ONYAN BAŞINA m Yazan: E.D. - Varşovadan Kalkan Hususi Tren Birlinden Varşovaya gelen bu götürecekti, o Perondaki arasında görüldüğü gibi, bu irene binmek müsaadesini alan bazı ka- dırlar da vurdı. Bunlar, Polanya İebaasından Alman kadınları idi. Bunlar, Varşovada uğradıkları ve, ya gördükleri felâketli manzara İarı anlaıyorlardı, Gi vc Çin sefaretinde olan bir arkadaşıma misafir gittim. Murarebeler esnasında, diğer se- nız bir kadın Varşovada kalmış 1. Birdenbire kapı açılarak oda ya Çinli bir erkek girdi. Arka- 'daşım “Vang!,, diye bağırarak misafirini sevinçle karşıladı. * * Mümessiller Varşovada eğer, Berlinden o Varşova- bütün sefaretlerin imessillerini getiren hususi bir trem gelmişti Aralarında Rumen sefareti müşavirinin de bulunduğunu görerek bemen o- raya gittim. Polonyada kalmış bütün Rumenler müşavir D'nin etrafında toplanmışlardı. Bu a- rada, bir kadın muhasara esma smda Kocasının sokakta nasıl ği- düğünü anlattı. Bir mermi par - çast zavallı karnına isa- bet ederek içinde bütün varını taşıdığı kuşağını paramparça et- mişti. Müşavir, eve çabuk dönmiye- ceğini söyliyerek, Alman marklarından bir miktar verdi, çünkü Polonya parası kıymeti. nin yarısını kaybedip 1 jolt ya- rım marka geçiyordu. Müşavir evime götürmek üzere, bir de mektup aldı; fazla bir şey yapı- madı ve büsusi trenle Berline gitti, Yemvr terketmeğe mu - vaffak ekim soğuk sonbahar gününü asla unutmam. Sabahleyin Alman komutanlığı. na gitmiştim. Hususi trenle Ber linden gelen Almanyanın sabık © Polonya elçisinin bana vize vere- © bileceğini söylediler. Onu, trenin bir saat evvel garda, daha doğrusu bir zamanlar garın bulunduğu le görebilmem mümkündü; oraya gittim Diplomatlar: beklerken, hu hazin, yikik memlekete sanki başka bir dünyadan gelmiş, muh teşem trenin önünde, peronda Birdenbire vagon- Jarden birine doğru yürüyen bavullu iki kadın gözüme çarptı, Bana izah edildiğine göre, bun- almış, lonya tebaasından Almandı “.— Demek hususi trene Ka- dinlar da kabul olunuyor, diye düşünerek şansımı denemeğe kür rar verdim, Tren komulannı kolaylıkla buldum. Bu terbiyeli, nazik Alman zabiti derdimi he- di. Fakat, ben bu nadir fırsatı Te benim gibi birkaç ta- iili'daba vardı. Hepimize i- kinci mevki bir vagon tahsis €- dildi. Kupe arkadaşım, fevka- lâde güzel, Polonyah genç bir “losluğu tavsiye etmişti. Orada, genç kızı barındırıp, kendisine yardım et- mişlerdi; şimdi, eskiden Bolivya- ya iltica etmiş ya. Buna gidiyordu EN mız Insanlara değil, ona dokum maktan çekinen bombalara da tesir etmiş olduğunu düşünüyor” O esnada genç kız çok endişe M idi: Haklarında bir çak fena şeyler işittiği Alman zabitleriy- le dolu bir trenin içinde bulun- nan, bizim gibi iki kadma tür lü türlü münesebetsizlikler ya- üddet, içinde, Almanla- rm kadınlara karşı fevkalâde na- zik davrandıklarını bizzat teş rübe etliğimi söyliyerek, zaval- ayı elimden geldiği kadar teselli etmeğe çalıştım. “— Görmüyor musunuz, di- yordum. Bizim kupeye giren bi- İe yoktur, bundan bizim sefaret memurlarımız da bizimle yep 'reşaodnun;ng opudz pals! ne korkuyorsunuz?,, Tr bu onada kapı çalındı, arkadaşımın benzi uçmuş” tu; endişe le yüzüme baktı... Ku| pemize yaveriyle beraber tren komutanı gelmiş ve çok Lerbiye. | di bir tavırla, hareketten evvel yemek yeyip yivemediğimizi sor | dır. Menfi bir cevap verdik “— O halde garsonu size deririm, dedi. Siz muattessül lo kanta vagonuna gidemezsiniz .,, Bir kaç dakika sonra, önümü. 26 elinde türlü türlü yemeklerle 'dolu kocaman bir tepsi tutan bir garson çıkmişlı, o Arkadaşınla mânalr mânalı bakıştık ve gar- son gittikten sonra, aç kurtlar gibi, yemeğe ai k ha başlangıcındanberi ilk defa ol rak karammızı iyice doyurduk. (ARKASI V Poliste: Zincirlikuyuda , — Bir Ölü Bulundu Dün sabah Zinetrlikeyada Gül tepe gazinosu civarında içi su do. kı bir çukur içinde bir erkek ce. sedi bulunmuştur. Beyoğlunda Bayram sokağında kahvecilik ya| pan Kâzıma ait olduğu anlaşılan cesedin üzerinde hiçbir yara be- te yoktur. Ceset dün adliye dok. İtoru Enver Karan tarafmdan mu ayene edilmiş ve morga kaldırı. miştir. Tahkikata devam edil. mektedir. Kâzimin sarhoşlukla çukura düşüp boğulduğu tahmin edilmektedir. İHTİLAS YAPMIŞ — İnhisar. lar idaresinin Cibali tütün fabri- kası veznedarı Ahmet Künçer fabrika defterlerinde e tahrifat yapmış, zimmetine 5 bin lira pa ra iştir. Dün suçlunun e- winde arama yapılmış, paranm bir kısın bulunmuş ve müsadere letilmiştir. Doğruca adliyeye ve- rilen veznedar, üçüncü sulh ceza TAN Hayatı Ucuzlatmak İçin Tetkiklere ve Tedbir Alınmıya Başlandı Trikotajcılar Her Sınıf Halkın Kullanabileceği Eşya Yapacaklar ve Lüks İmalâftan Vaz Geçeceklerdir. Deri ve Kumaş İçin de Yeni ve Esaslı Tedbir Alınıyor Hayatı ucuzlatmak için sanayi müesseselerimizin, lüks ve müto. pevvi mamulâttan ziyade halkın birinci derecede ihtiyacı olan malları imal etmeleri lüzumun dan bahsetmiştik. kate alınmış, çorap ve fanilâ fab. rikatörleri.dün ticaret odasına çağırılarak umumi kâtip Cevat lantı yapılmıştır. Cevat Düzenli, fabrikalarımı - zın ber şeyden evvel her sınıf halkın kullanabileceği çorap, fu. nilâ, kumaş ve gömlek imal et meleri lüzumunu tebarüz ettir. miş ve bu hususta fabrikatörler. den söz almıştır. Fabrikatörler önümüzdeki hafta içinde odaya bir vereceklerdir. Bu ra por fabrikatörlerin de iştirak tikleri bir komisyonda görü: cek. hazırlanacak halk tipi nü - Kumaş fiyatları Bütün yerli masnuatin ucuzla. tılması için çalışılmaktadır. Tri. ıkotaj mamulâttan başka İpilmakta, İktisat Vekâleti yerli kumaşların pahalı satılmasındaki İsebepleri araştırmaktadır. Ku. maş fabrikatörlerinden mürek - kep bir heyet bu hususta izahat İ a ei İDüzenlinin Hiyasetinde hir top -|vermek üzere Ankaraya gitmiş e İtir. İ Deri sanayiinin de bu çerçeve İdahifinde tanzimi için tetkikler yapılmaktadır. Derilerin cins ve İnevilere ayrılması takarrüir etmiş gibidir. İktisat Vekâleti sanayi İtetkik heyeti reisi Şevket Sürey. ya şehrimizde bu işle meşgul ol. maktadır ve dün dericilerin bir toplantısına riyaset etmiştir. Sabun sanayii Halkın aldanmaması ve alda- tılması için sabun nevileri ve ev zamnameyle âdi sabunlarla ko - kulu tuvalet sabunlarında ne miktar yağ ve diğer iptidai mad. delerin bulunacağı tesbit edil. -İsanâyli üzerinde de tetitikler ya- | mektedir. Nizamnameye uygun!n olmıyan kokulu sabunların satıl- masına müsande edilmiyecektir. Mıntaka iktisat müdürlüğü, sa- İbun nizamnamesi hakkında, sa - İbun imalâthanesi sahiplerinin fik rini sormsktadır. Lüks mağazalar işi Fiatjarı mürâkabe komisyonu umumi masrafları fazla olan ma İğazaları lüks mağaza diye kabul etmişti, halbuki Ticaret Vekâleti, lüks mağaza tâhirinden, içinde lüks ve antika malların, satıldığı mağazaları kasdetinektedir. Mü. cevherat mağazaları da lüks ma #aza sayılmaktadır. Mamafih lüks mağazalar hak- kında Ticaret Vekâleti henüz müneler de Vekâlete gönderile. | safı hakkında da yeni bir nizam.| Kati bir karar da vermiş de. cektir, name hazırlanmaktadır. Bu ni - gildir. Bornovada Heyelân Oldu, Bütün Şehir Susuz Kaldı İzmir, 14 (TAN) — Bornova- nn Çam köyünde ge dahilinde heyelân © heyelân neticesi içme suyu tesisa- — İı bozulmuş ve Bornova susuz Kulmıştır. Maltepede Plâj Şehri Kuruluyor Ankara bahçeli evler koopera- yeniden ayrı bir kooperatif tesis ederek Maltepede bir plâj şehri kurmıya teşebbüs etmiştir. Bu maksatla Maltepede yedi yüz dönüm arazi satın almıştır. Bu - raya asfalt yol yapılması, elek - trik, havagazı ve telefon tesisatı kurulması temin edilmiştir. Mal- tepe plâj şehri olarak inşa edil: cektir, Ayrıca klüp, gazino, tenis ve diğer spor şubeleri için yerler ayrılacaktır. TALEBE KAMPI — Şehircilik mütehassısı Prost ilk mektep ta. lebesi için Floryada daimi bir kamp yeri tesisi için bir plân hazırlamıştır, Köylerdeki seyyar mektep barakaları buraya getiri. da istievap edilmiş ve suçlarını kismen itiraf ettiğinden tevkif o. | Yunmuştur. | lecek ve ayda on beş lira ile okul talebesinin «bu kamptan istifade İetmesi temin edilecektir. | o Süt Mes'elesi Her Gün 7 Bin Kilo Kaymaksız Süt Satı Dün sütçüler cemiyeti yılık kongresini yupmıştır. Kongrada okunan rspora nazaran ber gün şehrimizde yedi bin kilodan f52 la kaymağı alınmış manda sütü satılmakta ve yapılan kontrolle- re rağmen bunun önüne geçile - memektedir. Bu suretle de halk İnoksan gıdalı sütü halis süt fin. tı üzerinden almak suretile iki defa zarar görmektedir. Üstelik bu sütlere bol miktarda su katı. larak sütün yağ miktarı binde yirmiye düşmektedir. Geçen sene bu hususta beledi- yeye müteaddit şikâyetler ve mü racaatlar yapılmış, fakat müsbet netice alınamamıştır. Hastanele. Jrin sütü müteahhitlerden tablil etmeden almakta bulunması da 'süt hilekârlarına cesaret vermek. tedir. Son günlerde müstehsil olma. dan ve mandırası bulunmadan süt müteahhitliği yapanlar çoğal. mış ve şehrin sıhhati bu yüzden dalma tehlikeye maruz kalmış - tar. lıyormuş | İçinde halis süt bulunan kap- lara kırmızı, yarı kaymağı alın mış süt bulunan kaplara yeşil, kaymağı tam alınmış süt bulu - man kaplara mavi renkte etiket konulması mecburidir, Buna rağ men bütün süt kaplarına kırmazi İetiket konulmaktadır. Muhtelif İcins hayvan sütlerini karıştırmak yasaktır. Buna rağmen şehirde satılan sütlerin mühim bir kıs. İma inek sütü ile karıştırılmakta. İdir. Şehrin Kasımpaşa, Kumka pi ve Samatya mmtakalarında makine ile yağı alınmış ve gıda miktarı kalmamış süt satılmak- tadır. Beyoğlu kısmında da su katılmış süt bulunmaktadır. Mu. hallebiciler halis sütün kilosunu 30 kuruştan almaktadırlar, Şehrimizde sütün yağını almak için 33 makine çalışmaktadır. Arı kara ve İzmir belediyeleri süsi yağını alan makineleri yasak et. mek suretile kendi şohirlilerine halis süt içmek İmkânını vermiş lerdir, Müstahdemin Hakkında Yeni Kararlar Alındı Bütün Müstahdemler Muayene Olacaklar Dün toplanan Şehir Meclisi Türk okutma kurumuna yardım için beş bin lira verilmesi v seki hastanesine Tıp Fakültesi İkesabına on beş yatak ilâvesi tek İlirlerini bütçe encümenine hava. le etmiştir. Zeynep il tanesindeki depo, hademe ve he- ikimler için ayrılan yerlerin te dav! için kullanılması ve burala- ra elli yatak ilâvesi için »nede çamaşırhane tesi 0 lira ayrılması için ve riyasete bavale edi miştir -Taksimden Tophaneye İ- tep yolun plânı tetkik edilirken münakaşa yapılmış ve neticede bu yolun genişletilmesinin esas olarak kabul edilerek tatbikatın tehiri kararlaştırılmıştır. Meclis dünkü içtimaında halk ile temas eden hizmet ve san'at erbabile te- mizliğe müteallik işleri görenler gıda maddeleri yapan, satan ve verenler hakkında yeni hüküm - ler de kabul etmiştir. Bu hüküm. lere göre; mürebbiye, sütnine, hizmetçi, aşçı, çamaşırcı, uşak, hamal, şoför, arabacı, kayıkçı, İberber, gıda maddeleri yapan, sa” İtan veya verenler, süthanelerde İ çalışanlar, süt satanlar sıhhi mu ayenelerini yaptırmıya, ehliyet vesikası ulmuya ve belediyeye kaydolunmuya mecburdurlar. Süt nine ve mürebbiyeler işe başla - madan evvel ve sonra her altı ay da bir sıhhi muayenelerini yap. tıracaklardır. Berberler, gıda maddeleri yapan, satan ve veren Jer, umuma mahsus yapılacak, yıkanacak, temizlenecek yerler. le eğlence yerlerinde çalışanlar İçamaşırcılar, hizmetçi, biletçi ve muayenelerini yaptıracaklardır. Şehir Meclisi salı günü yine toplanacak ve belediye zabıtası. pin diğer maddelerini müzakere edeceklerdir. Bir Köylü Bir Kaplan Yakaladı tesi yazıyor! Kozanın Gedikli köyünde Hü seyin oğlu Hamza, kurt tutmak için bir kapan kurmuş, fakat bu kapana bir kurt yerine bir kap - İnn tutulmuştur. Hamza, tuzağı düşen kaplanın feryadını işidinee kurt yakalan. dı zannı İle dışarı fırlamış, fakat kapana tek ayağından yakalan - mış olan kaplanın hücumuna uğ- ramıştır. Kaplanla Hamza arasında tam 20 dakika devam eden bir müca- dele olmuş, bu mücadelede Ham. za sol kolundan iki derin yara al. mıştır. Hamza kaplanı öldürmüş- tür. Fakat kendisi de tedavi edil. mek üzere hastaneye kaldırılmış tır. Adanada çıkan Türksözü güze kapıcılar da her üç ayda bir sıhhi | helen Mustafa Hayrullah, 15-2-941 Hayyam'ın Şözü Yazan : Naci Sadullah yam: “Yılanın başını da le ez: Düşmanın galip gelirse yi lan ölür, yılan gali; gelirse, bir düşmanın eksilmiş olur!,, demi Bu sözleri hatırlayanlar, bug bütün dünya milletlerinin politi- kasına hâkim olan müşterek “tandans,, ın en isabetli teşhisini: “Hayvamizm!,, kelimesile koyar bazı milletler, kendi adderatma o musallat olar hancı menfaat, yılanının 26- irli başını, bir baska düşmanı nın yumruğile ezmek ii I Bu arada, göğsümüzü gere ge re iddia ve isbat edebiliriz ki, bir man yumruğu olmamak, ve bir yılanı düşman yumruğile ez- memek isteyen müstesna bir mil- lettiz. Çünkü, hiç kimseye karsı düş man değiliz: Ve bizi zehirlemel isteyecek olan her hangi bir düş manı bizzat kendi yumruklarımız la ezecek kadar da kuvvetliyiz. Bilâistisna her milletin, bu ba- kımdan Türkiyeye £ benzemek mazhariyetine kavuşacağı gün- dür ki, milletler arası pelitika- sı, büyük riyakârlıkların Jekesin- den kurtulmak imkânını bula- caktı Adliyede Yeni Tertfiler Müddeiumumilerden Terfi Edenlerin Listesini o Veriyoruz Ankara, 14 (TAN Muhabirin- Adliye Vekâleti Eylül 1940 tarihinde iki senelik müd- detini ikmal eden müddeiumu- milerin listesini | hazırlamıştır; aynen bildiriyorum; İ Altıncı dereceden terfi edenler Kayseri müddeltmumisi Feyzi W* ken, Yedinct dereceden tercihan terfi edenler Ankaradan Hüseyin Sapmazlı * Yedinci derceden terfi edenler Eliriğdan Nüri Önler, Adapazarin., dan Nusret Tucer, Burhaniyeden Sul. lir, ve Malatyadan Zeki tercihan terfi edenler İstanbuldan Sabri Kösebay ve Ce- İletin Köseoğlu, İneboludan Hik « met Tüzel, Bastan Recai İstanbuldan Übeyt Gliszboğlu, Cebe Ubereketten Rüştü Kaykçıoğla, baş müddeiumumi muavinlerinden İsmail Hadımhoğlu ve Ziya Belkuvar, Sekizinci dereceden terfi edenler Boludan Zahit Tar, Çorumdan Ke, mal Tan, Burdurdan Zeki Dalolay, Eölrneden Âşir Aksu, Sıvastan Baha Soysal, Andirinden Şükrü Sancsr Üsküdardan Nazif Yoşer, Mudanya - Ayşe'den Nurullah Ataç'a Mektup Bg“: (Aysel adında bir kadına yazıp postrestanta göndereceğiniz yerde dar ima dalgınlıkla matbaaya yolladığınız mektupları gazetede okuyorum. Niçin bu bayanın soy adını da kullanmıyor. sunuz? Ben bir başka Ayşe sıfatiyle bu ihmalinizden şikâyetçiyim. Gittikçe beni üleme rüsvay edecek- siniz, » benim edebiyatla meşgul olduğumu bildiklerinden, “sa. kın bu Ayşe sen olmayasın kardeş?,, di- yorlar. “Vallahi, billâhi o Ayşe ben değilim!,, diyorum. İnanmıyorlar. Ay- Soy adını hüllen ve merhame- ten ilâve etmenizi rica için yazdığım bu mektubu kısacık göndermeğe gi lim razı olmadı. Biraz sizden ve ede- biyat görüşünüzden bahsedeceğim, Son mektuplarımızdan birinde Ayie- ye: “Ayse, söyle senin için kimden nef. ret etmeliyim.,, Gibi bir söz sarlelmiz- Vaktiyle (Kezban) adında bir baya” na da mektuplar yolluyordunur. O zamanları hatırlıyor musunuz. Hanife (Müsavat) diye nikaleler kalenit al - dığımız devri. “Kayıkta olmanın hicabi vardır.,, Diyordunuz. Sonra we oldu kuzum? Divanlarda mısralar aramağa başladınız. “Her şeyden evvel müzik,, diye feryat ediyorsunuz. Sizin için bir bakikat: Değişiyorum zannediyorsunuz. Halbuki dönüyorsu- miz. İkisi ayrı ayrı şeylerdir. Şimdi madem ki: “maksudu eserse “mısraı berceste kâfidir! kanaatindesi. niz, dünya yüzünde, sizin anladığınız tar ve en parlak mısra size söyliyece- ğim: Failâtün, failâtün, failâfün fa- ilün ? Haydi ezberleyiniz. Ayrıca münası olmadığından kolayca tekrarlıyacağını- zı ümit ediyorum, Derhal ezberlerseniz /Fikirler ve insanlar) başlıklı makale. lerinizden birini oturur, yazarsınız. VE. Mısra sevmenin faydaları ısra sevmek nedir? ne faydaları olur? Arzedeyim; Bir misra; tren yolundan kesilip a lınmış bir karış uzunluğunda ray par- çasıdır. Yâni ne raydır, ne ray değil! Sadece ray parçası. Bir işe yarar mi? Elbet yarar. At nalı olur. Civata başı olur. - Yâni somun olur - birisinin ka- 'iiitsanız, adamcağızın başını ya- rar. Lâkin üstünden vagonların ve lo- komotiflerin geçip gitmesine yaramaz! Böyle bir muazzam iş görebilmesi mi Bsy Ataç, milyonlarca, milyarlarca ka rış rayın birbirinden koparılmamış ol- ması, yanyana bulunması ve bunların iki müvazi çizgi halinde Uzaması, sağ lam bir zemine mantıki mi he. sabiyle döşenmiş"olması lâzımdır Amma diyorsunuz ki (Ben şiirin bir işe yaraması icap ettiğine kani de- Zilim,) Yağma yok, Bay Ataç, şiiri, mis- a mısra yalmanza bu hirare ülümes- ralardan parlak makale mevzuları ve bir (inüinekkit tacı) imal etmenize uzun boylu göz yumulmuyacakür sanırım, Şair o adamdır ki her şeyden evvel - hayat karşısında bir tek mısra söyleyip susumaz, Hele mânasız söze - üstünde düşünülüp mâna aranmıyacak söze de- mek istiyorum - hiç tahammül edemez. rahmetli Cenap: bir mânası var. Demişti, “Müânasız şiirin de dır. Yazan budaladır.,, Mısracikları neden seviyorsunuz? Bence bütün hüneriniz burada: Seydiği- niz şairler, yaşlı olsun, genç olsun, en büyüğünden en küçüğüne kadar hep mısra zenaatkârlarıdırlar, Mısracı mü- nekkit olmakla iki devrin şilerasını tut- lüyorsunuz. Bir cesit edebiyat huzurlarında lâl gittikleri yerde (Bar nasıl işletilir?), (meyhane ni ü olanları, yâni bu kitapları boy sırası neden dizmiş? | Bunlar neler yazarlar?) diye meraka düşenler yanlarında birer ansiklopedi getirdiler. O zaman ilim meydanında u. ; zun uzun boru öttüren debriler, ; meler, ukalâlar birer tarafa savuştu. Şimdi öyle çiçeği göbeğinde (ayaklı kü- tüphanelerimiz), (kırk anbarlarımız/, (her telden çalip oynar filozoflarrmız) kalrıadı, Fakat İlim cihetinden yapılan hu krsmi temizlikten edebiyat cihei - daha çok su götürdüğü için olacak - yakasını kurtardı. Mısra müptelâları, “şiirde mâna a- ranmaz!,, diyenler işte bu satırdan kur- ri hakikaten güzel yazıyorsunuz. Sizde | bir telif tarafı olduğunu eskidenberi s€- ziyordum. Meğer (asri ve edebi aşk mektupları) isimli bir kitap yazabilir. | mişsiniz. Bu da bir şeydir. Gönül alış! “ yüzbeyüz oluyor amma, kaleme büsbütün İş düşmüyor #annet- memeli, Onun da sırası geliyor. Lâkin #imdiki âşıklar bir tuhaf, önce kurşunu | atıp sonra nişan alıyorlar. Bu da dünyanın ters döndüğüne bir zel misaldir. Sizi ayrimi hmiyerni sonra saz iyorlar, çalmak) öy- le bir zenasttir ki (çalmak) fiiliyle tâ- rif edildiği halde ayıp ve âdi sayılmaz. Bir insan, i, kırkından sonra da (sazende) olabilir, Asil felâket kirki- nızdan sonra (hânendej ölmanızda idi. Gıyabi hürmetlerimi takdim ederim Bay Ataç, ORK K dem Özkun, Saraydan Hükmet Sonel, Niğdeden İsmail Zeybekoğlu, Artvinden Humdi İyigün, Mesudiyo- den Abdülletit Akâlın, Bisadan Hak- ki Çağırankaya, Kırşehirden o Fevzi Alok, Zileden Sulhi Ulucâ, Siverek- ten Abdulish Büker, Teyik Erpağ, İstanbuldan Lti Kay. nak, Ağrdan Sulhi Ural, Ünyeden Hikmet Birer ve Alucrsdan Abdul. tah Şen, Dokuzuncu dereceden tercihan terfi edenler Başmüddetnmumi o musvinlerinden Mürüvvet Tüzünkan, Bolvadinden Necati Erdoğan, Dursunbeyden Ces mil Akdoğun, Kayseriden Sabri Ev türk, baş müddelumumi muavinle « rinden Ekrem Gökvardar ve Adana dan Şerafettin Gökmen, Dokuzuncu dereceden terfi edenler Mustafa Kemalpaşadan Salih Oy” man Kel irden İrfari Bağdeş, Ve. zirköprüden Servet Yener, İstanbul- dan Hicabi Dinç, Tesörenden | İsmet Ulay, Vandan Ömer Yörükoğlu, Mar nisrdan Telât Özpolat, | İstamtmldapı Turgut Oxtay, Denizliden oCemil Alilmtaz Söylemez, Tokattan Nuri Ocakçıoğlu, Gümüşhaneden AH Öz. demir, Gönenden Sadık Yırcalı, İs < " tanbuldan Ziyaettin Yozgan, Orhsf Tığrak, Edip Ünül ve Tahsin Okuf, Ankaradan Puat Börekçi, Finfkeder Hamit Selekler, Çaldan Najl Çelebi” oğlu, İstanbuldan Sadrettin Berk Fehmi Çakıl ve Cevdet Özpüy, Bolu” dan Gelip Parlas, © Merzifondaf Mustafa Somer, Yalovsdan Haki “Tallmcioğlu, Sındırmdan Nustet Te” © kin, Yozgattan Kamer Gerçek, Gör < desten İlikmet Tırhan, Bmirdağdi Hakki Aluron, Erköyden o Muwmi ef Rahşı, İzmirden Kemal Berkard. Bekişehirden Besim Alok, Tirede Kemal Berk varklivrien Becaği EE, ZE