—— 9.5 1941 "TAN ve. Ares değiştir. mek (25) Ken m0 . GAy Dünyanın Siyasi Manzarası ı— Avam Kamsrasınd yanatta bulunarak, Vichy ine karı daha ide ket hatt takip ohendzağım Derili, 2 Almanların Girit ve adalarını işgal edip Suriye açmalarına kadar ve Ameriküyı oynlamı 3 — Artık, İngilterenin Suri; karşı derhal askeri beklenebilir, 4 — Şimali Afrikadaki Pr mürtemlekelerinde de Alman £ billeri teşkilât ile meşgul ol başlamışlardır. Fransa - İngiltere: larbe müttefik olarak giren Fransa ile Iegilterenin harp başladığından bir buçuk sene sonra yekdiğerine karşı mu hasım bir vaziyet almakta olduk Kıbrıs vir hareket ile Vichy hükümeti arasında cereyan eden müzake - reler ve vafılan anlaşmalar, ni- hayet İngilterenin sabrını tüket miş ve Ingiltere Hariciye Nazırı n Avam Kama- rasında beyanatta bulunarak iş- gal altında bulunan Fransa ile işgal altında bulunmıyan Fran- sa arasmda bir fark gözetilmi - yeceğini ve Vichy hükümetine karşı daha şiddetli bir hareket hattı takip olunacağını bildir - miştir. Mister Eden daha kürsüden inmeden de Atlantikte Fransaya petrol getiren bir Fransız get sinin Ingiliz donanması taraf! dan müsadere edildiği bildiril - mişt İhtilâfın Mahiyeti: ps ile Ingiltere arasın - daki ihtilâf, Vichy hükü- metinin Alman taleplerini ka- bule karar vermesi üzerine baş- lamıştır, Bu karar mucibince Alman tayyareleri Suriyedeki Fransız hava üslerini işgal edin- ce İngiltere Orta Şarktaki kuv- vetlerinin bu üsleri bombardı - man etmesini emretmiştir. Vi - chy hükümeti Ingillerenin bu reketini bir harp sebebi te - Hikki etmiyerek işi yatıştırmak istemiş, fakat bir taraftan da Almanların Suriye hava üsle - rine yeni tayyareler getirmesi- ne müsaade etmiştir. Hattâ Su- riyedeki Fransız komiseri Gene- Tal Deniz daha ileri giderek Su riyeye vâki olacak herhangi bir tecavüze kuvvetle mukabele €- deceğini ilân etmiştir. ğ Fransız hava nazırı da Suri - yeye giderek Ingilizler ti rafın - dan buraya vâki olacak arruza karşı almacak tedbirlerini tesbit etmiye başla- İM 4 üzerine vaziyet Bu yanal artık tereddüde mahal bırakmı yacak kadar tavazzuh etmiş gibi Fakat Almanlar Ege denizin “ Hemojeni Kanda pıhtılanmak hassasının azalmasından . ileri gelen hasta” lıkların sırrı budur, Hemen he men yalnız kadınlarda olur. Pek de tehlikeli bir şey değil! se de, uzun süren ve çan sıkan bir hastalık o olduğundan bunun başlamasından önce anlaşılması iyi olur. Onu anlamak da Pek göç olmaz: Normal bir insanın kulağının memesine yahut bir parmağının iki milimetre kadar bir çıkarıldıktan sonra yarım (dakikada bir defa simdi, çocukların büvar dedik” i- sünger kâğıdiyle silinir. Ta- bii, beyaz renkte ve her defasında başka bir parça sartiyle. Normal üç dela sonra süng. * hle kan lekesi bulunr ız... Hislbu- kö. kanda pıhtılanmak hassası &- za'rma oluru. İilakta kan sile cek sünder |; cd pareslsrmın savısı virmi m Ene kadar fazla olabilir... Demek ki, üçten sonra dört. bes, altmışa kadar... Sünger kâğıtlarının sayısı hastalığın di recexini gösterir... Fakat lakta yahut o pemrakta yapılan şizgi pek kücük olduğundan aka ASON& BEDELİ MOD Kır, 1 sena 2800 Kr, (— Eonehi | Türkiy 400 Kr. S Ay, 180 . 1Ay 1500 de Girit ve Kıbrs adalarım iş - gal ederek Suriye yolunu açin- cıya kadar Ingiltere ve Ameri kayı oyalamak lâzandı. Bu ma satla Vichy hükümetinin Va - şington sefiri, Amerika hükü - metine ve matbuata Alman ta; yarelerinin Suriye hava üslerin- den istifade etmelerinin müta- reke hükümlerinin $ uncu mad- desi icaplarından olduğunu id - dia etti, Vichy hükümeti de In- gili, tayyarelerinin Suriye hava üslerini bombardımana devam etmesine karşı göz yummakts ısrar etti, Amerikaya Göre: po Vaşingtonun aldığı ma lümat, şüpheye mnhal bi- rakmıyordu. Fransa, Almanya ile eski müttelikine karşı aske- ri işbirliği yapmıya muvafakat etmişti, Binaenaleyh, Vie oyalama siyasetine kurban ol - mamak ve bir an evvel hareke- te geçmek lâzumdı. Işte Ingiliz Hariciye Nazırının dün Avam Kamarasındaki beyanatı, bu nmın geldiğini göster - mektedir, Mister Eden, Fransa- mın eski mütlefikine karşı cephe aldığını hatırlatarak ona göre hareket edileceğini ve nerede düşman görünürse orada ken- disiyle çarpışılacağını bildir -| mi 'Bu beyanatı müteakiben in * gilterenin Suriyeye karşı der- hal askeri bir hareketi beklene- ir, Filvaki, İngilizler evvelâ| Suriyeye karşı ;Filistindeki hür Fransız kuvvetlerini sevketm lerdir. Fakat, şimdi arkadan In- giliz imparatorluk kuvvetlerinin de hür Fransız kuvvetlerine il - ühak etmelerini beklemek lâ - zımdır, Şimali Afrikada: 6 İngiliz kaynaklarına göre, şimali Afrikadaki! Fransız müstemlekelerinde de Alman zabitleri teşkilât ile meş- gul olmıya haşlamışlardır. Za - ten Almanyanın Suriye hava is lerinden istifade etmesini müta- reke hükümlerini kabul eden Vich Dakarda ve belki de Marti adalarında Almanlara ayni hakl Kı tanımaması için hiçbir sebep yoktur. Şu halde | Ingilterenin imali Afrika müstemlekeleri - ne Amerikanın da garbi Afri- kada Atlantik yollarına hâkim bulunan Dakara ve Uzak Şark - ta Martinik ve Guyan adaler na da vaz'iyel etmesini isle - meleri ihtimali çoktur. Bu suretle eski müttefiklerin birbirine karşı düşman vaziye - dine girmiş olmaları da bu har- bin en büyük garibelerinden bi- ri olarak kaydedilecektir. Şubeye Davet Kadıköy Yerli Askerlik Şubesin- den: Şubemizde kayıtlı erekli ve ye- dek tekmil subay ve memurların se- nelis mutat yoklamalarma gicn: başlanmıştır, Ancak bu sene yokla- maya 20 Hazirenda nihâyet verilece- Binden bu, tarihe kadar şubeye müx varnat eğilmesi Müh ölunur Hastalığı cak kanım da büyük ehemmiyeti olamaz. Bu hastalığın. kendi kendine çıkan alâmetlerini sayarak bayan okuyucularımı meraklandırı istemem... Yalnız şu kadarını söy | lemek lâzımdır ki, o günleri hem uzun süren, hem de göze carpa- cak kadar cok olan bayanlar bir kere hekimlerine giderek bu cük tecrübeyi / yaplırırlarsa hiç de fena olmaz, Sık sık disleri ka. nıyan, burunlarından kan gelen bayanlar da öyle... Bir de çağızdan kan gelince hemen verem hastalığına hük metmek doğru olmaz, Bu heme jeni hastalığı ağızdan da kan ge- t iğsüi, akelğerleri muaye- ne ettirmek işi olmakla beraber, söylediğim sünger kâğıdı teeri- besi merakı geçirir... Bu hastalığa istidat anlasılın- ca bir kere. insan bir tarafının kesilmemesine, yürürken disme- mesine daha ziyade dikkat eder. Bir taraftan kan fazla akınca he. kim, bu istidadın haberini alır, o- na güre tedavi eder, Hekimler, hu hastalığı, kendi kendine meydana cıkmadan ön- e ledavi etmek yollarını da bi- SURİYE TAN YAZAN; Faik Sabri Duran Suriyedeki Fransız ordusunda hizmet eden Arap hecinsüvarlarından bir grup u hafta alinan ajans ha berlerinden öğreniyoruz: Fransa ile Almanya arasında yapılan müzakereler neticesinde Alman tayyareleri Suriye hava üslerini bir mukavemet görmek- sizin işgal etmişler ve oradan kolayca İraka geçmişler... Bu harekete karşı İngiliz kombardı- man tayyareleri Suriyedeki bazı tayyare meydanlarını bombula- mışlar. Muhtemel bir İngiliz taarruzuna karşı cephe alaca- ğını söyliyen Fransanın şark or. duları kumandanı ve yeni Su- riye komiseri General Deniz ge. çen gün Beyrut radyosunda hal- ka yaptığı bir hitabede Fran- sız şark ordusunun memleketi müdafaaya hazır (olduğundan bahsediyor ve Fransanın halkın sadakatinden ve muhabbetinden emin olduğunu ileri sürerek Su- riyelileri ve Lübnanlıları sıkı bir ilihada davet ediyordu. *.» irinci Cihan Harbinden sonra, Osmanlı saltana- tının Arap memleketleri üze- rindeki hâkimiyetine nihayet ve rildiği vakit Araplar bir toplu- luk temin edememişler, Arabis. tan yarımadası üzerinde teessüs eden Hicaz krallığından msada müstakil devletler kuramamış- Vardı, Osmanlılar tarafından ter. kedilen topraklar ikiye bölün- müş, İrak ve Filistin üzerinde Milletler Cemiyeti namına İn- gilterenin ve Suriye üzerinde Fransanın manda idareleri mey» dana getirilmişti. Bu manda sis. temi yepyeni bir şeydi: Ver- ünün tarihe bir he- bu garibe, Amerika cümhurreisi Wilson'un bir bulu- su idi. Esası da şu: Kendi kendi. ni idare edebilecek derecede te- kemmül edememiş veya teşki- lâtını tamamlıyamamış olan #nilletleri, muvakkat bir müd- det için, Milletler Cemiyeti na- mina büyük devletlerden birinin vesayeti altına koymak... Bu devlet Milletler Cemiyeti na- mma vekil olarak idare ettiği o memlekette yaptıklarından Ce- miyele karsı mesul olacak, her sene İcraatının hesabını Cemi- yete verecek, millet rüştünü is. EB Ortaşarkta Suriyenin Vaziyeti Birinei Cihan Harbinden sonra Su- riye mandası Fransaya verilmiş, memleket senelerce mühtelit pars çalıra ayrılarak idare edilmiştir. Nikayet Suriye ve Lübnanın müs- takf) birer devlet haline gelmesi ni istihda eden bir Suriye - Fran- sa anlaşması imzalamış, fakat, bu unlaşmu tatbik edilememiştir İkinci Cihan Harbinin e patlaması &e, Suriye İşlerini bürbütün ka- ranlık bir devreye sokmuş bulu” muyor, bat edince, vesayet kalkacak ve istiklâline kavuşan bu yeni dev- let Milletler Cemiyetinin yeni bir azası olacak. 1920 senesi 25 Nisanında San Remo konferan- sında Suriye mandası Fransaya verilmiş ve bu karar 1923 senesi 29 Eylülünde Milletler cemiyeti tarafından tasdik edülmisti, Fa- kat Suriye ümerindeki Fransız mandasırın, bu tarihten itiba- ren üç sene sonra nihayöte or- mesi ve o zaman Suriyenin müs. takil bir devlet olarak tanınma. si da ayni celsede karar altına alınmıştı. * Avi seneler geçti, Suri- ye idaresi kalıptan kalıba girdi, fakat Fransanın Suriye üzerindeki vesayeti bir türlü ni. hayet bulmadı. Hattâ şu son ay- ler içinde Fransa Milletler Ce- miyeti azalığından istifa ederek Cemiyet ile bir alâkası kalma- dağını ilân ettiği halle Fransızlar Suriyeden çekilip gitmediler, Fransanın Suriyedeki mandater. liği bir cok garip safhalardan geçmişti: 1919 Eylülünde sonra. dan İraka Kral olan Emir Fay- sal, İngilterenin himayesi altın. da büyük bir Arap devleti kur- mak maksadı İle kendisini Suri. ye Kralı ilân ettiği vakit İngil. tereden beklediği yardıma göre- memişti, Fransızlar daha ağır basmışlar ve İngiltereyi, İraka, Musul petrollerine ve Filistine mukabil Suriyede (Fransızları serbes birakmıya razı etmişler- di. Bunun üzerine Fransa Suri- veye General Gouraud'nun ku- mandası altında kuvvetli bir or- du göndererek Emir Faysalı Su. riyeyi terke (mecbur etmişti. 1920 den 1923 e kadar G. Gou- raud Suriveyi federatif bir mem leket seklinde idare etti: O za- man Suriye: Halep, Sam, Ale- viler, Cebelidüruz, ve Lübban hükümetlerine Gowraud'nun yerine gelen General Weygand, 1923 Mar ından 1924 ortalarına kadar bu federatif sistemi bir tarafa bi- rakarak memleketi birbirleriyle hiç bir bağlılığı bulunmuyan beş Rrupa ayırmak suretiyle idare e! : Bu beş grup: Lübnan, Suriye, Aleviler, Cebelldüruz ve sonradan Türkiyeye iade edilen ve Sancak ismi ile tanınan İs- kenderun ve bavalisi idi, 1924 ortalarından 1926 Mayısına ka- dar General Sarrail idaresi Sam- da kopan isyanları bastırmak i- çin bu güzel şehri topa tutmak ve bazı mahallelerini yakmak ve Dürziler üzerine kuvvetler gön- dermek gibi şiddetli icraat ile tanındı, Suriyede artık rahat ve huzur kalmamıştı. 1926 dan son. ds Fransa “hükümeti Suriyeyi idare için Generaller yerine sivil yüksek komiserler göndermiye başladı: Önce M. de Joüvenel, sonra M, Ponsot, halkı Suriye ve Lübnanda birer cümhuriyet idaresi kurmak hazırlıkları ile senelerce avuttular, vaat çok, fakat ortaya çıkan bir şey yok- tu. Zaten Lübnan ile Suriye halkı, birbirlerine hiç benzemi. yorlardı. Buna Dürzileri, Alevi- leri de katmalı, Fransızlar ise halk arasındaki din, ırk, âdet ve ahlâk farklarının yarattığı ge- çimsizliklerden istifade etme: ni pek iyi biliyorla Bir ta- rafta yarattıklarını öbür tarafta kaldırıyor, her gün yeni yeni icrâatlarla halkı şaşırtıyorlardı. Lübnanın 1928 denberi bir mec- Misi vardı, 1930 da bu meclis mento yoktu, hemen ayni tarih te bir milli meclis içtimaa Ça- Aırıldı: Her il “Çok şükür, bu sergüzeşte niha- diye sevinir- lerken, Suriye matbuatı: “Su- yet verebildik...,. riye için yeni bir ikbal devresi açılıyor... diye ilân; şaduman ediyordu. “a poponun yerine 1933 te gelen de Martel, ilk defa olarak Suriyeye Fransa ile olan münasebetlerini bir munhede İ. le tesbit etmeyi teklif ettiği v. kit kimse bu tatlı dillere kap: maamıstı. Aradan seneler gecmis, bu müzakereler ancak 1936 an lasması ile o neticelenebilmisti fakat bu anlaşma da bir türlü tatbik sahasına çıkamadı. Bu anlaşma mucibince Suri ye ve Lübnan tamamiyle m kil birer devlet haline gelecek: lerdi. Fransa, bu devletleri ta mıyacak ve 1932 de İrak ile İn miltere arasmda yapıldığı gibi bu yeni Arap Devletleri ile bi rer dostlik muahedesi aktede. cekti. Bu muahedede tarafey- mütekabil nin birbirine karsı hakları ve taahhütleri vardı Fransa, Suriye ve Lübnan ordu. larını teskil ve tensik için her türlü yardımda bulunacak ve zamanı gelince askerlerini çeke- cekti, Suriye ve Lübnan hükü metleri de kendi hudutları içi de yerleşmiş olan Fransızların adli, iktisadi hukukunu tanıya. caktı. 1936 da Suriye ve Lüb- ile Fransız ran mümessilleri komiseri bu muahedeyi imzala. dılar. İş muahedenin Fransız parlâmentosunda tasdikine ka- hyordu. Bu anlaşma Surivede galeyan halinde olan fikirleri yalıştıracak sanılıyordu. Fakat bu esasların kimseyi memnun etmediği az zamanda anlaşılmış. tı. Müfrit milliyetciler Fransa ya taninan hakların aleyhinde idiler. Bunları yeni kapitülâs- yon sayıyorlardı. Dürziler ve A- leviler ise yeni Suriye camlası İ. çinde benliklerini ksybedecekle- rindan korkuyorlardı. Süeydada Dürziler Suriye bayrağını irdi- rirlerken Aleviler Suriyeli jan- darmalar üzerine ateş açıyorlar. Jardı, Memnun olmiyanların en başında Fransanın kendisi geli- yordu: 1936 da imzalanan mua- 1938 Birincikânununda Fransa parlâmentosuna geldi Ai vakit Fransa parlâmentosu, Fransız komiserlerinin imzasına bir kıymet ve şeref vermemiş ve muahedeyi tasdik etmemiş» hede ti * * şte 1939 senesi Puaux vazifesi basina geldi; vakit, rüştünü isbat edememiş olan Suriyede işleri bu merkez- de buluyordu. Komiserin ilk si isyanı yatıştırmak için Dür. oğlu: zilere ve Alevilere bazı haklar tanımak olmuş ve böylece, 1936 anlaşmasını, kendi hesabına ol muş bitmiş sayan Suriyeyi büs. bütün çileden çıkarmıştı. O se nenin 8 Temmuzunda Fran lâğvedildi. Suriyede bir parlâ-| ta- başlarında yeni komiser M. Gabriel siz komiserinin haksız kararlarını protesto için Suriye Cümhürrei. si istifasını veriyor, Pusux ise bu protestoya 21 Eylülda Suriye meclisini dağıtmak ve hükümeti | kendi tarafmdan intihap edil miş bir heyete bırakmak sur&- tiyle mukabele ediyordu. Sene- Girit ve Tiri O, beş senede ancak fet- i hedilip üç asra yakın bir iİ müddet Türklerin elinde ka - lan Girit adasının eski ve yeni | tarihte büyük ehemmiyeti var dır, Tarihin bulutlara gömülen devirlerinde Giridin Yunanista na bile tahakküm e! hattâ ver giye bağladı nizin bu mühim k mek Türklere pahalıya mal oldu On beş sene uğraşıldı. Başta bu İlunanlara usanç geldi hattâ nak ledilen bir efsaneye göre Padi rit” ke limesini telâffuz edenin boynunu vufduracağım söylemiş. Nihayet Köprülü Fazıl Ahmet -İ Paşanın sadaretinde ada tama - men fethedildiği zaman maiyet -İ müjdeyi masıl veteceklerini bil -İmemişler, Çeşniribaşı bir kurnaz | lake bulama Aşçıya trid yemeği pişirtmiş. -İ Hükümdar sofraya oturduğu Za- »İ man sormuş: — Yemek ne var? Çeşnici hemen: Pişirip, sofraya koyâuk sm on beş yılda Hükümdar, kafiyey muş: — Giridi -İ. — Bendeniz söylemedim. Siz söylediniz... nİ Girit, Osmanlılar zamandı - İâdeta değerli kumandanlarımızn ıkları bir yer olmuştu. eden pek » | Türk ümerası vardır. Bi bilhassa - Köprülü Mehmet Pasa İ kurbanı - serdar Deli Hüseyin Paşa başta gelir, il Eli ayağı tutar, gözünü budak- tar, esirgemezleri Giride gönde“ rirlei Dördüncü Mehmet zamânında -İ ordular bozan nanıl, eşkiyadan Kara Haydar oğlryla Katırcı oğ- lu yakalandıkları raman, zincir ler içinde huzun, getirilmişler, Iki arkadaş nasıl olsa idam edi- leceklerini zannederek aralarında padişaha ulu orta her şeyi söyle meğe karar verirler. yan cüret ve cesaretlerini bilen- İer de Dördüncü Mehmet mezdi de şefaat ederek onları - Giride göndermek üzere « kurlarmoğ düşünürler, Kara Haydar oğlu Sözünü tu: tar; padişaha: — Osman oğlu! der, Babam Kara Haydar nasıl beni senin ba: sna belâ olmak için peydahladı ise... Ben de sana belâ olacak bir döl bıraktım, Onlar da elbet benim intikamını alırlar, Katırcı oğlunun sükütunu gü“ ren arkadaşı ona döner; — Ülen Katırcı oğlu! Dilini ke di mi yedi? Sen de söylesene. Arkadaşından daha diplomat - olduğunda şüphe olmıyan Katırcı Devletlimin gara gara göz lerini görünce dilim dişim dur. “| dut “| Kara Haydar oğlu idam edilir, -İ Katırcı oğlu affedilerek Giride günderilir ve orada blyük yarat lığı görülerek kendisine | paşalık Zaman kub- be verirlerinden birisi eski mesle ğine telmih ederek: — Nasıl paşa? der. Girit eşki- yalığa müsait midir? Katırcı oğlu anlamamazlıktan ierce süren müyakereden sonra | gelir: bir şekil verilebilmiş olan Fran. sa «- Suriye dostluk havası iste böylece daha doğmadan dağılı yordu. Bu aralık İkinci Cihan Harbinin de baslayıvermesi Su- riye işlerini büsbütün karan bir devreye sokmuş oluyordu. Manş Denizindeki İngiliz Adalarında ğrzitere ile Fransa arasin- da, Manş kanalının cenu- bunda bir takım adalar vardır. Aslında İngilizlerle meskün ©- lsn ve İngilizlerin malı olan bu sdeları bundan bir sene kadar evvel Almanlar isgal etmişlerdi. Simdi, anlatacağım (vaka işte bu adalarda olmustur: Karanlık bir izbeyi andıran Aszinonun &n köşe masasında dört adam oturuyordu. Dört adamın en sişman ve İri yarı olanı kısık bir sesle: — Ben, dedi, yarın gece bu vakitlerde sıvışacağım. Limanda bir vapur var. Dördü de manalı gözlerle bir- birlerine baktılar, Sisman adam karşısında oturan soluk benizli, esmer delikanlıya döndü: — Sen bu işe ne dersin Tur- ner? Turner denilen genç. bir da- kika kadar elindeki cakiyle ma. sanın zerine yarıklar cizmiye devam etti.Çok düşünceli bir ha li vardı, En nihayet yavaş yavaş başını kaldırdı ve: imin bu gemi? Dive sor- du. GOZU — Kırmız: suratlı bir İrlan- dalını... Hantal bir tekne. U- zun zamandanberi limanda de- mirli duruyor. Hareket etmesine msaade etmiyorlar, Fakat gemi. nin kömürlüğünde gizli kömür kalmış.. İngiltereye kaçırmak i- çin adam başına 17 lira istiyor. Bu izahat “delikanlıyı biraz tatmin etmiş gibiydi. — Fena değil, dedi, Bu İr- Tandalılar yaman deniz kurtları. dılar Şeytanın gözüönünde gemi yanastıri» kaldırırlar da kimse- nin ruhu bile duymaz, Belki ya- rın gece ben de gelirim. Yakala- mırsak da ne çikar, Sanki, bura. da yasadığımız havat mi? ,, Turner'in bu sözleri diğer iki adamı da cesaretlendirmişti, Birincisi masaya bir 50 kuruş- luk bırakarak ayağa kalktı ve: — Benim de aklım bu ise ya tayor, dedi, Yarın akşam görü- sürüz. a LT Yazan: Sevim SERTEL CA &—. Hürriyete Kavuşanlar ok, çok karanlık bir ge- ceydi. Rıhtım boyuna #- nen dar yokuştan asağı bir genç iniyor, yüzüne vuran şiddetli rüzgürla mücadele ediyordu. Sağ kolu vücudüne simsiki Ya- pişmişta. Bin müşkülütla rihtim boyu- pa indi ye heydühiğü çıkar çık. maz eliriğeki, 48 ği Eta” a "sol tan da bir adam çıkmıştı, İşa- retlestiler. Ve birbirlerine doğ- ru yürüdüler. — Tamam mı? — Evet, işler yolunda. İki gölge deniz kenarındaki sandallara doğru yürüdüler. Yanlarından iki Alman askeri geçti, Fakat onlara bir sey söy, lemedi. Muayyen bir noktada kendilerini bekliyen bir sandala atladılar. Sandalcı kürekleri bü- yük bir ihtiyatla çekiyo: rültü çikarmamıya gü a. Açıkta demirli duran gemiye zaman genç adamın vardıkları sağ kolu hâlâ yanına sımsıkı ya. pışıktı. Bunun sebebini soran arka: ix — Sus, dedi, paltomun altın. da ufak bir çanta kaçırıyorum Gemiye cıktıkları zaman di. ğer iki arkadaslarını orada bül. dular. Hepsi kaptanın eline 17 Ve gemi şer lirayı saydılar. kalktı. Yolcuların hepsi ambarda giz. lenmiş bu maceranın neticesini bekliyorlardı, İki saat sonra asa- #ıya gelen kaptan, artık bir teh. like kalmadığını dışarı çıkabile- ceklerini söyledi. Tam üç günlük bir sevahat- ten sonra-nihayet dört arkadas İngiltereye vardılar ve hürriye- ve kavuştular. * Turner'in Anlattıkları Bir sizeteye verdi mülâ- katta Turner, adadaki ha yatları hakkında şunları anlat- mıştır: “Jersey adasına ilk günü 300 Alman cıktı. Herkes isi gücü ile meşgul olmakta devam etti. Bir uğraşıyor. — Kulak asma paşa kardeşi der!, Sizin gibi şehir hırsızları -İbizim gibi ova eşkiyası oralarda bir iş beceremezler, Eşkiyal için gidenler güç barınırl Tarihçi s kaç tanesi benim bakkaliye d künma geldiler ve kasamda' parayı aldılar. Bana bu para i cin bir senet verdiler ve mükâ bilinde bana mark verileceğin » — söylediler, Henüz bunu tahsile muvaffak olamadım. yet" iyi münmels ©diyorlardı Ertesi günü sdanın bütün w stokuna el kovdular ve oteller boşaltarak içine yerleştiler. Her ne kadar müsamahaköi bir halleri varsa da bize hâkim olduklarını hissetriyorlardı. E lipde çanta taşıyan birisini gör düler mi derhal durdurnp can tanın içindekileri muavene edi yorlardı. Sokakta serserilik © den birisini bulurlarsa derha onu yakalayıp tarlalarda çalıştı. riyorlardı. “Hiç bir gün gelip bizim ca humizı yakmadilar. Fakat sik si) gelip benim “ükkünımdan esyi stokları alıp bunları baska yer lere gönderiyor! rda, “Bankaları ve sinemaları ka padılar. Telgraf nuhaveresi ke sildi. Yediğimiz ekmek siyahlas t1. Yağın, sekerin yüzünü gör mez olduk. Hiç dokunmadıklar bir şey varsa o'da tütün ve si gara idi, Her ikisinin o dağlara sığmı « “Doğrusu Almanlar bize ga- amini EĞ a “a