3-71.933 ie Mi B e | : fahanenizi istiyorlar. Bi- Süren İş yor! i aralarında, şu kısa S3 Beçti: Kii, enler, kimler? aka Efendimiz. Hep > Biye kılıklı adamlar, adamlar, buraya gelip l lari va etmezler. Bunla- — Yok mu? me rinde $öz anlar bir iki ki- *tâ, beni onlar yolladı- < o $ Adamları göreyim. MMihaddin Efendi koşa koşa Kin lişarı çıktı. Orta kat mer- ında bekleşen, ve Sraylılara teminat veren mgr 1 çağırdı. hal, say kadın efendi ol- "AĞI ağır dairesinden bunlarla karşılaş- : #fehdimizi görür gör - * Ayaklarına kapan- io aldılar. k sesle söylü- ye, #3 sesler işitiliyorda: sisi M6 yaptınız? a , Henüz ona bir şey velâ zatı şahaneni- » Sonra, onu taht- br. gi, Sürülü gittikçe bü- n deg LE kalaba 1 kor: Bendim Serliyondu. ara ik #trafımı alanlar, o- Büyük 2 doğru götürüyor > Asla, Kadin efendi: z mereye götürüyor- KE bakm, Rdmizi “Yra, SAR koluna girmişo di © Skala bir ağam cevap Rİ, efem ei vlan , ç Simizin kollarına gir kişi bu sözleri din- sürüklüyor. iy Dağ kapısı önünde, gö- işe, Şpoletli, iri vücutlü *ndimiz, bir adım , : ge erlg denbire Yay gibi ye 1 alan, deki sopa, bir aa Mİ kolunda SePE, Efe el undaj NY ZN tasan Pş. Elindeki Sopayı Bütün Kuvvetile Indirdi Efendimiz, yalnız kaldı, Korku «undan duvara dayandı. Muhacir- ler, ellerindeki büyük bıçaklarla, Hasan Paşanın Üstüne atıldılar. Hasan Paşa, zaptiyeye — Ateş et Diye bağırdı. Fakat zaptiye, kor kusundan allarmya başladı. O 22- man Hasan Paşa zaptiyenin elinde ki tüfeği çekip alarak kendisi mu- hacirlerin üzerine ateş açtı. Biribi Ti arkasına attığı kurşunlarla bun lardan bir kısmını geri attı. (3) B u sırada saraylılardan bazı cesur kızlar, koşmuşlar, E- fendimizin etrafını kuşatmışlardı. Böylece muhacirlerin aralarına ka- rışmışlardı. İşte, tam o zaman; silâhlar pat- lamiya başlamış; askerler içeri dol muşlardı. Mühacirler, birer ikişer yere se riliyorlar, korkunç haykırışmalar la oradan oraya koşuşuyorlardı. Bir kısmı da, askerlerin üzerine a- tılarak ellerinden silâhlarını almı ya uğraşıyorlardı. Biribirile boğuşan bir kütle, E- fendimizin yanına kadar gelmişti. Ucunda süngüsü bulunan bir tü- fekli kızların arasına girerek Efen dimizin üzerine hücum etmişti. Fakât; Valde kadınefendinin ki lercisi olan, güçlü kuvvetli, (Ru - şen) ismindeki genç kalfa, bu ada- devirmiş. Elindeki tüfeği büküp 2- larak büyük bir kahramanlık gös termişti. Lâkin bu mücadele ara- sında, Efendimizin ayağındaki u - zun konçlu botin kesilmişti... Rus Şen kala, bu tüfeği hükümete ver memiş; odasının duvarına asarak, vefatına kadar muhafaza etmişti. Artık, ortalık büsbütün karış « mıştı. O daracık yerde atılan kur şunlar, başlarımızın üzerinden ge- çerek korkunç bir vaziyet almıştı. Valde kadinefendi saçını başını yolarak: — Aslanım.. Aslanım., Kızlar!, Aman aslanımı kaçirin. Diye, bağırmıya başlamıştı. Askerler içeri girdikten sonra, Hasan Paşa artık mühacirlerle mü cadeleden vazgeçmiş; koşup gele- rek Efendimizin önüne gerilmişti. Kızlar, Efendimizi sürüklemi - ye başlamışlardı. Nihayet götürüp (taş oda) ya saklamışlardı. Taş oda denilen yer, sarayın küçük mikyas ta (Hazine) si idi. Burada, kıymet tar eşyalar muhafaza edilirdi. Efendimizle beraber taş odaya (Nazcemal) ile (Dilber sima) ismin (1) Hasan Paşa, o sırada Beşiktaş mu- hafızı değildi. Yarah olarak harp cephe- sinden gelmişti. Vaka esnasında, Beşik- taşta, muvakkithanenin karşısındaki kah- venin önünde oturuyor, bazı ahbaplarile konuşuyordu. Evvelâ, Çiragan sarayı ta- rafından bir gürültü İşitilmiş sonra da © taraflan koşup gelenler, “Çiragan sarayı- ni muhacir ameleler bast,, demişlerdi. Hasan Paşa, bu sözleri duyar duymaz sa- raya koşmuştu. Kapının önünde, (Zeybek Mehmet) denilen kapıcıdan başka hiç kim #e yoktu. Bu sırada Massn Paşanın gözü ne #flâhlı bir zaptiye neferi ilişmişti, Ona: — Arkamdan gel! Emrini vermişti. Sonra kapıcıya: — İçerde ne oluyor? Demişti. Korkudan bitkin bir hale gelen Zeybek Mehmet: — İçeriye gir de, ne olduğunu görür. sün. LO Diye cevap vermişti. Üzerinde hiç bir silâh olmadığı için, kapıcının elindeki değneği kavrıyan Hasan. Paşa, 6 tek zap- tiye neferi ile içeri girmişti. Girerken de kapıcıya: — Koş, karakola haber ver. Aiker yetiş #in, demişti. Ve saraya görmisti, (2) Birinci sopa darbesile ölen (AH Sua- 8) idi İline sopa darbesile ölen de (Niş- M Salih) isminde bir asker kecağı idi, (3) O tarihte zaptiyeler, on altı mermi atan, mükerrer steşli ÇVinçeter) tüfeği kullaniyorlardı. i TAN Yazan: ZİYA ŞAKİR deki kalfalar da girmişler; demir kapıyı arkadan sürmelemişlerdi. B ütün bu hâdise, nihayet on beş yirmi dakika zarfında olup bitmişti. Birdenbire ortalığa bir sükün gelmişti. Mühecirler - den bir kısmı, yerlere serilmiş; ö- tekiler de şuralara buralara giz - lenmişlerdi. Fakat bu sükün, Daha doğrusu, vakanın ilk sahne- si idi. Aradan birkaç dakika geçer geç mez, dışardan boru sesleri işitil - miş; saraya bir asker akını daha başgöstermişti. Boru sesleri, ve bu asker akını, muvakkatti, bizim aklımızı başımızdan almış; ikinci defa olarak her taraftan çığ lıklar ve feryatlar yükselmişti. Valde Kadınefendi, taş odanın karşısındaki apdesthaneye kaçmış; iki kapının arasına saklanmıştı. Fakat orada, (Uzun yol) da harem ile selâmlık arasında duran Hasan Paşa ile başkaları: — Korkmayın. Nizam askeri gel- di. Diye bağırdılar. Böylece, ikinci defa olarak uğradığımız helecanı yatıştırdılar. Şimdi, ikinci bir çarpışma daha başladı. İubalu asker; ner sarma dağı | mış.. Kıyılarda köşelerde saklı â- himlizi ve baba yedigârlarım ku- dam olup olmadığım aramıya baş - lamıştı (Devamı var) Rüstempaşa Camii ve Türbesinin Acıklı Vaziyeti (Başı 7 neide) facık serseri bir sigara başı bu eş- siz âbideyi berhava etmeye kâfi- dir. Son dejenere sultanlur zama- nında bu hale gelen mabedi; tari- caklıyan ve kurtaran cümhuriyet devrinde daha fazla ihmal ede- meyiz. B enimle beraber mabedi ge- zen Amerikalı bir kadın gazeteci bu ihmalimizi görünce titredi ve acıdı. Elle tutulacak ka- dar maddileşen ve yaklaşın bu tehlike karşısında tarihe ve eski eserlere tapan bir rejimin bütçe müsaadesizliği gibi sebepler ka- tiyen öne sürülemez. Alâkadarla- rn ve bilhassa yüksek tarih ku- rumumuzun nazarı diklatini cel- bederim. Bir ecnebinin “muhteşem çinilerinin tenevvüü yönünden şeh rin bir mücevher mimarisidir,, de- diği bu Sinan yapısını derhal kur- tarmalıdır. Rüstempaşa camli ve türbesindeki çiniler Türk çinicilik sanatinin en mütekâmil örnekle - ridir. Bunlardan evvel ve sonra bu âyarda çiniler yapılamamıştır. Hıraız ve insafsız eller mabedin son cemağt yerinde kapının sağın- daki muhteşem panoyu ve bu kıs- min başlangıcındaki geniş saha- nın çinilerini tamamen aşırdıkla- rı için sonradan yerlerine ayni muntazam parçalar yapıştırılmış- tir. Bu eller mabedin içindeki ba- zı parçaları da tırtıklamışlardır. Bir yangın da revakların 'sütunla- rını çatlatmıştır. Sinanpaşa türbesinin bugünkü durumu daha fecidir. Dört narin sütunun tuttuğu kapı önü revakı yıkılmıştır. Türbenin yedisi alt ve yedisi üst katta olmak üzere on dört pence- resi vardır. İçerisi tamamen İznik çinilerile kaplıdır. Pencere süvele- ri ve kubbe kenarları Alyandoz fi- SOLDAN SAĞA YUKARDAN AŞAĞI danlığı olmuştur. Fidanların ke- mirc. kökleri birer köstebek gi | bi yer yer taşları patlatmıştır. Şu günlerde tamirine koşulmazsa ya- kın bir âtide yıkılacağı muhâk- kaktır. HEM KADIN, Her İnsanda iki cins hormonla- rından da - birinden çok, ötekin - den az - bulunduğunun bir deli- li de ayni zamanda hem kadır, hem de erkek kimseler görülme - sidir. Böylelerine eskidenberi hün sa denildiğini bilirsiniz, Bu da yine hormon meselesidir. Yumurtalıklardan başka guddeler de erkeklik kadınlık taraflarından. biri - çocuk daha doğmadan önce « üste gelemediğinden böylelerin - de hem kadınlık, hem de erkeklik uzuvları bulunur. Bunların en çoğunda, iki elasin uzuvları bir arada bulunmakla be- raber, kadınlık uzuvları daha zi- yade göze çarptığından çocuk doğ duğu vakit kız diye kaydettiri- lir. Çocuk büyüdükçe vücudünün şekli ve bütün halleri de o ilk zari nı tasdik ettirir. Çocuğun vücudü, kız gibi, nazik, biraz daha büyüdü ğü vakit göğsü büyük, dolgun o- lur. Fakat bu dolgunluğu yapan sade yağdır, gerçekten memeler değil. Bazılarının bu karışık hali bir hekim muayenesinde, yahut lü - zum görülen bir ameliyat zamanın da meydana çıkar, Fakat çoğunda uzun zaman saklı kalır. Çocuğun bütün halleri kızlara benzediğin - den, kızlar arasında büyür, Er - keklerden cazibe hissedenler bile vardır, Sonra bir gün iş birdenbire de- Rişir. O güne kadar kendisini kız bilen, kızlar arasında yaşıyan genç kızlardan cazibe hissetmiye baş - lar. Yine onların arasında yaşa - © maktan hoşlanır, ancak kız arkadâş HEM ERKEK olarak değil, erkek arkadaş olarak yaşamak ister. Dünkü eins arka - daşları #rasında gözüne kestirdiği birini bulursa onunla nişanlanır. O vakit önce bayan, sonra bay o- lan bu çifte hormonlunun adını ga zetelerde okursunuz, Bazılarında da büsbütün aksine o- Tur, Çocuk doğduğu vakit » yine iki cinsin uzuvları birlikte bulunmak İn beraber - erkeklik uzuvları da ha ziyade göze çarptığı için çocuk erkek diye kaydettirilir ve öylece büyür. Sonra bir gün... Böyle, doğdukları vakit erkek, sonra kadın olanlar ötekilere nis- betle pek nadirdir. Fakat yine var dır. Almanyada görülen bir tane- sinin adı, Katerin Şarl Hofman, ki- taplara kadar girmiştir. Bunun er- kekliğini yirmi yaşındayken bü - yük bir hekim Virhov - hem de mikroskop o muayenesile » tesbit etmişti. Onun gibi büyük bir ada- mın kendisine lâyik gördüğü er - kekliğe Tazı olması lâzimgelirken, bira man sonra kocaya varmış, büyük hekimle alay etmek İste » miş gibi, bir de gebe kalmıştır. Bunlar ayni zamanda erkekliği ve kadınlığı - müsavi derecede » bir araya getirmiş olanlara misal ler. Onlar da erkeklik ve kadın - lık hormonları yine bir müvaze- ne bulmuşlar demektir. İki türlü hormonlar arasında müvazene bo zulup ta bir taraf fazla, öteki taraf eksik olunca, azlığın ve çokluğun derecesine göre, kadınlık ve erkek lik arasında türlü türlü insanlar bulunacağını kolayca tâhmin ede- bilirsiniz. di, İolan Willy Rozler filmcilikte mühim beye başlamış ve çok takdir kazan - BULMACA Dünkü bulmacamızın Halledilmiş Şekli 1323 48 6 T89 10 .— İLİSİTİMMMAİNİİ TİTİKİRİMHİAİRİEİM AİŞMIYla SİAİRIMIB Mi yla | TA İk Mw LAMA RİK AİK «en aava8 BUGUNKU BULMACA 123 456189 10 NE m 1 — İstanbul kıyılarının en güzel yeri, 2 — Eski stadyum, bir hece, 3 — Feraha varmak, 4 — Bir Fransız müstemlekesi. $ — Zenginlik, hiser, 6 — Genişlik, av örgüsü, uzaklık işareti 7 — Bir hece, şeytan. $ — Arm, nezrelme. 9 — Demiri tutikatlamak 10 — Bizi doğuran. 1 — İstanbulda bir semt 3 — Meyan, iş. 3 — Vaktile muharebelerde mağlüp ta- rafın galip tarafa emanet olarsk verdiği insanlar, kabul mânasına gelir, bir nida. 4 — Babanın eşi, kimyevi bir madde, 8 — Bir nide 8 — Müsvedde yapı. 7 — Yakına gitmiyen. 8 — Kul, aç gözlülük. ismi, bir hece, ca, ba Hariçte: | Bir Yüzücü Mükemmel Bir Filim Çevirdi Sporcuların sanat ve fikir işlerinde pek ileri gidemiyecekleri hakkında bazı kimselerin kanaatlerini yanlığ- liyan vakalar az değildir. Fransada sanat işlerinde hayli mu vaffak olmuş şampiyonlar serisine ilâve edilen bir isim daha listeye gir| 1328 de Amsterdam Olimpiyadın- | da dalma şampiyonluğunu kazanmış bir muvaffakıyet elde etmitşir. Ro- zier şimdiye kadar hiçbir sahne va- ziinin cesaret edemediği bir tecrü - mıştır. Muharrir Francois Matriac'ın e- serlerini filme almak üzere Fransiz stüdyolarında tecrübelere başlıyan eski şampiyon “siyah melekler,, isim H filmi meydana çıkarmıştır. Francois Mauriac'in eserlerinin filme alınamıyacağı hakkında umu. mi bir zan mevcuttu. Dalma şampi- Yonunun meydana çıkardığı film İle bu zannın yanlışlığı da anlaşılmıştır. | Wiliy Rozier 1928 olimpiyadında bi- | rinciliği elde ettikten sonra bir müd | det sinema artistliği için çalışmış tr, O sahada muvaffak olamıyan vüz me şampiyonu Berline geçmiş, tali, ini orada tecrübe etmiştir. Berlinde ve Fransada artistlikte İyi neticeler alamıyan #porcu film çevirmiye baş- lamış, iki üç denemeden sonra herke sin en güç zannettiği büyük işo baş- lamıştır. İ Fransız sahne münakkitleri sabık sampiyonun bu muvaffakıyetini di- ğer sanat adamlarına örnek gibi gös | teriyorlar. —— — Şişli Halkevi Galip Pazar günü Barutgücü sahasında Barutgücü ile Şişli halkevi A takım- Yarı arasında yapılan maçı Şişli hali evi 4-1 kazanmıştır. ez Kendine Beyhude yere eziyet ediyor. NEVROZİN varken ıstırab çekilir mi? Baş, diş ağrıları ve üşütmekten mütevellit bütün ağrı, sızı, sancılarla nezleye, romatizmaya karşı NEVROZİN kaşelerini alınız. İcabmda günde 3 kaşe alı- nabilir.. İsmine dikkat. Taklidlerinden sakınmız. ve Nevrozin yerine başka bir marka verenleri şiddetle reddediniz. g DABKOVİÇ ve Şki. VAPUR ACENTALIĞI GDYNİA AMERİCA SHİPPİNG LİNES “PALESTİNE LİNE, 15.000 tonluk Tiles POLONİA Transatlantik vapuru ile 15 gün- de bir muntazam postalar: İSTANBUL.KÖSTENCE (Pazar) İSTANBUL-FİLİSTİN (Perşembe) Avdet (Pire) tarikiledir, Yolcu ve eşyai ticar!ye alır Köstenceve yakında gidecek va- vurlar: 31 Temmuz saat 16 da. “ilistin'e vakında giderek vapur lar: 11 Ağustos saat 16 da. şi “SCHULDT - ORİENT - LİNE,. * ticarive nakli icin seri na SARK - GARP HATTI “Hamburg. Bremen, Anvers, Yu- vanistan, Türkiye ' Bulgaristan Romrnva) Beklenen vapurlar: DUBURG 27 Temmuza doğru Rlucksburg: 5 ağustosa doğru. Maritza: 22 ağustosa doğru, H. PAJKURİC Vapur acentası ZETSKA PLOVİDBA A, D.. de “atar Balkan Antantının ekono- mik konferansında tesis edilen enterbalkanik hat. Büyük lüks modern "LOVCEN, *apuru İle İstanbul, Köstence Pire, Korfo, Arnavutluk, Da) maçya sahili, Triyeste, Venedik ve Susak arasında muntazam vosta Volcu ve eşyavı ticariye alır. Tenezzüh ve zevk seyahati için Müstesna fırsat, KÖSTENCE'ye İlk posta 15 ığustos saat 19 de. “İRE. KORFU Arnavutluk Talmaçya sahilleri. | Venedik ve Trieste've ilk posta 20 ağustos saat tam 15 de. Her nevi tafsilât için Gnlatadı Yolcu salonu karsısında» vmu mi acenteliğe Telefon 44708 ve itün sevahat idarehnmelerin« Meanaat Köy Sandık Makbuzları İstanbul Vilâyeti | tarafından köy sandıkları için makbuz bas- tırılmaştır. Elli çift varaklı. te! Aikişli bir cildi 25 kurustur. Taşraya postaparası ile (30) kw. ruştur. İTAN Mathansında satılmaktadır. 1 j