Nizamname Mecburiyeti ve Temaşa Zarureti Güreşler Neden Seyircileri Doyuramıyor Amatör rini Elem Eşref Şefik | Örer ei Bir çok milletler sporun seyirci- siz yapılamadığına inanmışlardir. Amatör olsun, profesyonel olsun or- ganizasyonlarında nizamnameyi dü - Şündükleri kadar işin temaşa tarafi- ni göz önünde bulundururlar. Mücadele sporlarında amatör ni - zamlarının mantiği bir kaç milletin birden İştirak edeceği müsabakalar- da mümkün olabildiği kadar doğru ve haklı neticeleri aramak esasına dayanır. Bir de sporu meslek edin- memişlerin imkânlari ve sihhatleri kayırılır. Amatör güreşlerde müd - detin kısalığı bir şampiyonun, ken- di sikleti dahilinde kalmak şartile, bir kaç rakibile boy ölçüşmesi mev - zuubahistir. Ayni zamanda amatö - rün hayatını başka meşguliyetlerle kazanarak boş bulabileceği saatleri- ni idmana hasredeceği düşünülmüş - tür. Bu sebeplerle maç müddetleri profesyonerler kadar uzun değildir. Evvelce müsabaka müddetlerinin kısalığının faydaları sayılırken, ka- ti neticeyi almak üzere müsabikla - rın hareketli ve seri tutuşacakları İ- leri sürülürdü. Zaman geçip Avrupa milletleri arasındaki temaslar sıkı - laşınca, her millet en tehlikeli rakip lerini ayırdetmek kolaylığım buldu. Güreşi yenici oyunlara doğru gö - türeceği zannedilen müddet kısalığı da bilâkis temkin ve ihtiyatlı tutuş ma temayüllerini artırdı. Bu cereya- na bir de güreşçilerin puvan hesabi- le mağlüp olmağı tuşla yenilmeğe tercih .ştmelert ilâye edilince, güreş lerin cazibesi ve hareketliliği tahin. tile azaldı. Amatörleri fazla ihityata sevke - den, muhataralı ve geniş oyunlardan uzaklaştıran sebeplerden biri de ye- nilme meselesinin pek ani oluşudur. Dükikalarca faik güreşmiş olan bir şampiyonun karşılığı tehlikeli bir o- yuna teşebbüs edip şipşak sırtının yere vurulduğu çok kere görülmüş- tür. Amatör nizamnamenin beynel- milel temasları ve amatörlerin bün- ye ve tahammüllerini gözetmek mec buriyeti ile ortaya koyduğu madde- ler “bilhassa denkleşmiş güreşler - de” bu sporun temaşa cazibesi aley- hine tabil bir vaziyet doğurmuştur. | Avrupaya gitmiş idarecilerin ağız- larından çok kere işitmişizdir: — Ah şu Çoban veya Mustafa fi- lânca güreşte bri burgu kakabilseydi, mutlaka puvan hesabile galip gelir - di. Ve yine yanıp yakılarak rakibin ancak bir adedçik kol kapma teşeb - büsile galibiyeti kurtardığını söy - Jerler. Düşünmeli! Avrupa ve dünya şam piyonalarında yirmi dakikalık mü - him bir müsabakada güreşlerini denk Jeştirmiş iki pehlivandan birinin ga Mibiyeti bir tek burguya bağlanıp ka ayor. Doğrusu yirmi dakika, yüz ve- ya doksanar kiloluk iki heybetli ada mın bir tek burgusunu görmeği bek İemek hayli . sabırlı olmakla kabil- dir, Güreşçiler de ne yapsınlar?... Bir muvazenezislikte iki sırt saniyenin onda birinde yere geldiği vakit bü - tün ümitler sönüyor. Öyle bir tehli- keyi göze almaktansa, itişip kakışa- Tak vakit doldurmağı ve rakibin dikkatsizliğinde bir burgu takarak işi halletmeği daha makul buluyor- Tar, Amatör güreşin cazibesini artır- mak için nizamnamesinde tadilât yapılsa, beynelmilel temaslarda seç- me işler epey sarpasarar. Hele olimpi yat seçmelerinde yalnız güreş müsa- baksları için haftalarca uğraşmak mecburiyeti baş gösterir. Olimpiyat İladii vakit te İri yanında ayni itibar ve itaati gördü Greko - Romen güreşin meşhur oyunlarından köprü kırma gayreti İ ha iyi yürüyeceğine kani olan mil - letler dahi şu greko Romen güreş i organın altına veya üs - konacak düşmüşlerdir. tüne sakal” muammasına Bu mesele, ya Greko Romen şin olimpiyat ananesi ve milletler tasnifinde puvan kazandıran bir şu- be halinde kalmasile halledilecek, ya | hut mecburen bir nizamname tadili- İle başka bir şekle dökülecektir. Yoksa bu gidişle profesyonel gü - reşler binlerce lira kâr temin eder « fo-| ken amatör güreşler, en parlak şam- piyonları olduğu sıralarda ancak | masrafını koruyacaktır. Dünyanın En Teknik Beyazı Boksu Bıraktı Sebep, Kendisinden İki Sıklet Daha Hafif Zenci Bir Boksörden Yediği Müthiş Dayaktır Amerikalıların gözbebeği sayılan #abik Paris orta siklet cihan şampi- yonu Tarmay. Kars'ın talaiida aekiL meye karar verdiğini telgraflar e- hemmiyetle bildirdiler. Boks tarihi Barvey Ross kadar yük sek şampiyonları az kaydediyı kat onun geçende zenci Arm dan yediği dayak gibisini de belki hiç yazmıyor. Yar: orta sklet dünya şam- piyonluğunu üç senedenberi şerefle müdafaa eden Ross bir gün karşısın- da zenci Armstrong'u gördü. Zenci Ross'un sikletinden iki sınıf hafifti. Buna rağmen pervasızca beysz şam- piyona meydan okuyordu. Amerikalı- | ların“en teknik, en yüksek beyaz bok sör,,dedikleri Ross göz pekliği hüsu- sunda emsalsiz bit gençti. Daha 17 ya şında iken babasının bir müsademede vurulmasile boş kalan içki kaçakçısı çetebaşılığını yapmış ve kendini say- dırmıştı, Kaçakçılığı brakp boksa baş ipleri ve arkadaşla- Fevkalâde cesur ve atik olan Ross'u sokakta olduğu gibi, Ringde de mağ- lâp etmek imkânsız bir hale gelmiş- ti. Münekkitlerin ““nâmağlüp” lâka- bını verdikleri sırada önüne çıkan zencinin davetini kabul etmekte te- reddüt göstermedi. Nevyorkta 60,000 kişi önünde ya- pılan o tarihi maçta zavallı Ross boks hayatının en öldürücü dayağını yedi. Kendinden daha hafif olan zenci Ar- mstrong sekizinci devreden on beşin- ci devreye kadar boş bir çuvala vu- ruyor gibi, serbestçe, Ross'un yüzünü ve kaburgalarını muştaladı. Zencinin faikiyeti o kadar bariz ve attığı da yak o kadar fecidi ki, halk dayana mıyarak hakeme bağırmıştı: — Artık yetişir! Bu insanlıktan ve spordan çıktı, Maçı durdurunuz! Hakem, yediği dehşetli yumrukla- ra rağmen ayakta sallanarak durma- ya çalışan bir dünya şampiyonunun maçını durdurmaya ceğaret edemiye- rek Ross'a müsabakayı | yalvarmıştı. Hasmına yumruk sallıyacak kudre- ti kalmıyan, yalnız şampiyonluk şere fi için pes etmek istemiyen Ross ha- keme verdiği cevapta: İsra giren ekseri güreşçilerin siklet #ınıflarını haftalarca muhafaza ede- bilmeleri de kabil değildir. Velhasıl her sporun tamamen cazibesile da- İl — İstirham ederim, bir dünya şam piyonuna lâyik olacak gibi, ayakta du rabilinceye kadar mukavemet etme- me müsaade edin!.. terketmesini | Diye yalvarmıştı. Dövüşün bir ânında zencinin bile marhamaeti kaharmız ile miele digesiş ein YE lerine kanli yüzünü uzatan Ross'un başına vurmak istememişti. n son devresi bit- tiği vakit yardımcılarına: — Maç bitti mi?, Sonuna kadar da- yandım mı7?. Sualini sorduktan sonra bayılmıştı. Dünya şampiyonluğunu kaybettiği ringden doğru hastahaneye kaldırı- lan Ross boksu ebediyen bırakmaya karar verdi. Boks tarihi, bir zencinin rekabeti karşısında, bir daha şampiyonluğunu elde edemiyeceğini anlayan pek yük sek bir boksörün ringi terkettiğini ya zarken: “Şimdiye kadar gelip geçmiş şam- piyonlar içinde şampiyonluk kemeri- ni kahramanca müdafaa etmiş” ola- rak Ross'un ismini ayrıca yazacaktır. Barvay Ross on senedir boks yapı- yordu. Son üç sene zarfında çıktığı her müsabaka için asgari 40,000 do- lar alıyordu. Amerikanın Coe Luviz den sonra en pahalı boksörüydü. Mü- cevhercilikten çok iyi anlayan Ross bankada birikmiş 18 milyon frangı ile Nevyorkta ve Amerikanın diğer bir şehrinde biraderile müşterek büyük | iki kayamesi dükkânı pi Yabancı Dil “— İş yorgunluğu, sıcak yor- gunluğu, düşünce yorgunluğu gündüz insanı bunaltıyor. Bu yor gunluklardan sonra biraz dinlen- İ mek ve hava almak için Beledi- ye bahçesine gidiyorum: Şarkı- lar ve oyunlar bilmediğim bir dil | de... Garden Bara gidiyorum; nu maralar ve piyesler anlamadığım bir dilde... Etrafımdaki seyircile- re bakıyorum, hep yabancı bir dil konuşuyorlar. Onlar artistle- | rin sözlerini anlayıp gülüyor, ben bön bön bakıyorum... Taksim bahçesine gidiyorum; ayni bal... “Eve dönüyorum; Tadyomu açiyo- rum, Garden Bardan türkçe ol mıyan şeyler veriyor. Ertesi gün | belki türkçe birşey dinlerim diye radyonun başına geçiyorum: No- votniden yine başka dilde müzik | ve şarkı naklediyor. Radyoyu ka- | payıp sokağa fırlıyorum. Sonra düşünüyorum: Vatan daşları türkçe konuşturmak ist yenler onlara biraz da türkçe din || letebilir mi?, Nişantaş N. Akdemir Taksitleri Tahsildar mü Toplamalı? Fatihte oturan İbrahim isimli bir okü- yucumuz yazıyor £ *Yerli Mallar Pazarı şimdiye kadar yal- miz memurlara kredi ile mal satıyordu Şimdi herkese veriliyor. Bu, yerinde bir| kurardır. Benim snlsjiğlak istediğim nok- ia şudur Şimdiye kadar, yalnız biz memurlara kredi ile mal veriyorlardı, Fakat, taksit. leri, biz götürüp Yerli Mallar Pazarına teslim etmeye mecburduk. Müessesenin bir tahsildarı bu taksitleri gelip almıyor- du, Halbuki, memur, mesai sasti içnide, işinin başından ayrılıp bir yere gidemez. Bizim için çok müşkül oluyordu. Birçok ticari müessese taksitleri tahsildarları va- stasile, müşterinin ayağına gidip topluyor lar, Bu asrın tceret zihniyeti böyledir. A- caba, Yerli Mallar Pazarı da, takritleri, tah sildarlar vasıtasile toplayamaz mı?.” we İş Arıyor Vefada Bozacı karşısında manme Kerim neadinde Ahmet oğlu Hasan bir İs aramak —— ———————-—— On beşinci devreye kadar o halde| Mussolini Dünya Kupası Galiplerini Kabul Etti Fransada yapılan dünya kupası maçlarında birinciliği kazanan fal - İyan milli takımının ibtiyatlarile be- raber bütün oyuncularını ve tek se- miştir, hükümet reisi Italyaya kazandırdık ları şerefle beraber gençlik arasın - İda sporun yayılması bakımından çok hayırlı tesirler bıraktıklarını hatır- latarak teşekkür etmişti: Yarı Ağır Sıklet Cihan Şampiyonluğu Yarı ağır sıklet cihan şampiyonu Amerikalı zenci Henri Levis cihan şampiyonluğu kemerini Alman bok- sörüne karşı ortya koymak üzere ya- kında Almanyaya hareket edecektir. 5 Çağlıyan Spor Galip yanspor klübü, Nişantaşı İdman Yur- dile karşılaşmış, B ve C takımı maç- kımları müsabakasında galip gelmiş “tir. ğüne göndermeleri lâzımdır. ile de gönderilir. AVRUPAYA TALEBE GÖNDERİLECEKTİR Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Şirketinden : Fabrikalarımızda bir yıl staj yaparak iş, yabancı dil ve bilgi hakım- larından gereği gibi hazırlandıktan sonra sıhhat ve kudretleri en iyi birkaç lise mezunu sınai kimya elektrik ve makine yüksek mühen- disi yetiştirilmek üzere Almanyaya gönderilecektir. Staja kabulde bilhassa fen derslerinde not vaziyetleri, Almanyaya gönderilmede ise staj neticeleri esastır. İsteklilerin Temmuz sonuna kadar aşağıda yazılı belgeleri, İstan- bulda Taşhanda Türk Endüstri ve Tecim Anonim Şirketi Direktörlü- 1 — Hal tercümesi, 2 —Sıhhat raporu, 3 — Mermiyet olgunluk notlarının tasdikli süretleri, 4 — 9 X 12 üç tane boy fotoğrafı. Not: 1 — Staj talimatnamesi bürodan almabilir, İstiyenlere posta 2 — Belgeler 10 Ağustos 1938 tarihine kadar gönderilebilir. larin kaybedön Çağlayanspor A ta- çici Pozzo'yu Mussolini kabul et - | İ Oyuncuları ayrı ayrı tebrik eden Pazar günü Kâğıthane köyü Çağla. | RAMA AKAR BRADA 12-7-938 ERE FEB TREA BEYANA ERİ ESA SAEEİ Volodya amca bu sözleri söyler söylemez, halkın arasından bir ço- cuk feryadı yükseldi, Herkes feryadın geldiği tarafa baktı.. Ağlıyan, makasçının küçük yeğeni Minka idi. Minka makasçi- nın evinde oturuyordu... Minkanın ayağında yırtık sandallar vardı. Ona — Minka, niçin ağlıyorsun?. di- ye sordular.. Minka anlatmıya başladı: — Ben sabahleyin erken kalk miştim. Ahırın kapısı aralıktı. Ba şımı aralıktan içeri uzattım. Ora da bir keçi vardı.. Hemen koştum lahana yaprağı getirdim. Onu an cak iki defa okşadım ve kendi işi- me, göle balık tutmıya gittim. Fa- kat kilide dokunmadım.. Zaten 2- hırın kapısı da açıktı. Çocuğun bu sözleri üzerine her- kes şaşırdı.. Şaşıranlar osrasında Volodya amca da vardı. Makasçı ise çocuğun bu sözleri ne karşı pek içerledi: Keçi geceleyin çalındığına gö Te bu piçkurusu nasıl olur da sa - bahleyin keçiyi okşıyabiliyormuş? Gel de işin içinden çık bakalım. Volodya amca ayucile alnını u- b esrarı Bır Hire sizlik vakağile karşı karşıyayız, di ye söylendi.. Ve yahut keçi lan hırsızın birkaç tahtası eksik ol- sa gerek.. Herif geceleyin kilidi kır miş, gündüz de keçiyi alıp götür- müş. Niasin karısı da lâfa ka- rıştı — Belki de hırsız, Minkanın, ke çinin karnını doyurmasını bekledi. Bundan sonra da keçiyi sürüp gö- türdü. / Volodya amca biraz ensesini kaşı dıktan sonra; — Burada üç ihtimalle karşı kar şıyayız, dedi: Ya Minka bu keçi kâyesini rüyasında görmüştür- ki bu yaşlarda böyle rüyalar sık sık görülür - ; veya hirsiz hırsızlık es hasında aklını oynattı; ve “yahut ev sahiplerinin birkaç tahlası ek- siktir. Lâfa ben de karıştım: — Burada bir dördüncü ihtimal de varittir, dedim: Hırsız kilidi kırarak ahıra girmiş ve oradan bir Imıştır. Sabahleyin de olduğunu gören keçi biraz hava almak maksadile dışa Ti çıkmış fakat dönüşte yolunu şa- şırarak bir daha geri gelememiştir. Makasçı benim bu fikrime itiraz etti: — Bu sizin dediğiniz olamaz, de di. Keçinin kendi kendine sokağa çıkması imkânsızdır. Çünkü aylu- nun etrafında yüksek bir çit vardır. Avlunun kapısı da ie Hır. Sızın ahırdan başka birşey çalmış olması da mümkün değildir; çün- kü ahırda keçiden başka birşey yok- tu.Bu ahırda keçi ile mübadele etti- ğim bir çuval un vardı.. Ben onu verip bu keçiyi aldım. Keçiyi de bu raya kapattım.: Doğrusu keçim. çok cins bir keçi 1di. Onun çalınmış ol masına çok müteessirim. Makasçı bunları söyledikten son ra heyecanından elindeki sopayı a- hırın kapısına şiddetle vurdu. Silâh patladığını zanneden Volodya amca derhâl bayılarak yere düştü Biraz su getirmelerini emrettim. Suyu Volodya Amcanın yüzüne serptim:. Ona biraz dövülmüş kır- ESRARLI BİR Yazan: Mih. Zoşçenko mızı biber koklattım. lardan sonra Volodya amca â ve hemen tetkik işine koyuldu. raz kendini toparladıktan sonrâ mütaleada bulundu: — Artık benim nazarımda ? şey anlaşılmış demektir. Hırsız Xi metli bir şey bulmak düşü kilidi kırarak ahıra girmiş, orada bir keçi bulunduğunu po ce, yolda bağırır ve ev sahip uyandırır diye keçiyi almaktan “İN geçmiştir. Fakat evine dönünce çiyi almadığına pişman olmuş “İ bu defa da yanina bir ip veya? çuval alarak, sabahleyin tekraf luya gelmiş ve keçiyi alıp götü müştür. İşte küçük Minka da, $ lebi ihtimal, bu arada keçiye hana vermiş olsa gerek. sözler üzerine herkes lodya amcayı alkışladı. * ka ise daha hızlı ağlamıya bsi di: Oradaki kadınlardan birisi dö — Çok doğru, diye bu lâflart dik etti. Ben sabahleyin erken €f ken sokaktan geçerken bir ads! elinde büyücek bir çuvalla yo acele acele yürüdüğünü gördüğ Çuvalın içinden de domuz. sesi andırır bazı sesler-geliyordu”* Çİ HE kasti alter 1 | — Siz Şanılnmndığınıza emi siniz, dedi, dün akşam keçi diy€ hıra kilitlediğiniz hayvan domuz olmasin?. İşte yolda. çs* ln içinde bağıran da bu dom! a dur. Belki dün akşam keçi diyf ze bu domuz yavrusunu yutturei lardır.. Siz de iyice dikkat etmedi domuzu ahıra kilitlediniz!, Makasçı âdeta ağlıyarak: — Anlıyorum ki, ben sizi vet Da çağırmışım.. Benim'dün sEfii ahıra kilitlediğim hayvan demi değil, keçi idi.. Yolda, çuvalın de götürülen domuz yavrusuna nes; herhalde! otuz: da: başka Zil den çalmiş olsalar gerek. Volodya amca da, biraz, yi” gibi oldu: — Kimden çalındığı beni lif. dar etmez, dedi. Yalnız benim ye diğim şu ki, hırsız bir domuz © rak bunu çuvalın içine koymü$, yoldan geçirmiştir. Maamafih bu meseleyi Minkadan da *ah* edebiliriz. Haydi Minka. sen söyle bakalım: Ahırdaki höyvâf cins bir hayvandı?, Keçi'mi i eri muz mu idi?. Rengi nasıldı? Ki wi yağı vardı?, Şayet yanlış malöi verecek olursan seni mesul rim; bak, dikkat et!, Minka, avaş avaz haykır” başladı: — Gördüğüm şey beya? çeri idi, üç te ayağı vardı. dedi. uy, Bu sözleri işiten Volodya * az daha yeniden bayılacaktı: — Hırsızın çaldığı şey oydu. "ge hakkak bir domuz yavrusu idi” ii ayaklı oluşu da bunu göst Hırsız jambon yapmak icin pir * Yağını kesmiş olsa gerek. Makasçı, daha fazla ays*i? mak kudretini kendinde görem Bir patates çuvalı üzerine o'W rak: — Eyvahlar olsun, başımı lenleri gördünüz mü, diye beğ” ya başladı?. Benim güzelim **“ topal bir domuz Yapıp çi Ben #izi boşuna buraya çağı" şım/., Siz ne biçim memursunÜ. Volodya amca Minkays rek: * i ' 4 | (Arkasi Sayfa 8, Sütun Sİ”