendisi de titri- yordu. Ça No. 46 Kütüphaneden briç oyuncularının gevrek kah- kahaları: duyuluyor, yukarıki odalardan Doktor Bek'in yeknasak homurtusu geliyordu. Onun yük- sek sesle düualar okuduğu sanılabilirdi. Birdenbi- re Stev, Nina'nın orada olduğunu hatırladı. Ka- nı başına sıçramıştı. Salonun kapı perdelerini kal- dırdı, fakat hemen tekrar indirdi. Green bir karış suratla, şöminenin yanında oturmuş, eski bir mec mua karıştırıyordu. Radyo açıktı. Toni yemek oda sını topluyor, kilerde, Trompsted bardakları şı- kırdatıyordu. Nihayet Thorp, ani bir kararla Lü- si'yi ping - pong salonu denilen boş bir odaya soktu. Umumiyetle orada, köpekler yatardı. Eski Âşinalıkla derhal Lüsi'nin üzerine atıldılar, dost- ça bağırışmaları, hemen hemen bir şikâyeti andı- yardu. Maks'la Morits'e dair bir kaç sözle geçiştirildi. Sonra Thorp, Lüsi'ye bir hasır koltuk uzatarak oturmasını rica etti ve gozlen- ne gelen lâmbayı biraz kenara aldı, onun yuzune bakmak Thorp'a azap verıyordu Eğer bir gün, Lüsi'yle tekrar yüz yüze gelirse, ne yapacağını belki bin defa düşünmüştü: Soğuk bir istihfaf- tan kahredici bir hakarete, onu hiç tanımamaz- lıktan —gelmeden, — “katle” —kadar, — hesapta her şey vardı... Fakat şimdi, işte önünde, ayak- ta duruyor da, ona bakmağa gözü varmıyor, içi sızlıyordu... Ona: — Bir şeyler yemek ister misin, dıye sordu. (Yüzü öyle zayıftı ki!.) — Teşekkür ederim, perhizdeyim. Thorp, onun bu perhizlerinin kendisini kaç kereler, çileden çıkardığını hatırlamıştı. Ona baş- ka bir şey soramadı, mutfağa giderek iki bardak konyak doldurdu, ve frijiderde bulduğu bir is- takoz bakiyesini, bu müdahaleden hiç te hoşlan- mıyan aşçının aksi ve kindar bakışları altında bir tabağa yerleştirerek karısına götürdü: Bu -dede mirası bir sevkitabiidir; evvelâ zevceyi doyurmak Sonu nasıl olsa gelirdi, ne çıkarsa bahtına... Hakikaten de öyle oldu. Lüsi konyağı büyük bir minnetle içti, ve kendi kendinden bile saklı - yormuş gibi. (çünkü perhindeydi) birkaç lokma da istakoz aldı Ağlamaktan göz kapakları şişmişti, ve dudak - larının gayri muntazam bir şekilde boyanışı, ha - kiki bir ümitsizlik ifade ediyordu. Stev, onun ağzına bir cigara sıkıştırdı ve köpek leri sepetlerine sokarak, nihayet karısının yanına oturdu. O artık titremiyordu . — Şapkanı çıkartmak ister misin? Lüsi tülünü gözlerine kadar çekerek, Ilk dakikalar, acele a- kay mütekait BULMACA 1/ 818 4 5 6 T n y Soldan Sağa: günlerinden biri 2 — Bir şair - Bir renk 3 — Haraplık 4 — Süt veren bir hayvan - Fena bular 5 — Ters okunursa: Bir cihet - Bir sorgu 6 — Hayvan barımağı- Lâhze - Babanın yarısı 7 — 'Ters okunursa: Sık nefes almak 8 — Ters okunursa: İstanbulda - bir şeker Yukarıdan Aşağı: 1 — Cahillik 2 — Usanmaktan fail - Bir nota 3 — Ters okunursa: İstek, arzu - Denizde bülunur 4 — Şe'ni - Bir renk 5 — Şumullü 6 — Tavaf e- nar 7 — En lâyik - Ters okunur sa. Saçsız 8 — Tülü ve arzı 9 — Kavırmak Evvelki Bulmaca — Soldan s: ğa: 1 — Rayak 2 — Arak - Ha- ta 3 — His - Aasık 4 — Iz - Es- lâf 5 — Antep 6 — Pardo - Fa '7 — İtaat - Lak (Kal) 8 — Tank- cele; (Arkası var) Lira 9 — Aşa - Kemer. BUGÜNKU PROGRAM 7.80 Saat ayarı | 18.30 Ziraat take 7.33 Müzik (Pl,) vimi 7,45 Haberler 18,40 Müzik (PI.) 8.00 Müzik (PL) |19.00 Yuva saati, 8.80 Evin saati |19.15 Orkestra * ; 19,30 Haberler 19,45 Orkestra 12,30 Saat ayarı |2015 Radyo ga« 12,33 Türkçe zetesi plâklar 20.45 Orkestra 12.45 Haberler 21.00 Memleket 13.00 Müzik (P1.) postası 13,30 Müzik (Pi,) |21.10 Müzik (PI,) * 21,45 Klâsik pro-s | gram 18.00 Program 22.30 Haberler 18,08 Saz 22.45 Caz (PI,) le bilindiği takdirde hücuma kal | 3000 metredir. Hedefe 3000-4000 | bir surette uçmıya mecburdur ki — bu suretlle daha fazla bir süratle $ den dâfi atış tesirinden çabuk w | Bu uzaklaşma güneşe kar: mak ve dâfi atışını taksime uğraf | landıkları bu yeni hücum şekli | 1 — Haftann semt 9 — Eksik değil - Bir çeşit | den - Ters okunursa: Sobada ya- | e T e ae n G KÇ İ İ mesafede bulunan bir mevkie ge p: Biz Bi Pit ü | Niş | İ U hik İ Cat & Şi Sİ hi | ua İh Vaş &t | le"ı İ | | Zi ŞRe