a Cesaret, Sıhhat, Gençlik gir umandanın du görünüşü, e- saslı bir mesele teşiril etmez, Vükıs, tesir yapan bir vücut ve en- iyi bir kumandan, iyi koşu atları için de- sildiği gibi, “her şekilde koşar, Eski devirlerde ordu hizmetinde yüksek ak İçin berlen cesarete oldukça hatırı sayıdır bir ehemmiyet m bunun ( ebemmiyeti bir hayli azalmıştır. Bununla beraber kumandanın üstüne aldığı mesuliyet- lerin altından bihakkın çıkabilmesi için, bu hasletin de işe yarıyan ta- rafları yok değildir. Bugünkü makine harbi zamsrında bozan öyle vaziyet- lor thaddüs eder ki, kumandan biz- zat kıtaların beşma geçmek veya bir İayyareye binerek harekât oradan sevk ve idare etmek mecburiyetinde damın da Suydası oludilir; fakı rütbelere v verilirdi; buy kalır, Bir ordü kumandanının bedeni ve Tuhİ cesarele de imalik olması, şüp- hesiz ki, lizomdır. Geçen dünya mu- harebesinin ilk senelerinde (Fransız ordusuna o kumandanlık eden Jolfre hakkında pek büyük bir hüsnü te - veccüh beslemiyen muasır askeri mü- pekkitlerden biri, buna rağmen, onun ları içinde ın birçok sirateğik madar olan soğuk. #anlılığını ve sarsilmaz azmini hay- Tanlıkla kaydetmekten kendini ala- Bamıştır, Ordu kumandanın Beden! sehati, biç süphesiz, mühim bir mesele teş- Kil eder, Buns rağmen bunun kıyme- nisbi bir mahiyetten öteye geçe- mer, Biz hepimiz, birçok sıhhatli ra- Xiplerinin yerine hasta bir Napoleon- Wi yanıbaşımızda bulunmasını, elbet- te, tercih ederiz, Büyük bir kafa, za- Yıl bir vücutta pekâlâ yaşıyabilir. Bu- nu isbat eden vakalar çoktur, Za- manımızm sıhhat muayene | Homük- yonlarınm çoğu; en büyük seferlerini muvaffakıyelle başardığı knlarda Matlborough'u muayene elmiş olsa- Jerdı, işe yaramaz diye reddedecek- izine alinbem yoktur. , x** Kumandanın yaşı meselesi Şii Romanın klâsik şairlerinden biri, yaşlı insemlerm harpte ve aşkta muvatfakıyetsizlikleri Dok- tası üzerinde israrla durmuştur. Fa- #st, büna rağmen, bir generalin ve- Ya bir Don Junn'ın hangi yaşlar son- re Takipleri için veya öbür cins (- çin tehlikesiz olmıya başladığın kes- tirmek, oldukça güç bir mesele olsn gerek. Harp tarihindeki Hannibal, Büyük İskender, Napoleon, Wellimg- ton, Welfe gibi birçok namdar sima- larm misalleri, en büyük (zaferlerin panç yüşta kazmmıldığını iddiz eden- lere hak verecek mahiyettedir. Buna mukabil, Cisar ve Craivelli en mü- him seferlerini muvaffakıyetle b- #ardıkları zaman, kırk yaşı çoklan aşmış bulunuyorlardı, Mariborough, askerlik hayatının en şanlı zaferini kazandiğı vakit, 61 ya- şında idi. Turenme'nin 63 yaşında i- dare ettiği son muharabesi, zaferleri- hin en parlağı addedilmektedir, hu- #sr zamanın en muktedir kumanda- n: sayılan Moltke, ancak 86 yaşma vardıktan sonra isim sahibi olmiyn başlamış ve asd şöhretini ancak 70 inden sonra temelleştirmişti. General Hoberte, Boer imüharebesinde uğra- dığımız. ik muvaffakıyetsizliklerden sonra yaptırdığı o mükemmel çevir- Fosh, bütün ömrü müddetince tema- yüz ettiği enerji, canlılık ve büyük z TAN SIR ARCHIBALD WAVELL İROULAR! BAŞ YAZANI GENERAL M7 NGLIZ ORTA SARK Kumandanın Bedeni, Sıhhi, Ahlâki ve Fikri Vasıfları buluş kudret ve k derecede muhafuru edebilmişti Eski devirlere kıyasen, sahsiyetlerin daha sonraları temayüz! ve tekemmül ettikleri miz ikap eder, Wellin More ve Cruufurd gibi nam henüz on beş yaşında ü kazanmışlar, bun evvel uleş hattma bile girmişlerdi ateşin tezeliği ve atılgan büyük yaşm muhakeme kud- reti ve tecrübesi arasında, hangisi- : olduğunu kestir - #n mümkün olmıyan bir rağman, yeni fiki selere Kargı sar ve en cezri plânları bila hazm- lâmak ve tatbik etmek gunluğu yüzünden, genç yaşa karşı rüçhanlı bir mev Toplu bir nete bu meseiede yu umu: & İyi genç bir kumandan, F bir kumandanı mağldm ode- Kumandanın ahlâki seciyesi Bir orlü kumandanın ahlâki hakkında #szla #öylemiye lüzum görmüyorum. Fakat Şurüsmı kaydetmek isterim ki, istidat ve kabiliyetlen mahrum olan bir kimse, tahsil ve tetebbü geyreliy- le kendisini ne kadar zorlasa, tam bir şef olmak meziyelini ka; namaz, Kendisine ordu kumandanlı- Bi tevdi edilecek bir adamdan seci- ye bahsinde pek yüksek şartlar öra- nimaledır. O yalnız ne istediğini bil- mekle kalmamalı, istediğini başara- kadar cesarete ve ezim iradesi- inaleğieden kası ve meslekinin “ham meddesi,, ni teşkil eden insanların ruhtyatma dair İderin bir bilgisi de olmalıdır. Fakat bir kumandan her şeyden evvel malik olmasına lüzum gördüğüm ahlâki va- sıf, harpçilik ruhu ve zefer iradesi- dir, Asıl büyük ordu kumandanı mu tavasırlından ayıran daha haşka bir vasıf ii vârdır ki, onu kısaca şöyle tavsif edebilirim: Sergüzeşiçilik he- vesi — aşağı yukarı kumürbazları * İmalı: Onlar temsil edilmeli; biz oynandı; üçünde de muvaffak o- $ılanan bir müellifim. Fakat be - nim bu üç eserim tiyatro kelesini fethetmek için sürdüğüm ileri ka- rakollarıdır. Onlar öldüler arka - M y vulmuş oluyor. sokuşturulmuş. Neden? niçin? böyle mi harcamalı idi? malarına müsaade edilmeden: Demiye benziyor. ilelebet hasret çekecek. her eli kalem tutanın piyos yaze- mayacağını bu sütunlarda delaat ile söyledim. Bu itibarla âdatımı- za çok yakından temas etinesi şartiyle iyi “adapte,, edilmiş pi - yeslerin hiç te aleyhinde değilim. Fakat teliflere de bir saha burak- bu eserleri acı acı hattâ en sert li- sanla tenkit etmeliyiz; münska - şalar olmalı. Bu suretle yavaş yavaş bizde de tiyatro yazanlar Emile Zola tiyatro yazmak is - tedi. Birbirini müteakip üç piyesi lamadı. O kadar ki, halk bu üç piyesi de yuhaladı. Büyük müellif piyeslerine tah- sis ettiği kitabın başında şöyle söylüyor: — Ben piyesleri yuhalarla kar- İtuhrik eden hirs,, Kapoleoni “Eğer bütün harp sanati, yalnız tehlikelerden kaşınmaktan ibaret te dan “Kuvayı külliye, geliyor. Mutlaka © müstahi mevkii zaptedeceğim. vaffak olacağında şüphe yoktu. (8 Tiyatro âleminde en yüksek söz sahibi olan Sardou'lar, Ca - pus'lar ve daha bir çokları ellerine kalemleri alır almaz ke - Derdi ve sik sık bu veya şa gene- relin talihli olup olmadığını sorardı Bundan maksadı, onun ne kadar cesur ve atılgan olduğunu anlamaktan iba- retti, Cerur bir kumandan talihli de olabilir; fakat üyni zamanda cesur o kumandan sala talihli ola- maz, Emir ve nizamnamielere kendi sini lüzumundan fazla bağlı sayan ve bunların yüzünden harekâtmı sekte» ye uğratan bir kumandan, bir muha- rebeyi kazanmak hususunda pek az ümitlere kapılabilir leri bunlardır; yoksa, bazılarının zan- herleri deği. Aznatör generalleri ha- Halı yollara sevkeden kusurlar, asko- rl hareket ve idare meselelerinin prensip ve usulleri hakkındaki bil- gilerinin kifayetsirtiğinden ileri gel- 'mekledir; yoksa yarıyamalak bir 28- kâ kabiliyeti ile pek&lâ idrik ve İ- betası kabil olan Strateti'nin esasları hakkındaki vakufsuzluzları değil,.. Kumandanın fikri, basıfları u vasfın franemzca adı “sene des precticable,, dir. Biz İngilizler sağlam kafa, deriz, Ve bundan kasdetziğimiz mâna, mümkün olani müriklin olmıyandan ay:rabil. mek kabiliyetidir. Bu pratik kavrayış | zönüne alacağınız nokta, idare te mekanizma hakkin; | aliğine ait meseleler olmaliğır. Mü- nekkitlerin en çoğu ve kumandanların büyük bir kasma, asıl bü meselelere karşı gösterdikleri alâkasızlığın kur- banı olmuşlardır. idare tekniğinin âmiileri yerine, Stra- teji ve Taktik'e müteallik mufasa) malimatla yüklüdür. Bu, acmacık bir haldir, Harp tarihini ve harbe dair vakalar: tetkik ederken asıl gö- i, herbin mekanizmam hakkın dn esaslı bir dilgiyi muntezâamındır, Burun unsurları şunlardır'Topoğrafya, hareket ve iaşe teşkilât. Yüksek ve tam bir askeri terbiyenin ana direk- Zolanın ömrü vefa etseydi mu- tiği gibi, Strategi ve Taktik hü- Askeri mektep (kitaplarının çoğu, TİYATRO TENKİDİ MR elen a ve Hemi, 4 evden çikarken ka Pem Ateş püskürürken, Kâmiran | İİİ ettirecek bir vekilharç, bir iki hürriyet ilân haberiyle içeriye giri | yor; Ârif paşaya nüzul isabet ed perdede eski Tejir adamı mütevazı bir evde buluyoruz. Kân m Velinimetlerini bırak rnk bir Hatti Ârif paşanm unut eği, nlâkini satarak bedeliyle | da tabii perdeler hem ksalMesut Bir Evlenm paşa apartman sahiyi ik Kümura rüncw menzul, fakat yine es Gam oluyor, ziyetinden azledilen Firuz ve- pilevek, O arada duğu mahallede bir yangın çikiyor, apartıman yanıyor, Ârif paşa sigorta | Dİ e iş ane İsİsi Doktor Lü aleyhinde olduğu için, yine on pa-| inmak üzere hazırlanan halılara| bank ve güzide davetliler buzu rasız kalmış ve evlâtlığma muhtaç ol. | sarılı birkaç yatak takımı bir göç “4 O zoman Ki men o şaheserleri Ve abii orların da birçok ku - surlu eserleri oldu Fakat gittikçe tekâmül ederek vücude getirdik- leri parlak piyeslerin şa'şaası ö- tekileri karanlıkta bıraktı, unut- Sedat Simavinin Hürriyet a- | partımanı da maslesef bu kısma Telif eserlere karşı bu istiskal Koskoca temaşa mevsiminde Bu itibarla şehir tiyatrosunun Şehir Tiyatrosu ilk telif eseri telif eseri bu edebi mevsiminde leğen ibrik gibi kul)” Eser rağbet gördüğü takdirde| lanmasını hiç doğru bulmuyorum. ne olacak? Bu, tıpkı ziyafette da- İ vetlilere ikram edilen baklava tepsisinden ikinci bir lokma ai - edat Simavinin Hürriyet apartımanı bir şaheser mi- dir ki, beni bu girzigih yap. mıya sevkediyor? Hayır; o kadar müsamahakâr değilim. Falcat eser Şehir Tiyatrosunun “Adapte,, o- Israk bize arzettiği birçokların - dan iyidir. Sedat Simavinin ilk| adımı muvaffakıyetli bir yürüyüş |“ ilangıcıdır; bilhassa eserde iki üç esaslı hüviyet görüyorum. Evvelâ Şehir Tiyatrosunda tem sil edilen Avrupa piyeslerinin milli hava yoksuzluğu telâfi edilir | yor; sahnede benliğimiz tebarüz — Haydi efendiler! Ziyafet bit- Vİ ti. Kalkın sofradan. pliğındar, 0 kader müte- | bir misafire ait denk Bu şersit dairesinde Türk ti- harsir olmuştur ki, bastonünn days-| yordu. yatro meraklıları telif eserlere fodakârlıklardan dolayı — ağlıya ediyor. Kâmıran bu pakabele wimek için Ben daima tiyatro yazmanın büsbütün ayrı bir fen olduğunu kabul edenlerdenim. Bunun ıç'n Sonra - Artistlerin tahribatına lisanı güzeldir. Yapma- di SARAY SİNEMASI Müdüriyeti: Her gün her seansda Salonunu baştan başa Ve duha sonra da karakter tah- lilindeki muvaffakıyet. Bu üç noktanın kabartma bir levha gibi yükâelişini doğruya esdre yani müellife med- yunuz. Zira yukarıda da söyledi- Bim veçhile piyes sahneye konul- ması itibariyle o kadar oluruna bağlanmıştır ki, eğer müellif bu saydığım hüviyetleri mütevazi fa- kat sağlam bir surette tesbit €y- iş olsaydı seyircilerde e büyük alâkayı uyandıramazdı. “İkinci Abdüihamidin yaverlerin- Ârif paşa sırmalar, nişanlar için» de: müreffeh bir ailenin relsidir. Karı koca, çocukları olmadığı için bir er- kek çocuğü evlât ediniyorlar, mirun) biraz sonra bir kez çocukları oluyor (Leyli). Evlâtlık konakta bü- yüyor, tahsil ediyor, Leylâ için © #al- ma bir Kâmiran ağabeydir kızını hemşire zadesine a şanlıyor, Kâmuran Leylâyı sevdiği i- SPENCER TRACY ve ROBERT YOUNG tarafından emsalsiz bir tarzda ZAFERE DOĞRU Müstesma şaheseri, henüz göremiyenlerin görmediklerini fâhminen BİR KAÇ GÜN DAHA. GÖSTERECEĞİNİ Sayır. Yeni FOKS JURNAL, son dünya ve harp haberleri GAİP MADLEN LAVRENS'in Akibeti Ne Fecidir. (Oynayan: KRİSTİNA : SÖDERBAUM) BÜTÜN ARAŞTIRMALARA MÂNİ OLAN KİMDİR? Leylânm da kendisine karşı olan te- mayülünü hissederek paşanın hare- mine (İffet hanım) bir mektüp yazı- koca, Kâmuranın YARIN AKŞAM ŞARK Sinemasında ÖĞ aaramamamnısuanonananzamanarn EE Karam aza BUAKŞAM TÜRKÇE SÖZLÜ BİNBİRİNCİ GEC ZENGİN va İHTİŞAMLI SARAYLARDA GEÇEN EN GÜZEL MANZARALI YERİNDE Çevrilen Bir ŞAMİ “mu * SADETTİN KAYNAK ŞEHZADE BAHAD- Jarmı söyliyen SEHRAZAT SUL- #öyliyen Bahıkçı — Osman'ın lerini konuşan BARA Kağıdı cebine koyar kopmaz, Küm ko- Artik bütün ümitlerinin kırıldığı bu nn Önünde Ley m bayağılığın. İâyı buluyor. Babi .SehirTiyatrosuDram Kısmında ::51.“mem. eee 55 .. . Hürriyet Apar ehir tiyatrosunda sıra, ley- uvadan attığı yav * rulara geldi. Bu son haftalar zar- fında uzün müddet dosyada bek- - İliyen piyesler bir çırpıda çıkarı- | hyor ve bu surerle bir yasak & - #yorlar. Artık | lite yok. Bir iki tipik şahıs nek ığa haddini bildir. | sanlığı piyesi biraz yekâhenk Pıyor, O zamanın psikolojisini * cariy. pintile: kaç misafir gibi tip se lariyle uğraş - m” İmiş onları daha ziyade yuva temin | plânda gösterecek elemanları ta İ mamen ihmal etmiş. Bu itibarla tras almıştır. # | olmuş, Ohemde Omuhavareler il biraz fazla uzamış, o Mizen- sen ve kostüme ait Obatalar da var. Kâmiran istibdat dev- rinde Ari? Paşanın yanına 'başı fessiz giremezdi. Hele o zamanda bıyıklarını traş etmek affokunur Tabi Leylâ manın bulun- maranın itibarı | ten Ziyade Paşa, Kimra -| tılan eşya arasında - yeni gelen © benzi r gelip ona yap- ufak bir zahmete katlanıl - diki apartmanın | edilmiştir. Bu mübalâtsızlığı Ley- Bay: (Devamı 5 incide/ dolduran ve büyük, dehakâr tılan « müşterilerine ilân eder. İlâveten : ği i Ve sevimli i Z L E R v MELVİN DOUGLAS'ın ALTÜST ETMEKLE TEHDİT EDİ Şüheseri k MÜCRİMİ SAKLIYOR? Bu Muammanın halli İPEK şar ErsanELER! Tar Sinemasında EN GÜZELİ ÜNİVERSİTELİLER YURDU ĞDAD'ın ER General Yi ar MÜNİR NUREDDİN sara MÜZEYYEN SENAR AYRICA: msm o FERDİ TAYFUR DUNKU KISMIN HULASASI " Çoban Ali ile kuyrukçumu Kör Ahmet İskilipten baş yüz toklu ile yola çıkmışlar, sürüyü ollatarak İstanbula doğru sürmüşlerdi. Ali baş çoban oldu olalı, on bir senedir sürüsünü İstanbula götü rTürdü ve bu yüzden büyük şöhreti vardı, Koyunlar yayılırken çoban AH kuyrukçusunu imti- hana koyuldu, evveli Tigüzdan İstanbula kaç konak olduğunu sonra hayvanlarda bulanık ağrım, kelebek Gleti, dalak olunca ne yapacağını sordu, OL iNSANLAR —- Yazan: Cemalettin Mahir — Yiğis çoban duvarın dayduğunu üeeden bilecek? tasina belli etmeden parmaklariyle hesapladı. De- ip — Tren gibi bağirir da ondar... İkisi de güldüler, — Gelelim, sürüyü sesine nasıl alıştırırsın? — Tokluları tesiim aldık mu, bir iki ay uğraşı Tım. Yere halı, kilim, çuval sererim. Üstüne bul - gur, yarma saçarım. Sürüye (Dadaaa') diye bağı- rm, Gelip tane yemiye alışırlar, Gide gide, tane istemez. Sesinle idare olur, — Bunu doğru bellediğin iyi oldu. Çobanlıkta| gi! ü alıştıramadın da ayakla çevirmiye bâş- Jadın mu, aldığın parayı, kunduraya, çarığa verir-|sm. sin, Aferin, çoban oldun sayılır Ahmet, artık sene- ye bir kuyrukçu bulur, İstanbula tek başına sin. sesine sürü — Daha nerde üstn? - kör Ahmet, önüne baka- Yak gülümsedi - Daha çok seninle gelip, gitmek lâ- zım, iban Ali içini çekti : niyoruz, duymadın mı? Osman takçı giriyoruz. — ti... On iki yaşında Osmanın yanma kuy- . li girin Tam altı yıl kuyrukçulukta dolaştık. iban olduk. O ye b dağ, baş riz. Çobanlık güç iş, müşkül zenası, Kürdeera le gülerim: “Çobanlıktan âlâ, güzel iş mi olur? Yüksek yaylalarda dolaş, gez. Soğuk sulardan iç. Süt, yoğurt, et, kaymak, bedava!,, Derler, Kulak verme, Aklı ermezlerin lâ- $ı. Bir yağmur yağdı mı çoban rezil olur. Sürüyü, akşam Üstü sayarsın... İki, üç koyun eksik. son seferimiz... Evi gibi Rıza Beye Kör Ahmet, sevindi. On dokuz yaşındaydı. Beş senedenberi kuyrukçuluk ediyor, âyda on alıyordu. “Beni baş çoban tutar mı Rıza Bey?,, Di- ye düşündü. Baş çoban olursa ayda yirmi İira ala- caktı, Sürünün basında vedi ay dolaşıyorlardı, us-İkırı kilesi bir (1) Hak »- Çankır ve İskilip tarafında kullanı. lan zahire ölçüsü. Ölçtüğü taneye göre (yarım) dır. mek, yedi ayda yüz kırk lira kazanacaktı. Her on günde bir okka yağ, bir hak (1) bulgur, tiryaki isen tütün tayını beye aft, Kendisinden küçük dört| he düşer, “Acaba kesip yedi mi, satıp geçti mi? . Babası bu habere kimbilir ne) der, bir taraftan... Kör Ahmet, memnuniyetini saklamak için sordu: — Çobanlık ortakçılıktan kötü mü usta? — Çobanlık iyidir ya... Genç işi... Bizden geçti. Ali, ihtiyarladığından bahseden bütün gençler İbi sesini zorla kalınlaştırmaştı: — Yok be usta... Sen daha babayiğit delikanlı yacaksın. Göğsüne kadar çamura butarsın. Üstün, başın paralanır. Davarları, canlı, cansız bulmalı, Kaybetmek ayıp bir taraftan, beyin yüreğine şüp. yirmi İtra pat tafı düğünde verilecek... — İyi imiş... — Kâmil caymasaydı iyi idi ya... Caydı ak, | k 1 (d Bakalım, çiftliğe dönersek, ne yı Ahmet, ustasına hak verdi. İçine bir koder düş mi ü: — Doğru usta... Rezilliktir çobanlık... — Bak, Rıza Beye bu sefer: ğım.,, dememe karşılık “Düşünelim... bile demedi Payapınardan tarla, öküz, merkep, tohüm verecek. Nümus dairesinde iş gördüğümüzden... Kı edip sürüyü horla... Koyunu kurda kaptır. Et ye - mek için davar kes, derisini köpeğe hırpalattıktan sonra “Canavar yedi,, diye beyin önüne atıver, işte itibarın da o kadar olur. Ölünciye kadar çoban ka- lir, sürünürsün, Gençlikte bir şey değil, ihtiyarlık ta bütün kepazeliktir, Ayağına yörük sesine sağ - lam olmayınca sürünün kakkından gelinmez. Ahmet, kendi kendini teselli etmek ihtiyacımı duydu: ân | | — Çiftçilik te ağır usta, adamı toprak çok ezer... T* | Babamdan bilirim, — Elbet o da ağır... Ağır olmaz mı? Hiçbir işte |doğrulı kolay ekmek yok. İyiliki şu “Ben ortukçı olaca- bir bulut süratle geçiyordu: maz. Tevellüdü birkaç yıl eksik yazılsa bir yıl ev. vel askere gitseydi, öyle ya, bu yaz köyde kalırdı. Kim bilir, Allah izin verdiyse, bu gece evin top. rak damında Fatma ile çoktan yatmış, uyumuş. tu... Ali hem düşünüyor, hem de geceyi dikkatle dinliyordu. Yerini, yurdunu, kile ge-|evini, ocağını bilirsin. Anası, babası olanlara neyse lir. 16 hak bir kile hesaplanır, Ankarada iki Çan-|ne, benim gibi, kimi, kimsesi olmıyanlara müşkül, Sürüyü sattım mı, köyde, çiftlikte, nereye gidece- rarak melemeğe başladılar. gimi şaşırıyorum. Rıza Bey de öyle dedi! al İlik ağır iştir. Sürme çekine, yolma, savurma tel büşına çevrilmez. Yiğit bir karı bulalım sana,, ded — Doğru söylemiş. — Kâmilin kızını alacaktık. Kâmil: bildin mit Asmaköyden Kâmil?.. | — Bildim, Fatmanın babası... | — Evet... İşte o rezil. Çoban Ali, demindenberi sürüye bakıyordu. Hay yanların tren yoluna yaklaştıklarını görünce lenerek geri çevirdi. — İşte o rezil... Bizim ana tarafından akraba da olur. Marttan önce kızı develi ilim idi. Altmış kayme başlık, cili bak ekin verilecekti. Rıza Bey, Tir çan ön beş hak ekin yolladıydı. Ust ta- pacağız? — Karı uğuruna belâya girme, sak — Bakalım artık... Kadere... Al, konuşmaktan Usanarak arka üstü yattı. Gökyüzü, aydınlıktı. Ayın önünden duman gibi “Askerliğini bitirdikten sonra evlenmemek ol.İş "*7£0“5 Hışır kışır yaklaşan sürü, birdenbire hızlarınca Çalılık tarafındaki koyunlar ayaklarını yere vu: 8,00 Program Piyeste bazı noksanlar var, Mo.) 409 Haber selâ Arif Paşanın Abdülhamit dev) 818 Müzik (P1) (1945 Konuşma rindeki konağını mahdut eşhasa) 05 2 kadr Yy İbhisir etmiş görüyoruz. Koca ko * nakta Süzidil kalfadan başka üti-| 1239 Prosremt 233 Gündüz fazlı j 50 Haberler 13.05 Gündüz faslı 13,20 Müzik (PL) r r k 18:09 Program. zımdı. Müellif yalnız İnme Cen pk 1040 Semai, Belediye Teftiş Heyeti Ret mik Türkdoğan'ın kizi Sel Türkdoğan ile Sümerbank murlarından o Mehmet Alpay” evlenme merâsimi dün gece 'T katlıyan'da Vali ve Belediye Ri i Kırdar ile ka : runda icra edilmiştir. Genç evli yerlerinden kımılda-| lere. sandetler temenni ederiz. ÖLÜM * * *kor, mizansen hususunda) Maden Tetikik ve Arama Eni titüsü petrol grupu ( dairektöri Ârif paşadan kizli olarak on iki bin | AMı$ ve ne varsa onunla idarelpay Cevat Taşman'ın valldek Uraya sigorta giti a timi İ kağıdını kendisine veriyor. On içi | lânın elbisesinde bile görüyoruz. İbn ifen paşayı makberesine defnedilmiştir. ÇEMBERLİTAŞ Sineması Bugün Matinelerden İtibaren Mevsimin en kıymetli 2 eserini takdim eder : 1 — Musiki dünyası lerini yaşalaı neşleden zevk toplıyan,.. Amerikanın en güzel sesli artisti CRACE MOORE'in AŞK | SERENADI — Aşkın hazin ve heyecanlı anlarını yaşatan Madelaine Robinson Dainel Lecoutois'in Programa ilâveten; Dünya sul- hüne büyük hizmetleri olan Yu- nanlstanın sabık Başvekili ve büyük Vatarperveri müteveffa METAKSAS için ya- pılan Milli Cenaze marastmi, İrgiliz Kıt'ıları tarafmdan Bin- güzlinin ve Eritre Paramuı Fiilmeiliğimizin en son şaheseri SAİD-HALİDE-TALAT VEDAT - YAŞAR ii Yazan : İSTİKLÂL GAD. KOMEDİ KISMI ) m. Ri ONAM wismıyga u Bu elşam sant 1030 da İ HÜRÂİYET APARTMANI he dat Simavi ii * i Bu nkşam saat 20,30 da — DADI İ ç ile tdi TOPLANTILAR Doğu Sper Kiübünden: Doğu Spor Klübünün senelik kongreği pazar gö- İğ) nü sast 10'da Yenişel” (Arkası Var) İkesinde bpianecakiz 18.30 Haberler 1930 Saz 2015 Radyo zetesi 20.40 Mandolin takımı 2100 Dinleyici tekleri 2130 Konüşma 2143 Radyo nn ölmez Aşktan