— > HiKÂAY BİR KOVU Yazan: NAMIMÜSTE GEC erkes hayatında uğradığı istiskallerden bahsediyor- du. Yaşının ilerlemesine rağmen ruhen dalma genç kalan dayım: — Ben size bir kovulma anlata. yım. Bakınız kimserin başına böy * lesi gelmiş mi? dedi ve başladı: “O tarihte Babıâside (...) kale- minde müdür muavini bulunuyor. dum. Bizim kâlem sadrazamlardan bilmem hangi paşa tarafından ie. © Oraat olsun diye teşki! edildiği için sadarete bağlı vücudü lüzumsuz denecek derecede işi oz bir kalem- di. Yazı masalarımızın başında gün Jerce boş boşuna vakit geçirirdik. Kaleme gitmesek kimse neye gel. mediniz? demezdi. Yakat hepimiz Biribirimize uygun olduğumuz için “oFasını gayet hususi bir içtima ye. Ti yapmıştık. Her gün biribirimi- ze anlatacak eğlene:li vakalar bu- Jur, vaktimizi hoş geçirmiye ba. kardık. Aramızdaki bu uygunluğun bir başka hususiyeti de vardı; He. pimiz musikiye âşina ve güzel bir © desadüf eseri olarak muhtelif saz. © lar çalardık. Meşhur bestekâr Beklül efendi. den ders alan müdür beyin sesi yek güzeldi, en mutena fasılları silirdi. Mümeyyiz güzel kemençe, gaşmüsevvit kanın, mukayyit lav- ia çalar, ben de Yenikapı mevle. vihanesindeki Abdi dededen ney « meşketmiştim. Yazlık evlerimiz muhtelif yerlerde 14i. Müdür A- dada, mümeyyiz Sarıyerde, baş” “. müsevvit Rumeli Hisarında oturur, © ben de Kanlıcada babadan kalma köhne yalıya giderdim. Sazları köprü başındaki fesçi Nasibe bi. Yaktığımız için perşembe akşamı > kalemden çıkınca sazlarımızı alır ve hep beraber sözleştiğimiz arka. 'daşa gider, cumayı oradâ geçirerek cumartesi sabahı yin doğru kale- “me avdet ederdik. Bu böyle bir — “kaş'sene devam etti. 'Bi? gün mü. dür bey askın bir suratla: — Arkadaşlar, dedi. Şimdi sad. razam paşanın yanından geliyo” Tum, Süreyya Bey namında bir zat “bairadei seniye bizitn kaleme çoruğ buyurulmuş... Hepimizin neşesi kaçtı. Kimdir? Nedir? Ne ahlâktadır? Acaba uyu- Şabilecek miyiz? Her halde bu ye- “ni gelene karşı ihtiyatlı davran- “muya, biribirimizle de zshiren ol. sun resmiyetten ayrilmamıya, ba- husus hafta eğlentilerini gizli tut- — mıya karar verdik. Süreyya Bey bir Iki gün sonra — geldi. Temiz giyinmiş, yirmi iki yaş “larında bir genç. O zamanın Ada. © binea cümlemizi ihtiramla selâm- koydular; odacı Saksunya bir hok- 'ka takımı getirdi. Yeni kâtip bey çuha, düğmeli potinlerin taban. “parıl parıl yanıyor. Belli ki, vakti yerinde. Bizde de muamele değişti. Bi- nize eskisi gibi lâübaliyane V ip etmiyoruz. Müdür bey âya- “ğa kalktığı zaman hopimiz ayağa ki or, temennalar ateş talimi çibi işliyordu. Bir ay kadar böyle etti. Süreyya Bey hususiye- girmek için çok uğraştı. Fık. anlattı; limontalar, dondur- ir ikram etti, Faksi biz daima © aramızda hürmetle karışık bir me safe bıraktık. Hepimiz bu resmi. yi hafta tahammül ediyor ve larımızda bir haftalık mah- Tüm ki, benli vücudüm size suklet iyor. Mükâlemeniz kulaktan ku. hemmiyet kesbediyor. Merak ettim, tahkik ettim. Meğer her hafta bir refikin evinde toplanır. çalar, söy. ler, eğlenir, hoşça vakit yeçirir. mişsiniz. Bendenizi bu samimiyet- ten ne için hariçte bırakıyorsunuz? Sakilürrüh bir adam değilim. Çok şükür servetim var, hiçbirinizin münhal maâşına göz dikmedim. Bu vazifeyi de ısrar üzerine, meş. guliyet olsun diye kabul ettim. O halde müsaade ederseniz aramızda. ki bu buzdan duvari birden kırmak için bu hafta da bendehanenizde toplanalım. Bendeniz de biraz tan. bur çalarım. Hoşça vakit geçiririz. Müdür bey hepimizin yüzüne baktı. Zimnen fikirlerimizi sordu ve Süreyya Beyin teklifini kabulde bir mahzur görmediğimizi nazarı” mızdan anlayarak! — Estağfurullah efendim, dedi. Mesele sizden saklamak değil, Sa. dece itiyadatmızı bilmemektir. Ma. amafih bu hafta ds öyle yapalım. Nerede ikamet buyuruluyor? — Kandillide efendim. — Neresinde? — Bendeniz perşembeye'kale - me gelmem. Zatı âlileri on buçuk vapurile teşrif ediniz. İskeleye bir uşuk gönderirim, sizi alır getirir. “Perşembe oldu. Mukarıor sastte kalemden çıktık. Bermutat fesci Nasibin dükkânına uğrayarak saz. larımızı aldık, Anadolu postasını yapan vapura binerek Kandilliye çıktık. İskelede redingotlu” temiz pk bir uşak bize doğru geldi: © — Buyurun efendim, dedi. Be. yefendi sizi bekliyor. epimiz koltuğumuzda saz- larla uşağın arkasına düş. tük. Rıhtımı takip sderek büyük ve zahiren tamire muhtaç göfünen bir yalının açık kapısından girdik. Yine uşak önde biz arkadâ merdi. , veni çıktık. Evvelâ uzun bir kori- doru, sonra ufak bir sofayı geçtik, tekrar bir körldor (skip etlik, cam. lı kapıdan girdikten sonra uşak bir salon kapısı açarek bizi içeriye sok. tu. Salonun ortasında altmışlık bir adam ayakta duruyordu. Sırtında siyah bir (İstambolin) denilen set- re; başında Aziziye kalıbı fes, öne doğru eğilmiş; beyaz gür kaşları fesin kenarına doğru kıvrılmış; çember beyaz sakalının yanak ta. rafları cımbız ile alınmış, beyaz pos bıyıklar sigara dumanile sa- rTarmış. surat çatık, altın gözlük arkasında müphem nazarlar... Müdür bey selâm verdi. Hepi- miz telimli maymun gibi temenna. yı bastık. Evin efendisi ve şüphesiz Sü. reyya beyin pederi olduğu anls- şilan bu zat doksan dokuzlu kuka teshihini sallayarak kısa bir te. menna * ile selâmınızı iade etti, Heplmizi ayrı ayrı sözdükten son. râ ne için geldiğimizi sorar bir tarz da yüzümüze baktı. Ifiçbirimizin cevap vermediğini görünce: — Sebebi teşerrüf? dedi, Müdürün dili, damağı kurumuş olacak ki, dudaklarını oynattı, bir şey söyli- yemedi. Efendi tekrar homurdanır gibi: — Sebebi teşerrüf dedim. Hiçbirimizin ağzından bir şey çıkmıyordu, Mümeyyizin koltuğun da kemençe titriyor, sermüsevvit İm Yeni sene Yeni zaferler taşıyor: Fransız sinema dünyasının en parlak yıldızını Avrupanın zarafet kraliçesi EDWİGE FEUİLLER'in ve sevimli artist GEORGES RİGAUD İle Yarattıkları . meklinin önüne geldi. LÂLE SİNEMASINDA E : LMA? GELE kanunu hangi eline alacağını bile. miyordu. Efendi tekrâr gürledi: — Söylesenize yahu! Lâ? eimesi- ni bilmiyor musunuz? Müdür, alımda toplanan soğuk terleri - mendilini bulamadığı i. çin » eli ile silerek; — Efendim.. Şey. — Şey ne? Siz çalgicı mısınız? Nesiniz? Öyle ise yanlış. Burada düğün, filân yok. Müdür cevap (o veremiyeceğini mümeyyize işaretle anlattı, Mü. meyyiz bütün cesaretini toplayarak sordu: — Etendim, burası Süreyya Be- yin yalısı değil mi? — Bizim mahdumun nu? — Süreyya Bey, Babiğlide (...) kaleminde.. — Ey? — Bizim kslem rüfakasının her hafla bir yerde toplanıp eğlendi. ğimizi öğrermiş.. Bu hafta da ken- dileri bizi devet etti de. İhtiyar omuzlarını kaldırarak: — Bacak kadar çocuğun daveti olur mu? Ne düşüncesiz adamlar mişsınız yahu! Hem de heniniz o. kumuş, yazmış kalem efendileri o- Igcaksınız. Bir çocuğun Jâfına ina nıp bu kadar ümmeti Muhammet içinde koltuğunda sazlar tle geti. nir mi? Ben öyle saz söz, eğlence filân istemem. Haydi haydi! Bura da davet mavet yok.. B unu İşltince hepimiz birden kapıya saldirdik, koltuğu" muzda sazlar koşuyor, bu meşum yalıdan çıkacak bir kapı arıyor. duk. Önümüze bizi yalıya getiren uşak düştü. — Buradan buyurun efendim. Şuradan geçin efendim. diye be. plmizi ardı arası kesilmiyen kori- dorlardan geçiriyor. sofalardan at. | latıyör; kapılardan çıkarıyor, yine ucu bucağı gelmiyen' başka kori. dorlara saldırtıyordu. Kan ter İ- çinde biribirimize: — Müdür bey bu tarafa gelin, mümeyyiz bey neredesiniz? diye bağıraşarak koşuyorduk. Ne kadar dolaştık bilmiyorum. Fakat bana bir asır kadar üzün geldi. Nihayet uşak buzlu camh bir büyük ca. Camekân kapısının tokmağını çevirir çevir. mez iki kapı birden ardına kadar açıldı. Ne görelim? Pıril piril avizelerden dökülen ziyalarla gündüz gibi aydınlık bir salon, ortaya büyuk bir sofra ku- rulmuş. Billâr surshiler. enva mezeler, bir tarafta mükemmel bir saz takımı kıvrak nağmelerle bir çifte tell! çalıyor ve biraz evvel bi. zi kovan o İstanbolımli, Aziziye ka. Up fesli, çember sskallı, abus 'su- ratlı ihtiyar da şakır şakır göbek atıyor. Süreyya bey gülerek bize doğru — Nasıl? deği, Beğendiniz mi? Babam zannettiğiniz adam meş - hur nekre merkepçi Salihtir ve ba. nim dalkavuğumdur. Allah için baba rolünü pek güzel oynadı. Beni haftalarca zevkinizden, eğ'ence- nizden uzak tuttunuz. Bunun acı. sıni çikarmak için size bu azizliği yaptım. Şimdi sazlarınızı bir tarafla İ mek artık mümkün değ “AE EAAANIMA HÜRMET EDİLMESİNİ Istiyoruz (Başı, 1 incide) si beklerken, Berlin radyosundan bunları işitiyoruz. A m en basi: insanlik kaidelerini ve en iptidai ne- zaket !caplarını unutturan bu derin iğbirarın, bu küstah saygısızlığın s6- beplerini biliyoruz. Almanya, Türkiyenin, İngiliz ve Fransızlarla anlaşmasını bir türlü af. fedememiş, siyaseten Türkiyeyi kay- İ betmenin acısmı bir türlü unutamir mıştır. O.'Bu acıyı gidermek için Türki. yeyi iktisaden olsun elinde bülündur. mak istiyordu. İngiltere ve Fransa- nin Almanya etrafında çovirdikleri ablokayı kırmak için buna ihtiyacı vardı. Balkanlar ve Türkiye iktısa- den Almanya hesubına çalıştıkları müddetçe ablokunın tesiri azalmış 9. lacaktı. Fakat siyasi Iğbivarın neti- 'cesi olarak yaptıkları mütemadi gaf- larla, Türkiyeyi iktisaden dr kay. bettiler. Türk - Alman ticaret mushedesi- nin tasdik ve temdidine imkân birak- madılar. Bu sebeple, İngiliz ahlöhz. sını bu tarafta olsun kırmıya muvaf- fak olamadılar. Bu iki mağlâbiyet Almanları çi- leden çıkardı ve onlara insanlık ve nezaket kaidelerini unutturdu. Bü. tün dünyada heyecan ve ıstırap w yandıran zelzele felâketi, Almanya. da hiçbir akis yapmadı. Bilâkis Al man matbuat ve radyoları Türkiye aleyhindeki neşriya'larına devâm et. tiler. Anlıyoruz ki, Almanyadan dost- luk, rormal münasebetlerin icap et- tirdiği diplomasi Fakat hiç olmazsa felâketimize karşı saygı göstermelerini istemek hakkımızdır. Her şey affedilip unu tulabilir. Fakat biz millet, kendi 1s- tırabile alay edilmesin taharomül €- demez vo bunu hiçbir zaman affede. mez. Meclise Verilen Lâyihalar Ankara; 7 (TAN Muhabieinden) — Hükümet Meclise dört yeni projesi verdi. Bunlar, devlet sanayi ve maadin işletmelerinin kredi mua. melelerini yapmakla mükellef bir banka kurulması, Ereğli ki zasmdaki ocakların birleş' devlet sanayi ve maadin teşekkülleri sermayesinin tamam: devlet tarafım. dan verilmek suretile kurulan iktisa- di teşekküllere deir kanında yapıl- ması İstenilen tadilât lâyihalarından fbarettir. Papalık Makamının Başvekâlet Dairesi Yanıyor Roma, 1 (A. A.) — Birkaç gün içinde Papalık makamının Başvekâlet dai. resinde Ikinci defa olarak yangın çıkmıştır. Bu dalre, Romada Papalık makamına alt binaların en mühim. lerinden biridir. Ateşin büyük bir kısmını söndürmeğe muvaffak. olan itfaiyenin bütün gayretlerine Tağ- men binanın sol kısrsı hâlâ yanmak. tadır. Hasarat büyüktür. Pinadaki kilisenin tezyinatı ve kıymetli tablo. lar yanmıştır. Bir İspanyol Gemisinde Yangın Çıktı Madrid, 1 (A. A.) — 29 ilk kânum- da Kanarya adalarının 500 mil açı- ğında bulunduğu esnada İçinde bir yangın çıkan Gabo san Antonio is mindeki İspanyol transatlantik gemi. sine mahvolmüş nazariyle bakılmak- tadır. Vapurda bulunan 280 yolcu imdada çağırılan gemiler tarafından kurtarılmıştır. Yangının sebebi anla- Biz bir teselli, bir taziyet kelime. kanun! se; sgn Zenginleri mk Bir Tellalla 19 Arkadaşı 600.000 Liralık İkramiyeyi Kâzandılar Mili Piyangonun yılbaşı keşidesi, bir çok vatandaşları zengin etmiştir. İTaltiiler arasında ekseriyeti pek £a- kir kimseler teşkil ediyor. 600,000 liralık büyük ikramiyeyi kazanan bi- letin bir parçası da İİsküdarda Hâki- miyetimilliye caddesinde 16 numara. da oturan tellâl Yaşardadır. Yaşar tek başma bilel «lamamış, ve kendisine 19 arkadas daha suç . miştir. Ortaklardan Yusuf, piyango biletinin tellâi Yaşarda bulunmasını muvafık görmüş, diğer bütün arke- daşları buna muvafakat etmişlerdir. Yusuf diyor ki: Tellâl Yaşar, hepimizin say - dığı bir adamdır. Hir çok İimselere iyilikleri dokunmuştur. Bilete pare, toplarken ilk ortak ben idim. İkra- miye kazanan numarayı Yaşar kendi elile çekti. “Yılbaşı gecesi onunla beraber ö- kunan numaraları dinliyorduk.. Ya- şar, biraz bana: “— Yusuf, dedi, 'elmde bir sevinç var. Galiba büyük ikramiye bize çı. kacak. | (“Arkadaşımın kalbine doğmuş. Bir müddet sonra bizim numara okunup ta 600,000 lira sahibi olduğumuzu duyunca sevincimize pâyan yoktu. Zelzele felâketzedelerine ancak ya. rim lira tehorru odebilmiştim. Na ya- parsın? Fazla kazanamıyoruz ki.. Bi. zim bayan fazla bir şey veremediği- miz için ağlayıp duruyor, enim de gözlerimi yaşartıyordu. Kendi ken- dime: “Ey Allahım, diyordum, ne o- lur; şa piyangodan bise de bir şey kismet et te felâkelzede vatandaşla. ra borcumuzu ödüyelim' İşte nihayet muradımıza erdik. Yalnız teberrude bulunmak değil, ayni zamanda felâ. ket sahasına gitmek İstiyorura Su benim en büyük arrumdur.,, © Diğer Talihliler 600,000 lira kazanan biletin iki par çası da Denizyolları idaresi dektor- larından Hüseyin Suattedir, Hüseyin Suat 15 liraya ayni numaralı iki bilet almış ve bu biletlere büyük ikramiye çıkmıştır. Mumaileyh böylece 90,000 İira kazanmıştır. Denizyolları dokto. İru zelzele felâketzedelerine 5000 bira “İteberru etmiştir, Ayrıca batan Kizil- ırmak vapurunda ölenlerin silelsrine İde yardım yapacağını söylemektedir. 100,009 lirshık ikramiyeyi kazanan biletin bir parçası Beykoz Hacı Yu- İnus mahallesi 21 numarada Bayan Hüsniye ve diğer bir parçası da Ka- dıköy vapur iskelesi hamallarından 710 kişilik bir gruptadır. Hamaller sa alarım henüz aldıklarından buğün kendi aralarında bir toplantı yaparak zelzele felâketzedelerine yapacakla. rı yardım etrafında konuşacaklardır. Hamallar toplu halde kendilerine göre mühim bir meblâğ teberri et- mek istiyorlar, * TİYATROLAR Şehir Tiyatrosu TEPEBAŞI “DRAM, KISMINDI Ru sxşam sönt 2030 da HAYAT BİR RÜYADIR Halk Opereti Eski Cağlayandü Bu akşsim 8 da Zozo Dalmasla (Beyoğlu Çiçeği) Büyük Operet UD ANKARA RADYOSU Türkiye Radyodifüzyon (Postalar Türkiye Radyosu Ankara Radyosr Dalga Uzunluğu 1048 m. — İB2 Kes, 317 rn. © MES Kör. Salı, 2. 1. 1940 1230 Program ve memleket saat ayarı, 1235 Ajans ve Meteoroloji haberleri, 12.50 Türk Müziği. Çalanlar: Vevihe, Cev det Korun, Reşat Erer, Tüten Kam, I — Okuyan; Muzaffer İlkar 1 — Nhavent peşrevi, 2 — Münir Nu- reltin - Nihavent şarkı: (Sensiz ey şuh gözlerim avâre), 3 — Ud! Cemll - Nika- vent şarkı: ÇEzvakı cihan fikre hülya gibi geçti), 4 — Arif Rey - Nihavent şar- 120 Kw. 20 Kw çı: (Yanılma eteşi #şka), $ — Sarlettin Kaynak - Nihavent şarkı: (Gel göklere Yökselelim), 1| — Okuyan: Radife Erten 1 — Şevki Ray - Uşsek sark (Dağlar dayanmaz enininel, 3 — Şevki Bey - Uş- şak sarkı: (Düçen hicri yâr olalı didem ağlıyar), $ — Hicaz koşma: (Ebrularımın zahmı), 4 — Arif Bey - Ussak sark (Sa- ki yetişi- uyan aman geli, İYAN - 14.00 Mülk: Karışık hafif müzik (PL). IRon Program ve Memleket saat öyan, 1805 Müzik: Cazbard (PL), 1840 Korug- ma (Zirual suali), 18.58 Serbes saat, 19.30 Memleket sant ayarı, Aains ve Meteorole- İl haberleri, 1030 Türk Müzlüi: Müzikli Yurt paroraması, Üç kemençe, Iki tanbur, lavta ve anz refriestile, Ankara radyorı küme sen heyeti, İdare edeni Mesut Ce- mil, 20.15 Konuşma (İktirat sarti), 2030 Türk müziği: Halk türküleri ve oyun bas valiri, Sadi Yaver Atamar, 2080 Türk müziği: Saz eserleri. İki kemençe, ik! tan- bur. Çalanlar: Pahire Fersan, Kuşea Kam, Refik Fersim, İzzettin Ökte. 2118 Konser Kikdimi: Halil Bedi Yö- netken. Müzik: Radyo orkestrası (Şef: Hasan Ferit Alnar), 1 — I. Haydn: Sene foni sol majör ÇAskeri), 2 — E Greg 1 inei Peer Oyrt suiti, 3 — A, Adam S1. TElsis Pol operanndan Uvertür. 2215 Memlekel sani ayarı, Ajans heberleri, Zi- raat, Keham - Tahvilât, Kambiyo - Nu- kut Barsan (Fiyat). 2235 Müzik: Ope- retler (PL), 23.00 Müzik: Cazbemâ <P), 2828 - 2820 Yarınki program ve bayanış, Galatasaraylıların Kongresi Galatasaraylılar. Yurdundan: Cemiyeti mizin mutat serelik kongresi parar günü sasl on dörlle Gulstasarayda Tütüneli cıkmazında Raşitpası — apartımanındaki merkezde yapılacağından mukayyet Aza- nın teşrifleri rica olunur. Fuznamae 1 — İdare heyeti raporunun okunması, 2 — Yesslatin #üyeti Ve sabık idare hevetinin ihram, 3 «- Yeniidere heyetinin “rtikibi, 4 — Yeni heap müfettişlerinin öntiksir, $ — Cemiyetler kanunu mucibiree yapıl- reiş olan mizamnamenin tasdiki, Acı Bir Kayıp Gülhane Askeri hastahanesi sabık İizyoterapi profesörü emekli doktor Yarbay Şemsetlin Ateş, bir müddet- tenberi müptelâ olduğu hastalıktan kurtulamıyarak dün irtihal etmiştir. Merhum Dr. Şemsettin Ateş, ars daşımız İstanbul mebusu Abidin Da- verin bacnağı, emekli Amiral Hasan Alinin köyın biraderi, Toprak ofisi i- #ânet müdürü Şakir Turalının kayın pederi ve Belediye Tephirhanesi mü- dürü Dr. Faik Çepinin dayısı idi, Cenazesi bugün saat 11 de Gülha- ne hastahanesiden kaldırılarak nama zi öğleyin Beyazıt camiinde kılına- cak, Edirnekapı şehitliğine defnedi- lecektir. Merhum uzun seneler ordu tabâ- betinde ve Gülhane profesörlüğünde çalışmış, kıymetli, dürüst ve namuslu bir insandı. Olümü Türk tababet â- leminde ve kendisini tanıyanlar ara. sında büyük tesâsür o uyandırınıştır. Ailesi erkânna samimi taziyetleri- a İmiyi sunarız. . DOĞUM Tatko şirketi (o müdürlerinden Mustafa Yalmanın bir oğlu dünya. ya geldiğini memnuniyetle haber —aa an aldık. Genç mesut aileyi ve yavru- KAYIP — Tramvay pasomu kay-İnun büyük bâbası Malatya mebusu bettim. Yenisini alacağımdan eskisi | Mahmut Nedim Zapcıyı tebrik eder, nin hükmü yoktur. Tıp Fakültesinde| yavruya uzun ve. saadetli ömür di- Şerafet Pasin. leriz. MELEK SİNEMASINDA LORETTA YOU (Fransızca Sözlü) BAŞ ROLLERDE: YARIN AKŞAM Sizi Kahkahalarla Güldürecek Güzelliği ve İhtişamı İle Mestedecek Nefis Bir Film ZORLA GÜZELLİK OLMAZ NG- WARNERBAXTER İlâve olarak: GRAF FON SPEE ALMAN ZIRHLISİNİN MONTEVİDEO limanına yaralı olarak gelmesi ve kumandanın da hazır bulunduğu cenaze töreni ve saire . 5