ğa makiken o ğa 14-2-939 —e—5 TAN'ın hedefi: Haber- de, fikirde, | herşeyde temiz, — dürüst, samimi #imak, o Karlin gazetesi #lmıya çalışmaktır. ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi 1460 Er, 1 Sene 2800 Kr. 750 GAy 1s » 400 3 Ay 800 » 150 1 Ay 300 » Milletlerarası posta İttihadına dahi) olmıyan memleketler için stone bedeli müddet sırasiyle 30, 16. 9. 3,5 liradır. Abone bedeli > Adres değiştirmek 25 © kuruştur. Cevap için mektuplar 10 kurus” uk pal ilâvesi lâzımdır. ———— ——————— a i GÜNÜN MESELELERİ ! pa . Büyük Bir İhtilâi . : : Arifesindeyiz arp medeniyetinde en büyük G iel e muharrik kuv- vet olarak © kullanılması ile başla - mıştır. Makine medeniyeti bu keşfin mahsulüdür, Ve büyük Fransız ihti lâli sanayi inkalâbının bir ğ Bugün insanlık bundan daha bü- yük ve tevlit edeceği neticeleri itib riyle çok daha mühim yeni bir ki arifesindedir. Bu yeni keşif atomun parçalanmasıdır. Atom bilinen herhangi bir mad- denin en küçük cüzüdür. Atom, ka- buğu içine hapsolmuş başlı o başına bir âlemdir. Bu kabuğu patlatıp için- deki enerji çıkarılabilirse, Adem oğ- unun şimdiye kadar hayal bile etme- diği muazzam bir kuvvet elde edile- cektir. Atom parçalanırsa, onu teşkil ve terkip eden enerjileri arzu edilen şe kilde terkip etmek suretiyle herhan- gi bir maddeyi diğer bir maddeye çe- virmek; ve bu enerjiyi bize faydalı gün olacaktır, O vakit meselâ bir radyum ato - mundaki enerji ile İstanbulu baştan- başa tenvir etmek, bütün nakil va - sıtalarını tahrik etmek mümkün o- lacaktıt. Ve meselâ bir Uraniyum & « tomundaki enerji ile Karadenize gi « den on bin tonluk bir vapuru yürüt. mek imkân dahiline girecektir. » büyük âlimlerin şimdi arka- > koştukları büyük keşif bu - dur. Radyum. Uraniyum me talin atomların! e vd alim - inlerce kuvve - varlarda he “AMİ DE . tinde ene! vi mışlardır. a ve ahut Sıkle - KA ik defa Nötren mermilerle bu sene Nobel bombardıman 60” “4 merikalı âlim mila ki aksi şimdiye d dar atomu parçalamak “ mamıştır. Fakat bu hafta len bir haber Be' dan sonra en ağır unsur talidir. âlimler bu me - parçalamakla meş - Nevyorktan ge - biya üniversite - denin enerjiye mühim tecrübedir; lamak hususunda adımdır. Bu yafl iş boratuvarda içer den başka bir 8: ilk adım atıldıkta” galayıp, içinde rek bunu hayati? Sa iş edildikten sonr? derin zündeki değişik! tur. O vakit baştn beer harika gibi ve terakkiler bir” gibi kalacaktır. İnsanların bir Te; diğer bir kıs- harp için hasarla imi da İnsanlık İŞİ" hazırlamakla Hitlerin Nutkundan Sonra Avrupa Yaz an: Winston Churchill Ci İNGİLTERENİN ESKİ HARBİYE NAZIRI) H er Hitlerin nutkundan , ,,, sonra ortalığı saran nik- binlik dalgacıklarının hic te yerinde olmadığı çok geçme - den anlaşıldı. Her yerden, Prag, Viyana ve Münihten Al manların yaptıkları silâh ve mühimmat nakliyatına dair haberler geliyor. Demir yolla- rının mutad yolcu seferleri tahdit olunmuş ve bu nakliya- ta azami genişlik verilmiştir. Bu silâhlar nereye gidiyor ve ne için gönderiliyor? Alman ordusu ihtiyaçtan çok fazla büyüktür. Şuphe götürmez bir nokta S'n- yor Mussolininin, Fran: karşı gır 0 kinaye ıng“ rekete geçirmek istememiş olduğu halde Her Hitler müzaheret vaa - dinde bulunmuştur. Almanya dile- tatörünün, İtalyan yoldaşının sus kutuna razı olmıyacağı muhakkak» tır. Bugün herkesin bildiği bir şey, nazilerin Ukranya meselesini, tâ- İi bir mahiyette saydıklarıdır. Ma- caristan, naziliğin kabzasına gir - miştir. Bu yüzden Macaristan ile Rumanya arasındaki ihtilâflar, Ru- manyaya karşı bir takım talepler ileri sürülmesine, gayetle müsalt- tir, Yugoslavyada vaziyet ugöslavyanın siyasetini an- e lamak yabancılar için biraz güçtür. Bu geniş, kuvvetli ve diri —— e ii . bir istikbal | Doktor; . Mi eğer dişinizi memleket, o müharip halkile ve nisbeten gerice olan teçhizatı. ile iki komşu diktatörün hareketleri- ni derin bir dikkatle takip ediyor. Stoyadinoviç hükümetinin düş - mesi kolay kolay ölçülemiyecek kuvvetlerin eseridir. Fakat bunların kö- künde müdafaa meselesi ile karşı- laşıyoruz. Hırvatların memnuni - yetsizlikleri yüzünden bunların ül- kesinden asker toplamıya imkân yok gibi idi. Halbuki, Hırvatlar, yurtlarını korumak için canla baş- la döğüşecek kimselerdir. Fakat Hırvatlar memnun edilmeden si - lâhlanscak olurlarsa o silâhlarını memleketi müdafaadan başka bir işe kullanmaları çok muhtemeldir. Bu yüzden Yugos'avya milli it- tihadı kuvvetlendirmek istemiştir. la müşterek dava sahibi olmaları- na bağlıdır ve o zaman memleke- tin kuvveti, emniyeti, ve bütünlü- gü emniyet altına girer. Doktor Stoyadinoviç, Fransanın icabında Çekoslovakyayı müdafaa etmiyeceğine emin o'duğu için, Al- man İshtarı bir sivaset takip edi- yordu. Onun istifası, Yugoslavv nn karsılastığı iç ve dış mesele. lerin, milli korunma İşini ön sufa getiren bir mahiyet olduğunu gös- terir. İlerisi hakkında kehanetlerde bulunmak son derece gictür Şu- nu diyebiliriz ki, Yugoslavlar ne derece birleşik ve kuvvetli olur - larsa Balkan ve Tuna boyunun sulhu daha emin olur ve bu emni- yet daha büyük davalara hizmet & der. TAN Hâdiselerin Bugün harabeye dönen İspanyada, Franko, hava ve deniz üslerini kullanmak imtiyazını kendine yardım eden iki memlekete verecek midir? Bugünün düşündüren meselelerinden biri de budur. Fransız tesanüdü aha müstacel bir mesele | all Akdenizdeki İtal- yan taleplerine karşı vaziyetidir. Fransanın bu taleplere karşı iki sesle cevap vermesinden korkulu- yordu. Fakat Daladier ile kâbine- si, İtalya ile bu talepler üzerin de katiyen O konuşmüyacaklarını söylediler. İtalyada ise gazeteler, Fransaya karşı en şiddetli hisam kullanmakta ve Tunusla, Korsika ve Nisi istemiye devam etmektedir. Bonnet'nin bu mesele dolayısi- le verdiği cevap, daha başka bir intıba bıraktı ve Fransa haricin - deki kimseler, onun kuvvetini han- gi sırh elemanlardan aldığım ko- geçen salı Fransız meclisinde söy- lediği sözler, Fransanın “tamamile birleşik olduğunu tebarüz ettirdi. Mister Chamberiain'in geçen pa- zZartesi günü, Fransa herhangi ta - raftan tecavüze maruz kalırsa İn- giltereyi yanıbaşında göreceğine dair mühim beyanatı ise, iki garp demokrasisinin beraber hareket et- iniye azmettiklerini gösteriyor. Demek ki, önümüzdeki aylar zar fında iki tarafın küvvetleri mü- him imtihanlar geçirecektir. Her Hitlerin uzun bir sulh dev- resi beklediğine dair sözlerinden ve kısa bir buhrandan sonra her- kes, her şeyin diktatörlukleri hoş- nut edecek surette hallolunması - nın beklendiğini sanmıştı. Bunun böyle olup olnuyacağını kimse kes tiremez içimde Tİ p tavsiye ettiğim ilâçları almıya tahammül ederseniz pek kın bir zamanda ivilesir sapasağlam avağa kalkarsınız. Sinyor Mussolininin İspanyadan arazi koparmak fikrinde olmadığı- na dair verdiği teminat, ortadaki askeri meseleyi halledecek mahi- yette değildir. Çünkü general Fran- konun zaferi kazanmasından sonra, İspanya hâkimiyetini ihlâl etmi - yen, fakat İspanyanın deniz ve hava üslerini kullanmak imtiyazını kendisine yardım eden iki memle- kete tahsis eden tedbirler alınabi- lir. Bu tedbirler ise, İspanya arâ- zisini ilbak derecesinde, İngiliz, Fransız menfaatlerini ihlâl eder. Vaziyetin yâlnız karanlık tara » fına bakmaksa doğru değildir. Amerika hükümetinin ve hâlkı- GOPŞLEP Mezarlıklara .|y . Dokunulabilir mi? Yazan: Sabiha Zekeriya Serti B iledive Meclisinin Beşiktaşta! bbasağa mezarlığının yarısp park yapmak üzere verdiği kara dünkü yazımda tenkit etmiştim, B tenkitten maksat, eğer Besi taşi kım temiz hava alması EN a lıktan başka yer yoksa, ölülerin £ tir için dirileri feda etmenin doğru ç madığını söylemekti. Mezarların tar hi kiymetlerine halel vermemek şa #iyle, ölülerin kemikleriyle © berab, başka bir yere naklinde büyük b mahzur olmadığını iddia ettim. Bu yazı bazı sanatkâr dostlar üz rinde fena tesir yapmış. Bu sabah ç« sevdiğim, çok hürmet ettiğim kadı bir artist telefonla, bu iddia da haks olduğumu, mezarlıklara ne pahasız olursa olsun dokunmanın doğru olm, dığımı söyledi. Bu kabirlerin © taril kiymetlerine halel © vermeden da) başka bir yere naklinin muvafık « madığmı, bu eserler güzel görünü yorsa ancak burada oldukları iç güzel olduklarını iddia etti, Yine çok hürmet ettiğim diğer b dost da bir mektup gönderdi. Diy; ki: “Bakın şu yaslı toprağa kapanm kadını gördünüz mü? İşte o sizin gibi annedir. Yaratıp büyü tüğü lepiska saçlı, siyah pirlan gözlü gelinlik kızmı buraya gör düler. Göğsündeki hızı, bağrında alev azdıkça buraya gelir, Kâh çöker kuran okur. Kâh bir fil diker, açan çiçekte ondan bir ne ze bulur, Zavallının dünyası, kâk si... Zevki, tesellisi hep (O budi Elbette siz Haccacı zalim değil siniz. Maksadınızı biliyorum. El vasızlıktan yüzü balmumulaşmi karnı şişmiş zedelenmiş şu hat yavrucağa bir yudum temiz hav Bir damla sıhhat aramak.. Ne Wi huti bir şefkat yarabbi.. Fakat b na yer mi yok? İşte bütün Dolm nın müzaheretine dayanan Mister Roase sözleri son derece mü himdi, Amerika bu suretle garp demokrasilerine yalnız manevi mü- zaheretini temin etmekle kalmıya- cak, bundan başka bunlar taarru- za uğradıkları takdirde silâh ve mühimmat ta verecektir. Bu uzak görüşlü ve cesur siyaset, Avrupa- da sulhü korumıya yardım eder. Şarki ve cenubu şarki Avrupa- da naziliğe mukavemet ruhu, he- nüz sönmemiştir. Münih konferan- sından evvel, kendilerini Fransa ve İngiltereye iltifat mevkiinde gö - ren devletler, asıl tehlikenin ken- di hayatların tehdit ettiğini gör - müşler ve anlamışlardır. İngilterenin kavveti ngilterede ise milli birlik I bir kere daha takviye edil- miştir. İngiltere hükümetinin va- ziyeti sertleşmiştir. Bir takım ih- tilâflarsa, mazi içinde solup kay - bolmaktadır. İngiltere, her şeyden fazla, kuvvet toplamakla meşgul- dür, İngiltere donanmasının vazi- ( yeti, ve kuvveti, eşsizdir. Mem- leket muhtaç olduğu bütün tayya- re ve mühimmatı yığın yığın ya - pıyor. Her sahada hürmet olunan mesai, kat kat artmıştır ve İngil- tere halkı, hava tehlikelerinden ko runmak için her şeyi yapmıştır. İstikbale dair kehanetlerde bu- lunmak müneceimlerin ve masal tacirlerinin işidir, Fakat zannede- riz ki, bir gün gelecek ve barışı se- ver, kanuna itaat eder, İngiliz mil. leti, mağlüp ettiği veya yardım et- tiği memleketlerin diktatörleri ta- rafından söylenen nutukları bek- lemiye lüzum görmeden yolunda yürüyecektir. ————————- İzmir Fuarı İçin Müsabaka Bu sene açılacak İzmir fuam için bir afiş müsabakası açılmıştır. Birin. ciliğı kazananlara yüz, ikincilere elli lira mükâfat verilecektir. Afişler martın birinci gününe kadar güzel sa natlar &kademisine gönderilecektir. Sanayi Birliği idare heyeti tara- fından tadil edilmekte olan nizamna- me bugünlerde ikmal edilecek ve mü- park yapın. Sarayları hattâ mebi leri yıkın, park yapın. Fakat zi har bu türabı mev'uda dokunma yn. Bir gün sizin de elinizde tesellânızı alırlar.,, Dostun bu mektubunda hak ve jdiğim bir nokta var. Eğer bu ihtiya) ni tatmin edecek başka bir yer bul mak mümkünse, tarihi kıymeti ola eserlere dokunmak doğru değildi Bunu yazımda da tasrih etmiştim. ğer bu mezarlığın park yapılması kere iki dört eden riyazi gibi bir zaruretse, o zaman ölüler i dirileri feda etmiyelim, demiştim. lediye meclisi, vali, ve diğer alâka darlar bu yerlerin park yapılabile ceği fikrini benimsedikleri © dakik, mezarlığa el sürülmemesine ben d. razi olurum. Fakat, tek bir yer olsrak bul rasıni gösterirlerse, o zaman çocuk ların mezarlıklarda oynamasına raz olmam, Mezarlıkları şehrin haricin çıkarmaktaki makâat, sıhhi bakın dan zararlı oldukları gibi, şehrin or! tasmdaki bu mezarların çocukla; ruhi haletleri üzerinde yaptığı e; tesirleri izaledir. Kızımın mezarı üstünde ağlayan a- nanın azabın! anlar ve hürmet ede - rim. Fakat bu mezarın başka bir ye re nakli İle, o ananın, kızınm meza. rından uzaklaştığını, kızını ikinci kaybettiğini zannetmylorum. ls bir semboldür Bizim azap ve iztirap| rımızın bir sembolü, Toprak, yutt vücudü eritmekte, Haccacı zalimd daha insafsızdır. Biz o mezarın ön de ağlarken, altında yatanla ruhi te. masımiz olduğu, onun etinden, kemi- ğinden, ruhundan ses aldığımız için değil, kalbimizde yatan acıdan ses al. dığımız için ağlarız. O, zaten orada yoktur. Bu sembolün başka bir yere) nakli hislerimizi rencide #der. Şüphe) yok. Manevi hislerin şuuru ve manti. kı yoktur. Fakat kati bir zaruret kar sısında hangisini feda etmek icabetti- Hi sorulursa, ben sembolü hakikate| fedaya razıyım... Eğer parkı Beşiktaşm © herhangi bir yerinde yapmak mümkünse, acı| ve mMtirap çekenlerin acısına hürme- ti de kendime vazife bilirim. Fakat mezarlıklara dokunulamaz diye, e- bedi ve değişmez bir akideye bağla- teakıben umumi bir toplantı yapıla” caktır, namam.. Kâlnatta dokun değişmiyen ne var ki?., Ke i