7-8-938 ANK ARA TAN Radyosundan VW Neler Bekliyoruz? R adyonun musiki (neşriyatı hakkındaki düşündüklerimi ye temennilerimi #öyledikten son- ra, fikir, piyes, haber, ve propa- ganda neşriyatı hakkındaki kana- atlerimi izaha girişebilirim: Istanbul radyosu, hiç bir içtimui, edebi hâdiseye tercüman olmaz. Çünkü radyo idaresi, fikir faa tini musiki kadar da benimsemez. Bunun en bariz delili de, radyoda, #ikri faaliyeti idare eden hiçbir merci, hiç bir mekam bulunmama» sıdır, onferans verenler, değerli, bilgili, şöhretli şahsiyetlor- dir. Fakat onlar tarafından verilen konferansların mevzuları, halka faydalı olabilecek mahiyette değii- dir. Faraza, bir gece radyonuzu a- çıyorsunuz: Memleketin maruf vir şahsiyeti, verem hastalığındaki en son tedavi usullerini anlatıyor. Ve- yahut başka birisi, kanser, apandi- sit ameliyatlarındaki yeniliklerden bahsediyor. Bunları anlatmaktan gayeleri nedir? Bu dersleri niçin radyoda yermek lüzumunu duymuşlardır?. Bunlar belli değildir. Radyonun hu Programsız, gayesiz, prensipsiz nes- riyatı yüzündendir ki, halk fikir. den soğuyor, beziyor, ve bucak bi- cak kaçıyor. ize'asıl teessür veren cihet te, yeni kürulacak radyoyu buvvaziyetteri kurtarmak için: he- müz bir tedbir “alınmamış bulun- imâsıdır. Temstller de, tıpkı konserler, ve konferanslar gibi gelişi güzel ve riliyor. Çünkü onunla meşgul olan bir mütehassıs ta yoktur. Yeni An- kara radyosunun, bu işi de bilgili bir ele vermesini dilememek müm- kün değildir. İstanbul radyosunun en yürek. ler acısı tarafı da, havadis ve pro- Paganda neşriyalıdır. Bu neşriyat, radyonun fsaliyet- leri arasında çok kısa bir zaman iş- Bal eder. Havadisler de gelişi- Güzel, ve bu kısa zamana sığacak miktarda okunur. H #berler tasnif olunmadığı için, saçmalamıya başlıyan mikr « fon, bir mecnun ağzina döner, Ha- vadisler, Madritten Londraya, Don dradan Valensiyaya, Valensiyadan Çine, Çinden Kasımpaşaya, Kasım- paşadan o Nevyorka, Nevyorklan Habeşistana, Habeşistandan tekrar le atlar. Çünkü bu iş, spike- ir. Spiker siyasi bir muharrir değildir. O bu vazife- yi göremez, olsa olsa, siyasi bir muharrir tarafından hazırlanan ha- vadis bültenini okur, Bu bültenler #oplanıldığı zaman, meydana, bü- tün dünyanın tarihi çıkmalıdır. Çünkü hâdiseler dikkatle, meha- Tetle tasnif edildiği takdirde, kâl- Mâtın serencamını anlatan siyasi Ve hakiki bir roman meydana ge- B uradaki ecnebi ajans mümes- silleri bize her satır havadi- #İ çok vâkıfane ve ince hesaplar Yaparak verirler, Halbuki bizim havadislerimiz, radyo mikrofonun- dan, musluğu kırılmış bir sokak Seşmesinden akar gibi taşar. Çün- kü radyo idaresi, havadisi, konser aralarında vakit geçirmek için kul- Yanılan bir vasıta sayar, Radyonun havadis neşriyatı, de- Rü alelâde günlerde, bir memleket hâdisesi karşısında bile âyar edil mez, halbuki, radyo, bütün bir eri ağrıdır. Onu iyi konuştur- bizim için bir milli haysiyet Etimesuttaki Yeni telsiz istasyonumuzun dahili tesisatı Bu nokta, bugüne kadar belki çok büyük bir ehemmiyeti haiz değildi. Çünkü bugüne kadür se- simiz, hudutlarımızdan pek Utoğa gidemiyordu. Halbuki, 1.500000 liraya mal olan Ankara radyotu, dünyanın en mükemmel istssyon. larından birisi Kısa, orta, lzun mevceler üzerinde neşriyat cak, ve sesini, dünyanın her köşe» sine duyurabilecektir. Bu itibarladır ki, propaganda neşriyatına, bu mesafe kadar bü” yük bir ehemmivet zımdır! v eni ahxara radyosunda neş- riyat bakımından ne gibi ye nilikler yapılacağını öğrenmek is- tedik. Bize verilen haberler şunlardan ibsret kaldı: *— Alaturka musiki şubesi şef- liği Mesut Cemile, ve Nuri Halil Poyraza verilmiş. Alafranga musi- ki şubesi şefliği Cemal Reşide; ti- yatro işleri de. bu zatın biraderi Ekrem Reşide havale olunmuş. Mesut Cemilin vazifesi, burada- ki. arkadaşları, oraya götürmek- miş. O da şimdiyeskadar, şu anda İstanbul radyosunda okuyanlar. dan bir kısmını, Ankarada çalışmı- ya razı edebilmiş. Gitmeyi kabul edenler arasında, kömani Reşat Erer, udi Cevdet Ko- zan, kemani Cevdet Çağla, Kemal Niyazi Ceyhun, kanuni Vecihe, Tahsin Karakuş, kılârnet Hamdi, küçük Safiye, kanuni Hasan, Mus- tafa Çağlar, Müzaffer İlkar, Nezi- he Uyar, Müzeyyen Senar, Sema- vermemiz lâ | Fotoğrafla Röportajlar: * e e s Modada otelin pie tamamlanıyor. hat Özdenses, ve Sadi Hoşses var- miş elembanları, birkaç İstisnasiyle, —hem de Cemal Kâmil, Rifat Bay- bars, tanburi Refik, Fahire gibi, eri kıymetli şehsiyetlerinin. istismasi- le— Ankaraya taşınacaktır. Ve İstanbul radyosu, eski programım, . eskisinden çok di geniş bir sahaya'yayacaktır! B en, buna İnanmak istemiyo- rum. Ve temenni edi ki, yeni Ankara radyosu, kı tesisatiyle mütena Yette neşriyat yapmak için, bizim kulağımıza kadar gelmemiş mah- TEM tedbirler slmiş bulunsun! köl A Bikara radyosundan bekledi. miz yenilikleri şu madde- lerl6 hülâsa edebilirim! İ — Bijüistisna her neşriyat şu- besinin, salihiyettar heyetlere ve- rilmesi: ; 2 — Bu heyetlerin geniş salâhi- yetlere Sahip edilmesi. 3 — BU heyetlerin, bütün bir yıl için bire” Ptogram yapmaları. 4 — BU Programlarda, münasip vesilelerle. Büyük gecelere, büyük konserlere SUFPrizjere yer verülme- si. 5 — Halkın dileklerinin, ehem- miyetle nszâ7! dikkate alınması. 6 — Radyonun yep; elemanlar arayıp bulmasi, VE daha büyük fe- dakârlıklarla, daha kıymetli sanat- kârları da, hiç “İmüza, arasıra (arkasi: Sayfan, situn 5 te) ——. okakta i adam. keçilerin ser- İbekâr delikanlılar ip mükemmeli | İdığı zaman Şu Gerip Dünyada : Piyango İkramiyesi Avustralyada Vinton (şehrinde garip bir piyango oynanmıştır. Bu- nun en büyük ik- ramiyesi 20 ya- şında genç ve gü- zel bir kızmış. Bu sebeple biletler 10.000 er franka ka- dar çok pahalıya satılmış ve kızın is- mi de gizli tutulmuş. Biletleri yalnız satın alabiliyor- mış bekâr delikanlı ile evlenmiştir. * Gözegörünmiyen tayyare İngiliz gazete. leri, İngilterede tayyare mühen dislerinin ilk görünmiyen tay yareyi pçurma- ya muvaffak ol duklarını ve ya pılan tecrübelerin iyi netice verdiği ni haber veriyorlar, Cam gibi şeffaf bir maddeden ya- pılan bu tayyareler, fevkalâde da- Genç Kız | Bu genç kız, ikramiyeyi kazanan | yanıklı oluyormuş. Düşman arazisin de dolaşırken göze görünmediği için yeni keşfedilen bu çeşit tayyarelere dünyanin en müthiş bir harp silâhı olarak bakılıyormuş. İngiliz gazeteleri, tecrübeyi yapan tayyare mühendislerinin motör gü- rültüsüne karşı da çare aradıklarını ilâve ediyorlar. * Okyanısu geçen kelebekler İngiliz âlimi S Vilyam, kelebek: hakkında bir kitap neşretmiş tir. OBu kitap (a ökünduğuna gö re, kelebekler, ya xn garpten şarka ve 4 kadan İngilteri uçarak Okyanusu geçiyorlarimış. Bu uçüğ sira birçok kurban ver dikleri halide, en az büyük bir küme yine İngiltereye varabiliyormuş. Di r kelebekler de İngiltereye Şima Amerikadan uçuyorlarmıs. * Uyku hastalığına tutulan kız Atinada 13 ya| şında Navzika- | ya Galanos adın | da bir kız, uy- ku hastalığına tu tul muş dur. Kız, iki ay mü- temadiyen - hiç | kalkmadan uyumuş, nihayet uyan» belleyiş zekâsını kay- bettiği görülmüş Fakat, bu basta- lığa tutuldu tutulalı, yani 12 aydan- beri Navzikayanın . iştihası o kadar açılmış ki; şimdi artık doymak bil miyormuş.Yalnız bir günde 5 ek - mek, $ kilo et, birkaç kilo yem diği, 3 litre süt içtiğ Bu oburluk, zekâsının tekrar yerine gelmesine sebep olmuş çenlerde tifo hastalığına sayıfladığı için zekâ ler doğru fakat ge tutularak u tekrar kay- betmiştir kömür. Atlas Okyanusunu geçen büyük tayyarelerden biri uçuş halinde Londra -Nevyork Yolculuğu 20 Saate Kadar rtık Londra ile Nevyork arasında çalışan yolcu tayyareleri bu mesafeyi 20 sa- atte geçecekler! Tayyare mü- hendislerinin bütün emeli bu- dur. Bugün arzı, tayyare ile çe- virmiye karşı gelen biricik ha- in set, Şimali Atlas Okyasusu- dur. Tayyareci Hugs'ün 16,5 saatte dünyayı devretmesi, bu ümidin tahakkukuna doğru a- tılmış müsbet bir adımdı. Bel- ki bu imit, bu sene tahakkuk etmez. Fakat gelecek sene bu işin olup biteceği şüphe götür- mez. Zaten Okyanusu * aşmak artık büyük bir hâdise olmaktan çı Fakat yolcu tayyarelerinin Okya- ı hâdiş Yakın her gün filo filo nusu geçmeleri, ye önem vermektedir bir istikbalde tayyareler, Mu- hiti aşacak ve müvasalann temi- nini üzerine alacaktır Vaktiyle Kristof Kolomp da A- merikaya 100 tonluk bir gemi ile gitmişti, geminin boyu da 75 ka- demdi. Ve içindekil kanatları 152 Kadem eninde, ken» dileri 109 kadem boyunda ve 415 la yolcu ve 12 tayfa taşiy Okyanusu geçiyorlar. Atlas Okyanusunu uçarak geç- mek için 19 sene evv büs yapıldı. Lindberg'in Okyanu su aşmasından 11 sene geçti, O za- mandanberi kanatlar motörler kuvvetleniyor. iş o dere pılan ici biri ne girelim de nelerle ğımıza dikkat edelim: Burada da gemile bi motör odası büyüyor, Bu; e vardı ki, insan rin yerden »t etmektedir imdi Okyanusu aşan yoleu > olduğu gi- vardır. - İçerdeki kaptanlar önlerindeki haritaya ba- karak hareketi. idere ediyo: Tayyare yükseldikçe sürat arin Yolcular, etra İuğun zevkini ç 8000 kademlik Sokakiarımızın Haiti İnecek zip dolaşmak, işten değildir. Yol cular.arasında zerre kadar sinir İ- e rastgelmezsiniz. Çün- kü tayyarenin hareket edip etme. diğini bile farketmeğe müsait bir sey yoktur. Motötlerin sesi olma» dı, tayyareyi yüzüyor sanırdi- Tayyarede öyle geniş odalar var ki, on, on iki kişi son derece rahat oturabilir. Kompartımanlar. da da, çok rahst oturulacak yerler vardır. Zemin, halılarla döşenmiş» tir. Yolcular da Kokteyl ve çay iç- mekle meşgul, Yolcular sekiz s9- londa istedikleri i dolaşıyorlar. Sigara salonu ayrıdır ve seksen müsait bir ye- mek salonu vardır. Tayfalar sık sık nöbet değ dikleri için yorulmıyorlar. P arkasındaki oda radyo dalresidir. Ve radyo memuru dalma meşgul dür. Çünkü seyahate yarıyacak bir çok malümatı toplar. Ss şahatl idare eden kapta- nın önünde. Okyanusu âç mıntakaya ayıran bir harita van dır. Kaptan bu mmtakaların hava şartları hakkında birçok malüma» &: haizdir. Esasen tayyarenin ha- reketinden dört gün önce geniş öl- çüde havâ tetkikati yapılmıştır ve s'bir hava yolu kararlağti- tun Karada uçan tayyareler, dağlas ri daima hesaba katmağa mecbur- durlar. Fakat denizde uçan tayy relerin en büyük endişesi rüzgâr ve mahrukattır, ndisi de cok Vazifesi tay- Tayyarenin m mühim bir simadır. yarenin in'alât , ve çdevatını tetkik etme! çok adamı odur. Önündeki . Tayyarenin İşi en rin hareketleri ons mütemadiyen birşeyler söyler, o da bu söylenen seylere mütemadiyen cevap verir. Bu tayyare seyahati esnasında akşam oldu mu, herkes gece hi tı için hazırlanır. Gerçi y bir kısmı fakat “çoğu; uyumaz yi havada uçarak geçirmenin zev- ki ile meşgul olur. Arada fırtına rin erkenden ve kopar, yağmur yağar, yahut lutlar den geçer ve yolcular nlıktan başka bir şey görmez Mehtaplı g dağlar üzerinde uçmak yarlıktır. celerde gümüşien bir bahti Birkaç suat sonra Şark tarafin: da İnce bulutlardan mi çizgi göze çarpar, derken. yeşil t güneşin ilk ışıkları altnda Irlandaya varmı n İngiltereye tek sıçramaya ÇATALCADA : Sancak Verme Merasimi Çâtalca, (TAN Örgeneral Fah- İrettin Altay ve İstanbul Kumandanı General Halis Bıyıktay bur mişler, askeri ki ya gel mıza meresimle lerdir. Kumandan E- min Tunçerin nutkunu müteakip bir. geç ın Ya sancak vermiş