> 16-5.19401 TAN / TAN m... Adres değiştir 281 Ka, 70 . 6 Ay Dünyanın Siyasi Manzarası 1 — Almanyanın Kızıl denizi teh- Uike mintakesı ilin etmesi, Ame- rikan gemilerine bu yolu da ka- pamak gayesini istihdaf etm mdi bü deniz yolunu kı esi için Amrelkanın Al- 3 ile çarpaşmayı göze slna- 8: lâzım gelecektir, 2 < Vichy'nin kabul ettiği bildi- zilen Alman tslepleri hâlâ ifşa e dilmemiştir, Garbi Akdeninle Al- manlar, Fransız; Şimali ve Garbi Atrika müstemlekelerini daha faz- Ia Kontrol altına almayı İstemek- te, Fransız ticaret Hilosundan isti tade etmektedir. Kızıldenizde : Şeran Kızıldenizin de tehlikeli mıntaka olduğu- ve şimdiden sonra gemilere Süveyş kanalı ile Aka. be körfezine kadar olan sahaya sokulmamalarını, aksi takdirde torpil, tayyare veya denizaltı ile batırılacaklarını ihtar etti, Kızıldeniz son günlerde Ame- rikadan Mısıra gelecek yardım için en mühim yol olmuştu. A- merika bu denizi serbest deniz olarak kabul etmiş ve Amerikan gemilerinin bu deniz yolu ile doğrudan doğruya Mısıra kadar esya nakledebileceklerini ilân etmişti, Filhakika bu yol en teh- Jikesiz yoldu. Ve Amerikan ge- mileri tehlikeli mıntakaya gir. meden İngilizlere şimali Afri- kada mühimmat vesaire getire- bileceklerdi. Almanyanın bu denizi de teh- Tikeli mıntaka ilân etmesi, Ame- rikan gemilerine bu yolu da ka- pamak gayesini istihdaf etmek- tedir. Simdi bu deniz yolunu kul lanabilmesi için Amerikanın Almanya ile çarpışmayı göze al. ması lâzım gelecektir. Çünkü Almanya, bu denize girecek A- merikan gemilerinden birini ba- tırdığı takdirde, Almanya ile Amerika nda ihtil⣠mevzuu çıkmış olacaktır. Bu tedbir karşısında Amerika ne yapacaktır? Bu tehlikeye rağmen gemilerini Kızıldenize gönderecek midir? Görülüyor ki, Amerika fiilen harbe girmedikçe İngiltereye kendi vasıtalariyle kâfi derecede yardıma muvaffak olamı ve İngiltereye gönderdi zemenin denizin dil mesine tamamen mani olamıya- caktır. Fransa - Almanya v a 1â ifşa edilmemişi iehy'nin kabul ettiği i talepleri hâ- Fakat AL manlar Viehy'ye sözde bazı ta. sizlerde bulunmuşlardır. Bu ta- ur NE KADAR Bunu da soran, sayın okuyucu»! larımızdan Bayan Nezihe... He- nüz on sekiz yaşında olduğunu haber veren bu bayan okuyucu - müz, uykuyu pek severmiş, Gün- de on İki saat uyumak bile pek boşuna gidermiş, Fakat - anne - ler, her nedense, çocuklarının her haline itiraz etmeyi kendilerine bir vazife saydıklarından - Ba - yan Nezihe'nin sayın annesi de: — Kızım, bu kadar çok uyur- san sonra mankafa olursun! ormuş. Genç okuyucumuz, doğru mudur, diye soru- bu » yor. Çok uykudan insana manka - fak gelip gelmiyeceğini kesin olarak söylemek bu zamanda pek güçtür. Vaktiyle - Sosyalistlerin koydukları kaideye uyarak - he- kimler de, insana günde sekiz sa- at uyku kâl derlerdi: Fakat eski 8059: adını ve şeklini değiştirdi beri, hekimlikte de sekiz 5 kunun modası artık geçmiştir. Şimdiki halde, uyku nazariye- sine göre, uyku ta eski ecdadımı- zın - kendilerini ısıtmıya çare bulamadıklarından - bir ta- rafta büzülerek uyumıya mecbur kalmalarının hâlâ devam eden bir neticesidir. Yani medeniyet in - sanları hülâ büsbütün uyandıra - mamıstır. Medeniyet ilerledikçe ABONE BeDeLi 1400 Kr. 1 sene 2800 K. 1500 vizlerin kıymeti manya mukabilinde ne elde et- mektedir? nedir ve Al Meşgul ve gayri mesgul Fran. sa arasındaki mania biraz kal- dırılacaktır. Böylece, bazı sw kıntılar tahfif edilebilir ve Fran sız fabrikalarında imalâtı felce uğratan bazı mahzurlar izale e- dilebilir, Lâkin b r bir manası daha vardı; man harp mekinası icin ealış- olan Fransız fabrikaları iz yüzünden daha büyük bir suhuletle calısacaktır. Gayri meseul ve mesul mın- takaların birinden diğerine kart postal gönderilebilecek, ve aile- erine mensup bir kimsenin ce maze merasimine veya akraba dan bir hastanın vanına sittikle, rini isbat edebilenler | hududu geçebileceklerdir. Fransanın Alman Iscal ordu. larının masraflarına larak verdi milyon fr, franza ini ; frank dabi fâhis hir rokamdır ve Almanların bu tenzilâta ma- vafakat etmis olmalarının verâ- a€ sebebi son zamanlarda bir cok Alman firkasının Fransa- dan sarki Avrupaya makledil- mis olmasıdır. Bu tavizlere mukabil, Alman. ya ne elde etmek niyetindedir. Fransız hudutunda bulunan bir muhabir, vakında Fransız ka- hinesinde “eğisiklik olabilece- Eini bildirmektedir. Söylendiği- ne göre, Laval ya kabineye gire- iehy ile Almanlar a- irtibat memuru vazifesi- ni görecektir. Bu takdirde, De Brinon yerine Viehy hükümeti- nin Paris sefiri olacaktır. Lâkin şahsi neticelerden çok daha geniş sair neticeler vardır. Vichy, Hindi - Çini'nin mihvere olan mütavaatmın kendi lehin. kaydedilmesini talep edebilir. Almanya, Suriyede daha fazla haklar aramaktadır; buradan, Alman kuvvetleri ve tayyareleri İrakı ve Filistini tehdit edebilir. Maamafih, o böyle hi müessir olabilmesi | içi Alman kuvvetlerinin Suriyede bulunması lâzımdır, Halbuki Fransız makamlarını — teşriki mesaisi olmaksızın büyük kuv- vetlerin Suriyeye gelmesi kolay olmaz. Garbi Akdenizde, Almanlar Fransız şimali ve garbi Afrika müstemlekelerini daha fazla kon trol altıma almayı istemektedir. ler. Bahusus ki ajanslar Birle. sik Amerikanın bu mıntakalarla ticaret anlaşmaları akdetmek ü. midinde olduğunu bildirmekte- dirler. Nihayet, Fransız deniz kuv- vetleri meselesi vardır. Takdiri mucip bir harekettir ki Vichy! hilkümeti, Fransız donanması- nın İngiltereye karşı kullanıl. masin mükerreren reddetmiş- tir, Lâkin Almanlar Fransız (i-) caret filasundan istifade etmiye btşlamışlardır ve şimdilik bu büyük kârla iktifa edebilirler. M. ANTEN İ ğunu bir © N ! | İ Çi harbinin başında İs. viçrede tahsilde iken gö nüllü olarak muharebeye iştirak için memlekete gelmiş ve teşkilâ- tı mahsusanın kahraman “Os mancık” taburiyle Süleyman As- keri merhumun maiyetinde Bas- rayı istirdada giderken Bağdat- tan geçmiştim. Mazinin bir medeniyet mamü- resi olmakla müftehir Bağdadı, Diele ve Fıratı ilk defa olarek © vakit görmüş ve tanımıştım. Bir daha görmeyi de çoktanberi arzu ediyordum. Meclisin kış tati den bilistifade bir iki mebus a kadaşın İrska gideceğini işitir i- şitmez, bu fırsattan İstifade e! mek hatırıma geldi ve bu seya- hstin asıl mürettibi eski ve aziz ahpabım İstanbul mebusu Ziya Karamürsel ve Eskişehir mebusu Mühendis İzzet Arukanlan gö- rüştüm. Birlikte gitmiye karar verdik. Benden sonra da muhte. rem Erzurum mebusu General Pertev Demirhan ve son dakika. da da, aziz dostum Bingöl mebu- su Necmettin Sahir bize Htihak ettiler, Bu seyahatin mürettiple. rine ve tatbikatını fiilen izhar ve temin edenlere karşı ne derece minnettar olduğumu tarif ede- mem, 3 Şubat 1941 Pazartesi sabahı Haydarpaşadan Toros ekspresiyle Bağdada müteyeccihen hareket ettik. Tren Ankaradan sonra tama- men doldu. Bundan dolayı Anka- radan binen Necmettin Sahir ar- kadaşımız güç halle yatak bula. bildi. Öteki yolcuların çoğu (tica- ret - transiti işleri için Basraya giden tüccar ve komisyoncular, Adana taraflarına doğru giden bir | iki memur, İsviçreden gelip İrak| yolu ile Holanda Hindistenma giden bir kadınla iki erkekten İ- baret üç Holandalı vesaire... İ Trende her şey rahat, yemek i- yi ve bil, hizmet kusursuz, arka- daşlar neşeli. ** Keira Suriye hududuna “Meydanı Ekbez" e gelin- ce Türk toprağına veda ettik, Da. hil olduğumuz memleketin tama. men bir yabancı memleketi oldu- rlü gönlümüz kabul! etmek istemiyordu. Fakat vagon restoranı birdenbire dolduran bir sürü Suriye Ermeni memurları- nın lüzemundan fazla mütecessis ve lâühali tavır ve hareketleri GL ÖĞÜTLERİ l UYUMALI? gece hayatı uzadığından belki -ne kadar uzak olduğunu tahmin e - demediğimiz bir zamanda - in - Sanlar yirmi dört saati hiç uyu - madan geçirebileceklerdir. İ O zamana kadar şu kadar saat uyumalı, diye kestirip atmak, uy- ku nazariyesine göre, fazla cesa- ret olur, Herkes, tâ eski ecdadın. e kadar çelentihti - yacma göre az veya çok uyur. Ih- acı kalmayın uyumaktan zarar geldiğini mek fence mümkün olmadığı &i- i, çok uyuyarak mankafa olmu anlar da çoktur. Herkesin uyku in liyacını vücudünün kendisi bi- ir, Zaten, okuyucumuzun sayın an nesinin buyurduğu gibi, bir genç kıza on iki saat uyuduğunu söy- lemek doğru olmaz. Genç kız on iki saat yatağında kalıyorsa, altı saat bir tarafının üzerinde, altı saat de öteki tarafının üzerinde “İuyuyor demektir, Topu topu altı saat uyumaya da annelerin bile itiraz etmiye hakları olamaz... Yalnız, sayın okuyucumüuza tav siye ederim: Kaç saat isterse üy- kudan kalkınca bütün vücudüne ılikça su dökünmeli, sonra büt vücudünü sertçe bir havlu ile u- hakikati gözümüzün önünde te- cessüm ettiriyordü. Suriye hududunda uzun süren gümrük ve pasaport kontrol mu- ameleleri dolayısiyle trenimiz bir kaç saat teehhürle geceleyin Ha- lebe vardı ve geçti. Cihan Harbinde asker olarak Halepten geçerken Süleyman As- keri merhumun karargâh zabita- niyle birlikteyim, Bir kısmımız Bâron otelinde, diğer bir kısmı- Dünkü Ve Bugünkü BAĞDAT Yazan: —. Hamza Osman Erkan (Afyonkarahisar Mebusu) #üm Halebin hükümet konağı, Babül - Faraç ve şehir haricin- deki bahçeleri ve daha bir cok yerleri ve büyük ağabeyimin Halep valiliği zamanında yaptır- mış olduğu mebani ve yollar bâ- lâ hatırımdadır. İşte Halepten geçtiğimiz zaman bu hatıralar zihnimden, bu manzarâlar gözü. mün önünden geçti. İrak hududuna kadar koca bir gece ve bir gün irmtidat eden bu “transit” yolculuğu esnasında bü. tün arkadaşlara bir rahatsızlık â. riz oldu. Nihayet İrak toprağının ilk İstasyonu olan “Tel-Kocek” e vardık. Orada tatlı ve munis bir hava bizi karşıladı: Memleket sıcak, halk sicak. Mevsim Şubat ayı olmasına rağ- men bava o kadar hafif, o kadar yumuşak ki yüzünüzü, ellerinizi okşiyan ve sikan bir kardeş eli. Daha ilk temasta İrak memurla- rının nezaket ve ciddiyeti, polis- lerin vakurane duruşları derhal göze çarpıyodu. Hudut Gümrük ile şimdi İrakta çöl po- yapan meşhur (Şammar) (1) aşireti reisi Acıl merhumun biraderi olduğunu söy liyen bir Şeh bi: "İrak toprak» larına hoş geldiniz” diyerek beya- nı hoş amedi ettiler ve birer birer ellerimizi sıktılar, Trenimiz bir saat sonra kalkarak seraplar icin- de uzanan çölün nihayetsizlikle- rine daldı. Şimdi tamamen <öl or- tasında süratle Musula doğru gi- diyoruz. Çöl deyince harkesin gözleri önünde bin bir esrar saçan hül yalar uçmıya başlar, Seraplariy. le, nihayetsiz ufuklariyle, ateşin bir aksi ziya altında çöllerin kav. ruk topraklarında uzayan devele. rin gölgeleriyle, çöl baslı başına bir âlemdir. Bir defa cazibesine tutulanlar ölüm tehlikelerini gö- ze aldırarak hep yine gitmek is- terler, Gece saat yediye doğru Musu- la vardık. Gayet güzel Türkçe konusan Musul Belediye reisi, konsolosumuz, polis müdürü ve saire istasyonda bizi bekliyorlar. dı Muüsafaha ettik, görüştük. bele. diye reisi bizi alıkoymek istedi, fakat programımızda Musulu, ie yareti avdete brraktığımızdan ya- rım saatlik bir tevakkuftan sonra yolumuza devam ettik. Rahat bir uykudan sonra 6 Subat Perşembe günü sabahı, eski bir medeniye- tin âsârmı taşıyan Bağdada mu- vasalat ettik. Yani İstanbuldan hareketimizin dördüncü sabahı. * * Ss tamamen hususi olmakla beraber, İrak'a grup halinde gelen ilk Türk me- busları olduğumuz icin bizi istik- bal etmek üzere İrak Millet Mec. lisi reis vekili Emin Zeki Paşa, nın riyaseti tahtında İrak mebusu ve müteberanından bir çok zevat, mız da Amerikan ve Almanya ©- tellerinde kalmıştık, O vakit çocuk göziyle gördü- Bir Gazetecinin Kendi Macerası obert Bunelle İngilterede çalışmakta olan Ameri - kalı bir gazetecidir. Haftanın al- tı günü gece gündüz durmadan çalışan Robert yalnız haftada bir gece izinlidir. Fakat tesadüf ona geçen gün aldığı izinde bile rahat vermemiştir. Derhal gaze- *esine gönderdiği bir telgrafta Rober 0 gece başından geçen - leri şöyle anlatmaktadır:. “Göring'in teyyareleri bu ge- ce Londranın en büyük apartı - manlarım ihtiva eden semtine bir akın yaptılar ve beni gece yarısı yataktan fırlattılar, Bizim mahalleye üç bomba düştü. Biri benim yatak oda - &ının karşısına tesadüf eden evlere isabet etti. Ikincisi bizim binanın ântresine düştü ve bu- vuşturmalı, O zaman çok uyku- dan mankafa olmaktan korku kal maz Tasını harap etti. Uçüncüsü de küşebaşındaki polis kulübesin - de yangın çıkardı, Bir petrol selirimiz Bay Cevat Hüsnü, Bağ- dat mutasarrıfı Halit Elzahavi Paşa, ticaret mümessilimiz, meş- erit) kuyusunda iştinl olmuş kadar kuvvetle çıkan alevler ben bu telgrafı yollarken hâlâ çıkmakta devam ediyorlar, Bu gece yazihaneden çıkmca vesait bulamadığım için yarım kilometre yol yürümüş cam kı - rıklariyle örtülmüş diğer yarım kilometrelik yolu da nasılsa bul duğum bir otomobille katetı tim. Etrafımıza bombalar düş yor, binalar yıkılıyordu, Benim perişan bir halde eve geldiğimi gören apartıman kapıcısı: — Bu akşam sizin başınıza gel miyen kalmamış, bir bizim apar tımana bir isabet eksik. Eğer o EŞ NN Yazan: Sevim SERTEL t Notları | İrak ve Küvey İrakın en büyük kabilelerinden biri olan Şammar aşiretinin çölde- ki çadırında (Bu aşiretin reisi olan Şeh Humeydi halen Bağdatta ikamet etmektedir) Son İrak seyahatine istirak eden mebuslarımız Bağdat tika müzesinde, (Ortada gözlüklü zat, İrak müzeler umum müdürü Sati Beydir) hur İrakhı Kahraman (Acemi Pa-| nın kumandanlığı $a) (2) İstasyona gelmiştiler, Bi-İ himmetleriyle açılmı: ze beyanı hoş amedi edilip, her birimiz sefirimiz tarafından ken- dilerine takdim edildikten sonra, otomobillerle güzel Diclenin sahi- İlindeki “Maud” oteline gidip yer. leştik. Bir az istirahat edip öğle yemeğini olelde yedikten sonra lâzım gelen ziyaretleri yaptık. Yollarda, her tarafta Bağdat hal- kı bize bakıyor, bizi selâmlıyor- du. Bu ilk günde, İrak muharebe- lerinde şehit düşen kahraman Mehmetçiklerin o mezarlığı ile Küt « ül - Emmare önünde yet- miş beş yaşında şehit düşen aşair kumandanı Mehmet Fazıl Paşa. nın kabrini heyecan ve hürmetle selâmlıyarak ziyaret ettik. Bağ. dadın da sokaklarını, meydanla- rını, bahçelerini gördük. Şimdiki ismi (Harun-el-Reşit) olan eski (Halil Paşa) caddesi â- deta geçilemiyecek kadar Kala- balık, O derecedeki mürur ve u- buru temin etmek için kasklı temiz giyinmiş İraklı polisler mü navebe İle arabaları ve yaya Ri- denleri durdurup diğerlerine yol vermiye mecbur oluyorlar. Tak. si ve hususi otomobil o kadar bol ki, âdeta herkesin bir hususi 0- tomobili var, Şehir dahilinde ve civara, Hindistandan ve İngilte- reden getirilmiş küçük tipte oto- büsler işlemektedir. (Harun-el-Re sit) ismi beni eski hayallere ve tatıl rüyalara daldırmıştı.. Bin- ir gece hikâyeleri, Sitti Zübey- de, Helâgü, Muradı Râbi, Fuzuli, İmam Gazali ve daha neler ve kimler hatırıma gelmedi. Oturdu. Rumuz otelin balkonundan aşa. Aya doğru bakarak mazinin ve Zübeydenin binbir hatırasiyle do. lu olan Dicleye dalmıştım. Bir anda bütün Abbasilerin hayatı gözümün önünden geçti: Bağdat baslı başına bir tarih, Simdi bir rüyadan diğer bir rü- Yaya geçiyordum. Yirmi altı sene evvel gördüğüm Bağdat ile şim- diki Bağdat. Ne kadar değişmiş ve büyümüş. Bununla beraber €- sas caddeler ve yollar bizim za- zamanındaki olan ana sokaklar ve caddeler Tik hük' meti tarafından temdit ve tevsi edilerek asfalt döşenmiştir. Bağ- dadın ve İrakta gördüğümüz baş- ca şehirlerin caddeleri umumi- vet itibariyle asfalt döşelidir. Bajtdatta hiç değişmemiş olan yerlerden birisi de eski kapalı carşıdır. Vaktiyle gördüğüm gibi duruyor. * Niet Pasa ösürinden olan Belediye dairesi aynen muhafaza edilmiş, keza (Mithat Paşa) âsârmden olan askeri kış- Ja, hükümet konağı, sanayi mek- tebi şimdiki ihtiyaca göre tevsi ve tadil edilmiş... Sanayi mektebi, simdi, İrak Millet Meclisi binast haline ifrağ edilmiştir. Bağdadın nüfusu 450,000 i bulmuştur. Bağdadın ortasından memba Türkiyeden alan Dicle geçiyor. (Dicle) nehrinin Bağdattaki her iki sahili, güzel binalar, bahceli villâlaria dolmuş.. Hurma, porta. kal, limon ve turunç bahçeleri başka bir güzellik veriyor. İki sahili vaktiyle birbirine bağ Uyan dubalı köprü yerine simdi son sistem modern bir demir köp. rü. Bağdadın veni tesis edilen mahalleleri, şirin evleri ve villâ- ları şimdi yıkılmış olan eski “A- zamiye” kapısınm dışındaki hâli arazi ve bahçeliklerde insa edil miştir, Burası bizim Ankaradaki gibi Bağdadın “Yenişehiri” dir Bağdat ahalisi islâm, hıristiyan. musevi, gildani ve saireden mü- rekkeptir. İslâmlar, sif, sürni ola- rak ikiye ayrılms, şliler (Kâzımi- ve) cihetinde bulunuyorlar. (ikinci yazıyı (yarınki nüshamızda bulacaksınız.) (4) Şammar aşireti, Irakın en bü- yük kabilelerinden biridir. Reisler! olan Şeyh Humeydi ve ©'lin maiye- tinde Harbi Umumide ordumuza mü- him hizmetler Ifa etmişlerdir. Seyh Humeydi şimdi” Bağdatta İkamet et- mektedir. manımızdan kalmış olanlardır. Meşrutiyetin ilk senelerinde (Na- zım Paşa) nın vilâyeti ve bilâha. re de büyük harpte Enver Paşa merhumun amcası (Halil Paşa) pi m i > Gisa di, da olursa ark tamam olacak, Diye bana takıldı. “Ortalık durulur gibi olmuş - tu; yatmıya gittim. Önü yıkılmış olan antrede tekrar gördüğüm zaman yüzü gözü sargı içindey- di, Bomba bizim binaya isabet et- tiği zaman tam uykuya dalmak üzereydim. Kulakların zarını pat Istan bir vızıltı ile uyandık, Da- ha neye uğradığımızı anlamıya vakit kalmadan müthiş bir infi- 1âk oldu. Camlar, duvarlar yıkı- yordu. Bir an için binanın yıkılacağın dan korktum, hattâ bir aralık; (2) Acemi Sa'dun! Paşa, Harbi U- muminin bideyetnden sonuna kadar ordumuzun sadık bir musvini olarak çalışmış ve maiyetindeki süvarilerle çok mühim hizmetler İfa eter eğer bu bina yıkılacaksa, yerim- den yayım, altımdaki yumuşak döşek vurulmama mâ ni olabilir? Diye düşündüğümü bile hatırlıyorum. Üzerime bir elbise geçirir ge- çirmez derhal dışarı fırladım. ko ridor duman içindeydi. Aşağıda antre cam kırıkları ve dıvar en- kaziyle dolu idi. Itfaiye yangını söndürmiye çalışıyordu. Yaralıları sedyelerle otomo - billere taşıyorlardı, Düşman kuş ları hâlâ başımızın üzerinde do- laşıyorlardı. Bizleri hu sw ğınağa yolladılar. Yarım saat sonra da Şafak söktü ve tayyareler gitti. Dışarı çıkınca herkes olanları görmek; için gözlerini dört açtı. Önümüz deki manzara pek de iştiha aça- cak bir şey değildi. Ben derhal sokağa fırladım ve yarım saat arandıktan sonra bü telefonü buldum ve İşte size İ- İstifade edecek ve bunlar müz Turna İle Arı engiz Han tarihin kay dettiği en yüksek askeri dâhilerdendir. Kendisine ve ken disinden bu zamana gelinciye kadar da asker adedi milyone varan bir orduyu satranç taşı gi. bi idare etmek her kumandana nasip olmuş bir mazhariyet de - Zildir. Büyük Imparator bu de hayı yedi yüz elli sene evvel güs- termişti. Büyük bir zaferden sonra ter. tip ettirdiği av eğlencesinde kendisine bir avcının terbiye et tiği arı ile havada turnalar avla dığını haber verirler. 7 Hanlar hanı bu kadar ufak bir hayvanın buna muvaffak olaca tir. — Sen koca turnaları bir ufal arı ile avlıyormuşsun öyle mi? — Evet, (an) mt — Emrediyorum. Bir diri tur ha tutsunlar, Yarın sahrada bı tecrübeyi gözümün önünde ya pacaksın, — Ferman buyurursunuz. Ertesi gün Cengiz Han bütür maiyetiyle sahraya çıkar. Han'ı avcıları bir turna getirirler ve koyuverirler. Avcı hemen cebir den bir boğum kamış çıkanr, ka mışın ağzını açar, içinden çıkan , turnam arkasından koyu , An kuşa yetişerek başına ve iğnesiyle hayvanın göz. rak yete düşürür, sonra geri döner, sahi- eline konar. Avcının bu omuvaffekıyetini görenler herifin ufak bir arıyı bü kadar mükemmel surette terbi- ye edebilmek hususundaki maha retine hayran kalırlar. Cengiz Han irade eder: — Şu arıyı, öldürünüz. Sahi. binin de elini kesiniz! Avemin bu maharetine karşı han'ın büyük ihsanda buluna - cağım ümit eden maiyet böyle şiddetli bir ceza iradesini işitim- ce hayrette kalırlar. Cengiz Han bütün Emirlerin. erkânın tanccüplerini gidermek için oğlu Oktay'a: — Oğlum! Der. Bana, hu ver. diğim hüküm seni ve bütün imal yetimi hayrete düşürdü gibi ge diyor, : Oktay'ın sükütu üzerine Cen. giz bu hareketinin sebebini her- kese işittirecek bir eda ile şöyle anlatır; — Kendinden büyüğüne miis- tevli olanın cezası ölümdür. Kü- çüğü büyüğün üzerine hamle ve hücuma teşvik edenin cezası ds eli kesikmektir? Tarihçi Nafia Teşkilât i Kanununda — | Degişiklikler vaffak oldukları takdirde, tek - nik okulu mezunu haklarından Ankara, 15 (TAN) — Nafia Vekâleti teskilât kanununun bas n maddelerini değistiren bir kâ" nun lâyihası hazırlamıştır. Lâyi. ha esaslarına göre, mülga nafia © fen mektebi mezunları derecesin- de mulümata sahip olduklarına dair bu mekteplen 4/12/936 ta- hendis ünvanını alacaklardır. j Kanunun diğer bir maddesine | söre, yüksek mühendis mekte - hini bitirmiversk vaktiyle kon- düktör ünvanivle tasdikname ak rms olanlar bu kursa devam ek memek şartiyle nrilacnk imi | hanlarda o muvaffek olduklar takdirde vine teknik okulu me | zunu sayılacaktır. * rihinden evvel ehliyetname gİ- mis olanlarla avni mektebe müz adeleti tasdik edilmis bulunan scnebi mekteplerinden yine ay n! tarihte mezon bulunanlar ve vüksek mühendise mektebine bağ lı iken ilga edil tonogref mekte Tanlar Nafin Teskilâit kanunu” nun muvakkat birinci maddesin- de vazılı kavıtlar dairesinde kur“ N ! Ankara, 15 (TAN) — Nafi i Vekâleti mecburi hizmet Kanz puna ek bir kanun lâyihası ha | zırlamıştır. Bu lâyihaya a | tazminat ödemiye mecbur Olan: lardan o Vekâletçe istihdamlari | kabul edilenlerin tazminat borç ları hizmete devamları müddetir 4 ce aranmıvacak ve bu müddef) zarfında mürüru yaman da ie) sa devam ederek imtihanda #iw“ reyan etmiyecektir. Hizmet müğ detleri devlet hesabına olun di tahsil ve staj müddetlerini fk misline çıkaranlar tazminat bor; larından beri olacaklardır. Be müddeti doldurmadan evvel va rifelerinden ayrılanlar veva ket di kusurlarivle çıkarılanlar hiz” met müddetleri ne olursa Glrir zinli gecemi nasıl geçirdiğimi anlatıyorum.,, tazminatlarını tam olarak öde. miye mecbur tutulacaklardır