21-6-939 21 Haziran 1939 TAN ABONE BEDELİ Türki Ecnebi 1400 Kr, 1 Sene (o 2800 Kr. m " 8 Ay 1 “0 sAy 800 e ” vay 400 blilletlerarasi posta İttibadına dahil olmıyan o memleketler için abone bedeli müddet sırasiyle 20, 16, O. 3.8 liradır. Abone bedeli peşindir. Adres değiştirmek 25 kuruştur. Cevap çin mektuplara 10 kuruşluk pul ilâvesi Ilzımdır. Gü İNAN İstanbulda Beynelmilel Sergi Çotanbula Küzelleştirmeyi ve zen- ginleştirmeyi kendisi için bir ideal haline getiren Lütfi Kırdar, or- yeni bir fikir daha attı: İstan - bulda beynelmilel bir sergi kurmak, Şüphe yok ki, Türkiyede beynel. mmilel sergi kurmağa en ziyade lâyık ve elverişli olan şehir | İstanbuldur. Coğrafi vaziyeti, beynelmilel ticaret sahasındaki mevkli, turistik kabili » yetleri ile İstanbul, beynelmilel bir serginin en parlak yeridir. Fakat nasilsa İzmir bu imtiyazı vaktiyle benimsemiş, ve bu sahada) ilk teşebbüsü yapmak süretiyle mük-| tesep bir hak sabibi olmuştur. Sene. den seneye onun inkişslina çalışılır. ken, İstanbulda beynelmilel bir ser. gi ihdasma kalkmak, İzmirin bu te- sebbüsüne muhakkak sekte vurur. Sonra beynelmilel sergiler, ufak ve basit işler değildir. Onun içindir ki bu kabil sergiler için © senelerce bazırlanılır, milyonlar sarfedilir, Ve hakikaten bütün dünyanın merak ve dikkatini davet eden mükemmel bir eser vücude getirmeğe çalışılır. İs - tanbulda bugünden yarina kurula cak beynelmilel bir sergi, sergi tak - Vidi bir şey olur ki, takip edilen ga - yeyi temin etmediklen maada, bizi gülünç vaziyete de düşürebilir. İtalyanlar Romada 1941 de yapa. cakları beynelmilel sergi için iki se- nedenberi hazırlıkla o meşguldürler. Kamplar lele Eeee goşitlmişie Bizce İstanbülün beynelmilel bir sergi için haiz olduğu hususi vaziyet- ten istifade ederek burada muazzam ve dünyan dört köşesinden milyon larca insanı İstanbula çekecek bey « nelmilel bir eser vücude — getirmek mümkündür, Yalnız, bunu ( faraza Nevyork sergisini yapan müteşeb « hislerle anlaşarak ve o sermayesini onlara koydurarak yapmak şartiyle. Beynelmilel sergicilik bir ticaret şeklini almıştır. Bu sergiler büyük sermayedarlar tarafından © kurulur İstanbul belediyesi Avrupa ve Ame- rikada böyle muazzam bir işe serma- ye koyacak bir grup bulabilir. Böyle bir grupla yapılacak anlaşma saye. sinde, hiç olmazsa Paristeki müstem. lekeler sergisi âyarında büyük bir sergi vücude getirilebilir. Bu mak - satla Nevyorg sergisinde © buluman heyetimizin şimdiden tetkikler yapa. rak mevcut imkânları araştırması istenebilir. Ayni zamanda Avrupa da ataşe kommersiallerimiz vasıtasi- le tetkikler yaptırılır. Ve buluna. cak imkânlar & sayesinde 3» 4 sene sonra için İstanbulda muazzam bir serginin temelleri atılabilir, ve bu teşebbüs İstanbula her © bakımdan müthiş varidat temin eder. Yoksa 1940 senesinde İstanhulda Mamin 46 — Almanya tek başına ka- lacaktır. İtalyayı Pan - jermanizmin tekerleğine tak- mağa, Alman emelleri ile yan yana yürütmeğe imkân yok - tur. Almanya tek başına kal- malı ve en mel'un barbarlı - ğın ifadesi olan Panjermanizm lâyık olduğu âkibete uğrama- hdır!” 1914 te bu sözler Alman - yaya yeminli düşman olan Rus çarlığının, Fransız cüm- huriyetinin ve İngiliz imva- ratorluğunun hudutları icin- de değil, taliini tamamile Al- manya ve Avusturva - Maca- ristana bağlamış olan İtalva krallığının payitahtında söy - leniyordu. Yy 1914 üncü yıla, İtal - yan krallığı, “üçüzlü iti. fak” ın bir çok nimetlerini tatmış bir müttefik olarsk girmişti. İL fakı müselles idealistlerinin bastı. rip attıkları kartlarda Almanlar, Avusturyalılar ve Macarlar yıllar- danberi Habsburg, (o Hohenzolern ve Savaya taçlarını ve bu taçları başlarına takanları İtalyan, Al man, Avusturya Macar bayrakla - rına sarılı olarak yan yana görme. ğe alışmışlardı. Alman bankaları Banko di Ro- maya kendi öz şubeleri imiş gibi geniş krediler açmakta devam edi. yorlardı, Bu İtalya, Alman ve A- vusturya Macar müzaheretine da. yanarak şimali Afrikadaki Türk e İtalya idi, Bu İtalya, Alman ve Avustur « ya . Macar müzaheretine dayana. rak Berut gibi bir açık limanı bombardıman edebilmiş, Preveze önlerinde Osmanlı İmparatorluğu- nun bir kaç küçük tekneden mü - rekkep Adriyatik filotillâsını tah « rip etmek kahramanlığını göste - rebilmiş ve nihayet bu İtalya ağa. beylerinin de yardımı ile On iki adaya çengel atmıştı. e gelen bu kazançlar vatandaşları “üçüzlü itti - lak” a bir kat daha ısındırmış, bağ- lamış bulunuyordu. Dünyayı harp havası sarınca İ. talyada ordu. erkâmharbiye, tini - versiteliler ve bütün efkâr: umu « miye şu iki esastan birinin tercih edilmesine taraftardı: N 1 — Almanya harbe girer mez harbe girmek. ? — Harp başlayınca bir müd - det beklemek, sonra Almanya - nın yanında cephe tutmak. Bu iki telâkkinin dışında konuş- mak en geniş müsamahadan bile şu teşbisi alıyordu: gir. Selânik ve İzmir fuarları âyarı ufak bir sergi açmak, İzmir fuarına zarar vermekten başka bir netice vermez kanaatindeyiz. * Beynelmilel sergi hayaliyle meş. gul ola duralım. Fakat bugün ondan — Vatan hiyaneti! Pis buna rağmen bir adam, eline kalemi alıp uluorta yazıyor, yahut sokak ortalarında kürsü kurup halkı Almanya aley - hine tahrik ediyordu: evvel halledilmesi lizim gelen mese. le, her sene İstanbulda kurulmakta olan fuarın o, iptidai, perişan ve a- ciklı halinden çıkarılıp daha modern daha faydalı ve mükemmel bir hale getirilmesidir. Bunun için ilk şart, her sene söylenip te ertesi seneye hi. rakılan, binanın teminidir. G. Saray mevki olarak bü işe ne kadar elve - rişli ise, bina olarak da o derece gay- ri müsaittir, Sergiyi böyle müstear bir yerde açılmaktan kurtarmak, ve hakikaten İstanbulun mevkii ile mltenasip mü- kemmel bir şekle sokmak (lâzımdır. | mizde Alplerin öteyanmda veya Ak Bu serginin mükemmellesmesi, mem leket içinden İstanbula bir çok ziya. retçi celbedebilir, dahili turizmi teş. vik edebilir. — Vatandaşlar! o Almanyanın yanında harbe girmek bir cinnet. tir. Almanya İle İtalyanın dost ol- masına imkân yoktur. Alman men. faatleri ancak İlalyanm zararma olarak elde ebilebilir. Eğer, farzı muhal, Almanya bu harpten mu - zaffer çıkacak olursa Berlin erkâ. nı harbiyesinin ilk işi, şimali İtal. yayı elimizden almak için istilâ plânları hazırlamak olacaktır. İ- talyanlar! İtalyan vatanını müda. fas için Tirolleri İtalyaya bağla - mak lâzimdir. Milli düşman garbi- denizde değildir, şimalde Tiroller. dedir, Brennerden Po vadisine ak- mak için fırsat ve zaman bekle mektedir.” İki Mussolini TAN Mussolini evvelce Ayrupada sulhperverane bir siyaset gütmek için karar vermiş biz tavır takınmıştı, Şimdi muhtelif merkezlerde Avrupa efkârı umumiyesinin rahutın kaçıracak şekilde beyanatlar vererek, do- laşan damadı ve İtalya Hariciye Nazırı Kont Ciano, bir vakitler Polon. ya İle dostink paktı yapmak üzere Polonya Hariciye Nazırı Kolenel Beck'e misafir gitmiş ve beraberce geyik avına çıkmıştılar, --— Yazan: Nizamettin Nazif Bu adamın adına 1914 te Beni. «> Mussolini derlerdi. Ateş dilli bir hatip olduğu ke- dar ateş kalemli bir muharrirdi de. Konuştuğu zaman çok dinlenird Yazdığı zaman en çok okunan: Geniş halk, yığınları yıllarca.0.. nu dinlemeğe ve okumağa alıştırı!. muşardı. Bu neşriyat ve propagan- daya girişmezden önce o İtalyan Sosyalist isinin organı o olan Avanti gazetesinde başmuharrir di. Amele kendini greve ve köylü yü vergi vermemeğe tahrik eden ihtilâlei makalelerin ve beyanna melerin altında onun imzasını gö- re göre Mussolihiye alışmış ve & ne neşrederse kapışılıyordu. O dere. cede ki bu hali görenlerden bazı - ları; Acaba, şu halk, sosyalist ol. duğu için mi sosyalist par. tinin gazetesini okuyor. Yoksa bu muharririn tesirine kapıldığı için mi sosyalist gözüküyor? Gibilerden bir tereddüde tutu- Tuyorlardı. Sosyalist partisinin © tecrübeli liderleri tabii böyle bir tereddüt « ten pek uzaktaydılar. Sağ cenah li- deri Turatti, merkez lideri Serrati ve sol cenah müfritlerinden Taska ve jermanetto Ciyovami, oAvanti başmuharririnin parti tolâkkileri dışına çıkmak istidadını gösterdiği ilk dakikada ittifakla şu (kararı vermişlerdi: “— Tarep» Ve Mussolini yıllarca safların. da çalıştığı siyasi kuvvetten ayri. hp yine yıllarca kalem salladığı sütunları terke mecbur kalmıştı. pe © zaman sosyalist partisi liderleri tamamiyle değilse bile kismen aldandıklarmı anlamış lardı. Mussolini ateşli dili ve işlek kalemi ile belki ancak yüz (beş, belki ancak bin beş yüz kişiyi ar- kasından sürükleyebilmişti. Fakat bir gün İtalya kendisini Almanya. nın karşısında ateş hattına girmiş bulmuştu. Matbuatın ne büyük, ne muci. zeli bir siri olduğunu, İtalyayı U- mumi Harpte müttefiklerine düş » man eden bu hâdise açıkça ispat etmiştir. O gündenberidir ki dip. lomasi matbüsta verdiği ehemmi - yeti bir kat daha arttırmış bulun » maktadır. Bazı memleketlerde bir takım seciyesizlerin bu dikkatten i ik nasıl istifade ettiklerini, çıkan 15 « kandallar zaman zaman gösteri - yor. Sırası gelmişken bir kaç gün evvel Son Posta | gazetesinin ilk sayfasında tercümesi neşrolunan bir İngiliz yazısına temas edelim: eyli Meyil gâzelesinin jö » D nev muhabiri bir Rus dip lomatına atfen diyor ki: “— Almanlar, Türklerin İngi. iizlerle anlaşmalarına mâni olmak için çok çalışmışlardır. Ankaraya gedikten sonra Alman büyük elçi- si Fon Papen'in ilk arzusu Türk matbuatını ele almak yollarım ara. mak olmuştur. Almanya bu iş için Fon Pape. nin emrine tam bir milyon İngiliz Mirası tahsis etmişti ilâh.” Son Postadaki arkadaşlarımız bu neşriyat karşısında şiddetli bir cephe almış bulunuyorlar. Bu has- sasiyeti yerinde ve doğru bulmi- Yacak, iştirakte tereddüt © edecek tek Türk kalemi tasavvur oluna . maz. Fakat üç yıl önöe başlayan ve üç hafta evveline kadar devam etmiş olan bir takım yazıları, bizi bizim kadar iyi tanıyamaması tabii olan yabancıların yanlış anlayabilmesi ni de tabii görmelidir. Bir Rus dip lomatından ve bir İngiliz gazeteci- sinden seciyemize saygı aramak hiç bir zaman vaz geçemiyeceği - miz bir haktar. Ama bir Rus diplomatı değil hangi diplomat, bir İngiliz gazete. cisi değil hangi gazeteci, Türk memleketinin açik hayati menfa - atleri ve Türk efkârı umümiyesi » nin en samimi temayülleri karşi » sında âzami bir aykırılık ifade et- miş olan o yazıları yıllarca okuduk tan sonra böyle bir zanne düşe. mezdi? Türk gazetecisinin makul ve mantıki olan yeri demokrasi cep » besinde değil midir? Eh... İspanyol kavgası ile bir - likte bazı kalemlerimiz demokrasi. ye düşman bir eda takinir gibi ol. mamış mıydı? Şüphesiz hakikatte bu böyle değildi. Büyük bir çok . luk demokrasiye zafer temenni &- derken, küçük bir kısım da de. mokrat cephede bir türlü belire - meyen intizamt âsi cephede sezer gibi oluyorve Türk Cümhüriyeti vatandaşının disipline karşı duy - duğu devamlı sempati dolayısiyle karşı tarafı güzel nümune sayı. vordu. 1 Italya Yoksa bunların hepsi faşist ve. ya demokrasi düşmanı olmak cin- hetinden pek uzaktı. Bununla be. raber bu neşriyatın faşizmde Bal, kanlara sarkmak hazırlığı bisse - dildiği ana da tesadüf etmesi, dün- yanın her tarafında matbuatın &i. kir dalgalanışlarını takip edenleri gerek müsbet ve gerek menfi tarz- da ilgilenidrmiş olması zaruri idi. Bu sefil iddiadan ders almalı. Propagandanın en mühim si - sh halini aldığı bir devirde mu - harrir, kalemini, her türlü fena tefsirlere imkân vermiyecek bir dikkatle işletmeğe alışmalı. 1914 te Panjermanizmin be - line bu mühim baltayı indi. ren siyaset adamı bugün de Beni. to Mussolini adını © taştmaktadır. Ve o şimdi basit bir gazeteci değil- dir bir milletin mukadderatına tek başına hükmeden zekâ ve kudret. tir. 1914 te Panjermanizm ile İtal. ya arasında Avusturya « Macaris » tan adir bir tampon vardı. 1939 da Panjermanizm Brennere dayan - miş, hattâ bu geçidi aşıp Po vâdi. sinde İtalyan askerlerine kuman » da etmeğe başlamıştır. 1914 te Alman bankaları altın. la doluydu ve Banco DI Roma o kredilere muhtaçtı. 1939 da Banco Di Roma da, Doyçe Bank da altın stokundan mahrumdur, 1914 te İtlyan vatandaşı, uzun propaganda yıllarının neticesi ola. rak Almanlara ısınmış ve Avus - turyanın İtalyayı işgal altında bu. Tundurduğu günlerin kinini unut - muştu. 1939 da Berlinde ve Viyanada birer meçhul asker vardır ki mut- laka İtalyan kurşunu ile ölmüştür. Ve Romada yatan meçhul İtalyan kahramarının katili mutlaka bir Alman hımbarasıdır. Ve 1939 da Almanya dünya i- çinde 1914 ten daha çok yalnızdır. asıl oluyor da şartların hem kendisi için hem müttefiki için çok daha müsait olduğu bir devirde Almanyadan ayrılmak için avazı çıktığı kadar haykırmış olan bir mücadeleci siyasi, bugün mem. leketini Panjermanizmin tekerle - ğine takmakta ısrar ediyor? Zira siyasi hâdiselere hâkim o. lan mukadderat, parlaklığmı ken. di cehdinden almamış olan İtalyan yıldızın! söndürecek bir tecelli gös teriyor. Blöf yapayım derken İtal ya bir bacağını kaptırmıştı, şimdi kurtulayım derken öbür bacağını da, ellerini de kaptırmıştır. Mihver artık bir kelepçe ol. muştur. Kendi halinde bir Habeşis tanı, kendi halinde bir Arnavutluğu kahrederek esirleştiren (o kudret, kendinden daha kahhar olan dos - tuna el uzattığı gün bileklerine bu kelepçe adamakıllı vürulmuştur. . ikkat etmiyor musunuz? Hitler, dünyanın her tarafı üzerinde “milli metalibat serde - derken” en tabii ve makul görüle. cek bir hedefi, . yâni o Tirolleri - bir türlü işaret etmek İstemiyor?” Neden? Korkuyor mu? Hayır! Umumi Harp sonunda Avustur. yadan Tirolleri almış olan İtalya- ya; —Tirolleri geri veri Demiyor. Zira yalnız o Tirolleri değil, İtalyayı baştan başa ele ge- girdiğini biliyor. Bir hafta önce debdebe ile ilân edilen ve mihveri | çelikleştirdiği iddia olunan İtalyan . Alman itti - fakı bir ittifak değildir, son sistem bir Anşılüstur, Bir ilhak... O kadar. > Sasi $s arar GÖPÜŞLEP Münevverler, Miskin, Geveze, Tufeyli Bir. ,, 3 Çetedirler Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel u iddiayı yapan ben değilim. Münihte Voelkisher Beobach « ter gazetesinde propaganda nazırı .Göbels kültür haftası münasebe - tiyle yazdığı bir makalede diyor ki: “Entellektüalizme niçin düşman olduğumuzu anlatmak için evvelâ entellektüclin ( târifini yapmalıyız. Her şeyden evvel şunu tebarüz etti « relim ki, bilgisini, kabiliyetini, tec » rübesini, milletin menfaatine vakfe- den fikir adamına hiç bir itirazımız yoktur. Alman zekâsını meydana ge. tiren bunlardır. Fakat bu zekâ ile, entellektüel arasında fark vardır. Her malümatlı ve kabiliyetli adam entel, lektüel değildir. Çünkü bu entellektüellerin ekse- risi bilgi ve malümatlarını bizim €s- ki ve yanlış terbi, istemlerimiz « den, ve irfanımızdan almışlardır. Bu münevverler, eski ilim kitapların suni bir surette yetiştirdiği bir kol « leksiyondan başka bir şey değildir - ler, Fakat bilgisini bugünkü Alman- yanm menfaatine hasredenler, Nas » yonal Sosyalist safları arasındadır « lar, hakiki münevver bunlardır. “Nasyonal Sosyalizme o muhalif olan entelektüeller, idealist, akıllı, muhakemeli o insanlar (değildirler, bunlar ancak dar görüşlü birer alçak. urlar. Bunun içindir ki, aleyhimiz - de tahrikât yaparlar. Bunlar, ilim ve bilginin, ancak kendi bildikleri me. todlarla elde edilebileceğini iddia 6 derler. Bu yoldan başka bir yolu ta- kip edenleri tenkit ederler. Sulh za- maninda bu münevverler pek tehli « keli değildirler, fakat siyasi inkişal. lar, buhranlar şeklinde keskinleştiği zaman, tehlikeli olurlar, OBunlar âşiret insiyakı İle hareket (ettikleri için bir çete halinde birleşirler. Vazi» yetin nezaketini gözönüne almaz, İ» lim ismini verdikleri suni siperin al. tma saklanır, korkaklıklarını bu su. retle gizlemeğe çalışırlar. Nasyonal Sosyalizme ve Führere karşı “Hayır” diye cıyak ciyak bağırmaktan başka bir şey yapmazlar. Bunları yapama- İdığımız için değil, kazanmak isteme- diğimiz için kazanmağa çalışmıyaca. ğız. Çünkü bunlar, takatsiz, nankör, eşeklerdir. “Hakiki entellektüeller birbirle « * rini insiyaklariyle tanırlar En büyük ayırıcı alâmetleri de bize düşman © lanlara düşman olmalarıdır. Öteki korkakların, büyük siyasi bir ihtira - sm içinde yerleri yoktur. Zaten mü. essir bir muhalefet yapmağa cesaret. leri de yoktur. Bunlar miskin, geve. zc, tuleyli bir çetedirler.,, * Her Göbelsin münevverlere ver » diği sıfatlar şöylece toplanabilir: Es. ki ilmin yetiştirdiği kolleksiyon, akıl. sız, muhakemesiz, idealsiz, alçak, kor. kak, takatsiz, nankör, eşek, miskin, geveze, tufeyli, âşiret insiyakıyle ha- reket eden çete. Entellektüelin bu kadar ilmi bir tarifini şimdiye kadar gelipgeçen mü. tebahhirlerin, mütefekkirlerin, âlim. hariyet te Nasyonal Sosyalist ilmine müyesser oldu. Ben kendi hesabıma, Nasyonal Sosyalist olmadığım İçin, bu sıfatlara istihkak kesbediyorsam, bu şerefle miiftehirim. Aydında Nakış ve Çiçek Kursu Aydın (TAN) — Halkevimizde a- çılan üçüncü dikiş, nakış ve çiçek lerin hiç birisi yapamamıştı. Bu maz. kursuna (devam eden 42 talebenin imtihanları bitmiş, altı talebe pek İs yi, altısı iyi,sekiz talebe deorta de recede müvaffakıyet göstererk bel- gelerini almışlardır. — — Düzceli Talebe Üskübide Düzce (TAN) — Namık Kemal mektebi 4 üncü sınıf talebesi, mual- limleri Melâhat Yuca ile beraber, Romalılardan kalma âsariyle meş. hur ve bir çarşıyı da muhtevi olan Üskübi köyüne gitmişler, orada ders tatbikatı yapmışlar, anfiteatr şek- Mndeki lâhitleri ve kıymetli sütun ları tetkik etmislerdir.