2 26.999 26 Eylül 1939 TAN ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi 1 Sene say zay VAY 1400 Kr po «0 . ” Milletlerarası porta ftihadırn dahil olman emleketler için abone bedeli müddet sırasiyle 30, 14, 3,8 liradır. Abone bedeli peşindir. Adres değiştirmek 28 kuruştur. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk pul tâvesi lâzımdır. Kapıdan Geri Çevrilen Talebeler Yazan: Naci SADULLAH İstanbulda Hig Sehool o adında bir İngiliz mektebi var. On, on beş gün evveline kadar sınıfları - na talebe kaydına devam etmiş olan bu mektebin dün, diğerleriyle bir -! likte tedrisata başlaması / lâzımdı. Halbuki, dün, dershanelerine girmek Üzere bu mektebe giden otuz talebe- ze verilen cevap şu olmuş: “ Maalesef, boşuna zahmet et» tiniz: Zira, memleketimizin muhare- bede bulunması yüzünden, muallim bulamadığımız için, bu sene tedrisa- ta devam edemiyeceğiz!” Bu cevabı veren mektep idaresi- ni mazur görsek bile, tamamiyle hak hı bulamayız. Zira, bu mektebi ida- ze edenlerin, talebe kobulüne başla. madan evvel, muallim (kadrolarını doldurmaları lâzımdı. Zira, muallim buhranının baş gösterebileceğini kes» firebilmek, kehanete mütevakkıf bir; marifet değildi. Hâdiselerin istika - meti, bu tahminin (o yapılabilmesini kolaylaştırabilecek derecede aşikâr - dı, Bu itibarla, bu basit ihtimali se. zebilmek için, yaman bir diplomatın melekesine ve ileriyi görüş kudreti - ne ihtiyaç yoktu. Eğer o mektep mü- dürü de, bu basit basireti göstersey. di, o talebeleri bugünkü müşkül va - ziyetlerine düşürmezdi. “Bire“yelince;Du”nokta üzerinde fazla durmayı faydalı “ bulmuyoruz: Zira, o mektep mümessillerinin ha - tasını isbat etmek, bütün mekteple - in kayıt muamelelerini bitirişlerin. den sonra açıkta kalmış bulunan ço. <uklara hiç bir imkân kazandırmaz. Bu itibarla, o bugün, e mektebin #şlediği hatanın tamirini, Maarif mü- düriyetinden beklemek mecburiye - #indeyiz, Kendi hataları yüzünden açıkta Kalmamış olan © talebelerin | birer yıllarını ine meydan bı- mak vazifemizdir. İngiltere gibi, Fransa gibi bilfiil Yarbe girmiş bulunan memleketler. de bile, çocuklarin tahsillerinden mahrum kalmamaları için, insana hayret verici fedakârlıklara katlanı. yor. Fransızların, ve | İngilizlerin, düşman hücumlarına maruz kalmak #ehlikelerinden uzak © mahallerde derhal mektepler açmaları, alındı ĞIN! öğrendiğimiz bir çok tedbirler arasındadır, Halbuki, bizim, bu otuz tale mekteplerimizde birer yer baha? memiz, böyle büyük fedakârlıklara muhtaç görülemez. Bu itibarla, on - Yarın, Maarif Müdüriyetine yapa - cakları müracaatin neticesiz kalmı - Yacağından eminiz. Zira otuz talehe- yi birer mektebe | kaydetmek, otuz genci zarar hanesine kaydetmekte kolaydır! Yeni Bir Vazife sani male Almanya ile hali harpte bulunan Fransada, gazeteler sansürün kon - ieolüne tâbi tutuluyor. Yüzden, Fransız gazeteleri, paran elimize, bomboş birer defter Beçiyor, i Sm Selen gündelik Fransız gaze“ telerinden birisinde, şayanı & dikkat »is ez Vardı. Bu yazı, Paristen ih- tiYAtEN uzaklaştırılmış bulunan ç0 - çakların nasıl yaşadıklarını anlatan bir FÖPortağdı. Sansür, bu yazının i- çinden, sade çocukların gönderildik- teri kasabaların isimlerini değil, ya Mil YAZAN nuharririn imzasını bile ÇRŞ. Bunu yaparken ihtimal, düşene lam, ge çocuklarının yerlerini Öğrenmek niyetiyle, o mu. harriri "ora veya para İle ele geçir. geeleri İhtimalini hesaplamışlardı. TAN 5 Profesör Sadrettin Celâl, Bugünkü Makalesinde Yirminci Asır Cemiyetlerinin Teşkilâtlarına Hâkim Telâkkilerle Bunlara Bağlı Terbiye Sistemlerini Anlatıyor: Terbiye > eçen makalemde, eski cemi. yetler ve medeniyetlerin bünyelerini ve terbiye sistemleri- ni tetkik ettim. Bugün, Yirminci asır cemiyetlerinin teşkilâtlarına hâkim olan telâkkiler ve bunlara bağlı bulunan terbiye sistemleri ü- zerinde duracağım: Bu telâkkileri ve terbiye sistemlerini değiştir- mek suretile yer yüzünde umumi ve devamlı sulh ve refahı tesis et. mek mümkün olduğunu göstermi. ye çalışacağım. Şüphesiz, bugün yaşıyan millet. ler, siyasi rejimleri, içtima! bün. yeleri, ilmi ve teknik seviyeleri bakimlarından biribirlerinden baş- ka vaziyettedirler, Fakat bütün bu milli hususiyetlerine ve tenevvu- larına rağmen, bu milletlerin ek- seriyetini birleştiren o müşterek noktalar vardır ki, burlları »- her. hangi bir millete mal etmekten zi. yade - yirminci asır medeniyetinin hususiyetleri olarik kabul edebili- riz. Bunlar: 1 — İlmin harikulâde terakkisi, ilmi keşifler, 2 — İstihsalâtın sınaileşmesi ve makineleşmesi, 3 — Demokrasi cereyanının ya- yılmasıdır. Son elli sene içinde vukua ge Jen değişiklikler, makineleşmiş bü. yüksanaylin mümkün kıldığı seri halinde istihsalât, insanların yaşi Yış tarzlarını, hayat seviyelerini, konfor ve lüks mefhumlarını alt. üst etmiştir. Bir çok yeni ihtiyaç. Jar yaratmış, evvelce mahdut bir inhişar eden ve lüks eş" ya olarak telâkki edilen şeyleri, herkesin faydalandığı günlük i5- Gihlâk maddeleri haline koymuş tur. ç Diğer cihetten ilim, şimdiye ka. dar görülmemiş bir şekile; Bizim harici âlem : hakkındaki vukufu. muzu genişletmiş ve derinleştir. miştir. On dokuzuncu asrın son yarısındanberi yapılan ilmi keşif. ler, evvelki otuz asır içinde mey- dana gelen keşiflerin heyeti mec- muasına nazaran, kemiyet baki- mından daha fazla, keyfiyet bukı. mından daha mühimdir. İlmin terakkisi, düşünce tarzi. muzda da büyük bir değişiklik yap. mıştır. Müsbet ilmi zihniyet, meta- fizik izahların, menfi ve skolâstik zihniyetin yerine geçmiştir. İlim bilhassa dinlerin cosmogoni'lerine esas teşkil eden ustüre'leri baltala- / örülüyor ki, bu ilim ve tek- nik medeniyetinin esas endi. şesi, insanın tabiat üzerindeki hâ- kimiyetini genişletmek ve - Ame rikalıların dedikleri gibi - hayat standardını yükseltmektir. Bu ha- yat standardı, tatmin edilecek #- iyaçların miktarile ölçülmektedir. Fakat ilmin ve ondan kuvvet a- lan tekniğin harikulâde inkişafı ne. ticesi hayat şartlarımızda vukuage- len değişiklikler, bir tekim ciddi mahzürlar ve tehlikeler doğurınuş. tur, Belli ki Almanların kendi radyola rında “Marseillnise” i çalmalarına, ve ölen Fransız zahitlerine — parlak Cenaze merasimleri yapmalarına rağ men, Fransızlar, düşmanlarının büs- nü niyetine İnanmıyorlar. Hattâ bilâkis, Fransızlar, Alman hücumlarının, bermutat masum ço- cukları, ve açık şehirleri arayaca - ind i ise, bu emniyetin delilidir! Yine ayni müessir hâdise, bize, Fransız milletinin, masum yavrula- rına karşı beslediği şefkatin hudut - suzluğunu da gösteriyor. Bugün bu ana şefkatini gösteren Fransiz mil - leti, yarın cephelerde, bir pars gibi! dövüşecek. Yirminci asrın İnsatlık müvazenesini ne kadar o kökünden sarstığını görüyorsunuz. ya? Sırasında, bir ana şefkati göster- 'mek gihi, sırasında bir pars canavar. | - lığı göstermek de “vazife” oldu! o ve Harp Yazan: S. Celâl ANTEL Bunlardan biri, insanların her. gün ziyadeleşen az çok suni ihti- yaçlara karşı esaretlerinin çoğal- ması keyfiyetidir. Daha basit bir hayat insana, dü- şünmek, kendini dinlemek, kültü. rünü genişletmek için daha ziyade boş zaman bırakır, Halbuki bugün insanların ekseriyeti, zamanlarının büyük bir kısmını, kültürleri için syıracakları zamanın zararina ola. rak, kendileri için zaruri bir hale gelen ihtiyaçlarını gidermek için kullanmaktadırlar. Bundan başka, bütün hayat şe- killerini standardize eden bu yeni medeniyetin, piyasayı standardize mamulâtla dolduran büyük sana- yiin, hayatın kıymetini, tadını & zalttığı iddia olunabilir, Diğer cihetten, en mühim endi- şesi, fazla miktarda istahsal yap- mak olan bugünkü medeniyette, spekülâtif mahiyette fikri faaNyet. lere lâzım olduğu kadar ehemmi. yet verilmemektedir. Bugünkü ce. miyette en itibarlı mevki, muhte. rilerin ve mühendislerindir. Bugün ilmi faaliyet o kadar tah: lili ve kısmi bir mahiyet almıştır ki, âlimler, kendi dar ihtisasları dışında hemen hiçbir şey bilme mektedirler ve diğer meseleleri tetkik etmek için lâzım olan metod ve zihniyetten de mahrumdurlar, Dive ki, beşeriyet hiç. bir zaman bugünkü kadar âlim-olmamıştır. Fakat şunu <da derhal ilâve etmiye mecburuz -ki, münevver insanlar dahi, hiç “bir zaman bugünkü Kâdar büyük bir cehalet, içinde kalmamışlardır. Çünkü orilarda, hayat ve esmiyet «hâdiselerinin umumi ve terkibi görüşü yok gibidir. Bazı mütefek- kirler bu vaziyete (ihtisaslaşma barbarlığı) ismini vermektedirler. Geniş halk kütleleri ise,ilmi mesal. den o kadar uzaklaşmışlardır ki, onlarla ilim arasında bütün bağ. lar kesilmiştir. Bu kütle, ilmin ve tekniğin neticelerinden - mekaniz* malarını anlamaksızın - faydalan- maktadırlar, Adeta onların üzerin. de, mevcut fikri seviyelerile Bü. $uz edemedikleri, ikinci bir âlem, im ve teknik âlemi teşekkül et- miştir, Bu faaliyet ve teknik medeniye- tini en yüksek şeklinde temsil 6. den Amerikada, işçilerin hayat standartları Avrupa işçilerinden daha yüksektir. Fakat vaseti fikri seviyeleri onlarımkinden aşağıdır. İlim ve ilmi zihniyet, kütleye nü- fuz edememiştir. 1925 senesi, Dayton şehrinin bir mektebinde Darvinin tekâmül na- zariyesinden bahseden bir mualli. min - bu nazariyenin dini esaslara -muhalif olması dolayısile - mah- küm edilmesi bunun vazıh bir de- lidir, Zamanımızın en büyük felâket- lerinden biri de, tabiat hâdisele- rini en müsbet bir ilmi zihniyetle tetkik eden ihtısasçı âlimlerin ya- nında, . içtimaiyatçıların cemiyet hâdiselerini en geri bir skolâstik zihniyet ve metotla tetkik veha letmekte devam etmeleridir. Bir mütefekkirin (tabiat kapı sından kovulan Allah, cemiyet ka. pısından içeriye girdi) demekte bu bakımdan çok hakkı vardır. İlme, ameli bir âlet olarak kıymet veren bügünkü sınai medeniyette, hissi ve ahlâki kıymetlerin mevkii nedir? Avrupaya, fedakârlik, feragat, kardeşlik ve müsavat fikirlerini bu. ristiyanlık getirmiştir. Fakat, dinin ruhundan ziyade şekline bağlanan | katolik kilisesi, bugünkü faaliyet ve kardeşlik dini olan hıristiyanlık, bugün, İstinat ettiği kuvvetlilerden fedakârlık istememekte, uhrevi mü- kâfatlarla avuttuğu yoksullara ve zayıflara nevmit bir tevekkül tav. siye etmektedir. Hiç şüphesiz 1789 ihtilâlcileri tarafından ortaya âtılan İnsani haklar, hürriyet, müsavat ve ada. letfikirleri, demokratik ismini ver- diğimiz cereyanı beslemiş ve yay- mıştır, Fakat bu faaliyet ve sanayi medeniyetinin hakiki demokrasi i- deali ile telif edilmesi keyfiyeti bir çok memleketlerde demokrasi hareketini geriletmiş ve bazı mem- leketlerde diklatörlüğe götürmüş- tür arakteristik vasıflarını tebs. rüz ektirdiğimiz bugünkü cemiyette terbiyenin istinat ettiği esaslar nelerdir? İngilerede fikir terbiyesine her zaman mahdut bir yer ayrılmıştır. Orada fikirden ziyade seciyenin in. kişafına ehemmiyet verilmektedir. Seciyesi kuvvetli adam, fasliyet a- damıdır. Fakat ayni zamanda ana- neye bağlı adamdır. İngilizler, De. molins, Lebon gibi bazı mütefek- kirlerin iddialarının hılâfına ola- rak enimutabakatçı « conformistes) insanlardır. TTerbiyeleri, (yaparak öğrenmek (içtimai müsmiriyet) prensiplerine istinat eden. Amerika mekteple. rinde de, intifalyeci ve İhtisascı Biz terbiye vörilmekteğir. John Devey on beş sene kadar ev- vel Columbia üniversitesinde ver. diği bir konferansta bu endişeye tercüman olmuştur; (Amerika maarifinde, bilhassa yüksek mekteplerinde hali hazırda görülen temayül hakkında bir çok kimseler derin bir endişeye düş. mektedirler. Bunlar, memleketin her tarafında, tahsili meslekçiliğe sürükliyen gayri kabili mukave- met bir cereyana şahit oluyorlar. Orta mekteplerde ilim ve sanatte zihni şeylere karşı mefküreci bır merbutiyet hissi, (ameli hayata ha. zırlıyan tetkikler) e verilen ehem. miyet derecesinde inkişaf etme - miştir. «. İlmi yalnız ameli bir âlet ola. cak derecede tedris eden, dersler. de yalnız (maddi muvaffakiyet) & sevkedecek bir tarz takip eden bir hukuk, tıp, mühendislik mektebi kültüre hizmet etmiş olamaz. Şüphesiz en nazari tetkikat, hür riyete, beşeri saadete, dolayısile olsun hizmet edecek tatbikata gö- türmezse, en yüksek inkişafa maz- har olamazlar. Fakat en ameli tet- kikat ta, haşbi bir tefekkür ruhu ile meşbu olmadıkça en yüksek ame- liğe vasıl olamazlar, Üniversitenin her şubesinde, ser- best münakaşa alâkasını, ilmi dü. şünce aşkını, yani serbest ve hasbi düşünceyi teşvik etmek lâzımdır.) Almanya, intifaiyeci bilgiyi, ih. tasası, tebahhürü - bilhassa nazi reji mindenberi « birinci plâna koymuş olan bir memlekettir. skidenberi iritellectualisme'in hâkim olduğu Fransaya ge. lince: Uzun zamanlardanberi bütün tahsil müesseselerinde umumi kül. türe, hasbi tefekkür faaliyetine çok geniş, hattâ inhisurcı bir yer ver. mişti. Fakat değişen hayat şartla- rı, mekteplerin programlari ve me- totları üzerinde de tesirlerini gös. termiştir. Bunun neticesi olarak, intifai ve ameli mahiyette olan disiplinler de. umumi külürü te- min eden ilmi ve edebi disiplinle. rin yanında yer almışlar, ayni hak. ımışlardır. istediği tipte hayatını yaşıyan in- sanlar yetiştirmiye çalışılıyor. Bu mekeplerde his ve ahlâk ter- biyesinin mevkii nedir? Bir kaç memleket istisna edildi. ği takdirde, umumiyetle his ve ah. lâk terbiyesi dine bırakılmıştır. Lâiklik prensipini kabul etmiş o- lan Fransada bile bir çok gençlerin ahlâki teşekkülleri üzerinde - do- layısile . din hâkim olmaktadır, diyebiliriz. Fakat din, bir takım itikatlarla beraber, bilgilerin ve kaldelerin heyeti mecmuası, hem kozmogoni, hem de bir ahlâk olduğundan, bu bilgileri baltalıyan ilim ve ilmi #ih. niyet, tabiatile, onlara dayanan ah. lâk prensiplerini de çürütmekte. dir ve bu keyfiyet, çok derin bir ruhi ve ahlâki buhran doğurmuş- tur. Verdiğimiz izahattan anlaşılıyor ki, bugün mekteplerde hâkim olan terbiye sistemi, mahiyeti itibarile mütecaviz ve sergüzeştçi olan İaa- liyet medeniyetinin istediği insari- Jarı yetiştirmektedir. Şunu da ilâve edelim ki, umu. miyetle bütün memleketlerin mek. teplerinde gençlere okutulan kitap. lar onlarda, diğer milletlere karşı kin ve neftet hislerini ve harbcu- yane temayülleri inkişaf ettirmek- tedirler. Şüphesizdir ki, bütün memleket. lerde gençler bu fikir ve hislerle beslendikçe, böyle bir 2ihniyetle yetiştikçe, yer 'yüzünde devamlı bir sulh ve sükünun teessüsünü terbiyeden bekliyemeyiz. Fakat terbiyenin istikamet de. Ziştirmesi için, kuvvet aldığı, bağlı bulunduğu içtimai telâkkilerin de. ğişmesi lâzımdır ve bu değişikliğin syrif zamanda bütün memleketler. de vukua gelmesi icap eder. B u değişikliğin, tarihi tekâ- müle zıt bir istikamette ol- ması ne mümkün, ne de şayanı ar- zudur. Derun! tezatlarının tazyiki al - tında göçme tehlikesi gösteren bu. günkü faaliyet medeniyetinin fena- hıklarından kurtulmak için Gandhi- nin tavsiyesine riayet ederek, eski çıkırık devrine dönmek istemiyo Tuz. Çünkü, sanaylin makineleşmedi. ği, masnuatın, onları meydana ge- tiren sanatkârların şahsiyetlerin! taşıdığı zamanlara ait (keyfiyet me- deniyetleri) hiç şüphesiz, ancak kü. çük bir zümrenin faydalandığı a- ristokratik medeniyetlerdi. Bugün- kü (Kemiyet medeniyeti) ise . iza. lesi yine insanların elinde olan bü- tün fenalıklarına, tehlikelerine rağ. men - evvelki medeniyetlerle kıyas edilmez bir edrecede demokratik bir medeniyettir. Bugün bize lâzım olan bu mede- niyeti yıkmak değil, kemiyetle key. fiyeti daha yüksek bir terkip için. de birleştirmektir. 'Tabiatin bize verdiği nimetler, ilmin bunlara ilâve ettiği şeyler ve bizim için çalışan makinelerle, yer yüzünü hakiki cennet haline koy- mak bugün insanların elindedir. Bu yüksek idealin tahakkuku i- çin, ilmin ve tekniğin temin ettiği barikulâde vasıtaları bütün insan- larin hizmetine koymak, içtimal teşkilâtı teknik terakkiyata göre 2- yarlamak suretile yirmi dört asır evvel Eflâtunun İstediği hendesi müsavatı, içtimai adaleti tesis et. mek lâzımdır. Mektepler, böyle bir medeniye- tin doğmasına, insanın sadece bir homo faber ve bir homo saplens değil, fakat ayni zamanda homo moralis olduğunu nazarı dikkate alarak, hayatını yaşıyan, düşünen ve veren gençleri yetiştirmekle yardım edebilirler. Bugün şuurlarımız ve vicdanla. rımız isyan ederek seyrettiğimiz. boğuşma, milletleri böyle bir şuü. Ta ve karara götürürse, son alarak akmış olmasını temeni ettiğimiz insan kanları boşa gitmemiş ola Di EZ Varşova Destanı Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel P olonya haritadan silindiği, elim- hurreisi İngilterenin yolunu tuttuğu, meşhur kumandan Smigli Ridz Romanyada sonbahar — tatiline çekildiği halde Varşova hâlâ dayanı. yor. Tarihi destanlar yanında en bü » yük payı Madride, bundan sonrakini' de Varşovaya verebiliriz. Tarihin kaydettiği büyük müdafaâlarm ce - reyan ettiği devirleri, harp vasıtala- rını hesaba kattığımız zaman, bügün yıkıcı harp vasıtaları, zehirli gazlar; tayyare hücumları karşısında mukâ- vemet eden orduların yazdıkları des- tan tarihtekilerle mukayese edile » mez, Polonya, istiklâlini kaybettiği bu. günlerde, bu facianın büyük mesu- liyetini Hitlere yüklerken, mesuliyet âmilleri arasında Smigli © Ridze de büyük bir yer verecektir. Bu seri | mağlübiyetteki kumanda noksanını bugün bütün askeri (O mütehassslar kabul etmiş bulunuyorlar. o Tarihi | mağlâbiyetlerin mesullerini aramak milletlere çok şey kazandırmamıştır. Zaman zaman bu mesullerin kaçtık” ları ülkelerde refah ve huzur içinde. yaşadıklarına şahit olduk. Bugün hâ- â Varşovada dövüşen, hâlâ milli is - orumak için ümitsiz bir nde kanını döken, canın veren askerin ve yaralının istikbal. den beklediği yegâne ümit, istiklâ) için ölmesini bilen milletlerin yaşa * mak hakkına inancıdır. i Avrupanın, Asyanın, Alrikamen iü haritası belki de hiç beklemediğimiz bir şekilde değişecek. u harp artık devletlerin ülkele; karış karış, tümen tümen toprak ek- leme harbi değildir. e Bu harp beşeriyetin asırlardan » © beri ıztırabını çektiği toprak kavga” © sina son verecek harptir. Alman em. peryalizmi, kendi ekalliyetlerini kur. tarmak istediği için'değil, kendi İait olmıyan ırkları ve milletleri da- hi esaret altına almak istediği “için yıkılacaktır; Bugün'artık milletler, toprak yağması için ölmek İstemi - yorlar, Varşova bu kanlı, ateşli, yan. gınlı harbin ortasında zırhlı bir & man gibi dayanıyorsa, esaret 4 sını boynuna takmak istemiyen mille tin hürriyet ve istiklâl aşkından kut. vet aldığı için dayanıyor. r 1939 da patlayan harbin sebep (| İerini, Iktısatcılar, sosyoloğlar, mü verrihler, tahlil ettikleri zaman bir. adedin üzerinde dikkatla irkilecek - lerdir. Bugün dünyanın nüfusu bir milyar dört yüz milyondur. Bu nü « fusun bir milyarı esaret altında ya. şıyor. i İşte Avrupa haritasını, düny haritasını hiç beklemediğimiz çenli z de değiştirecek olan âmil de Bu harbin neticesini henüz bi ğimiz gibi, haritasını da henüz savvur edemeyiz. Fakat (o hariti tamamen silinmiş bir Polonya, mamiyle esaret altına girmiş bir Pı lonya, yeryüzündeki esir milletlerin adedini çoğaltmış bir harp sonu, ta. rihi seyrin ve beşeri tekâmülün ma. ziye bıraktığı seyirdir. Bu harp ösâ- retin devami harbi değil, iş: tahakktmün, ferdi tagallübün y ması harbidir. Varşova bunun içi; dayanıyor. nazizm, bunun için lacak, Yeni Bir Maliye Şubesi Yapılıyor 4 Beyazıt maliye şubesi binasının teme | li atıldı. Şehrimizde yapılmakta olan maliye şubelerinden beşinci binanın temelatma merasimi dün yapılmış - tar. j T . i : Fatih malmüdürlüğü ve ; yubesi binası ikmal olunmak deni dir. Cümhuriyet bayramında re: İküşadı yapılacaktır. Dün a beşinci bina bir bodrum ve iki kat ibaret olacak ve süratle bitirilecek - tir. , İnşaatı geri bırakılan karakolunda Kulekapı şubesinin. karşısındaki arsa Üzerine yap ğa başlanacağı lı