——— 18-6-938 TAN Gündelik Gazete miniğim TAN'ın hedefi: Hubarda, fikirde, her- #eyde temiz, dürüst, samimi olmak, karlin © güzetesi olmıya | galışmaktır. di ABONE BEDELİ - Türkiye Ecnebi 1400 Kr, 1 Sene 2000 Kr, 180 Kr, GAY 1800 Er, 400 Kr, Sây 800 Kr, 150 Kr, JAy 300 Kr, Milletleraran porta ihadına dahil ol- uyan memleketler için 80, 16, 9, 3,5 Hira dir. Abone bedeli peşindir. Adres değiş- tirmek 26 kuruştur. Cevap için mektup İara 10 kuruşluk pulilâyesi lâzımdır. —————— — GUNUN MESELELERİ Turizm Hakkında Yazan: Vedat TÖR Turizm Bürosu Reisi fİktırat Vekâletine bağlı olarak yeni kurulan turizm büroru reisi Vedat Tür, bir tamim münasebetile turizm hakkın - daki düşüncelerini şöyle anlatıyor:) Matbuat Umum Müdürlüğünde | çalışırken bir gün Norveç Turizm Bü rosu Reisi beni ziyaret etti. Kendisi- ne müdürlüğün yabancı dillerde yap- tığı neşriyattan bir kolleksiyon tak- dim ettik. O, bunlara bir göz attık. tan sonra, dedi ki: — Siz, bu neşriyatınızla gâyet kuvvetli bir turizm propogandası ya piyrosunuz. Cevap verdik: — Neşriyatımız belki dolayısile tu rizm için de faydalı olmaktadır. Fa- kat doğrudan doğruya turizm ile iş-| tigal etmek vasifelerimiz âvasında değildir. O, şöyle mukabele etti: — Çok yazık. Biz, Norveçte resm *n üç senedenberi turizm işlerine el at- muş bulunuyoruz. Bu kadar kisa bir zamanda aldığımız neticeler ve ve rim hayrete şayandır. Halbuki Nor- veç, tabiat bakımından fakir, coğ - rafi vaziyeti bakımından da turizme gayri müsait bir vaziyette bulunmak tadır. Eğer siz, bir kıt'a denebilecek kadar çeşitli iklim ve tablatınıza, bir (milne-memleket) denebilecek mani eee Genie Ke nize ve gayet müsalt olan cöğrafi va. ziyetinize dayanarak sistemli bir tu- rizm faaliyetine girişecek olursanız, pek kısa bir zamanda Türkiyeyi -ken di tabirini kullamyorum- “par excel. lance bir moda - turizm memleketi” haline koyabilirsiniz. , Bu müşahedenin ne kadar ohjektii ve realiteye uygun olduğu meydan. dadır, Ananevi turizm memleketlerinde bacaklarının ahenkli biçimini hâlâ İstismar etmiye çalışan bir Mistenget hali Bayatlamış ve bıkılmış ol. manın endişesini taşıyorlar. Ve bu- nu, bir takım festivaller, sergiler, kon Ereler ve otostratlar vesair vasıta - larla makyajlamak istiyorlar. Ve hiç Süphesiz ki, bunda Mistenget gibi de muvaffak oluyorlar, Fakat Türkiye, turizm hukımın - dan tam münasile taze ve bükir bir Yarlıktır. Bütün eksikliği tuvaletini tamamlıyamamış ve kendisine turist TAN Afyon istihsalâtını beşeriyetin ihtiyaçlarına göre tanzim ve tahdit eden Cenevre afyon büro- sunun bu yeni istihsal sahaları ve Kartelin gayrimeşru faaliyetleri karşısında sükütu ve bitaraflığı insaniyetle kabili telif değildir. Türkiyede tahdit edilen İstihsal, ancak mıntaka ve pazar değiştir. miş, kapatılan fabrikanın yerine Kartel rakipsiz faaliyete geçmiştir. i i Mademki afyon ihtiyacın fevkinde olduğu için tahdit edilmişti, bu yeni istikisal pazarlarının Ku- rulmasına neden müsaade edildi? Beynelmilel muahedeler neden tatbik edilmedi? Aşağıdaki yazıda bu iş etrafında çevrilen entrikaların içyüzünü bulacaksınız. İK Eyoji Meselesi Ve Beynelmilel Mukaveleler E mperyalizm tarihinde afyo- nun büyük bir rolü vardır. On yedinci asırda Hindistan, İngil- tere için büyük bir afyon istihsali sahası, Çin hudutsuz bir ihraç pa- zarı idi. 1796 da Çin, afyon İtha- Hn! menetti, bu defa afyon kaçak olarak Çine girmiye başladı. 1839 da Çin hükümdarı bu kaçakçılığın önüne geçmek için tüccarın elin. deki afyonu toplattı, bu da İngiliz. leri Çine karşı harp açmıya sev- ketti. 1848 - 1856 - 1858 dek! af. yon harplerine Fransızlar ve Ame. rikalılar da iştirâk ettiler. Bu harp- lerden sonra Çin de Afyon ekmi. ye başlalı. İngilizler, Çinlilerin afyon İstihaalini men' için insani &- melleri ortaya sürerek Çinde af- yon Istihsalini tahdit ettiler, Af- yonun beşeriyete muzır olduğu id- diasile büyük bir rakibi ortadan kaldırdılar. Çin, yine eskisi gi- bi İngiliz afyon istihsalinin pazarı oldu. “pi ürkiyenin afyon meselesi ve tâbi olduğu beynelm'lei mu kaveleler, bu Çin hikâyesini ha- tırlattığı için, bu küçük mukaddi. meyi yapmıya lüzum gördüm. 1928 den sonra afyon !stihsal ve wmracına karşı bu insani öepheler tekrar hârekete geldiler. 1912. 1925 Lâhey mukaveleleri, 1931 Ce nevre mukavelesi afyon ticaretini beynelmilel kannularla hudut altı- na aldılar, 1933 de Cemiyeti Akvamın w- yuşturucu maddelerle mücadele bürosu bu nevi müskirata karş harp açtı, birçok memleketlerde afyon istihsali o menedildi, ancek tıbbi sahalarda kullanılacak mik. tarda afyon istihsaline mtisaads e- dildi. Bunu temin için milletler a- rası bir anlaşma yapıldı. Faka: bu anlaşmaya İngiltere ve İran gir. mediler. Türkiye bu anlaşmıya da- hil olduğu için, büyük mikyasta istihsalâtını azalttı. Beşeriyete zarar vereh madde- lerin ticaret emtiası olarak kul. lanılmasını men, İnsanları para- lize ve demöralize eden bu âfet- lerle mücadele, çok insani bir iş tir. Fakat insaniyet namına İstihsal mıntakalarını, pazarlarını bir ta. m bir çeki düzen vermemiş olması. ar, Başka bir tabirle denebilir ki, tu- Jizm endüstrisinin bütüm ham mad- ve cevherleri memleketimizde Mevcuttur, Yalnız. bunun sentezini Yapacak olan fabrikayı kurmak 1. Kimdir, Her endüstri şubesinde olduğu gi » turizm endüstrisinde de ham mad. b 'erin ve cevherlerin evvelâ tes - "ti, bunların kaliteli bir istihsale el. yerli bir şekilde işlenmesi ve sonra ai maksatlı bir tarzda terkibi, e zamanda da bütün bu ameliye- tanzim ve realize edebilecek esas iç anlarının yetiştirilmesi, muhi - büt Piyasaların hazırlanması ve e bu işlerin icabettirdiği orga - ma zonun kurulması çalışma prog. e ana hatlarını teşkil ede - Da, Maş 'Yayı böylece ortaya koyunca, iy, atın bu mühim memleket işi Yüz, alım, adım tahakkukunda ne bü lay küvvet olduğu kendiliğinden m! barla, yeni büromuz, matbu in Sıcak himayesine, müsbet ve dü i ikazlarına daima muhtaç oldu müdrik olarak ve bu alâkanın raftan bir tarafa nakil, emperya- lizm tarihindeki hâdisenin bir te- kerrüründen ve devamından baş” ka bir şey değildir. Tıpkı 1858 de- Ki Çin hikâyesi gibi, Bu ftibarla beynelmilel mukaveleler, afyon is- #hsalâtını azaltmamış, afyon istih- #al edilen mıntakaları ve Pazarları değiştirmiştir. B ugün dünyada istihsal edi. len afyonun miktarı hak- kında istatistik yoktur. Fakat tıp ta kullanılan yüksek morfinli, af. yonların miktarı takriben 450 ton. dur. Bu miktarın 300 tonunu Tür. kiye verir. Bu da afyon Istihsaji, nin Türkiye için ne kadar mü. —————— esirgenmiyeceğinden emin bulunarak vazifesine başlamıştır. Büromuz, bir taraftan turizm işle- rinin İcabettirdiği organizasyon şek li ve turizm bölgeleri üzerinde etüt hazırlıklarını yapa dururken, diğer taraftan da bu yaz, sonbahar ve kış mevsimlerinde bugünkü imkânlar da hilinde yapılabilecek ucuz, maktu ti atlı ve toplu memleket gezileri üze- rinde tetkkilerini / ilerletmeke ve bir turlem mecmüasının malzemesi- ni toplamaktadır. him olduğunu gösterir. Türkiye. de afyon istihsali sahası o kadar geniştir ki, Türkiye arazisinin dürt- te üçü nisbetindedir. Türkiye, Av- rupa, Amerika, Japonya fabrika- larına imal edilmek üzere afyon ih- zaç eder. Türkiye, afyon müsteh- liki olmaktan ziyade afyon müstah sili ve ihracatçısıdır. Türkiyenin 1928 de afyon ihracatı 419,503 ki» Jogram, 1929 da 519,615 kilogram, 1930 da 347,441 kilogram, 1931 de 262,007 kilogram, 1932 de 219,457 kilogram, 1933 de 414/783 kilo- gramdır. Afyon, Türkiyenir” Iktı- sadi servetlerinden en mühimmi. nİ teşkil eder. Buna rağmen Tür- kiye, tâbi olduğu beynelmilel mu- ahedeler mucbince İstihsal sahast- ni dörtte bire indirdi. Istihsal saha ları kapanınca, afyonla geçinen binlerle köylü aç kaldı. Devlet, mü- him bir varidatim kaybetti, Türkiye, beynelmilel muahedele- ri imzalamazdan evvel, afyon ih- racatından elde ettiği seney! vasa- ti 5-6 milyon lira miktarındaki d&- vizden mahrum olmuş, alım ve satı min tahdidi köylünün kazancını hemen de dörtte bire indirmiş, iş- sizlik mühim bir şekilde artmıştır. Türkiyenin sırf insani bir hiz- met uğrunda katlandığı fedakâr. ık, beşeriyete, beklen faydayı te- min etmiş midir? Bunu anlamak f- çin afyon isihsalini meneden bey- nelmilel mukavelelerin, beynelmi. lel âlemde tatbikini gözden geçir- mek lâzım. İhan mikyasında en çok af- yon işliyen o memleketler Almanya, Fransa, İsviçredir. Bu memleketlerdeki fabrikalardan mü him bir kısmı 1928 senesinde af- yon rekabetine karşı koymak, imsl ettikleri oc?aların #atiş fiyatlarını tevhit etmek üzere “Convention İn- ternational Opiacas,, kartelini kır- dular. Bu karteli kuran fabrikalar E. Merck - Durmstadt, Hoffman Laroch et co. Berlin, Knoll A. Z. Lüdvigshafen, İ. H. Böhringer Shö- ne » İngelheim, Tohmac - Vind En- den, Böhringer Sböne 1, M, L, İL Mannheimvaldhof, Sandoz - Bale, Hoffmann Larache et co, Bâlo, Z. and H. Smith Ltd, J. F, Maclerlan and co, London, Laboratoire Clin Comer et Cie. Paris, London, Ste, de Comtoir central des Alcaloldes, Paris, Rechehehes chimiguos et d” Application © endüstrlellen (o (Sor - chap) Paris, Mederlandsche coca infabrik - Amsterdam'dır. B u fabrikalar karşılarında en büyük rakip olan Türki. yeyi, ve Türkiyede kurulan afyon fabrikasım buldular. Türkiye at - yonları yalnız miktar itibarile de- Bil, kodaini fazla afyon istihsal et- mek itibarile de diğer fabriknla- Fa ve memleketlere rakip idi. Con- vention İnternational Oplaces kar. teli bu büyük takibi ortadan kal dırmak için “Türkiye aleyhinde propagandaya başladı. Türkiyenin en büyük afyon müstahsil! olduğu, bu mahsulü diğer memleketlere ka- çak olarak soktuğu, dahilde halkı afyonla zehirlediği gibi propagan- daları Cemiyeti Akvam, bilhassa A merikahlar üzerinde müessir oldu. Yazan: Sabiha Zekeriye Cemiyeti Akvamın Cenevredeki ü- yuşturucu maddeler bürosu kar- tellerin tesiri altında dünüya mik- yasında afyon istihsalinin tahdidi, ancak tıbbi ihtiyaçlara cevap ve- #ecek miktarın istihsali için mü- cadeleye girişti. Bir taraftan Cemiyeti Akvam afyon bürosu, bir taraftan kartel. ler bütün dünya efkârı umüumi. yesine Türkiyeyi afyon ve bundan mamul zehirleri dünyaya veren yegâne memleket olarak göster « mek için ellerinden geleni yaptılar, Gayet geniş mikyasta propagan- dalar yaptılar. Dünya efkârı umu. miyesini, bilhassa bu meselede pek hassas olan Amerikayı Türkiye a- leyhine çevirdiler. Türkiye, bütün dünya efkârı u- mumiyesini ve bu meyanda Ame rikayı tatmin için beynelmilel mu- kâveleler imzalamıya ve kartelle. rin kurduğu plânı kabule mecbur oldu. ürkiye beynelmilel mukava. lelerle girdiği taahhüt neti- cesinde evvelâ İstanbulda kodain çıkaran fabrikayı kapattı. Dahil. deki afyon Istihsali ve ticaretini tanzim için İktisat Vekâletine mer- but uyuşturucu maddeler inhisa- rını kurdu. İnhisar, dahilde muta- Yastıtların, muhtekir tüccarın e- dinde istismar edilen müstahsili, bun Jarın istismarından kurtarmak, ve kartelin rekabeti neticesi düsen afyon fiyatlarını yükseltmek eme dile işe girişti. Fakat kartel, istih. $al fiyatlarını müstahsilin emeği- hi koruyamıyacak bir derece indir. di. 1931 senesinde mahsulün bol ol- ması da fiyatların düşmesine se bep oldu. 1931 kânununda İstan- bulda kilosu 40,15 liraya satılan af- yon, haziranda 14,5 liraya, 1033 te 4,5 liraya düştü. Bu kartele karşı koymak, 150 bin müstahsili korü- mak ihtiyacile teşekkül eden inhi sar Avrupa ve Amerikaya afyon veren Yugoslavyanın da ayni ih- tiyacı duyması Üzerine iki hükü- met 12 nisan 1932 de müşterek af- yon satış mukavelesini imzaladılar, ve müşterek bir afyon inhisar: te sis ettiler, Her iki memleketin Dro« gist afyonlarını satmak üzere bu müşterek inhisarın merkez bürosu İstanbulda kuruldu. 1934 ie işe başladı. Cenevre bürosunun müdahale #inden evvel, İsviçre, Türkiyeden 500 sandık afyon alır, bu on fab- rikadan mürekkep kartel, bunun kârını taksim ederlerdi. Türkiye de tecessüs eden fabrika, kodain (- mal ettiği için bu fabrikalarla re- kabet ediyor, #iyatları yüksek tu- tuyordu. Kartel, Cenevrede mi- essir olup İstanbulda fabrikayı ka- pattıktan sonra fiyatları istediği gi- bi düşürdü. Bu suretle kartel, en büyük rakibi Türkiyeden kurtul. muş oldu. I nhisarlar idaresi, bu müş. kül vaziyet karşısında, Yu- göslav merkez bürosile müştereken kartelle (o müzakereye giristiler. Merek - Darmistadt, Clin Comar, Hoffmann Laroch fabrikaları mü. messilleri İstanbula geldiler. Bu müzakerelerden hiçbir netlöe çık. madığı gibi, Pariste yapılan konuş- malardan da bir netice çıkmadı. Kartel mümessilleri Türkiye - Yu- goslavya anlaşmasındaki maksatla telif edilemiyecek tekliflerde bu - Tunmuş ve Clause de baise'li fiyat- ları ileri sürmekle beraber, Türki- yeden alacağı afyon hakkında hiç- “ bir taahhüde girmemiştir. Kartel, bir taraftan merkez bürosile ko- nuşurken, diğer taraftan müstahsil memleketlere başvurarak rekabet vaziyetleri ihdas etmiştir. Müzake- relerin arkası kesilince merkez bü- rosu sabit bir fiyatla serbest satış usulünü kabul etmiştir. Kartel £ab- rikalarından merkez bürosile fik defa temasa geçen Alman fabrika- larıdır. Türkiye, bu defa her fabrika fle ayrı ayrı görüşmek mecburiyetine düşmüştür. Beynelmilel mukave - leler, Türkiyede istihsal sahalarını tahdit, bir çok müstahsili aç bırak- mak bahasına temine çalıştığı afyon tahdidatına mâni olamadığı gibi, bu kartelin, bütün afyon is- tihsaline, ticaretine, imaline hâki- mwiyetini temin etmiştir. Merck Darmstadt fabrikası, kar telin idari cepheden merkezi ma- hiyetindedir, B u kartel, Cenevre uyuşturu- cu maddeler bürosunda bil £Uil fanliyettedirler. Cenevra uyuş- turucu maddeler heyetinde her fab- rilkkanın iki müdürü, murahhas ola. | rak bulunmaktadır. Hattâ Cenev- re bürosu afyon fabrikaları müdür- lerinden müteşekkildir, denebilir. Kartelin yaptığı kaçakçılığa Cenev- re şimdilik sessizdir. İnsani gayelerle teşekkül eden Cenevre uyuşturucu maddeler bü- Tosu, Türkiyenin dörtte üç nlsbes tinde afyon istihsal eden minta- kalarını insaniyet namına tahdit etmiştir. Fakat Uzak Şarktn Man- cukuo, Yobeo, Macaristan, Dani - marka, Polonya, yeniden müstah- sil vaziyete geçmişlerdir. İran hay- nelmilel mukavelelere tâbi olma- dığı için, bu yeni teşekkül eden is- tihselci memleketlerle — beraber, Türkiyedeki afyon o muvazenesini bir kat daha bozmuşlardır. Türki- yede köylü aç ve sefildir. Devlet, 4-5 milyonluk dövizini kaybetmiş. tir, Fakat insaniyet hiçbir şey ke. Zanmamıştır. A #yon istiksalâtını beşeriyetin ihtiyaçlarına göre tanzim ve tahdit eden (Cenevre afyon) bü- Tosunun bu yeni istihsal sahaları 6 sl GÖPÜŞLEP Günün Mühim Meselesi *““ Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel Bu başlığı görünce herkesin aklı- na, Hâtay meselesi, Çin - Japon har- bi, Cümhuriyetçi İspanya ile faşist İtalya ve Alman mücadelesi, faşist- lerin serbest limanları bombardı manı, sivil halkı öldürmesi, Çekos- lovakya ve Alman gerginliği, Maca- ristanın bir ikinci Anşlus olma ha- sırlığı, ademi müdahale komitesinin iktidarsızlık hastalığı, Cemiyeti Ak- vam korkuluğu ve daha bunun gibi bütün İnsanlığın nazarını üzerine çeken mlihim meseleler gelir. Amma, benim yazacağım günün mühim meselesi bunlardan hiçbirisi değildir. Kadın, erkek, çocuk, me- mur, tüccar, işçi, herkesin alâka ile takip ettiği mühim mesele Derbend cinayetidir. Hidiselerin ehemmiyeti kendi kül tür seviyemize göre değişir. Derbend <inâyetiyle alâkadar olanların belki de yüzde sekseni yukarda yazdığım meselelerin hiçbirisiyle alâkadar de- ğildir. O meselelerle alâkadar olan. lar da Derbend cinayetiyle alâkadar değillerdir. Bir entellektüel sordu: — Bu Derbend cinayetine ne de çok ehemmiyet veriyorsunuz. Âdeta günün en mühim meselesi oldu. Sa- rişin kadın kim? Bu istifhamı çöz. mek için kariler, dikkat ediyo- İrum, gazeteyi açar açmaz evvelâ bu elnayeti okuyorlar, aralarında bunu konuşuyorlar. Daha mühim mesele- ler yok mu? Halkın hislerini istis- mar ediyorsunuz. | Mühim meseleler başımızdan yu- karı, Dahile bakarsak, derin derin düşünür, harice bakarsak, korku. dan, hayretten, hicaptan, nefretten yüzlümiz kıpkırmızı olur, kat bü- tün bu meselelerin hiçbiri, kütlele- rin nazarinı üzerinde teksif etmiyor, Derbend cinayetini herkes, hattâ siz de okuyorsunuz. Çünkü içinde sır var, Karanlıkta kalmış noktalar, ucu çözülmemiş düğümler, sarışın esmer, meçhul kadınlar, müphem mesele- ler, İşte bu dalga dalgu yükselen müpbemiyet, karanlık bulutlar ara. sına saklanan sır, ekseriyet kütlesini ui sırrı çözmiye sevkediyor. Roman değil, hakiki hayatta bir hâdise, İn- Banın tecessüsünü harekete getiren, ekseriyetin alâkasını üzerinde topli- yan hâdise. © Bu mühim bir hâdise midir? Hâdi- #elerin ehemmiyeti herkesin seviye» i Bir entellektücle iyeti yoktur. Fukat gazetenin karii yalnız entellektüel ler değildir. Gazetede bu hâdiseler- den bahsedilmemesini İstiyen enlel- lektüeller yalnız kendileri için gaze- te istiyenlerdir. Gazeteyi kendi dü- şünüş ve fikirlerine tahsis etmek is- tiyenler, yalnız kendileri için gazete çıkaranlar, halkı istismar etmiş ol. mazlar mı?... Gazele herkesin malı. dır, Bunun üzerinde tesahübe hakkı» mız yoktur. İnsanların hislerini, te- mayüllerini, zevklerini, alâka mer- kezlerini inkâr eden entellektüelle halk arasında derin bir uçurum var- dır. Entellektüel tepeden aşağı bak. tığı için, halkın hiselerini, tema lerini, ihtiyaçlarımı göremiyor. Hal- kı, entellektüele çıkarmak, daha w- zun bir zaman için ütopidir. Entel. lektüel lütfen tenezzül edip halka inerse, Derbent cinayeti yanımda, halka faydalı daha başka şeyler de okutmıya muvaffak olur, İnsanın mahiyetini, meçhule karşı olan te- mayülünü, tabiatin verdiği hassala- rı inkâr edemeyiz. ——————— insaniyetle ne dereceye kadar uy- gundur? Mademki, afyon ihtiyacın fevkinde olduğu için tahdit edil. mişti, bu yeni istihsal pazarlarının kurulmasına neden müsuade edil di, beynelmilel muahedeler neden tatbik edilmedi? Bu suretle kiyede tahdit edilen istihsal, an- cak mıntaka ve pazar değiştirmiş, kapatılan fabrikanın yerine kâr- tel, rakipsiz faaliyete geçmiştir. Bu sebepledir ki Türkiyedeki afyon meselesi, 1058 de geçen Çin hikâyesinin bir ayni, empervalizm tarihindeki afyon mücadelelerinin başka bir mekân ve zaman içinde bir tekerrürüdür, ii ip 5 i