3 Mart 1940 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7

3 Mart 1940 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

——— :.3.910 TAN 0222223222232 73 722 23323227732333232232373372323222232322 ? P aris camiinin kahvesinde Cezayirli bir Kajd ile dost olduk. Benim bir dindaşı olduğu mu anlayınca ne türlü ikram ede- ceğini bilemedi. Tönbekisi tüke- hen nargilemi tazeletti, naneli çay kadehleri birbirini takip etti. Hat tâ son derece İsrar ederek akşam yemeğine de alıkoyup yine camiin İokantasında bana “Kuskus, ikram etti, Ağzım yana yana şimali Afri. kanın bu biberli salçalı yemeğin. den iştahla yedim. Yemekten son: Fa ben de Kaidi anlıyabileceği bir tiyatroya götürdüm. Bembeyaz giyinmiş, ganduralı, çekme potin. li misafirim, “Seksen günde dev. riâlem” i çocuk gibi neşve ile sey. retti, Pasaportunun tuhaflıklarına üle bayıldı. S2 Allah seni Kahretsin! Cümle «le aktörü alkışladı. Tiyatrodan çıktıktan sonra Satle meydanında bir kahveye girdik. Birer kahve iç- tik. Yeni dostum Araplarda ödet olduğu üzere bana “sen,, diye hitap ederek sordu. — Daha Pariste kalacak mısın? — Şimdilik öyle. — Cezayire seyahat fikrin yok mu? — Bilmem. Takdir... — 'Tamam, Eğer Cezayire gelir- sen “Oran,,a mutlaka uğra ve ora. da Biirüleunud” u sor, “Oran” dan otokarlarla bir saatle varırsın. Ben Biirülcunudun kaidiyim. Eşşeyh Süleyman İbni İbrahimülbinhasa. nülcereani. Bu kadar uzun ismi hatırımda tutamıyacağımı anlamış gibi gan. durasının kıvrımlarının arasından küçücük bir kurşun kalem çıkar. dı. Cüzdanından da bir sayfa yırt. tı; bana uzattı. Bu isimleri Arap harflerile de yazdığımı görünce 'daha ziyade memnuniyet gösterdi. Aldı, okudu. Yazımın güzelliğine hayran oldu. Birbirimize veda ede. rek ayrıldık. B; sene geçi. Cezayirden Fransaya nakline ait bir iş için yerinde tet. kikat yapmak üzere İki arkadaşla Cezayire gittik. Birçok şehirleri gezdik, tetkikatımızı bitirdik. Dön. mek üzere (Oran) a.gekliğimiz za, man aklıma geldi — İşimiz bitti, dedim. Sizi bir kajd ile tanıştırayım. İster misi, niz? Arkadaşlarım uysal adamlardı, kabul ettiler. ame otelin kahvecisine sordum: Büürülesnudun kadini tanır mısın? n 2 Elbette. Şeyh Süleymanik ni. vi Buradan uzak mıdır? — Hayır, yarın otokar sizi alır, inşallah bir kaza olmazsa bir saat sonra Biirülcunud götürür. — Ne kazası? — Yollarda uçurumlar, yokuş. lar, inişler vardır. Şoförler bazı tmezler. Mİ lceğimiz yerin dümdüz bir çöl olmaması daha ziyade beni şevke geti Ertesi sabah ufak bir el çantasile otokâra yerleştik. Birüleunuda kadar yol hakikaten güzeldi. (Oran) dan çıktıktan bir çeyrek saat sonra dağlık bir arazi. Şe giriliyor, yolun her kivrımın. da başka bir manzara göze çarm. yurdu. Arabanın, horultusundan ürken maymunlar. kahkahalara ağaşlardan çığlıklarla, kaçışı. yorlardı. #rüleunuda geldik. Otokarın B etrafı derhal yerlilerle dol. da. Başınızdaki kolonyal şapka, i fotoğraf âletle. ar, ellerimizdeki fotoğra e rile bizi seyyah zannedere? bahşiş çekmek için, birkaçı pabuç a siliyorlar, satıcılar üzerinle yüz bin sinek uçuşan tepsilerini vent yorlardı. İçlerinden birine beş İrank uzatarak sordum: ... — Kak Şeyh Süleymsn& i ni burada mi? Arap: — Sen onu tap — Ben onun misafi lamaz aza aralarına kayar iz Bevhdan bir feryat kopsrd Cezâ- sini anlamak mu. yor? dedi. izntiriyim... iki elini ağ. da ayinler, kaflar, rabın gırtlağın “e urultasu gibi halar bir nargile ! birbirini takip ediyordu. Derhal et. giştiler, biraz ev. rafımızdakiler değ in. yerine bir de uzaklarda hurma ağaçlarının arasına gömülen türbe kılıklı be. yaz bit binaya doğru döndü: — Ya Abdüllâtit! Ya Abdüllâtif! diye bağırdı. Biraz sonra uzaktan beliren isim sahibine karşı da yi. ne gırtlağındaki ayinli kaflı nargi, leyi tokurdattı, Abdülstif geldi, hepimizi Ceza. yir usulü ile, yani elimizi sıkıp salevat parmağını dudağına götür. mek suretile selâmladı: — Buyurun! ded. Önümüze düştü. Hurma ağaçlarının arasm. dan, ufak patikadan ilerledik, eve yaklaştık. Uşak, mukavva kale tak. Titlerini andıran beyaz bir duvarın ortasında büyücek bir kapıyı aç. fı, yine hurma ağaçlı geniş bir av. luya girdik. Avlunun içinde ayrı bir duvar ile çevrilmiş kubbeli bir ev daha vardı. Abdüllâtifin harem dairesi olduğunu zannettiğim bu duvarın yanından bizi geçirterek avlunun yan tarafında bir binaya götürdü. Ayak seslerimize birkaç adam daha koşuştular. Hepimizi ortası açık geniş bir sofaya aldı. Jar, minderleri işaret ederek: — Buyurun... dediler. Yrşa olmadığımız için kü. Jot pantalonlarımızın müsa. ade edebileceği bir vaziyetle min. derlere ilistik. Beş dakika geçme. di. Seyh Süleymanın beyaz gandü. rası göründü. Evvelâ beni gördü, koştu, iki elimi sıktı. Sonra birer birer arkadaşlarımı selâmladı; — Ne iyi ettiniz de geldiniz.. de. di. Sandrklarınız nerede? — Sandıklarımız yok. dedik. Biz nihayet akşama döneceğiz. — Gelmek sizden, göndermek bizden... — Mümkün değil Zira hiçbir şeyimiz yok. — Neye lüzum varsa burada mevcuttur. Uşaklar ellerinde naneli çay kadehleri dizili tepsilerle geldiler. Çayları içtik; kadehi uzatırken L kineisi geldi. Şeyh Süleyman: Niçin otokarla geldiniz? di. yordu. Bana (Oran) dan haber, gönderseydiniz size arabamı gön. derirdim. Çaylardan sonra hurma şerbet. leri geldi. Ondan sonra meyva tep. ileri getirildi. Ufak oymalı is. kemlelere kondu. Şeyh Süleyman eli ile soyuyor, hepimize ayrı ay. rı ikram ediyordu. — Buyurun size bahçeleri gös. tereyim.. dedi. Önümüze düştü, her tarafı gezdirdi. Zaten görecek İevkalâde bir şey yoktu. Tabii pek beğenmiş gibi davrandık. O gülü. Yor, her köşeye bir ad takıyordu: — Burası Tuvileri bahçesi, bu. rası Lüksenburg... Burası Versay... Tekrar selâmlığa avdet ettiği. zaman sofralar kurulmuş, MİŞ bakır tepsiler içinde ran bir tepe üstüne kocaman bir ko. yun uzat Yemekler yenildi. Kahveler i. Şildi. Nargileler geldi Şeyh Sü. Jeyman: — Kardeş! ded. Sen beni Pa. rİste bir tiyatroya götürdün. Be. nim seni burada götürecek bir ti. Yatrom yok. Seni ne ile eğlendire. Seğim?. Düşündüm. Bizim çok gü. zel dansözlerimiz vardır. Bunlara Evlât Nail derler; bütün kabileleri bu işi yaparlar, Hattâ deniz kena. rındaki şehirlerin kale içlerinde Kapahan karılar da bunlardandır. Bu çengileri getirteceğim; sizi eğ. lendirsinler. Sakın âşık olmayın. Çünkü yaman şeylerdir hat. Şim. di akşam yemeğine kadar istirahat H €pimizi ayrı ayrı bulunduğu. muz evin avlusuna bakan odalara götürdüler. Divanlara u. zandık. Uyumuşum. Uyandığım zaman odaya giren uşak: — Sizi bekliyorlar! dedi, Arkadaşlarım benden © evvel kalkmışlar, çay içiyorlardı. Ceza. yire hâs kırmızı bir gurup, ufku kızl bir renge boyuyordu. Tekrar yemekler harrlandi. Yine dağ Sporcuları gibi kuskus tepelerini Aştık, ellerimizle but kemiklerini çilâladık. Yemekten sonra kahve. ler içildi. Ev sahibi: yatroya gideceğiz! Önümüze düştü. Uşaklar ellerin. de fenerler yolumuzu aydınlatı. yorlardı. Geniş bahçenin yumuşak topraklı yollarından ilerledik. Hur. malıklar altında fiztü vina herme HiKÂAYE PEÇELİ ÇENGİ Yazan; N. ULUNAY z KC i 5 tu. Hepimiz oturmak ile uzanmak arasında bir vaziyetle yerleştik. Çardağın direklerine fenerler asıl. miştı. Derhal nargileler getirildi. Şeyh Süleyman uşaklardan birine: — Gelsinler! dedi. Ayak sesleri işitildi. Çardağın iki ayak merdiveninden başında. Ki bornozu gözlerine kadar inmiş kısa ve beyaz sakallı biri girdi, ar. kasından syn kıysfette dört kişi daha geldi. Ellerindeki darb zilli maşa ve birbirine bitişti uzun kamışlardan orkestra heyeti olduğu — anlasılıyordu. o Çengileri daha görmedik... Çalgıcılar selâm verdiler, hasırlarm üstüne çömel. diler. Birdenbire bu İntidel #let. lerden vahşi bir musiki yükseldi. Musiki Arap tarzına benziyor, fa. kat ne Bağdadın “Yaba... Yaba...” makaratlı türkülerine, he de Asya Arabistanının mavallerine benzi. yordu. Musiki durdu. Çardağın ya. nında bir kumaş hışırtısı, bir hal hal çıngırtın işitildi. Musiki tek. rar başlağı. Birdenbire ortaya bir kadın atıldı. Çevik adımlarla rak. sediyordu. Başındaki sıra sıra al tınlı hotosun yanlarından altın örgülü saçlar sallanıyor; açık ger. danmda yedi sekiz sıra kaba ger. danlıklar birbirine çarpıyordu. Yarı beline kadar çıplak vücudun. da yalnız göğüslerini örtecek bir blüz vardı. Açıkta kalan karnı ve göbeği musikinin temposile titri. yor, darbukanın her gürültüsünde çenginin karnı konup | fırlıyacak gannolunuyordu. Dans biter bit. mez kadın çalgıcıların yanma 6. turdu. Bir ikincisi geldi, onu bir diğeri takip etti. Dansözlerin ade. di dördü buldu. Şimdi artık çeh. relerini tetkik edebiliyordum. Şa. kaklarında, kaşlarının arasında ve çenelerinde dövmeler vardı, ku. laklarından geniş halkalar salla. nıyordu. İstimasız hepsinin göz. leri güzeldi. Bu ürkek bakısta çö. le yakışan bir vahşet vardı. Ka. | dınlar evvelâ birer birer dans et. #ikten sonra yere oturarak şarkıla. za iştirak ettiler. Musiki daha sür. 7 Artık etrafta hizmet eden uşaklar bile başlarile âhenge işti. rak ediyorlardı. İrdenbire asabi bir halhal sesi işittik. Ortaya beşinci bit kadın çıktı. Büründüğü siyah tüller vücudunun beyazlığını mey» dana çıkarmıştı. Kalçalarından ay- ni renkte bir şalvar bol kıvrımlar. In dökülüyordu. Kadınm elbisesi diğerlerinden farklı değildi. Yal nız gözlerinin altından itibaren yüzünde siyah bir peçe vardı ve bu lüzumsuz örtünme merakımı cel. betmişti. Raksederken bize doğru yaklaşıyor, kınalı parmaklı ayak. larının ucunda birden dönerek vü. cudünün üst kısmını titreyişlerle geriye doğru atıyor ve siyah ipek örtünün müşkülâtla zaptedebildiği sert göğüslerini hepimizin iştihalı nazarlarma daha ziyade arzetmek- ten sanki zevk alıyordu. Bu esra. Tengiz kadının göbek dansı da di. ğerlerine benzemiyordu. İki elile göbeğini zaptedemiyormuş gibi tu. tuyor ve kınalı parmaklarının ara. sında karnı kıvrılıyor, titriyor, ta. şacak zannolunuyordu. Yanıma kadar geldiği zaman alnında di. zilen altın paraların mevzun kaş- larını biraz sakladığını ve onların altında siyah, sürmeli gözlerinin birer pırlanta gibi parladığına dikkat ettim, Siyar gözün bu de- Tece güzeline tesadüf etmlemişfim. Sinema artistlerinin yapma kir. pikleri kadının tabii kirpik. leri yanında güzelliğe karşı bir isyan telâkki edilebilirdi. Kadım çağırdım; geldi. Oturmasını işaret ettim, cesaret edemedi, karsımda diz çöktü; elimi peçesine doğru götürdüm. Hemen geri çekildi Yüzünü göstermek istemiyordu. Onun bu ihtirazına hürmet ettim. Gözlerine bakıyordum: Ne derin mânalar vardı. Hayat taşan bu si- yah nazarlarda bazan arzu simsek. leri çakıyor, bazan da siyah bir kadife yumuşaklığı o beliriyordu. Benim bu güzellik karşısındaki hayretimi anladığı zaman nazar. ları kahkahalar saçıyordu. Ağzi- mızla bir kelime konuşmadan üde- ta gözgöze konuşuyorduk. Ben göz- — Ne kadar güzelin... diyordum. O da yine ayni tarzla cevap veri. yordu: Sum hin Riemicin Kim bilir Yedi Müsabakadan Dördünü Tuş, Uçünü Sayı Ile Kazandık Altıncı Balkan güreş müsabakala. rn dün Çemberlitaş sinemasını doldu. ran binlerce meraklının önünde açıl. dı ve başladı. Saat 14,30 da evvelâ Olimpiyad merasimi yapıldı. Balkan marşı ça. Indi ve ayakta dinlendi. Bunu, sıra. Rumen, Yugoslav ve Marşları takip etti, Valinin açış nutku Marşları müteakip, vali Lütfi Kır. dar, mikrofonun önüne geldi ve kı. saca şu sözlerle Balkan müsabaka. larını açtı: *“— Sayın arkadaşlar; yüksek hu. zurunuzla altıncı Balkan güreş şam. piyonasını açıyorum. Bu temaslar, Balkan âlemi için en büyük kuvveğ kaynağıdır. Balkanlı kardeşlerimi selâmlarım.,, Vali Lütfi Kırdardan sonra, Bal kan kongresi reisi Burhan Felek. Be. den Terbiyesi Genel Direktörlüğü na. mına kulâsaten şu sözleri söyledi: “— Beden Terbiyesi Genel Direk. törlüğü, Balkan güreş şampiyonası. nın altıncısını da bugün tertip ede. rek, Balkanlı sporcu kardeşleri bu vesile ile buraya toplamıya muvaf. fak olduğundan dolayı bahtiyardır.,, Burhan Felekten sonra Yunan, Rumen ve Yugoslev kafile reisleri nutuklarını söylediler. Delegelerle Türk delegesi Burhan Felek arasında bayraklar teati edil. di ve müteakıben müsabakalara baş. landı, 56 Kiloda İlk güreş, 56 kiloda Yunan Gro. gatos ile Rumen Harvat arasmda oL du. Hasmma nazaran daha faik bir güreş yapan Rumen, 2 dakika 46 sa. niyede tuşla galip geldi. İKİNCİ MÜSABAKA: Yine 56 ki. loda Hüseyin ile Yugoslav Hupek a. yasında yapildi. Bu güreş çok seri başladı. Her iki taraf ta atak güre. şiyordu. Fakat «len Hüse, yin hâkimiyeti aldı. Nihayet Hüse. yin güzel bir kafa kolla 8 dakika 13 saniyede rakibinin sırtını yere getir. di ve galip geldi. 61 Kiloda 61 Kilonun ilk güreşini Türk Suat ile Yunan Mirapolos yaptı. İlk daki. kalar birbirlerini denemekle geçti. Ve ikinci dakikadan sonra Suat üs. tünlüğü aldı ve 20 dakikalık güreşte Suat sayı hesabile müttefikan galip iL. 61 kilonun ikinci müsabakası d. Rumen Tajar ile Yugoslav Magalyak arasında yapıldı. İstanbulun çok iyi tanıdığı eski Balkan şampiyonu Ru. men tecrübesile, Yugoslav da ener. jisile çok zevkli bir müsabaka yaptı. lar, Saltolar arkası arkasma yapılı. yordu. Bu müsabakada birçok oyun. lar tatbik edildi, neticede Rumen sö. yı hesabile gelip sayıldı. 66 Kiloda 66 kilonun ilk güreşini Türk Ya. şar Doğu ile Yugoslav Markas yap- tılar. Yaşarın kuvvet farkı daha ilk dakikadan belli oldu ve 5 dakika 23 saniyede Yaşar hasmının kolunu ya. kalıyarak sırtın: yere getirdi ve gâ. Hip geldi. 66 kiloda İkinci güreşi Rumen Harvat ile Yunan Filips yaptı. Bu müsabaka cansız başladı. Yunan bir. kaç künde yaptı. Faik bir güreş ya. pan Yunanlı sayı hesabile galip ilân edildi. 72 Kiloda 72 kiloda ilk müsabakayı Türk Ce. | geli 1âl ile Yunan Pekmezos yaptı. Celâl, msm mem — Süleymanı güldürüyordu: — Kardeş! diyordu. Sana dik. kat et dedim. Aşık olacaksın. Kız oradan çek P &çeli kadın hemen çalgıcıla. rın yanına çekildi. Fakat benim için ondan gözlerimi ayır. mama imkân yoktu Güzel kız, şimdi şarkılara karışmıştı. Söyle. diği türkülerde benim meylimi anlamış gibi işaretler ediyor, yine gözlerile bütün arzularıma cevap veriyordu. Artık yanındaki çalgı- çilar da anlamışlardı. Ben bu hal- de iken hanendelerden biri bana karşı merhametli bir nazarla bak. ta. Kız “ruh, kalb, garam,, kelime. lerini karıştırarak bir nağme tut- turmuştu. Yalnız şarkıyı lisanı ile söylemiyor, gözleri ile de bin mâ. na anlatıyordu. Birdenbire yanın. Müsabukalara başlamadan önce'yüreşçilerimiz ve misalip - Yugoslav taktı mu birarada, TEŞÇUEFUMUZ MARY ORA İ görün en güzel güreşini yaparak en güzel galibiyetini kazandı. Galibiyet azmile hasmının üstüne saldıran Ce. Iİ, kravat oyununu tatbik ederek $ dakika, 37 saniyede Yunanlının sir. tanı yere getirdi. İkinci güreş, Rumen Petso ile Yu. goslav Deluko arasında oldu. İlk on dakika canlı fakat beraberlikle bitti. Ve ikinci on dakikanın ilk sekizinci saniyesinde Yugoslav künde #tarâk tuşla galip geldi. 79 Kiloda 79 kilonun ilk müsabakasmı Yu. goslav Yuvaniç ile Rumen Gögas yaptı. Rumen 6 dakika 29 saniyede salto ie tuş yaparak galip geldi İkinci güreş Mersinli Ahmet ile Yunan Kafsjidis arasında oldu. Da. ha ilk dakikada hâkimiyeti ele alan Ahmet, hasmını ezmeğe başladı. Her dakika yenebilecek vaziyete soktuğu halde bir türlü tuş yapamadı. Ve yirmi dakikada sayı hesabile galip i 87 kilonun ilk güreşini Türk Mus. #üne doğru inen peçesini aşağıya doğru çekiverdi. Ne gördüm? Hat. larım bin türlü güzellikle süsledi. ğim o çehrenin ortasında bir siyah delik vardı. Zavallının burnu yok. tu. Peçe derhal yerine gelmişti.Fa. kât ben görmüştüm. Zavallı kadın bütün emellerini bir anda yıkan adama kurşı bir şey söylemedi; fa- kat gözlerinde artık hiçbir mâna kalmamıştı. Biraz evvel bana aşk, ümit, visal vâdeden nezarlar san. ki bir ölünün ruhsuz, fersiz gözle. rine dönmüştü. Biraz sonra yorgunluğu bahane ederek kalktım. Herkes de benim. le beraber kalktı. Uşaklar fener. leri yaktılar; çalgıcıların yanından geçerken bir kere daha siyah göz. lere baktım. Kirpikler bana doğru kalktı, Siyah pırlantalardan sessiz tafa ile Silagi yaptı. Mustafa daha fik ikm hasmına saldırmağa başla, dı, Fakat Rumen bu saldırışlara mu. tafa Rumeni bastırdı. dar uğraştı ise de mak sevdasına düşmesi yi tuş yapamadı ve müsabakayı sayı he. sabile kazandı, İkinci müsabaka Yugoslav Çuk ile Yunan Karavias arasında oldu. Yu. goslav 2 dakika 17 saniyede kafa kol la tuş yaparak galip geldi. Ağır Sikletle Ağır sıkletin ilk güreşini Yugoslay Otto ile Rumen Susava yaptılar. Yu goslav hasmından 22 kilo eksik ol masına rağmen güzel bir güreş yapt ve 20 dakikada sayı hesabile gali; ilân edildi. Günün son güreşi ağır sıklette Ço ban Mehmetle Yunan Pukamizas ara, sında yapıldı. Çoban derhal saldır. mağa başladı. Bir iki ataktan sonra hasmını bastıran Çoban, 7 dakika 54 saniyede hasmının Sırtını yere ge tirdi, Dünkü müsabakalarda yedi kile dâ yedi galibiyet elde etti, Bu galibi. yetlerin dördü tuş, üçü sayı hesabile kazanıldı. Müsabakalara “bugün saat 14 de devam edilecektir. M. Kemal Dün yapılması icap eden mektep. liler TAN kupası futbol maçları ha. yanın müsaadesizliği dolayısile tehir edilmiştir. Bugünkü Bahar kupası maçları da yapılmıyacaktır. * Herekede Bir Maçta Kavga Çıktı İzmit, (TAN) — Akyeşil spor klü. bü, bir maç yüpmak için Herekeye gitmiştir. Müsabaka esnasında kavga

Bu sayıdan diğer sayfalar: