Tenkidi M uhterem okuyucularımdan af |manlarında Zira bu ya- talep edeceği; zım İle kendilerine bir tiyatro tenkidi arzetmiyorum. Pek muktedir yı larımızdan bir arkadaşımızın O dan'ın tenkidi münasebetile serdey- lediği bazı fikirlere ilişeceğim. Muh- terem arkadaşımız, tenkidin» şu sü- retle başlıyor: "On yedinci asırda Fransada #yatro 4g- mek bol kahkaha demekti. Tam bir asır halk gülmek için salaşların önüne koştu, Ve bu şevk og sekizinci asra da intika) et- $. On sekizinci asırda salonlarda bile açı saçık hikâyeler anlatmak, göbekten aşağı Büktelerle şakalaşmak mode haline gir- diği için tiyatro da halkın zevkine uydu. Nihayet romantizm ile renlizma bu çeşidi edebiyat çerçevesinden kovdu. Natüraliz. ma bu şakaları ciddiye aldı ve niyet 1878 den sonra Jorj Kur yeniden bu nevi Ihya edip edebiyata soktu. Fransa, Kurtlin'i bir Meliyer olarak selâmiyınca wodvil ve hafif komedi on yedinci asırda olduğu gibi. Fransayı kapladı. Tristan Bemar, Jorj Peydo, Piyer Weber, Rober Düfler, Kaysve, Kruvase gibi hafif kamadı stadları Büyük Harbe kadar ve Büyük Marpten sonra Fransayı güldürmekten ka- uitblar ve yavaş yavaş Balkanlara yayıl- dilar ve bize kadar geldiler,“ — Selimi İzzet Sedaş — AKŞAM Fransanın üç asırlık tiyatro tarihi- ni birkaç satırda hulâsa edebilmek hususunda meslek arkadaşımın gös terdiği muvaffakıyeti takdir ederim. Yalnız hulâsada biraz acele edildiği, cihetle bazı &sırların ve asırlarla be- | raber edebi merhalelerin de biribi- rine karıştırılmış olduğunu zannedi- yorum. On yedinci asırda Fransada tiyat- tonun yalnız bol kahkaha demek ol- duğunda şüphem var, Malüm olduğu üzere on yedinci s- sıra “On Dördüncü Lui asrı, dahi denilir. Bu asra bu ismin verilmesi- nin sebebi de doğrudan doğruya ilim, edebiyat ve fen vadisinde yetiştirdiği sdamlar dolayısiledir. Bahusus bu as rın tiyatrosunda kahkahadan daha başka şeylerin de fazlasile mevett ol. duğunu tarih kaydediyor. Yine Fran- sa edebiyat tarihinden anlıyoruz ki, Yazılan piyesler hakkında halk, hal. Tenkit... göbekten aşağı nükte- lerle şakalaşmak her zaman mevcut olagelmiştir. Buna edebiyat noktal nazarından bir pâye vermek doğru değildir. Hattâ Fransada bu kebil şeylere Gauloiserie derler. Binaena- leyh zaten edebiyat addedilmiyen hir şeyi natüralizm, romantizm veya bil- mem neizm edebiyat çerçevesinden nasıl kovabilir? Realizm hayatın bü- tün hissiyat ve şekillerini en açık su- rette teşrih ve tasvir oder, Reslistle- Merhum tahio kaymaksı Verem Dispanseri röntgen mütehas. sısı İzzettin Tane. srin kainbiraderi ve Kadıköy bölge. si Kızılay kâtibi iken pek genç ya. sında » aramızdan Rayonu nei dev; pazar günü saat Üçte bu kıymet. li gencin ruhuna ithaf edilmek üzere Hafız Rıza tarafından hatim duası yar'lacağından kendisini seven ar. kadas ve dostlarının Kadıkövündeki hanemize şeref vermelerini bekleriz. Eniştesi Dnirtar İzzettin mlardan Mustafa Hayri Be. yin mahdumu ve Jasır, artik Ohne gibilerin asrı değil. di. Onu yapan başka düsüneeler bas rin en kuvvetlilerinden olan Oktav p ihlas Mirbo'nun âsarında bilhassa “Bir Hiz —— ll... jmetçinin urnali,nde öyle açık tax virlere tesadüf ederiz ki (Behname) Jonun yanında Karakulak suyu gibi TİYATROLAR | hafif kalır. İşte bir reabst ki, edebi. yat addedilen göbekten aşağı nükte- Şehir Tiyatrosu leri çerçeveden dışarıya atması lâ İzım.. B'raz evvel söylediğim veçhile | Mirbo ediptir, ötekiler pornogtafidir. Aralarda hiçbir alâka yoktur. On- ların sahası büsbütün haşkadır ve e- sasen bu sayılan şeyler birer şahsiyet gibi hareket edemezler. Bu mesele sa dece bir merhale meselesidir. Daha açıkçası her asrın doğurduğu bir şe- kil hattâ bir ihtiyaçtır. Jorj One vak tile pek çok okuyucuları ağlatan bir edip idi. Anatol Frans eserlerini ten- kide başladıktan sonra bütün okuyu- cular o kusuru nasıl göremediklerine hayret ettiler. Halbuki Anatol Frans, Ohne'nin âsarını tenkit eylediği 23 man yine Ohne'nin fikirlerini tekrar) , | Serik kazası mektebinde okuyan etmekten başka bir şey yapmadı. | 9 Yaşında Fsat, köyüne giderken, Ok- Ohne müsterih hayat süren bir evi |Selar kemeri mevkiinde sulara ka. tasvir eyliyor: pılmış, boğulmuştur. “O kalın ve yumuşak kumaştan | mmm aaa perdelerle örtülü salon pencereleri, o | Pariste, hattâ “Komedi Fransez, de rahat koltuklar, yürürken avaklar|bile büyük bir mevki temin ettiler, görülen tüylü halılar bu evdeki ru. | Fransız tiyatrosunun en vükeek tp. Bi istirahati ne güzel temin ediyor. | Jedyenlerinden biri olan Dö Max Ro- du. diyor. Anatol Frans bu cümleyi |manyah idi. Rasin'in facialarını fev. yazdıktan sonra sormakla iktifa edi. |kalâde oynıyan Madam Kolona Ro, yor: “İnsanlar ruhi istirahatini ev |mano Romanyalıdır. Portoriş'in (Es. mobilyesine mi medvundur?,, "Tabii |ki Adam) ıda halkın alkışla değil ayağa kalkarak “Yasa!,, fervarlarile selâmladıkları Ventura da Roman- yalıdır. Vodvil ise harpten çok evvel bizde mevcuttu. Tulüat kumnansala, rının “Çıngırak, diye oynadıkları 5 Şubat Pazartesi felâketesdeler için Büyük müsamere PEMBE SOKAK 46 No. Tepebaşı Dram Kısmında Bu #ksem «a2 030 de © KADIN Komet Kevm Terikiâi ekiminde Bu nksem «ant 2030 da © oğLumuz e Halk Opereti Bu akşam sant 8 da KEDİYE PEYNİR Bir Çocuk Boğuldu ka #htiyaçlardı. Jorj Kurtlime ge ince: Ömründe vodvil yazmıyan bir a. ka rehberlik eden (Versayh. sarayı, Ticall her şeyl kolay beğenir takımın” dan değildiler, “Kahkana #sri,, ye were a sırda kuvvetli (trajedi) ler. yazılmış ve en ufak kusur, en yüksek bir mü- ellifin kaleminden dahi çıkmış olsa kolay kolay hazmedilmemiştr. Ba- dema “Kahkaha asrı, denilmesi lâ- zım gelen bu asırda yetişen meşa- hiri anlamak için uzun uzadıya kü- tüphanelerin tozlu raflarını kurcala- miya da lüzum yoktur, Masasının G- zerinde bir (Larus) diksiyoneri bulu. nabilen her yazıcı orada kolayca Corney gibi, Rasin gibi, Bualo gibi kahkaha muharrirlerini bulur! Mo- liyerden bahsetmiyorum; çünkü ben Moliyeri yalnız kahkaha durbini ile seyretmek mazhariyatine daha nail olamadım. Bunun görüş farkını dal- darır vodvilin büyük babası veyahut vodvileilerin fnkişafını hazırlıyan bir Binatnaleyh . bize|âmi gibi telâkki etmek bilmem ne Bir melodram “. i din piyesinde mel çeşi sonra Moliyer'in de piyeslerini birer | Ka y : zi vodvil gibi kabul etmek mantığına |nisi gördüğünü ima ediyor. Bu, doğ. Vodvil ise tiyatronun edebiyat ile | v2*'n sahneleri değil midir? komedi vodvilden başka bir şey mi. dir? . "i.m ie asrı Möliyer eğmek & mecbüriyetindeyiz | rudur. Fakat melodramlar hakiki ha. Bu kabil piyeslere (Komedi Fran. sez) de bile tesadüf ettik. Tifon'da i Tri *n (iki Ör. | Dö Max sevdiği kadını böyle boğmuş adi erimeden şartiyle | öldürmüştü. Sardu'nun tarihi eser. —X&i onda da muharrir vodvile pek İleri tamamen tarihi melodramlardır az sürünmüstür— hakiki o hayatı | Bu, bir eserin kıymetini düsürmez. kuvvetli fikirler ve bilhassa kuvvet- | Vakalar için hususi bir dekor ola. W cümlelerle sahnede tekrar ettiren | maz: meselâ melodama temas edivor sdamlardır. Hafif denilen bu kome,. | diye bir mevzudan kaçınmak çuku. dilerde aykırı fikirlere tesadüf edile. |ta düşmemek için ağaca çarpmıva mez. Cruvasse'nin sinemada bile benzer. Hügo'nun Sefillerinde bile devrilen “Atmaca, smı canlandırdığı | melodram çeşnisi çok fazladır. 1 Neyyire Ertuğrulun bu 'piyesteki sahsiyetlerden, pek İnce espri'lerle ği iyiki alâkası olmıyan bir kısmıdır. Biraz asağıda savılan müelliflerin UN iy IPEK TÜC Filme ilâveten : İngiliz TÜ Scanslara Dikkat: 2—4.15 — TÜRKÇE CAR HORN Donanması Vazife Başında TÜRKCE SİZLÜ T AK SİM Sinemesinda BEN BİR PRANSA KAÇAĞIYIM RKÇ PAUL Kudretinin en büyük harikası, on binlerci kişi Hapishane hayatı, Haksızlığa isyan E SÖZLÜ İlâveten : EKLER JURNAL ve İki Kısımlık Türkçe sözlü Kültür Filmi & Diş Tabipleri Yeni İdare Heyeti Diş tabinlerinin son konares'nde intihap «dilen yeni idare heyeti dün akşam Etibbe Odasında il İçtimai akdetmiştir. Retsli- ğe Prof. Kâzm Bsat, Ikinci reletiğe Suat Gürkan, umum! kâtipliğe Ferit Ramiz müavinliğe Bayan Neriman, veznederlığe Nihat Berk, raportörlüğe Prof. Ziya Ak- »Ay, idare memurluğuna Hall Akben se- slmişlerdir. Bedava Muayene Hösev'nağa Bemt Ocağınlan: Ocağımız hudutları dâhilinde bhman fakir ve yardıma muhtaç hastalar, delâle- Gmizle icap eden mütehassıs doktorlara Darasız müsyene ve tedavi ettirileceğin- den, cumartesi günleri saat 13 - 15 ve pas Tertesi, çarsamba günleri de 20 ara larında Ocak kurağı olen, (Beyoğlu Sa- kızağıcı caddesinde Wasilyadiz apartima- mmm İ No.) Tu dairesine 've ayriea hereün her saat İstiklâl caddesindeki Ahmet Cev- det Akırkann Galatasaray eczanesine müracaatları bildirilir. —— 5 — YENİ NESRİYAT ; TÜTÜN EkleiLeRİ İçin öğüT Ki. TABI — İnhisartar İdaresi Tütün Rnsti- tüsü tarafından “Ekici tütünü satıncaya kadar nasıl korumalıdır?” adlı yeni ofr eder dâkhü “hesiiötmirktir. 5 Tütünü iyi muhafaza edebilmek icin e- alamadim, için iri harflerle basılmış, kuru tirifler! yerine kaim olan renkli bircok fotograf-| larla bir kat deha kuvvetlendirilmiştir. Yüksek dedi tabıda olan bu kitap, kla- renin diğer eserleri gibi köylüye mevtunen İstanbul ikinci iflâs memurlüğun- Müflis Mehmet Evrim masasına gelen alacaklı Kâzım Tülbentçi veki- li Kalodinin kira olmak üzere istedi. Bi 765 liranın Altıncı sıraya kayd ve kabulüne ve müflisin emliası mez- kür dükkânda bulunmadığından im- tiyaz talebinin reddine iflâs idare. since karar verildiği lân olunur. (24008) — Sultan Ahmet sulh 3 üncü hukuk hükimliğinden: Amalva vekili avukat Yervant Lâ. tif tarafından Asmasltında 26 No lu mağazada sabuncu Maloğlu Hristo aleyhine 940/35 No. lu dosya ile Ga- latada Topçular caddesinde cami iiti- selinde eski 278 ve 278 m yeni 262 ve 262/1 ve 262/2 No. lu dükkân ve odalarda Vasılâki Maltezoplonun oğ- lu Yorgi varislerinden kızı Ama'ya hissesine 2 Mart 1295 tarihinde ihti- yaten vazolunan haezin fekki Zım- nında açılan davanın yapılmakta o. lan muhakemesinde, müdâelaleyh KeADYO ANKARA RADYOSU Türkive Radvodifizvon Pastahın Türkiye Radvow Ankara Radyosu Dalga Uzunluğu 3LTM. BA6S Kes Ke 1048 m. oOIAZ Kos 120 Ew Cuma, 2. 2. 1940 1230 Program ve memleket anat &yart, 1238 Ajans ve meteoroloji haberleri, 12,80 Türk müziği (PL), 13,30 - 14/00 Karışık hafif müzik (#1), 18,00 Program ve memleket saat ayarı, 18,05 Türk müziği. Çalanlar: Cevdet Çağ» la, İzzettin Ökte, Hasan Gür, 1 — Okuyan: Sadi Moşsese 1 — Dükeşaveran peşrevi, 2 — Zeki A» rif: Dilkeşaveran şarkı (Gez dolaş), 3 — Zeki Arif Dilkeşsveren şarkı (Karanlık ufukta), 4 — Hasan Gür: Kanun takef- mi, 5 — Zeki Ari TAP Hristonun öldüğü polisçe yaplan tahkikattan (anlaşılmasına ve vere- senin dahi ikametgâhı meçhul bulun. masına ve ilânen tebligat lerası da- vacı vekili tarafından talep edilmiş bulunmasına “binsen:' muvafıkı ka. nun olan talep vechile ilânentebli- “Grp Xe'mühakemenin 24,2/ dan, yevm ve vakti mezkürda bizzat veya bilvekâle mahkemede hazır bu- lunulmadığı takdirde gıyaben muha. keme terasına karar verileceği ilânen dağıtılacaktır. tebliğ olunur. Belediye Sular İdaresinden: İdaremizin Adalar Müfettişliği binası ya zihanesine bir gişe ye. Burun için 7-2:940 Çarşamba günlü saat 15 da yapılacak açık eksiltmeye girmek İsteyenlerin şartname ve resmini almak üzere Taksim £ Siraserviler - cöddesinde İdare Merkezinde Levazım Şefliğine müracast etmeleri. Böilimeye girecekler İdare veznesine makbuzunu almış bulunacaklardır. depozito alarak (30) T. L. yatırmış ve (023) Ticaret Vekâleti İç Ticaret Umum Müdürlüğünden : landırsrak beni mevzudun uzaklağtı- | süslediği cümlelerden tecrit ediniz Tacağından korkarım. geriye “Kumarbazın Encamı. gib Bu kahkaha asrında hattâ hükü-| bir melodram mevzuundan başka ne metin başında bulunan adamlar bile | kalır? trajedi yazmıya heveslendiler; kuv-| Balkanlara bu hafif komediler Bü. yet ve kudretlerine rağmen muvaf-| yük Harpten sonra gelmedi. Ondan mesi büyük sanatkârın kıymetini düşürmez. Hattâ (Ekmekçi Kad'n) 1 oynasa dahi... Zira Alfons Dede'nin en mühim eserlerinden olan Safo'da Suzan Depre'yi 1007 de alkışlamış- Kadın) 1 oynarken de in 1330 tarih'i “Ecnebi Anonim ve sermayesi Eshama eşli kanunu” hükümlerine tevfikan Türkiyede çalışması- na izin verilmiş olan Ecnebi Şirketlerinden “Palestine Maritime Lloyd Limited” Şirketi bu defa mürscaatla Şirketin o Türkiye Vekilliğine “Gillkrist Voker Kompani Limited” Şirketini tayin ettiğini bildirmiş ve lâzımgelen vesaiki vermiştir. 2 — Okuyan: Radife Erteni 1 — Şevki Bey: Uşşak şarkı (Dücarı hle- eiyar olalı didem ağlıyor), 2 — Şevki Bey; Usşak şarkı (Dağlar dayanmaz eninime), 3 — Hicaz kesma (kbrularının. gahmmıl Az Vak türkü (Bahçeye imdir © <ah) e ter düreriY;” Yümamin enine — İİ 19,00 Serbest saat, 19,10 Memleket ma; İT ayarı, ajans ve meteoriloji haberleri, 1928 Türk müziği: Yas) heyeti, 20,00 Komuş- ma (Kahramanlık ve harp menkibeleri), 2018 Temsl: Tarihten bir sima - Kücük Müezzin Çelebi. Yazanlar: Ekrem Reşit ve Rüsen Kam. Müzik: Türk müsiklenden Pürçalar. İdare eden: Ruşen Kam, Okuyan- lar: Necmi Rıza Ahıskan, Melek Tokgöz, Mefheret Sağnak, Semahat Özdenses, A- zize Tözem. Çalanlar; İzzettin Ökte, Cev- det Çağin, Besri Üfler. 21,10 Konuşma (Sih hat santi), 2138 Müzik; Radyo orkestrası (Şet: Dr, E, Prastorlus)? 1 — C. M. Von Weber: Buryanthe ope- rasının uvertörü, 2—1 Ven Beethoven: 3'üncü Piyano konsertosu, (Do minör, Op. 37). Solist Mihat Fenmen, 3 — Saint - Ssens Le Rovet dOmphala (Senfonik parça). 72,15 Memleket saat ayari, ajans habere leri, ziraat, esham - tahvili, kambiyo - oukut borsası (Fiyat), 22,33 Müzik: Opera fak olamadılar, eserleri kabul gör-| daha pek çok evvel gelmişti. Balkan. | tm. atro hususunda en ileri gi- medi, larda ti Fransız sahnelerinde, Fransız ro-İden Romanyadır. üm... V Tkasladım. ve iye N. 'ULUNAY Rümen artistleri Onun umumi plâjlarda denize girmekten hoş- lanmadığını bildiğim hslde bilmiyordum neden belki de Sadece bir şey söylemiş olmak için böyle demiş" tim. Renklerden müteessir olan gözlerine elini siper ederek cevap verdi; — Hayır! — Deniz çok güzel bugün! — Biliyorum, biraz evvel banyo yaptım, — Nerede? — Kotra ile Pendik açıklarına gittim, orada & çıkta denize girdim. O sırada garson onun masasına bir bira ve bir Yazan: MUAZZEZ TAHSİN BERKAND — Bu söz benim lehime mi, yoksa aleyhime mi? kuç tabak geti » vit ğ — Lehine Ayşecik; maalesef son zamani De e Ki genç kızlar mahcubiyetle kızarmayı bir ayıp, bir 22- e Si Kari biz günah sayıyorlar. HAbük Bendine — Çık giyin, seni beklerim. Bu daveti zâten istiyormuşum gibi bilâtereddüt kabul ettim. — Peki, beş dakikaya kadar yanınızdayım. Arkadaşlarımın bizim ahbaplığırmıza aşan ve hayretten büyüyen mütecessis gözlerine ehemmiyet vermeden koşa koşa kabineye girdim ve alelâcele gi- yindim. Gazınoda yanına gittiğim vakit onu masa- sına yerleşmiş, ingilizce bir mecmuayı karıştırmakla meşgui buldum. Beni görünce ayağa kalktı, dost eli- Bi uzattı, A & — Kızarmışsın . z — Sizi ei emk ek çök acele ettim. Gülümsedi. Kumral saçları arkadan gelen ışıkla parlıyor, hafif esen rüzgürla uçuyordu. öylenen aykırı bir sözden, sert bir bakıştan, hoşlar- mandi bile saıameledan dolayı yüzü kızaran bir kız ne lâtif, ne sevimli bir mahlâktur bilsen! Ona yaklaş msktan, onu incitmekten korkan kalbimiz onun ma- iyeti karşısında hürmetle titrer, MT gk şairane sözler söylyormunuz Azalea Bu günkü yeni neslin öyle ezilip büzülecek, kızarıp sa- raracak vaklt yok! Biz asri kızlarız; erkeklerle omuz omuz« arkadaş gibi çalışır ve yaşarız. Dudakları müstehzi bir gülüşle açıldı, buna pek #manmıyormi ibi sadece: — Yu ar dedikten ei değiştirdi: — Ne yiyeceksin, ne içeceksin Ayşe! 25 e de iri gibi buzlu bir bira ile çok çok Ordövr isterim. Keyfiyet tetkik edilerek kanuni hükümlere uygun görülmüş olmakla ilân olunur. No. 15 miyerek onun karşısında gülünç bir vaziyete düşece gimi anladığım için işi şakaya bozdum. | — Siz bu dakikada bana bira ve muhtelif meze. . ler ikram edecek derece kudretli ve kuvvetli bir a- damsırız. Yanımda bir arkadaşım olsaydı bu kadar masrafs katlanabilir miydi? Görüyorsunuz ya sizinle boy ölçüşecek halim yok! Yüzüme dikkatle baktı, bir şey söyliyecek zan- nettim, fakat vazgeçti, garsonu çağırarak kişiyi doyuracak kadar çok çerez ısmarladı. Karşı karşıya yedik. içtik. konuştuk, şakalaştık. Fakat sözlerimizin neye dair oduğunu sorürsan sana cevap vermekte müşkülât çekerim. Yalnız onun çok neşeli olduğunu. mevzudan mevzua atlıyârak bâna bir çok şeyler anlattığını ve önümüzden her geven karının tuvaleti, yürüyüşü hakında fikir beyan et. tiğini iyebilirim, çe #özlerinin arkasmdan sürüklenerek o ka» dar kendimden geçmiş ve dalmıştım ki, ötede bir ar- aryaları (PL), 23,00 Müzik: Cazband (P1.), 28,28 - 23,30 Yarınki program ve kapanış. — Hakikaten öyle; ben de vaktin nasi geçtiğinin farkında olmadım. — Biraz daha oturmaz mısın? — Kabil değil; geciktiğime hiddet bile etmiş o- aklar. e Adam sen de! Gibisinden omuzlarını kaldırarak tekrar ısrar etti — Bir iki dakika daha otur, vakit henüz geç değil: — Olmaz, arkadaşlarım beni bırakıp giderler, ben de ortalıkta kalırım. Bu sözlerim onun gözlerinde bir sevinç şimşeği çaktırdı z — Daha iyi ya! Seni ben götürürüm. Suadiyeden Bostanc ne kadarcık yer! Yürüyerek gideriz.. Sesi alelâde idi, fakat gözleri yalvarıyordu. — Oyun bozanlık yapamam Amiral; arkadaş na- musum var benim! Fakat bir dakika izin verin, on- ları savayımı; hemen gelirim. Beni aribar ii külkarak elimi turtuz. — Bana karşı da oyun bozanlık yapmıyacaksın değli mi? Beş dakika sonra seni burada beklerim, — Evet, hemen geleceğim. i Arkadaşlarımı razı etmek pek kolay olmadı, Bir Santter: fazla bir müddet kendilerini yalnız bıraktı” gıma. bahusus hepsinin pek beğendiği bir adamla naş oturarak onları ihmal ettiğime biraz içerlemişe tiler Hele Nihal, giydi bana sualler Soruyor, ona ait haberler istiyordu: — Kimdir? Nereden gelmiş? Bu yazı suadiyede mi geçirecek? Evli mi? Sen onu nereden tanıyorsun? Bizi de ona tanıtsana! — Solgun yanaklarında gelincikler açmış, yüzün büsbütün parlamış. Bugün bir dar güzel ve sevimlisin. ka — Tabii benim gibi.. Mademki artık bizimle boy ksin! — Kompliman yapmayın amiral, yoksa daha — Hayır, sizinle değil! in a e elem ve dele ge api lm — Hayır alay etmem, o zaman da seni, bu, kasınız! cinsi gitgide nadirleşmiye başlayan mahcup bir — Nasil başka? çük hanım gibi görürüm. Fikir ve düşüncelerimi istediğim gibi izah ede- nun beni beklediğini bile unutmuştum. kadaş grupunun Karanlık ağır ağır suların üzerine yıncs bunu hatırladım. — Bana İzin verin; arkadaşlarımla beraber dö- Yüzünün birdenbire bulutlanmış gibi kararma sından canının sıkıldığını anladım. — Ne yazık! burada tatlı tatlı öneli skin adl konuşuyorduk. Üeizir small Oniları bilhassa meraka düşürmek için yalanlar uyduzdum. mübalâğalı şeyler söyledim. Nihayet be ni kendilerile beraber dönmiye razı klerini anlayınca son kozlarını oynadı — Sen kürek çekmesine nlar: z bayılırsın! Mehtapta “(Devami var)