RA AA mim A a O A Ve Haberde, fikirde, her» . temiz, dürüm, sarmimi olmak, A gazetesi olmiya o çalışmaktır. BONE BEDELİ gikiye Ecnebi 2400 Kr, 1500 Er, 800 Er, 300 Kr, Naya porta Htihadına dahil ol- e a, emleketler için 30, 18, 8, 3,5 Lira ie bedeli peşindir: Adres değiş- er iz kuruştur. Cevap ila mektup Kuruşluk pul ilâvemi lâzımdır. $ M. Zekeriya SERTEL Mani Muahedesinin o büyüklüğü. Men yak için, ona temel teşkil udanya Mütarekesinin mü- Siker Hirmeygi, saza edildiği evi gezip *v, Mudanyada deniz kenarın- Ni köşktür, Mütevazi mo- İşenmiş küçük odaların ada Türk tarihinin en mü- hiç, Selerini tesbit eden fotoğ- den, Var. Uzun mahrumiyetler- Mage tİN mücadelelerden, seneler- Mig 7 Yıpratıcı bir harpten sonra | mg lerin neticesini almıya ge- talaş, vaz Türk kumandanı ile ar TI yanında dünya emperya- hikgç © HÂ Mudany muzaffer, dü Dütevazi Türk kımandanla. *upç, ağına kadar gelmiş dünya) Yaban, Mlizminin © mümessili o olan) Bizimki, kumandanları görüyoruz. *rin (yüzlerinde, kıyafetle İzle a İstiklâl Harbinin yoru- Yar Çehreler yorgun, vü- AM gıdağını almamış İnsan-| udü gibi zayıf, kıyafetler! Y, e, uç, Danci ku Yüz mandanlara bakıyorsu leri, kıyafetleri, duruşları | orun mümessilinde ara- arı câmi. Suratlar kiyafetler şık, duruşlar Müsmet, servet ve kuvvet meni lerini enseden bu em- zaffe, | Mümessilleri. orava bu ine şKamandanın ayağına ken. Val öğün ikta “edilerek şartları ka. Bu sap, DİŞ bulunuyor. Tür ki” dünya emper; "iyidiy. ya a nlihde secde Türkü Şe © Avrupa o günden sonra Mavi inç” Türkiyeyi kendisine mü Yetiyi e tanımak mecburi- ur, tiken 4 "ahedesi Mudanyada diz Mive p'UDa emperyalizminin Tür ii mağlüp oluşunun Onun için bugün tarihinin en şerefli ve| Yaraş, * Memleketi olarak geçiniz a irice y e Yor, 7, #eyva sevketmek için tedbir almıya çalışıyo- Paka tb #oruz. Ni türlü muvaffak olam. n My Mn, Ay, dan Yeni gelen bir dos- tiği kanan oraya yaş meyva Yanın anlattı, Amerika, Kali- Sürü, metis kokulu, tasnif edil- m Pa ür güzel elmalarını Mi PU el A teslim ediyormuş. 9Y1 İstanbulda kırk kuru 0 hali ç Hirineş sekyalfakk olumayaşımı. hay kur, bi meydanda: Dahil- 4 te mizi Yediğimiz elmaya içi bulamayız. Dahil yek en pahalıdır? fiya, >ePleri var: Evvelâ ma- ka pahalıdır. Çünkü nakli. Yüksektir. Meyva mu- çak silâtamız olmadığı için » Arada ö vi geçinen komis- a , © Tarlada kilosu Mal olan meyva veya sevkedilecek gümrü- Mm ibi sevkediyorlar asını sofranıza koy. bunun bahçenizden meyva olmadı. Çi evlât kız evlâda da benzemez. Bir er- keğin terbiye ve tahsili, kı- zınkine nazaran daha mü- himdir. Sonra erkeğin tah- sil ve terbiyesinde umumi konuşmak ve umumi hü- kümler vermek doğru değil- dir, çünkü meslek tayini, hayatta takip edilecek isti- kametin tesbiti çocuğun ta- biatine, kabiliyetine ve liya- katine göre değişir. Oğlumu mektebe başlatmadan. evvel yabancı mürebbiyelerin eli- ne vermezdim. Küçüklükte alınan intibalar bütün hayat müddetince devam eder. Çocuk, sevmeyi, be- yenmeyi, eşya ve hâdiselere kı; met vermeyi, hayat hakkındaki çüleri bu yaşta muhitinden aldı- Bıintibalara göre öğrenir. O çağda çocuğun dimağı ve karakteri dol durulmamış bir plâk gibidir. Bu plâk her söylediğiniz şarkıyı aynen zaptetmiye müstaittir. Bu sebeple onu ilk çağlarında dilini bilmediği, terbiyece tamamen yabancı bir ka- dinin eline vermek yanlıştır. Çocu- ğun zevki, dili, görüşü sizinkinden ayrılır. Muhitine ve ailesine karşı yabancı kalır ve bu yabancılık bütün hayatına tesir eder. Eskiden yabancı mürebbiyeler elinde büyümüş zöngin çocukları na bakiniz. Bu sülmde aldanma mı aöreneksiniz. Cnenk ilk in- den, kendi ana, babasından alı lıdır. Beş yaşına kadar çocuğuma yaban ci bir dil öğretmiye delkalkmaz- dım. Çünkü beş yaşına kadar çocu- Bun lehçesi 1000 - 1500 kelimeyi geçmez. 1000 kelime öğrenmek için çocuğun kafasını yormak günah- tır. Bu 1000 kelimeyi ilerde çok daha az bir zamanda öğrenebilir. Beş yaşına kadar oğlumu müm- kün olduğu kadar serbest, neşeli, temiz ve güzel bir muhit içinde ye tiştirmiye çalışırdım. Kızımı ol- duğu gibi, oğlumu da apartımanın dar ve kasvetli odalarına hapset- mezdim. Y edi yaşında çocuğumu hükü met ilk mekteplerinden bi- rine verirdim, Hükümet ilk mek- tepleri tam Türkiyedir, ve Tür- kün kendi mektebidir. Burada zen gin ve fakir çocuğu diz dize otu- rur. Kardeşlik ve müsavat, bera- ber çalışma bu muhit içinde öğ- i Sınıfta, hayatını kazan. n sokaklarda hamallık e- den çocukların bulunması hayatı öğretmek bakımından bir fayda. dır. Çocuk hayatı olduğu gibi gör- meli, insanları bütün kusur ve me- riyetlerile tanımalı ve yaşıyacağı muhiti tanımalıdır. Hususi mektepler, serlerde ye- tişen çiçekler gibi, hayattan uzak yetişmek istiyen çocuklar içindir. Hususi mekteplerde hususi bir mu hit vardır. Orada Türkiyeyi ve ha- yatı olduğu gibi bulmak mümkün değildir. Zaten tahsil itibarile de hükümet ilk mektepleri husus! mekteplerin ilk kısımlarından iyi- dir, a“ ps çocuk için yabancı bir ikinci dil bir lüks değil, bir ihtiyaçtır. İster tüccar, ister me- mur, İster serbest meslek mensu- bu olsun, yükselebilmek, mesle- ğinde inkişuf edebilmek için ya- bancı bir dile ihtiyaç vardır. Genç yaşta yabancı dil öğrenmek güç- tür. Hele lisana hâkim olmak im- kânsız gibidir, Fakat çocuklukta öğrenilen yabancı dil unutulmaz ve ana dili kadar tabii gelir. Onun için ilk mektebe başlama- TAN Bir Oglum Olsaydı Ne Yapardım? Mü. ga Beş yaşına kadar oğlumu, mümkün olduğu kadar serbest, neşeli ve nezih bir muhit içinde yetiştirmiye çalışırdım retmek üzere dersler veri Yalnız bu derslerin onu y ksdar sıkı olmamasını temine çâ- laşırdım, mektebe devam ederken de bir taraftan da bu yabancı ders- lere devam etmesini isterdim. Bu suretle farkına varmadan bir y bancı dil sahibi olmasını temin e- derdim. çe mektebi de bitirdikter. sonra oğlumu bir yabancı mektebe verirdim, Artık lisanını öğrenmiştir. MiİH karakterini yep mıştır. Şimdi mesleği ve istikbal! için hazırlanma devri başlamıştır. Bu mektebin çocuğumun öğren- diği yabancı lisan üzerine tedri- sat yapan mektep olması tabildir. Bununla beraber çocuğumun ta- kip etmek istediği meslek bakı- mından da bu yabancı mektebi seçmenin ehemmiyeti vardır. Ya- PAZA çin veya hayata girmek için bir basamaktır. Bu basamağı ona gö- re seçmek zaruridir, Oğlunuz bir muallim olmak İstiyorsa onu her halde Almanyada okutamazsınız. Bir gazeteci veya edip olarak ye- tişmek istiyorsa onu Rusyaya gön- deremezsiniz. Bir ressam, bir sa- natkâr olacaksa İngiltere veya A- merikaya yollamakta fayda yok- tur. Onun için bu yabancı mekte- bi seçerken dikkat etmek lâzim- dir, ocuğum lise tahsilini yapar ken mesleğini seçmesini tey siye ederdim. Bu çağda gencin ha- yali geniştir. Ufkunda bir çok ihti- maller belirmiştir. Bunlardan bi- rini seçmekte onu serbest bırakma lıdır. Yalnız kendisini tenvir ve i- kaz ile iktifa etmeliyiz. Hiç- bir meslek hakkında onu tesir al- Denizden Hoşlanan Tahtakuruları E #ki doktorların o rivayetine göre, yedi tahta kurusunu diri diri yutan adamda romatizma olmaz mı Bu güzel kokulu | hayvancıklar yalnız romatizmaya değli, yılan sokma #ina da bire birmiş, Bana sorarsanız romatizmayı ve yılan sakmasını, di #i diri tahtakurusu yatmaktan ehyen bulurum, Yine benim gibi tahtakurumu sev * miyen bir mühterem saylav bana yaz «dığı bir mektupta limanda iştiyen baz vapyı tahtakurusu — olduğunu ve bu hususta müracaat ettiği memurlar rın da bu haşeratın vbcudünden çikâ- yetçi olduklarını, fakat bunların Im * hası İçin henüz İdarece ilç gönderil- mediğini söylediklerini yazıyor. Ben » ©e bu, şaşılacak gey değildir. Tahta “ kurusunun da yazın denizden haşla * nanları olabilir. Bunların bir kısmı da türlü türlü, her çeşit ve lezzette kanı ma değişen yolcuların har Ge Re , : € , ) Burhan Felek ? İrrresessen duğu vapurlara Üşebilirler. E- #iit yapılmasını bekler olur. Bence bu mübarekle ri evlere taşımamak İçin evden İçeri girerken Üzerlerimize temizse bir filit püakürttürmeliyiz. Yoksa mübaraklar bir kere Üştüler mi canımızı ellerinden kurtarmak güç olur, * pe maraklısı bir arkadaşım ya» ziyar: “Mesainin saat ikide bitmesi fırsatın dan istifade pderek Kalamış koyunda ufak bir sandalin deniz ve güneş ban yosu yapmayı düşündüm, Ele geçen tında birakacak şekilde mütalea yürütmemeliyiz. Bir mesleği sev- mesini veya ondan nefret etmesini mucip olacak telkinler çocuğu iste- mediği veya muvaffak olamıyaca- ğı bir mesleğe sürükliyebilir. Her meslek iyldir. Yeter ki, oğ- Tuhuzun kabiliyet ve istidadı o İs- tikamette olsun. Para getirmiyor, diye çocuğu muharrirlikten soğut- mak, resssm ve heykeltraş olma- mıya teşvik etmek, belki de bir dehanın doğmasına mâni olmaktır. Çocuğu bırakınız, mesleğini kendi tayin etsin. Yalnız siz bu mesleği temin için ona lâzım olan tahsili temin ediniz, bu yeter. Ürer tahsilini, mesleği. nin icabına ve vaziyetimin müsaadesine göre, Türkiyede ve ya yabancı bir memlekette yaptı- rırdım. Param varsa ikincisini ter- cih ederdim. Tahsilini bitirdikten sonra oğlumu karşıma alır ona der dim ki: — Oğlum, seni hayatın eşiğine kadar getirdim. Dalgalarla, fırtına larla, tehlikelerle dolu bu karan- lık denizde batmamanı temin için elimden geleni yaptım. Şimdi ar- tık seni talihinle ve hayatla baş- başa bırakıyorum. Sıkıntıya düş- tüğün zaman gel sana yol göster- mek borcumdur. Fakat bana gü- venme. Hayatta kendini yalnız farzet. Mücadeleni ona göre yap. Muvaffak olursan bu muvaffakı- yet senin eserin olsun. Artık elin- | den tutulup gezdirecek çağda de- | ğilsin. Bugünden itibaren İstiklâ- line sahipsin. Evimde de muvak- katen misafirsin. Bu misafereti ne kadar az zamanda nihayete erdi- rirsen o kadar memnun edersin. Bunu söyledikten sonra onu ha- yatın içine bırakiverirdim. Çarpışsın, didinsin, yorulsun ve terlesin. Hayatı tecrübe ederek ve yaşıyarak öğrensin. Ona itimat, “cesaret, nefsine güvenme ancak bu suretle telkin edilebilir, Oğullarımızı 20 yaşından sonra tufevli * yaşıyan “birer nde Dırakma- malıyız, . | şırtınızd | ALIKESİRDE , Şoförsüz Otomobil | Üç Kişiyi Ezdi Balıkesir, (TAN) — Burada garip bir otomobil kazası olmuştur. Kara- oğlan mahallesinde oturan şoför Ts- met, eski belediye meydanındaki tak si mahalline otomobilini bırakıp git miştir. Bir müddet sonra otomobil kendi kendine hareket etmiş, urgan- «& Abdullaha çarpıp onu yere devir < İmiş, Kayabey mahallesinden 'mutaf Halilin on yaşındaki oğlu Ömerle beş yaşlarındaki oğlu Mehmedin de ayaklarını ezmiştir. Bundan sonra "Abdullahın dükkânına çarpıp dur - GÖPÜŞLEP Lozan 24.13.38 Anlaşması Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel Lozan anlaşmasının yıldönümü, bayram günleri arasına giren günle- rin en kutlusudur. Milli İstiklâl kurtarmak için dövüşenlerin dök- tüğü kan, bu istiklâli elde etmek için bütün zekâ ve dehasını kulla- nan Başkumandanın ve onunla ayni yolda yürüyen inkılâpçıların feda- kârlıkları, bizlere hür bir vatan, ec- nebi istilâ ve tazyikinden kurtul- muş müstakil bir vatan kazandır. mıştır. Lozan anlaşması, bir Gil ola- rak, bir realite olarak kazanılanı, goliplere kabul ettiren, onları milli irade ve okudretimizin önünde bo- yun eğdiren bir tescil muamelesi- dir. Lozan anlaşmasının kıymetlerini düşündüğümüz zaman kafamızda şu noktalar, birer yakut gibi parla- maktadır; 1 — İstilâ ordusunun çekilmesi. 2 — Kapitülâsyonların ilgası, 3 — Sevr: muahedesinin o yırtıl- ması, 4 — Ekalliyetler halli, 5 — İktisadi ve siyasi istiklâlini kazanmış Türkiye. Umumi Harbin sonunda, tâ Ans- dolunun göbeğine kadar giren isti- lâ orduları, Türkiyenin mukadde- meselesinin İratım bugünkü Habeşistanın kara taliine benzetmişti. Mağlüp bir Tür- kiyenin, topsuz, tüfeksiz, teşkilât- sız, Halife ordul muazzam devletlerin ordularına göğüs gere- ceğini, Avrupanın en büyük siyasi. leri bile bir hayali ham olarak gö- rüyorlardı. £ Atatürkün iradesiyle, Türk milletinin birleşen iradesi bu ham hayalden ortaya bütün siyasi tarihleri hayrette bırakacak olgun bir hakikat çıkardı. İstilâ ordularının yağmacı çizme- leri altında inliyen yalan toprakla” rı, ilk geniş nefesini İnönü, Sakarya zaferlerinden aldıktan sonra onları t en defettiği Lozan gününde yeniden hayat buldu. Lozan unlağinsi yalnız siyasi bir zaferin kazanılmasını tesbitten iba- ret değildir. Türkiyeyi emperyalist devletlerin iştihasını doyuran, onu muhtelif o devletlerin müstemlekesi yapan Sevr mushedesinin yırtılma» sından ibaret te değildir. Bu zaferi en kuvvetli temeller üstüne kurdu- ran iktisadi hürriyet ve istiklâlini kazanmasıdır. Kapitülâsyonların kalkması, si- yasi istiklâlin bir sembolü olan Türk Bayrağının sallandığı devir. lerde dahi ecnebilere verilen imti- yazlarla yarım köle, yarım müstem leke olan bir devletin istiklâline ka- vüşması demektir, Bütün yakın bir tarihte, Türkiyeyi dahili mücadele- lere, harplere sürüklemiye sebep 0- lan ekalliyetler meselesinin, bir de- faya mahsus olmak üzere kökünden halledilmesi de Lozanın bize kazan- muştur. DAN PAZARA beş on kuruşin ufak bir tekne yapdırt tım. Ve deri attım. Fakat teknele- Tin ufak is olsa plâka resmine tâbi ol- duğunu söylediler. Ben de seyrüsefere müracaht ederek İşin merasimini bitir mek İstedim. Bakınız benden neler is- tediler: 1 — Sihhiye müdürlüğünde mufaş- sal muayene ve rapor. 2 — Deniz ticaret müdürlüğünde #h- liyetname ve #andalcr imtihanı $ — Askeri makamlara kayıt mua- melesi, 4 — Polisten fkametgâh vesikası, Bunlarla haftalarca uğraştım. Tabit külfetli oldu, Lâkin başlamış olduğum muz için bitirmiye azmettim. Amma doğ rusu tekpeyi yaptırdığıma ve yaptıra- cağıma bin kere pişman oldum. Halbuki deniz sporlarının ilerleme. si herkesin denizi sevmesi için hükü - met deniz sporlarını mütemadiyen teş- vik. ediyor. Yapanlara yardımlar edi- yor, Biz ise böyle bir yardımı bekleme - den kendi isteğimizle deniz sporu yap- mak istiyoruz. Bu söylediğim güçlük lerle karşılaşıyoruz. Bunun ikisini na- si .teli? etmeli? Okuyucumun gil eti haksız deği, Mkin neyliyeyim denize girmek için bunları yapmak gerek imiş. iğ! gibi bak ben giri. dırdığı büylik O nimetlerden biridir. Bütün bunları bir araya getirirsek, bugün karşımıza, iktisadi, siyasi iş tiklâlini kazanmış, İçtimai inkılâp- larını yapmak için fırsat bulmuş, yeni baştan yaratılmış ve kurulmuş müstakil bir Türk vatanı, müstakil bir Türkiye görürüz, Bunun içindir KI, Lozan anlaşmasının kıymetlerini düşündüğümüz zaman bu noktalar kafamızda birer yakut gibi parlar, bu göz kamaştırıcı ışıkların içinde Atatürkün © yaraticı iradesini, ve Türk milletinin yenilmez uzmini Kö- rürüz. Şiddetli Bir Fırtına Tahribat Yaptı Tavşanlı (TAN) — Kasabamıza ka sırgayı andıran şiddetli bir rüzgâr. la beraber yağmur ve dolu yağmış - tır. Bazı köylerde de yumurta büyük lüğünde dolu yağmış, seller tarlala- Tı harap etmiş, mahsulü götürmüş - tür. Kati şekilde henüz tesbit edile memiş olmakla beraber © havali hasılatından yüzde yetmişinin mah - volduğu tahmin ediliyor. Burada ve diğer köylerde zarar pek çok gibidir. Yalnız bazı telgraf direkleri kırıl - mış, çadır ve barakalarla ağaçlar yer lerinden sökülmüştür. Kasabamız kenarındaki çayın da taşmasından korkulmaktadır. *