25 Şubat 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

25 Şubat 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yakın Tarihin En Esrarlı Çehresi: A ğacın altında, yeşillikler üze- rinde kurulmuş bir çilingir #ofrası. Fakat belli ki, (o burada muhabbet değil, mükemmel bir kâvga olmuş. Şişe devrilmiş, mezeler dökülmüş, birbirine ka- baklar, bardaklar param uş, biri devrilip sönmüş, de yanan iki karpuz fener. Ağacın altında, birinin . başından kan sızan, diğerinin de yüzünden kan fışkıran iki düşman (neferi. İkisi de kavgacı Hint horosları gi- alel, oldukları yerde tepi- Biyor, başlarını kaldırıp indiriyor, VE atılmak için fırsat gözlüyorlar- dı. Biri ağaca dayanmış, yüzü, gö- zü kan içinde eli tabancalı, diğe - Tİ de yere yuvarlanmış iki nefer daha. Dördünün de salyaları ile beraber ağızlarından küfür saçıl - dığı besbelli. Ağacın, eli tabancalı rkasında gizlenen, affe - ki çingene kızı. birbirine sokulmuş titreşiyorlar. Kavganm sebebini sormağa hacet yok. Bu alçak gönüllü düşman neferlerinin şingene kızlarını pay edemedikle- Tİ, bu yüzden birbirlerini yedik - leri ve daha da yiyecekleri vazi - Yetlerinden anlaşılıyordu. P atlıyan tabancanın bana çev- rilmediğini görmekle bera- ber, gözlerini kan ve şehvet bü - rümüş olan bu başı dönüklerin önünden geçmeyi uygun bulma - dım. Geri dönmeyi de alışık ol - madığım ve yolumu da çok uzata- cağı için yapamadım, Bulunduğum yerdetabancamı»doğrulttum ve tetiğe dokundum. Namlıdan çıkan Mermi yanan feneri o parçalamış, bu kadın kavgacılarının her birini bir tarafa dağıtmış, o kaçırmıştı. Çingene kızları da fırsatı ganimet bilmiş, Küçükçamlıca yolunu tut- muşlardı. Ben de, bir tabanca sesinden çil sürüsü gibi dağılan şu dört düş - man neferile çingene kızları ara- sında mukayeseler yaparak, yo - luma devam ediyor, havaya mür- tesem geldiği için, kızların yokuş Yukarı seğirttiklerini o görüyor - düm. İki yüz metre kadar ilerledim, Merlemedim. Kendimi, erkekli, di- şili bir çingene çemberi içinde buk dum. Köpekleri bile ağaları gibi Püsuya girmişler. Eilerinde, tek ve Şifte, dolma ve kırma av tifekleri ile kazma, kürek, diren, yapa gibi icabında kavga işlerinde de kulla- Milâbilecek âletler bulunan adam- lar, açık ve pis küfürler saçarak, #trafımı sarmışlardı. I şin hiç de şaka denilecek, e- hemmiyetsiz görülecek ye- Pİ yoktu. Bu çingene çemberi git- tikçe daralıyordu. Nerede ise beni bir mengene gibi sıkacak, kim bi- » belki de beni öldürezeklerdi. akat kızlar kendilerini çeri civa- Tından kaçıranların ben değil, düş- Man neferleri olduğunu söylediler de ben kurtuldum. O akşam, hayatımı ve kurtuluşu- Mu, kendi cüret ve cesaretime de- #l, kader ve talii temsil eden fki Singene kızının delâlet ve şefaatine çluyum. Kızılca köyündeki sığınağımızda Şile belediye reisi Ali Efendi ie dertleşiyorduk. Zavallr adam, Şile alkının çektiği azap ve ıstırabın Sanlı bir sembolu gibi ağlıyor, söy- ÜYordu: — Sile, diyordu. Kuradenizin ka- Talâra bürünen bu yeşil kasabası bize zindan oldu. Bir musıbettir ba- #miza geldi. Mal, can ne ise ama, Me ki irz emniyetsizliği bize çok #ğir geliyor. Böyle alacak değil k İşler, Kurtuluş muhakkak, fa- y” biz görebilecek miyiz bilmem? İğnlel “devletlerin askerlerinden Sektiklerimiz yetişmiyor gibi bir de xi nankörler çıktı & başımıza. Avrimira denilen cemiyete men- hainler kasabamızı teşkilât merkezi yaptı İstanbuldan ge- ın ve İslâm halka, daha şimdiden yan gözle bakmıya, fırsat bul ça ağır hakaretler y: yan bir sürü alçak bak nin evinde sık sık toplanıp görüşü- yorlar. Aldığımız haberler cok acı ve acıklı. Bu hainlerin maksadi le havalisindeki İslim köylerini yakmak, İslâm köylülerini kökün- den kazımak imiş. Bir kaç gün ev- vel bir düşman kamyonu sandık- larla tüfek, cephane, bomba g di. Bakkal Todorinin tükkânma in- dirilen bu cephane ve Rumlara dağıtıldığırı iş Jar. A Efen bütün ba de dikleri doğru idi. Ayni berleri, Sultan çiftliğinden geçer- ken, Kosoy da vermişti. İşgalefler, Gebze ve Alemdağı taraflarında Wyanan mücadele fikirlerini, or ya atılan mücadelecileri hiç de hoş görmemişlerdi. İlk günlerde, ehem- miyeciz sandıkları ve şahsi teşen- büsler saydıkları bu fikrin, gün geçtikçe kökleştiğini gittikçe mik: tarları artan mücadelecilerin birer çelik kale gibi yer yer yükselip, karşılarında dizildiğini görmek pek ağır gelmişti onlara. Çünkü, Ana- doluda doğan kurtuluş güneşinin cazibeli ışıkları, yüreği istiklâl ate- Şi ile yanan erleri, kafileler halin- de çekiyor, ümit saçan bağrına ba- sıyordu. Üsküdar, Halâs ve istiklâl diyarina giden mübarek yolun ilk istasyonu olmuştu. Özbekler tek- kesi bu yola çıkacakların iTk dura- ğı, Şeyh Atalar, Hafız Nuriler, İ- e Rızalar, Hoca Sait- Jer ve Refikler, Binbaşı Adil, Ah- met Halim, Necmi, Tolçelı Süley- man Beyler ve diğer erler de bu gizli durağın becerikli rehberleri olmuşlardı. Her gün ve her gece bu gizli yoldan yalnız gönüllü yoleu- lar değil, istiklâl savaşında patlıya- cak silâhlar, atılacak kurşunlar bi- le bir sel gibi, fakat sessizce akıp gidiyordu doğuya. u gizli yolu, yolcularını iş- galciler sezinlemişlerdi. Ha- yır sezinlemiş değillerdi. Muhitin nankörleri, soysuzları sezdirmişler- di onlara. Alınan tedbirlerin, bek- letilen nöbetçilerin arzü ettikleri neticeyi vermediklerini gören sal gıncılar, nihayet İstanbul ile Ans- dolu arasına, nankörlerden bir du- var çekmek istemişlerdi. Bu hava- deki İslâm köylerini, köylülerini işte bunun için yok etmek istiyor. lardı. Bunun için, çok eski zaman- Tarda yaptıkları gibi, taassuplu bir dinci gayret ve hırs ile el birliğile çalışıyor. didiniyorlardı. Şile belediye relsinin hakkı var- dı. Bu yeşil yurtta kurulan fesat yuvasını bir an evvel yıkmak, fe- satçıların halin kafalarmı koparmak elbette lâzımdı. Bu gerekli ve ha- yırlı teşebbüs için Yavuz Fehmi Bey ile anlaşmak, yardımını slmak bir gün meselesi olda. Bize katılan Demir Hulüsi Bey ve arkadaşları ile, bu gerekli temiz- liği yapacak, hain kafaları kopa- Tacak kadar kuvvetlenmiştik. Bu | kara kuvvetlerden evvel harekete geçmek, kurulan imha yılanları al üst etmek kararını vermiştik. Şile jandarma bölüğü kumanda- nmm da yardımını dilemek için yaptığımız gizli müracsst ve teşeb- bösün umduğumuz gibi karşılan. maması bizi hayretler içinde bırak- muştı. Bölük kumandanı gönderdi. imiz adama: — Söyle onlara ben kanunsuz iş yapamam, demişti. Böyle bir teşer büs vukuunda beni ve bölüğümü karşılarında bulacaklardır. İstedik- leri gibi, bakkal Toderinin böyle tasavvur ve teşebbüsleri şayet var ise, öğrenir, icabına bakarım. Ak- si takdirde sonu fena olur bu işin. Bu gafil arkadaş, kara kargala- ormanlarda rın dağlarda, fetva & Bu Harap Bir İçki Sofrasıydı 4 Düşman Neferi 2 Çingene Kızı Uğruna Birbirlerini Yaralayıp Yere Sermişler, Durmadan Küfrediyorlardı minliği yaptığı o kara günlerde, kanun dersi vermesi, hele yakışık- $iz tehditlerle umacı gibi görünmek istemesi bizi çok güldürmi © nisbette de sinirlendirmişti. B ir gece yarısı, yetmiş arka- daş ile yola çıkmış, Şilenin kale dibi mevkiine sokulmuştuk Bu hareketimizi yerli hainler, bir köpek duygusile pek çabuk sezinle- mişler, uluyup inildemiye başlamış lardı. Evvelce gönderdiğimiz ha- berden kuskulanan ve tedbirli bu- lunan jandarma bölük kumar? bütün kuvvetile kale dibine koş- müş, kısa sıçramalarla kasabaya sokulan arkadaşlarımıza krşı bir cephe kurmuştu. Ne yzık ki, ken- dinde kardeş kardeşe kırdırmak kuvvet ve cesaretini de bulmuştu. Üzerimize ateş açtırmıştı. Fakat bu gafil arkadaş verdiği ilk kararda olduğu gibi bu hareketinde de çok aldanmıstı. Çünkü, bizim kale di- bindeki ileri yürüyüşümüz bir gö terişten başka bir şey dej aldatıp üzerimize çekmek, kardeş kanı dökmekten çekinmek Istemiş- tik ve muvaffak da olmuştuk. Yüz- başıyı hareketi ciddiyetine bayağı inandırmıştık. Şile gerçekten büyük bir telâş ve korku içinde inliyor, titriyordu. Herkes evlerine çekilmiş, mukad- der âkıbeti bekliyordu. Bütün ku- laklar kale dibine çevrilmişti, acı, acı patlıyan silâh seslerini dinli- yorlardı. Karşimıza dikilmek, bizi önlemek istiyenler oyalayıcı ateşi miz karşısınd. flerlemiyorlar ve kati bir hi liyorlardı. ete geçmemizi bek BULMACA Dünkü bulmacamızın halledilmiş şekli 3:48 61869 10 YUKARDAN AŞAĞI ve SOLDAN SAĞA: komür g Bir vapur. kti bildirir. Karı kora © Çok büyük mesi mil © Şu değil bu değil. 9 — Bir çalm g Sadakat Hane. 10 — Bir harf © Bir renk düzlük © Arazi, Bükreş Tedhişçileri Mahküm Oldular Bükreş, 24 (A.A.) — Bundan bir- kaç hafta evvel mühim resmi daire- lere ateş vermek Üzere ateş makine- leri yapan ve polis tarafından tevkif edilenlerin muhakemeleri buzün bit- miştir. Mazmumlardan üçü gıyaben # sene ağır hapse ve diğer dokuzu da bir ilâ | 8 sene yine hapis cezasına mahküm | uşlardır. Üçü be etmiştir Bunların hepsi eski demir muhafız teşkilâtına mensup bulunmaktadır. LOKMA A N HEKİMİN OXGU TLER iğ ÇOK YİYENLERİN MİDESİ Kimisinin çok yemekten midesi bozuktur, meselâ şişmanlar. On- larm iştahı çok defa pek yolunda dır. Onun için yemeği de seve 56- ve yerler. Şişman adam neşeli ol- mak istediği için yemekten önce, söyle bir iki kadeh içmeyi de 2 rarsız sayar, Bununla hem keyif- lenir, hem de zaten az olmuyan is- tahı artar ve bir çok yemek yer. Bunun neticesi olarak midesi de bozulur. Ancak, çok yiyenlerin hepsi mutlaka şişman değildir. Zayıflar Arasında da çok yiyen vardır. Za- yıflık çok defa bir hastalıktan ile- Tİ gelir, fakat belli başlı bir hasta- lik bulunmadığı halde, şişmanla- mak için çok yediği halde gene zayıf kalmak ta mümkündür. Çün kü çok yemek te mide bozukluğu- na sebep olur, mide bozuk olunca da —insanda şişmanlık hastalığı yoksa— semirmek mümkün ola- maz, Çok yiyenlerin bir hususiyeti de İyi çiğnememektir. Her lokmayı iyice çiğnemek için çok vakit çe- | cer. Ona da insanın belki vakti olmaz, Zaten çok yemek istiyenin yemekte vakti daima dardır. Hem gok, hem de çabuk yemek İster. Acele yemek, iyi çiğnememek te hazım bozukluğuna ayrica bir s6- bep olur. İyice çiğnenmeden mi- deyi dolduran yemekler orada İl- hap yapınasalar bile midenin işi ni bozarlar. İnsanın dişleri yemekleri iyice çiğnemek içindir. İyi çiğnemiyen diş çabuk bozulur. Hattâ bu ze manda dişlerin çok bozulması hn- sanların çiğnemiye lüzum olm yan çorbalardan çok içmeleri, yu- muşak © yemeklerden, yumuşacık kompostolardan ve gene öyle süt- Ii tatlılardan çok yemeleri neti cesi olduğunu Iddia edenler var dır. Onlar katı şeyler yiyen, etle- ri dişlerile kopararak kemikleri de dişlerinin arasmda sıyıran in- sanların dişleri bozulmaz, derler. Herhalde dişler bozuk, çürük © Tunea mide de bozulur. Bilirsiniz ki, Amerikah hekimlerin keşfin- denheri bacaklardaki —rümatiz ma ağrıları hile dişlerin bozuklu- ğuna atfedilir. O halde dişlerin çürümesinden oOmide bozukluğu gelebileceği daha kolay kabul 6- dilir, Çok yiyenler yemeklerde inti- zamı da aramazlar, karınlarında açlık hissedince sofraya oturduk- tan başka, büyük yemeklerin ara- sında ağızlarına öteberi atmayı s0- verler: Kavrulmuş badem, kav- rulmuş fındık... Halbuki mide da- ima intizam istiyen, pek titiz bir uzvumuzdur. Onu teklifsizliğe a- lıştırmıya ne kadar çalışsak o ge- ne İntizam aramaktan vazgeçmez, radığını o bulamayınca bozulur. Hem vakitleri İntizamsız, hem de çok miktarda büyük yemeklere, arada sırada ağıza atılan çerezler de ilâve edilince mide büsbütün küser, İ Ondan dolayı, çok yiyenlerden | çoğunun, an da olsalar, zayıf | ta olsalar, mideleri bozuk bulunur. umundan az yemek —aclığa sebep olmasından dolayı— mideyi bozduğu gibi lüzumundan fazla yemek te —mideyi yorduğundan dolayı— mideyi bozar. Mide bozukluğunun bu türlü- süne çare, zafen her türlüsünde olduğu gibi, bir kere yemekten sonra mutlaka istirahat etmektir. Çok yemek yiyen az yiyenden da- ha ziyade istirahate muhtac olur. Sonra fikir ktirahati, Yemekten sonra mide üzerine sıcak suda 15- latılmış bezden, çok yemekten mi- | deleri bozulanlar daha çok istifa- de ederler. Fakat ekmekleri o araltmayı da unutmamalıdır. Bu da, zannedildi- ği kadar, güç bir iş değildir. Çün- | kü çok yemeyi sevenlerin yedik- İğfu anlaşılıyor. MARA Zonguldak (TAN) — Son zaman -| larda kömür havzasında görülen ti-| İfo vakaları bertaraf edilmiştir. Bele- diyenin de sağlık işlerile yakından | alâkadar olması ve hastalıkları tev - lit eden sebepleri ortadan kaldırıp önlemeğe Çalışması bir zaruret ola- rak görülüyor. Bir çok vilâyetlerde ve kazalarda kâğt oyunları yasak dildiği halde burada serbest oluşunu ZONGULDAĞA DOKTOR LÂZIM R kanan. Zonguldakta kemer baca ocağının öğzı hem temizlik, hem de iş bakımla - rından doğru bulmıyanlar vardır. Buradan on kilome! Kozlu ocaklarının işçi berab, nüfu ve bunlar bütün beled fiyetlerine tâk da belediye dökto: belediye sıhhiye memuru yoktur. Bu noksa- nın biran evvel giderilme: ni edilmektedir. ve ailele, ya (Başı 1 inelde Meksika hükümeti bugün Madrit müdafii General Mi. sha, bir telgraf göndererek icap et tiği takdirde şerefli bir misafir ola-| rak Meksikada ikamet edebileceğini bildirmiştir. Bugün Frankonun tayyareleri Va- lensiya üzerinde uçmuş ve teslim ol- mayı tavsiye eden beyannameler at- yetçiler teslim olmadıkla- rı takdirde Frankistlerin dört cephe- ya üzerine hareket edecekleri anlaşılıyor. Diğer taraf- tan Burgosun cümhuriyetçi İspanya sahillerine karşı deniz hareketleri hazırladığı bildiriliyor. Paris Soir gazetesine göre, şimdi. ye kadar doğu Pirenesinde Fransaya 220 bin hükümetçi İspanyol mülteci si geçmiştir. Bunlardan ii bini yara- dır. Bundan başka 187 bin kadın, çocuk ve ihtiyar Fransaya iltica et- miştir. 45 bin milis ve sivil memle -| ketlerine gönderildiğine göre, halen Fransanın misafir etmiye mecbur ol- duğu mülteci adedi 342 bin ki bulmaktadır. Berlin, 24 (A'AY — Almam etik. barat bürosu, Deutchland zırhlısının | şimali İspanya sahilinde Ferro! lima nmda demirlemiş olduğunu ve 2 marta kadar orada kalacağını haber vermektedir. Halifax'ın nutkundan sonra Lord Halifax'ın dün Ayan mec-| Wisindeki beyanatı umumiyetle iyi karşılanmıştır. Times diyor ki: “İngilterede bir harp partisi mev. | cut değildir. Bir gün hükümet dahi | değişse, İngiltere ile Fransa srasın- daki tesanüt, ve bu tesanüdün kim- seye aleyhtar olmıyan mahiyeti de- gişmiyecektir.,, Daily Teleşraph, Lı Mister Chamberlain'i teyit anlattıktan sonra “bundan böyle bir | kimse de Chamberiain'in sözleri öze- rinde her hangi bir şüphe taşıya- maz,, diyor. * Paris gazeteleri de ayni fikirdedir. Jour, İngiltere ile Fransa srasındaki anlaşmanın iki taraf erkânı harbi sinin görüşmelerile tebarüz etti miş tam bir ittifaktır. Bu yüzden herhangi emri vâki İngiltere ile Fran sayı beraber bulacak ve Anrerikanın bunlara müzaheret ettiğini görecek- | tir. Ordre gazetesi, Roma — Berlin— ine karşı Londra- leri şeylerin en büyük kısmı ek- mektir. Kendiniz çok yemeseniz de, çok yiyenlere dikkat ediniz, koca koca ekmek parçalarını etin salçasına yahut sebzenin suyuna batırınca çiğnemeden yutarlar, halbuki et te, sebze de ekmeksiz | yenilebilir, yemeklerde ekmeği, | büsbütün hazfetmek kabil olmasa da, azaltmca, çok yemekten bozu- lan mide çabuk düzelir. ratle vücude getirmek lâzım geldi ğini söylüyor. * Alman gazetelerinden Folkişer Be- obahter, Chamberlain /le Halifax'ın beyanatını “güç anlaşılır,, buluyor. Kont Ciano, Franko Hükümetinin Tanınacağını Daladier Dün Resmen Bildirdi | merika klübünde söylediği bir nu- tukta şunları anlatmıştır: “Ne gibi bir zihniytle silâhlandığı- mızı Reisicümhur Roosevelt, bundan evvel de söylemişti. “Hayatta öyle bir an gelir ki o zaman insan niz yardımları, hükümetlerin temeli olan iman ve insanlık prensip- lerini de müdafaa etmek için hazır- lanmaları lâzımdır. Fransa - Polonya (Başı 1 inelde) “Danzig ve doğu Prusyası Lehis« tana ilhak edilmelidir.,, man kitap- mağazasının camları kırmışları lar, müteakıben Pes ismindeki Alman gaz lar ve gazetenin mubarrirlerine hi cum etmişlerdir. Gazete binasil, Alman başkonsolosluğu binasi poli sin muhafazası altındadır. Ciano bugün Varşovada Roma, 24 (Hususi) — Hariciye Na: zırı Kont Ciano, Polonyanın Roma büyük elçisi, hariciye mem matbuat halde, dün gece 24'de Varşovaya ha- reket etmiştir. Kont Ciano, Varşovada Reisi hur tarafından kabul e r. Tezahü: mür retler teati edecek, Polonya ihti leri saflarında ölen İtalyan albay Muilo için dikilen âbidenin küşat minde bulunacak, Varşoyadaki İtal- yan enstitüsünü gezecek, meçhul a$- ker mezarı ile İtalyan askerlerinin er koyscsk ve şe- nında verile r bulunacaktır. erefine muteajdit ka- bul resimleri de tertip edilecektir, Av pertisind ra Kont Cio, Krakovi'e giderek Mareşal ki'nin mezarını ziyaret edec mezara bir çelenk koyacaktır. Seyahat her tarafta alâka uyandır- mıştur, Görüşülecek meseleler Paris mahafiline göre. görü meselelerin başında meselesi vardır. Çünkü Lehistan fokir kettir ve ucuz iptid için müstemlekeye muhtaçtır, Sonra Polonya nüfusu her sene 400 bin art- maktadır ve Polonya bu nüfusa mu- adil miktarda Yahudi yurttaşı morn- leketten çıkarmak istemektedir. Bay Bekin, Londraya gideceğinden bahseden Paris mahafili Polonyarın henüz resmen serdedilmemiş olan İ- falyan metalibine k etmiyece- Eini, Kont Cisnonun, Polonyanin ar- zularile İtalyan metal'bini ne dere- ce takviye edebileceğini tahk'ke ça- lecek müstemlekeler r memle- i madde bulmak * Amerikanın Paris sefiri Bullit, A- Hışacağını anlatıyorlar.

Bu sayıdan diğer sayfalar: