ansada (o cereyan (eden, Fransanın ve bütün dün- mukadderatında mühim ?ol oynıyacak olan hadisele- iy ru mana verebilmek için, ansada çarpışan siyasi tema- Mile hakkında bir fikir edin- & lâzımdır. Yedi ay evveline gelinceye ir Fransanın mukadderatına il, “m olan insanlar, İngiltere i- İş *ouna kadar işbirliği yap- Ni kararlaştırmışlardı. anya ile yapılan mütare- ve bu siyasetin başlıca yetlerinin tevkifinden son- i parçaya ayrılan Fransa- Siyaseti üzerine hâkim olan 'vetler nelerdir? Almanyası ile işbi Miyorlar ve, faal bir surette halede bulunabilecekleri hana intizaren,susmaktadır- Bu kuvveti, yani asıl Fransa- bir tarafa bırakacak olursak, in Fransada başlıca iki ce- nın çarpıştığı görülür. İMülhem oldukları esaslar iti- ile birbirlerinden pek farklı ayan bu iki eereyanın mahi- lerini tebarüz ettirelim: inci Cereyan II Birinci cereyanın taraflarla- rı, başta Laval olduğu İde Dent, Doriot gibi, bu ka- serbestçe hareket edecekle- ?amanı sabirsizlıkla bekliyen Mmüuratlarna erdiklerinden do- âdeta hayram yapan ve yeni #tiyi teşkil eden nazist unsur- dır. Bu cereyanın , Alman İş- altındaki Fransada bilhassa #tiste hâkim olması şayanı dik ir, Almanyanın teşviki ile ve Al Nan kuvvetlerinin himayesi al- İda çalişan bu politikacıların esi noktai nazarları şöyle hü- edilebilir: İyM Birinci teşrinde Montoir'da lerle Petain arasındaki görüş İde kararlaştırılan esaslar, ak» | ve İnsanlığın zaferi sayıla- it, Çünkü bu, karşılıklı em- get ve rasyonel iktisadi inki- Kel üzerinde atılan ilk mü- adımdır. Bunun uyandırdı. ilerin tahakkuk edebilme- Dük Fransız etinin bunun İki mahiketini ve ehemmi- ie kavraması ve Vichy hü- etinin bu esaslara uygun Halise ve dürüst bir siyaset ta- Nİ etmesi lâzım geliyordu. amm ABONE Türkiye BEDEL! Halbuki, galip Hitlerin m lüp Fransaya karsı gösterdiği a- Ticenaplık hareketleri, bir kısım efkârı umumiyede, Almanyanm Fransaya muhtaç olduğu fikrini uyandırdı. Almanyadan Fransa için iyi hiç bir sey beklenemiy çi, zamanın Fransa için çalış- ğı ve hadiselein inkişafına ihti- zar etmek lâzım geldiği kananti hasıl oldu. Diğer cihetten, memlekette tidarlarını henüz kaybetmemiş olan, Mareşal Pe- İain'in etrafında toplanan ve © nun üzerinde müessir olan poli- tikacılar, Almanyanın öşbirli te mak siyasetini takip ediyorlar. Bu adamlar, Fransayı ikinci de- fa olarak, İngiltereye satmak| i de daha urun zaman kalamayız. Almanya ile samimi olarak İş- birliği yapıp yapmıyacağımızı açıkça ve derhal söylememiz lâ- zımdır.,, İkinci Cereyan Jareşal Petain'in temsil et- ikinci cereyanın ma- yülleri, dini kanaatleri bakımın- dan, demokrasi prensiplerinden ziyade otoriter bir devlet siste- mine taraftardır. İngilizlere kar- | # sempatisi olmayan Mareşal Almanlarla her sahada işbirliği yapmak arzusundadır. Ancak © bu işbirliğini, bugün için, Hit lerin anladığı manada anlama: maktadır. Mareşalin bu gün her seyden ziyade ehemmiyet verdi ğl sey, Fransanın yeniden harp sahnesi haline gelmemesidir. Ma reşal, Almanlarla ve İngilizler le askeri mahiyette işbirli, kaçmmak için bugüne kadar €- linden gelen her şeyi yapmıştır. Hatti kabineden mutantan bir surette attığı Laval'i tekrar ka- bul etmeye razı olmustur. Mare- şalin, harp sona orinciye ka- dar, Almanyaya karşi hayırhah | olan bir bitaraflık politikası mu- halaza ve harbin neticesine göre vaziyetini tayin etmek istediği anlaşılmaktadır. Mareşal Petain'in Almanyaya karşı gittikçe daha fazla muka vemet göstermesinde, hiç şüphe- siz, İngiliz muvaffakıyetleri mü him bir âmil olmuştur. Bunum içindir ki, Almanya İ- le Vichy hükümeti arasındaki münasebetlerin çok gerginleşti- ği böyle bir zamanda Bingazinin İngiliz kuvvetleri tarafından zaptedilmesi, Vichy hükümeti- nin kararı üzerinde müessir ©- lacak mahiyette mühim bir ha- disedir, İngilizler şimdi Şimali Afrikada serbest kalan küvvet- lerinin mühim bir kısmını her bangi bir harp sahasına naklet- mek imkânını kazanmıştır. Bu vaziyet, Hitlerin Vichy hükümetine karşı takip ettiği tehdit siyasetini değiştirmeye saik olabileceği gibi -Almanya için tehlikenin daha ziyadeleş- mesi dolayısile- Akdenize ve Ce- belitarığa bir an evvel inmek! maksadile Frunsa ve İspanyayı hemen işgal etmesine de mani olabilir. M. ANTEN A ERERKEN ŞİŞMANLIKTAN GELİR Mİ? Seker hastalığına tutulmuş o- lirdan hir kısmının ayni ze İa şişman olmalarından do- ; zayıflık modasına uymak en Bayanlardan bazıları da İs bahane tutarlar: Şişman -İş ha ieker hastalığına sebep olur- insan az yemek yer de hek, i i şeker hastalığı tsundan kurtulurmuş.. Bir kere, şeker | hastalığının anlarda görülmesi o kadar Min değildir. En geniş istatis- e” seker hastalığına tutulan dan yüzde 20, 22 sinin Para sisman olduklarını gös- Neri Yalnız bir istatistikte, e ika tutulan şişman vin nisbeti yüzde otuza çıkmış” e bile, şeker hastalığına tu- İİ yi sismanlar gene haylice e- A, Yette kalırlar, Şeker hasta- ea tutulanların en çoğu, yiz Yy, Yeti şişman değ Sonra da, &n yüksek nisbet kabul e- şeker hastalığının ayni| Jishat edemez demek | çü her hangi bir sebepten geleceği yarsa, onu şişman olarak karşi- lamak bir bahtiyarlık sayılır, cünkü şeker hastalığının en fe - nası en tehlikeli şekli insanı za- verem hastalığına gö- zelecek olan $€- ker hastalığı bu türlüsü ise şiş manlık ona tur: Kale da mağ ilerliyemez... Zaten, seker hastalığına tutu. Innlardan yüzde şu kadarının ay- ni zamanda şişman olması, © hastalığın sişmanlıktan geldiğini İkisinin bir arada olması ikisinin de, cok yemek - ten dei ü cudün sından ileri geldiğini Sisman yağlı yemekleri sever, onlardan cok yemek İster, çünkü ediği yağlardan, vücudünün i- inde istifade edemez, onları hi- eker hastalığına tutu seker yemek ister, şekerlerden istifa» de edemez. İştah vücudün ihti- yacına alâmettir... j Su buvkin (Yeni Su sami Hedefi) SU BASKINLARI Nasıl Önlenecek ? er sene yağışlı mevsimler. de, gazetelerde sık sık 0- kuruz: “Falan yerdeki su bas- kınından dolayı mahsul bi hasar görmüştür, zarar bü; tür, Telef cn şu kadar hayvan vardır... Aradan hirka gün veya hafta geçer, diğer mın takalar hakkında yine ayni me- alde haberler gözümüze çarpar. Bazan da yağmursuzluktan şi- kâyet edilir, hububatın sicak - tan ve susuzluktan harap olup gittiği söylenir. Yani bizde zeri- yat hâlâ Allahın rahmetine bel bağlamış bulunmaktadır. Acaba bu seylâpların. bu tuğ- yanların hepsi tabii bir âfet mi- dir, yoksa tedbirsizliğin ve gör- güsüzlüğün de bir tesiri var mi- dır. Salâhiyettar resmi ma- ar, bu İşi günün en mühim bir meselesi olarak ele almışlar ve bu mevzu üzerinde müsbet neticeler veren tetkiklerde bu- lunmuşlardır. Bu meyanda Nafia Vekâleti, mütehassıs memurlarına, mem- leketin bazı mıntakalarını ge?- dirmiş, bunlardan aldığı rapor- ları tetkik ederek bu su baskın larının bir felâket ve bir tabi Afet olmaktan ziyade barı ted- birsizliğin ve bilgisizliğin de bunda âmil olduğunu anlamış tir, Verilen malümeta nazaran balk, akar suların mecraların - da, kenarlarında rastgele ekim, bağcılık ve bahçecilik yapmak- fa ve hattâ buralarda otürmak için ev inşa etmektedir. Bir 347 Kişinin İntiharına Sebep Olan Yanardağ Jerema a adalarında © kadar çok yanardağ vardır ki, bun- ların hepsini bil- mek imkânsızdır. (Fuyi-Yama) nın beynelmilel şöhre- ti bir tarafa bi- rakılırsa Japonya- nın öteki yanardağları aşağı yu- karı meçhuldür. Fakat, Tokyo civarında Oshi- ma isminde ufak bir adanın ü- zerinde (Mihara-Yama) adlı bir yanardağ vardır ki, bunun 7 se- ne evveline giden bir hikâyesi ve kendine mahsus bir şöhreti vardır, Kiyato Masumato, Tokyonun güzelliği dillerde dolaşan genç ızlarından biridir. Nedense bu badem gözlü dilberi sevgilisi Terköder Kiyato, o kadar me- yustur ki, intihara karar verir. Bunda bile yenilikten ayrılmak istemiyen Tokyo güzeli 1933 s« nesinin soğuk bir şubat günün- de kendini (Mihara-Yama) ya- nardağının faaliyette olan kra- teri içine kaldırıp atmak sure- tiyle hayatına nihayet verir. Kiyato'nun icat ettiği bu yeni intihar şekli Japonyada pek rağ- bet görür. Umitsiz sevgililer, hayattan bezmişler bu usulü tatbika başlarlar. Buson yedi sene zarfında T: defterleri tam 347 kişinin a dilerini (Mihara-Yama) yanar- dağından İçeri atarak intihar ettiğini bir 1300 kişinin de bu niyetlerini tatbika koymak üze- reyken yakalandıklarını göste- rir, Yazan: müddet sonra, bu akar sular, yağmur sularının fazlalaşması, karların erimesile yatağını aşı- yor, rastladığı ne kadar mah - hayvan ve ev varsa yıkıp götürüyor, harap ediyor. Büyük şehirlerimizde imar müdürlüğü olmasına rağ- men, açılan cadde ve sokakla - rın, yapılan binaların plâna muvafık olmadığı görülerek yı- kıldığı veya düzeltildiği çok defa görülmektedir. Bircok su havzalarında, köylünün girişe ceği bu gibi ziraat ve inşa fan- liyetini daha evvelden kontrol etmek, çok büyük bir istir ve hattâ İmkânsızdır. “denilebilir. Bu, mıntakalardaki ihtiyaçla - nn bundan otuz, kırk yıl evvel, buralarda avni sekilde bazı hâdiseler olduğunu söyle- dikleri bildirilmektedir. Bu hal de gösteriyor ki, zaman zaman vukubulan bu gibi su baskin - ları ve bunun neticesi olarsk husule gelen büyük zararlar ve hasarlar, durup dururken ol - mamıştır. mukedder olan âkı- bet kendini göstermiştir. * W ukarıda neşrettiğimiz f0- tograflar, gecenlerde bü yük bir feyezan olduğunu ha - ber aldığımız Edirne manzara- larını göstermektedir. Tetkik edilecek olursa bü izahatın doğ GOZİ Emin KARAKUŞ | ruluğu, burada aynen müşahe- de olunmaktadır: Bundan bir hayli zaman ev - vel bir köprü yapılıyor. İnşaat sırasında, bu skar suyun taştı- gı zaman kaplıyacağı yer he - saplanarak; altında müteaddit gi bırakılıyor. Fakat birkaç sene içinde suyun bu seviyeye yükselmediğini gö- ren halk — fotograflarda &ö - rüldüğü gibi — köprünün yam- başında evler yapıyor, “hattâ suyun akmasına mâni olacak ağaçlar bile dikiyor. Aradan bir müddet daha geçip te, birkaç sene sonra bu su, o irtifaa çık tığı zaman evler yıkılıyor, in- sanlar ölüyor, türlü felâketler husule geliyor. Yapılan tetkiklerden anlaşıl- dığına göre,her akar su, he - men her kırk senede bir, en yüksek irtifan yükselmektedir. Kastamoni vilâyetinin bugün bunun gibi bir tehlikeye maruz bulunduğunu, yakında bu mın- takaya ait bir su afeti haberini gazetelerde okuyacağımızı mü- tehassıs kimseler şimdiden be- yan etmektedirler. Medeni — memleketlerde bu gibi baskınların önünü almak için türlü icaplar ve tedbirlere başvurulmuştur, Macaristan gi- bi kücük bir memleket 1840 se- nesinde naşladığı bu işe bugün dahi hâlâ devam etmektedir. İl İZLİ O Yazan: Sevim SERTEL Bir Gazetenin Müsabakası 933 senesinin şubat ayındı güzel Kiyato'nun kendini öldürdüğü sıralar- da Tokyoda «Yo- mivriz isminde kü- gezete Bu intihar hâdisesin- den istifadeye Kalkışan «Yo- mivriu de karileri şöyle bir ilân gördüler: «Bir müsabaka açıyoruz. (Mi- hara-Yama) yanardağının krâ terinden aşağı inmek cesaretini gösterip bize bu macerası hak- kında bir yazı yazana çok bü yük bir mükâfat vereceğiz. Mü sabaka IR on beş gün dür Ayni gazete kipleri halkı müsabakaya girmeğe teşvik et- mek için bir taraftan da yanar- dağın ağzında gönüllüyü aşağı indirip çıkartacak hususi terti- bat almaktadırlar. Toprağa tes- bit edilen demirden bir maka- ramn üzerine ucuna sarılı se- petten bir kompartıman mer- but olan sağlam bir tel sarıl- miştir. Makaraya raptedilmiş bir kol vasıtasiyle bu tel yaveri zaman sepet asağı doğru inecek; kol tersine çevrildiği zaman tel makaraya sarılarak sepet yuka- dana çıkmamıştır. On beşinci gün gelip çatmış, artık herkes gözeteyle alay etmeğe başlamış- tir, Fakat, o günkü gazetede hayretle bu büyük maceraya a- tılacak şahsın bulunduğunu o kumuşlardır. * * Bir Gazetecinin Cesareti —B: gönüllü #Yovmirir gaze- tesinin Başmuharriri «Ywatas dır. Ar- tık bütün şehir a- yaktadır. Hakike- ten Ywata, ailesile vedalaşdıktan, bir kaç ta mektup yaz” diktan sonra tayin edilen saatte büyük bir halk kütlesinin ö- nünde yüzüne-.gaz maskesini koyar, #epetten kompartimanın. içine girer ve «hazır» İşaretini verir. 130 metreye zaman yanardağının .derinlerinde bü- yük bir infilâk oluyor. Sepet sarsılır, OHer tarafı gazler sa- rar, fakat, Ywota, inmekte de- vam eder. 230 metrede kaya- lar üzerinde parçalanmış ve yanmış bir çok cesetlere rasge- İir. 400 metrede ip durur. Bu- » Birkaç sene duha ik neticesi Ailafia Vekâleti, her sene tekerrür etmekte olan ketleri önlemek için 50 n liralık, ikinci beş sene- lik bir su projesi hazırlamıştır. a ile bu skar sulardan de, kanallar aç - ak. yatakları ıslah etmek su- retile bunlardan âzami istifi deler temin etmek mümkü kısmen de bu zararların önüne Reçmek kabil olacaktır. Gayet mühim ve şümullü bir dava ile karsı karşıya bulunuyoruz de- mektir. Anadoludaki akar sula- rın hemen hepsi mevsime ve aktığı yerin feolojik vaziyetine Röre muhtelif hususiyetler ar- zetmektedirler, Buralarda ba - rajlar, bentler yapmak, kuvv»- tinden istifade ederek elektrik santralları kurmak sadece para ile olacak bir iş te değildir, Bü- vi bir teskilât ile yılmadan. usanmadan de - vamlı bir mesaj lâzımdır. Nafia Vekâleti bütün bu im- kânları nazarı itibara alarak bir! taraftan da “su mülkiv: mile bir de kanun lâyihası ha-| Zrlamıstır. Bizde su mülkiyeti medeni kanunun birkaç madd $i içinde mahsur bir vaziyette bulunduğundan bu kanunla kar suların hüsnü istimali, i de vollsrı, setler inşası hu- ikümlere bağlanmakta bazı mükellefiyetler Su mü ekin sai birliklerimiz körü âmitdir. Bu birlikler ken sahalarında kanunun gösterdi Ri her türlü faaliyette buluna klar ve bunun icin hükümet- ten vardım da göreceklerdir. Projede akar suların kulla- nılması başlıca üç grupa ayrıl- mıştır; 1 — Sulamak, 2 — Enerji istihsal etmek, 3 — Nakliye vasıtası olarak kullanmak. Bu gruplar da ayrı ayrı hu - sust hükümleri ihtiva etmekte- dir, * ügün bir akar su vasıtasi le bir değirmen isletmek hiçbir kayda tâbi değildir. Yeni proje ile bu işin, müsaade al - radan daha aşağıya inmek müm- kün değildir Öksijenin de bit-| mek üzere olduğunu gören Ywata, «Beni yukarı çekiniz!» iaşretini verir, Cesur muharriri sağ salim yu- karıya çıkarırlar. Fakat, za- vallı bafızâsını kaybetmiştir. Kendisini muayene eden doktor- lar, beş dakika daha aşağıda kalmış olsaydı muhakkak öle- ceğini söylemiştir. O günden itibaren gazetenin satışı dehşetli artar. Zira, bü- tün halk Yurata'nın sıhbatiyle alâikaderdır. Gazete de her gün onun vaziyetİnden uzun uzun bahsetmektedir. On gün sonra Ywata'nın hafızası yerine gel- diği zaman «Yomivri» nin sa- tışı 50,000 e ve macerasına alt yazıyı tefrikaya başladığı gün- den ire 300, a e çikar, Ywata çin Yollarında Bi'i- bu hikâye yedi sene evvel olmuştur. o Şim- di bugüne döne- lim. Bundan iki ay evvel Çindeki yazmak için Japon ordulariyle bera- ber cepheye gider. 'Tam bir ay orada düşmanm hücumları altın da her gün ölümle yüzyüze ka- bır. Ve gazetesine havadis gön- derir, Bundan bir ay evvel artık Japonyaya dönmek üzere cep- heden ayrılıp yola çıkar, Bir gece ufak ve ehemmiyetsiz bir Çin kasabsından gazeteye şöyle bir telgraf gelir: «Gazeteniz muharrirlerinden Ywata, dün gece ehemmiyetsiz bir otomobil kazası neticesinde ölmüştür.» Ywrata, | harpleri | TAKVİMDEN (BİR YAPRAK Moelyer'e Dair Gen sen Prem geriler rinden birinde tiyatro âle- mini alt üst edecek bir mesele a- çığa vuruluyo: amına dünya- nm en büyük tiyatro müessesesi izafe edilen meşhur müellif ve aktör Molyer, Molyer değilmiş! İ Çünkü hakiki Molyerin Mizan- trop, Tartüf gibi eserler yazacak iktidarı yokmuş. Meşhur Afrodit romantfnın sa- hibi olan Pierre Louyz'in bu ağır ithamını o vakitler büyük müel. lifin kâtibi bulunan Cardinne - Petit tekrar ediyor: Pierre Lowys otuz sene evvel bu meseleyi v mıştı. Bi gin vine ayni fikri ol taya atan Cardinne-Petit de üsta- İdının iddiasını müdafan ediyor. İşin gat üstadın eski kâtibi, İ bugün Komedi Fransezin umu! | kâtibidir. Bu bakımdan iddia da- ha ehemmiyetli bir şekil ahyor. Molyer, 28 yaşında iken daha gramer kaidelerini bilmiyormuş, Bunu isbat edecek elde, Molye- rin imlâ yanlışları bulunan bir makbuzu var. Halbuki amphit- ryon namındaki eser tam o tarih- |te yazılıyor. Plerre Lauya'e gö- “1638 de Rowen şehrinde Cor neille'le Molyer arasında bir pa- sarlık yapılmış ve bu pazarlığa göre Molyer, Corneille'in iktisap etmek istemediği sıfatı üstüne al. mayı kabul etmiş. Bu suretle Molyeri alkışlamal in Cornelle'in dehasmı alkışla mış oluyoruz. Şekspir için de İn- gilterede böyle bir iddia vardır. İngiliz dahisine isnat edilen eser- lerin Bacon yahut Lord Stanley tarafından yazıldığı söylenir; son zamanda şehrimizde dram hak- kında bir konferans veren Lord Dursany de: “Eserlerinden anlaşıldığma gö- re Şekspir'in kibar hayatını ya- samış kadar bildiğini,, söylemek- İle bu cihete bir telmih yavmıs- İt. ierre Louys: — Daha gramer kaidelerini bil- mediği, doğru dürüst İmlâ bile yazamadığı elimizdeki vesikadan anlaşılan bir adam, eser telif et- meye değil, bir heyitin bile mana- İ sını anlamaya muktedir olamaz, diyor: Bu noktada büyük edibe pek hâk veremiyorum. Çünkü dahiler usul ve kaide çemberine pek ko- lev kolay giremezler. Hele imlâ bahsi bügün Avrupada bile sko- lastik bir çerçeveden harlee çıka» maz. Dürüst yazdıktan sonra o nun mutlaka kaidesini bilmek bir şey İfade etmez. Bunun faydası olsa olsa halk i- le hulk meselesinde insana hak kazandı rmaktan başka bir şeye yara, TAKYİMCİ mak ve muayyen miktar sudan istifade ederek yapılması biz karar altına alınmaktadır. Bu gibi işlerin başıboş bıra- kılmasının birçok mahzurları olduğu söylenmektedir: Değir- men sahibi, bir bent yaparak istediği kadar su biriktiriyor, bir müddet sonra burada ba - taklık oluyor, sıtma başlıyor. Bent, sabit olduğundan bir gün İ su taşıyor, birçok kazalara, belâlara sebep oluyor. Yeni ka- nun lâyihasında su mevzuatı en ufak teferrüatına kadar göz- den geçirilmiş ve bir takım © saslı hükümlere raptolunmuş- | tur. Nafia Vekâleti, diğer taraf- tan su mühendislerinden mü - rekkep heyetleri, memleketin muhtelif mıntakalarına gönde rerek feyezan'mhalarını dolaş tıracak, halkı irşadederek bu- ralarda bine insa edilmemesi zeriyai yapılmamasını, davar güdülmemesini temine çalışa caktır. Sular idaresi kurulalı bugün dört sene olmustur. Bu kadar kısa bir zamanda büvük işler başardığına kâni bulunduğu - muz bu müesseseye bu yeni İş lerinde de büyük muvaffakı- yetler dileriz. aa i Memleket Haberleri Aydın Pamukçuları Vekâlete Müracaat Ettiler İzmir (Tan) — Aydın pemuk- çuları, mıntakada pamuk zeriya- tanın arttırılması için Ziraat Ve- kâletine müracaatta bulunmuşlar ve Aydında bir zirsi kombine teşkil olünmesini ve bu mıntaka ya on traktör gönderilmesini iste- |mişlerdir. Bu takdirde Aydın mintakasının pamuk zeri, him mikdarda artacak, ekim ve toplama almacak tedbirlerle yağ- mür mevsiminden evvel ikmal 0 Tanabilecektir. Bu suretle ekim sahasının 80 - 100 bin dekari bu- lacağı ümit edilmektedir.