İlinerika siyasi maehafilinde Ja. Payanın Singapur ve Holenda İtstemlekelerine o taarruzundan işe edilmektedir. Uzak Şarkta Maponlar ira girişmiş halt ve mümayişlerine rağ İiponyanın Amerikeya karşı pi Imanların, (Balkanlarda, ve İngiltere tü. taarruz için hazırlandıkları sıralarda Uzak Şarkta da ü- Şizlü paktın azasından olan Ja- yanın, hem İngiltereye hem Amerikaya karşı büyük urun arifesinde bulundu” hu gösteren emareler vardır. İngiliz radyosu, bugün bil. bu mesele üzerinde dur- r; Amerikan gazeteleri- in ilk sayfaları hep bu Japon- meselesine alt haberler ve lealarla doludur. zak Şarka ait son gelen ha- n en mühimleri şunlar- asker, 300 bombardıman Yaresi ve bir tayyare gemisi beraber bir file tahşit etmiş- : Nakliye gemileriyle her gün kıtalar gelmektedir. Sahil İn müdafansı için ağır toplar kabine içtima etmiş ve olunan beyannamede, har- çok vahim yeni bir safhaya ğini millete bildirmek bir Rife olduğu ve Avustüralya- emniyetini koruyacak hazır tedbirlerini tamamlama! büyük gayretler sarfetmek P ettiği bildirilmiştir. Amerika siyasi mahafilinde bonyanın Singapur ve Holan- müstemlekelerine taarru- nazırı Hall, Japon- le bir harekete teseb- ettikleri takdirde Amerika- harbe gireceğini söylemiş- İ Japonlar, Siyam - Hindiçini ilâfının halli vesilesiyle Si- da bir ek hava üsleri te- bütün eleleri sulh yolu ile hallet- istediğini, fakat buna mu- ak olunamadığı takdirde Ja Ol ker Hastalığı yirminci asrın -büyük fe- yanında» iyiliklerin- biri de hastalığının ini değiştirmiş olmasıdır. vakte gelinceye kadar, bi- şeker hastalığına tutulduğu İt alininen tanıyanlar, onun, beş yıl içinde yolcu ola- düşünerek acırlardı. Hiç önünde beş yıllık ömrü bu tuzundan emin olamazsa da, Yıldan ziyade yasayamıyaca- düşünmek herkese hüzün ve idi o fimitsizlik kalkmıştır. toplanan şekeri dağ'tmak yapılan şırıngalar usulü na çıktıktan sonra şekerli Kların ömrü ha uzamış er hastalığına tutulanla (910 senesinde vasati olarak 44 yasına kadar ömür tah- “abii Yasyti olarık- 67 yaşına ka- ömür tahmin edilir. İpokrat yazdığına göre 63 yaşın- Sonra devam eden ömür 7 taba olduğundan bu asırda li hastalar bile tabihetin lât- h hisse alınayı ümüt edebi- Mina beraber ihtiyatsızlık ek iyi olur. Seker hastalığı edilse de vücut başka bir İastalıklara karşı zayıf ka- Seker hastalığ tutulan, i fazla şekerden gitmez, Mukavemetsiz bıraktığı vü- a hastalıkların musallat SERER AR EEE SESE SİSLİ SİSE PİŞİ a ZEZE dan gider. Sekerli hasta Mihansa göretereği © hasta a ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi MX Kr, 1 sene OE3D0 Kr Pe m 8 Ay 1000 400 » 8 Ay 800 we Tay 100 ponyanm harbe girmekten çe kinmiyeceğini bildirmiştir. Uzak Şarktaki Amerikan te- beasına, vaziyetin vahameti do- layısiyle, Uzak Şark memleket- lerini terketmeleri konsoloslar tarafından tavsiye olunmuştur. Singapurda İngiliz askerleri tahşit edilmektedir, Akdenizde ve Atlantikteki Avusturalya barp gemileri, kendi üslerine dönmüşlerdi Bütün bu haberlerden, üçüz- t mucibince Uzak Şarkta yeni nizamı tesis etmek vazile- sini üzerine almış olan Japon- yanın, buna en büyük mani teş- kil eden İngiltere ve Amerika- Bin elinde bulunan Singapur, Filipin' ve diğer mühim üsleri eline geçirmeğe hazırlandığı, İngiltere ve Amerikanın İse bü- na imani olmak için tertibat nk makla meşgul oldukları anlaşı- byor, Japonya bu plânını tahakkuk ettirmek gayesile kendisinin siddetle muhtaç olduğu petrol, kauçuk, bakır, kalay gibi mad- delere mebzulen malik bulunan Holanda müstemlekelerile müs) zakerelere girişmiş, fakat bu müstemlekeleri yeni nizamın is çine almaya muvaffak olama* muşta, r cihetten, bizzat körük- Tediği Siyam - Hindiçini ihtilâ- fını halletmek için hakemlik va» zilesini üzerine alan Japonya, alâkadar devletlerin mümessil lerinin iştiraki ile Tokyoda ya- pılan müzakerelerin devam © debilmesi için, peşinen Japon- yanın Uzak Şarkta hâkim va- ziyetinin tanınmasını şalt koy- muştur, İki Esaslı Gaye aponyanın Uzak Şarkta aldığı bütün bu askeri tedbirlerle iki esaslı gayeyi is- tihdaf ettiği muhakkaktır; 1 İngilterenin Avrupada sıkışık bir vaziyette bulunma. sından istifade ederek Uzak Şarkta tam hâkimiyetini tesis etmek; ? — Müttefiki Almanyaya, Avusturalya domiryon wskerle- rinin Avrupaya gönderilmesine ve yardım kanununun kabulü” ne mani olmak suretiyle, yar- dım etmek. Fakat Japonya, ve dorin Avusturalya be İndirmelerine mani olamadı- ği gibi, Amerikanın İngiltereye yardımını bilâkis tesri etmiştir. Yardım kanununun & muha* ması ve ancak gelecek Pazarte- si günü âyân heyeti umumiye- sine tevdi edilecek olan kanun lâyihasının bugün derhal mü- zakeresine başlanması, Japonya tehditlerinin Amerika ile İngik tere arasında gittikçe kuvvetle- nen bir tesanüde, siyasi ve ikti- sadi bir işbirliğine sevkettiğini (Sonu Sa, 4 Sü lde HEKİMİN ATARİ ies Tehlikeli midir ? lıklardan korunmaktır. İstatistiklere göre, bunların en başında (yüzde 34) yüreğe ve damarlara © dokunan mikroplu hastalıklar gelir; Meselâ kara humma... Ondan sonra mikroplu hastalıkların hepsi (yüzde 26X1 Bunların hemen yanı başında ve- rem hastalığı (yüzde 25), Verem hastalığı çocuklukta başlamışsa zaten şeker hastalığının meydana çıkmasını beklemez. Şeker hastas | Eğ meyden çıkmış olursa iyi bes- | Jenmeye dikket'etmek' Hizimsilır..| İstatistiklere göre, geriye kalan | yüzde yirmi tehlike de kana ek- kanda asetom hasıl olmasından gelir. Bereket versin ki, şekerli hasta bu dereceye vardığı zaman bile hekim vaktinde yetişince hastayı kurtaracağı icin, bu yüz- de 20 tehlike de gittikçe azalmak tadır... Şeker hastalığına tutulan için -Bir tehlike değilse de- bir ean si. kıntısı, sunun bunun İşine kayı- sarak türlü türlü ilâclar ve otlar yemeyi tavsiye etmelerinden ge- İir. Vâlıâ yeşilliklerin - otların terkihindeki klorofil maddesinin himmetile- kanda fazla bulunan şeker nisbetini indirdiği olur. F: kat balkın görgüsünden çıkan bilgi bu zamanda hekimlik et- meye yetişmez... O can sıkıntı na karsı çare, ölekinin beriki dediğine kulak asmıyarak hel minizin gösterdiği yoldan şaşma- mal TAN Muharrir, bu yazısında nüfus arttırma meselesinin memleketimizdeki vaziyetini kanunlarımızda mevcut hükümlere göre tetkik etmekte ve bu hükümlerin nasıl Teşvik Eden Hüküm YAZAN: Sx sık gazete sütunlarına intikal eden mevzular- dan biri olan nüfus arttırma meşglesinin möemleketimizdeki vaziyetini kanunlarımızda mev. cut hükümlere göre tetkik et- mek, yeni alınacak tedbirlerin tavsiyesinden önce yapılacak en mühim biz iş olarak telâkki e- dilebilir. Hakikati halde, nüfusu teşvik ve himaye edecek yeni tedbir- lerden evvel kanunlarımıza, ve- lev tercüme tarikile de ' ol: lip edilemediğini bilmek lâzım- dır, Zira, yeniden şu veya bu tavsiyelerin de ayni âkıbete uğ- ramıyacağını kimse kestiremez. Binaenaleyh her şeyden evvel kabul ettiğimiz kanuni ve İdari himaye ve teşvik hükümlerinin vaziyetini tetkik etmek ve bun- ların ne dereceye kadar tatbik edilebildikleri, ve edilemedi ise sebeplerini aramak faydadan hall değildir. Hatta, bu mevzu etrafında bir karar verebilmek için mutlaka bu vaziyeti iyice bilmiş olmak icâp eder, Arcak, açıkca görü- lebilecek bu vaziyetten sonra hangi çeralerin diğerlerine ter- cihan tatbik edilmesi lâzım g€- leceği, ve tatbik edilemiyenle- rin de tatbik çareleri aranılabi- lir. Yani, bir kelime ile ciddi ve hakiki bir program yapabil- mek için böyle bir tetkike ih- tiyaç vardır. Mr id evzuu bahis tetkik un- surlarını üç kanunumuz- da aramalıyız; Nüfusu doğru- dan dofş uya himaye tedbirleri- Je mükellef kanunlarımızın ba- sında 30 Nisan 1930 tarihli ve 1593 numaralı umumi ha kanunu ve ondan sonrada 3 Nisan 1930 tarihli ve 1580 nu- maralı belediye kanunu ve 14 Mart 1340 ve 442 numaralı köy kanunu ile idarei umüu lâyat kanununun vili hidematı mahelliyeden 78 inel maddenin onuncu fıkrası ve 82 inci medieleri gelir, Bu üç dört muhtelif kani- Deniz ortasırda doğan çocuk eçenlerde; parlak ve gü- nesli bir kânün gününde Nevyork limanında “El Nil, 18- minde bir vapur belirmiştir. Mısırdan gelen bu vapurun u- zun bir hikâyesi vardır. Vapur bundan üç ay evvel 17 ayrı millete mensup 145 muha- çirle İskenderiyeden hareket e- der. Süveyşten gecerek Ümit burnu, cenubi Amerika tarikile Nevyorka gelen bu vapurun kaptanı bir İngiliz diğer dört mürettebatından biri Norvecli, biri Yunanlı, biri Mısirlı ve biri Yugoslavyalıdır. İste bu sayısız milletlerin dertlilerini taşıyan, acık deniz- lerde büvük fırtınalarla boğu- san bu kücük geminin güverte. sinde bir ##ce müthis bir crlik duyulur. Bu feryada kosanlar tahtalar üzerine açılmıs bir bat- tanive üzerinde yatan soluk be- hizli bir kadinin dünvava bir cocuk getirmek üzere olduğunu görürler. Zavallı sancılar içinde kıvranmaktadır. Geminin ne bir doktorn, ne de bir eczahanesi vardır. Etraf- ta bulunan kadınlar ellerinden geleni yaparlar ve dünvaya nur topu gibi bir yavru gelir. Yavrunun adını Akife El Nil kovmuslardır. Geminin ikinci bir mümtaz yolcusu da dokuz avlık Sholomo isminde bir bebektir. O annesini ve babasını Sidi Barrani'in oislilâs. (sırasında kaybetmiştir. Dünyada tek ba- sına kalan bu yavrunun Ams- rikada uzak hısımları olduğu an laşılınca, kendisini gemt'eki Mısırli karaarot Ahmet Adlâ- nin himayesinde Nevyorka yol- Yamışlardır. İste, harbin garip cilvelerin- den biri... Bazan kadınlara er- keğin işleri, bazan da erkeklere çocuk dadılığı düşüyor. Nev- york limanında El Nil'in getir. diği bütün dertlilerin devaları bulunmuztur. tatbik edildiğini o 09 anunlarımızda Nüfusu Alâettin nun hepsinde nüfusu arttirma” ya ait açık ve mufassal hüküm- ler mevcuttur. Fakat, başta ma- li sebepler olmak üzere muhte- Hf sebeplerden dolayı bu hü- kümlerin hepsi ve hattâ bir kıs- mı tatbik sahasına İntikal ede- memiştir, Bilhassa, hifzıssıha kanunu- nun 3, 10, 18, 30, 33, 131, 153, 156, 157, 198, 159, 161, 162 İnci maddeleri tâm manasile bir nü- fus siyasetinin ana hatlarmı çiz- mektedir. Bu maddelerde ayal kanuni kelimeleri kullanar: tezyit ve teshil, çocuk ollnünü tenkis edocek tedbirler, çok ço- cuklu aileler ve gençlik hıfzıs- sıhhasına sit işler ile çocuk sıh- hat ve bünyesinin muhafaza ve tekâmülüne ait tesisatın müra- kabesi dâhi vardır. Belediye ve köy kanunlarının nüfusa dair olan madde ve hü- kümleri gibi hıfzıssıhha kanu- nunun da bir maliye kanunu ile birlikte çıkmış bulunmaması, üzerine aldığı hizmetlerden an- cak bir kısmının ifasına imkân bırakmıştır. Doğumu çoğaltmak ve kolay- lastırmak, ve ölümü azaltmak gibi bugün bütün dünya nüfus siyasetinin esasını teşkil eden hükümlerin kanunlarımızda mevcut bulunduğu halde tam tatbik edilememesi yeni kona- cak kanuni hükümlerin âkıbeti- hakkında endişe verecek mahi- yettedir. * * kmil bir nüfus siyasetini ifade eden umumi hıfzıs- ihha kanunumuzun bu mühim maddelerindeki sarahat, bu ka- nunun tatbik fiyatını meydana cıkaracsk bütün unsurlarıda bajz bulunmaktadır. Bu maddelerin bir kısmı yal- nız Sıhhat Vekâleti bütcesile a- lâkedar olduğu gibi, diğer bir Cemil çok maddeleri muhtelif vekâlet va makamları alâkalandırmak- tadır, Meselâ, 161 inci madde hükümleri metrük çocukların altı yaşını ikmal edinceye kadar belediyeler tarafından himaye- sini emretmekte ve altı yaşin- dan sonra bu vazifeyi Maarif Vekâletine vermektedir. Beledive kanununun 15 ve 16 ıncı maddelerinin de doğrudan doğruya nüfus himayesil ve nü- İus çoğalmasını teşvik eden hü- kümlerle dolu olduğunu söyle- mek lâzımdır. rdan başlıcaları arasmda Yetimhane, doğum ve em- zirme, ve mecburi olarak m€ec- cani doğum evleri tesis etmek, tımarhane, fenni tebhirhane ve tethir istasyonları vücuda getir- mek ve işletmek, keza, diğer bir 43 üncü maddesinde: Fakir ailelerin ikiz çocuklarına, alel- umum öksüz, fakir, kimsesiz ço- cuklara para ve hekim, ilâç, ye- mek, içme, giyinme, barınma tahsil terbiye cihetlerinden yar- araştırmaktadır ler ye ve teşvikine dair bir çok mad deler vardır. ** Bitir bu saydığımız mad- delerin tatbiki, hemen kâmilen paraya taallâk eden meselelerle alâkadardır. Ancak, bu üç kanunumuzun t tatbi- kinin ne kadar paraya muhtaç olduğunu bilmek, tatbik prog- ramının bir başlangıcı olmak g€ rektir, Ondan sonradır ki, para- yı bulmak meselesi ve $eskilâtı sıralama ciheti ortaya çıkabilir. Fakat, bir köy veya belediye. nin yapamadığı bir işi, kanünun vereceği salâhiyetle, bir! yaptırmanın mümkün olduğu düşünülürse, hesaplı bir prog- rama takaddüm edecek bu kabil tetkikatı ikmal etmek te fayda- dan hali değildir. Ancak, bundan sonradır ki, bugün sahit olduğumuz. meselâ fakir halk tabakasındaki bir ya- sından büyük çocuk ölümü çok- un önüne geçmis olabili- riz. Ve nüfusumuz, doğmuş ©- lanları yaşatabilmiş olmakla çok artmaya başlar. YENİ NESRİY e CERİDESİ — Adliye Ve- illiği taratinden her ay neşralunan İmei se ei dım etmek, fakir hastalara mec-|3 inci sayası çükmıştır. canen bakmak, hastahane, dis- SİNİR HASTALIKLARI — Yök- panser, süt çocuğu Muayene VE|sek tahsil talebesine dere ve müra- tedavi evi, eczahane ve İhtiyarlenst kitabı olarak busılan Üniversite yurtları tesis ve idare etmek, u-|tercümelerinden “Sinir. Hastalıkları, cuz belediye meskenleri yap-|âdl kitap mak ve icar etmek te vardır. 133 üncü maddesinde Bel de ve köyler, vilâyet idarel hu- hususiyeleri kendilerine ka- nunlar ile verilen mecburi veya ihtiyari vazifelerin bir ve- ya bir kaçını müşterek tesisat ve idere ile İfa için birlik tesis edebilir. 158 inel maddede: Srhhati u- mumiyeyi tehdit eden ahvalde idarel hususiye ve belediyelerin yalnız başlarına yapamadıkları mecburi vazifelerinde tarafeyni icbara hükümete salâhiyet ver- mektedir. Hülâsa, köy kanunumuzda ds hıfzıssıhhaya ve nüfusun hima- Yemiş uri 9 aylık öksüz Sholomo ve vapurda ona bakanı, Mısırlı , enmarot". Ahmet “Çöl gemisi!” Develer. gisi çöl harbinde tank- lar ve makineler kulla- nıldığı halde hâlâ kendisine “çöl ge- misi,, lâkabı tekı- Jan develere ihti yaç vardır.Bu hay vanım öyle bazı mezivetleri vardır ki en ileri tek Adlan nik vasıtaları bile bunun yerini alamamaktadır. “Çöl gemileri,, kum Üzerin- de saatte 65 kilometrelik bir ratle uçabilirler, Ayni zaman- da icabında o kadar sessiz ve ustaca yürürler ki bir düsman kampının 19-29 metre yakının- dan biç sezdirmeden geçebilir- ler Mari matbaası tarafından neşredilmiştir. Kitabı yazan Monpelller Tıp Fs- kültesi iç hastalıkları kliniği profe. sörü 1, Rimbaud, çeviren İstanbul Tıp Fakültesi sinir hastalıkları klini- &i Ordinaryüsü dektor H, Diker'dir. BAYINDIRLIK İŞLERİ DERGİ- 8i — Nafia Vekâleti tarafından Güç ayda bir neşredilen Birinelkânun 940 tarihli fenni Kısmı birçok resin ve yazılarla çikiniştir. KAYNAK — Balikesir Hafkevi mecmuasıdır, 90 ve 91 inc sayıları özlü yazılarla çıkmıştır. La TURGUI KEMALİST — Anka- ra Matbuat Umum Müdürlüğü tara, fından Frünsiz lisanı üzerine neşre- dilen &ylik bir mecmuadır. Memle- ketimizi e harice tanıttırmıya yarar, özlü yazı ve resimlerle doludur. larında en ziyade hörgüclü de- veyi kullanmayı tercih ederler. Zira diğerleri askeri maksatlar için biraz yavaştır. Lüzumunda askerler devenin sütünü içebilirler, kumaş yap- makta, kılından istifade ederler ve hattâ bazan etini yiyebilir- ler. Hattâ susuzluk son dereceyi bulduğu takdirde deveyi kesip midesinin bir tarafında biriktir. diği ihtiyat suyu içebilirler, .. Sağır ve dilsizler merikada, o Pansilvanya devletinde yanılan yeni bir tecrübede dok torlar, su neticeye varmışlardır, Mu ayyen uzuvları a- rızah olanların di- ğer uzuvları daha kuvvetli oluyor. Bir körün işit me kabiliyeti normal bir insan- dan cok daha kuvvetlidir. 600 sağır ve dilsiz şoförden i- ki sene icinde yalnız iki tanesi! Demek ki! kaza yapmıslardır. sağır ve dilsizlerin dikkat has- Saları daha kuvvetlidir. Konusamiyan ve İsitemiyen. | « lerin kabiliyetli oldukları diğer | bir sey de mühimmat fab ba larında, makinelerin gürült sünden rahatsız olmadıkları | i cin. normal bir İnsandan hemen hemen iki misli fazla iş çıkar malarıdır. Bu tecrübeler önünde şimdi ortaya veni bir iddia cıkmıştır Su halde bu harp günlerinde mühimmat sanavlinin ve soför- lüğün pek mühim olduğu bü sı” ralarda, sağır ve dilsizlerden a yami İstifade etmek mümkün dür. Ve eğer onları fabrikalara « doldurursak o zaman başka yer lerde kullanabileceğimiz amele, lerin etleri serbest kalır ve böy lece insan kuvvetimiz artar, TOPLANTILAR: Kızılay Beşiktaş pubesinden: Umu- mİ nizamname hükümlerine tevfikan kaza şubemizin yıllık kongresi 72 Şubat cumartesi günü saat 18 te Be. şiktaşta Akaretlerde Halkevi sala - nunda siktedilecektir. Bütün Azanın İneilizleri müstemleke ordu-İleşrifleri rica olurur, 3: İS İTAKVIMDEN e Selâm Mr Vekâleti neşreylediği bir talimatname ile kw ve erkek talebenin nasıl selân vermeleri lâzım geleceğini tesbi etti, Talimatnamde bahsedile serpuşa gazeteler yanlış İsim ve riyorlar, Talebeni: şlarma giy dikleri kasket değildir. Kepidiz Ve kepinin üniforma gibi resmi yeti vardı Eğer talebe başın: kepi yeri, elini güneşliği laması doğru olamaz. Talebenin selim meselesi hal ledildikten sonra bir de balk a rasında şapka ile selim hususu nun da halli faydadan hali deği dir sanıyorum. Bizde eskiden baş açmak hür metsizlik sayılırdı, Buna muko bil hürmet için papuçlarımızı çı karırdık, Selima “rica ve intizar etme manasına gelen “temenna,. adın koymuştuk. Bu da bir çok dere celere taksim edildiği için temen na, selâm verilen adamın şahı ve mevkiiyle mütenasip bir şeki de olurdu. Bu derece bir maduns karşı sinek kovar gibi alnrmızdar yahut göğüs, kalça ve topuktar başlardı. Selimlanan Sadrâzân olursa kol mümkün olduğu kadar geriden bir küreleme ile sallanır el göbek, sine, ağız istasyonlarına uğradıktan sonra haşa doğru fır. lar. Hele iltifat eden Padişah ol du mu? O zaman vücut, tepeden üç yerin: , kala öne ö hazırlan, koçlara yahut dalmaya hazırla han yüzgeçlere dönerdik, Bunun adına “yedi yerden temenna, se kizincide elpençe divan, denilir, Bu temelluklara “terbiye,, nas mı verilirdi, Şimdi şapka ile selâmda da bu nisbetsizlikleri bazan görüyorum. Kadıköy iskelesinde iki zat bir birlerine sapka çıkrrarak selâm verdiler, Kendimi on üçüncü Lui devrine sit "Üç silâhşorlar,, fiğ mini seyrediyorum sandım, Sap ka çevik bir hareketle (baştar uçtu; koca bir daire çizdi. Üs tünde tüyler olsa mutlaka yer süpürecekti, Bazan iki teklifi ahbap bir birine rasizelirlerse her ikisi de şapka'tllerinde baş açık konüşu yorlar. Bu nezaket ancak kadın lara karşı yapılır. Sokakta erkek ler arasında yapılması gülünç tür, Son zamanda. Avrupada he men hemen şapkayı çıkarıp el de tutmak âdeti bile kaldırılmış ta, Sol el ile şapkanm tepesinden tutulup selâm verilir ve şapka yine başa giyilir, sağ elle de mu safaha edilir. Araplar selâm meselesine çol ehemmiyet verirler, Birisine; — Selâmün aleyk! dediniz m ekseriya: 'e aleyna ve aleykesselâm, ve rahmelüllah ve berekâtühu hâzüâ min fadlı rabbi, ceval verir, Cevabın sonu yağmurlu bir havada sapka elde beklenirse nezleye birebirdir. Ben selâmın en güzelini “mer- haba,, da bulurum. Hem kısa, hem şümullü, hem demokratik hem de manalıdız. Ahmet Vefik Pasa merhem Ruren valisi iken herkesi bu kelime ile selâmlar- mış, Eski usul kandilli temenma yü- zünden başıma gelen bir vakayı anlatayım; Kundan 30 sene evvel yeni ga seteciliğe başladığım zaman Bul zar ve Sırp kralları İstanbul gelmişlerdi. Bu zivarete ait ya zıları ben yazıyordum, O zama Osmanlı tahtında Gabaveti ka dar şenmeti mücerrep bir padi sah yardı. Bir gün Ciybü Hüma yun kâtibinin odasına çağrrıldım bana bir kırmızı kese uzatarak: — Zatı Şahane size ihsand bulundular! Dedi, Pek genç o! duğum icin bunu manasız bulu yor ve âdâhını da bilmiyordum — Tetekktir ederim. Fakat ber gazetemden hakkımı alıyorum Dedim. Kâtiv güldü: — Bu pad ihsanıdır. Red dedilmer. Öyle her para gibi ce be de atılmaz. — Ne yapılır? — Alsenksınız; ein Basınız: koyacaksınız, sonra geri geri te mepna ede ede çekileceksiniz, U- sul böyledir. Merasimin ilk kısmı yapıldı. Fakat ikinci kımı bir fsifkete sebep olda. Geri çeri çekilirken odanın ortasımdıki kocaman man alın tahinsına takıldım. Müthis bir gürültü ile içi ateş dolu man i. Ben bir tarafa ve Atesler halıların ts. tüne yayıldı, Hademeler kosuştu. Elbisem pafta pafta vandı. ilk ve son olarak nm Sahara) yi de TAKYIMCI aldığına terziye verdim. NOT — Adresini bilmediğimden dolayı doğrudar doğruya | kendisine mektup yazamadığım Ankara yucularımdan Biy Hikmet Gömü'nün hakkımda gösterdiği veccih ve üfela, İeşckkür ederim. T,