A sr. TA Gündelik Gazete ——— TAN Bedere Haberde, fikirde, her de temiz, dürüm, samimi olmak, Marin gazetesi olmya o çalışmaktır. m ABONE BEDELİ si Türkiye Ecnebi e 2800 Er, sl 22 Kn GAy 1400 Er, Wil 400 Kr, say 300 Er, GÜ İS Ke, Yay M0 Ke, Mületlereram pasta #ehadına dahil ol. Buyan memleketler için 20, 16, 9, 35 Vira Ür. Abone bedeli peşindir: Adres doğiş- İsmek 35 kuruştur. Cevap isin mektup Mara 10 kuruşluk pul lâvesi lâzeedir. m a ” | cemo MESELELERİ | Dükkânlar Kaçta Açılır? “Yazan: M. Zekeriya SERTEL Bizde her şey kanunla halledilir. Halkın içtima terbiyesi, hilkümetin i dokunmadıkça kendi işlerini ken- i kendine halletmesine kâfi gelmi- Yer. Her işte hükümetin müdahale. ihtiyaç hissedilişi bundandır. memleketlerde o tenmülün İllettiği işleri bizde kanun halleder. İidiye kadar hayatımızı tanzim e tanmmaüller şarka mahsus itiyat. odan, doğmuştu. Şimdi garplılaşıyo- 1. Hayatımız, yaşayışımız, eğlence timi değişiyor. Fukak hayatımızı azim, eden teamtilleri değiştirmiye t edemiyoruz. Teamüller şarklı kaldıkça hayatımızda da aksaklıklar rillüyor, Dükkünların akşamları muayyen tte kapanması kararı, içtimai ha- Pattmizdaki değişikliğin bir netice- ir. Fakat bu neticenin tahakkuku “sak kanunun müdahalesile müm- in olabilmiştir. Fakat akşamları larını muayyen saatlerde ka- karya alışan halk, İş yerlerini sa- yi, iri açma işini kendi kendine tam- 4) ÇM edememiştir. Orada hâlâ şark İlleri hükimdir. Dükkânlar kaçta kapanır, biliyo hüğulakat kaçta açılır bilmiyoruz. da tin müdahalesine ihtiyaç var. dini iş Kâyatının tanzimi i- ay gi Yerlerinin sabahları açılma sa- tr, Kir nizam altına alınmak gerek aj rlkın geceden istifade edebil. #ncak bununla mümkündür, 5i Yalovada Öğ zamana alt mâbet da İm len bir harabe mey- Sıkmış, Bize burasını gezdirir. m *fsanesini anlattılar, Yunanlıla- | A, Bihar kuvvet ilâhi Herkül ara- karada Yalovayn gider, orada bir- İl, Bün kalır, Yalovanın sihirli suyu yy kanarak kuvvet toplarmış. Müygyetsnne Yalova kaplıcalarınn Saliğir derece zindeği ve gençlik Mi, İhi ve © vakitki insanların buu La »e kadar ehemmiyet verdik- anlattığı için hoşuma gitti. #rkülün kuvveti kaynağı mem- imiş te haberimiz yok. 44 * i Senelik Mekin a alaya Mp, Kanaat Kitaphanesi bana ye- dişi İYatından sekiz, on kitap gön- Mi, ig apların her biri iyi seçil ay, Pasılmış mutena eserlerdi. ti, in kırk beş yılını memle- İr hayatına malzeme yeti$- ii, rireden Kannnt Kitaphanesi Penn Alâ İlk günlerin zevk ve he- dan Nesir hayatına devam edi- a kütüphanemizi dolduran iye. mühim bir kısmını o meş lerin » Bügün de çıkan kıymetli e- de, “<oğu onun çıkardığı kitaplar. Kü Si hayatımız bakımından be ün değil, minnet duymamak müm İİ» YALA, Sa APA: el Kanalları Yapılıyor sip Mliza, | AN) — Hansen bol olan Yap DANİ için © İYİ şekilde istifade hp Maktayı Ya Ve İska kanalları « Bu Süretle, Malatya- taş Meşh, anlğg olan mahsul ve meyva * bat daha artacaktır. # nkılâp mimarisini man- I tıkan mimarlarınıyarat ması lâzımdır. Şüphesiz inki- lâp mimarisini yapacak mimar ların Türk olmaları icap ede- cektir. Ve bu Türk olan mimar ların istihdaf edilen gayeyi te- min edebilmeleri için dvamlı bir mimari faaliyet hayatına kavuşmaları lâzımdır. z Bizde mevcut mimarların yüz- de yetmişi memur, yüzde yirmi be- şi seyyar müteahhit ve yüzde beşi bürolu müteahhittir. Yani sanatte- ki mânasile tam bir mimarlık ya- pan adam yoktur. Halbuki, sanat- te bir inkılâp mevzuubahis olunca ideal ertisilere ve bunların bollu- ğuna ihtiyaç vardır. Fikeimce (in- kılip mimarisinden) evvel, mevcut mimari faaliğetin tens'k ve ıslahı düşünülmelidir. İki sene evveline kadar devam eden mimari müsabakaların bir- denbire arkasi kesilmiştir. Bu ha- lin sebepleri tetkik edilmelidir. Mimari müsabakaların devamı pek hayırlı neticeler vadediyordu. İlk senelerde elde edilen semerele- rin bizi tamamen tatınin ettiği id- dia edilemez. Bilmek lâzımdır ki, sanatkâr ekseriya meyvasını & den evvek tayın 8d3ii. Yâzım gelen makta şudur: Bu memlekette (güzel sanatleri) teşkilâllandıran hangi makamdır? Bu işin mektep kısmını pek yerin- de olarak Kültür Bakanlığı idare ediyor. Fakat, iş bu kadarla bitmi- yor. Gürel sanatler inkılâplerin hâ- dimi olduğuna ve Türkiye de bir inkılâp içinde bulunduğuna göre; hayat içindeki (güzel #mnatlerin) bir umum müdürlükle ölsün taaz- Zuv ve tekemmülü düşünülmelidir. üzel sanatler üzerinde mem- leket büyükleri fevkalâde sözler söylediler. Mimari sahada elân en basit bir mevzu bile bir ecnebi mimara veriliyorsa bunun mesulleri olan biz mimarlarız. Çünkü Türk mimarı, fevkalâde sa» mat kabiliyetine rağmen, içtimai | varlığını henüz tekemmül ettire- | memiş bulunuyor. Türk mimarla- Tı, medeniyetin ve memleketin i- cap ettirdiği derecede ileri bir teş- kilât kuramamışlardır. Ecnebi mi- marların çalışma şartları, mimari jüriler, konkur programları, mim» Yi bürolar Üzerinde metotsuzluğun, teşkilâtsızlığın bütün acılarını çek» tik ve çekiyoruz. Bi» doktor doktorluğu We, bir a- vukat avukatlığı ile (kuvvetli teş- kilât şartları dahilinde) medeni bir insan olarak yaşıyabilirken, Türk mimarının mühim bir kısmı me murluk ve diğer kısmı müteahhit. lik yollarile hayat sürüyor. Iztıraplarımız var, bu rzti- rapların memba: maddi olmak- tan ziyade sanatımızı yapama- dığımızdan dolayı, manevidir. Fakat acılarımız, günahları- mızın mahsulüdür. Hiç kimse den şikâyete hakkımız olma- mak lâzım gelir. Türkiyede muzafferiyetin aka- binde ve inkılâpla beraber geniş bir imar faalletine geçilmiştir. Da- ha o zaman mevcut mlmarların hepsi tecrübeden geçirilmiş, yam- Jan netice, ecnebi mimar getirtmek kararı olmuştur. O gün, bugün, memleketin milyonlarca liralık i- mar faaliyeti için ecnebi mimar ça ışmıştır, Yerli mimarın teşkilâtsız. de üç beş, die: siaY9 *na gö“ hktali zâfına bakınız ki, muvaffak olamadığımız sahamıza getirilen ecnebi mimarların çalışmalarından istifade etmek yollarım bile temin edememiş bulunuyoruz. edeni bir cemiyetin, şehri- ni bizzat kurması bir zaru- Trettir. Muhtelif ve mütenevvi mil İetlere mensup sanatkârların elin- Iı “ir grup, derste profesörleri nkılâp Mimarisini Kim yaratacak ? YAZAN: Mimar Şevki Balmumcu ıhşani özlakasindam ile birarada den çıkan bir şehir kültür hasta- lıkları yaratır. Ancak, memleketin imarı meselesi zayıf sanatkârların ellerine de terkedilemez. Bu işin mimarı bakımından şu suretle hal. Ni lâzım gelirdi: Ecnebi mimarı, yapılacak işlerde teknik bir şef olarak kullanmak ve şehrin karakte- Lokantalarda Peçete Meselesi oktan beri görmediğim bir dosttu. Davet ve »ranm ddedemedim. Hem konuşmak, hem yemek yemek maksadiyle Sirkecide iyi tanınmış lokantalar. 'dan birine girdik. Temiz, beyaz ceket giymiş gar son, sol kolu altında tuttuğu, ve beyazdan krem rengine tahavvül etmiş peçetesini çekti; oturacağı" mız İskemleleri sildi. Ayni peçele ile heyaz örtülü masayı, önümüz- deki tabakları sildi. Sonra, peçete- Yi sağ elinin parmaklarına doladı. Masamızdaki hardakları aldı. Pe- çeteli elini bardaklara sokarak bü- tün kuvvetiyle ovaladı, Peçeteyi kuvvetinin yettiği derecede kirli bardaklara ladı, Yambaşımızdaki masanın kirli tabağı altından çektiği yağ lekeli yemek listesini, müşterilerini a- fırlamasını bilen “bir “mütehas- 4ıs,, gururu ile önümüze serdi. Yi- ne yanıbaşımızdaki masadan, kit- lâh şeklinde blkülmüş birer peçe te alarik önümüzdeki tabaklara koydu. P eçeteyi açtım. Kimbilir kaç kişinin bıraktığı yağ leke- leri daha tamamiyle kurumamış bile, Garsonu çuğırmadım. Fakat, peçeteyi ona doğru fırlattım. İşi bilmemezliğe geldi: — Bir emriniz mi var?. dedi, * — Evet, dedim, Kullanılmamış, Bütün lokantaları, peçete yerine ince kâğnt örtüler bü. lundurmıya mecbtr etmek lâzımdır. Sağlığı korumak için en pratik tedbir budur. temiz peçete İstiyorum. Yapmacık bir telâşla attığım peçeteyi aldı. Ve sanki o yağ leke- lerini bilmiyormuş gibi: — Affedersiniz, efendim. Temi- zini takdim edeyim. Diyerek diğer bir masadan bir peçete getirdi. Bunun diğerlerin- den farkı yağ lekelerinin kurumuş olması idi; bunu da attım, Garson, bu sefer, lokanta sahibi ile konuştu. Bir dolaptan “temiz! peçete çıkardı: — İşte çamaşırdan yeni çıkmış, daha ütüsü hile bozulmamış terte- miz peçete... dedi. Tertemiz (!) peçeteyi açtım. Ken disine, ütünün yağ lekelerini çı karmıya kâli gelmediğini göster» dim, Ütüden evvel peçetenin “yı kama,, denilen bir ameliyeden ge çirilmesi icap ettiğini anlattım. Hülâsa, lokanta sahibinin de bü tün gayretine rağmen “hiç kulla. nılmamış,, bir tek peçete bulmak milmktn olmadı: : — Affedersiniz. Çamaşırdan bu akşam gelecek, dediler. rini verecek eserleri o şeflerin idaresi altında Türk mimarla- rma yaptırtmak, Biz mimarlar bu salim yolu tu- tacak yerde işi gençliğin münkir gururile karşıladık. Seneler böyle geçti, bugün, dün- ya karşısında henüz mimari var. lığımızla iftihar edecek halde de- giliz. Fakat bir çok bitaraf ecnebi mimarları da şehit tutarak iddia eyliyebiliriz ki: kuvvetliyiz. Yeter ki, çalışmak imkânını bulalım. Bugün de ecnebi mimar kullan- mak zaruretinin tevlit eylediği * meseleler zuhür edebilir. Ancak bu kabil işler pek mahduttur. Bu iş leri bizzat mimarlar İyi seçerler. Şüphesiz Türk mimarın (OLDU ĞUNA) kansatile çalıştırmamak, (ÇALIŞMAKLA YAPABİLECE. GİNİ) öğreterek çalıştırmak lâzım» dır. Mimari büroların kurulmasını ve devamını kolaylaştırmak, kon- kurları bir sistem dahilinde hazır- lamak zaruridir. er halde, memleketin gü- zel sanatler siyasetini doğ- rudan doğruya idare edecek, bir merkeze lüzum vardir. Burada muh telif sanat kollarının mümessille- rinden müteşekkil idare heyetleri DUNmAKCIE. Cümhuriyetin ilin kafası için kurulan müesseseler tam bir randı- manla çalışıyor. Beden terbiyesi İşleri için metotlar tesbit edilmiş, kanunlar çıkarılmış, teşekküller yaratılmıştır. Ruh terbiyesi işi i- çin mevcut mektepleri ikmal ve it- mam edecek teşkilâta ihtiyacımız var. Yerli mimarın dilekleri bunlar olmalıdır, n peçete meselesi, bana me- rak oldu, Yalnız Sirkecide değil, Beyoğlundaki lokantaları da birer birer yokladım. Birkaçı müs- tesna, hepsinde ayni şekli bul dum. Ve hep şu basit usulle ba- zırlanmış peçeteler: | Müşterilerin kullandığı peçete- ler çok buruşmuş bir hal aldıktan sonra hiç yıkanmadan ütüden ge- giriliyor. Bazı lokantalarda buna bile lizum görülmüyor, Sadece katlanarak istif ediliyor ve üzerle- rine ağırea birşey konuluyor. Ve bunlar. “hiç kullanılmamış temiz | peçete,, olarak önümüze getirili- yor. Yani birçok kişi elini, sakalı- nı, bıyıklarını, dudaklarını ve bel. ki de dişlerini temizledikten sonra ayni bez parçası yıkanmadan, te- mizlenmeden, dezenfekte edilme- den olduğu gibi “tertemiz,, diye 8- nümüze seriliyor. Meselenin en feci tarafı şu: Böy le yerlerde peçete yerine temiz kâğıt istediğiniz zaman “yoktur, diye vermiyorlar veya veremiyor- lar. Hattâ Sirkecide, bir lokantada “biz bu kadar temizlik yapabili. riz. İşine gelmiyen bize gelmesin,, tarzında halkı ve belediyeyi hiçe sayan küstahça cevap karşısında kaldımı. B U peçete İşini umumi sağlık bakımından çok mühim bul. duğum için bu kadar uzattım. Alâ. kadarlaren bunun için düşünülen Şareyi bilmiyorum. Fakat benim aklıma gelen tedbir, diğer bir çok memleketlerde tathik edilen tarzı bizde de mecburi kılmaktır. O da şudur; Birinci sınıf lüks ve çok pahalı otel ve lokantalardan başka diğer pır ter döktüğü bir zamanda $u kesilmesi, Beşiktaşın Kerbelâya dön- mesi demektir. Susuzluğun sebep ol- duğu nice nice âfetler vardır, hastalık, yangın vukuunda mahalle- lerin cayır tayır yanması, tifolu has- taların ve sair banyoya şiddetle muh- Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel Beğiktaştan bir kari şikâyet edi- yor, Günün saat on birinden üçüne kadar terkos suları kesiliyormuş. “E. ğer borularda bir bozukluk varsa bu. Bu gece yapsınlar, diyor. Temmuz sıcağında herkes çıpır, şi- m Pislik, taç hastaların tedaviden mahrum kalması, bu yüzden bir çok zarar ve ziyan, Sanki belediye bunu bilmiyor mu? Bu hakikatleri ilk mektep tale- hesi bile hayat bilgisi dersinde öğre- niyor. Suyun faydalarımı, susuzluğun zararlarını bir tanesine sorun, bakın size nasıl su gibi anlatır. 2 Bilmek haşka, bilinenleri hayata geçirmek başkadır. Her memlekette su tesisatında bozukluk olabilir. Bun lar tamire ihtiyaç gösterirler. Fakat evvelâ kabul edilmiş bir prensip var. dır ki, insanı sudan, havadan, gıda- dan mahrum etmek hiç okimsenla hakkı değildir. Hele bu hiç kimse be- lediye olursa, bir şehir halkının ba en tabii ihtiyaçlarını temin etmeyi üzerine alan bir müessese olursa, 0- nun şehrin bir mahallesini bile su- dan mahrum etmiye hakkı yoktur. Bilâkis aksini temin vazifesidir. Ta. mire muhtaç olan tesisatın, halka za- rar vermiyecek bir şekilde tamiri ev- velden düşünülür, tedbirleri alınır, halk bu bozukluğun tamirinden ha- berdar bile olmaz. Yahut halk, evvel den haberdar edilerek, belediyenin temin edeceği kolaylıklardan istifa- de ettirilir, Yoksa, suyu kes hükmü- nü yermek, ve bu yüzden halkı zarar n sokmak bence cüzi mesu- liyeti haiz bir vâkıâ olsa gerek. Kanunda bunun yeri var mı, yok mu bilmiyorum. Fakat âmmenin vic» danında verilen Küküm “bozuk olan sade burular değil, zihniyet ve pren- siplerdir.,, hükmüdür. Beşiktaşlı kari diyecek ki, #mme- nin vicdanı şöyle hükmedermiş, böy- le hükmedermiş bana ne, hen sustz- luktan boğuluyorum. sen şu realiteyi gör. Kealite şudur ki, Beşiktaş saba- hın saat on birinden, günün Ücüne kadar susuzdur. Ne diyeyim, Allah Beşiktaşlılara sabır versin. SAMSUNDA: Mahsul Vaziyeti İyi Samsun (TAN) — Son haftalarda bol yağmur yağması çiliçinin yüzü. Bü güldürmüş, kuraklık tehlikesini ortadan kaldırmıştır. Bafra taraflarında bazı mıntaka- lar ant bir Çekirge baskınına uğra muş, fakat vilâyetçe alınan tedbir. ler sâyesinde bir zarara meydan bi rakılmamıştır. Pek çok çekirge öl dürülmüştür. DİYARBAKIRDA ; Hastane Pavyonu Bitiyor Diyarbakır (TAN) — Nümune hastanesinin geçen kış yanan büyük paviyonu yeniden © yapılmaktadır. Dicleye bakan bir set üzerinde inşa edilmekte olan paviyon pek yakın- da bitecek ve asri tesisati ihtiya ede. cektir, bütün lokantalarda, sırf bu is için hazırlanmış sıhhi ince kâğıt örtü ve peçete kullanılmasını mecburi yapmalidır. Bunlar, kullanıldıktan sonra bu. ruştuğu için İster, istemez satılır, bir daha bir müşteriye verilmesii ne imkân kalmaz. Bizde böyle kö- ğtlar yoksa, kâğıt fabrikalarımız bunu hazırlıyabilirler, Gösterdiğim © çareyi belediye doğru bulmuyorsa veya tatbiki daha kolay diğer çareler varsa, be lediyeden rica ederim, bunları tat bik etsin, ne yapıp yapsın. halkın sıhhatini korusun. Peçete namı aj tında kullanılan kirli böz parçası ile hem iskemle, hem masa, hem ta. bak, bardak temizlenmesinin 0 önüne geçsin, M.M. i ş i , # j