; Gindelik Gazete | —— YAR hece Haberde, ikide; her hari temiz. - dürüst, samimi olmak, MN Güzetei olmıya | çalışmaktır. . ABONE BEDELİ ” Ecnebi , 2:00 Kr, “ 1500 Kr, 3 200 Er, ı 300 Er, mara Porta ittihadına dahil ol- de aş emleketler için 30, 16, 9, 3.5 Yira teneke bisi peşindir: Adres değiş- İka 5 Kruştur. Cevap için mektup a 19 kuruşluk pul pe a GÜNÜN MESELELERİ | 160 Milyon Müslümana Kim Bayanlar ! Yaşlanmaktan korkmayınız! Yaşların denizine dalmaktan ürkmeyiniz!. Ana olabilirsiniz, çocuğunuz büyüyüp boyunuzu aşabilir, kaynana olabilirsiniz. Asla ihti- yarlamadan, asla yıpranmadan. yılları göğüslemenin sırrını mı öğrenmek istiyorsu- nuz ? Aşağıdaki yazı size bu harikulâde hâdisenin sırrını öğretecektir. Ebedi Gönelik Sırrını lfşa Ediyorum Sahip Olacak? Yazan; pg, Zekeriya SERTEL e ünyada emperyalist memleket: || “e İstismar edilmeye mahküm Mei vardır: Zenciler ve Müslü- Mi 2 üslümanların o yalağı o Asyadır.| kıta üzerinde 160 milyon müslü.| a Yardır. Bu 160 milyon müs ii, “inde birkaçı müstesna, isik, pyj e vuşmuş memleket yoktur. i şu veya bu devletin esir ve kö| * $u veya bu devletin istismar ya sıdır, Hindi dünyayı yeniden | İstilüy n| leş #enç emperyalist memleket- de gözü onlardadır. Onlar da al, memleketlerini istilâ etmek, *sir ve köle gibi kullanmak VE hevesindedir. Mak yi Roma imparatorluğunu kur- ddiası ile ortaya çıkan Mussoli- m, *$en sene Trablusu ziyareti esna| İslâmların hâmisi olduğunu i- #tmişti, Gözü Cezayirde, Fasta, | Mstadır, als İltere İtalyanın, İslâmiyet üze deki iddissıni sıfıra indirmek İ- "ir Kralını Halife yapmayı dü ektedir, çi Arte Tapoayanyp de iddi: Marti altına almaktır, Taş Di yponya bir Asya devletidir. Asya lilarındır. tezini ortaya atarek bey iletleri arasında Avrupa em- yag lerine karşı bir isyan ruhu | rg, maya çalışmaktadır. Hatta 8 Asyalı Milletler Cemiyeti kur tasavvurundadır. ai, Program üzerinde yürürken en © İslâm milletleri ile meşgul ol tı Atiyacını duymuştur. Şimdi is- tij ekin bulunduğu Çinde 40 > ndan fazla müslüman vardır. — Rusyanın Çine komşu hükü- , Çinde İslâm milletleri meskün * Orta Asya baştan başa müslü. e Hülüşa Japonya için müslü- e 2 meskün Asya geniş bir is- Düş sahası olabilir. Bunun için de a, banları elde etmek lâzmdır. Mara bu maksatla evvelâ Tok- Yeş , Fal — Altay isminde bir cemi- day urmuştur, Bu Cemiyete Rusya an müslümanları 1 almıştır. a yada Sovyet Rusyadan iltica Ba, 2000 kadar müslüman vardır. ©, 7 maada bir de Japon - İs li i namile ikinci bir cemiyet > © getirmiştir. Bu cemiyetin de Arayı, Pitün müslüman milletleri , da Japonya namına propazan yapmaktır. Don - İslâm Cemiyeti bu dela bir cami yaptırdı. Cumüin büy, <Tasiminde bulunmak tizere ün İslâm memleketlerden mu- aj, #lâr davet etti. 12 Mayısta ea Çip, 1k açılış resminde Mançukuo. | «, men, Arabistan, İran, Masır | haze müslümanları namına mu , > bulundu. Bu heyetin ba- | Mya İtalyanın Tokyo sefiri bulu W. Yemen murahhası cami kopg', Münasebetile radyoda bi İha, “tans verili; “ Merasimde söyle- ütuklar, okunan ezan radyo ile , vüslüman ülkelere yayıldı, | a Kâzeteleri bu merasime Mig, a mühim yerler ayırdı. Bu atam Müussolininin yarında Japon Mey, *oru da İslâm hâmisi olarak | aliş öldü. Bu bi v3 | Mah, acıklı hikâyedir. İki asr. ripg i İslâmlik tarihi emperyalizm ile beraber yürür; İslâm men | de | vey, —YAZAN: günü hatırladım da de- min hesapladım, rinden tam yirmi dört yıl geç- üze- Hayret! Bu yirmi dört yıl nasıl geç- W? Hayat ne firensiz şey! Ne bilinmeden israf edilen şey... Talebeydim. Tatil aylarından bi rini, bir aile dostu, evinde geçir - Çocuklarının “en küçüklük,, arkadaşı idim. Beşikle- nyana sallanmamıştı am- ni hanayda emekle- çok defa ayni kana- ana oturan analarımı - a yaslanarak, ayna- gören ve ne“ oldüğuna akıl erdiremiyen kediler gibi biri- birimize bakmıştık ötedenberi arkadaşlarımı bah ilk vapurla o semte yollanmış B ir gün turda; maden tarafla rındaki köşklerden birinin bahçesinde, #mf arkadaşlarımdan birini görmüştüm. Genç bir kizla şakalaşıyor, gülüşüyor ve çılgın- ca koşuşuyari macaya benzer bir o- yun oynuyorlardı, galiba. O dere- ce dalmışlardı ki. Kendilerini o- yunun çocukluğu kabartan neşesi 8 o kadar vermişlerdi ki, seslen- diğimi duymadılar. O zaman, atkı, sevdayı, flörtü, şuhluğu ben hep şu Kelimede top - lardım: Çapkınlık. VE: — Bizimki işi çapkınlığa vur - müş... Deyivermiştim. Beş alti ay sonra bir cuma gü- hü, talebeleri ziyarete gelenler a- rasında © genç kızı görünce acaba Köşe kı Ve yemekte plâvla aşüre arasın. da arkadaşıma bir dirsek vurarak Ağzıma götür - düğü plâv kaşığı dişine day . Ben devam edivermi — Anlamama; #amazsır, Nihayet kızar Neler $ — E bu kadarı da yüzsüzlük be mama, leketleri içinde istiklâline kavuşan memleket Türkiyedir Türkiye İstiklâl savaşile bütün müs lüman memleketlere kurtuluş yolu- nu göstermiştir. İslim milletleri bu yola dökülme” dikçe daha uzun müddet böyle şu ve ya bu devletin kölesi, şu veya bu memleketin istismar vasıtası olmak tan kurtulamıyacaktır. ve Nizamettin Nazif birader! Daha bugün sizi beraber gördüm. Mektebe gelmişti işte, —.Beni bugün mektepte yalnız annem ziyaret etti. Zaten başka kimsem yok ki... — Peki, bu yaz, tatilde... Adada.. Bahçede köşe kapmaca oynadığın genç kız da mı annendi? Bugün se- ni görmiye gelen genç kızla seni bu yaz Adada Maden yolunda bir köşkün bahçesinde oynarken gör - düm. Anlar gibi olmuştu: Gülümsedi: Yalnız bir kerecik mi? — Evet... Çünkü o gün sana ses lendiğim halde bana cevap ver - medin. Duymamazlığa geldin. Yi- ne görür, yine seslenirsem yine ce vap vermez, canımı sıkar, kendi mi tutamam diye düşündüm ve bir dahu oradan geçmedim. — Beyhude yere, koskoca Ma- den yolunu haram etmişsin kendi - mini bana seslendiğini duyrü mem seni görseydi çok sevinirdi. Hep beraber oynardık. İk! kişinin köşe kapmaca oynaması can si oulyor. u — Ruslar iyi küçük hikâye yazamıyorlar. Yahut okudu- ğum Rus hikâyeleri arasında güzelleri yoktu. Birçok gazete- lerin büyük reklâmlarla tanıt- tığı müellifler üzerimde asla, zeki bir tesir yapmadılar. Fa- kat Almanlardan da dâhi yeti- şebileceğine beni inandırma- nın imkânı yoktur. Nedir o Göte? İki yıl kadar oluyor. Yeni taşın» dığım bir apartıman ilk k Sokağa bakıyordum, a, ne diren bir bakışı İçleri gülen gözleri kapkara idi. ki sarkıyor. Du er; gü vey milletin zekâsı ve duygusu hak - kında kestirme bir fiki lenebilir? £ rik ederek b 5 beş kitabın bir nevi reaksiyonu olücak, GÖNÜL İŞLERİ KARINIZI ORTAK YAPINIZ Bizde âdettir, erkek kadını ha- yat ortağı telâkki etmez. Ona işin den bahsetmez, Hayatını anlatmaz. Evdeki hayatı ile dışardaki hayatı biribirinden tamamen ayrı iki â- lemdir. Evdekiler erkeğin dış haya tını, dışardakiler ev hayatını bil - mezler, Niçin? Bunun dört sebebi var » dır: 1 — Erkek pratik şartlar için- de yetişmiştir. Kadın, iş hayatı için hazırlanınamıştır. Erkek kadının bu pratik hayatla alâkası olduğu - na kani değildir. Binaenaleyh onu para meselelerinden, iş hayatından anlamaz sanır. Onun için ona evin dışındaki hayatını anlatımya hü- zum görmez, ? — Erkek evde kendisini hâkim telâkki eder. Hâkimiyetin temeli ik tısadidir, Parayı o kazanır, © sarfe der. Kadın erkeğin eline bakar. Ka dın erkeğin parası ile yaşadığı için, ne Yaparsa yapsın, daima erkeğe »isbetle düşkün vaziyettedir. O - nun için erkek ona müsavi muame Jesi yapmaz, Böyle olduğu için de onu hayatının ortağı saymaz. 3 — Bazı erkekler, yaptıkları i- şin karısı tarafından bilinmemesi- ni isterler. Bu işi karısının beğen- miyeceğine, belki de kadının naza- rında şeref ve haysiyetinin kırıla - çağına İnanır. Onun için karısına ,terek hayatlarım işini söylemekten çekinir. 4 — Son sehep olarak ta kadınım gevezeliği gösterilebilir. Kadın giç #r tutar, Erkek bir defa karı- sına işinin sırrım anlattığından do layı acı bir tecriibe geçirmişse o- na güvenilemiyeceğini anlamıssa, artık bir daha önu sır ve derd or- tağı yapmaktan çekinir. Fakat hangi sebeple olursa olun, kadınla erkeğin hayatı paylaşma - maları, anlaşma ve geçinme husu - sunda birçok güçlükler doğurur. Ka | dın kocasının İş hayatını ve kazan , sarfiyatını idare et- , Bu yüzden ara- maz. mesini de bileme da kavga eksik | Kadın evin içinde daima koca - sının bir kölesi vaziyetinde kaldık- | ça Ahi isyanlara sebebiyet verebi lir. Bu da eyin bozulmasını mucip olabilir, Eski aile hayatında kadın bir köle idi, Erkek ne derse ve ne is- terse kadın onu yapmıya mecbur. du. O vakit kadınla erkeğin müş paylaşmamaları mümkündü. Fakat bugünkü aile hayatı erkek le kadının müsavi ve ortak olma - sını istiyor. Kadın evde bir uşak, bir hizmetçi, bir köle değil, bir or- tak ve bir arkadaştır. Yeni evliler bu zarureti gözönünde bulundur. mıya mecburdurlar. Gönül Doktora ye” Ve iki ufarak teferek kizin elk N adımla uzak- Taştı Onu bir defa daha görmeseyrim; at bir çocu bir mektep tatil ağ daki köşkürd ( edi k a ir gece , simasını ha i sanırım. Sonra bir daha unutamadım. on erkek ve bir 6 kadar kadın, arka istesyonlerındân ğim n yayılan bir nun beni kulaklarımdan, ne sihir li bir kıskâçla yakülayışı ölmüştü! Salona girdikten bir Iki saniye sonra, çalınan parça bittiği zaman, nımadığım davetlilerine beni ta daşım, tabürede otu- ekolteye'de kadar binad imanın pence » resinden gördüğüm bakır saçli, Me ğer yakın akrabasindanmış, arkas daşımın. O zaman onu daha dikkat le, daha yakından süzdüm: Y eşten fazla göstermiyor” du. Yine ayni beyaz dişler, Yine ay ni ışıltılı gözler, Yine-aynı nhenk- li.ses ve bitmiyen kahkahalar, eçen yaz, Bevlerbeyi sarayın n bir baloda hava sızlıkiap bunalır gibi oldum. Kardi kları ve şişman, bayanları, el - den ayaktan, ödeta karga tulum - ba ederek bahçeye çıkarıyorlardı. Öyle bir kalabalık vardı ki. Aca ba şu Festival komitesi, biletlerini hangi hesaba göre setmış ve hangi ölçüye göre dağılmışlı.? 937 win bu büyük hesapsızlığı sa lonu dolduranlar üzerinde çok men fi bir tesir yapmıştı, Erkekler, ü- çer beşer bir-konara. çekilmişler, uzun ve hararetli münakaşalara dalmışlardı. Bir grup ta benim etrafımda bi rikmişti. Festiva! komitesine dolu dizgin saldırıyorlardı. Birden, havuz içinde dans eden iki çift gözüme ilişmez mi? İki çift ki cisi, üzerine dikkatimi tek- birincisini derhal gör m Bu sırada omu zuma bir el dokundu: — Kime bakıyorsun böyle 'de- rin derin? a yeşilliye. anımadın mı? — Sen tanişlırmıştın galiba... O değil mi? — 'Tam kendisi. Dansetmek isti- yorsan beyhude bekleme, başının çaresine bak: — Niye? 18 t ” po GÖDÜŞLE pm .. Üçüncü Kuvvet Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel Amerikalı tayyareci Hovard Hiyue üç günde dünyayı dolaştı. Şimdiye kadar Yapılan tâyyare rekorlarını kırdı. Zaman ve mesafeyi bu kadar siiratle yenen bu kahramanın haya- tını neşreden Amerika gazeteleri bu hâdiseye İyik olduğu © ehemmiyeti verdikten sonra iki nokta üzerinde duruyorlar. Hovard bir milyoner ço- cuğudur. Kendisine bâbasindan mev- rus yüz milyon dolardan fala serve. ti vardır. Büna rağmen Hovard her mirasyedi gibi Kendini xövk ve sefa- hate vermemiş, çocuklüğundan beri merak Surdığı tayyarecilik üzerinde birçok tecriiheler yapmiş, Senelerce bir tayyare hangarba kapanarak dünya rekorunu kıracak olan tayya- reşini yapmakla meşgul olmuştur. Hayretle karşılanan ikinci hâdise de Hoyard çılgıncasına âşık olduğu hal de, gözleri göklerde. dönecek veya herhangi bir kaza neticesinde ölecek âşıkını bekliyen sevgilisini bırakmış, belki kendisine büyük bir şeref, bel- ki de ölüm getirecek olan bu tehlike eyahate çıkmıştır. Bu iki noktayı gözününde tutarak mülâhaza yürüten gazetelere göre, insanı hayata bağs lıyan en kuvvetli iki bağı, servet ve aşkı kenara alıp, bu tehlikeye aül- mak, dünya rekorunu kırmak kadar havreile karşılanacak bir hâdisedir. » Ben Hovard Hiyuc'un bu iki mühim kutveti kenara atışına hiç şaşmıyo- rüm, İnsanı hayata bağlıyan kuvvet. letden biri midesi, fah, ikincisi aşk ise, bir üçüneü kuva İvet daha vatdır ki, © da içtimailes dir. Ruhiyatçılar buna, imaiyatçılar içtimai gaye ve ideal tesmiye ediyorlar. Hep İsi birlikte ferdin; ferdiyetinden uzak İlaşarak cemiyetin ve insanlığın hava» sı içinde kayboluşu, bu kayboluştan İduyduğu entellektüel zevktir. Basit- insanı hayata bağlıyan yal: nız midesi ve cinsi ihtiyaçlarının bir ifadesi olan aşktır, içtimaileşmiş bir fert için bu iki bağ zaruri olduğu ni İbette küzumludur, bu iki kuvvetin İfevkinde onu hayata bağlıyan bir kuvvet vardır ki, işte onu milyonları» İm, aşkını. icap ettiği zaman kullar pılacak iki vasıta. hayatı bunların fev kinde bir yaradıcılık telâkki etmeye sevkeden kuvvettir. İçtimai kahra. manı, dâhiyi, İlim amına hayatını #edu eden mütefekkiri fertgate * keden de budur. İnsanlar Cemiyette müsavi kazanır, müsavi bir hayat sü. rerlerse, o zaman çalışma aşkı kaybo Jur diyenlere Hovard Hiyue caniı bir misaldir. Müsayinin fevkinde bir ha» t yaşıyan Hovardı, hava boşlukları de şerefe veya ölüme sevkeden iv. — Dansattiği kavalyeden pek ay rilmaz da... Gülüştük. O, kayıtsız kayıtsız. ben içimde acı bir burkuluş hisse- derek, Askadaşim doğruyu (söylemişti. Buluhduğum yerde, genç kızın ka- valyetindön ayrılmasını ve hattâ bir parça dinlenmesini boşu boşuna bekledim. Vals üstüne vals, tarigo “üstüne tangd,; Rumba üstüne Rumba .. Az ma oynadı ha... Endami; valste Viyamal bir arşi düşes gibi irpeccable, tangoda bir Ras Palmaslı amazon gibi ahehk- tardı. — Çok sevişiyorlar şüphesiz. di ye düşündüm. - biribirine ne uygun çift! Ne mesut bir-tesadüf'bu,.. Yalnız sabaha karşı vapurda, Ka valyesinin, etrafını çeviren'mah'- mur “bakışlı kızlarla şakalaşmasız ni güler yüzle ve teşvik eder gihi tavırlar takınarak seyrettiğini gö rünce tuhaflaştım: — Niye bu'kadar sinirsiz? Ni çin kıskanmıyor? Yoksa bu stküri, gözlerinin sihrine fuzla güveneln- den mi ileri gelir? Li J İkteşrinin ortalarına doğ < rü, İstanbul plâjları boşalir, Denizin en güzel, mehtabın en şiir li ve Bülyalı günlerinde şehir, Flor ya sahilini beş kişiye, “Süadiyeyi dört kişiye ve bütün kıyılarını ii balıkçı kayığına bahşetmişe ben zer, TArkası: Sayfa 10, siten 2 As)