9 diyor, oğluna hakikat OĞLUMUZ 5 atrosu “Oğlumuz, yahat hakiki ismiyle Fis. fon'u bu sene tekrar programına İthal etti; bu suretle ihayet Ko. medi kısmında b ” siyetine k bir p görmek nasip oldu. Birabo'nun bu eserinde komedi. kısmınm üç bü. yük elemanını bir arada; Hâzim, Vasfi Rıza ve hususiyle Behzadı yükseltmiştir cesur bir odacı Bu vaküyı Türk ti; sunun sahneye hâkim ( fis bir kömedi olan yegâne artistini gördük. Beh- Muz. Bizzat ana zat “ufak rol yoktur, ufak artist £ piyesin “mütercimi Vardır. nazar akşam ne güzel ispat etti. Ehemmiyet itiba- riyle, ikinci, belki de üçüncü de. recede gelen br odac: rolünde an. cak kendine has olan şi e, vakadan tamamen iş dene. Cek kadar tabii; heyecanında, te. essüründe, memnuniyetinde ne rat, ne de tefrit, O kadsr ki bü hsrekâtını tabliliğin çizdiği hüdut- tan bir parmak bile aşırmıyor. Behzat için sahne yoktur; sevirci. ler yoktur; yüzlerce kişinin kendi. ne baken nazarları mevcut deği dir ve sahnenin perde tarafı sanki bir duvardır. Bir ihtiyar kalbinde yaptı. silin sadece mezdi — Karımı run koca'çok çı kopabilen fırt nın vefatından samimi bir hi Çünkü çalışmak lerine ve gözlerimize kadar çıkardı. takdir eti Bu teessürü siyah bir bulut gibi i- artistlerimizin Yatronun içine yaydı. Şüphe etmiyo ruz ki seyirciler ile arasında temin eylediği kuvvetli, miknatısi cazi. benin bütün merkezi kendisi oldu. undan haberi bile yoktu ve bu: kendi tabiiliğinden © gayri hiç bir şeyden beklemiye tenezzül etmiye. rek yaptı. Ne büyük gest var, ne büyük keli e de büyük va. İ Behzat oyn. Elinde öyle bir silâhı var ki önünde sanatın en kuvvetli kalesi bile dayanamaz: "Tabii vzuu şudur: Kocasının değildir. - Eğer miş ols; yan Cahide tutar; kendisine Eserin m y ulak ve dar hayatına tahammül (Olen bu yüksekli edemiypeek kadar haris bir kadın £ Sok #rtistlerin ufak çocuğu ile geniş görülmüştür. mini bir harf mecbur olac Kavuk Dev bi sevdiği çocuj olacak kadar iyi, iel yetiştirmiştir. babası da Nezârstte başodaci kadar yükselmiş. İşte vakanın d güm yeri burasi: Gabriyel vazif, si başına geldiği zaman eski k sini tanıyor, fakat oğlunun Nazır olduğunu bilmiyor. Genç Nazırın, tanımadığı babasını tekdir etmesi kadını —ne de olsa— müteessir e- i — babalığı yor. Ne yapmalı? Gabriyel bir nezarete becayiş etmeli. Fakat adamcağız her türlü teklifi redde. decek kadar işine elişiktir. #us yavaş yavaş kalbinde hissi ve Nazır olmasına rağmen— oğlunu himaye hissi uyanıyor, Oğ- Yunun karısının kayınbabasına mu. habbeti var. Gabriyel de gelinini seviyor. Ve kendisinde Roberi, ka- muz, Umumiyet —— Efkâr Oğlunu tokatlıyan babayı bilmiz yorlar; Nazırı tokatlıyacak kadar görüyorlar. habatta bu şöhret" Gabriyeli me- © pek az zaman sonra da oğ- un. yerine Nazır. yapıyor, tamamen ince ız esprisi ile süsleyiniz, rabo'nun bir çok esc: seyretmiş olursu rol ne İle iktifa eyledi Zira başka memle- | erde fevkalâde görllen bu gi- bi vakalar Fransada olağandır. Fis tercüme edilmekle | iktifa olunmıyarak adapte edilmis olsaydı güzelliğini muhafaza ede. Bayan Bediayı tiyatro hayatına girmeden ve yeni dım. Bir gün merhum Mu: yetiştirmek Birlikte iki kişilik, ufak ufak | sahneler oynuyoruz. Demişti. Karı alıştılar, sonra da çalıştı lâzım geldiğini iş, anlamıştı. örnek alması irin yazıyorum. Güzel bir çehre, altın rengine boyalı saçlar, hoş bir en- dam, tiyatronun bu kısmı için kâfi Şehir 1 Yoli Berjer tarzında Revüler ver- dı gelin rolünü yapan Ba. şüphe etmiyoruz ki pek hoşa giderdi. Fakat kendisin. de yerinde sayan bir şakirt tutuk. luğu var, sahne nankördür ve kin ehemmiyet rilmediğini anlarsa den seyircilerin arasına düşürüve- fir. Bir adım ile inilecek kadar az en bir daha doğrula. mıyacak kadar zedelendikleri çok Cahide u denberi gördüğüm veçhile her pi. yesinde biraz daha rünmekte devâm edecek olursa ix diştirerek yazmıya ME LE duble eden Reşit Baran - Roberin nde sesi le edası ile lıyordu. n bir nokta getiremiyecek bir falso ile bitecek zannı hasıl o. luyor. Bunun sebebini tahmin et. mek istemiyorum. İkinci derecede. ki rollerin cümlesi Bilhassa Yaşar Özsoy her piyeste olduğu gibi bunda da kalem mü- dürünü fevkalâde oynadı, itibariyle güzel | tomsil edilmiştir. denilebili N. ULUN. TEŞEKKÜR yi oynanmiştir. e ANN MN Yarın Akşam SÜMER Sineması CHARLES BOYER'in umumiye, İnti. bir Bi. | i gidi ne. ARIN AKŞAM MELEK SİNEMASINDA girerken tanı. hhit: istiyo. | MARİ ROMA OPERASI; Bedia kocası. BAŞ ROLLERDE : MİLAN SKALASI ve BERL En büyük Fransız ve Dehakâr artist İlk defa olarak beraber oynadığı HOLLYWOOD Yı İRENE DUN ile beraber yarattıkları emsalsiz bir güzel Sabahsız Bir Aşk Gecesi Perestiş ettiği bütün ihtiras ve saadetleri tanıdığı bıtaları münasebetile ayrı kalmış bir erkeğin şayan manı. Yarın Akşam için yerlerinizi evvelden*aldırınız ZEVKİNE ve GÜZELLİĞİNE DOYULMIYAN BİR MUSİKİ İLÂHİ BİR S BÜTÜN DÜNYANIN ALKIŞLADIĞI PUÇÇİNİ'nin ÖLMEZ ESERİ IN OPERASI BAŞ MUGA' A CEBOTAR den aldırılması Telefon : 40868 BİR MADAMBATTERFLA İşanxyo ANKARA RADYOSU Türkiye Radyodfüzyon Postal | Trkiye Radyosn Ankara kyn Dalga Unnluğu 317 m. Y485 Kon 20 Kw, 1448 m. Jö2 Ke 124 Ew. Salı, 6. 2. 1940 ldızları Kraliçesi İlikteki T.A. P, dının izdivaç ra 1 hayr Tel yat ediyor, 3 — kı (Babçende iile de seyi şerla (Sacın bü- © Hilseymi Hire ES OPERA Y NIN DÜNYACA MEŞHUR 120 KİŞİLİK ORKESTRASI. Numaralı koltukla 1): 20,30 Türk müziği: 15 Konser takdimi: Fal ; Müzik: Radyo arkestrmet. , ajans habere » esham - tahvilâi >) PAL Tiyatrosu ve. artisti sahne- | düsen pek (Yelpazs) yade Boş gö. alim Ağa- (Fiyat), 2 râ arşaları (PL), 23,00 Mnxik: Cazband (Pl), 2328 - 2330 Yarınki program ve kapanış, 3 Ecnebi İstasyonlarında Türkçe Neşriyat 31 ve 49 metre üzerinden met Paris 40 metre üzerinden saat de; Rema 31 metre üyerinden ve gre Igade Rota ikiden saat 21 de, Sineması, dün akşam VİCTOR FANCEN LOUİS JOUVET ve MADELEİNE OZERAY tarafından harikulâde bir tarz- da yaratılan ve Venedik sergi- sinde 2 nel büyük mükâfatı kazanmış olan Gün Batarken Yeamsz Şüser. Filmi baslar. Dikkat naza ve cümle açık arttırma suretile 8 » 2 - 940 tar saat 14 de İstanbul Büyük çarşı bel tılaaktır. İsteklilerin yı murluğunda hazır bulunmaları ilân “Oğlu- Yİ Satılık Buz Dolabı Beyoğlu Dördüncü Sulh -Hukuk Hâkimli Terekesine mahkemece elkonulup tasfiyesine karar Mükendis Vahide ait Leonar Marka beş ayak hacminde buz dolabı arıda gösterilen gün ve saatte mezat me- verilen ölü ihine müsadif Perşembe günü mezat memurluğunda Sa p m G Bu Plax üzerini olunur. (24125) plâğu sayın ha Unutma Can Çekişen Zavallı Erzincanı Erzincan Felâketi üzerine Şöir YUSUF ZİYA SADETTİN KAYNAK tarafından bestelenen ve TAN Gazetesinin tertip etiği Konserlerde San' ZİNCANA MERSİYE ve SAFİYE kâmilen KIZILAYA (FELÂKETZ terk ve teberrü etmişlerdir tarafından - yazılan, JAFİYE tarafından okunan ER- isimli eser aym hey'etle COLUMBİA LAKLARINA eçirilmiş ve satışa çıkarılmıştır. deki haklarını, YUSUF ZİYA, SADETTİN KAYNAK, ELER o NAMINA) ük bir itina ile yapılan bu şaheser felâketzedeleri her Ikımızın gösterecekleri rağbetle vakli anmış ve yadetmiş ve onların yardımında bulunmuş olacaklar- dir. Fiatlarda zam yoktur. Columbia Plâk Şirketi YENİ NEŞRİYAT; KAYIP — İstanbul seyrüseferin. YENİ TÜRK — Eminönü Halkevi -İ|den aldığım 6895 numarak otomobil fından çıkarılan Veni Türk mecmunsınır | ehliyetnamemi kaybettim. yenisini 86 ncı sayısı dolgun münderecatla İntişar | alacağımdan eskisinin hükmü yok. etmiştir. Okuyuculara tavsiye ederiz. tur. Taksim: Vasil Petridis Sevgili kardeşim 936 mezunu top. çu teğmeni Bursalı Osman Karpatın uzun süren hastalığı esnasında gerek | yardım ve hizmetlerini esirgemiyen okul komutanı ve idaresi, Bay Halit ve İhsan ve 936 . 939 mezunu arka- daşlarına ve gerekse cenazesinde bu. lunarak sonsuz elem ve ıstıraplarıma iştirak eden arkadaş ve büyüklerine bütün varlığımla teşekkür ederim. rısmı müteessir edecek her şeyden menetmek sslâhiyetini görüyor. Komedi Fransez artistlerinden bi- risinin yüzünden baba oğul müt. hiş bir münakaşaya başlıyorlar ve Gabriyel bir türlü büyüklüğüne alışamadığı oğlunu tokatlıyor. Matbuata sks ile kabineyi düşü. İlâ Kamyon Satış İlânı Beyoğlu Dördüncü Sulh Hukuk Hâkimliğinden: Terekesine mahkemece elkonulan ölü Niyaziye ait Şevrole marka 31 Modeli 6 silindir iki tonluk çalışır vaziyette bulunan kamyon açık arttırma suretile mahkememiz tarafından 9 . 2. 940 tarihine müsa- dif Cuma günü saat“14 de İstanbul Büyük çarşı Belediye mezat me- murluğunda satılacaktır. İsteklilerin yukarıda gösterilen gün ve ssat- te mezat memurluğunda hazır bulunmaları ilân olunur. (24126) © recek kadar ehemmiyet kesbeden bu rezalet birdenbire Gübriyel'i — Ayağını acıtacaksın, ne yapiyorsun Ayşe? Cevap vermedim. Vücudüm rüzgârda kalmış kuru bir yaprak muvazenesizliğile titriyordu. — Niçin hiddet ediyorsun? Baban yerinde bir adamın sana kızım demesi senin küşük olduğuna değil, onun büyük olduğuna delâlet eder. — Böyle hıtap edince seni kendime daha yakin hissediyor, aramızdaki yaş farkını unutmuyorum. Bu defa sesi acılaşmıştı. İnatçı bir çocuk şıma- rıklığı ile israr ettim: -- Hayır, istemiyorum; sizin bana “kızım,, diye hitap etmenizi istemiyorum; anladınız max Atalral? Sert sert yüzüne bakıyordum. Onun beni dik- katle süzdüğünü görünce birdenbire ne yaptığımı idrak ederek başımı eğdim. Yüzüm al al olmuştu O, bendeki tebedaülün farkında olmamış gibi sükünet. İs yaklaştı, başımı dolayan lâstik başlığı çıkararak parmaklarile saçlarımı dağıttı. — Ne güzelsin Ayşecik! Seni suda yüzüyor gö. rünce deniz perisi sandım. Güneş kiskonmasın diya Saçlarını saklayan bir peri, Hiç beklemediğim bir dakikada gelen bu iltifat beni şaşırımıştı. Tekrar muvazenemi kaybederek mânasız bir şey söylememek İçin bir adım geri çe | Misin? : iu 5 i * Nİ az ın parmağımı İki parmağı arasında sıkıştırdı: Tan ipel. mendilin bir ucu ile oynuyordu. Biraz evvel ER le yesim p mi ona bakıyordum. Sesi çok sa. e — Meie şu yaramaza bak, kendinden büyüğünü © aramızda böyle bir sual ve cevap teati edilmemiş gi- ser BİRANEŞ ER eğfaPim giyeceği azarlamıya kalkmış. Çabuk af dile bakayım' bi ayn! yalvaran sesile tekrarladı: — Biraz daha dur, yürüyemezsin belkt — Hayır, heyar, kramp geçti, zaten hafif şeydi, le beraber yürümek istemiyormuş g'bi bir adım. starker tekrar benim: hırçınlaşmamdan kor- koruk vazgeçti. Arkamda bana bakan bir çift gözün atişinde yanmamak İçin koşa koşa kamaraya girdim, Ağabeysi: Nuri Karpat Beyaz keten bluzum, plili eteğim ve başım'la saçlarımı buğlayan renkli ipek mendilimle dışarı çıktığım vakit onun bir köşeye sinmiş, dalgın dalgın denizi seyrettiğini gördüm. Ne tuhaf adem! Bir kaç dakika evvel kendisine hâkim bir tavrı, dünyaya meydan okuyan bir hali varken birdenbire yaralı bir arslan gini kuvvetini kaybetmişti. Bana bakan gözle- rinin mahzun, çok mahzun olduğunu gördüm. Kim bilir ne düşünüyor, hangi hatıralar içinde çırpınıyor du. — Gitmek için kumanda verir misiniz Amiral? Sesim. birar müstehzi ve çok resmi idi, Bunun funda olmamış gibi göründü: — Hemen mi Ayşecik? Yemeği benimle yemez mrmi idi ve tabii ahengini muhafaza ediyordu. Fa- kat gözleri solmuş, ağzının iki yanında, biçakla ke- silmiş kada: derin iki çizgi peyda olmuştu. Birdenbile yine ona içim acıdı. Yanına yaklaşa- rak elini tuttum. — Beni büyük bir tehlikeden kurtardınız, size Yazan: MUAZZEZ TAHSİN BERKAND çok teşekkür ederim; Z Bu kramp oyununda sonuna kadar devam etmek icap etmez miydi? — Benim yerime sandalcı da seni kurtarırdı. Hem o kadar büyük birşey değilmiş bak hemen geçti. Elimi küçük bir kedinin tüylerile oynuyor gibi dura durs okşuyordu. Birdenbire sordum: — Siz beni nereden gördünüz? — Ben her sabah Pendik açıklarında kotramı demirler, banye yaparım. Seni uzaktan görünre da. yanamadım, geldim. Işaret parmağımı kaldırarak onu azarladım: — Bir daha ben banyo yaparken habersizce ya- nıma yaklaşırsanız... Bu tehdidim pek tuhafına gitmişti. Onu azarla- Canım o kadar acımıştı ki, bilmecburiy» istedi. ğini yaptım. Artık ikimiz de tabii neşemizi bulmuş gibiydik. — Asi sen benim mıntakama tecavüz ettiğin İ. çin cez3 görmelisin Ayşe? Ben her sabah kendi ken- dime derize gerdiğim yerde balıklarla yarı; eden ip- ce bir vücudün temiz ve Şeffaf sular ;çinde yüzdüğü- mü görünce, onu daha yakından görmek zevkini tat. maktan kendimi menedemedim. Mânasiz ulancımda devam ederek öfke ile aya- ğımı'yerâ vurdum: — Bir daha ben banyo yaparken yanıma yak- laşmıyacaksınız? Anladıniz mı? Rolünü yapan bir artist mübalâğasile karşımda yerlere kadar eğildi: — Emreğdersiniz küçük hanım, Kendi kendime kızıyordum. Her gün binlerce ınsan içinde plâjlarda banyo yaplığım halde ondan büyle kaçınak istediğime kim bilir ne mâna veriyor. du. Bütük hareketlerim ve sözlerim ben; ona gülünç ve şımar'k vi: kız olarak tanıtmaktan başka bir şe. ye yaramıyordu. Herkesin içinde mağrur, ağır başlı ve yaşından büyük görünen Ayşe, yalnız bu acaip a- damın yanında mânasızlaşıyor, aptalca sözler ve hareketler yapıyordu. Kendimden hiç, ama hiç mem- nun değildim. Oradan kaçmak, bana şahsiyetimi kay» bettiren bu adamı bir daha görmemek istiyordum. Bu kararla tekrar ona baktim. — Gitmek için emir verir misiniz? Bir elini omuzuma koydu, öteki elile başımı sa. — Yemeği benimle yemez misin Ayşecik? Mahzun gözlerindeki dilenen, yalvaran ışıklar canımı karıştırdı, tekrar irademi kaydederek başını önüme eğdim. — Peki. Fakat eve bir haber göndermek şartile.; ileler. ilker iğ, öld 1