30 Nisan 1941 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Millt Küme 1 Fikstüründeki — Müsavatsızlık Klüpler milli küme turnuvası- na müsavi şartlar altında girme- miştir, Bununla beraber bu mü- savatsızlık, turnuvanın yeniden başlamasını icap, veya klüplerin simdilik her hangi bir iddialarına esas teşkil ettirecek mahiyette değildir. Ancak bundan sonrası- — mı düşünecek olursak tashihi lâ- — zim gelen bir takım noktalar bulmak kabil olacaktır. Milli küme fikstürüne bir göz atacak olursak, İstanbulspor klü- : bünün yaptığı bütün deplâsman — ve mahalli macları hep erken sa- atlerde ovnadığını, yâni bütün turnuva imtidadınca sahaya ilk cıkan takım olduğunu kolayca görürüz. Ankaranın Maskesporu ve Es- — kişehirin Demirsporu da, fikstü- | Te göre, ekseriya bu vaziyette- — dir. Bu iki takımın beraber dep- Jâsman yaptıkları takımlarla pek &z zaman müsavi şartlar taşıdık- ları görülmektedir. Maskesporun grupundaki Har- biye, ve Demirsporun grupunda- ki Gençler Birliği çok defa iki gün arka arkaya misafir takım- larla günün ikinci maçını oyna- mak için sahaya çıkacaktır. Gerek | İstanbulda, ve gerek Ankara veya İzmirde İstanbuls- por hep ilk maçları oynarken, Beşiktaş da hep son maçları oy- nıyacaktır. — İlk mazarda belki bunun bir Mmahzur ifade etmediği zannı hâ- gl olabilecektir. Fakat, milli kü- me macçlarının maalesef “Tem- muzun ilk haftasına kadar uza- nacağı (o0 da teehhür vaki olmaz- sa) göz önünde tutulursa sıcak- larda oynamakla nisbeten serin Olan havada maç yapmanım far- kı anlaşılacaktır. Maamafih denilebilir ki,İstan- bulspor gibi rakibi de sıcak ha- “Vvada oynıyacaktır. Fakat ertesi gfün İstanbulsporun karşısıma bir gün evvel akşam üzeri maç yap- miş takım çıkacaktır. Bu takım gerci 20 saat dinlenmiş İstanvul- spor da 22 saat istirahat etmiş olacaktır, Böylece hangi'avantajın diğe- rine faik olduğunu varsın fut- bol federasyonu tayin etsin. En mühim nokta bir takımın koca bir yaz mevsimi zarfında 'müte- madiyen her hafta cehennem sı- eağında maç yapması, böylece sürantrene olmak tehlikesi ile Karşı karşıya gelmesidir. Diğer taraftan Fenerbahçe ol- — sun, Galatasaray veya diğer klüp- er olsun münavebe ile bir gün Birinci, ertesi günü ikinci maçı #©ynamaktadır. Bu takdirde en — le oynıyan Beşiktaştır. Altınor- |—dü da bir kere İzmirde bir kere de İstanbulda iki gün arka arka- Yya ilk maçj oynıyacaktır. Futbol işlerimizde, şimdiye —kadar meseleler pek de ince e- < lenip sık dokunmamıştır. Bir ta- — kımın forma girmesi veya form- gok form muhafazası emniyeti i- T ASKERİ VAZİYET Akdeniz Harbi İçin (Paşı 1 incide) zerine Alman ordularının elde ettiği faydalardır. Almanlar Yunanistanın bütün hava üslerini ellerine geçirmişlerdir. Alman orduları Akdeniz ve Ege denizine in- mişlerdir. Mataban burnuna indikten sonra Akdenizin ortalarına kadar u- zanmiş olacaklardır. Bu kadarla da iktifa etmiyerek Almanlar birer birer Yunan adalarmı işgal etmektedirler, Bu adaların ggkdeniz ve Ege denizin- deki stratejik ehemmiyetleri büyük- tür, Almanlar bu adaları atlama taşı gibi kullanarak İtalyanların işgali al- tında bulunan Oniki adalara kadar varacaklardır. Şarki Akdenizde İn- gilizlerin üç büyük üsleri vardır: İs- kenderiye, Kıbris ve Girit Almanlar Yunan ve İtalyan adalariyle Mataban- da kuracakları hava üsleri ve Yunan sahillerinde tesis edecekleri deniz üs- leri sayesinde gerek bu üsleri ve ge- rekse şarkt Akdenizdeki İngiliz do- nanmasını kolaylıkla tehdit edebile- tceklerdir. Bu adaların strateji bakımından ha- iz bulundukları bu ehemmiyete rağ- men, Almnalar tarafmdan işgaline İn- gilizlerin mani olmıya teşebbüs etme- miş olmaları şaşılacak bir şeydir, Fa- kat Almanlar bu adaları işgal için İn- giliz donanmasınm fevkalâde meşgul olduğu zamanı seçmişlerdir. İngiliz donanması bir taraftan Pire ile Girit arasında Yunanistandan çekilen as- kerleri nakleden gemilerin himayesi ile meşguldür; diğer taraftan şimali Afrikada Tobruktaki İngiliz kuvvet- lerine yardım etmiye çalışmaktadır. İngiliz donanması bu iki mühim vazi- fesini bırakıp dağılamıyacak bir va- ziyettedir. Almanlar bu fırsattan isş- tifade ederek güçlük çekmeksizin Yu- nan adalarını işgale muvaffak olmuş- lardir. Maamafih hakik! Akdeniz harbi Al- Tüpirib v Karşılıklı Hazırlıklar nalını kapamaktır. İki haftadanberi Mısır hududunda taarruz hazırlıkları yapan Alman - İtalyan kuvvetlerinin evvelki gün iki koldan Mısıra girdik- Jeri”haber — verilmektedir, Bu kuv- vetler sekiz on kilometre ilerledikten sonra kısmen durdurulmuşlardır. Fa- kat bu arada Alman - İtalyan kuv- vetleri Sollumu işgal etmişlerdir, Maamafih bu ileri hareketi büyük bir taarruzun başlangıcı gibi görün- müyor, Tobrukta muhasara edilen İn- giliz kuvvetleri hâlâ huruç hareket- leri yapacak kadar kuvvetlidirler, Bu kuvvetler denizden mühimmat, erzak ve yardım da almaktadırlar. Yol or- tasında Alman - İtalyan kuvvetlerinin arkasını tehdit eden bu mühim nokta işgal edilmedikçe, Mısıra karşı yapı- lacak bir taarruz daima tehlikeye ma- ruzdur, Onun için Alman - İtalyan kuvvetleri evvelâ Tobruk müdafaası- nı kırmıya mecburdurlar, Şimdiki ileri hareketinin hedefi Si- di Barranidir. General Grazyani de Misira hücum için buraya kadar iler- lemiş, ve taarruz hareketi için bura- da hazırlanmıya başlamıştı. Şimdi de Alman - İtalyan kuvvetleri Sidi Bar- raniye kadar ilerliyerek burada te- cemmü edecek ve Ancak Tobruk düş- tükten sonra büyük tarrnza başlıya- bilecektir, Buna , mukabil İngilizler de Mısırda süratle müdafaa tedbirleri almakta- dırlar. İmparatorluk kuvvetleri Mı- sırda toplanmaktadır, Habeş harbi de Dessie'nin zaptından sonra bitmiş gi- bidir, Buradaki kuvvetler Mısra ge- tirilecektir. Mısırdaki — imparatorluk hava kuvvetleri de Alman hava küv- vetleri ile boy — ölçüşecek derecede kuvvetlidir, Binaenaleyh — İngilizler burada zayıf değildirler ve Alman- İtalyan taarruzunu emniyetle bekle- mektedirler, İngilizlerin şimdi en zi- yade ehemmiyet verdikleri nokta Tob- ruk müd. uzatmak, ve düşma- manların Y hil adalara tamamen yerleşmesini müte- akip başlıyacaktır. Almanlar şimdi- den Akdenize seri hücum botları in- dirmiye başlamışlardır. Mora yarım adasında ve adalarda da hava üsleri kuracaklardır. Asıl harp ondan sonra başlıyacaktır. Şimali Afrikada Şimalft Afrika harbi de Akdeniz harbi ile alâkadardır.-Çünkü Alman- larım buradaki hakiki hedefleri, İs- kenderiyeyi zaptetmek ve Süveyş ka- ©| nm taarruzunu geciktirmektir. Çünkü NVI Cebelitarık Taarruzu ve Üzsküdi ASKERLİK Askerlik Endi İŞLERİ ŞUÜBEYE DÂVET : Ö-| Eminönü 'As, Ş. den: Yedek Lv, As- Neticeleri (Baş tarafı 3 üncüde) haline getirildiği takdirde, İn. giliz donanmasının bu Boğaz- daki hareket serbestisini güç- leştirebilirler. Mihverin İngil. tereye nazaran diğer bir üstün- lüğü de, bu harp sahasında İn. gilizlerin bizzat Cebelitarıktan başka yakın bir hava üssünec malik olmamalarıdır. Mihver devletlerinin bu im- kânlarının karşışında İngilizle- rin de kuvvetli müdafaa vasıta. larma malik oldukları muhak- kaktır. Kara ile irtibatı kesilmis yek pare bir granit kayadan ibaret olan Cebelitarık müstahkem mevkiinin, yeni harp tekniğinin icaplarına göre tahkim edilmis ve uzun bir mukavemet için ha- zırlanmış olduğundan süphe e. dilemez. Boğazın Akdeniz ve Atlantik cephelerinde hareket imkânına malik olan İngiliz donanması, Tanca ve Septe'nin tzhkimine kısmen mani olabilirler ve mü- tearrız kuvvetlerinin ilerleyişi- ni güçlestirebilirler. İngilizlerin Vaziyeti : darda Doğancılar namamış olan janı leyman Ayçelenin sıyA Milli İngîlîzleiîn Portekize kâfi mikdarda asker ihraç e. derek Alman kuvvetlerinin sağ cenahlarını tehdit etmeleri de imkân dahilindedir. İngilizlerin, dahili harp esna- sında muvaffakıyetlerine yar- dım etmemek gafletinde bulun. dukları General Franco'nun düş manı cümhuriyetçi İspanyolla- rın da Franco kuvvetlerine ba- zı müşkülât çıkarmak imkânla. rı yok değildir. Fakat, bütün bu ihtimallerin tahakkuk edebilmesi için İngi- KA İstanbul ergeç buralarda sıcaklar başlıyacaktır. Bu — cehennem içinde harbetmek güçtür, İngilizler bundan istifade ederek Alman taarruzunu a- kim bırakabilir. Zaten Mister Churihill de son nut- kunda Mısır harbinden emniyet verici bir lisanla bahsetmiş, ve İngiliz ordu- larmın Alman ordularmın yerinde bulunmasmiı tercih etmiyeceğini söy- lemiştir. Demek ki İngiliz kuvvetle- rinin vaziyeti Almanlarmkinden da- ha iyidir, lizlerin, mutatlarının hilâfına o- larak, hadiselerin inkişafına in- tizar etmeksizin mihvercilerden daha evvel davranmaları icap eder. Bu işin —muvaffakıyetle başarılması, Amerikanın harbe girmesini de icap ettirmektedir. Aksi takdirde İngiliz - Amerika cephesinin bu partiyi de kayhet- mesi ihtimali vardır. “Diğer cihetten, Cebelitarık iriyet — ve ÇEMB Bu sinema mı .İLSE Şeker Fiyatlarına Zam Yapılmıyor Ankara 29 (A.A.) — Şeker fi- yatlarına zam yapılacağına dair dolaşan şayiaların esassız olduğu yaptığımız tahkikat neticesinde anlaşılmıştır. Böyle bir zam mev- zuubahs değildir. dan düşmesi iş olup bittikten son ra anlaşılır. Bu itibarla bu iddia pek de varit görülmiyecek, bel- ki de “o kadar kusur kadı kı- zmda da bulunur,, denileçektir. hihine imkân ol ydı belki biz de böyle düşünecektik. Hal- buki bu müsavatı tesis etmek o kadar kolaydır ki federasyonun neden bunu görmediğine, nasıl ca lışıldığını ve son milli küme de- dikodularını bilmesek belki hay- ret ederdik. Füruzan TEKİL İzmirde Bir Kadın Sevgilisini Bıçakla Öldürdü İzmir, 29 (TAN) — 35 yaşın- da Pakize uzun müddet dargın bulunduğu sevgilisi 33 yaşında Ali ile barışmış ve o gece bir eğlenti yapmışlardır. Bu esna- da rakı içerlerken tekrar müna- kaşaya tutuşan sevgililer arasın- daki kavga gittikçe büyümüş ve nihayet Pakize bıcağını çekerek Aliyi öldürmüzlür. x Deri tacirlerinden —Mehmet Karayım, sevgilisi artist Müser- ref ile danseden 17 yaşında Re- sadı kıskançlık saikasiyle ve ta- banca ile barda öldürmüştür. muvaffakıyeti, büyük mikyasta Mısırın kapılarında cereyan e- den harbin mukadderatı ile a- lâkadardır. İngilizler bu harbi kaybettikleri takdirde donan- maları, Akdenizde hapsolmak tehlikesini önlemek için Atlan. tiğe çıkmak mecburiyetinde ka- lacak ve bu keyfiyet, Cebeli- tarık müdafaasını çok zayıflata. daktır. İngilizler, Mısırdaki harbi kaybetmemekle beraber Alman ve İtalyan kuvvetlerini de mağ- lüp edemedikleri takdirde do. nanmaları -bugün olduğu gibi- ayni zamanda şarki ve garbi Ak denizde faaliyette bulunmak ü. zere iki parçaya ayrılmış ola- caktır ki, böyle bir vaziyet, İ- talyan donanmasının kuvayi külliyesine garbi Akdenizdeki İngiliz donanmasını oyalamak imkânı vermek suretiyle, Cebe. litarık'ın müdafaasını zayıflata- bilir. M. ANTEN BORİS _ demişte ikamet etmekte iken Üskü- yılı hanede oturdukları ve adreslerinde aranıldığı halde bulu- rünnisa ile oğlu Mustafa Gündüzün acele şubeye müracaatları, MÜNİR NUREDDİN'in en sahhar şarkıları, MÜZEYYEN SENAR'ın nefis terennümleri ÜSTAD SADETTİN KAYNAK'ın ibdalı besteleri ve FERDİ TAYFUR'un harikulâde taklitlerile BİN Gr0E Go Gördüğü Harikulâde Rağbetten Dolayı —.. ... MİLLİ mr.r.rırır BİR HAFTA DAHA GÖSTERİLECEKTİR Bu muvaffakryet şerefine Programa meşhur Polis hafiyesi ŞARLİ ŞAN'ın Yeni ve Müthiş Heyecanlı Filmi muhitinde büyük alâka uyandıran ŞARK sinemasında göste. rilen ve büyük takdirlere mazhar olan 'Tarafından yaratılmış emsalsiz şaheseri takdim eder. 2-LONDRA KALESİ İngiliz tarihinin Haşmet ve azamet dolu safahatı... Kralların harbi... Saltanat hırsı.. Londra kalesinin merhametsiz, gaddar ve esrarengiz cellâdı... Büyük ve hazin bir Aşk faciası. Avrıca: PARAMUNT Jurnal, en son harp ve dünya haberleri BU AKŞAM — picHARD GREEN - BRENDA MELEK Sinemasında gibi 4 büyük sinema Yıldızının şahane bir surette yarattık- ları harikulâde güzel ve müessir sahnelerle dolu KIRIK Nefis Bir Şaheser Takdim Edecektir. .teğm. Süleyman Oğ, Hasan Tevfik Alatay (18196). Ankara — şubesinden yedek muhabere Asteğm, Hayri oğ, Nihat Oran (31470), Yedek P, Yar- bay Abidin oğ. Ziver (318-519). Kayıtları vapılmak üzere nüfus nü- viyet cüzlanlariyle — birlikte şubeye müracaatları, caddesinde 17 sa- iş'ar edilen darma yüzbaşı Sü- kızı Havva Hay- Musikimizin Büyük Zaferi Bütün İstanbulu Gaşy Eden BİRİNCİ a/ bI ALEMDAR; EWW’ Sinemalarında Bugünden itibaren . ; ? , tİL. KM? İlâve Etmiştir. . TARTARDE muhitinde daima en seçgin filmleri gösteren ERLİTAŞ SİNEMASI T;;;fıoan: Bugün Matinelerden İtibaren: Emsalsiz 2 şaheser film birden evsimirlde gösterdiği meşhur filmleriyle Beyoğlu ) BAL PARE WERNER ve PAUL HARTMAN Senenin Süper Filmi KARLOF — BAZİL RATHBON a JOYCE GLADIES GEORGE - RİCHARD DİX j YUVA rinden başlıyacağız! ne üzülmüş gibi davrandı: * Asansörde hâlâ, Lilian'ın esans kokusu dalga Bengtson canı sıkılmış gibi davrandı, fakat ha kikatta bayram yapıyordu. Yeşil kumaşı topladı: — < — Peki, Aşağı indiriyorum. Yedi numaralı vit- ! ÜYY YAK SN — Bu suretle ihtiyara, kendi istediğini kabul et- - tirme metodunun doğruluğunu bir kere daha is - bat etmiş oluyordu. İhtiyar mütehakkim: — Size evvelce de söylediğim gibi, birinci vit - — rinden başlamalısınız, diye emretti. Bengtson ge- — Yarabbi! Sen ne istersen olur! 5 Ve basma örneklerini kucaklıyarak atelyeden dalLılian bir kenar mahalle çocuğuydu; çocuğun- n mahallenin en eski evlerinin harabeleri için- de meydana çıkan, büyük gaz kanalları içinde 'evıı: Ha - Ça — Tanıyordu. K PO'L M : M : amelesi Smith'in kızıydı; kendi — zik-hol yıldızı, güzellik kraliçesi lağından nefret eder, yatağından, 4 anasından babasından ve çol nefret ederdi. a Lilian, elbise kısmının, Fransız modeli salonun- da satıcıydı. Adı, Lilian Smith'ti; çünkü kanal aile isminin ve geceresinin “âdiliğini,, saklıyabilmek için başına — bir de Lilian eklemişti. Bazı bazı, hiç belli etme- — den, kendi adının afişlerde nasıl bir tesir yapaca- ğını düşünürdü: Sinema aktrisi Lilian Smith, Mü- Lilian Smith. | Bunu düşündüğü zamanlarda, Smith'i başından — defetmek ve yalnız “Lilian,, 1 alıkoymak isterdi, Ruhunda, “aşağı tabaka,, dan gelen her şeye karşı — derin bir nefret vardı: Penceresinden bacaklar - — 'dan başka bir şey gözükmiyen kendi bodrum ka- — * tanın mutfak kokusundan geceleri yerlerde koşu- şan hamam böceklerinden âdi cins aynanın çat- elbisesinden, çalıştıkları çin hiç bir zaman hakiki bir kibar eli olamıyacak olan ellerinden nefret ederdi. Müşterilerden de nefret eder ve bu histen bir türlü kendini alamazdı. Ken- di hususi otomobilleriyle, çantaları çek dolu, ya- — hutta onlar nâmına para ödiyen adamlarla birlik- — te mağazaya gelen zengin kadınlardan nefret e- derdi. Evet, onlara öğretilmiş, satılık bir manken tebessümiyle omuzlarının üzerinden gülürser, fakat ayni zamanda bütün varlığiyle hepsinden saklambaç oynamıştı. Sonra basık ve pis kokulu bir terzi dükânında çıraklığa verilmiş, daha sonra Ünion Skuer'in bir mağazasına ve en nihayet Merkez mağazasına yerleştirilmişti. Orada, muh- teris hareketleri sayesinde, mağaza müduürilüğü idaresindeki satıcılar* mektebine devam etmişti. Evvelâ girdiği dikiş eşyası kısmından, sırasiyle çamaşır kısmına ve nihayet iyi hizmetleri ve ken- di şahsi gayretiyle, prova salonunun en kibar kısmına kadar yükselebilmişti . Burada her şey; renkler, sesler, ışıklar âdeta loşlaştırılmıştı. Yerlerde, genç Lilian'ın üzerlerin- de yürümiye bayıldığı kalın, gri - pembe yumu - şak halılar, ayni renkte dıvarlar, ışıklarını tava- na aksettiren kromlu projektörler.. Baş satıcı, Fransız Madam Şalon, bütün bunların mutlak hâ- kimiydi. O âdeta yarı deliydi, iyiliği - kötülüğü hiç belli olmazdı; o rüzgâra tâbiydi: Hisli saatlerinde satı- cılara, Paris'in meşhur bir moda ressamiyle ge - çirdiği betbaht aşklarını: atilatırdı.) Lilfan:Mada - mih gözüne girmek' için, 'elinden gelefii yapıyor- du; çünkü ilerlemek daha ileri gitmek, daha yük- seklere yetişmek istiyordu. İki aydır sırf satışla değil, ayni zamanda modellerin teşhiri işiyle de uğraşıyordu; 16 dolarlık sınıftan, şimdiden işini üzerine almış bulunduğu, daha yüksek ücretli ikenler sınıfına geçmek üzereydi. İçeriye, ya bir samur kürk, ya gece tuvaleti, veya Patu modeli, gece mavisi bir dekolte ile gir- diği zaman, kendisini aynada bir lâhzecik görebi- DNUL © lb V| No. liyor, duruyor, ve öğrenmiş olduğu mutat hare- ketlerle elbisesini bacakları etrafında genişleti - yor, dönüyor, ve omuzları üzerinden, o nefret et- tiği müşterilere gülümsüyordu. Meslek diliyle söylemek icap ederse, genç Lili- an, 40 beden manken vücudüyle harikulâde bir endama malikti. Tek kelimeyle o, ince zarif kal- çaları, selvi boyu, narin bilekleriyle hakiki bir kraliçeyi andırıyordu. Onda her şey yerinde ve zarifti: Göğsü, dizleri, kalçaları, sanki Allan bu amele kızını özene bezene, kadın cinsinin en gü- zel nümunesi diye yaratmıştı. Umumiyetle bütün hatları fevkalâdeydi; yüzü o kadar güzel değildi; hatlar fazla sertti, ağız ve çenesinde babası “Smith,, i, “aşağı tabaka,, gelişi, yükselmek ihti- Tasını andıran bir ifade okunuyordu . Giyindiği bütün o elbiselere, o ipeklilere, şifon- lara, kadifelere âşıktı; hele, kürkler onu deli edi- yordu. Bütün bu harikulâde kuümaşların okşayışı altında derisi, daima bahtiyardı. Erih onu ilk zamanlar, “soğuk bir mermer,, e benzetmişti. Fakat bu doğru değildi, çünkü icin- de müthiş bir ihtiras vardı ve çok zaman o, da- yanılmaz bir ateşle yanıp tutuşuyordu. En fecii de provalardan sonra, bütün onları çıkarmak, ve 12 dolarlık zavallı kostümünü giymek mecburiye - tiydi. 9 yilir. Fakat her şeye rağmen, bütün bunların en fecii, bu canım tuvaletleri, müşterilerin sırtında görmektir! Böylelikle bir modelin zarafetinden ne- ler kaybettiğini, bütün bu, fazla şişman, fazla bü- cür, fazla yağlı, fazla yaşlı kadınların onların içine sığabilmek için, nasıl çırpındıklarını ve aynanın karşısında nasıl saçmaladıklarını görmektir!.. Esa- sen hiçbiri onları taşımasını becergmez, en güzel kürkler, üzerlerinde âdeta bayağılaşırdı... Genç Lilian'ın, içinde yanan nefreti, işte bunlar yakmış tütuşturmuştu. O, ortaya çıktığı vakit, çok zaman müşteriler, “Ah, ne olurdu, sizin endamınız bende olsaydı, di- ye hayıflanırlardı. Lilian, kendi kendine, gurur ve istihfafla: — Tabit ya, diye düşünürdü; tabii benim vücu- düm sende olsaydı... Ve düşüncesine şöyle devam ederdi: — Olaydı, ne olurdu sanki!?.. İnsan işte böyle benimki gibi bir vücutle haftada ancak 16 dolar kazanır, ve bir bodrum katında oturur, evet, ta en dipte. Bu endamda bir kızın sevgilisi bile ola- maz; çünkü o, erkeklerin çoğu için fazla güzeldir! Onun ayarı erkeklerin ise bu âdi mağazaya zaten işleri düşmez! Madam Thorp: — Kemer fazlaca dar! Sözüyle Lilian'ın bu kar- makarışık düşüncelerini bozdu. Madam Thorp, arkadaşları üzerinde, “Heybet- li,, tesirini uyandırırdı: siyah, dar bir gece elbise- si içine güçlükle sığışabilmiş, aynanm karşısında, olduğundan hafifçe daha iyi gözüküyordu; bütün satış salonlarındaki aynalar bu hususta az, çok müsamahakârdır! Onların yapılışları sırasında şöy- le bir miktar himmet (!) te bulunulmuş, bu saye- de Bayanların (!) olduklarından azıcık olsun, da- ha zayıf görünmeleri temin olunabilmiştir. Hal - buki, hazır elbiseler k da bu zahmete lüzum görül iştir: Orada 48-50 beden müşteriler bol- Elbise —değiştirme payı olarak kenlere 1-2 dakikadan fazla müsaade edilmez. Satış salo- nunda, müşteriye karşı, yavaş yavaş, istediği gibi yürüyebilir, fakat oradan çıkar çıkmaz, soyunma yerinde, üç kanatlı aynanın karşısında, onu müte- madiyen dürtükliyen baş satıcının önünde, sırtın- dan bir elbise sıyTılır ve acele acele bir diğeri gi- dur, fakat onlar buna, tevekkülle katlanırlar ve Allahın verdiğine şükrederlerdi. Alış-veriş sonun- da yorgunluk almak üzere, şöyle hafiften yukarı- ya, büfeye tırmanırlar, orgla bol bol sandüviç ve kremalı elma börekleri atıştırırlardı. ) ( Arkası var ) BUGÜNK! PROGRAM 8,00 Saat ayarı 18,80 Polttlha 8.03 Faberler 1845 Cocui- saati 8,18 Müzir, (F1 ) | 23306 Naberler 9,00 £v kadını 1945 Konlşma 19,5) )/â4üzik 14,30 Program — |20:44 Aadyo 12,33 Türküler Gazetesi 12.50 Hebarler 20,45 Fasıl heyet' 13,05 Şarkılar 21"10 l_ionhsrna 14,00 Orkestra 21,25 Saz 21,45 Bando . 22,30 Haberler 18,00 Saat ayarı |22,45 Caz (Pİ.) 18,03 Melodiler 23,30 Kapaniış, Mevlüdü Nebevi Merhum Ali Rıza Mataracınır ruhuna ithaf olunmak üzere Ka: dıköyünde Osman ağa camii şe- rifinde 1 Mayıs 1941 tarihine te sadüf eden Perşembe günü öğle namazını müteakip mevlüdü ne- bevi kıraat olunacağından mer- humu tanıyanların teşrifleri ricz olunur. , Mataracı ailesi a MARMARA 'dö Lionel Barrimor un bütün ruhları heyecana veren, bugünkü bütün dün- yayı gözyaşlarına boğmuş lan MUKADDES VAZİFE!... Başladı. Ayrıca: Dahi Komikler: LOREL - HARDİ nin Kahkahalar rekoru HAYDUTLAR ARASINDA G Türkçe Sözlü amt # PN Bugün matinelerden itibaren Kadıköy OPERA Sinemasında Mevsimin en heyecanlı filmi KİM ÖLECEK KİM DÖNECEK?! Yedisi ölecek.. Beşi dönecek. Nasıl? Niçin ? Bakir ormanlarda, kafatası avlıyan vahşiler ve yam- yamlar arasında geçen Fransızca sözlü film TAN Gazetesi İlân Fiyatları | Ee Başlık maktu olarc': 750 1 inci sayfa santimi 53% ” ” 100 75 50 Ilgîn”saııf;sında':. BULMACA e C a n a i Ha Iıl : B Soldan Sağa: 1 — Asyadi bir ova 2 — Ahz edememek ö— Ters okunursa: Yük taşır 4 — Bir isim - Ölüm 5 — Ters oku: nursa: Bir asit - Sıfat yapmıyz yarar 6 — Deynek - Bir Almar Nazırı 7 — Ters okunursa bil nehir - Bozukluk 8 — Bir hari değişirse: Çok değil - Bir har! değişirse- Nehir 9 — Çiçeğir uzvu. Yukarıdan Aşağı: 1 — Tenh: değil 2 — Alâkadar olmıyar 3 — Oruç ayı 4 — Fakat .5 — Kahve içme yeri 6 — Ummak: tan emir - Ters okunursa: Met rukât 7 — Bir isim - Hasret çe kilen yer 8 — Bir harfi deği | şirse: Ok olur - Bir renk 9 — Atılmaktan faıl EVVELKİ BULMACA — Sol dan Sağa: 1 — Palabıyik 2 — Amalara 3 — Rer - Ba - Ar 4 — Ariza - Aka 5 — Lise - Usul 6 — Aka - Sraya 7 — Ma - Mib - U, 8 — İceleca 9 — Karaburur: - lll GönellöeÜüe ”n « üDA Zdadtkli

Bu sayıdan diğer sayfalar: