A Mu EDEM? EE, Enç Yazan: ULUNAY Lr Bulony Ormanında Bir Enkaz Yığını arisin en büyük gezinti ye Ti olan Bulony ormanmı Sen Klu'den ayıran nehrin orman arafında büyük büyük çayırlar vardır. Hava güzel olduğu z1man otomobili olmıyanlar tramvayla, otobüsle bu çayırlara gelirler; u- fak sepetlerle yiyeceklerini ge' Terek bütün gün yeşil çimenlere uzanarak kır hayatı yaşarlar; ih- tiyar yüksek ağaçların gölgele - rinde saf hava teneffüs ederli bu suretle küflü apartmanların güneşsizliklerini bol bol telâfi et- mek isterler, Tikbaharda bu geniş çayırlık -| lar ufak kır çiçeklefiyle süslenir. Sokakları benzin ve yağ kokan; binaları kirden, isten simsiyah bir renk alan Parisin yanında bu nefti orman bu her dem taze ye- şil çayırlar garip bir tezat teş kil eder . Hafta içinde bir gündü. Lon - şan at koşularının yakinindeki çayırlıkta o beş arkadaş otur- makla uzanmak arasında bir va- ziyette (o lâkırdı bulamamaktan mütevellit bir iç sıkıntısiyle ge - len geçen otomobilleri seyredi - yorlardı. İçlerinden ufak tefek, zayıf, hastalıklı simalı biri lüks bir oto- mobili göstererek: — Aman! dedi. Şu arabaya ba- kırı. Ne mükemmel şey! Lüks de- diğin böyle olur İşte... Kıvırcık saçlı, Şarlo bıyıklı bir diğeri şivesi bariz bir lehçe ile kayıtsızca fikrini söyledi. 19.3 -941 TAN Tefrika No. 15 elbette daha iyidir. Fakat bu bize nasip olur mu? siyle: — Ölümde bile müsav vesselâm. Biz ölürsek 7 mumi çukura... Nihat öfkelendi Ulan Arsp oğ! e baykuş gibi cenaze borusu öttür- me,.. Şimdilik hiç ölmek fi değiliz, İm * * ihadın bu sözüne rağ: Şamlı Hikmetin sazfe' İ cümle hepsini deri derin dü dürdü. Mahir mırıldanır gibi söy- lendi: — Üç aydır oda kirasini vere- medim, — Ben dört aydır... Nihat: — Hoppala! Dedi. Şimdi de işin en firaklı tarafını açtınız. Ki- Ah arkadaşlar! Bunun müthiş bir içtimai mesele old! Runu acaba benim ediyor müsunuz? Kira ha! bana sorun. Nöyyi'ye tası aylıktan beşka ev sahibin santim masip olmadı. Kapicıya zoraki tebessüm etmekten yü zümün sinirleri ağrı bine artık kıvıracak Yala madı. Söylenecek mazeret tüken- diği için hiç olmazsa kapıcı ileliki yüz yüze gelmiyelim diye eve gece yarısından sonra gidiyorum. Kapıyı çalıyorum. Kapıcı kor- donu çekiyor, locanın önünden geçerken İsim vermek lâzım: “Nihat!,, desem yakalanacağım. Onun da kolayını buldum. Ga- — Zenginin malı züğürdün C€-İ vet seri bir surette “ham hum nesini yorar! şorolop!,, diyorum, karı uyku ser- Tıknazes, her şeye rağmen DE| semi ile kimbilir bu ismi ne an şeli görünen üçüncü arkadaş liyor? Apartımanın kapısını ya- kahkaha parlatarak a — Al Bey, Dedi, zenginin malı sade züğürdün çenesini yormaz, gözünü de yorar. İnsan bu mem- lekette Umma hastalığına uğri- yacak. Ali Bey sordu: — Umma hastalığı da nedir? — Umma hastalığı bir nevi bo- #sz ağrısıdır, yutkunmaktan 0- lur. Hünnak gibi bir çey.. Gülüştüler. Hastalığın kâşifi arabayı gö terene hitap ederek: — Mahir! Dedi. Bu hastalığa - çimizde en fazla namzet sensin. — Neden? — Güzel araba görürsün ca- nın gider. Güzel bir bina görür sün yüreğin yanar, güzel bir. Saçları çok kullanılmış bir fır- ça kadar intizamsiz bir dördüncü (m) er (gayın) gibi telâffuz 6- derek ilâve etti: — Kağilağı unuttun... Lâfımı tamamlatmadın ki| sö vim... Hele onlar! Hele onlar!... Vallahi şu haline bakı yorum da Mahirin eski Fransız Cümhurreisi Feliks For gibi öle- seğinden korkuyorum... * * ahir güldü; edilen şakayı mak istedi: — Amma yaptın ha... — Amma yaptın ha ne demek? Unuttun mu Kolomh'da oturdu- um zaman bana yaptığını? — Yahu işiten de bir sey zan- neder. Ne yapmışım? — Hepinize anlatayım. İyi din- leyin.. Gecen sene bir gün Mon- pafnas'a ressam Galibe gitmiş. tik. Lâfa daldık. Saate baktım hemen kalkıp Metroya koşmaz- sak son banliyö trenini kacıraca- Zım. Fırladık. Metronun merdi- venlerini iniyoruz... Mahir yürü- mez. “Aman Mahir Bey! Kapı kapanıyor. Bu metrovu kacırır- sam felâket olur!,, diye bağırıyo- rum. Yine yürümez. Uzatmı- yalım. Kapı kapandı. İster iste- mez öbür metroya kaldık. Tabii son irene yetissmedim vetâ (Kolomb) a kadar zifiri karan Jıkta yaya gitmeğe mecbur ol- dum. Yürümemesinin sebebi ne imis biliyor musunuz? İkinci sahan- lıkta durmuş, yukarıdan ağır a &r inen bir kadının bacaklarını sevrediyormuş... Perişan saclı sordu: -- Pekâlâ tiğeni kaçığdın. Ne- ve taksiye binmedin? Tuhaf söylüyorsun Safa Bey! Bakalım taksi parası var mı? Cümhurreisi Feliks For'un na- »l öldüğünü bilmiyen Ali Bey nerakla sordu: — Kuzum, dedi. Feliks For nasil ölmüştü? © Hepsi güldüler, Mahir: — Nihadın söylediği lâkırdi- "ardan ©h ziyade bu sözü beğen- İlim. Azizim! Bizde nerede o ta- ih! Burada bu sefalet içinde her il leceğimize Madam bu zaafı ile alaya vur- | vaşça açıyorum. Zalen elektrikin kesilmiş, gaz de öyle. Kibrit ça- karak odaya girip soyunmadar Yatağa düşüyorum. Sabahleyin ortalık daha aydımlanmadan fır- yorum. İki aydır bu böyle de yam ediyor. Bir gün uyumuş kal. mışım. Sabahleyin kapı çalındı Aldirmadım, bir dâhü, bir dahâ çalındı... Yine kamildemâdım Ondan sonra gelen kimse kapıyı tekmeledi, tekmeledi... Ben san- İki ölmüş gibi İdim... İnenir mı sınız? O ands; Yarabbi! di- yordum. Şimdi ersem n& Kü- zel olacak! Ne gırtlağı, ne de ev kirasını düşünmek lâzim!..... Be- reket versin her kimse defolun gitti, İrfan gibi otelde oturmuyörum ki sıkışınca valizi bırakıp cide yim... Neyse bu bahisleri | bırakın. İş olacağına varır. Mahir: — Evet. Bu kötü bahisleri bi takalım. Fakat işin yalnız ta ralını acınca hepimizin neşesi kaçtı. Başımızda dert, belâ sade kira mı? Ona gelinciye kadar da- ha neler var!... Ah ne çekivoruz! Ötekiler de fasılah surette tek. rar ettiler; — Ne çekiyoruz! — Ne çekiyoruz! Kl Ş: Bey, kederden. birden- bire yüzü uzamış gibi gö rünen Aliye döndü: — Monşeğ! Dedi. Böyle cena- ze yüzü almasan a... Senin işin ix. Oda kiran Şehzade temin etmiş. Bir gırtlak ile bir üst baş kalı voğl O da kolay. (Arkası Var) fettin Kıral a k İva ©| zabıt ?| Sernfe -İ kat hir dolandırıcılık (Kendine Memur Süsü Verip Arama Yapmış! i Bu İşi Yapanlardan İkisi Tevkif Olundu Avukat kâtipliği yapan Sera- dındaki biri koordi- ti fiyat omürskabe bu kâğıda bir a- »rma vesikâsı yazarek Kücük pazarda Al: Beher'in ki tmistir. Serafettin Aliye tr, sandık çivi bulunduğ haber aldığını sövliyerek evde de taharrivat yapmıs ve bir de arak tanzim etmistir. tim bunu yaparken Bener'e 100 Vira verdiği takdirde takfbattan vezmececeğini söyle- vararak kân sahibi vaziyetten sünhelene- İrek hadiseyi zabıtaya haber ver- İmis ve ertesi sıhah Serafetlinin 92.5 Nirsy alma üzere dükkğn- na geleceğini ilâve etmistir. Dükkünda tertibat alan me murlar, Serafettini o suç üstün- İde vakalamıslardır. İ Dün edliyeye teslim edilen sac Tu Sultanahmet sulh birinci ce- de. Bu Dün, Sultanahmet cöza mahkemesinde sayanı dik vakasına iştır. Vakanın mahiyeti sudur: Mustafa Aslan ve Hasan adlı kah Galstada demir tel mesgul olan Foti'nin İvanına ritmisler ve kendilerine fiyat mürskabe komisyonu me- muru süsünü vererek —Sen telleri fazla marayla| sattığın icin cerava o carpılacak- <ın, haydi bakalım. bı isin bir #tkar yolumu bulalım. Dive kân- tehdit etmislerdir. İki ar- kadas Fotinin yüz lirasını sız- İ dırdikten sonra o avrilmıslar ve 'k az sonre tüccarın müracanti izerine, 7 'anarak adliveye . verilmislerdir Hâkim, suelulardan Mustafa As- Tanın tevkifine karar vermistir. Şehir Meclisi Bugün Mesaisini Bitiriyor Şehir meclisi bugün son içti- mazı yaparak, 15 günlük tatil devresine girecektir. Meclis, dün yaptığı toplantıda konsörvatuva- rın ve sehir tiyatrosunun 1938 mali yılı kat'i hesabını ve Üs küdar meydanının imâr plânını ik ve kabul etmisti Ati| Şi irketih ıyriyen Senelik Kongres in | i Şirket Bir Senede 1,167,909 Lira Hasılat Yaptı, Hisse Başına 2 Lira Dağıtılıyor Şirketihayriyenin dünkü kongresinde bulunanlar Şirketi Hayriye hissedarlar us) rafı 984,173 )ira ve safi kâr mumi heyeti toplantısı dün saatj 183.735 liradır. 16 da Şirketin Galatada Perşem- bepazarındaki merkez binasında | her hisse başına 200 kuruş tevzi| yapılmıştır. Toplantıda okunan raporlara Şirket bu sene hissedarlara be- edecektir, Şirket idaresi harbin dü göre, şirket geçen sene 10,886,908 | yasısındâ “husule getirdi yolcu taşıyarak bundan 979,311İranı evvelden nazarı di lira hasılat elde etmistir. Yolcu mikdarı bir sene evveline naza- ran 145,358 kişi ve yolcu hasıla- tı da 19,479 lira fazladır. Sirket geçen sene fazla vapur kiraya ve- rerek bundan da 74.716 lira ha slat temin etmiştir. Şirketin bir senelik umumi ha- sılatı 1,167,909 lira, umumi mas- özİ e Müllt korunma zumlu maddeleri tedarik etmiş olduğundan âmme hizmetleri ni muntazaman İlaya muvaffak olmustur. Bundan baska Ameri- kadan da bir senelik ihtiyaca te- kabül Gdecek çelik saç ithal edil- miştir. Piyasaya Yeniden Kahve Veriliyor Gümrüklerde mevcut 440 ca-| İzmir kahve ithalât birli ne ait 1470 çuval kahvenin piva- saya çıkarılması icin Ticaret Ve- kâletinden müsaade İstenilmiş- tir. Bu kahveler de bu günlerde piyasaya verilecektir. Bunlar Ce. nubi Afrika kahvesidir. Diğer taraftan kahve ve cay ithalât birliğince muhtelif tarih- lerde Brezilyaya sipariş edilen 85 bin cuval kahvenin 40 bin cuva- Tı Portssittedir. Bu kahvelerin memleketimize ithali icin yapılan tesebbüslerin de bugünlerde ne- ticeleneceği ümit edilmektedir. Kuru kahveciler cemiyeti, ku- ru kshvecilerin müracaati üze- tine evvelâ onların ihtivacimı te- min etmeyi ve bu ihtiyactan fazla kahve kalırsa miyasava çi- tuvarın 1938 yılı bütçesine ko- nulan muhammen varidatın 1078 İirasının tahsil edilemediği, tale- be ücretlerinden geçmiş yıllara i ya kaldığı görül yet, bu bakaya ka yıtlarmın terkini için belediye ri- yasetine müracaat etmiştir. Be lediye riyaseti, bu bakayanın vak tiwie konservatuvar müdürünün tedbir almamasından ileri gelip relmediğini incelemektedir. Bu hkikat bittikten sonra ya bu akayanın kayıtları silinecek, ya- hi kaya kalmasına sebep olan- lara bu para ödetilecektir. Mec- lis bu husüsta makama salâhiyet vermiştir. yatrosünun -1938 mali hesahı tetkik edilirken 6 sene sehir tİyatrosunün 61504 lira noksan varidat yaptığı gö. yülmüştür. Bunun 30125 lirası dram ve komedi kısımlarından 10084 lirası çocuk tiyatrosundan karmayı karar altına almıştır Münakalât Vekilinin Tetkikleri Üç gündenberi şehrimizde Mü- hakalât Vekâletine bağlı tesek- küllerde tetkikler yapmakta olan Münekalâ* Vekili Cevdet Kerim Incedayı dün de tetkiklerine de- vam etmiştir. Vekil öğleden son- ra devlet denizyollarına giderek umum müdürle görüşmüş ve ba- rı malömat almıştır. 20 bin lirası ecnebi memleketler- den trup getirilememesinden, 291 lirası da mütelerrik varidatın noksanlığından ileri gelmistir. BİR TAHSİLDAR KAYIP — Beykoz tahsildarlarından Necati zimmetine 300 İira gecirmistir. Bu zimmetin anlasıldığını öğre nince tahsildar çantasım bir bak. mealini Almanyadan 3 Milyonluk Mal Geldi Alınan firmalariyle 650 bin li- 1, 300 bin liralik bi nliralık bak- yarılmış ve fiyatlar mistir. Kum darı 11,75, kus yemi 9,50. nohut 13, bakla 1080 ku ruştan satılmıştır, Satıs mukave- lesi yarın iriza edilecektir. İhraestin Tik partisi stoklafın tesbitindön sonra derhal yapıla cak ve klerinz hesapları İşler hale gelinciye kadar bunların *u. tarma yü: B,5 faiz hesan edi- İecektir. Diğer bir kısmı da bu an işler hale #elmesini mü- teakip ihraç eilsatrtir Son bh kac gün icinde şehrimize Tuna yeliyle Almanyadan 8 mi'yon li- ralık ithalât esyası gelmis oldu- #undan, ihracatın derhal başlı- yacağı anlasılmattadır. Dünkü ihracal Dün muhtelif memleketlere 402 bin liralık ihrac: İmustur. PİYASADA: İthalât Ofisi İçin Bir Bina Aranıyor Ticaret Ofisi umum müdürü Ahmet Cemil Cong, dün mıntâka iearet müdürlüğünde tetkikleri- ne devam etmiştir. Ofis icin Ga- aranmaktadır. n de yazdığımız gibi Ofis av başından itibaren seksen kişilik kadrosiyle ise başliyacaktır. İhtikârla daha geniş bir suret- te mücadele etmek icin, fivatla- rı müraksbe bürosu teşkilâtı tev. kal dükkânına bırakarak orta-İsi edilecektir. Bu günlerde büro- dan kaybolmuştur. Tal ranmaktadır. nun kadrosuna on memur daha ilâve edilmistir. , (Satan Tüccar Kokmuş Peynir Tevkif Edildi | Lüks Peynir İşi Tekrar! Tetkik Edilecek Fiyatları mürakabe komisyonu N sar pevnirlerinin peraken de olarak 110 kurusa satilmasi- İna karar vermisti. Bu karar üze- rine, ekseri (o bakkallarda kasar satılma : rakabe bürosunun memurları Fminimünde bütün bakkelların sadece lüks kasar nevniri etike-| # sltında peynir. sattığını gör-| müsler, bir kaç dükkan sahibi İ hakkında zabıt tutmuşlardır. Ticaret Vekâleti de, fiyatları, mürakabe komisyonuna gönder-| diği bir emirde, lüks pevnir me- #alesinin tekrar tetkik edilmesini bidirmektedir. Lüks peynir kara- rı, bakkallar tarafından sul isti- edildiği için bu kararın değisti- rileceği ümit edilmektedir. Tevkif edilen peynirciler Kondopulos isminde bir peynir tciri, kokmuş peynir sattığı için adliyeye verilmişti. İstanbul pi- yasasınm peynir kralı olarak ta- nılan Kondopulosun dünkü mu- bakeme neticesinde tevkifine ka- rar verilmistir. Muhakemesine mevkufen devam edilecektir. kanununa muhalif olarak 90 kuruşluk ka- sar peynirini maktan suclu olarak Asliye ikin ci cera mahkemesine sevkedilen Mackada bakkal Ziyanın duruş- ması yapılmıştır. Muhakeme sonunda çırak Ya- ni ve Mustafanın tevkiflerine ve bakkal Ziyanm da yalancı şahit tedarik etmek istemesinden do- İayı hakkında takibat yapılma» sına karar verilmistir. Diğer ihtikâr davaları Yervant ve Nobar isminde fi ortak malları olmadığını teri sü rerek satış yapmamışlar ve bu iddia ile adliyeye verilmişlerdi. Duruşma sonunda diğer ortak Kirkorun beraatine, Yervant ve Nobarın birer hafta hapislerine 50 şer lira para cezasiyle tecziye- lerine ve dükkânlarının 15 gün kapatılmasına karar verilmiştir. # Diğer taraftan sobaci At- Yanik te 90 kuruşluk teli 575 kur i anmış ve ira para cezasiyle dükkânt- nin bir hafta kapatılmasına ks- rar verilmiştir. Poliste: Esrar Kaçakçılığı Yapan Bir Şebeke Gecen gün, zincirleme esrar kaçakçılığı yapan bir şebeke ya- kalanmıştır. İlk olarak Haydar. paşada yakalanan Ali Güler, üs- tündeki esrarları Tophanede otu- ran Nuri Külüstürle Cemalden ve diğer bir arkadaşından aldığı» nı söylemiş, zabıtanm yaptığı tah kikat neticesinde. bunların da. esrarı Medrese sokağında 42 nu- marsda oturan tesbihçi İsmail İustadan aldıkları anlaşılmıştır. Memurların yâptıkları siki tef- ti ve muayene neticesinde tes- bihçinin odadaki rasında külliyetli sakladığı tesbit edilmis ve suclu- ların hepsi, müddelumumiliğe verilmistir. Ayrıca dün Dizdariyede oturan Fikret te, tevkifhanede Hayati adlı birine hediye olarak gönder- diği mütsaddit psketlerin ieine dört paket eroin karıştırdığı i- çin yakalanmıştır. İ 100 kurusa sat-| 2 San'at ve Himaye Yazan: Naci Sadullah çen hâşâ min huzur, “eşe | davası,, Dı çoktan bastıran yut zeli musiki meselesi yeniden p yasaya sürüldü. Bu bayat met zuun bügün teze bir m linde tekrar orta bakılırsa, fikir pi “mesele buhrans,, mektir, Henliz tazelik çağındayken ü zerinden kâfi derecede durduğun bu eskimiş meselenin malüm © sası üzerinde tekrar konuşmal niyetinde değilim. Bugün bana konusmak ihtiya cr'duyuran nokta, bir meslekta şın bu mevzuda açtığı ankete mu hatap olanların hemen müttefi kan verdikleri şu cevaptır; “— Musiki san'atkârları bi imaye görmüyorlar. Bizde, hakik musiki san rlarının lâyık bu lundukları mertebeye kavuşama malarının yegâne sebebi, bu bi mayesizliktir!,, Hiç şüphe yok ki, gazino sah nelerinde çeşit çeşit sazlar çalan ve çeşit çeşit karkılar söylüyer bu vatandaşlar içinde çok İY kazananlar da, kıt kanast geçi nenelr de, hiç geçinemiyenler di yok deildir. Onların yaptıkları işin, bir cemiyet tarafından te$ kilâtlandırlması, ekseriyet lehini bir müvazene tesis edebilir; vi le bir birliğin kurulmasına ik tiyaç ta vardır, Fakat sorarım onlara: Alatır ka musikinin, daha doğrusu Türk musiki san'atinin bugünkü her cümerçten kurtarılması, öyle bi! meslek teşekkülünün kurulması na mı bağlıdır? O anketin muhatapları, günler denberi verdikleri cevaplarla, bü suale des “ — Evet!,, demiş oluyorlar, Bunun İçindir ki, umumi gibi görünen bir telâkkiyi dik zeltmek zarüreti vardır: San'atin de, san'atkârın maye görmesi, hem de devlet hi mayesi görmesi şarttır. Zarüri” dir, farzdır. Fakat bilhassa, bugünün şart ları içinde, kabul olunması df şarttır, za ir, Farsdır ki, sam ati ve san'atkârı “himaye, de gurmaz, 4 Bugünün san'atkârı, bilâisti: her sahada, hakiki değer sahi bir eser yaratmak istiyorsa, Bİ) maye görmekten ümidini kesmek mecburiyetindedir: Çünkü onur| yaratacağı eser, mevcut İçtimsi ruhi veya iktisadi an'anelere, t€ essüs edip kökleşmiş çeşit sevklere, ve çeşit çeşit telâkki" lere taban tabana zıt olabilir, VE yaratacağı eserle, içinde yaşar İh kuvvetli bir ekseriyetin telâk kilerini, zevklerini sarsacak, haf tâ belki de yıkacak olan san'at kür, üstelik te peşin bir müzshe" ret ve himaye isteyebilir mi? Kaldı ki, başka yerlerde, v0 san'at telâkkisinin büsbütün zmür sait ve bambaşka olduğu devirler de bile, - padişah, veya kral # tiyyelerine Tiyakat kazanan “şaif > dalkavuk,, lar müstesna . ha“ kiki san'atkârlar, dalma sefalet” le ve zsrüretle çarpışmak mec“ buriyetinde kalmışlardı: Çünkü, bilâ istisna her zaman, hakiki san'at eseri, içinde yaşadığı dev- rin seviyesinden çok ileri ve çok üstün olduğu İçindir ki, sanat kâr aleyhine şiddetli bir mıjıkar vemete maruz kalmıştır. Bunun içindir ki, san'atkâr da- ima, bu mukavemet karşısında yalmz kalmanın acıkh çilesini çekmek feragatini göstermiştir. Ve bunun içindir ki, bugünün İ sartları İçinde daima unutma mak mecburiyetinde bulunduğu müz bir hakikat mevcutur: Ha- başlıyor de | kiki san'afkörm en kudretli hâ- Fransanın İhtiyarı! Tansada Mareşal Petain'in söyledi. ği son nutku okumuşsunuzdur. Dünyanın hemen her yerinde, devlet 1e- isleri, idarelerinde bulunan milletlerin gençliğine hitap ederlerken, muhterem Fransız Mareşali o nutkunda büsbütün aksi bir yol tutuyor, ve yaşları ilerlemiş vatandaşlarına teveccüh eyliyerek şöy- le buyuruyor: “.— Ey Fransız ihtiyarlar; Size mem- leketinizde temin edilmiş bulunan istik- balden hoşnut olduğunuzu sanıyorum. Size karşı vazifeletimi yapmış Bulun- makla müftehirin Bana kalırsa, Mareşal Petain'e böyle konuşmak arzusunu bugünkü (Ingilte- Teyle hugünkü İtalya arasında yaptığı bir mükayese ilham etmiştir; Çünkü, vaktiyle Italyanın mukadde- Falmı genç ellere geçirmek prensibini tutmuş bulunan Mussolini, bugün hari- kulâde müşkülüt karşısındadı Halbuki, basında Çurçil yibi yaşlı bir devlet reisi bulunan Ingiltere, şu anda, harbin başlangıcındaki vaziyetine nis - hayli kuvvetlenmiş bulunuyor. areşal Petain, o Butkunu bu k söylediyse, hiçbir di- miyetle temenni ede- kendisini yanıltmasın, di o nutku, bütün huzurunda, mühim bir il tekzip etmektedir. Çünkü, Alman ordularının Majine kalelerine arka kapı- larından girdikleri günlerde, hemen bü- tün dünyada verilen hüküm şuydu: “— Fransada artık ihtiyar elden git- miştir Halbuki, Maroşal Petain'in nutkundan anlıyoruz ki, Fransada, “Ihtiyar,, elden gitmiş değildir: Bilâkis, elüstünde tutu- Tuyor! * Güzel bir fıkra: BŞ isim Sevim Sertel'in gözüne çarp madığın gördüğüm güzel bir Fransız fıkrasını sizlere de anlatmaktan kendimi alamıyacağım; Biliyorsunuz: Son zamanlarda, Fran- sada, bemen her metam buhranı vardı benzin yoktur, şeker Yok- yağday yoktur. kömür yoktur, odun yoktur... ilâh.. * Büyükleri de düşünelim! Hattâ bir ecnebi gazetesine göre, bu- günln talihsiz Fransasında içinde (ateş yanan bir şömine, âdeta tennetten uza- tılmış mukaddes bir Mmeş'ale gibi par- inakla gösterilmektedir, Halbuki, yine Fransadan gelen hava- dislere göre, zavallı memlekette bu kış ila soğuklar hüküm sürmekte. Yine Fransız gazetelerinde okuduğu - o soğuk havalarda çivi ke- sen bir Parisli, tam donmak üzere bu- lunduğu bir sırada, harikulâde bir çare sayesinde mutlak ve feci bir ölümdedn kurtulmuş: Odasında tirtir titrerken, gözleri duvardaki termometreye iliş miş, ve o Zaman, dehşetle görmüş ki, hararet derecesi, tahtessıfır 14 tür. Fa- kat biraz sonra, içinde karnını doyura- cak bir şey aramak üzere frigidaire'inin kapağını açınca ne görse beğenirsiniz? Meğer frigidaire'in içindeki hararet de- recesi tahtessıfır üçmüş. Bunu görür görmez, biçare Parislinir ne yaptığı tahmin etmeniz güç değildir sanırım: Bittabi... Derhal frigidaire'nin içine girmiş! Mi A nkara radyosu, şimdi bir de “ço- cuk programı, | hazırlıyormüş. radyomuzda, eskiden de bir “ço- ünü,, Şapılıyormuş. Fukat, o za- 'gün,, ün idaresi, mütehassıs ellerde değilmiş, Halbuki şimdi, başlı- yacağı bildirilen “çocuk programı, sı, Amerikada pedagoji tahsil etmiş bir ha- yan, yani bir mütehassıs idare eyliye- cekmiş. Kendisine muvaffakiyet dilememek hiç kimsenin elinden gelmez sanırım, Eğer kazanmasını temenni ettiğimiz mu- vaffakıyete kavuşursa, bizim de yüzleri- miz gülecek demektir; Çünkü sayesinde Ankara radyosunda, bir mütehassıs, ya- Bi... işten anlar bir vatandaş, hiç olmaz- sa bir tek vatandaş bulunduğuna ina Fakat “çocuk programı, hazırlıyan ya- ni çocukları hoşnut etmek İstiyen rad- yomuzdan, başka bir ricamız daha var; Ne olur, arada sırada da ..büyükler için yani büyükleri de memnun edecek neş- Fiyat yapsa? mis... “İstikbal, dir! Fırat Nehri Yükseldi Malatya, (TAN) — Dört beş gündenberi Fırat nehri 7-8 met- Te kadar yükselmiş ve suları ci- var köylere kadar gelmişse de hiçbir hasar yapmamıştır. © Fminönündeki | tramvay tevakkul mahallinin yanlış seçildiği tecrübe ile sabit ol- duğu ve bu. hususta bir cok wetler vapıldızı halde pi- çin bu durak yeri hâlâ tashih edilmedi? VR rim © Kahvenin bir tevzii hem sıkıntı çektiği, kahvesiz kaldığı balde, nicin kahvenin bütün vatandaşlara tevzlini temin icin bir vesika usulü ihdas edilmiyor? Naci Sadullah » Ye ?