25 Şubat 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

25 Şubat 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Gündelik Gazete g5 TAN'ın hedefi: Haber- de, tikirde, herşeyde temiz, — dürüst, sami olmak, - karlin gazetesi almıya çalışmaktır. ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi 1400 Kr, 1 Sene 750 , Ay 100 , 3 Ay 800 ,, 1580 , lAây 30 Milletlerarası posta ittihadına da) 30 2800 Kr 1500 » Balkan Anftantı Konseyi | Necip Ali KUÇUKA B" sene mutat toplantısını Bük - Balkan Antantı Konseyi Arupadaki siyasi vakıâlar| bakımından müstesna bir ehemr yeti haizdir. Balkanlıların ittihaz e - decekleri her türlü hareket tarzının | Avrupa siyasi vaziyeti üzerinde ©-| hemmiyetli tesirler yapacağı muhak kaktır, u Bugün Avrupa siyasi tarihin ax| keydettiği mühim buhran anları ya şamaktadır. Harpsonu zihniyetinin realize ettirdiği müşterek © emniyet ve tesanüt politikası, son senelerde her cepheden aldığı en ağır darbe -| lerle artık ölüm haline gelmiştir. Mü- nih anlaşması, cereyan eden vaka - Tardan ve ortada hâkim olan zihni »| yetten anlaşıldığına göre ( Âkitlere her şeyden önce manevi bir emniyet | telkin etmekten çok uzaktadır, | Harp sonu devresinin £ yarattığı| zihniyet ve müesseselerin en sağla-| mı Balkan Birliğidir. Balkan Birliği! fikri geçen asırda ve asrımizm İlk zamanlarında rüşeym halinde ve ta-| hakkuku âdetn imkânsiz bir ideoloji | olarak bazı Balkan mütefekkir ve dip atından örtüya atılmıştı reşte yapan O zamanki şartları içinde Balkanlı - lık fikrinin tahakkuku O hakikaten mümkün olamazdı. Ecnebi tesir ve propagandalarının verdiği kin ve hu- sumetle Balkanlıların kendi hâkiki ve yüksek menfaatlerini idrak edebil- meleri için gerginleşen sinirlerin sü- künete avdeti, ve dimağların salim düşünebilmek kabiliyetini alması 1â- zımdı. Lozandanberi kuvvetleşen bu anlaşma bugün artık beynelmilel â - lemde bir taazzuv halinde yaşamak -| tadır, Artık Balkan milletleri dün -| yanın takip et istikamet (içinde her türlü endişelerden mücerred o -| larak kendi hakiki menfaatini tak - dir etmektedirler. Balkan milletlerinin aralarındaki! din ve milliyet ayrılığına rağmen İç- mai hayatları, bedii zevkleri, ahlâk telâkkileri zihniyet benzerliği ve ni- hayet asırlarca devam eden müşte- rek hayatın doğurduğu müşterek ha- hakiki bir Balkan kültünün doğmasına yardım edecek olan âmillerdir. Avrupı Bal. kanlara bakan yabancı bir göz, Bal kan milletleri arasında umumi ahen- &i bozacak hiç bir fark görmez. Ve| Balkanlıları birbirlerinden o syırmı-| ya kolayca muvaffak olamaz. O bal de devletlerimiz aralarında mevcut olan ahengi daha ziyade takviye «t- miye çalışırken, Balkan milletleri arasındaki rabıta ve tesanüdün kuv- Vetlendirilmesi için evvelce yapılan teşebbüslere daha ziyade bir hız ve *ereyan vermek lâzimgelir. Türkiye Balkanlılık akidesine sa- Mimi surette inanmıştı Osmanlılıktan evvel Balkanlarda mevcut olan Türklükten sarfmazar, bugün Balkanlar ve Anadolu, tabiat, iklim şartları itibariyle iktisadi bir bütünlük arzeder. Bunu Türkiye çok iyi takdir et- miştir. Bunun içindir ki yıllarca ev- Vel bu dâvaya İlk inanıp el uzatan- lardan biri BLJM Şefimiz olmuştu. Hükümetimiz aynı politikanın hare- rotli ve samimi taraftarıdır. hatırdan çıkarmamalıdır ki, dünya- Dan istikbali büyük ( cüzütamlara doğri gittiği bir zamanda Balkan- ların en sıkı bir tesanütle birbir- erine bağlanmaları aynı zamanda her Balkanlı için bir vatanperverlik tıra ve ananeler an Artık| vazilesidir, Muharrir, Aşağıdaki Makalesinde de Değerli İlkmektep Muallimi TAN Yetiştirmek İçin Alınmasını Zaruri Gördüğü Tedbirleri Muallim Mektepleri makalemizde, baki» n vaziyeti - bit etmiş; bir taraftan normal olan muallim tebi yolu ile, diğer cihe kestirme yollardan bu ihtiyaçları k zaruretini göstermiştik, Bugünkü makalemizde, de ilk mektep mual i için muallim mekteplerine veril » mesi lâzım gelen istikameti, bu mekteplerin programında, | tedris metodlarında ve teşkilâtında, tale- be kabulünde, yapılmasını zaruri bulduğum! işiklikleri mevzu bahis edece Evvelâ, muallim mekteplerine verilecek şekil ve mahiyet üzerin- de duralım; Muallim mektepleri kaldırıla- rak namzetlerin . diğer liberal mes leklere hazırlananlar gibi « lise - lerde umumi bir kültür tahsili al dıktan ve bakalorya imtihanını ver dikten sonra, tesis edilecek peda» goji enstitülerinde mesleki teşek- kül kazanmaları, pek uygun ve ka» bili tatbik bir çare olarak görün - müyor. phesiz Almanyada, Nazi re- jiminden evvel muallim seminerle ri kapatılmış ve bunların yerine pedagoji akademileri açılmağa bâş- lanmıştı. Bugün Fransada böyle bir temayül vardır. Bizde de, beş altı sene evvel muallim mekteplerini lise teşkilâ- tt içine almak temayülü belirmiş ve hattâ İstanbul erkek muallim mektebi erkek lisesine ilhak edil- mek suretiyle bu fikrin tatbikine başlanmıştı. Fakat Fransada olduğu bizde de undan evvw ilk mektep Jeketimi sallimi gibi muallim mekteplerinin şahsiye 1 k la kar Biz de o zamanlar, muallim mek- tebinin Jise çinde, bili hara da, bir ve çok te bir maarif teş - Imadıkça muallim müstekil bırakmak daha iylemiştik. Bir kaç senelik bir tecrübe bu noktai nazarın, doğruluğunu isbat etmiş olacak ki, İstanbul muallim mektebi evvelâ İstanbul erkek Ji- sesi, sonra Haydarpaşa lisesi için » de az çok bir sığıntı vaziyetinde kaldıktan sonra, evvelki sene tek- rar müstakil hayatına kavuşmuş - tur. HHerhalde namzetlerin üç sene bir meslek havası İçin yaşamaları, iğe bağlanmı kının teşekkülü bakımın- dan çok faydalıdır. M yallim mekteplerinin teşki « lât ve programlarını rasyo- hel esaslara göre değiştirebilmek için bazı esasları gözönünde bulun durmak lâzımdır, Herşeyden evvel, nüfusu on Üç yon olan köylerimiz 09,000, nüfumu dört milyona yakın olan şehirlerimizde 380.000 çocuğun hersene tahsil enğma girdiğini ve bugün bunlardan şehir ve kasabalarda 9 75 inin, köylerde ise ün- eak *ç 25 inin tahsili gördüğünü unut. yanmalı Diğer cihetten mek #imsi ve iktisadi fasliyetleriyle, htiyaça Yariyle rtibatı olmuyan, tale- beye yalnır okuyup yazmayı, hesap yapmayı ve diğer bazı bilgileri öğreten detsese olmadığını, bilhassa bizim i yeni yapmışolen bir mektebin, ber köyde medeni hayat merkezi olmas idiğini kabul etmek lep der, rel kalkınmamızı dan kalkınmanmızı kısmen maktaptan Beklemekteyiz. Bu gaye, mualli mizin köylerde ve kasabalarda en çok sevilen, sayılan, sörü dinlenen, itimat e Ailen insanlar olmaları ile tahakkuk e- esaslı ve doğru olacağımı 8 ri ve mes- İn, müuhitin içe Bu hususta iki gekii tasavvur edilebi- tire 1 — Şehirlerimizle xöylerimizin içti» maf ve ikusadi hayat ve faaliyet çart- ları, Müyaçları ve imkânları biribirle- rinden çok başka olduğuna göre, biri sehirler, diğeri köyler ve küçük kas- Yazan: Sadrettin Celâl Antel balar için tebi tesis etmek 2 — Yahut köyler iki ayrı tpte muallim mek- kategori mualli ştirmek İmkânsız tehlikeli alim mektebi tipi muallimlerin zirni terbiye ve teşekkül lerine hâkim bir mevki vermek, Eğer bütün muallimleri bir kaç #ene köy mekteplerinde çalıştır - mak prensibini - mümkün ve fay - dalı görerek - kabul edecek olur sak, tek bir muallim mı kabul ederek muallimlerin 2! her şe ade ehemmiyet ver- mek icahedecektir Fransada çokluğu, köy ve bahce hattâ şehir halkını ali tme- i, - küçük şehir ve kasabalar köy- den ?i mekteplerint: dar imekteplerinde me mecbur! le, biri şehirler, diğeri iki katagori muallim imktinsız ve hattâ teh mektedir. Fakat, ancak on be denberi vustai zihniyet ve te lâtlardan kurtulan, köylerle şehir- ler arasında medeniyet — seviyesi, arılmalarını buna bir iz. Nereri ve ameli kik3 iktider öy şeralti içinde bulunmaları, bu hayatı yaşamaları lzımdır. Bundan başka büyük şehirler - deki musllim mekteplerinde yeti - şen muallimlerin, içinde yaşama * Ea alıştıkları az çok rahat ve kon- forlu hayat şartlarının bulunmadı- erde barınamadıklarını, 9 * raya yerleşemediklerini ve bağla * madıklarını, muhitleri üzerine müessir olamdıklarım ve ilk fır - iatta buradan kurtulmağa çalıştık larını da gözününde bulundurmak icabeder, js bi bu hususiyetler nazarı itibara alarak, şehir ve köyler için, daha doğrusu mem- leketin muhtelif mıntakalarının ik- tsadi vaziyet ve ihtiyaçlarına göre muallim yetiştirecek muhtelif tip» te muallim mektepleri açmak lüzu- mu meydana çıkmaktadır. Köy muallim mekteplerini, da- ha kestirme yollardan muallim Y tiştirmek meselesi ile beraber ge - lecek makalemizde tetkik edeceğiz. Bugün yalnız şehir mekteplerine muallim yetiştirecek muallim mek- teplerinin teşkilât ve programları hakkındaki düşüncelerimizi söy * İlyeceğiz. ün Biuallim mekteplerinde yapılacak Mhata, bu müesseselere en zeki ve biliyetli unsurları celbetmek için teğ- bir almakla içe başlamak zımdır ka“ miatindeyiz. Bugün muallim mekteplerine, orta mektebi çel iyi ve iyi derece ile bitiren gençler alınmaktadır. Pakat biz bunu #rmüyoruz. Ortamektep mezunlar len en kahiliyetlilerin! seçebil- mek için, namretlerin fikri seviyeleri" nl olduğu kadar zekâ vaziyetlerini ve mualliimliğe karşı temayüllerini isabetli bir suretle meydana çıkaracak muhtelif neviden münyenelere ihtiyaç vardır. Namzetlerin #ikri seviyelerini, bil hassa &nâ lisanı ve hesapla beraber, *2- herhangi bir okutmak ve anlattırma muallim için en biliyetlerini tah caktır. Bütün Mbersl denilen mesleklerde ol- duğu gibi rolü aynıyan zek sine ihtiyaç 1 mezu - ktebin hak erini de gö- urmak faydalıdır. niyet dereceleri lsrindrvi şeha zönünde bulun: B ütün bunlar, bize nemzetleri mümkün olduğu kadar betli olarak kılacaktır. Muallim mekteplerine gençler daha büyük bir itina seçilmek istendiği tak de, bir tertip de düşünülebilir: Yuka- nda izah ettiğim şekilde seçilerek alınan namzetler, bir sene muall mektebinde tecrübe © edilir. muallim mekteplerinin birinci nıfları birnev isa. seçmemizi mümkün slınse şöyle Gistika mıfta birsene çalışmaları, ze tavır ve hareketleri ahlâk ve seciyeleri, indeki faaliyetleri, istidatları, barüz eder, muallimliğe Jâka ve merbutiyetleri ba - hede ve tetkik edilirler. Sene sonunda, muallim - lerin her talebe hakkında verece- ği raporlara göre, bunlardan gilerinin kati olarak teplerine mal edil n» Ilim mek» ceği anlaşılır. Moallimliğe yaramıyacağı an - laşılanlar, sanat mekteplerine but diğer müesseselere gönderi - lir. Şu mühim noktayı hiç bir zaman unutmamalıdır ki, muallim mek - teplerine kabiliyetli gençlerin gel tnesini temin edecek tedbirlerin en mühimmi muallimliği, maddi vazi- yeti itibariyle cazip bir hale getir- mekti Şimdi, lim mekteplerinin teşkilât ve programlarında yapıl - masini faydalı bulduğumuz deği - fiklikleri tetkik edelim: Fikrimizce, muallim mekteple - tinin bugünkü teşkilâtları muba - faza edilebilir. İmkân görüldü takdirde üç seneye bir sene daha ilâve etmek, muallimlerin ilmi se- viyelerini yükseltmek ve mesleki teşekküllerini kuvvetlendirmek hu susunda çok hayırlı neticeler ve - recektir. Muallim mekteple inin ders programlarında ve metodlarında hâkim olmasını istediğimiz esas - ları, - teknik teferruata girmeksi- rin tebarüz ettirelim. Muallim mektepleri, muallim namzetlerine fikri, mesleki ve ah- Jâki teşekkül vermekle mükellef müesseselerdir. Muallim mektebi namzetlere, allim oldukları za- man tedris edecekleri (o mevzular hakkında eşaslı ve sağlam bilgi » ler kazandırmakla beraber, - doğ- rudan doğruya faydalı olmasalar bile - fikir terbiyesi, ilmi ve felse- fi zihniyetin ve bedii zevkin teşek- külü için zaruri olan disiplinler de tedris edilecektir, Burada muallimlikte teknik meharetin, zekâya, bilgiye ve kül- türe nazaran daha az lüzum ve € - Anlatıyor : hemmiyeti olduğunu tebarüz et » | tirmek icabediyor. İ Meşrutiyetin ilk muallim mektepleri ıslah edildiği zamanlarda bu müesseselerin ilk mezunları arasında, - o zamana ka- dar memlekette pek tanınmamış olan pedagojiye ait bazı bilgileri kazanman verdiği şevk ve heye- bilmem, fakat tarihin usulü teğrisini bilirim,, di- senelerinde yenler olmuştu. Tabii bu podago - jik d Fa- muhtelif memle - mekteplerini $ir£ mesleki teşekkül etmek, bir ne- Vi pedagoji enstitüsü haline getir- mek isteyen terbiyeciler yok de - ğildir. Fe örrimizce muallim mek rinde her şeyden evvel zetlere bilhassa dili ve hesaba sit çok kuvvetli bilgiler ve iktidar» lar kazandırmak lâzımdır âlet çok devam etmedi ailen am Bir ilk mektep (Omuallimi her »rini, müşahe » zgün, vazıh ve man- tıki bir tertip dahilinde sözle yazı ile ifade etmek, okunaklı ve güzel yazı yazmak kabiliyetinde ol malıdır. Çok basit ve kolay gibi gö- rünen ve herke bulunduğu zan- nedilen bu iktidarın ne kadar güç kazanıldığını, meslek içinde bulu - parlar gayet iyi bili elerini, çok ve Diğer cihetten bir ameliyelerin zihinden tlerin hesap ve wkigel etlire bir kültür onli tgâhı olan mantık! vuz9h ve ndiraesiktir. Ve bunları #- sürette basit Hsan sek riy yetin kâtiyeti Ks sazlı bir ndıkları nisbette, ve hesap tekniklerine daha mügllimde erin bul e iplida tasvirlerle © dır. Zira, yalnız sihi müşahhas vâksalar, ca e dolu olsa 28: ar ve tasvirler çocukların ne bitap eder ve he limin çocuk! mai bir dı zamanlar... canlı bir fikir sadece ve siyasi seleri ve tarihleri bilmesi KAF! değildir 6 zamanların âdetleri, (o müssöeseleri, iküsadi ve teknik seviyeleri, yaşayış rıları, #ilriyatı, ilikatları... hakkında Mizimdir. Tarihi canlı teterruatla, rönesans, orta doru ve sı esk aslı bilgileri devirler ancak böyle tasvirlerle yaşat:labilir. Bütün memleketlerde muallim- | lerin tedrisatlarının sathi, şekli ve ruhsuz olmasından şikâyet edil - mektedir. Bunun sebebini, mual - limlerin kâfi derecede malâmatlı ve kültürlü olmamalarında arama- Ldır. Eğer bir muallim, edebiyatı, tarihi, coğrafyayı, fizik ve riyazi- yeyi, tabilyeyi kâfi derecede derin- leştirmemişse, çacuklara edebi bir parçada veya bir sanat eserindeki güzelliği nasıl duyurabilir! Tabi » at hâdiselerinin determinizmini ve kanun fikrini nasıl gösterebilir? Toprağın ve iklimin, hayat şart- ları ve beşeri faaliyetler üzerinde ki devrin tesirlerini nasıl izah e - debilir? Bir kelime ile, ilk mekte - bin mütevazı mümareselerine nasl can ve ruh verebilir? Ik mektep muallimi için faz - la yenilikten ve yüksek kül türden korkmamalıdır. Çünkü an- cak bunlardır ki göreneği, mihani- kiliği, sathiliği ve cansızlığı kova- caklardır. Bir muallim ne kadar yüksek kültürlü ve bilgili ise ted « risatı da o kadar özlü ve vuzuhlu olacaktır. Hati, sağlam bilgilerle beraber, ve felsefi zihniyet kaza: lan, lerini mantıki bir tertip dabi izah edebilen kültürlü bir muallim, pedsgo- in masihatlerinden müstağni kalabi. Ve dünyanın bütün pedaşviisi, i Milletler Cemiyeti e İkileşiyor Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel M illetler Cemiyetini (— içimizde bilmiyen yoktur. Haniya 914 harbinden sonra büyük insaniyetçi- ler çıkmıştı. Bunlar, harp meydan- larında, toplariyle, mitralyözleriy- le, tanklariyle yıktıkları şehirlere, kan kokan insan cesetlerine, tay: releriyle göklerde dövü; ra ve bunların bombalad. rabelerine, birer denizin ortasında torpillenen zırhlıdan kum gibi de- nize dökülen ana evlâdlarına, har - bin bıraktığı facialara baktılar, yü- rekleri crz etti, Harp bitmiş, fakat her ülkede milyonlarla kadın dul, milyonlarla çocuk yetim kalmıştı, Ocaklar bozulmuş dumanı tütmez olmuştu. Bu harp artıkları dişler ni gıcırdatıyor, kalbine gömdüğü sevgilinin acısı ile insaniyetin yü » züne tükürüyorlardı. Büyük £ insaniyetçilerin yüzü kızardı, içlerine merhamet düştü, milletlere seslendiler. “Etmeyin, eylemeyin, gelin şu harpten vaz ge- çelim. Hepimiz ülkelerimizi onar talım, bu toprakları insanlara gü Bistan, dünyayı cennet yapalım, Ne «en bana yan bak, ne ben sana göz kırpayım, Bir dileğimiz mi var, ge- lin, kardeşçe, konuşalım, anlaşalım.,, n İnsanlar fı şehir ha- İnsanca * Milletler Cemiyetinin büyük sax rayı Cenevrede kuruldu. Her pen « €eresinde bir bayrak sallanıyordu. Sulh, medeniyet, insaniyet, kardeş- lik, müşterek emniyet, mütecavize karşı müşterek hareket, silâhları a- zaltma, müstemlekelere istiklâl. Bu yaldızlı kelimelerin hüsnüne, füsu- muna vurulan milletler birer birer namzetliklerini koydular. Her pence reden ipek saçlarını döken bu güzel kızlara âşık olan olana. Aşıklar arasındaki rekabeti yas tıştırmak için, bu büyük insani; kimine duz dedi, kimine otur dedi, sulh konferansları, (o iktisadi konferanslar, silâhları tahdit kom feransları topladı, Milletler Cemi « yetinin evrak hazinesi (o konferans müzakerelerinin sicilleriyle doldu, fakat sözle piliv pişmedi. Hırsını doyuramıyan âşıklar birer birer, yan kapılardan kaçtılar, muahede- ler yırtıldı, mühimmat fabrikaları geceli gündüzlü işlemeğe koyuldu - lar, ilk kabak Habeşlilerin haşin » da patladı, arkasından İspanyada, Çinde insanları tiksindiren harp - lerin ateşi tutuştu. » Milleiler Cemiyeti bir korku » luk gibi, artık kargaların kendin » den korkmadığını görünce sesini kıstı, belki fırtına geçer, yollar şen olur ümidiyle sarayının pencerele- inden insanlığı seyre daldı. Bu ha- zin vecd ve İsti; de gürleyen aktan onu gökler- ir ses uyandırdı: Faşist milletler de hir Millet » ler Cemiyeti yapıyor.,, Kasvetli saraylarında eski gün- lere hasret çeken insaniyeteilerin gözünde kim bilir Romada mı, Ber- linde mi kurulacağı belli olmayan yeni bir saray belirdi. Pencerele - rinden sarkan üzerinde, harp, müg- temleke, nüfüz muıntakası, pazar, imparatorluk plânı yazan, bayrak» r de kendi hayraklarına bak- tılar, gafletli bir uykudan uyandık. uğuşturdular, Meğer hepsi bir rüya imiş... İçine bir korku düştü, şimdiye kadar İs- panyada (o elimhuriyet © hükümeti i gayri meş- Frankoya meş- ru hükümet tacını takıyorlar. Aca- ba bu yeni Milletler Cemiyeti ku - zulduktan sonra, hangisi meşru, hangisi gayri meşru olacak... Ce » nevre başındaki tacı çıkarıp Roma dakinin başına mı geçirecek? me İyi ders vermek (Devamı 8 cide) okullarının — şimdiden ertik bas daha zayı? çıkmaları ihtim r. Çünkü geçen üç okullar, zarfında Yizumsuz yere lise almıya başlamışlardır. Bu hal, on mesleki kıyrtetleri üzerinde menfi sirler yapmı (Kültür Bakanlığı Dergjel — Siyı, 40 —1 e Suyla; 28

Bu sayıdan diğer sayfalar: