Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
£ ' (Başı, 1 incide) labilen en son kazazedelermiş. İlk tedavileri yapılmış ve istasyon. da kendilerini İstanbula götürecek olan treni bekliyorlarmış. “Korkuyorum, Artık,, bir insan olan ihtiyardan evvelâ, ni- çin biraz arkasındaki binanın sıcak altında beklediğini sormuştum. İhtiyar zat, Erzincan şehrine sır. tını dönmüş, Erzincandan bahseder- iken dönüp arkasına bakmıyor. Ve meselâ: sında Münzevi sokağı vardır.,, Diye söze başlıyarak evini tarif e- derken bile Erzincan şehrini bana baş parmağı ile arkasını işaret ede. rek gösteriyor. O anlarda yüzünde can düşmani- le yüzyüze gelmekten kaçınan bir in- san nefreti beliriyor. Nitekim ilk sualime müuhatap 0- lunca viran Erzincan şehrini yine baş parmağı ile arkasını işaret ederek göstermiş: ' — Şu, demişti, nankör memleket, altına sığınsam başıma yıkılacak gibi tır benim için. Sonunda böyle başı- ma yıkılacak olduktan sonra sıcak yuvayı ne yapayım ben, O, Erzincan şehrine ikide birde ) musallat olan zelzele felâketinin ya- 4 zımın başındaki basit tarihini yap - tıktan sonra; | — Vâkia, diyor, bü sefer sağ ka- — lanların akılları başlarına geldi ama — me faydası var, Şunun şurasında kaç kişi kaldık biz. Hem o kurtulanlarda yeni bir şehir değil, eski bir çadır kuracak takat bile yok.. Büyük ve taze bir felâketin sillesi ile sarsılmış olan biçare ihtiyarın bu derece bedbinliğine şaşmıyorum, © içini çekerek devam ediyor: — Zaten bu memleketten bize ha- yır gelmiyeceği eski Erzincan ozan- larının türkülerinden de belli idi. 'Bizim türkülerin hemen hepsinde o Ceski zelzelelerin bir türlü dinmiyen yarasını dinlersiniz.», O susuyor ve dalgınlaşan gözleri, kim bilir hangi hatıranın hafızasile ıslanıyor. Ben: ş — Acaba, diyorum, bahsettiğiniz türkülerden bir iki tanesini Latırlı. “yabilir misiniz? Biraz düşünüyor, sonra, - unuttuğu mısraları şarkının bestesini mırılda- — ©nip hatırlıyarak - o söylüyor, ben ya- — ziyorüm: Erzincanın selleri Oynar oynar yerleri Yaram sızlıyor yârim - Neden sevdin elleri” * Erzincanı yer tepmiş , Yıkip virane etmiş $ Yer gibi yâr da oynak - Kahır canıma yetmiş Ben üzerine vücudümle siper oldu- — ğum halde karla ıslanan defterime — mot ettiğim şarkıları cebime koyar- ken, o: — Nasıl, diyor, tıpkı bugün ya. zılmış gibi değil mi? Ş Ve sesi eski şifasız bir derdini ya- »han bir hastanın sesi gibi titriyerek ilâve ediyor: — Halbuki biz bu türküyü bir a. sirdir söyleriz. O türkü ve bu cevap bana kendi — astırabını, kendi isyanını, kendi ihti- yacını, kendi türküleri ile fakülte. den diplomalı şairden, enstitüden diplomalı ziraatçiden veya geniş iti- barlı başmuharrirden daha belâğat- le terennüm eden temiz Türk köylü- sünü düşündürdü. Bir muharririn dediği gibi, vaktile: *“Yemen çöllerinde poker fişi gibi harcadığımız,, — Anadolu ç danberi Tam Altı Gün An Altında Kalan İhtiyar İrucukla, iki hamam peştemalına sa- rılmış genç bir kadıncağız var. Genç ikadın gelini, çocuklar da torunları imiş! Oğlu, ailesi ve bir kızı kurta. rılamamışlar. Kendisi, gelini ve iki torunu zelzeleden tam altı gün son- ra enkaz altından sağ olarak çikarı- Mütekait bir memur ve müneyver catısı altına sığınmadığını ve karlar “— Şu gördüğünüz çarşının arka- binadan ürküttü beni. Hangi çatının geliyor bana. Bundan sonra dağ ba- şının ayazı, ocak ateşine müraccah. az latıyordu: O topraktan öğrenip Kitapsız bilendir. Hoca Nasrettin gibi ağlayan Bayburtlu Zihni gibi gülendir Keremdir, Ferhattır, Kel Oğlandır Yol göründü onun garip sırrına Analar babalar umudun keser Kahpe felek ona eder oyunu Çarşambayı sel alır Bir yar sever el alır Kanadı kırılır, çöllerde kalır Ölmeden mezara gömerler onu Erzincan Değil, Ezercan Ben zihnen tekrarladığım bu şiirin mabaadini hatırlamıya çalışırken dal mışım. İhtiyar, perdesi yükselmiş bir sesle: — Bey, diyor, sana söylüyorum, ne oldun? Kendimi toplayarak: — Hiç, diyorum. Fakat o anda Erzincan viranesinin karlı ve dumanlı enkazı altına diri, diri gömülen zavallı Anadolu çocuk. larının mezarlık servileri arasında dolaşan rüzgârın çıkardığı ucı ahen- ge benziyen bir makamla ve hep bir ağızdan şu mısraı okuduklarını du- yar gibi oluyorum: — Ölmeden mezara gömdüler beni,” İhtiyar: — Siz, diyor, bu memleketin asıl ismini bilir misiniz? Tabii bir alâka ile yüzüne bakıyo- rüm: — Hayır! Onun soluk dudaklarında acı bir gülüş beliriyor: — Siz, diyor, buraya “Erzincan,, dersiniz, buranın yerlileri bu keli. meyi kendi şivelerile “Ezircan,, şek- linde telâffuz ederler. Halbuki 93 yaşında ölen ihtiyar dedem, bana vaktile bu talisiz şehre musallat o.- lan zelzelelerden, sellerden- bahset- miş ve: — İşte, demişti. Bunun içindir ki, buraya “Ezercan,, adı verilmiştir. Sonradan ,manasının tedhişkârlığı- nı gidermek için, yerliler bu kelimeyi Ezircan şekline .sokmuşlar. Biz. şe- hirliler ise biraz: daha inceltmiş, biraz daha kibarlaştırmış, “Erzin- can,, yapmışız. Fakat adını ne kadar değiştirseniz nafile. Görüyorsunuz ya, o eninde sonunda yine “Ezer- can,, olduğunu isbat etti. Çalınan ikinci kampana yaralı tre- ninin kalkmasına beş dakika kaldığı. nı ilân etmişti. İhtiyarın büyük to- runu koşa koşa yanımıza geldi. — Dede, dedi, ekmek dağıtıyorlar, ben istedim vermediler. Sen gidersen bize de verecekler, çünkü “başınızda kim varsa onu çağır,, dediler. Kim bilir ne zamandanberi aç kal- mış olan ihtiyarın gözlerinde cılız bir pırıltı yanıp söndü: — Nerede? Dedi. Fakat küçük çocuk, minimini şa- hadet parmağı ile ekmeğin dağıtıl. dığı istikameti gösterince ihtiyar, â- deta düşman sadakasını reddeden yi- ğit bir efendi gururile doğruldu, kati bir sesle: — İstemem, dedi, gelinini, torun- larını önüne kattı ve ihtimal gözle. | rinin ıslanışını gizlemek için bana veda etmeği bile unutarak yaşından umulmıyacak bir hızla yaralı treni- ne doğru yürüdü. Biraz sonra hepsi de tıpkı kara tahtadan ıslak beyaz bir süngerle yok edilen birer tebe- şir çizgisi gibi karanlığın ve karla. rın arasından silinip gittiler. Biraz düşününce anladım ki, ihti- yar küçük torunlarının aç kalmaları- nı bile umursamamış ve kendisine verilecek ekmeği, katığı almıya git. memişti: Çünkü torununun küçük parmağı ile gösterdiği yere gitmesi için Er- zincanla bir defa daha yüz yüze gel- mesi lâzımdı. NACİ SADULLAH Münih Suikasti Maznunları Londra, 4 (A.A.) — Daily Expres gazetesinin Amsterdam muhabirine göre, Naziler tarafından 9 teşrinisâ- nide, Holanda arazisinden kaçırılan binbaşı Stevens ile yüzbaşı Best'in, Münih suikastinde alâkadar olmadık- larını, Almanlar resmen tasdik et - mektedirler. Bununla beraber bu su- baylar Al ıyada bir muhalefet ha- Bi yıll —okuduğu şarkiları bir hatırlayın. Bir — gair, köylüyü, köy şarkılarından alıp biribirine eklediği şu mısralarla an- reketi tevlit etmiş veya etmiye çalış- mış olmakla maznunen.halk mahke- mesine sevkolunmuşlardır. — Erbaa Imdat Bekliyor (Başı 1 incide) uğrayan halk hâlâ sıkıntı içindedir. »Merkez ve mülhakatta bugüne ka- dar tesbit edilmiş ölü miktarı 2472, yaralı 540 dır. 1183 bina yıkılmış, 173 bina da hasara uğramıştır. Erbaa da yardım bekliyor Erbaa, 4 (Hususi muhabirimiz bil- diriyor) — Burada şimdiye kadar 1120 ölü, 533 ağır yaralı tesbit edil. miştir. Merkezde 2100 ev tamamile yıkılmış, 12 köy tamamen, 60 köy kısmen harap olmuştur. Zelzele felâ- ketini yangın takip ettiği için zayiat fazla olmuş, saatlerce enkaz altından iniltiler duyulmuş, fakat hâdisenin dehşetinden kimse kimseye yardımda bulunamamıştır. Bu korkunç felâketten her nasılsa kurtulmuş olanlar da şimdi yağmur ve kar altında çırılçıplak aç ve susuz bir halde yardım beklemektedirler. Burada ancak kaymakamın riyase- tinde kurulan yardım komitesi ö- lüleri gömmek, hastaları civar vilâ- yetlere göndermek, kalanlara gıda temin etmekle uğraşmaktadır. Fakat bu kabil mahalli imkânlar ihtiyacın binde birine bile cevap vermekten u- zaktır. Hemen bütün hayvanlar bir harabe haline gelen kasaba ve köy - lerde enkaz altlarında kalmıştır. Bu itibarla hayvanları keserek gıda te- min etmek te kabil olmamıştır. Sam- sundan bir kaç kamyon ekmek gön- derilmişse de günlerdenberi aç olan halka bu da kifayet etmemiştir. Güçlükle kurtulan halkın daha Zİ. yade aç bırakılmaması ve sâri hasta- hıktan kurtarılması için imdat heyet- lerinin süratle gönderilmesine ve âcil yardımlar yapılmasına kati ihtiyaç, vardır. Sıhhiye Vekili Erbaaya gitti Samsun, 4 (A.A.) — Sıhhat Ve- kili doktor Hulüsi Alataş ve re!aka. tindeki zevat dün akşam 21 de Sam- suna gelmiştir. Sıhhiye Vekili, Erba- adaki felâketzedelere yaprlan yar- dımları mahallinde tetkik etmek ü- zere bugün Erbaaya gitmiştir. Hulü- si Alataş, Erbaadan Lâdik tarikile Sıvasa dönecektir. Samsun vali muavini de refaka- tinde Ticaret Odası başkâtibi ve bir fen memuru olduğu halde, Erbaaya hareket etmiştir. Samsun Halkevin- den de Erbaadaki teşkilâta yardım maksadiyle içlerinde doktor bulunan 11 kişilik bir kafile ayrıca Erbaa is. tikametine hareket etmiş ve 1ılâç malzeme götürmüşlerdir. E Zelzelenin Samsundaki tarhibatı Samsun, 4 (A.A.) — 30.12.939 et martesi öğleye kadar olan vaziyet şöyledir: Samsun merkezile köylerinde bir ölü, dört yaralı vardır. Hayvanca za- yiat yoktur. 63 ev tamamen, 93 ev de esaslı tamire muhtaç vaziyette harap olmuştur. Çarşamba merkez köylerinde 43 ölü, 12 si ağır olmak üzere 129 yara- l1 vardır. 539 ev ve dükkân ve hükü. met konağı, emniyet dairesi, posta telgraf, mezbaha tamamen yıkılmış, 939 bina ile iki mektep kısmen hasa- ra uğramıştır. Terme merkez ve köylerinde bir ölü, beş yaralı vardır. Beş hayvan da telef olmuştur. 147 ev, dükkân, ambar, tamamen yıkılmış, muhtelif bina hasara uğramıştır. Havza, Kavak merkez ve köylerin- de nüfus ve hayvan zayiati yoktur. Beş ev, üç samanlık yıkılmıştır. Ve- zirköprü merkez ve köylerinde nü- fusça zayiat yoktur. Hükümet ko- nağı, jandarma dairesi, belediye bi. nası ve bir mektebin düvarları çat- lamıştır. Lâdik merkez ve köylerinde insan. ca zayiat olmamıştır. Hükümet ko- nağı tehlikeli bir surette hasara uğ- ramış, bazı binaların da duvarları çatlamıştır. Bafra merkez ve köylerinde bir ya- ralı vardır. Üç ev tamamen yıkılmış, iki ev de yanmıştır. Bundan başka 14 ev hasara uğramıştır. Hükümet konağı, dispanser ve üç mektebin du. yarları çatlamıştır. Tokat ve Amasyada Tokat, 4 (A.A.) — Enkaz kaldırma ameliyesine devam olunmaktadır. Gökdere nahiyesinde 168 ölü, 90 ya- ralı vardır. Bir mektep ve 192 bina yıkılmıştir. Tokat - Niksar yolu açıl- miştir. Amasya, 4 (A.A.) — Vilâyet mer. kezinde ve mülhakatta 629 ölü, 136 yaralı vardır. 10 resmi bina yıkılmış, 53 bina da hasara uğramıştır. 936 ev tamamen, 960 ev de kismen yıkıl- mıştır. Zile, 4 (AA.) — Kazamız köyle- rinden zelzele felâkti yüzünden yer- siz, yurtsuz kalmış olan kardeşleri. mizi kaza merkezine nakil ve yerleş- tirme işleri ikmâl olunmuştur. Kızılay tarafından giyecek elbise ve çamaşır verildiği gibi, muntaza- man sıcak vemek dağıtılmaktadır. Niksardan alınan tafsilât Tokat 4 (TAN Muhabirinden) — Zelzele Niksarda mühim hasarlar mapmıştır. Zelzeleden ölenlerden başka yaralılar da doktorsuzluk yü. zünden kangrenle — ölmektedirler. Karın yolları kapaması köylere gi- dilmesine mâni olmakta ve soğuktan ölenlerin savısı da artmaktadır. Niksar köylerinde ölenlerin iki binden fazla olduğu sanılmaktadır Zelzele yüzünden altı köy tamamen kaybolmuştur. Kasabada ölü olarak çıkarılanların sayvısı 1101 dir. Dün Reşadiyeden alınan ilk ma. Jümata göre kasahada ölenlerin ade- di 15 tir. Zelzeleden sonra jandarma karakolunda bulunan cephanelerden bir sandığı infilâk etmiş ve Reşadi. vede büyük bir yangın baslamıstır. Yangın vaktinde söndürülemediğin. den enkaz altında kalanlar yanmıs. tır. Hasıl olan geniş yarıklardan sıcak sular fıskırmağa baslamıştır. Niksar ile Resadiye arasındaki sose tama« men sehre-kaymış ve bu;yüzden mü« nakalât durmustur. Şarki Karahisar köylerinde Şarki Karahisar, 4 (TAN Muhabi. rinden) — Kazamızda vuku bulan zelzele neticeşinde 1480 ölü ve 289 yaralı vardır. 2200 ev tamamen, 250 ev kısmen vıkılmış, 11400 hayvan öl. müstür. Kış dolayısile vaziyet çok fecidir. İki gündenberi yağmurla karışık olarak yağmakta olan kar dün sabah altıdan itibaren şiddetli bir kar fır. tınasına çevrilmiştir. Açıkta bulu. nan halkın yerleştirilmesine çalışıl. maktadır. Kar fırtınması neticesinde her taraf 75 santim karla örtülmüştür. Bü yüz. den Eğribel dağı kapanmıştır. Fe- lâketzedeler için Giresundan gönde. rilen iaşe ve giyecek levazımı yolda kalmıştır. Dün yeniden zelzele oldu Ankara; 4 (Tan Muhabirinden) — Dün akşam Antakyada ikişer saniye süren üç hafif zelzele olmuştur. Ha- sar yoktur. Yalnız, şiddetli bir fırtı. na hüküm sürdüğü bildiriliyor. Bu sabah Şarki Karahisarda da bir zelzele olmuştur. Bugün Tirede iki zelzele kaydedilmiş, halk korku. dan sokaklara fırlamıştır. Hasar yok- tur. Amasyada dün aksam 21 de olduk. ça siddetli ve bugün 15,15 de hafif iki zelzele olmuştur. Suluova nahiye- sinde de 16.40 da hafif bir zelzele kaydedilmiştir. Hasar yoktur. Giresunun Görele kazasında ve Samsunda da hafif zelzeleler olmuş- tur. Memleketten yapılan yardımlar Ankara, 4 (A.A.) — Vilâyet ve ka. za merkezlerindeki milli yardım ko- mitelerine yapılmış olan teberrüat dün akşama kadar Antalyada 8356. İspartada 10.000, Vanda 9000. İz. mitte 6686, Kütahyada 4000, Sinop- ta 12.033, Boluüda 3335, Denizlide 10.000, Siirtte 2520, Edirnede 11.800, Çanakkalede 7000 liraya baliğ ol- muştur. Kazalardaki teberrüat ise, Ayva- lıkta 7900, Akşehirde 4650. Akhisar. da 4700, Havzada 200, Bayındırda 1250 lirayı bulmuştur. Erzincan trenlerine yolcu kabul edilmiyecek Ankaradan verilen bir emre göre bugünden itibaren Erzincan trenleri. Kar, Sıvas Köylerine de Esaslı Yardıma Mani Oldu ne hiçbir eşya ve yolcu kabul edil. miyecektir. Hattâ bütün hatlar için muteber bilet sahipleri de Erzincan hattında gidemiyeceklerdir. Bu emir; yolların kapalı olması ve bütün vasıtaların zelzele felâketze. delerine kullanılması için verilmiş bulunmaktadır. Felâket Mıntakasından Dün Gelen Yolcular Dün Erzurum treni, yolların fazla karlı olması yüzünden tam beş saat rötarla gelmiştir. Akşam saat 16,40 da Haydarpaşaya gelen tren yüzler. ce kişi tarafından karşılanmıştır. Bunların bir kısmı felâket sahasın- dan sağ olarak kurtulan yolcularını karşılamak, diğer bir kısmı da gelen- lerden yeni bir haber alabilmek ü- midiyle istasyona gelmiş bulunuyor- lardı. Trendeki 11 yaralıyı Nümune hastanesine kaldırmak için Haydar- paşa istesyon müdürlüğü tarafından tertibat alınmış, sediyeler ve sıhhiye ekipleri hazırlanmıştı. Fakat gelen Yaralılardan ancak, Erzincanda Hay- rullah mahallesinde oturan Nezihe ve Remziye ile Kurşunlu mahallesin- den Münevver ve Kudret isimli dört kadın hastaneye yatırılmış, diğerle. rinin yaraları hafif ve pek ehemmi- yetsiz olduğundan hastaneye yatırıl. malarına lüzum görülmemiştir. 'Dost Türk, İyiliği | Unutmaz (Başı 1 incide) reketleri bütün Türklerin kalbinde derin minnet ve şükran duyguları ü« yandırmıştır. Türk, kadirşinastır. Felâket zama- nında yapılân iyiliği unutmaz. Bir kahvenin kiırk gün hatırını tutan Türk, bu acı gününde dostlarının gösterdiği ulüvvücenabi ebediyen ha- tırasında hifzedecek, unutmıyacaktır. Memleketlerin Yardımları (Başı 1 incide) heyetle birlikte bir seyyar hastahane| göndermek arzusunu İzhar eylemiş İ«i se de, dost memleketin bu güzel jesei tinden dolayı teşekkür edilmiş ve! şimdilik buna lüzum olmadığı bildi- rilmiştir. Bağdattan bildirildiğine göre, İraki hükümetinin verdiği 12 bin Türk li- rasından maada İrak Kızılay cemi < yeti 1500 lira daha göndermiş ve Zzela zeleden hasar gören mıntakalar içim halkı iane vermiye davet etmiştir. Hareketiarz felâketi dolayisile M sır Vaft Partisi Reisi Mustafa Elna. has Paşa ile Himayei İslâm Cemiyeti, Kitabeti tarafından Büyük Millet Meclisi Reisi Abdülhalik Rendaya teessür ve taziyet bildiren telgraflar. gönderilmiştir. Diğer yardım ve teberrüler Ankara, 4 (A.A.) — Chunking'dem bildirildiğine göre, Çin yardım küe Bayan Gülsü lattıkları Yolculardan, Erzincanın Salihiye mahallesinde oturan ve felâketten yalnız sol kolunun hafifçe yanması ile kurtulan Gülsüm isminde ihtiyar bir kadın kendisi ile görüşen bir ar- kadaşımıza ağlıyarak şu izahatı ver. miştir: — Beci buraya zorla getirdiler Onların öldüğü yerde ben de ölmek isterdim.; Acım o kadar büyüktür ki.. Onlardan ayrıldığım yetişmiyormuş gibi, bir de kurtulmak felâketine uğradım. Bir oğlum vardı. Bundan yedi se- ne evvel bitişik evde oturan sevdiği bir kızla nişanlanmıştı. Oğlum aile. mizin şerefine lâyık bir düğün yap- mak için kalktı, İstanbula geldi. Şu. rada busada tam yedi sene çalıştık- tan sonra, felâketten ön beş gün ev- vel düğünü yapmak üzere Erzincana gelmişti. Hemen düğün hazırlıkları- na başladık. Çarşamba akşamı biz- de kına gecesi şenlikleri yaparlar. O akşam Hayriyenin eline kınalar yak. tık. Güldük eğlendik. Gece saat 12 de oğlumla beraber evimize gelip yattık. Ertesi akşam'oğlum Gerdeğe girecekti. Saatin kaç olduğunu hatırlamı. yorum. Müthiş bir sarsıntı ile uyan. dım. Yatağımdan doğruülmıya kalmadı, bizim ev müthiş bir gürültü ile yı- kıldı. Ondan sonrasını bilemiyorum Kendime geldiğim zaman, enkaz al. tında bulunduğumu ve bir direk par- çasının bana siperlik yaptığını gör. düm, Bu sırada sol kolum acımıya başladı. Bir de ne göreyim. Evin en- kazı yanmağa başlamış, hattâ ateş bana doğru ilerliyor. Avazım çıktığı kadar bağırmağa başladım. Biraz sonra ellerinde kazma ve kürek bu. lunan bir çok insanlar geldi ve beni yalnız kolum yanmış olarak kurtar. dılar. Yalvarmam üzerine oğlumu da aramağa başladılar. Ben bu esnada yere, karların içine oturmuş, ateşler içinde yanan kolu. mu karın içine sokarak acısını hafif- letmeğe çalışıyordum. Biraz sonra kazma, kürek sesleri kesildi, Ve a. damlar bana bir şey söylemeden bı- rakıp gittiler. Meğer Halidimin cesedini çıkarıp oracığa bırakmışlar. Sabahleyin Hay. riyenin de ayni şekilde.-ölü olarak bu lunduğunu haber aldtm. Beni alıp is. tasyona getirdiler ve kalabalık bir çadırin içine bıraktılar. Kaç defa şehre gitmek, onlarım öldüğü yerde kendimi de öldürmek istedim. Fakat bırakmadılar. Nadi Ayyıldızın sözleri Gene yolculardan Erzincanın Ge. rek mnhıllesinde oturan Nadi Ay. yıldız da: — Uykum çok hafif olduğundan '| yan, misyonu hareketiarz felâketzedeleri« ne bir yardım olmak üzere elli birm Çin doları teberrü eylemiştir. Lâhey ve Brükselde de zelzele fe« lâketzedelerine yardım kabul etmek üzere birer yardım komitesi irurul- muştur. Pariste bulunmakta olan Gülbenk. hareketiarz felâketzedelerine yardım olmak üzere Adliye Vekili -Fethi Okyât delâletile 1000 * İngiliz lirası göndermiştir. - Bundan - başka Mister Ernest Oriver, Mister Eller- mann Vilson Lina, Mister Papayani Lina, Mister Vesteat Lina tarafından yine Adliye Vekili Fethi Okyar de. lâletile beş yüz onar Türk lirası tea berrü edilmiştir. La Haye daimi adalet divanı reisi, Gerrero Hariciye Vekili Şükrü Sas- racoğluna gönderdiği bir telgrafla, hareketiarz felâketi dolayısile daimi adalet divanının teessür ve taziyetle- rini bildirmiştir. Suriye ve Lübnanda faaliyet Beyrut, 4 (A.A.) — Anadolu felâ. ğ ketzedelerine yardım için Türk hü- kümetinin emrine verilen 300 çadır ve 5000 battaniye hususi vasıtalarla gönderilecektir. Fransız Fevkalâde Komiseri Puaux, Lübnan ve Suriye hükümetlerile mutabık olarak müşe terek paradan iki yüz bin frank ıyl-î rarak kamp İevazımı tedarikine tah- sis etmiştir. Bu levazım imal olur OAP lunmaz, Türkiyeye sevkolunacaktır! İ Ankaradaki Fransız Büyük Elçisi, Massigli, Türk hükümetinin hararete li teşekkürlerini Puauxe bildirmiştir. l zelzelenin ilk saniyesinde uyandınt ve sokağa fırlamak - istedim, Fakat kârgir evlerin yıkıldığını ve büyük taş parçalarının çıkmak istediğim sokağa düştüğünü görünce cesaret e« demedim. Fakat oturduğum ev ahe şap olduğundan yıkılmadı. Esasen çatısı ahşap evde oturanların hı j kurtuldu gibi. Zelzeleden sonra Er« zincanın halini görmeli idiniz. Bü- tün şehir istimdat eden insan sesles ri ile tıpkı bir arı kovanı gibi inli- yordu. Diğer yolcuların sözleri Zelzele — esnasında — Erzincat- da bulunanlardan mühendis İbrahim Haydaroğlu ile refikası Bayan Nis8 ve kızı Leylâ ile fen memurü Cahitı refikası ve kızı da bu felâketten $ limen kurtulmuşlar ve dünkü tre! şehrimize gelmişlerdir. Bunlardaf fen memuru Cahidin refikası da miştir ki: — Felâketten selâmet kurtulduk” Fakat cebimizde paramız olduğu ha" de 48 saat aç kaldık, Küçük açlıktan saatlerce ağladı. HU K ..