Piryu © YAN R Dünya Kupası Maçları Tahminimiz Gibi Çıkıyor İTALYA - MACARİSTAN MAÇI NASIL BİTECEK? İtalyan muhacimlerinin Fransız kalesine köşelerden soktukları iki gol. kul maçlarının neticeleri hakkın da şimdiye kadar yazd ile Macaristanın kalacak a - Brezilya ve Macaristan - İş alarının muhtemel ne- Bugüne ka ın çarşıya uy- mamazlığını görmedim. Fakat şu İtalya - Macaristan ma- çını düşününce, taşları ay ir pirincin banda olduğu ordum. tedenberi İtalyan futbo- bir meylim var, Ama, Ma- car futbolünün de arada bir harikı lar yaptığını biliyorum. — İtalyanla- rm meazzalarını, Ferrarilerini; Pio- Ialarını, gazetelerden takip ede ede, muhtelif münakkitlerin görüşlerine göre ur ede ede ezberlemiş bulunuyordum. Bir maçın herhangi vaziyette onlardan ne bekleneceğini aşağı yukarı kestiriyordum. Kıymet leri hakkında bizim oyuncularınki ka dar fikrim olan o 3 Italyan ortasına mukabil Macarların Şaroşilerini de gok iyi biliyoruz. Başlı başına de oynıyan Yüne kar; bir takım halin 6 hükuk doktorunun, karışık bir davayı tahlil eder gibi futbol oynadığını bütün Avrupalılar yazıyorlar. On yedi yaşlarında iken genç Macar milli takımile İstanbula gelen Şaroşi, daha © zamandan saha da müstesna bir oyuncu olduğunu is bat etmişti. Aradan geçen senelerde mütemadi üüste koyduğun üye Avru panın eşsiz futbol artisti lâkabını aldığını da gazetelerde okuyoruz. Milimetrelik ölçülerle paslar veren böyle bir oyuncunun sağ ve solun - daki arkadaşlarına nasıl fırsatlar ha zrlıyabileceğini düşündükçe, İtsl - yan tek seçleisi Pozzonun bugün - İerdeki halini tasavvur ediyorum. Eminim, Pozzonun İtalyan milli anlarile ağarmış sa? larına Şaroşi kâbusu bir demet ak da ha ilâve etmiştir. Hangisi kazanır? Dünya kupasının #insl maçını Pa- riste oyniyacak olan İtalyan ve Ma- car milli takımlarının alabilecekleri neticeleri hesaplamanın pek güç ol- duğuna yukarıda işret ettim. Oku- yucularımı her mühim maçtan ev- vel bir tahmin yazısına alıştırdığım için mesleki mecburiyetle bu işte de kanaatimi bildireceğim. Bu defski çarpışmada İtalyan mil- H takımının pek tehlikeli dakikalar geçireceğini peşinen yazayım. Her - halde birçok vakalar adamakıllı sıkı Dahası var, her büyük final gibi bu maçın da tebiatile pek sert cere- hakem birkaç oyuncuyu dışarı çıkar! mıya mecbur olacaktır. nm tahmin -| lerde aldanmadım. Final müsabaka- | relerinde rakiplerden birinden bi nin kıymetli oyuncularının sakatlık ını evvelce yazmıştım. Dün de, veya hakem kararile oyundan hariç| a kurşun. dünya|ihna nazaran iki terafın şansımı ölçe| İmeyi münasip görüyorum. Yani oyunun lik veya ikinci dev- i kalmıyacaklarına göre mükayesemi- zi yapacağız. Biliyoruz ki, İtalyan ta kımının golcü elemanları içinde en tehlikelileri üç ortalarıdır. Bu üç ortaya vereceğimiz numara- ların yekünu Macarların o Şaroşi ve Toldilerine vereceğimiz numarala - rın yekünunu acaba £ Bir mühâcime ve takımın batları- na numara verirken her ha her kusuru dikkate alarak kıymetlen dirmelidir. İtalyanların sağ iç meazzalarile s9l iç Ferrarileri maharefçe on numara ahırlar. Sağ iç müessirlik bakımından dokuz alır. Sol içe yedi numara ver-| eçer mi? te emsalsizdir. Tam numarayı 12 far redersek 12 numara alır. M: sekizi geçmez samrım. Şu halde yekünumuzu böyle yapa- | bilir: Maharet 10 Müessirlik Mea>za Ferrari Piola Sol açık Sağ açık 4382 Buna mukabil Macar takımının hü cum hattı da 80 numaradan pek â- şağı düşmez. Musvin hatları vasati kıymet İti- barile biribirine pek yakındır. Müde #aalarını ve kalecilerini de öyle adde debiliriz. Böyle hesaplarda şanslarını mü - #avi gördüğümüz iki takımdan han- Bisinin galibiyeti hak edeceğini he- saba ve ölçüye vurulamıyacak mâ- nevi kıymetler tayin edecektir. ae Brezilya ve ondan orveç ve Fransa maçların eğ yeceğine hükme- Yorgun oyuncuların bislerinden ve kalplerinden doğan ateşe adalele ri uyamadığı vakitler kıymetlerin - den çok kaybedeceklerini, asabiyet. ten âdeta acemileşecekleri fenni na- zariyelerle isbat edilmiştir. Halbuki Macarlar İsveçlerle yap. tıkları karşılaşmada ve ondan evval- ki maçlarda İtalyanlar kadar yıp - ranmamışlardır. Bu suretle İtalyanların Macarlar- dan daha fazla olduğu muhakkak o - lan hızları daha taze küvvet önünde İbocalıyabilirler. Aklımdan geçenleri daha fazla uzatmamak için bir kısa hülüsada kanaatimi toplıyarak diyeyim ki; Oyuncu ve kavga çıkması gibi, hâ- diseler müstesna olmak şartile iki tarafın galibiyet şansı müsavidir. Ancak İtalyan ve Macar takımln- İtalyanın şansı; Düriya kupası son maçında normal şartları taşan hâdiselerin çıkmıyaca- MN Pe rının maç günündeki talihleri yüz de on beş nisbetindeki ebedi rolü- nü oyniyarak neticeyi tayin ede - tektir. Eğer iki tarafın talii de mü Maçından Çekilmesi Geçen hafta Şeref stadında Be | şiktaşla yaptığ ber kal d maçında gerek o- yun esnasında, ve üç üçe bera- gerekse maçtan sonra oyuncularının maruz kaldı | Bi şiddet ve spor ruhuna mügsyir | munmelelerden dolayı Güneş klü bünün Şild maçlarından çekildi- gini ve Beşiktaşla tekrarı lâzim | gelen müsabakaya ge! ceğini İİ slskadarlara bildirmiş olduğunu evvelce yazmıştık, Güneşin birtakım akisler do- Zurması pek tabii olan bu sarari- na karşı Beşiktaş klübü ikinci re isinin dünkü gazetelerde bir be- yanatı intişar etti. Bu beyanata nazaran bü zat geçen haftaki hâ- disatı — Beşiktaş İİ normal hareketi tabii olarak fazla görmemektedir. Bizim gibi bütü o maçta hazır bu lunanların da garibine gitmesi muhtemel olan bu iddiayı ileri sürüp mütaleasını istediğimiz Gü neş idaresinden selâhiyettar bir zat bize dedi ki: l mak İstemiy ş nünde Güneşlileri yaralamak kas | diyle vurulan tekmelerin, oyun» dan Sonra sıhadan uyrlanı Gümeş lilere karşı yapılan hasmane taş- kınlıkların tekerrüründen kork- bu hareketlerin Beşikt bü || mesul rükünleri tarafından “nor mal” yani tekerrür edebilir şey- ler telâkki edilmesile meydana çıkmış ve bu beyanat karar ve kanaatlerimizi takviye etmiştir. Güneş klübü sporu dünyanın | anladığı gibi temiz ve dürüst şe- kilde yapmaya karar vermiştir. Bu imkânın şüpheye girdiği hal lerde spor yapmamayı, sporu ve | sporcularımızı harcamaya tercih | ederiz. Yunan Muhteliti Dün Geldi Pazar günü Fenerbahçenin 30 un- cu yıldönümü münasebetiyle yapıla- cak merasimde Fenerbahçe takımı ile oynıyacak olan Yunanistanın en kuvvetli klüplerinden Enosis ile Pa- hatinâlkos muhteliti dün 20 kişilik bir kafile halinde şehrimize gelmiş- tir. Yunan Futbol Federasyonu Âzala- rından M. Paksinatis'in riyaseti al- tında gelen kafilede Enosisten 9 Pa- natinaikoslan 8 oyuncu bulunmakta- dır. Kendilerile görüştüğümüz Yunan hı futboleular çok kuvvetli oldukları mi ve İstanbulda yapacakları karşı- laşmalarda iyi dereceler almıya çalı şacaklarını zaten Yunan milli takımı demek olan bu kadronun buradaki te maslarında fena derece almasına İm- İkân olmadığını çünkü karşılaşacak. Jar: takımların nihavet bir klüm takı- mi olduğunu ileri sürmektedirler, Yunanlıların. yukarıda yazdığımız iddialarına göre Pazar günü yapıla- cak Fenerbahçe karşılaşması çok çetin olacak ve Türk #utbolünü tem- sil eden Sarılâcivertlilerin galip gel meleri için çok çalışmaları icap ede- cektir. ————— —— sav ise, maç berabere biter. Uzatı sır veya bir daha oynanır zannın- dayım, || ği veçhile yaş tashihleri gibi İevvel evlenmesinde haddi Medeni Kanunumuzda Husule Gelen Tezat (Başı 1 incide) edilmiş ve erkeğin 18 ve kadının 17 yaşını bitirmiş olması halinde mü- him bir sebebe mebni İstisnai olarak ikametgâh kantonu hükümetinin mü sandesile, ve ana babanın veya vasi- nin rızası olmak şartile evlenebilece ği tasrih olunmuştur. Tecrübelere göre memleketimizde kadın ve erkeklerin inkişafı diğer ba zi memleketlere nazaran daha erken vâki olmakta ve ekseriya erkenden evlenilmekte olması ve bu maksadı in için Adliye Vekil ollara tevessül edilmesi nazarı iti- bara alınırsa evlenme yaşının indi- rilmesindeki isabet aşikârdır. Ancak bu vesile ile burada nazarı dikkati celbetmek istediğimiz bir nokta vardır: Halen mer'i olan 88 inci madde hâkimin 15 yaşını ikmal etmiş olan bir kadın veya erkeğin 3 || fevkalâde hallerde ve mühim bir se- bebe mebni evlenmesine müsaade €- debileceği beyan edildikten sonra â- na ve bâba veya vesinin de dinlene- ceği ilâve edilmiş olduğu gibi yap lan tadilâtta da 15 yaşını ikmal etmiş olan bir erkek veya 14 yaşını ikmal etmiş olan bir kadının mühim bir se bebe mebni evlenebilmesine hâkimin müsaade etmesi için yine önce ana ve babayı veya vasiyi dinlenmesi şart olduğu beyan edilmiştir. Hâki- min evlenme yaşından evvel mühim bir sebebe mebni evlenmeye müsaa- de etmesinden önce, ana babayı veya dinlemesi hâkim için bunların riyetini tazammun etmiyeceği Binaenaleyh 88 inci in ettiği evlenme yaşın dan (erkek için 17, kız için 15) evvel evlenmesine müsaade için bir kız ve ya erkök tarafından vuku bulan ta- lep « ve müracaat üzerine hâkim bu çocuk üzerinde velâyeti haiz ana ve babayı dinledikten sonra bunlar mü him bir sebebin mevcudiyetine rağ- men, herhangi bir saik, ile çocuğun evlenmesine raz: olmasalar bile hâ- kimin evlenmeye müsaade etmiye sa lâhiyeti olabilecektir. Ana babanın rey ve mütülealarına muhalif olarak hâkimin bir çocuğun kü bir küçüğün evlenme yaşından zatında mühim bir sebep mevcut olduğu bal de una babasının herhangi bir kapris neticesi olarak buna muvafakat et- memeleri mümkün ve muhtemeldir Böyle bir balde hâkimin velâyet mi || ömmesini ana babanın velâyeti has- sasına tercih etmek makul olabilir. Fakat acaba 17 yaşını ikmal etmiş o- lup pta henüz 18 yaşını bitirmemiş olan ve binaenaleyh henüz reşid ol- mıyan bir erkek ve keza 15 yaşımı bitirmiş olup ta henüz reşid olmıyan bir kız hâkimin müsaadesine hacet olmaksızın evlenebileceğine ve bu evlenme için 90 ıncı madde hükmün- ce yalnız ana ve babasının rizası kâ- fi olmasına göre ana baban riza- dan imtinaları halinde hâkim böyle evlenme yaşını ikmal eden ve fakat henüz reşid olmıyan bir çocuğun ev- lenmesine müsaade edebilecek mi- dir? Kanun 91 inci maddesinin 2 inel fıkrasında vesayet altında bulunan bir mahcurun evlenmesine vasisinin rizadan imtina takdirinde mahcu- run mahkemeye müracaat edebilece- ğini beyan ettiği halde bir küçüğün evlenmesine ana babasının rizadan imtina halinde küçüğün mahkemeye müracaat edebileceğinden bahsetme miş olması itibarile müellifler küçü- ö ebu hakkı tanımamakta, küçüğün evlenmesinin hakkında hayırlı ve fay dahı olup olmadığım ana babanın hâ- kimden daha iyi bir sürette takdir &- debileceği müütaleasında bulunmak- tadırlar. Bu mütalea kabul edilirse kanunumuzun 88 inci maddesile 90 ıncı maddesi arasında bir tezat ve mübayenet göze çarpar. Çünkü 88 inci madde hükmüne “göre henüz evlenme yaşını ikmal etmemiş olan bir küçük, ana ve babası razı olmasa bile, mühim bir sebebin mevcudiyeti halinde he- kimin kararile evlenebildiği de 90 ımeı madde hiikmüne nara- ran evlenme yaşını ikmal etmiş olupta henüz reşit olmıyan bir ço- cuk, mühim bir sebep olsa bile, ana babası razı olmadıkça mücer ret hakimin kararile evlenemiye- cektir, IKİ TALİH Mahmut Yesari Yazan : ki de şayanı kabul görülebilir. Çün-| bal MAEEETEETİYAKEATEAT > Temiz kan yavru kurt köpeğinin gece gündüz, vara yoğa, havlama- ları, yalnız köşktekilerid eğil, kom- şuları da rahatsız etmiye başla - mişta. Köpeğin. sahibi, köşkün gedikli misafirlerindendi. Yavru kurt kö- peğe söz söylenmesine değil, yan gözle bakılmasına bile tahammül edemiyordu. Onun hatırı için, köşk tekiler, seslerini çıkarmıyorlar - dı. Gel gelelim, ha yan komşular: — Susturun şu köpeği! Diye açık açık şikâyet lardı. Temiz kan olmasına rağmen, bu yavru “kurt - köpek,, kurtluktan çok köpekliğe çekmiş, yanşak bir kırma köpekti. Sokaktan adam ge- çirmiyor, horlıyor; zincirini kopar- lacak kadar gererek, kedilere sal- dırıyor; uçan kuşa havlıyordu. Köpeğin sahibi de anlamıştı, yav ru kurt, kulübesi ile birlikte, bah- çenin sağ nihayetine sürüldü. Sokaktan geçen köpek meraklı- ları, duruyor, yavru kurda bakı- yor, onu çok. beğeniyorlardı. Ba- zan, müsaade alıp bahçeye girerek köpeği yakından görmek istiyen » ler de oluyordu. Köpeğin sahibi, bu gönül tanımı- ediyor- cins köpek yor, hayvanın yaşını, soyunu, 80- punu anlatıyordu. Bir gün, avci mı, yoksa, sadece cins köpek meraklısı mı, pek an- lıyamadığım, yaşlıca bir adam, kö- peğin sahibi — Bu hayvana yazık oluyor, de- di. Öbürü, heyecanla sordu: — Neden? İyi bakılmıyor miu? Yaşlıca adam, köpeğin yattığı yeri, tüylerinin kırkılışını, tasma- sını, zincirini, önündeki, su, ye- mek kaplarını bir bir gözden geçir- mişti — Fena bakılmadığı anlaşılıyor, amma, bununla iş bitmez. Köpek, hakikaten, çok cins. Yalnız, terbi- ye etmek lâzım. Terbiye edilmiye- cek olursa, kötü huylar kapar, soysuzlanmıya başlar. Avrupada, cins köpekleri terbiye eden mek- tepler vardır. Mademki meraklısı- nız, biraz parayı gözden Çıkarın, köpeği mektebe gönderin. O zaman köpeğin, tamamile değiştiğini gö- İ receksiniz. Böyle cins köpeklerin, yalnız sahiplerini ve yakınındakileri tanıması kâfi değildir. Başı boş bi- rakılmıya da gelmez, vahşileşir, kurtlaşiverir. Köpeğin sahibi, bu sözleri dik - katle dinliyor, ve aklı yatmışa ben- ziyordu; / nununun 96ncı maddesi bir küçüğün evlenme yaşından evvel mühim bir sebebe mebni evlenmesine salâhiyet- tar makamın müsaade edebilmesi İ- çin de yine ana babanın rizalarını sart kılmakta olduğundan işaret et- tiğimiz tezat mezkür kanun için va- İrit değildir. Binaenaleyh kanunumu un 88 ve 90 ıncı maddelerini telif ve bu hususta muhtemel tereddütle- ri izale etmek için fikrimizce ya hâ- kimin evlenme yaşından evvel mü- bim bir sebebe mebni evlenmeğe mü saade edebilmesi için Isviçre Kanunu Medenisinde olduğu gibi ana babanın da rizalarını şart kılmak yahut he- nüz reşit olmamakla beraber evlen- me yaşını bitirmiş olan bir küçüğün evlenmesine ana ve babasınm riza- dan imtinaları halinde küçüğün hâkl me müracaata hakkı olacağını ka- Mehazımız olan Isviçre Medeni Ka İ nunda tasrih etmek lâzımdır. | ZER SUEUE KAN BASA SEAN — Evet, terbiye edilmsi Bazı gün, ben bile, güç zaptedi- yorum. Birkaç gün sonra, temiz kan yavru kurt köpek, mektebe gön - derilmiştir * Açlıktan kaburgaları çökük, t- marsızlıktan tüyleri diken diken, kırçıl merkeple, evlere su taşıyan çocuk, bir sabah, hesap istemiye köşke gelmişti. Evde benden başka kimse yok » tu. Bu haber, çocuğun zeki bakışlı, parlak siyah gözlerini bulutlandır- maştır — Geç mi gelirler acaba? — İstanbula indiler, ancak ak- sama dönerler. Çocuk, içini çekti: — Bu, çok kötü oldu. — Neden çocuğum? — Ben, bugün, aşağı köydeki pa- zara gidecektim. Onun: “Pazara gidecektim!,, de- yişinde, öyle bir ağır başlılık var- dı ki, “pazar, a, bir “iş, bir “alış veriş,, için gideceğini emen anla dım. — Pazarda ne yapacaksın? Zeki bakışlı, parlak siyah gözleri kadar, sesi de tatlıydı: — Pazarda, her şey, buradakin- den ucuzdur. Her hafta pazara İk her, evin erzakını alırım. On bir, on iki yaşındaki bir ço- cuğun: “Evin erzakını alırım", de- mesine de gülmedim, gülemedim. — Çocuğum, adın ne senin? — Enver. — Şimdi yaz tatili, diyelim. Ki şın mektebe gidiyor musun? Enver, bahçenin solu ilerisinde» ki tepenin üstünde görünen küçük, dört köşe yapıyı gösterdi: — İlk okulu bitirdim. Kolu, yanma düşüyer: — Orta mektebe girecektim, gi- remiyorum ki. — Neden çocuğum? Enver, acındırmak istiyen bir ta- virla değil, omuzlarına aldığı y kün ağırlığım bilen bir büyük in- san gibi konuşuyordu: — Ben, dört yaşında iken ba- bam ölmüş... Ansma, kız kardeşi- me, bana, dedem bakıyordu. O da öleli iki yıl oluyor. Üç odalı bir &- vimiz var, Yazları, iki odasını ki- raya veriyoruz. Kışlık kömü: müz, üstümüz, başımız bundan çi» kıyor. Gündelik ; yiyeceğimiz icin de, ben, evlere su taşıyorum. Bahçe“ mize mevsimine göre, bakla. en- ginar, mısır, lâhana ekiyoruz. Üç tane de yemiş ağacımız var. Ben, mektebe gidersem, su satainam ki Sonra, annemle, kız kardeşime bah çe işlerinde, kim yardım eder? * Zavallı küçük Enver; talih de- nilen kör, ve hilkate karşkı nan- kör kuvvet, seni, mektebe gönderi” miyor! Sonra Hiç!. Talihine küs, çocuğum!