G. Saray Dünkü Maçta Beşiktaşı 1 - 0 Yendi Fenerbahçe İstanbulspora 2-1 Galip Geldi, B. Takımları Maçlarını da Milli küme başlayıncaya kadar dört klüp arasında tertip edil- miş olan (Dörtler kupası) macla- rna dün güzel bir havada ve beş bin kişi kadar tahmin edilen bir seyirci kalabalığı önünde Şeref stadında de edilmistir. Dün lig maçlarında hiç mağ'üp olmamış hattâ berabere kalma- mış olan Beşiktaşın mağlübiyeti günün hadisesi olmuştur. İstan- bul şampiyonunun bu sene ilk de- İs uğradığı bu mağlübiyetin, Ge- İatasaray önünde olması gibi işin teselli tarafı da yok değildir. F. Bahçe 2 -İ.Spor1 İlk macı Fenerbahçe ile İstan- bulspor takımları, hakem Şazi 'Tezcanın idaresinde şu kadrolar- la oynamışlardır; Fenerbahçe: Cihat, Taci, Mu- rat, Kadri, Fikret, Lebip, K. Fik- ret, Aydın, Şskir, Naci, Rebii, İstanbulspor: Fikret (Nevzat) Ha Sefer, Muzaffer, Faruk, Celâl, Tarık, Süleyman, Müker- rem, Cihat, İsmet (Kadir), İlk anlarda her iki taraf ta mü. savi bir oyun Lutturmuşlardır. Fenerbahçe takımının bazı mü- him oyuncuların yerine konulan elemanlarla oldukça gençleşmiş olması takımda beraberlik birak- mamnıştı. İstanbulspor, bundan İs- tifade ederek iyi anlaşıyor, bin- netice güze| bir oyun çıkarıyor du. 15 inci dakikada Süleymanın on sekiz dışından çektiği voleyi Cihat zorlukla kurtardı; fakat sol açık topu yakalamış ve santrfo-) ra geçirmişti. Mükerrem bu güzel pası heba etmedi ve Fenerbahçe mağlâp vaziyete düştü. Bundan sonra Fenerbahçede görülen aksülâmel, hakimiyeti Sarı - lâcivert tarafa geçirtecek kadar tesirli oldu. Fakat iç oyun- <cuların açıklarla lâyiki veçhile anlaşamamaları, bir kaç sayı fır- satının gol fle bitmemesini intaç etti. Fenerbahçe ancak 43 üncü dakikada Aydının kale önünde yakaladığı topu sol köşeden İstan bulspor ağlarına takmasiyle be- raberliği temin edebildi. İkinci devrede hor iki takımda da tadilât yapılmıştı. Fenerde sağ haf Kadri, orta muhaelm olmuş, Aydın sağ hafa geçmiş, Şakir sağ içe alınmıştı. İstanbulsporda Sü- leyman santrhaf oynuyor, kaleyi Nevzat işmal ediyordu. Fenerbahçe bu devre zarfında birincidekinden daha çok hissedi. Jir bir hâkimiyet kurdu ve bilhas- $a ilk çeyrek saati tamamiyle hâ- kim oynadı. İstanbulspor bu taz- yikten kurtulmak ümüdine kapı- Jayordu ki 24 üncü dakikada Re- binin ortaladığı topa bir kafa vu- ran Şakir Feneri galip vaziyete soktu. Oyunun son dakikaları tama- miyle Fenerbahçenin idaresinde Galatasaray geçti, Fakat İstanbulsporun ener- jik müdafaası başka sayı yaptır- ve Fenerbahçe Kazandılar Beşiktaş - Galatasaray maçından heyecanlı bir enstanlane madi. Sarı » siyâh forvet te bu arada Fenerbahçe gerilerinde teh likeli vaziyetler ihdas, fakat netice değişmedi. G. Satay 1 - Beşiktaş 0 Günün en heyecanlı maçına ta- kımlar şu kadrolarla çıktılar; Galatasaray: Saim, Faruk, Ad nan, Musa, Enver, Halil, Mus- tafa, Eşfak, Semih, Salim, Meh- met Ali. Beşiktaş: Mehmet Ali, Yavuz, Hüsnü, Rifat, Halil, Feyzi, Sabri, Hakkı, Şükrü, Şeref, Eşref. Hakem Ahmet Adem. Dün Beşiktaş takımı her zaman kinden pek $e aşağı bir derecede oynamamış Galatasaray da son oyunlarındakinden biraz daha iyi hissini vermiştir. Maçın bidaye- tinde Sarı - kırmızılıların kazan. dıkları gol İlk zamanlar netice: ifade edecek kıymette görülme mişse de, Beşiktaşın bu sene İlk mağlübiyeti tatmasını icap ettir. miştir. Bununla beraber Galata- sarsy takımı dün iki büyük ve mühim fırsat daha yakolamıştır; fakat sol açığın iyi akın yapma- sına rağmen kale önünde fazla aceleci olrnası bunları boşa çıkar. miştır, Sar, - kırmizıliların dün! kazandıkları galibiyet büyük bir hadise olarak görülmemelidir. Çünkü bugün gerek sampiyon Beşiktaşın, gerek Galatasaray ve Fenerbahçenin birbirlerini yen- meleri normal addedilecek neti- celerdir. Fevkalâde denilebilecek bir hadise dün Faruğun cikar dığı müdafaa oyunudur, Bu yük sek oyun sayesindedir ki dün Gs- latasaray takımı için “kuvvwetli- dir,, denmiştir. Oyuna Galatasaray seri bir a- kınla başlamıştır. Bu ilk akın solda kesilmişti. İkincisinde #a- ğaçık Mustafa kaleye bir şüt çekmiş, Mehmet Ali bunu güç. lükle ve ayakla kurtarabilmiştir. Fakat zamanında yetişen Eşfak daha birinci dakikada takımını Kalip vaziyete sokmuştur. Beşiktaş beklemediği bu golün verdiği hızla mukabele etmiş ve Galatasaray kalesi üstüste yapı. lan hücumlarla sıkışmıya başlar mıştır. Fakat müdafaanın gös. terdiği gayretli oyun mühacim hattına epey top çıkartmış ve Galatasaray forvetleri de bu a rada tehlikeli hücumlarda bulun- muşlardır. Bilhassa açıklar vasi. tasiyle yapılan bu akınlar Beşik. taşın son müdafaa hattına kadar dayanıyor, Yeri olmıyan santrfor mevkiinde oynıyan An- karah Semih befif o kalıyordu. Galatasaray oyununda bir İnsi. cam tesis #tmişti ki, devre Be. siktaş aleyhine I — 0 bi İkinci haftaymda Beşiktaş ne tazyik etmek istedi; fakat Iatasaraylılar inandıkları galibi. yetin verdiği ümitle mukabele ettiler ve oyun müsavi gecmek- le beraber, Sarı - Kırmızılılara çok kolay istifade edilecek Iki fırsat ta verdi: Bu devrede Ad. nanın çıkması üzerine, beke Sa- lim gecmis, sağacığa da Barbaros getirilmişti. O ana kadar topten ziyade a. damla oynıyan, başını sallıyarak karşısındaki oyunculara gözdağı vermiye çalışan Besiktaş santr. hafı Halili, hakem 20 inci daki- kada yaptığı son bir hatalı hare. ket üzerine oyun harici etti. Mü. bim maclarda daha bu sene <ö-| faç rünmiye başlamıs olan bu gerç oyuncunun sahadan cıkması cin arkadaslarının yardım etme. si icap etti. Bundan sonra Besiktasın gay- retli ovunu bir netice vermez - ken, Galatassray da düzgün ve suurlu bir oyun tutturmustu. Be. siktasın ümitsizlendiği bir anda mac bitti, B. Takımları Arasında Dün Şeref stadında Galatasa- ray ile Beşiktaş B takımları kar. TAN Mesaisini Bitiren Vilâyet Umumi Meclisleri Antakya, 16 (A. A.) — Vilâyet umumi meelisi dün yaptığı top- lantıda 1941 yılı vilâyet bütçesi- ni tasvip ve dalmi ençümen azala- rını seçerek nihayet vermiştir. Vilâyetin yeni bütçesi 431.520 lira olarak tesbit edilmiş ve bu- nun 147.353 lirası maarife, 122. 400 lirası naflaya ve mütebaki kısmı da vilâyetin diğer işlerine tahsis olunmuştur. * Erzincan, 16 (A. A) — Vilâ- yet umumi meclisi dün ilk top- lantısını yapmış ve bir sönelik faaliyete sit izahnamesnin okun- | masını müteakip reis ve kâtiple- İrini seçerek ilk içtimama niha- yet vermiştir. » Bingöl, 16 (A. A.) — Vilâyet umumi meclisi dün yıllık toplan- tısma başlamıştır. Umumi meclis valinin nutkunu müteakip bir se- nelik mesaiye ait rapora ıttıla kes betmiş ve reis vekilleri ile kâtip- leri seçerek bu ilk toplantısına son vermiştir. ÜMlemleket Haberleri Kuş Adasında Diploma Alan Zeytinciler Kuşadası, (TAN) — Bir aydan- beri devam eden zeytincilik kurs- ları sona ermiş ve kursa iştirak eden kırk yedi kişiye diplomaları verilmiştir. Kurslar Söke zeytin bakım mütehassısı Niyazi tarafın dan on beşer gün devam etmek suretiyle biri kaza merkezinde di- geri de zeytinlikleriyle meşhur Akmeılar nahiyesinin Şirince kö- yünde tertip edilmiştir. Kuşadası kurslarına yirmi iki ve Şirince kurslarına da yirmi beş kişi işti rak etmiş ve yapılan imtihanda tamamen muvaffak oldukların - | dan hepsine usta diploması veril- miştir. Bu kursların devam etti- ği müddet zarfında muhtelif şa- hıslara ait bin beş yüz zeytin ağa- « budanmış ve imer edilmiştir. Kazamızda üç senedenberi devam, eden len zeytincilik kurularından dip- ların miktan yüzü te - d0 etmiştir. Kazamız Ege mmtakasında ne- tis zeytinyağlariyle meşhur oldu- ğu gibi bol zeytinlikleriyle de ta- runmaktadır. sılaşmışlar ve Gulatasaray maçı 2 — 1 kazanmıştır. Fenerbahçe anbulspor B takımları arasın. daki maç ta 3 — 1 Fenerbahçe lehine neticelenmiştir. Halkevlerinde Eminönü ve Beyoğlu Halkev- leri arasında geçen hafta başlı yan jimnastik müsabakası dün Eminönü Halkevi salonunda ya- pılan hareketlerle sona ermiştir. Her iki gün zarfında elde eğilen Puanlara göre erkeklerde Emi nönü Halkevi, kadınlarda Beyoğ. lu Halkevi galip gelmiştir. Köprülü Yalısını da Muhafaza (Başı Sa. 3 te) leye vardığım zaman onları göre- meyince yolumu şaşırmış oldu- Mum zanniyle daracık sokakların grasında dolaştım, durdum. L4- kin araştırmalarım boşa gitti. Everi bulamadım. Nihayet bir bakkala sordum. Adamcağız, İza- hatimi dinledikten sonra elini u- zatıp karşımızdaki bir evi “Na, İşte!,, diye gösterdi. Başımı çe- virdim. Boyaları dökülmüş tah- talarla kaplı bir cephe ve bir de dört köşe (modern) pençere gör- düm, — Bu değil, dayı, onun üzerin. de tepe camları vardı ve yanya- Da İki tane idi, dedim, Aldığım cevaptan ne kadar mü teessir olduğumu tahmin etmek kolay değildir. Meğer önümde duran ne olduğu bellisiz acair nesne benim kurtarmak istediğim kıymetli evmiş! Pek harap olduk. ları için, belediye, sahiplerini ta- mire mecbur etmiş.. Onlar da birini güya temir etmiş, diğerini! de yikıcıya satmışlar, Hiç olmazsa kalan evin icerisi. ni bir kere daha göreyim diye ka- piyı çaldım. Beni tanıyan kadın cağız evi tamir ettiklerini sevinc. rek anlatıyordu. Bir de ne göre Yim, tavanlar yenilenmiş, bütün o işlenmiş, güzelim dolap kapıları yeşil (ripolen) ile boyanmışl., e u hadiseyi esefle tekrarlıyo- | rum. Artık tek tük kalan bu nümunelerin her ne bahasına olursa olsun, muhafaza edilmesi lâzım geldiği ve bunu yapmakta geç bile kaldığımız ne kadar söy- lense azdır. Bundan beş on sene sonra yeni yetişen neslin şöyle bir sualine ne cevap verecetğiz? *— Bu kadar muazzam cami- ler, , medreseler, oimaretler Yap mış olan cetleri: çadır altında mi ğer «— Dedelerimizin evlerinin nü munelerini Avrupalıların bir çok kületle tabettirmiş Ildukları ki- taplarda arayıp bulunuz.,, mu di. veceğiz? di Maniesef dava bu kadar hazin. ir. Avrupada tarihi kıymeti haiz sehirlerin bir köşesi olsun eski haliyle muhafaza edilip o mahal le modem binalar yapılması me- nediliyor. Böylelikle o kısımlar eski şehir nümuneleri diye söy. yahlara gezdiriliyor, * bizde de eski Türk üslübu nümunesi ola- Etmeliyiz! mid spa seler de bu işin (teknik) m eni) şahısa Bin Lira dan mümkün olduğunu söyle z mektedirler. verilecektir. Binaenaleyh. imkânsızı müm-| “Mus kün kılarak her fedakârlığı gö | YENI NEŞİUYAT, , ze almak suretiyle cetlerimizden bu son kalan yadimârı muhafaza etmeyi yalnız Türk o milletine karsı değil, diğer milletlerin de bu kadar glâkasını celbetmis ol-| gaiştir. duğu icin bütün insaniyete kars |” DİVANÜ LÜGAT- bir medeniyet borcu diye telâkk' | cüme etmeliyiz. eni TÜRK DİLİ — Türk Dü Kuru bun türkçe ve frapamen olarak Tetmekte olduğu belletenlerden $ $ mer sayıları bir arada intişar * Bu kıymetli eserin 3 Gi ela! melis bir suretle çıkmaysf İken, simi rax değil bir mahalle, değil bir) 809 Prosrem | er sokak hatti bir tek konak, bir tek | 808 Ajers haber. | 1g12 Aüdk, GE) yal, bir ek kök dahi olman bü-| gan ese epi) | 32) YS, İup gösterebilecek miyiz? an. KAR i Simdi asıl söylemek istediğim » kv meseleye gelelim: 1230 Program e Türk üslübunun su katılmamış| 1253 Pas heyetiİ 21.16 Dinleyiet HStN en güzel klâsik devrin son bir va- Haberler tekleri 5 b nümünesi olan meşruta yalıdan Fas heyeti | 2180 Konuşmüğik bi bahsetmek istiyorum. Müzik. (PL) | 2149 Metyo dei Ön dlkuzuncu asrm sonuna), m doğru Amcazade Hüseyin Pasa| m me tarafından yaptırılmış olan bul a4 Orkada (o! 2125 Kapanış z yalı Kanlıcadadır. Köyeülilere | — pe sit olan bu binayı padişahlar elçi > lere ikametgâh olarak tahsie e Evlenme < mişler. Orada tarihi muazzam zi e liz yafetler verilmiş, raks, musiki manlerinden, Halli va e bahçesinde do-| Şan ile Ankara ilkokul öğr bi manmalar yapılmış... İerinden LâWf Şan'ın. düğünlelk gör İşte şimdi o muhtesem binada” | Orduevinde, güzide davetlil bakiye tek büyük selâmlik salo-| püzüriyle yapılmıştır. Genç evijirmal nu duruyor. Lâkin, öyle bir ods) AE a tn ede iz RASI ki, müzeyyen dört duvarı İÇİNE | permeremememaamarsn da. bütün Boğazı toplamış, cetlerimi /£ ORAN ANE IN DANİ, çe zin zevk inceliklerine en güzel bir|i o Bu aksam ovun voktur Şirtar misal... İste utak bir hirmetle muhe-|İ seri Cao, woweni rn Pi faza edilebilecek ba ii yer i Akşam saat 2030 da si gün harabiyete ma ur, Te sale kabul öder, görse davası Sü: İlm PAŞA HAZRETLERİ ie rülüp uzadıkca, artık hakikaten a tamir edilemiyecek bir vaziyet od gelecekti. GAİP İZLERİ * * ziy ülün mesalsini Türk mime 000 LİRA MÜKAÂFATİ—: risinin tetkikine hasretmi l olan değerli mimarımız Seda A Çetintaş, bu yalı hakkındak ki, fikrini şu suretle ifade ediyor: il “Türk üslühunun on yedine ii) asra ait zengin sahil saraylarının İvor bakiyesi olarak elimizde yerine kalan nümünedir. Bunu muhaf se za etmek lâzırıdır. Tamir mese el lesine gelince bunun mümkün m. lamıyacağını söyliyen, ya hinay / tetkik etmemiştir ve yahut > Bu genç kız hakkında a ehli değildir.,, e Akademide hoca bulunan Mi 0 aba mar Sedat Hakkının da #lri ml ay Şark Sinemasına İvor ni merkezdedir. Şahsen al at ettiğim diğer alâiyetar & Yin) Mektümelt * vetünilkğzği EE EE mükâfat “ ÜTÜRK SEEEENEMEMM O Yarın akşamdan Itibaren Sinemanın en sevimli ve en kuvvetli çift tarafından yaratılan Fransızca sözlü Güzel in takdim edecektir. Bir aşk se: Bütün zevkleri... New - York - iş pi seyahatin bütün Yerlerin evvelden aldırılması SÜMER SİNEMASINDA ŞEN, NEŞ'ELİ ve ZARAFETLİ BİR HAFTA DAHA GÜZEL KIZLAR PARİSE| ön olunur. Tel : 42851 im, aci | indeğ yara artisti Ku MELVYN DOUGLAS ve fi; JOAN BLONDELL sevineleri... Araba kulübenin kapısında durmuştu. Çamaşır yıkıyanlar ellerinin sapununu kurulıya- Pak koştular. Mustafa bağlamasını kolunün altına sıkıştırıp ağır ağır yaklaştı. Şerif kaptan, arabacının yahından ere atlamış, mavzerini kulübenin duvarına dayamıştı. — Merhaba tosunlar, dedi, ne var, ne yok? — Sağlığın kaptan! Dediler. — Geç kaldık bu hafta açlıkta ölmediniz mi? Hamdi arkadaşlarının yerine cevap verdi: — Ölünür mü? Geçindik. — Nerde Recep? Balıkta mı? — Hayır, içerde pantalon yamıyordu. Uykuda mı kaldı nedir? — Bırak uyandırma, uyusun. Sen nasılsın İbra- him ağa? — Çalışırız kaptan. Çamaşıra girdik karı gibi. er Kurubacak! Sen de mi çamaşır yıkıyordun ulan! Kurubacak yüzünü büsbütün buruşturarak gü- Yümsedi, Namaz kılar gibi ellerini göbeğine kavuş- turmuştu. Kaptan başını Mustafaya çevirdi: — Maşaallah... Bağlama &olunda... Yeni türkü- Er var mı? — Çoktan çalmadım. Parmaklarım hamlâmış mı diye baktım. — İyi, iyi! Size rakı da getirecektik. Ve Zâkin ismarladığımız yer, vaktinde yetiştiremedi. Gayri haftaya... Geç kalmamız da bundan... İbrahim, tahtaları kırmızı çiçekli muhacir ara »| basına, yeleleri boncukla örülmüş demir kırı bey» irlere ti, ? Hamdi. Salih, Kurubacak Mehmet helva kara. vanasını, peynir ve kavurma tenekesini, fasulye torbasını, ekmekleri ve sigara paketlerini kul beye izehlar “tecep, pantalonunu acele giyerek erzakın san- dığa yerleştirilmesinde Hamdiye yardım etti. Kaptan küçük iskemleyi alıp kapının önüne o- turmuştu. Hamdi işini bitirdikten sonra: — Bu hafta işler durgun Şerif ağa, dedi, bir de- ta üç gün boş oturduk. Fırtına kesilmedi. Bügün, 3em deniz kabardı, hem leş çıktı, GÖL İNSANLARI Yazan: Cemalettin Mahir — Leş mi çıktı? : Hamdi, kulübeden cüzdanı getirdi: — Giresunun köylerinden... İsmi bir hoş... Ken- disi 328 tevellütlü... Kömür kayığı tayfasından ol- malı, Üstünde or iki lira parası vardı. Buyur, a Kaptan paralar saydı. Nüfus tezkeresine bak; madı; — Nerde ölü? — Buraya getirdik. Duvarın dibine yatırdık. — İyi etmişsiniz. ip karakola teslim ede- rim. Biuamelesini yaparlar. çıkmadı mı? — Başka kâğıt çıkmadı. Köyü, nüfusunda yazılı. Parasını çoluğuna, si yollarsın. — Yollarım elbet az iniz? — Bugün öğleye Tadi çalışı canım... Öğleden sonra da bir sefer yapıldı. Benin anlıyaca- ğın on gündü altmış beş sefer tuttu. — O da yetişir... Aferin... Hayvanlar nasıl? — İyiler... Çalışıyorlar. — Yaralısı, hastası yok ya? — Yok. — Yemleri haftaya kadar idare eder m!?? — Haftaya ne demek? On beş gün idare eder. — Tükenince haber verirsin. Motör işledi mi muntazam? — İşlemedi... Tki gün ancak geldi, — Size koyun da kestirecektim B ktım rakı y-- tişmedi. kavurma aldım. — İyi'ettin. Bu gece kalacak mısın? Kaplan bazı geceler kulübede yatardı. Bunun|den için evden bir de yatak getirmişti. -- Yok, bu gece gideyim, dedi, ölünün muame- lesi filân İster. Haftaya kalırım. Ay ışığı olur. Ra- kı da getiririm. Bir cünbüş yaparız. — Başüstüne... ği No: 6 arasmdan bir kese Mi kâğ- aylığın alırsın. Büyük vardı. Bakkal Rıza» ya bozdurduk, bep ufaklık vermiş. mir yan yok, Han Ümefre) demiştim, getirdin |” — Vay canına... Aklımızdan çıkmış olan! Etme tan... Ve bir alıver, Vi Pi Same e Bekr a nn — Haftaya mutlak bekle... Bir metre alır geti- Şerif kaptan birdenbire ayağa yürüdü. Çok sinirli, çok hareketli bir adamdı. beş, elli yaşlarında görünüyordu. Gözleri iri ne yakın ve küçüktü. Suratında büyük bir bıçak yarası vardı. Yarı sağ tarafta, kulaktan çeneye ka- dar pembe bir çizgi halinde inmişti. Bu sebepten sağ gözü daima kısılmış du- ruyor, pa gibi keyfi oyerinde olduğu zamanlar bile yüzüne tehditkâr ve müleci- viz bir mâna veriyordu. Konuşurken bir elinin baş parmağiyle gümüş kösteğini kımıldatır, oturduğu yerden kalksa, veya durduğu yerden yü- rüse belindeki tabancanın kılıfını arkaya doğru iterdi, Daima kilot pantalon, avcı biçimi caket, ve çizme giyiyor, düğmelerini hiç iliklemediği cake, tin alta mutlak memiş kuşak bağlıyordu. Beyyir- le geldiği zamanlar olanla üş kırbacını unutmazdı. imeriya sarhoştu. (Kaptan) lâkabı. denizciliğin » değil, mütarekede çete reisliği etmekten kal- miştu. ma er taşıtıkan sonra fazla durmadı. — Kalın sağlıkla osunlar! Diyerek arabacının| yanına yem Hamdinin uzattığı mavzeri dizleri- nin üstüne koydu. Haftaya geliriz... Haydi amca bas Tüm, Bir sözün var mı Hamdi? ye xw Yarın rüzgâr düşmez de boş kalırsak, Terkos köyüne ineceğim. Biraz işim var! Ağazade Musta- “a da birdenbire karar a — Ben gideceğim ka, — Olur, olur! Ismar! m yn m ecinde gözden kaybolunca | ların maaşlarını ver. Kendi al siratina toplandılar. Küçük Salih, iki lira aylığını, kaptanm doğruca kalana biliyordu. Buna rağmen o da yaklaşmıştı. Hamdi kese kâğıdını yere yaydı: — Bu sefer hep bozukluk... Içinde Yeni gümüş paralar da var. Sen bunları hiç gördün mü Salih? — Görmedim Hamdi Ağa... Bir tanesini göster , Gene veririm. Gözleri parlıyordu. Yüzünün her zamanki yor-| gun hali değişmiş, ağzının büyümüz te küçülmüş ciddiyeti kalmamıştı, Hamdı, nereden geldiğini bir ırk İtürlü kestiremediği kederli bir — Bu seferlik sana da para verilecek Salih, de- di, baban, kaptandan bu'ay yüz yetmiş beş kuru almış. Ve yirmi beşini Salihe ver, etsin. Demiş al sana bir yeni yirmi beşlik... Salih, küçücük, beyaz parayı avucunun ortasına koydu. Bir müddet baktı, Sonra; — A.. Üstünde adam resmi var... Adam resmi! Dedi, Hamdi, çenesini sert sert kaşıyordu: — Gazinin resmi o... Bak bakalım benziyor mu“ — Sahi benziyor... Gazi paşanın resmini koy muşlar... Bü inerek biraz sustu: ardeşime yollarım. Şunu bana deliver Mek met . Kız köyde sp lemi takar, m. lersen geçmez ulan. versin... Daha | iyi... Kimse almaz tukaraya ziynet olur. Hamdi, lüzumsuz yere en büyük sesiyle gülerek çocuğun yuvarlak başını okşadı, Ağazade Mustafa yavaşça Hamdiye sordu: “Arkası Var) ! Soldan sağa : 1 — Bir membf suyu 2 — Bir tren 'stasyonu 3“ İŞ mşek-sanat 4 — Bir çeşit pe” İmuk - mükebnel 5 — Bir harf sana a değil, ona değil 6 —Bİ hart değişirse: uyu olur - menfe” at 7— Beraber - aydınlanma, tav | 93 #ih 8 — Ters okunursa; alâikaği | “© olan 8 “Tenha değil Yukarıdan aşağı: 1 — Bir safi hastalık 2— Esk den giyllirdi $— | *n Bir harf! değişirse, baruka olur İl vel dagin bu haci kolluşa süy de mektir 4 — Arğo Sellmek 5 — Bir har değ şir kuka olur - işkence, üzüntu 6“ Bir hari eklenirse; uyanmakta” fail - entere, yakmlık duyma 7 — Tie - ters akunursa bir kış 8 — Alâkadar 9 — Bir hayvan.