10 Mihverciler Münih Havası Yaratmak İstiyorlar (Başı 1 incide) iktatörlükler hudutları içinde harp havasını yarattıkları gi bi, propaganda salgınları İle de konu- komşu üzerinde zaman zaman mu- Yaffak neticeler veren taarruzlar yap- smaktadır. Avusturyanın ilhakından itibaren başlıyan *aarruzi hareketleri evvelâ propagandaya, dostane tazyiklere, para kuvvetine, Iktısadi hulüle isti nat etmiştir. Çek hikâyesi, Arnavut. luk faciası, bu faaliyetlerin tabii ve- rimleridir. Hâdiseleri göründüğü gibi deği), olduğu gibi tetkik etmelidir. Çünkü hâdiseler insanlarda çok defa hüvi- yetini tebdil ederek, şeklini değişti- rerek, türlü türlü temayüllerin ade- sesinden geçerek idrâk haline geçer ler. Bu bakımdan Almanyanın ve E- dalyanın hareketleri bir geyenin ta- hakkuku gibi göründü ve bu mak satla onları dünyanın galipleri halin- do tasavvur edenler meydana çıktı. Fakat hakikat tamamen aksine idi. Mihver devletleri bütün taarruzları» na, bütün insani hisleri geride br rakmalarına rağmen maksatlarına © rişememişlerdi. Erişmek istedikleri gaye çok uzak- larda idi. Hayal sayılacak kadar ge niş ufuklar arkasında kalan gayeleri- ni tahakkuk ettirmek için ne dikta- törlük, ne de sadece propaganda kâ- fi değildi. Gayet ciddi, gayet kanlı harpleri göze almak lâzımdı. Bunu başarmıya ne mânevi, ne de maddi imkân vardı, Mihverin davası bu ka- dar tahakkuk imkânından mahrum bulunduğu halde sulh cephesi neder bu hâdiseler üstünde durakladı. Za- man zaman sendeledi, ve neden bu duraklama onlara bir nevi muzaffer olma hissini verdi? unun sebebini, sulh cephesini teşkil eden milleilerin harp psikolojisinde aramalıdır. Galip milletler 919 muahedeleri i- Je kendilerine lâzım gelen hudutları, Emniyet şartlarını temin etmişlerdir. Yeni bir harp işin makul sebep buk mamaktadırlar. Diğer taraftan harbi yapanlar, bir muharebenin ne oldu- “ğunu fülen tatmiş insanlardır. Fert halinde kavuştukları rahatlığı terk- etmek istememektedirler. Bunun İ- çin Milletler Cemiyeti fiilen inhilâl ettikten sonra, küçük milletlerin hi- mayesi, hak fikrinin müdafaası ve insani düşünceler bir an için harp psikozuna yerlerini terkettiler. Kü- çük bir maneviyat paniği Avrupayı | kapladı ve Münih anlaşması bunun tam yüzde yüz tezahürü idi denilebi- Tir. ös Merkezi Avrupanın bir gecede de- ğişiveren haritasi mihver devletleri- ni rutaarrız halinde dünyaya güs- termiye kâfi geliyordu. Fakat deği- şen bu coğrafya mihver için kâfi de- ğildi. Mihver ne istiyordu? Hayale hudut mu konur! Onların İstedikleri şeyler hayal den daha geniştir. 16 ıncı asirdanbe- ri dünya ile temasını kendi hesabına © göre tanzim eden devletlerin yeri ne geçmek! Bu harpsiz, kanlı büyük macera. lara girmeden elde edilemez. Hesaplar gösteriyor ki mihver dev- — etleri bir mukavemet harbine gire- © cek ne ham maddeye, ne gıdaya, re © de altın stokuna sahiptirler. Harpler henüz mukavemet harbi halinden © çıkmamıştır. Şimdi mihverin mak- sadı: 1 — Kendini heybetli göstererek, Münih konferansı esnasında Avru- pada esen havayi yeniden yaratmak, 1I — Harp cephesini kuvvetlendir. mek. ihver devletleri, kendilerini V heybetli, azametli, kudretli göstermek için türlü türlü çarelere © başvururlar. Nitekim, zaman za man yapılan baskınlar ve propagan- © da taarruzları bunun nümuneleridir. © Şimdi de Akdeniz otrafında böyle bir © propaganda taarruzu başlamış bu- unmaktadır. Meselâ İspanyol hava © kumandanı Kindalan'ın italyanca Stampa gazetesi muhabirine verdiği haber, bu bakımdan dikkate lâyıktır. © General şunları söylüyor: “Akdenizdeki İtsiyan ve İspanyol hava kuvvetlerinin birleşm isi düşmana kapalı bir göl beline ko- yacaklır, İtalyan orduları herhangi bir harbe girdiği takdirde hiçbir İspanyol ba del TAN Mısır Hariciye Nazırı Ankarada Büyük Merasimle (Başı 1 ineide) Ekselâns Abdülfettah Yahya Paşa, Hariciye Vekilimiz Şükrü Saracoğlu ile trenden indikten sonra kendileri- ni karşılamıya gelmiş bulunan zevat ile selâmlaşmış ve gar peronunda| başta bando mızıka olduğu halde bir kıta asker ihtiram resmini ifa eyle- miştir, , Abdülfettah Yahya Paşa, öğleden evvel Başvekil Dr. Refik Saydam, B. M. ME. Reisi Abdülhalik Rendayı zi- yaret etmiş ve bu ziyaretler iade e- dilmiştir, Muhterem misafirimiz öğle yemeğini Mısır sefarethanesinde hu- susl olarak yemişler ve saat 1630 da refakatindeki zevat ile birlikte Ismet İnönü Kız Enstitüsünü gezmişlerdir. Mısır Hariciye Nazırı, bugün saat 16 da refakatindeki zevat ile birlikte Ebedi Şef Atatürkün Etnografya mü- zesindeki muvakkat kabrine çelenk koymuş ve tazim ziyareti esna- sında bir polis ve askeri inzibat müf- rezesi rasimei ihtiramı Ha eylemiştir. Dün geceki ziyafette Bu akşam saat 20.30 da Hariciye Vekili ve Bayan Şükrü Saracoğlu ta- rafından Hariciye köşkünde Mısır Hariciye Nazırı Eksellins Abdüllet- tah Yahya paşa şerefine bir akşem yemeği verilmiş ve bu yemeği saat 2230 da bir kabul resmi takip et miştir. Ziyalette Hariciye Vekili Şükrü Saracoğlu bir nutuk söyliyerek de- Tütk hükümeti ve milleti adına şahsınızda dost Misirin mürlessili. ni en derin bir memnuniyetle selâm- liyorum. Bize asırların miras bırak- tağı ve bütün Türklerin kalbinde ya- şamakta ve dalma yaşiyacak olan ta- İrihi dostluk rabıtaları, ziyaretinizi İbizim için iki cihetten kıymetlendir- mekte ve sizi aramızda görmekten mütevellit sevinci de iki misli arttır. maktadır. Zira siz bugün burada bü eski ve fakat daima genç dostluğun eleisi bulunuyorlunuz. - Türkiye, bu istihale ile müvazi o larak, kültürel, iktisadi ve ticari sa- hada iki memleket arasındaki fayı lı ve verimli mübedelelerin daima daha ziyade inkişaf etmesini ve kuy- vetlenmesini bilhassa arzu eylemek- tedir. Sahillerimizi | yalıyan müşte- rek deniz bu inkişafın tabii yolu ve ayni zamanda işbirliğinin rem»idir. İste bu denizin, avantajları bunlar- dır. Ve biz kendi siyasi umdemizin i- İcabı olarak bu denizin kıyısında bu- lunan bütün memleketlerin bu fay. Karşılandı dalardan hisselendiğini görmek isti- yoruz, Esasen coğrafi vâkalarn iki mem- lekete verdiği vaziyet benzerliği, memleketlerimize bu gayenin tahak kukunda her iki memleketin de İmüdrik bulunduğu müvazi vazifeler tahmil eylemektedir. Kadehimi Majeste Kral Birine İ refahına kaldırır ve sıhbalinize içe- İ rim” Mısır Nazirının nutku Abdülfettah Yahya paşa, bu ka cevabında gösterilen hararet bulün verdiği şerefin değerini bi ehemmiyetiyle hissettiğini söylem Kemal Atatürkün büyük eserine kar- # olan tâzim hissiyatını ifade etmiş ve şunları söylemişti ” “Bu hürmetkârane fazimatımda onun, memleketinin selâmeti için te. vessül edilen mücadelenin müthiş anlarında sadık dostu olmuş ve Lo- zanda yeni Türkiyenin toprak statü, sünü ve beynelmilel statüsünü mu - zafferane bir surette tesbit etmiş bu. lunan halefi İsmet İnönünün ismini ayni zamanda zikretmek İsterim, Bilhassa Mısırlıların, zamanın müşküllerine rağmen kendileri hak « İkında gösterdiği hararetli o sempati nişanelerinden dolayı Reisicümhura karşı müheyyiç bir hatıra besleme - leri için sebepler mevcuttur. Müte - addit ve mudil meselelerin müzake. resi o zaman Mısıra müteallik askıda- ki noktaların halline imkân verme mişse de, iki memleketin hüsnüniyeti 6 zamandanberi bu noktaların halli » ni mümkün kılmıştır.,, Abdülfettah Yahya paşa, yeni Tür. kıyenin başardığı azim işleri tebarüz ettirerek hayranlığını ifade etmiş ve sözlerine şöyle devam etmiştir: ! um hakkında ve gerek Mısır ve şah « sım hakkında sarfetliğiniz nazikâne sözlerden dolayı size tesekkür ede - rim Memleketim ve şahsim hakkın da gösterilen:sempati. nişanelerinin Akdenizin öte kıyısında minnettara. ne bir akis bulscağmdan emin olü » nuz. Türkiye ile Miser arasında bun - dan böyle Mısırın kültürel, iktisadi ve ticari sahalarda takviye etmekle bahtiyar olacağı bir teşriki © mesai mevcuttur, Ködehimi Reisicümhurun shha. tine ve büyük Türk milletinin refah ve şan ve şerefine kaldırır, sizin ve jzerif Bayan Saracoğlunun sıhhatini- e İçerim.” Mikayt kalamaz.” Ansdolu Ajansı kanalile, bizim İ halkımızın kulağına kadar da gelen İbu haber, propaganda tasrruzların. dan birinin mahiyetini açığa vurmak» tadır. Dahu buna benzer yalan, yanlış, Juydurma haberler beklemeliyiz. Çün- İkü karşıdakilerin metodları budur: “Acaba dünyada kendimize kahraı- İman diyerek başkalarını ürkütebilir miyiz?,, Diye bir psikolojiye sahip 0- lanlar için bu nevi faaliyetleri tabii görmelidir. Sulh cephesinde propa- anda yoluyla bir gedik açmak, ye- niden Münih havasım estirmek görü- lüyor ki, kolay değildir, Insan bir ke- ve baskına ve paniğe uğrar. Mihverin bir harp tehlikesini göze almasına İmkân yoktur. Insanların 2- kılları başlarında bulundukça. Yakat mihver dirijanları mevzii harp oyun- ları, muharebe cilveleri de yapmak- tan geri kalmıyorlar. Meselâ Franko ile mihver arasın. deki münasebetin şekli, Ispanyol fa- şizmini ayaklandıracak, bazı pren- sipleri besliyecek mahiyettedir. Me- selâ Ispanyol imparatorluğunu mah- veden İngiltereden Trafalgar'ın inti- kamını almak, Ispanyol | toprakları üstünde bulunan Cebelitarığı zaptet- mek, İngiltereye karşı bir hareket pa» rolası, Fasın saptı, işgali davası da Fransaya karşı Ispanyanın tahriki â gin bir sebep olabilir. aponya ile Uzak Şarkta iş bir- vi liği haberleri de geniş mik- yasta askeri hareketler, henüz bir hayal telâkki edilse de, bugün pro- paganda kıymetinden istifade edil- mek istenen bir haldir. Diğer taraf- tan mihver Mâcaristanı muavin bir kuvvet olarak kullanmak, Slovakya» kuvveti ve her şeyden önce tayyareleri | yı kismen ona terketmek, ve geri ka- lan kısmını işgal ederek Polonyuya karşı askeri hazırlıklarda bulunmak istemektedir. Çekyada fabrikaları işgal edişi, Al- man amelesini Çek işçileri yerine yerleştirmek, ve nihayet Slovakyada çıkartmak, yerleşme hareket- lerinin tipik nümunelerinden biridir. Vaktile Alman kıtaları Kameron müstemlekesine çıktıkları zaman $a- hile bir takım mitralyözler de bera- ber götürmüşlerdi. Yerliler misafir- leri karşılamışlar ve mitralyözleri İseyre dalmışlardı. Mükrim yerliler, | Kayserin mitralyözlerini canlı sanı- İyorlardı. Onlara hurma hediye etmek Jistediler; hurmaları getirdiler ve et- rafına dizildiler, Mitralyöz ateşe baş- ladı ve binden fazla yerli kaldirim- lara serildi. Koloni haline sokulan bir memle- İket hangi kıtada olursa olsun kendi- İni Kameron -âkıbetine namzet gör İmiye mahkâmdur. Çekyadaki hareketler, Slovakya- daki tahrikler ne kurulmakta olan sulh çemberini kırar, ne de Alman- yaya mukavemet harbi için kâfi mal- zeme ledarikine yarar. Almanyanın sırtından atmak iste- diği yük, sınsi nüfusu, zirai sahalara dağıtmektır. Halbuki Avusturya, Sü- detler mıntakası, Çekya onun sırtında bu manada yeniden sosyal bir yük- tür. Bir harpte altmış milyonu bes- lemek, seksen milyonu beslemekten daha kolaydır. Hakikat budur. Mih- verin Tuna boyunda yapacağı yeni tazyik hareketlerini de beklemek ha- tali olmaz. Fakat bilmelidir ki, bü- tün bu hareketler, Avrupada yeni bir Münih havası yaratmak, yani panik İhusule getirmek içindir. Faruk'un şerefine ve dost Mısırın| *İmucibi mesuliyettir? Bu gibi kuyu- Ekselân, gerek mufahham methu -! ? (Başı 1 incide) cağını anlati. Bununla beraber bu- gün yeniden yapılan bir çok tayin- lerde maaş usulünün tatbik odildiği- | nİ, bu icrâatın gittikçe inkişaf et mekle olduğunu tebarüz ettirdi. Bu- nunla beraber, maliye tahsil memur larımn mayştar ücrete geçmelerinde bir çok bakımlardan çok büyük ka. zanç temin edildiğini ilâve eti, Maaş usulüne doğru Ziya Gevher (Canakkale), bütçede memurlara verilen paranın fazlalığı- na işaret ederek bütçeyi kabartma: | mak için mesai sarfeden bülçe encü-| meninin ücretlilere niçin fazla para verdiğini ve gaye devlet me- murları maaşlarının azaltılması İse, bunun tamamen ortadan kaldırılma- sı lâzım geldiğini söyliyerek: “— Adliye, Maarif ve Dahiliye ve- kâletle «emurlarının vazifeleri: şümülü ve azlığı ne dereceye kadar dattan dolayı bizim barem kanunu- muzda maaş ve ücret tevzli usulleri» miz dalma bir çok güçlükleri meyda" na getirecektir, dedi. ismet Eker (Çorum), baremin ma- aş usulüne doğru gittiğini, fakat bu- nunla beraber ücret verme usulünü ortadan kaldırmadığını, bu usulün birdenbire kaldırılmasında ne gibi mahzurlar mevcut olduğunu sordu: Nafıa Vekilinin izahatı Bundan sönra, Nafia Vekili Ali Fu- at Cebesoy, kürsüye geldi. Ucret me- selesinin en çok kendi vekâletini a- lâkadar ettiğini söyliyerek memurla- rının üçte ikisinin ücretli olduğunu, ücretli memurların derhal maaşa ge- çirilmesi ile ihtisasa ihtiyaç hissetti- ren bir çok devlet işlerinin müşkü- lâla uğrıyacağını söyledi ve prensip- ten ayrılmamakla beraber, inkişaf halinde bulunan devlet işleri için dı- şardan mütehassıs getirilmesine im- kön veren bu şekli müdafaa etti. Abdurrahman Naci Demirağ (Si vas), ayni noktal nazarı müdafaa et- ti ve hariçte mısaffak olmuş müte- hassıs mühöödislerin baremin yük- sek tahsil için başlama derecesi olan 35 lira İle Nafia kadrosunda vazife almalarının mümkün olamıyacağını iade etti, Maliye Vekili Fuat Ağralı, Nafia Vekilinin verdiği izahattan da anlaşı- lacağı veçhile ücretlilerin doğrudan doğruya maaşa geçirilmesinin bu ka- dar kolay bir iş olmadığım, bu işin encümende uzun uzadıya görüşüldü- ğünü, bundan böyle memuriyete alı- nacak vatandaşların terelhan maaş usulüne göre kabul edilmesini esas tutarak bu suretle hareketin daha doğru ve daha faydalı neticeler tev- lit edeceğini, birdenbire ücret derece İ sisteminin kaldırılması ile msaş mu- İ vazenesinin büyük bir sarsıntıya uğ- rıyaeağını anlattı. Mütehassıs ve ihtisas bahsi Ziya Gevher Btl, barem lâyiha- sındaki (O'mütehassıs, kelimesinin manasinin ne olduğunu ihtisas ve mütehassıs kelimelerinin ne kanun, ne hükümet ve ne de encümen tara. fından tarif edilmediğini, ihtisas i- şinde metnleketin çok zarar gördüğü- hü söyliyerek: “— Bu gidişle günün birinde he- pimiz mütehassıs olacağız. (Gülüş - meler) Mütehassıs kelimesinin Ma- liye Vekili tarafından ne demek ol- duğunun izahını istiyorum.., Refik Şevket Ince (Manisa), Ziya Gevherin fikrine iştirak etti, müte- assıs kelimesinin manasi ve rocfhu- mu tayin edildikten sonra halen mü- tehassıs diye çalışanların vaziyetleri- nin ne olacağını sordu: Hikmet Bayur (Manisa); ihtisasin daima ucuz olduğunu, milyonlara va- dan bir çok memleket işlerinde, w cuz enerji temin edecek elektritikas- yon işleri ile dört, beş yüz bin liraya | bu işlerin yapılabileceğini söyledi. Ve bu sebepten dolayı Ziya Gevhe- rin mütehassısı kelimesi üzerinde gösterdiği hassasiyeti yerinde bulma- dığını ilâve etti. Saim Ali Dilemre, herkes tarafın. dan yapılması mahzurlu olan işlerin vekâletler tarafından mütehassıslara yaptırılmasının doğru olacağını ve bu kimselerin her türlü faaliyetinden o | mütehassıs kullanan vekâletin mesul | olması icap ettiğini ifade etti, Ziya Gevher Etili, tekrar kürsüye gelerek Hikmet Bayura cevap verdi. çok memleket işlerinde mütehassis kelimesinin ve ihtisasın çok büyük zararlar tevlit ettiğini işaret ederek: ”— Bu, yalnız elektrifikasyon iş- lerinde değildir. Uzüm, pamuk ve da- ha bunun gibi bir çok işlerde müte- hassıs geçinenlerin ne gibi yolsuzluk- lara sebebiyet verdiklerini biliyoruz. Eğer isterseniz ayrıca tekik eder ve bütün bu yolsuzlukları meydana çi | karırız.,, | Saim Ali, ileri sürülen noktai na. zara itiraz ederek işinde muvaffakı » yet göstermiş ve muayyen bir xa - man geçirmiş her meslek sahibinin kendi faaliyet çerçevesi — içerisinde mütehassıs sayılabileceğini söyledi Bu İşte patron olan kimsenin ve dola- yısıyle Vekâletin salâhiyet ve mesu- liyetinin asıl olabileceğini ilâve etti. Fuat Sirmen, Yeni baremde dev - let memurlarının bir kaç yerden ma. aş ulamıyacakları hakkımda bir mad- de bulunduğunu, yalnız muallimle- rin, doktorların istima oedildiğini,| bunların alacakları maaş (hakkında yazılı mütaleaya işaret ederek bir muallimi iki veya üç yerden mual limlik yaparak aldığı paranın 600 Ji. rayı geçip geçmiyeceğini bütçe encü- meninden sordu, Burada odaimibir kayıt mevcut olmadığını söyliyerek izahat istedi. Bir koltuğa üç karpuz Ziya Gevher söz alarak dedi ki: “ Atalarımız iki karpuz bir kol. tuğa sığmaz derler.” Biz maşallah ü. çünü birden sığdırmıya çalışıyoruz. Hatip, müteaddit ( misallerle bu halin doğru olmuıyacağını söyliyerek şiddetli itirazlarda bulundu. Bu kat- deden istisna edilen kimseler arasm. da muallimlerin bulunması gayet ta. bildir, Oğların mesai zamanları saa'- le tayin ve tahdit edilmiştir. O saat - ten fazla messi sarfetmesine esasen imkân yoktur. Bununla beraber bir muallimin yalnız bir mektepten para alması onun karnını doyurmaz. Refik Ince, Muallimler hakkinda ileri sürülen bu istisnai kaideden mühendisin, doktorun da İstifade et- mesi lâzım geldiğini beyan ederek: — Nihayet hepsi de devlet memuru- dur. Doktor, çok para, muallim az pa- ra alıyor diye arada bir tefrik yap - mak öne Wir iş eleme dedi Doktor Ali Süha, bu mevzu üze| rinde daha fazla ileri giderek doktor- ların İstisna edilmesini İstedi. Doktorların alabilecekleri para Ziya Gevher, hükümet tabibi' ay. ni zamanda belediye doktoru olursa buna bir diyeceğimiz yok. Fakat bu zatın diğer bir üçüncü vazifeyi de uhtesine almiş olması elinde bulunan evvelki vazifelerini de ihmale sev- keder. Bir tarafta yetişmiş genç ele- manlar dururken diğer taraftan bir memura üç vazifeyi birden tevdi et- mek diğerleri hesabına büyük bir zar rardır. Ben şahsan doktorların bu İğ- te benden daha müfit düşünecekle- rini zannediyorum. Istanbul, ve Ankara gibi büyük vilâyetlerimiz- de üç vazifeyi sahasında toplaysn bir çok memurlara tesadüf ediyoruz. Osman Şevki Uludağ, Biraz evvel doktor'Ali Süha tarafından doktorlar hakkında istenilen istisnai kaideye itiraz etti. Doktorlarla muallimler a- rasında bir mukayese Yapmasını çok arzu ettiğini, doktorların aldıkları paranın özami haddinin ne olabile- ceğini ve bu hususta bareme bir ka- yıt konulmasını talep etti, Bundan sonra Ziya Gevherin mü- hendis ve doktorlar için ikiden fazla vazife almamaları hakkındaki takriri reye konuldu ve ekseriyetle kabul e dildi. Umum müdürlere tazminat Fuat Sirmen, Denizyolları ve Ji manları umum müdürlüklerinin teş. kilât kanunlarına göre bir nizamna- me hazırlanacağını bildirmekte iken yeni barem ( lâyibasında mülhek bütçe ile idare edilen bilimum mü- esseseler kaydının mevcut olduğu. na temas ederek burada hangi ka. nun hükmünün tatbik edileceğini sordu. Ziya Gevher, tekrar kürsüye gel di. Bazi umum müdürlere maaştan gayrı tazminat verilmesine itiraz ederek bir takrir verdi. Ziya Gevherin bu takriri de ka bul edildi. Bu suretle bazı umum müdürlere maaştan gayri tazminat Teklifinin zayıf bir şey olmadığımı, ye bu kürsüden beyanatta bulunur- ken arkadaşların biribirlerini kırma: | tmya çalışmaları lâzım geldiğini, bir verilmesinin kaldırılması kabul &- dilmiş oldu. Hüsnü Açıksöz, devlet dairelerin. de mütekaitlerin istihdam edilme. izmir |, 20-6-939 arem Projesinde Tadiller mesi hakkında bir takrir verdi. Bu takririnde yalnız doktor ve mühen- dislerin İstisna edilmesini istiyordu. Hüsnü Açıksöz beyanatında müte- kaltlerin uzun zamn devlet kapıla- rında çalıştıktan sonra artık hizmet edemiyecek bir halde bulundukları- nı veya mesai müddetini ikmalden sonra kendiliklerinden çekildikleri- ni söyliyerek bu halden sonra diğer bir devlet vazifesini o kimsenin ifa- sında ne dereceyö kadar muvaffak olabileceğini sordu. Bu gibi icraatın gençler üzerinde yaptığı tesirleri i- zah etti: — Esasen bu gibi kimseler teka- üt maaşı diye bir para alıyorlar. Bu gibi kimseler vazife görecek halde iseler neden tekaüde sevkedildiler. Vazife göremiyecek halde iseler bu yeni vazifeler onlara nasıl veriliyor? Riyaset makamına verdiği takrir reye kondu ve reddedildi. Harp malüllerinden vergi kesilmiyecek Daha sonra Osman Şevki, harp malüllerini müdafaa etti. Bunların miktarlarının çok az olduğunu söy- liyerek maaşlarından kesilmekte o- lan vergilerin bundan böyle kesil- memesini bir takrirle istedi. Dokto- run bu takriri alkışlar arasında ka- bul edildi. Vakit hayli ilerlemişti. Müzakerenin devamı hakkında ekse- riyet arandı. Yoklama yapıldı. 424 mebusumuzdan 243 ünün mevcut ol. duğu anlaşıldı. Müzskereye devam olunarak 26 maddelik kanun lâyiha- sı müzakeresi bitmiş oldu. Çarşamba günü saat on beşte muvakkat mad- delerin müzakeresine başlanacaktır. Japonyaya Karşı Tedbirler (Başı 1 incide) 4 — japon kambiyosuna karşı'şid- detli tedbirler ittihazı, Japon makamlarına göre Tientsindeki japon askeri makama tının beyanatına göre japon abluka- $t Çin hükümeti ajanlarının faaliyet ocağı haline gelmiş olmakla itham e. muntakasına 3 göre İngiltere hükümetinin ittihaz edilmiş olan tedbirlerin diğer devletlerin hu- kukunu da müteessir edeceği yolun - daki iddiasının bu tedbirlerden hiç bir veçhile mütessir olmıyan Ameri- kayı idlâle matuf O bulunmaktadır. Abluka hiç bir memleket © aleyhine müteveceih olmadığı gibi, Amerika aleyhine de müteveccih değildir. Amerika maslahatgüzarı, bugün Hariciye Nezaretine gelmiş ve orada Amerika işleri departmanı şefi Yos. hizava ile görüşmüştür. Şimali Çindeki Japon ordusunun başkumandanı General Sugiyama ga- zetecilere şu beyanatta bulanmuş- ur; “Tientsindeki yabancı imtiyaz böl- gelerini zorla almak niyetinde deği. liz. Fakat, İngiltere doğu Asyasında- ki yeni vaziyeti tanımaktan ve böl- gede yeni bir nizamın tesisi için teş- riki mesai etmekten imtina ettiği müddetçe kati hattı hareketimiz! pu. hafaza edeceğiz. Geheral, Tientsin imtiyaz bölgele- rinin ablokasının şimdilik orduları tarafından başlanan esaslı bir hare- ket olarak telâkki edilmesi lâzımgele ceğini ilâve eylemiş ve yapılan kon- trolün diğer devletlerin menfaatleri- ne zarar vermiye matuf olduğu hak- kındaki iddiayı reddederek abloka- dan diğer üçüncü devletler tebaası i- çin de mehzurlar tevellüt etmesinden dolayı teessür ve teessüflerini kay- deyledikten sonra, Japonların İngi- liz mıntakasına yiyecek naklini bü- tün imkânları nisbetinde kolaylaştır. dıklarını bildirmiştir. GÜMRÜKTE: Muhafaza Umum Komutanı Muhafaza umum komutanı Tüm- general Lütfi Karapinar dün muha- faza teşkilâtı teftiş ve muhtelif yer- lerde tetkikat yapmıştır. Komutan, yarın Trakyaya giderek tetkikatta bulunacaktır. # Şarköy gümrük idaresinin tem- muzun birinden itibaren lâğvedilme- sine karar verilmiştir.