Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
YAN Yazan: ULUNAY DÜNKÜ TEFRİKANIN HÜLÂSASI Prens hazretlerinin Pasi'deki ko- nağımda mükellef bir ziyafet ve- riliyor. Bu ziyafette birçok müte- reddi asiller, muhtekir zenginler tanıyoruz. Bu yaldızlı sefalet tip- leri birbirleriyle Paris'in kibar $ âlemi denilen garip muhitine ait — birçok dedikodu yapıyorlar, Bu 4 dedikodulardan — anlıyoruz ki, fi- lân avukat karısını dostlarına çı- rıl çıplak — teşhirden zevk alıyor. Filân kâşif ömründe — Marsilyaya kadar bile seyahat etmediği hal- de, Çad gölündeki kabilelerden ğğ — bahsediyor. Cebinde on parası ol- — miyan, memleketinden kovulmuş ğ meteliksiz bir Mihrace bol kese- M — den Makedonyalı bir generale milyonlar hibe ediyor. * * H intli Prens hemen bir çek a imzalıyacakmış gibi sordu: — Ne kadar? — General yutkunarak: — — Ehemmiyetsiz... Pek ehem- — miyetsiz!.. — Rus profesörö ince parmakla- — tiyle yağlı saçlarını tarıyarak: — — Söyleyiniz general! Dedi. — Görüyorsunuz ki Presn bu mese- — leye alâka gösteriyor. Sıkılmayı- nız, söyleyiniz. Ne kadar lâzım? - General paranın mikdarını e- — hemmiyetsizleştirmek isteyen bir — eda ile dudaklarını bükerek: — — İki milyon kâfi! Prens hafifçe güldü: — Ne söylüyorsunuz general? İki milyon İngiliz lirasiyle hiç ' bir şey yapamazsınız. Bu iş için en aşağı beş milyon İpgiliz lirası — lâzımdır. Bunu size temin edebi- | lirim. — Frank kastederken Mihraca ta- — rafından bunun İngiliz lirasına tahviline ve mikdarının da beş — milyona iblâğına general nasıl — teşekkür edeceğini bilemedi. — Makedonyanın en büyük sehrine sizin isminiz verilecektir. Bunu size ben söylüyorum. Sözü- — —me itimat edebilirsiniz Altess. & AY .e Sal.on yavaş yavaş doluyor- du. l Cihan harbinin tahrip ettiği mıntakalarda inşaat müteahhit- -— liği etmek suretiyle büyük bir — servet yapan Mösyö Verdie, bir — türlü fraka alıştıramadığı hantal — vücudüyle davetlilerin arasında — dolaşıyor ve bilhassa Prensin — daktilosu Fransuaz'ın etsafında dönüyordu. İ Holün nihayetindeki ufak k — salonlardan biri geniş bir tez- 4 — gâhla bar haline konulmuştu. — Davetlilerden ufak gruplar uzun | iskemlelere ilişerek kibarlık ni- — şanesi olmak üzere beyaz keten — caketli barmenlerle şakalaşıyor- lardı. Zengin müteahhit açık leylâk — renginde büründüğü tüllerle er- — guvanlar ortasında sarı bir güle — benziyen daktiloyu bara doğru götürerek: — — Matmazel! Diyordu. Ben bi- — raz Parisin acemisiyim. Bana bu kibar âlemi hakkında biraz ma- -— lümat verir misiniz? Fransuvaz iri yeşil — hayretle açarak: ğ — Nasıl Mösyö Verdie, siz Pa- risli değil misiniz? Bana Belvil- — de doğduğunuzu söylemiştiniz. | — Paris bir şehir değildir ki... - Muhtelif vilâyetlere ayrılmış bir memleket... Daha doğrusu ayrı —-ayrı hudutları olan bir dünya! -— Belvil'de doğan bir adamın Etu- — val mahallesinden ne haberi o- |— labilir? Bakın size daha garibini — söyliyeyim. Glinyankur kapısın- — da oturanlardan ölünceye kadar bulvarlara inmeyenleri bilirim. - — İnanılır şey değil. — Böyledir. Meselâ; orada w ! ; İ in gözlerini ğ Tefrika No. 2 — Bu tedaviyi memleketlerin- de yapamıyorlar mı? — Hayır. Memleketlerinde ye- mek yememek ayıpmış! Burada kırk kilo kaybedince Beyruta dönüyorlar ve orada bir kaç ayı zarfında tekrar kırk kiloyu kaza- narak Parise geliyorlar. — O halde terzilerinin milyo- ner olması lâzım. — Onu bilmem, Fakat evlerin- de hastabakıcılığı eden arkada- sım Madlen, elbise dolaplarında- ki kostümlere kilo itibariyle nu- mara konulduğunu söyledi. Her gün evvelâ tartılırlar, ondan son- ra üzerlerinde kilo numarası o- lan elbiseyi giyerlermiş! Yanlarında bir kumaş fışırtısı işittiler. Madam Kayrullah, dur- gun bir denizin ortasında hare- ketsiz ilerleyen esatiri bir balya sükünetiyle yaklaştı. Bir et yığı- nından ibaret kalan ve daima mütebessim zannolunan geniş çehresinde iki nokta gibi, mini mini burun deliklerinden nefes almıya çalışarak hışlaya hışlaya Reçti. Güzel daktilo ile zengin müte- ahhit birbirlerine bakıştılar. Genç kız mırıldandı: — Zavallı kadın! Müteahhit demindenberi hazır- landığı flörte bir hak kazanmak ictin genç kızın cümlesini tekrar etti: — Evet. Zavallı kadın. Kimbi- lir? Sizin gibi bir endama malik olmak için belki bütün servetini vermeye hazırdır. Fransuaz muhatabının yaptığı komplimana cevap vermedi, Sözü başka vâdiye dökmek için sordu: — Prensi ne zaman tanıdınız? — Geçenlerde Klişi bankasına uğramıştım. Orada müdürün oda- sında gördüm. Prezante edildim. Bizzat kendisi bu akşam için be- ni yemeye davet etti. — Prens çok naziktir. Parise geldiğindenberi bütün kibar â- lemlerinde yalnız ondan bahsedi- liyor. — Prensin Klişi bankasının en kuvvetli sermayedarlarından ol- duğu söyleniyor. Doğru mu? —-Evet. Zaten bütün para mu- amelesi Mösyö Savoyans'ın ban- kasiyle yapılır. Hırdavatçılıktan bozma ban- ker Sabuncuyan sanki kendisin- den bahsolunduğunu hissetmiş gibi yanlarına geldi; eski avam romanlarını okuya okuya herke- se asalet ünvanları vermeyi â- det edinmişti. Müteahhide elleri- ni uzatarak — Bonjur Mösy dö Verdie. De- di, Nasılsınız? Fransuaz iki adamın mülâkatı- nı fırsat addederek yavaşça çe- kildi. Demindenberi Prensin kâ- tibi Jan Didu'nun yanına gitmek istiyordu. X CK savoyans tam manasiyle fe- leğin çemberinden geçmiş, şeytana külâhı bir kaç defa ter- sine giydirmiş bir adamdı. İstanbulda Papas mekteplerin- e okuduktan sonra babasının hır- davatçı dükkânı ona bir demir kafes gibi geliyordu. Bir gün kendisini Türkiyeye bağlıyan ne varsa hepsini sattı savdı. Marsil- yaya geldi. Genç Rüpen bir çok şarklılar gibi garbi bir tekâmül nümunesi zannediyordu. Adama- kıllı frenkleşmek için evvelâ Er- meniliği unutturmak lâzım gel- diğint takdir ederek ismini değiş- tirdi. Rüpen Sabuncuyan, Rober Savoyans oldu. (Arkası var) - €© Tek tip ekmeği buğday | - stokumuzda tasarruf - için çı- ! karıyoruz. O halde francelâ- ! ya niçin müsaade ediyoruz? | Bütün vatandaşların yediği ekmeği 'yiyemiyen vatandaş- lar var diye mi? ğ ? ? € Bir bar sahibi, kendi ba- rında çalışan on altı yaşında bir kıza tecavüz etmiş: On al- tı yaşında bir kızın barda ça- hştırılmasına müdahale etmek için, patronunun ona tecavüz- de bulunmasını bekliyoruz: Niçin? . bd K gi €© Eminönü — meydanındaki | tramvay durağının fevkalâ- | de münasebetsiz bir yerde bu | Tunmasından bilâ'stisna bütün | vatandaşlar müştekidir. İ Bu hatanın herkes lehine tas- | hihi hiçbir fedakârlığa müte- | vakkıf bulunmadığı halde hâ- * Tâ yapılmıyor: Niçin? y A ? » Yeni Tip Ekmek Daha Ucuza Mal Edilecek Bu Husustaki Hesaplar Dün Valiye Bildirildi Belediye İktısat —Müdürlüğü, ekmek fiyatlarınm bir miktar daha ucuzlaması için tetkikler yapmaktadır. Bir çuval un tar- tılirken, çuval başına kabul edi- len yarım kilo ağırlık bir kilo o- larak kabul edilecek olursa ve korunma vergisi busünkü un çesnisi ikinci nevi telâkki edile- rek alınırsa, un fiyatı bir mik- tar ucuzlıyacak ve bu ekmek fi- Vatı üzerinde tesir yapacaktır. İktısat Müdürlüğü —tarafından yapılan hesaplar dün Vali ve Be- lediye Reisine arzedilmistir. Va- Hi bu esasları ve hesapları mu- vafık görmüş, Toprak Mahsul- leri Ofisinin mütalâasınım — so - rülmasını bildirmistir. Vali, ye- ni tip ekmeklerin ileride, bozuül- maması icin ekmekciler cemive- ti reisinden melhuz sulistimal- lerin ne sekilde yapılacağı hak- kında izahat almısş ve gerek Be- lediye zabıtasına. gerek - heyeti sıbhiyeye direktif vermistir, Dün muhtelif fırınlardan iki yüz nümüne alınarak kimyvaha- neye gönderilmistir. Bugün Be- lediye memurlarının nezareti al- tında Belediye hesabına bir çu- val undan ekmek imal edilecek ve gerek randtman, gerek ceşni bakımmdan müsbet bir fikir e- dinilecektir. Diğer taraftan buğüne kadar şehrin francala, makarna ve si- mit ihtiyacı için verilen yedi yüz çuval unupn azaltılması veya fazlalastırılması da incelenecek- tir. Beeldiye bilhassa francala i- çin iki yüz cuval un verilmesini istemektedir. Her cuval franca- la unundan 86 kilo francala i- mal edildiğinden, şehrin günlük ihtiyacı tamamen karşılanmak- tadır. Hastaneler için de ayrıca ÇçavAdoslı akmak orbarılmaktfadır. Et fiyatı değişmiyor 460 KuruşaBir Çift Erkek Ayakkabısı Fiyat Mürakabe Hususta Halkın giyeceğine müteallik Komisyonu Bu Tetkikat Yapıyor eşyayı ucuzlatmak için yapılan tetkikler devam etmektedir. Evvelce Ticaret Odasına davet edile- rek ucuz tipte fanilâ ve çorap nümuneleri imal etmeleri icin ken- dilerine tebligat yapılan fabrikatörler, yeni bir toplantıya daha ça- ğırılmışlardır. Bu toplantıda kendilerine ısmarlanan ucuz tip fa- nilâ ve çorap nümuneleri istenecektir. Ticaret Odasında bu işle istigal etmek üzere teşekkül eden komisyon bu nümuneleri muva- ||fık bulduğu takdirde derhal faaliyete geçecek, fabrika ve imalât- hanelerin bu tiplere uygun esya çıkarmasını temin edecektir. Diğer taraftan dün bir ayakkabıcı Fiyatları Mürakabe Komisyonuna mü- || racaat ederek bir erkek ayakkabısı nümunesi vermistir. İmalâtha- nede, nümunesi verilen ayakkabılardan günde yüz cift imal edile- | bildiği ve bu ayakkabının 460 kuruşa satılabileceği bildirilmistir. Komisyon nümune üzerinde tetkikat yapmaktadır. Diğer avakka- bıcıların fikri alındıktan sonra ucuz tip ayakkabı imal ettirilme- sine başlanacaktır VDLİYEDE: - İki İhtikâr Suçlusu Mahküm Oldu Mahmutnasada züccaciye ma- ğazası sahibi İditva ile yeni Dos- tahane caddesinde elektrik — le- vazımatı satan Kegork fazla fi- yatla surahi ve elektrik pili sat- tıkları icin dün asliye ikinci ce- za mahkemesinde mahküm ol - muslardır. Verilen karara göre. suçluların dükkânları birer haf- ta müddetle kapatılacak ve iki- si de 25 er lira para cezası öde- veceklerdir. PİRİNCCİ KÖY CİNAYE- Tİ — Eyübün Pirineri kövünde Osmanı yaralıyan ve Mustafa is- mindeki oğlunu da öldüren Re- sul Çatlar, gecen sene hirinci a- ğiır cezada idama mahküm ol - mustu. Bu harekete istirak eden vedi arkadasın da dörder ve ye- diser sene hapislerine karar ve- rilmisti. Temyiz mahkemesi — Resulün arkadasları hakkındaki kararı tasdik etmis, fakat Resul hak - kımdaki idam kararını nazket - mistir. Dün veniden vanılan du- rusmada müddeiumumi kararda ısrar edilmesini .istemis. maz - nun da temvizin bozma ilâm?ı - nın kendisine tebliğ: edilmesini ve ondan sonra cevan vereceği- ni bildirmistir. Mahkeme bu ta- lebi kabul etmis, durusmayı baş- ka bir güne bırakmıştır. Poliste : çi Bir Seyyar Satıcı Bir Kadını Vurdu Fatihte oturan sevyar satıcı Ömer ile Bayram sokağında 0- turan Fatma Saniye isminde bir kadın arasında kavdca çıkmıs, Ö- mer kadını bıcakla muhtelif yerlerinden yaralamıştır. Saniye ümitsiz bir halde hastaneye kal- dırılmıştır, YANARAK ÖLDÜ — Pertev- paşa yokuşunda oturan 14 ya - şında Esma mangal yakarken e- tekleri tutuşmuş, muhtelif yer- lerinden yanmış ve kaldırıldığı Gülhane hastanesinde ifade ve- remeden ölmüştür. Fiyatları Mürakabe Komisyo- nu dünkü toplantısında, kasap- ların et fiyatları hakkındaki tek- liflerini dinlemiştir. Kasaplar bu tekliflerinde et fiyatlarının art- tırılmasını - ileri sürmüşlerdir. Komisyon bu teklifi kabul et - memiştir. Komisyon kuzu fiyat- larını tesbit etmiye lüzum gör - istir. Cünkü bahada ke- silen kuzu miktarı her gün art- tığı için fiyatlar düşmektedir. Edirnede Tarihi Bir Hamam Yandi Edirne, 3 (A. A.) — Dün ak- şam saat 10 da Belediye karşısın- da tarihi Mezitbey hamamından çıkan yangın sarfolunan gayret- ler sayesinde hamamın ahşap kıs. mını yaktıktan sonra etrafa si- rayetine meydan verilmeden sön- dürülmüştür. AMUTEFERRİK:; Halka Taksitle Bina Satılacak Dahiliye Vekâleti yeni bir kanun lâyihası hazırlamıva baş- lamıştır. Bu lâyiha Meclisin bu devresinde müzakere edilecek - tir. Yeni lâyihada büyük sehir- lerde, vilâyete ve belediveye ait emlâkin uzun vâdeler ile ve ucuz fiyatla halka satılması. bu suretle bu emlâkin, binnetice şehir ve kasahaların imarı der- vis edilmektedir. İS BANKASI İSTANBUL MÜDÜRLÜĞÜ — İş Bankası U- mum müdür muayini Halis Kay nar. Bankanın İstanbul subesi müdürlüğüne tayin edilmis ve dünden itibaren ise baslamıstır. Yeni müdüre, yeni vazifesinde muvaffakıvetler dileriz. SÖMESTR TATİLİ BİTTİ — Sömestr. tatili yapan Üniversite dünden itibaren ikinci devre tedrisatına baslamıstır: POLONYALI — MÜLTECİ - LER — Dün Polonvalı mülteci- lerden mürekkep 300 kisilik bir kafile İştanbula gelmistir. Mül- teciler buradan Filistine gide- ceklerdir. PİYASADA: bral di 1600 Çuval Kahve Piyssaya Çıkarılıyor İngiliz Ticaret Birliği tarafın- dan Cenubi Afrikadan getirilen kahveler bir müddettenberi güm rüklerde beklemekteydi. İngiliz Ticaret Birliği 1600 cuvaldan i- baret olan bu kahvelerin pivasa- ya satılmasına muvafakat etmis- tir. Bu kahvenin 1200 çuvalı bir iki güne kadar piyasaya verile- cektir. DÜNKÜ İHRACAT — Dün muhtelif memleketlere 256 bin Hralık ihracat olmuştur. En zi- yade Almanya ve Finlandaya tütün, Fransaya fındık, İsveçe darı sevkedilmiştir. Bundan baş- ka Almanvaya işlemeli terlik #önderilmiştir. Maliye ve Nafıa Vekilleri Şehrimize Geldiler Nafia Vekili General Ali Fuat Cebesoy dün sabah şehrimize gelmiştir. Vekil, çarşamba günü tekrar Ankaraya dönecektir. Maliye Vekili Fuat Ağralı da dün şehrimizde gelmiş ve Eren- köyündeki evine gitmistir. Bir- kac gün şehrimizde kalacaktır. Dahiliye Vekili Faik Öztrak'- ın da bu sabah sehrimize gel - mesi bekelnmektedir. Asfalt Yol İnşasından Vazgeçilmiyor Veli._Ğ;;e—hî:iİere İzahat Verdi Şehirdeki asfalt yolların ca- buk bozulduğu hakkında yapı - lan neşriyat üzerine Vali ve Be- lediye Reisi Lütfi Kırdar demiş- tir ki »— Asfalt —yollar hakkında, bilhassa son haftalar icinde ya- pılan neşriyatı takip ettim. Seh- rimizin vaziyetine nazaran bir kısım ana caddeleri asfaltlatma hususunda evelce verdiğimiz ka- tarın tadil edilmesi icap edin et- mediğini mühendisler ve fen he- vetimizle bir daha tetkik ettim. Bilirsiniz ki. bir sehrin velev bir kac ana caddesini olsun asfalt- lamakla baslıyacak imar progra- mı, ilerideki inkisaflara göre, o sehrin alacağı müstakbel cehre ve vazivet üstünde ehemmivetli ve esaslı bir dönüm noktası te - Jâkki edilebilir. Yaptığımız tet- kikatta vasıl olduğumuz kanaat alelitlâk asfalttı mahküm edecek halde değildir. . Bizde simdiye kadar tatbik e- dilen üc nevi asfaltlama vardır: 1 — Makadam sose üzerine soğuk asfalt kaplama. Bu sis- temde vapılmış yollarımız sun- lardır: Topkanı - Cekmece, Me- cidiyeköy - Tarabva ve Hactos- man bayırı. 2 — Makadam sose üzerine bes santim kalınlığında beton asfalt. Bu usulde vanılan yollar: Yeniköy - Tarabva, Edir- nekapı - Topkapı yollarıdır. 3 — Topeko sistemi denilen asfalt-ta makadam sose veva beton temel üzerine iki kat olarak dösenir. Bu nevi yollarımız ise; Ankara caddesi, veni postahane önü gi- bi vollardır. Taksim - Harbiye yolu gibi mevsimsiz baslanması dolayısiy- le müteahhidin de zararını mu- cip olan ârızalar ve Balıkpaza- rından Eminönüne ctkan kısım- daki bazı tahribat yüzünden bir kısım ana caddelerimiz de tatbi- kına karar verdiğimiz asfaltla- ma programına veda etmenin muvafık olmıyacağı kanaatinde- yim. Demir tekerlekli nakil vasıta- larmın asfalt caddeler yerine parkeli yollardan gecirilebilmesi için sevrüsefer idaresi — tetkikat yaptı. Yakında buna dair karar larımızı bildireceğiz. Seyrüsefe- rin alacağı yeni karar ile bir iki- si müstesna, diğer asfaltlır yolla- rımız, daha az tamir ile muhafa- za edilebilecektir. Tekerlekli ve- “saitin yaptığı tah*ibat, yalnız te- kerlekten değili ayni zamanda hayvanların ifrazatından hasıl o- lan kimvevi tesir ile de oluyor. Atlı arabaların parkeli yollar - dan gecirilmesi ile bu kimyevi tesirden de bir dereceye kadar kurtulmuş olacağız.,, Aydın Vilâyetinin Geliri Artiyor Aydın, (TAN) — Vilâyetimiz gelirlerinde 938 mali senesinden- beri her sene artan bir tezayüt görülmektedir. 938 vilâyet büt- çesi geli» tahakkuku 331.334, tah- silât 630.737, bakiyye tahsilâtı 141.,402 liradır. : 939 mali senesi gelir tahakku- ku (muhtelif hisselerle birlikte) 883.957, tahsilât 728.318, bakiy- ye tahsilât 139.404 liradır. 940 mali senesi tahakkuku 916.763 liradır. 940 mali senesi sekiz aylık tahsilât 578.101, ba- kayadan tahsilât ta 63,584 lira- dır. 939 mali senesi sekiz aylık tahsilât ise haliyeden 496.950, ba- kayadan 52.380 lira idi. Vilâyetimizin 941 mali senesi bütcesinin bir milyon lirayı ge- ceceği tahmin olunmaktadır. — babadan kalma bir meyhanesi — vardır. İşini terkedemez. Çocuk- | larının mektebi, kendisinin bak- — kalı, kasabı velhasıl ona lüzumlu — olan her şey orada mevcuttur. Bulvarlara insin de ne yapsın? Zaten uzaktan gördüğü muhit ona o kadar yabancıdır ki, içine girince bundan rahatsız olacağı — pek tabiidir. Herkes benim gibi sahsi teşebbüsten hoşlanmaz. U- fak hayatını yaşamayı tercih e- der. Bar'ın kapısından girmek iste- yen gayet şişman bir kadınla yi- ne şişman bir erkeğe yol vermek için çekildiler. Müteahhit sordu: " — Kim bunlar? İ — Suriyeli zenginlerden Mös- — yö ve Madam Kayrallah... Her se- ne karı koca Parise zayıflamak — için gelirler. Sikı bir perhiz ta- — kip ederek yemişten başka bir şey yemezler ve her gün Şöse danten'deki h iderek ma- saj yaptırırlar. — — Bu sene daha tedaviye baş- — lamadıkları anlaşılıyor. ü — Bilâkis, Şimdi her birisi ! K, Ü O Ajans Bizden Olacak! “€© tefani”, “Royter”, “Tass”, vas”, “D.N.B.”, “A.A.” gibi ajans- lar arasında bir müddettenberi bir tane daha peydahlandı: Telgraflar, bu ajan- siu harflerle hülâsa ediyorlar: » sın ismini “— A.F. “Ha- türkçe bilen spiker bulsalar olmaz mı dersiniz? ı g Bir ilân münasebetile:; « ünkü gazetelerde Maliye Vekâle- tinin şu şekilde bir ilânı vardı: Dolgun ücretle, fransızca hbilen bir mütercim aranıyor!,, — yirmi beşer kilo kaybettikleri i- » çin yürüyebiliyorlar. Fakat “A.F.İ.” ajansının verdiği ha- vadisler, diğer ajansların verdikleri ha vadislere nisbetle fevkalâde az. Evvelki gün, bir taksi ile Sirkeciden Taksime çıkıyordum. Arabanın - tanıdı- ğım şoförü, külhani bir İstanbul deli-| kanlısıydı. Beni, kendisine - rastladığım: -| “— Görmüyor musun ağabey: Verdi- Arkadaş şakası: aksimde, Tarlabaşında oturan Al- >“fons oğlu Caynara ile a: her sefer yaptığı gibi dünya ahvali 6t>19/-Köçe arasında çıkan kavga neticesinde, ra: 4Ü 9V “— Ben, dedi, gazetelerde bir yeni ajans keşfettim: Daima onun havadisle- rini arıyorum. Fakat maalesef, her za- man bulamıyorum!,, “—— Mutlaka o ajansın havadislerini okumak isteyişinin sebebi ne?,, - Sevimli İstanbul külhanisi: — O ajans bizden olacak ta ondan!,, Dedi, ve gülerek ilâve etti- «—. Görmüyor musun ağabey: Berdi- rafında uzun bir istintaka çektikten sonaz/cIKbçi eline geçirdiği bir demir parçasını ip » vehhtaykârânin bağtfa YVurmuş. Tasviri Efkâr gazetesinin sütunlarına geçirdiği bu havadise koyduğu serlevha nedir biliyor musunuz? “Arkadaş şakası!,, Demek, o refikimize göre, arkadaş sa- kası böyle oluyor! Bunu öğrenince kendime: “— Geçmiş olsun Naci Sadullah!,, de- memek elimden gelmedi. Çünkü: “Şa- ka,, hakkındaki telâkkisini bilmediğim için, ara sıra “Tasviri Efkâr,, refikimizle arkadaşça şakalaşmak gafletini gösteri- yordum: Bereket ki, muhterem refikimi- zin hep eşref saatine gelmiş te, bana, kendi anladığı şekilde bir “Arkadaş şa- » ile mukabelede bul şi Va- ziyeti vaktinde kavradığım için, - veril- miş sadakam varmış! . * Türkçe bilen delâzım: azetelerde okuduğum şu ilân da, bizim Ankara radyosu tarafın- dan neşrolunmuş: “— Radyomuzda çalışmak üzere, İran, Elen, Sırp - Hırvat dillerinde konuşan spiker aranıyor!,, Acaba hazır elleri deymişkeq, bir de Görüyor musunuz? Bizim lere yine gün doğdu! * * Az gekerli arpa: #“müellif,, T iryakilerini endişeye düşüren za- rarsız buhranlardan birisi de, git- tikçe artan kahve kıtlığıdır: Bu buhra - nın da garip bir ciheti var: Hiçbir yerde çekilmemiş kahve bulamıyorsunuz. Fa- kat nereye gitseniz size: “Halis kahve,, ikram edebiliyorlar. Geçen gün, matbaada bir arkadaş, kahvesini şu şekilde 1smarlıyarak, bu işin sırrını da açığa vurdu: “-—> Oğlum, bana bir fincan az şeker- li... Arpa getir!,, Naci Sadullah Edebiyat Davası Yazan: Naci Sadullah ılYeni edebiyat,, ın yeni est ri olacağını iddia etti ğim “Göl insanları,, nı, Refik Ha | lid memnuniyetle, fakat “'l'nk'. N vimci,, bermutat'istihza ile bekli yor: Okuduğumuz fıkralarındar Şi anladığımız budur. Yalnız “Takvimci,, nin fıkra İf sında, mutlaka düzeltilmesi lâ | zım gelen bir hata var; O, bunda! || evvelki fıkralarında da yantığ | gibi, yeni bir edebiyatın henü | doğmadığı kanaatinde, — Sabihi || Z.ekeriya Serteli de kendisiyl! hemfikir gösteriyor. Halbuki Sa | biha Zekeriya, yeni edebiyat m€ zuundan bâhis eski bir yazısı daki cümlelerden birisinin, “Tak vimci,, tarafından lâtife kasdiyl ve daima yanlış tefsir edilmesi! den doğan bu hareketten mütees sirdir. Velev lâtife şeklinde di olsa, yeni edebiyatın münkir || mevkiinde gösterilmemek arzi sundadır. Ve: j “—.. Ben, diyor, yeni edebiyâa” tın doğum sancıları — geçirdi; | iddia etmedim. Kanaatimi belirt | mek niyetiyle yazdığım cümlelei şunlardı: 4 “— Yeni edebiyat, şiirde bif Nâzım Hikmet, romanda ve hi |f kâyede bir Sabahaddin Âli ver" miştir. Daha bir çok şahsiyetlef de yaratacaktır. Fakat beklediği" miz bu inkişaf gecikiyorsa, bunul! sebebi, yeni edebiyatın kısırlığ! değildir. Bu teehhür, içtimai vt iktisadi bir buhran geçiren bi cemiyetin müşkül — şeraitinde! Pi doğmaktadır!,, n Bu cümlelerimle ben, yeni bil! edebiyatın henüz de j 'madığını id dia edenlerle bir hizaya itilebili? miyim?,, Bu noktayı ciddiyetle tebarüf |i ettirdikten sonra, “Takvimci, nilf diğer lâtifeleri Üüzerinde teb sümle durmamak için bir seb göremiyorum: Çünkü yeni, yepyeni bir ede biyatın doğmasına, Takvimci gibi meslekdaşların okuyucuları g düren lâtifelerinden çok daha ci di engeller bile mani olamad! Divan edebiyatı gibi, altın s: beşiklerinde değil, etrafı yab dikenlerle çevrili metrük bir k lubede ve çeşit çeşit yokluklar çinde doğup serpilen o yeni e biyatın mevcudiyeti, her şeyde! | evvel muarızlarının ye münkir! rinin bolluğunden bellidir. HDY” di farzedelim ki, bizler, mevcu |h olmayan bir cevherin varlığını İ leri sürmekteyiz, İ Ya onlara ne oluyor? 4 Niçin senelerdenberi, yoklu' |* ğunu iddia ettikleri bir vâhim€' | ye çatıyorlar? Senelerdenb fıkralar, makaleler, broşürler, $i” irler yazarak yokluğunu isbat! çalıştıkları şey neydi? İşte size, en münsif mün kitlerden birisi saydığım bir T! vimci ki, “Göl insanları,, n “Y! ni edebiyat,, ın ilk meyvası şek' linde görmek ve göstermek isti” yor: Üstelik te onun ortaya çık!' şını, nâmeşru bir izdivacın ma sulü gibi, müstehzi bir şüphey karşılamaya hazırlanıyor. Faka! p ben Takvimcinin lâtifeleri kars!” | sında yeni edebiyata yeni bir mü" dafaa i kurmak lü: v duymuyorum. Ve “Takvimci,,nil! fıkrasını dolduran - telâkkilerim aykırı satırları cevapsız a yorum: : Çünkü benim vereceğim cevaj ne kadar kuvvetli olursa olsun || “Göl insanları,, nın bilfiil verec€ ği nefis cevaba nisbetle harikv || lâde zayıf kalacaktır. Bunun için || dir ki, hiç bir münakaşada bu ferki kadar müsterih olarak sus ) tuğumu hatırlamıyorum! Bir Türk Kizinin Cesareti Mersin, (TAN) — Silifkenif Güzeloluk köyünde bir Türk ki zının cesaretini tebarüz etti bir hadise olmuştur: | Güzeloluk köyünde Mehme' Topal adında bir kurt avcısı var |i dır. Mehmet Topal, köyüne bi | saat mesafede bulunan Pınarba: hh mevkiine bir kurt tuzağı kurmu$ tur. Avcı, bir kaç gün evvel tü zağın bulunduğu yere gitmiş, fuf || dalıklar arasındaki tuzağa bi kurdun düştüğünü görmüştü? )4 Fakat bir iki dakika sonra tuzâ'| ğa düşen kurdun yanındaki fuf || dalıklar arasına saklanmış olaf diğer bir kurdun ani hücumup uğramıştır. Mehmet Topal, üzerine atılaf kurtla saatlerce boğuşmuş, nih yet kurdun elinden kurtula kanlar içinde köyüne dönme! muvaffak olmuştur. Babasının intikamını almak İ tiyen Emine, kurtların olduğ! yere gitmiş, ikisini de öldürmü: ve sürükliyerek köye getirmiştir”