iy şğ—ğ—ğ—ş——ğ—ğşrşrrrr>90 <> 11:4.-041 dye / Dünyanın Siyasi Manzarası 1 — Mister Churehill mutkunda, Balkanlara git izahalı ile, alâkadar Bslkan devletlerinin vaktiyle bir- leşmemeleri ve İngiliz yardımı Iş- tememeferi yüzünden buzün Al- manyanın üskeri m kıyetler kazandığını tebarüz ettirmiştir. 3 — Şimali Afrika harekâtı mü- nasebetiyle, Churehill'in General- lere: münhasıran askeri mülâha zaların hâkim olactğın efköri u- mumiye endişesinin harekâi güç- leştirmemesi lizen geldiğini söy- İsmesi şayanı dikkattir. 3 — Nutkun en mühim bir nol- tam da, İngilterenin Balkanları ikinel derecede ehemmiyetli, fakat 'Aslantiği de en mühim harp sab- nesi telâkki ettiğiir. 4 — Maisüoka, Leringrad' zya- ret edecektir. 5 — Rossevelt, İngiltereye yardım maksadiyle iki yeni karar almiş- tir, Churchill'in Nutkı M ister Churel Avam ka- marasında söylediği nu tukta, cereyan © etmekte olan harbin muhtelif safhalarındaki vaziyet ve haditelerin inkisaf ih- timalleri hakkında izahat ver. mistir. Mister Chnrehill, İngilizlerin Balkan siyaseti ve Balkan dev- etlerine İngiliz yardımı hak- kında su noktalar üzerinde israr etmistir: “Yunanistan İtalyan istilâsı- na uğrayineava kadar, Yunan hükümeti itinalı hir bitaraflık Bizim de ile askeri ma- iz olmamıstır, Ancak istediği zaman kendisine hava kuvvetleri ve harp malzemesi gönderdik. Bizim harbin Ralkanlara va- yılmasında menfastimiz yokta ve böyle bir siyaset takip etme- dik. Anenk, Almanlırın Balkan memleketlerini istilâya hazırl dıkları kat'i olarak anlaşıldı lan sonra, Şubatın sonlarında, bu istilâyi durdurmak maksadı ile Balkanlara müttehit bir cep be kurm mkün olup olma- dığım anlamak istedik, Alman meni bulacak kuv- vetleriyle, müşterek bir plâna göre hareket ederek, Alman İs- tilâsını tamamen durduramasa- le uzun müddet geciktire- ere hükümeti, Balkı ihün korunması içi güne çare olan böyle bir müd faa cephesinin kurulmaknı çok istiyordu; fakat İtalyanlarla sa- vaş halinde bulunan Yunanlıla- rın istekleri haricinde bir mü- LOKMAN GENİŞ K Kaşınmanın nereden geldiğini anlamaya çalışmadan önce kaşın. tının sahasına dikkat etmek lâ #ımdır Kaşıntı bazan bütün yü- eudün cildinde yahut pek geniş bir kısmında, bazan da küçük kü. vük yerlerinde olur... Genis kasmtı da ilkin vücudün kücük hir kısmında baslar, O za- nan kaşıntı hafif olduğun in, san kaşınmaktan keyiflenir bile, Sowra yavas yavaş genisler ve vlir, yahut yeri rılarında vücudün sağda veya sol da bütün yarısı kasının. Böy wücvdün yalnız bir yarısının ka- stnması, tahildir ki, insa: endirir. meraklandırır. Merak- İnmektan, aklını sanıtanlar de »'n», Fakat kasınmayla sapıtı Bin hanyrisi önce olduğu her vakit Ayırt edilemez. Cünkü höy'e geniş kasınma cok | #efa bir hevecan, Üzüntülü bir düşünce üzerine meydana cık Kimisi soğuktan ve meal kis) yorgunlağunn Sonra kasımmaya basla, Bösinda, omuzlarında, yüzünde, vöğsünde, yemeklerden sonra , zihin yorulduğu Kaşınma bazın zama Nİ ö BEDELİ Ecnebi 2100 Kr, ww . İl »N| dahale siyaseti takip etmemeye azmetmişti, İngiltere hükümeti, Yunanis tanı, müthiş surette | silâhlan- lanmış iki büyük devlete karşı gayri müsavi bi sokmak mesuli mak istemedi, Fakat Yunan hü- kümeti, ne pahasına olursa ol- sun namus ve hülrri üzerine İngiltere hükümeti, Yu- manistanla bir askeri ittifak yapmış ve şimali Afrika ordu- sundan hir kısmını Yunanistana gecirmiştir.., Mister Churehifl, bu İzahatı ile: Alâkadar Balkan devletleri- nin vaktiyle birleşmemeleri ve İngiliz yardımını istememeleri yüzünden buzün Almanların as- keri muvaffakıyetler kazandığı- ni ve Yunanistanla Yuzoslav- yabın mağlübivetlerinden, Mı. sırm vaziyetini tehlikeye koya- rak derhal yardıma koşan İngil- terenin mesul olmadığını teba- rüz ettirmek istemiştir. Libya Harekâtı: İstr ChurehilPin üzerin. de durduğu ikinci nok- Libyada son günlerde Al manların kazandıkları muvaffa. kıyettir. Mister Churchill, Bingazinin zaptından evvel Almanların Si- cilyadan Trablus garbe motörlü kıtalar ve hava kuvvetleri ge- cirmeye başladıklarını, nakliye gemilerinin bir kısmının İngiliz- ler tarafından © batırılmasına en buna mani olunamadığı- nı söylüyor. Ancak, İngiliz file- sunun Akdenizde hâkim olması. na rağmen buna mani olgmama- masının sebeplerini izameetmi yor, : Bingazinin isgalinin, Yrmassn bu şehrin etrafındaki © tayyare nlarından dalayı mühim olduğunu, yalnız Libvanın gil, Mısirin da müdafaası için cetin ve siddetli muharebelere | intizar edilmesi lâzım geldiğin söylemiş ve Kızıldenizin Ame- rikan yardımına acılması ve Habeşistandaki İngiliz kuvvet- kalması dolayısi- da mağ- lüp edileceği kanaatini izhar et- imistir, Mister Churchill'in simali At rika harekâtı münnsebetiyler Generallere münhasıran askeri mülâhazaların hâkim olacağını, ni söylemesi şayanı dik- kattir, İngiliz başvekilinin bu) sözleriyle, bir kaç sehrin veya) mevkiin daha terkedilmesinin efkârı umumiyede uyandırabi- leceği heyecan ve endise hesa- ba katılmıyarak, İngiliz ordulu im harbin, kendileri için en müsait olan mevkilere kadar çe- kileceğine işaret ettiği anlasılı yor. Atlantik Harbi: | ister Churchill'in nutku. mun en şayanı dikkat ir noktası, fazla ümit ba, inci harp sahnesi olarak telâki ini ve Atlantiğin, kat'i metice- Aaa AŞINTI.. vakit, bayanların o günlerinde bü tün gün artar, İnsan kaşınma İhtiyacını du. yünca, kaşındıktan sonra bazan rahatlar, Fakat, bazan kaşındık- ça daha ziyade kaşınacağı gelir. Kendi elinin yetişeceği yerlerde | mastar. İlkbahar Çarp TAN ışması Arifesinde Almanya Ve İngilterenin Karşılıklı Kuvvetleri ? şte ilkbahar... I94T yılının ilkbaharı, İngilizler icin sadece yeni Bir harp mevsimi Almanlar icin ise, son harp yi. binin ilkbaharı, Aradaki farka dikkat ettiniz mi? Birisi uzuna, engine, ötekisi kısaya, vakına bakıyor. Fakat bu bakısların her ikisi de — tâbiri mazur gö. ün — “metafizik, tir: Arzu ve ihtiyactan doğan o düşünceler, Bizim nemize gerek, biz İşin re»' okısına bakalım. Üçüncü, “Reich.. in ağrı dok. tor Goebbels, şöyle söylüyor: 5 Harp bu yıl bitecektir. İngiltereye karsı bir hava ve deniz akımına atılmak icin. top, tüfek, tayyare, bomba kâfi de, il; “güzel hava. ya da ihtiyac yardır. Alman ordusu 1939 un İkteşrin ayında Lehistan üze- rine yürürken, gökyüzü ava. cıktı; 1940 m Mayısmda Ho- landa, Belcika ve Fronsa fze- rine hücum ederken vine ılık, açık berrak bir vaz. dan istifade etmisti. Simdi de, 1941 in bu mesiim ilkbaharın. du Almanlar, bulutsuz. sİSSİZ. wik ve acık günlerin gel bekliyordu. ** Mori kantlınn ötesinde ve berisinde basından tırnağına kadar silâhlı milyon- luk ordular, dimdik ayakta du- ruyor, Hem ötekilerin, hem be. ridekilerin gözü, bir yandan duvarda asıl hava — Aletlerine bakıvor: diğer vandan da kar- #1 tarafın hazırlıklarım, plân. Tarımı. niyetlerini anlamıva ça. Usyor. o Halledileesk birçok İngiliz sahil müdafaa müsmmalar, ipucu yakalana - cak sayısız sırlar var. Beride ve ötede, orduların istihbarat dairelerinde calısan odimağlar, sayı ve ceşitce muttasıl artan döğüşme âletlerinin teknik in. celiklerine, sinir harbinin AHiSLERİ isatından bir görünüş Gözel binbir muammalı sırlarına ka. dar, sayısız muadele ve prob- lemlerin karşısında barıl harıl faaliyette... Akına Almanların başlıyaca. ğına — hattâ daha şimdiden başlamış olduklarına — kimse. Türkçede imlâ Kaidesi, Yapılan Münakaşalar alâhiyet sahibi bir heyet ta- rafından dilimizin bütün kelimeli esbit edilip muayyen imlâ şekillerine sahip kılınmadık- ca, bugünkü münakaşalar böyle devam edip gidecektir. Başka dillerde, her kelimenin imtâsı tesbit edilmiştir. Herkes bu imlâ şekline uymaya mecbur- dur. Mekteplere konmuş olan im- Ik derslerinin gayesi de bu şekil- eri öğretmektir. Hattâ, ileri memleketlerde her sınıf çocuğu- nun hangi kelimeleri bilmesi icap edeceği bile tesbit edilmiş ve 6 sınıfın okuma kitaplarına daha üst sınıfların kelimeleri konma- Bizim dilimiz de bu mazharive. "| te erişinceye kadar bu tezepzüp- ler devam edecek ve (Ne demeli? Ne dememeli?) münakaşaları sü- rüp gidecektir, © Ancak, her muharrir ve müal- İimin tanımak zorunda olması #- cap eden bir otorite bulunmak ge- rek... Eğer filânca otoriteden kendimizi müstağni sayar Ve hepimiz bildiğimizi okumaya de- vam erlersek, simdikinin yani be. terin beterine uğrarız. Bir de ba- Karsınız ki, bir Karadenizli kalk» rms? “Pen pörle tevorum efentum” diyerek efendim'i efentum diye yazmaya kalkmış, Ulunay'ın ro- manındaki gibi bir eski saraylı > diyor. Bir başkası da effen- im... Ama diyeceksiniz ki: Biz asil İstanbullunun, İstanbullunun da kendisinin, yetişeme 4 gi yerlerde mahremlerinin tırnakları kaşın- dindirmez, sert bir bezle daha sıkı kaşınmak ister, Sert fırça ile kaşmanlar bile vardır. Bizim eski zaman konaklarından kalma fil dişinden elli kaşağıların bu türlü kaşınma ilZiyacını tat min etmiş olacağı zannedilmez: Onlar insana keyif veren hafif hafif kaşınmalar için kullanılmış olsa gerektir... Böyle geniş kaşıntıya tutulan- ların evlerinde, apartımanlarında bir banyo bulundurarak kaşmma başlayınca -hazım zamanı değil «e hemen ılık suya girmeleri iyi olur... Banyo temin edilemeyince dık su dökünmek faydalı olur. lunmazsa?... O halde bir havlayan ılık suya batırarak onunla kayı) nan yerleri ıslatmakta gürlük ol. onsa gerektir. Bu da, şüphesiz, sümemek şartiyle, | entellektüel olanınm dediğine ba- karız.. Zannımızca bu da cıkar yol değiL İste en sade misali: Refik Halit “Evub” diye vaz- mis. Vâ . Nü “Eyüb” diye yazma- lı diyor. Halbuki bizce kelime ne 9, ne de bu şekilde vazılmalıdır. Va “Evvub” "İyip”. den daha öz İstanbullu ve daha #nte'lektüel kaç muharrir bulabi- Tirsiniz? Rir misal daha: Bir gszete başlığında, grup ke Timesi harekelenince — grubunde olarak yazılmıs. VA - Nü bunur vanlıslığımı, diğer bir muharrir #nbruluğunu iddia etti Bizce Vö - Nü haklı, fakat davasını is- İ Bunu yapmak İçin de hir yer bu. | hat tarzı sakat. muhterem Ulunay haksızdır. * - Nü'nun mevzuubahsetti Ahmet Rasimin fıkrası- vaktiyle -ben de okudum. m Yalnız, aklımda kaldığına göre, kelimeyi, ne Vâ - Nü'nun dediği sekilde uz etmeli demiş, ne de o türlü yazılmasını İcap ettire- cek bir imada bulunmuştur. Hat- tâ o fıkradan çıkacak manaya gö- re, kelimeyi Eyüb değil, Eyip, hattâ İyip olarak yazmamız lâzım Tâ ki, ip olmıya bir parmak ucu kalmış olsun, Zannımızca, kelime, iki “İ” vu. ayyeli arasında belli belirsiz bir “Y” ibsasiyle “i - ip” tir. Kelime- yi Türk fonetiğine göre "İyip” yahut "Eyip” yazmamız lâzımdır. 'ünkü, zaten pek az İstisna ile dilimizde bu iki sesli harfi, yani “E” ile “İ” yi, bu iki sesliden baş- kası takip etmez. P - B meselesine gelince: Türkçede, B harfinin bir takım hususiyetleri vardır, Meselâ, N barfini takip eden B ler, N yi mutlaka M okutur. Pembe, Kam- bur, Memba kelimelerinde oldu- Me B harfi kelimelerin &o nunda bulunduğu zaman, mutla- ka P okunur. Su halde, bu çeşit kelimeleri, söylendikleri gibi vaz. malı ve sonü B ile biten her ke- lime, ancak Türkçeleşmemiş bu- lunduğu müddetçe B ile vazılma- hıdır. Çalgı demek olan Harp ile cenk demek olan Harb'ı tefrik et- mek için de aslı pca olanı B ile yazmayı tereih etmeli. Fakat zaten aslı da, telâffuzu da P ile olanları her şekilde de P ile yaz. malıdır. Grup, Grupu gibi, Grubunda demelidir, diyenle- rin aldandıkları iki mühim esas var. Bu kelimenin hem tek hece- li, hem de aslının P ti olduğunu göretmemek meselesi, , Ocak, ocağı. deriz; fakat ok. o- ğu demeyiz. Hap. hapı deriz: hab habı “demeyiz. Hapı yuttu diye söyleriz; habı yuttu diye söyle meyiz. Hülâsa bizce, İsi, ne ben bövle telâffuz ediyorum, diye ceffelka- lem halletmek mümkündür: ne de filân veya falan edibin ihtica- çiyle iktifa etmek. Aksi takdirde İsmail Hakkı Raltacıoğlu gibi İs- mail kelimesini Ismayı) diye yaz. mak yanlışlığına ve &rupunda de- il, grubunda yazmak lâzımdır diye iddia etmek gafletine düse- riz, Simdilik elimizde. Türk Di Kutunmunun kabul ve Maarit Ve kâletinin nesrettiği bir cep klâvu zu var. Bu klavuzda kelime ay- nen: Grüpunda dive yazılıdır. grubunda olarak değil. Biz, Ahmet, Mehmet, Bağdat| Albi has isimler de dahil, bütün D ve B ile neticelenen kelimeleri Türkçeleştikleri, yani hem telâf- fuzları, hem de imlâları itibariyle istiklâllerini kaybettikleri müd- detve, T ve P ile yazmakta de- vam edilmesi taraftarıyız, ve de- vam edeceğiz. Bu kelimelere bir takım ekler ilâve olunurken de! Türkçenin malüm yumuşak - sert harfler kaidesine uyulmasını dili- yoruz ve uyacağız. Çünkü, bugünün yüz binlerce Türk çocuğu böyle konuşuyor. böyle yazıyor ve aksini yazdığı takdirde imlâ hocasından aldığı mot sadece sıfırdır. 1L.B. 178 inci Senei PE. vriyelerinde «çen gün Macaristanın Fekse Potanya köyünde büyük bir sen- lik vardı. Bu. gün köyün bak- kalı Hünya ile karısının evlen. diklerinin 78 in- ci senel devriyesivdi. Hünya 98 esi de 96 vasındaydılar. Bu cift köyde herkese en me. sut cift olarak gösterilmektey« di. Bu Kadar senelik müsterek hayattan sonra ihtivar bakkal, la karısı hâlâ birbirlerine Asık idiler. Bötün köye W acları- nin İlk günündenberi' hayatla, rının. sölğuz bütlkendet icinde geçttiiit' ferent” dİkce söy - lerlerdi.. İste bu sebepten idi ki. evlendiklerini tâ 78 inci se. pesinde bile tesit ediyorlardı. Öğle vakti harman yerinde baslıyan © şenliklere gen gec vakte kadar kövün ininde de- vam ettiler. Dağılarakları za. man bütün köv halkı karı ko- cava daha birok mesut seneler dilediler ve sonra herkes yola GÖZÜME CARPANLAR/ « Yazan: Sevim SERTEL varile başında nin şüphesi yok. Fakat, büyük fırtına, ufkun hangi noktasın - dan kopacak? Akının asıl he. defi neresi? Tarihi ne zaman? Kuvvetler muvazenesi n6 mer. kezde? Geçenlerde Mussolininin ken di gazetesi olan “Ponolo d" Ma,, şöyle bir haber yayıyordu: — Bugüne kadar görülme - miş, işitilmemiş dehşetle bir kuvvet (300 Alman fırkası) İn. gilterenin üzerine (yüklenmek üzeredir. ** caba, . bu bir hakikat mi? Rakam, tâ ilk doğuş anlarındanberi harp tarihinin hakikaten görmediği, bilmedi- ği bir sey. 1923 de Nasyonal - Sosyalizm hareketi daha henüz ilk adımlarını atarken, Alman) ordusu #onutopu 7 fırkadan i. baretti. Versailles o muahedesi fazlasına müsaade etmiyordu 1939 un sonunda, birkac aylık harpten sonra, bu ordu 140 fır- kaya çıkmıstı,. Gecen dünya müharebesinin en kızgın dev - resinde Kayser Wilhelm OAL manyasının mevdena cikardığı kuvvet, 250 fırkayı gecmemis- ti. Hitlerin fırkaları ne kadar? İşte bütün bu sual kataloğu. na ve mesele yığınına sövle bir göz atalım. Yarın “İntellimence Service” in ortaya çıkardığı unsurlara dayanarak, Alman hazırlıklarından o behsedeceöiz. Daha sonraki yazımızda da Bü- yük Britanva İmmaratorluğu - nün hazırlıklarını anlatmıya Çalışacağız. (A -— koyuldu. İşte tam bu anda ki, köy üzerinde dü yareleri dolüşmiys başladı. ve oraya burâya bombalar düştü. yangınlar geçti. Hücum yarım #aatlen fazla sürmemişti. Yol kenarındaki hendeklere, ağaçların altına sığınan halk tehlike gecer gecmez. ortalığı dolaşmıya; zavintın mahiyetini araştırmıya basladılar, Bakkal Hünya'nın evine geldikleri za- man binanın ön kısmının tama, men yıkılmış olduğunu gördü- ler. İhtivarların hiçbir yanda irleri yoktu, Hepsi kolları sivayın enkazı kaldırmıya besladılar. Bir ya rını saat kadar uğrastıklan son- ra, iş hafiflemieti. İşte ancek o zaman aradıklarını buldular. İki ihtivar sevcili verde yan - yana yatıvorlardı. Elleri birbi- rine keretlenmisti. İkisinin de sözlerinde © eğlence verinden çıktıkları zaman duydukları se. vine “okunuyordu, Korkmıva vakit bulamamıstardı. Ölümle. ri ani olmustu, Elele, başbaşa mesut ölmüslerdi. Köy halkı hürmetle sapka - larım cikarın baslarını önleri - ne iğdiler. Kimisi onlara acıdı. idi man tay. BiR YAPRAK “Yolcu! Git Söyle... Yunan kuvvetleri geride man mevzileri tutuncaya kadar düşmanı Rupel boğazından geçirmemek için fedai istenildi. Alaydan yüz elli kişi seçildi, Bo kahraman, bire yirmi inde olan düşmanı otuz alt saat bir adım ileriye bırakmadı- lar, Düşman, ancak yüz ellinci kahraman öldükten sonra boğuz- dan geçebildi İki bin dör! yüz sene evvel Yunan tarihinde şöyle bir vaka vardır. “.. Yünanistanı İstilâya gelen İran ordularını durdurmak içir üç yiz kahraman Anopa dağı ile Malyaka körfezi arasındaki Ter mopil gecidini tuttular. İranlılar bir avuç adamın buna muvaffak olabileceğine ihtimal veremiyor. lardı. (O zaman diplomatik net- Tar icat edilmediği için) Yunanlı Isra kısaca şu iki kelimelik dilti. matomu gönderdiler: *Sılâhları- Kahramanlar, silâh İ yerine şu cevabı verdiler; — Gelin, alın! Müsndeme pek kanlı oldu. Sel İ gibi akan İran ordusu bu granit kayaya çarparak tuz gibi dağılı- yordu, Geçit, cesetlerle dolmustu, Ür yüz kahraman koca orduyu biti- recekti, Düşman boğazda hir sey yapamıyacağını anlayınca gizli bir geçit buldu. Fakat 300 kahra- manın üç yüzüncüsü ölmedikten sonra boğazdan geçememişti. Kadirşinas memleket, 300 fe- dai <an verdiği geçide bir taş dikti. Üzerine şu cümleler hakke- dilmiştiz “Yolcu! Git vatana söyle, Biz burada onun kanunlarına İtaat i- çin can verdik!” Kitabeler silinir, taşlar kırılır, dökülür, toz olur, yaşıyan ancak tarihtir, İki bin dört yüz sene sonra bu fahr ve seref destanını yine oku- yoruz. Çünkü, o-üç yüz fedai bu cümleyi tarihin ölmez sayfalarına kanlariyle yazdılar... Rupel geçidinin bir avaç kah- tamanı da yine kanlariyle İnsan- tuk kitabının silinmez bir faslına şöyle yazdılar: “Yolcu! Git dünyaya söyle. Biz anımızı kölelikten kurtarmak için burada can verdik!” Takvimci ———— —.. —.anaasenaasasieseeemee TÜRK VARLIĞINI ZAFER ŞAHİ- KALARINA YÜKSELTEN ÇOCUK- TUR! Her sefkatten mahrum Yurt yavrularını koruyup yaşstabil. mek için yıllardır bu gaye uğrunda çalışan Çocuk Esirgeme Kurumuna ÜYE olmanın Kurum saygı le diler, ANNELER £ MEME KESİMİ ZAMANI DOKTO- RUN NEZARET VE TAVSİYESİ AL. TINDA BULUNMADIKÇA ÇOCUK İÇİN TEHLİKELİ BİR HAYAT DÖ- NÜMÜDÜR! ..rmaaeaaaaananasamaz —————— Kimisi onların ölümünü kis. kandı. İşte bu da 78 inci evlen- me sehei devrivelerinde ölen bakkal Hünya ile karısının hi, kâyesi,.. * jpeiiz karakterinin mümey- yiz vasıflarından #kisi de gayet soğuk kanlı ve bir o kadar da resmi olmalarıdır İste bu münase- betle nakledece #im ufak bir hikâ, y e: Bir saat kadar devam eder bir hava hücumundan sonr Londra sehrinde “tehlike yok” isareti verilince Mister Greer gvinin balkonuna cıktı ve orta lığı özden gecirdi. Keskin göz leri komsusunun o bahcesinde patlamamıs bir bombaya ilişti: Mister Green derhal asağı in di ve duvardan atlivarak korasu nun bahcesine secti. Bombanır yerine um örterek "nu tekli kesiz bir hale koydu, Bu esnada kömsusu bahcede belirmisti. Ka ranlıkta haberde kimin İvler. duğunu kestirememisti. Sordu — Kimsiniz? — Bu bomba natlamak zere İdi Bura mani oldum. Komsu hie bozmadı: — Anladim. dedi, bayatımı kurtardınız Fakat size tesekkür edemem. Zira tenismivariz. Evvelâ hans söyleyiniz, siz kim- siniz?