—— 15-6-938 TAN Gündelik Gazete TAN'ın hedefi: Haberde, fikirde, hare #eyde temiz, dürüst, samimi olmak, kariin gazetesi Oolmiya o çalışmaktır. lek ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi M00 Kr, 1 Sene 200 Kr, 750 Kr, GAY 1500 Er, 400 Kr, 8 Ay 400 Er, 150 Kr, 1 Ay 20 Er, Milletlerarası posta fitihadına dahil ol- miyan memleketler için 30, 16, 9, 3,8 ira dır. Abone bedeli peşindir:. Adres değiş- #irmek 25 kuruştur. Cevap için mektup lara 10 kuruşluk pul ilâvesi lâzımdır. - ————— GUNUN MESELELERİ | || Harp Psikozu Yazan: M. Zekeriya SERTEL Bütün milletlerde bir harp pesiko- zu teessüs etmiştir. Harp korkusu, bir vakitler milli izzeti nefse dokunur zannedilen hâdiselere karşı bugün lâ- kayt kalmayı icap ettirecek kadar i- lerlemiştir. İspanya sahillerinde Franko tayya- releri sekiz, on İngiliz ticaret gemi- | sini batırdılar. Evvelce böyle bir te- cavüzü İngiliz hükümetinin hazmet- mesine imkân yoktu. Hiçbir şey ya- pılmasa, bu tecavüzde bulunan mâine | leketin sahilleri abluka edilir, Timan- | larında bahri nümayişler yapılırdı. Bugün İngiliz kabinesi, İngiliz hay- Tağını kotumak için tedbirler düşün- mekle meşguldür. Fakat şiddete mü. rTacaat etmiyeceğini peşinen söyle- mektedir. Bu soğukkanlılık yalnız harp psi- kozu ile izah edilebilir. Fakat eski siyaset terbiyesi gör- müş olan Lolt Corç bu soğukkanlılığa | tahammül edemiyor ve bağırıyor: “Ispanya sahillerinde Ingiliz ge - mileri batırılıyor, ve İngiliz gemici. | leri öldürülüyor ve batırılıyor. “Biz ne yapıyoruz? Biz mütered- dit küçük protestolur gönderiyoruz. Tıpkı yuvam başkaları — tarafın- dan tahrip edilen korkak bir kuşun ağaç üzerinden bunu seyredip kaç- ması gibi. anama İmanunun venteatn “Ne pakittenberi Jngiliz aslanı bu hale düştü? Ikide Bir gönderdiğimiz bu küçük protestolar bütün dünya- YG bir alay mevzuu oluyor. Alman- İar buna gülüyorlar, İtalyanlar gü Diyorlar, hattâ Amerikalılar gülü - yorlar.,, İngiliz hükümeti Loit Corç'un tas. vir ettiği gülünç vaziyete düştüğünü bilmiyor ve hissetmiyor. Biliyor ta. bil. Fakat harp korkusu omu şimdilik Frankoya bile göz yummıya mecbur ediyor, Dünya, cidden ne garip oldu? * Bu Sokakları Yıkayamaz mıyız ? İstanbul deniz kenarındadır. Şehir tepeler üzerine kurulu oldu. Ru için sokakları inişli ve meyillidir. Yani ufak bir himmetle yıkanmaya vkalâde müsaittir. Halbuki İstanbulun pisliği bir dar- I haline gelmiye başlamıştır. Yaza giriyoruz ve her tarafta halka | İtiyaten tifo aşısı Yapıyoruz. Aca- || her şeyden önce bu sokakları yı- Yamaz mıyız? Avukatlara, Resmi Daire- e İş Takibi Hakkı Verilmesine Bir İtiraz amutayda yeni bir avukatlar ka- |)! mu müzakere edilmektedir. “ i kanunun avukatlara tahsis e$- haklar ve imtiyazlar arasında mi dairelerdeki münazaalı işleri €tmek te vardır. l tali müşavirler ve muakkipler ce lü bu noktayı kendi faaliyet sa- Ty tatil eder yolda bulmuş ve ha eliği ve bastırdığı bir Jâyihayı ma aolarımıza, diğer alâkası olan çamura ve gazetelere göndermiş. me gönderilen sureti okuduk ve t Küla,,, Prensip bakımından O haklı mag ukatlık, fertle hükümet ara Ye, Hünasebetleri kolaylaştırmak 1, pun ve usulleri bilmiyen vatan- My korumak (ihtiyacından doğ- eğ Mali kanunlarımız bu hu- başlı başına bir ihtisas sahası lArkası; Sayfa 8, sütün $ te) | uhim Bir Adalet Meselesi Temyiz Mahkemesi Umumi Heyeti Kararına lttiba Mec- buriyeti, Hâkimlerimizin Istiklâlini İhlâl Etmiyor mu ? YAZAN: Avukat Dr. Münip Hayri Ürgüplü - Sayın Adliye Vekilimiz Şükrü Saracoğluna saygı ile ithaf - T ürk Teşkilâtı Esasiye Kanununun o S4 üncü maddesine göre mahkemeler müstakildir. Fakat acaba Hu- kuk usulü muhakemeleri ka- nununun 429 uncu maddesinin son fıkrası kanaatimize ve ya- zımıza mevzu teşkil eden bu mukadds esasa münafi de- gil midir? Bu suale cevap ver- meden evvel atıfta bulunduğu- muz frkrayı göz önüne koya- İm: “Heyeti umumiyeden sâdır olan kararlara ittiba mecburi- dir.,, B u hükmü ve manasını iyice anlamak için şu kısa izahat vermek lâzımdır: Temyiz Mahke - mesi bir hükmü bozar. Hükmü bo- zulan mahkeme bu nakza uygun ka rar verip vermemekte serbesttir. Fakat uyğun karar vermezse mah- kemenin bu son kararı Temyiz u- mumi Hey'etince incelenir ve umu- mi Fey'et ittiba mecburiyetine ka- rar verirse bu takdirde hükmü ve- ren mahkeme artık kararında ser- best olmayıp Temyiz mahkemesi- nin kanaatı dairesinde karar ver- ik erine alâkadar yaahköme kararında İsta etmeyip de nakız dairesinde karar verirse mesele yoktur. Zira kanaatının yalnış olduğunu bizzat da anlâmiş ve kararını değiştirmiş demektir. “Günün Adamları Sigmund Frued O | 30 yıldır dünyanın her tara- fında adı kâh sevgi, kâh antipa- | ti ile anılan bir adam vardır: Profesör Frued. Bugün tam 80 yaşında bulunmaktadır. 20 ya- şında iken Londrada kimse tara- fından tanınmıyan bir talebe idi. Yavaş yavaş meşhur oldu ve 1905 te rüyaların menşei adi nazeriyesini ilân © ederek bir çoklarını uyku uyumaktan kor. kacak hale getirdi. Kendisi Psi koanaliz'in babasıdır. Viyana ilk zamanlarda kendisine inan- mak istememiş, fakat Zürih mektebi muhafazakâr ruhiyat- çıları onun nazariyelerini kabul edince Viyana da işin farkına varmıştı, Frued bütün hayatını işe ver- miş bir adamdır. Senelerce gün- | de 10—11 saat çalışmış ve ge- celerini de yar yazmakla ge- | girmiştir. Bazan kâğıt ta oynar. | Goethe'nin eserlerini okumak- tan zevk duyar. Frued şimdi Londrada bir mültecidir. TAN Fakat isrardan sonra ve bilhassa “umum! hayet kararma itti- ba mecburidir.” fıkrasına bina- en karar vermesin! biz yalmz Teş- kilâtı Esasiye Kanununun 54 ncü maddesindeki ana prensibe aykırı değil, ayni zamanda kuvvetli man- tıka ve milli şuurümuza da muga- yir telâkki etmekteyiz. bu va ziyetle artık mahkemenin kanaati hilâfına ve mecburen rey verdiği farzolunabilinir. Halbuki “içtihad ile içtihat hakzolunmaz” kaidesi değişmez Ve el sürülmez bir esas- tır. Temyiz mahkemesi hukuk usu- lü muhakemeleri kanununun 429 uncu maddesindeki imkânı istimal ederek nakzettiği kararı, hükmü vermiş olan mahkemeden başka bir mahkemeye gönderdiği takdirde bu mahzurun bertaraf olunacağını düşünmek kabil midir? Değildir. Bir kere tatbikatta bu imkândan istifade edilmediği görülmektedir. İstifade edilmiş olsa bile gönderi- len mahkemenin ergeç ittiba mec- buriyetinde kalacağını gözönünde tutarak serbestçe kanaatini izhar etmekten mahrum bulunacağını dü şünmek pekâlâ kabildir. Şu halde bu imkâna da mültefit Bir gözle bakmak kabil değildir. P eki ne yapmak lâzımdır? Temyiz Mahkemesi icabin- da hâdiseyi yeniden ini tetkik et- sin, şahitleri bizzat mı dinlesin? Böyle bir hal Temyiz Mahkemesi. min İşlerinin uzamasına âmil olmaz mı? Dolayısile de temyiz teşkilâtı mın özünü kaybetmesi ve bu teşki- lâtın büyümesi neticesini de tevlit etmez mi?, Temas ettiğimiz prensip o kadar azizdir ki mahkemelerimizin istik- lâli mefhumu uğuruna tekmil bu mahzurları ve külfetleri bile göze alabiliriz. Faket bu fedakârlikla. rada hacet yoktur. Külfetsiz ve zahmetsiz ve hattâ işlerin daha ça- buk görülmesine bile imkân vere- cek bir şekilde meselenin alli ka- bildir. Şöyle ki: Umumi heyet ka- rarım bizzat verir ve bu karar da infaz olunur, Şayet bu heyet ka- rarını vermek için bir şahidin şa hadetine veya bir vaziyetin yerin de tetkikine kani olursa sadece bu mmm a İŞLERİ G Bi ÖNÜL Adliye Vekilimiz Şükrü Saracoğlu eihetlerin fkmalini mahkemeye bil diri res” denilen bu gibi hususat hük- mü vermiş olan mahkemece ikmal edilir ve yine Temyiz Umumi He yetidir ki bilâhara tekemmül ettiri Jen bu hususatı da gözönünde bu- Jundurarak kararını verir, u bahsettiğimiz esas; pren- sip itiberile İsviçrede ve Aliyi pelin inanmaları ikrimizde yalnız değiliz. Nitekim İngilterede Temyiz Mahkemesi hâ- diseyi “en fait et en droit” yani hâ disenin hem esasını, ve hem de te- ferrüatını tetkik ve halleder; diğer bir söyleyiş ile yukarıda derpiş et. tiğimiz noksanları da bizzat ken. disi tamamlar, Bu izahatımıza şu- nu da katalım ki: Gerek İsvicred. ve gerekse Almanyada Temyiz D. rel Hususiyelerinin verdiği karar: lar nihaidir, yani kat'i hükümdür. Umumi Heyet bir dairenin diğer bir hususi dairenin vermiş olduğu bir karara muhalif karar vermesi halinde ve onun tarafından vâki İsteğe binaendir ki, içtima eder ve karar vetir. Bu suretle muhalif noktal nazar izhar etmeyi düşünen dairel hususiye diğer daire kara- rına karşı saygılı ve ayni zaman- da Temyiz Mahkemesi camiasının mukarretatındaki insicam namına da hassas hareket eylemiş olur. Bu bahsettiğimiz sistem sa; n de hem mahkeme usulleri basitleş- “instructions supplömenisi- * tirilmiş olacak ve hem de adaletin sürati temin edilmiş bulunacaktır. Yine bu sistemin kabulü neticesin de tashihi karar vaziyetleri de ken- diliğinden refedilmiş olacak ve bu sebeple de ad “atin daha çabuk yü rümesi imkânı tahassül eyliyecek- tir. Bu fikir elyevm mer'i esasatı- mıza da büsbütün aykırı değildir. elo AYI 7 Ashabı Kehf ?*“ Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel n uyku hasta- lığına tutulduğu tarih, ilk işe başla dığı gün mü, daha sonra mı pek ma- lâm değil, Fakat bu uyku hastalığı ihinde hâd devre girdiği bugün sabit oluyor, Beykozun etrafı ağaçlıklı Ortaçeş- me denen yerinde bir gün minimini- cik bir ev yükseliyor. Bunun yanın- da bir tane daha, bir, bir daha, gel İzaman, git zaman kocaman, 300 evli bir mahalle meydana geliyor. Yuva- larını kuran zevk sahi adamlar, bunların etrafına 150 binden fazla ağaç ve fidan da dikiyorlar. Fakir Beykozun içinde yeni, mütevazı, hemen de bir köy ortaya çıkıyor. Hükümet bu yeni mahalleye (Or- taçeşme - Yenimahalle) ismini vere» rek kütüğüne geçiriyor. Belediye me murlari gelip harıl harıl evlere nu- mara takıyorlar. Maliye memurları kanuna göre, evlere vergi kesiyor. Tapu dairesi, mülkiyet (sahiplerine tapu senedi veriyor, siciline geçiri- yor. Belediye nizama aykırı yapılan evlerden, beş lira ceza alıp, sahiple. rine makbuzlarını veriyor. Evkaf mü hendisleri bu yeni mahallenin ha. ritasını çizip belediyeye gönderiyor- lar. Eh, buraya kadar işler yolunda, ni. #amında., Elbette bir ev yapılırken belediye gelir kontrol eder. Yanlış hareket edenlerden ceza keser, yapı esnasında yıktırır da, Hükümetin, be- lediyenin kontrolü altında yapılan bir mahalleye isim takması da gayet tabii. Tapu dairesi, nümerotaj me- murları, evkaf mühendisleri, hepsi, hepsi kanıma göre hareket ediyorlar, Diyecek yok. o Fakat İstanbul belediyesi yakalan» dığı uyku hastalığından uyanır gibi Filhakika: Hukuk Usulü Muhake- meleri Kanununun 438 inci mad- desinin 3 üncü fıkrasındaki bileme göre Temyiz olunan karar ©sas iti barile kanuna muvafık olup aricak tatbikati kanuniyede hatâ edilmiş veya kanuna muhalif görülen hu- $us hakkında tekrar tahkikat ve muhakemat icrasına Temyiz mah- kemesince lüzum görülmemiş olur sa bundan dolayı Temyiz Mahke- mesi, temyiz olünan kararı nak- zetmeyip bu ciheti tadil ve tashih etmek suretile tasdik eder. İşte bir esas ki temyiz mahkemesine ve- rilen hüküm üzerinde tadilât ve tashihat yapmak hakkını bahşet- mektedir, U vuu bahis prensipi İsviçrede ve Almanyada olduğu gibi kabul et- mekle Teşkilâtı Esasiyenin 54 ün- cü maddesindeki esası koruyacak ve bu suretle de inkılâp rejimimi- zin herhangi bir fikir üzüntüsüy- le karşılaşmamasını temin etmiş o- Yacağız. zerinde işlemeye çalıştığı. İN Evlenmede Muvaffak Olmanı zamanlarında arkadaşı ve sikinti. İı zamanlarında dert ortağı olabi- liyor musunuz?. Evlenme muvaffakıyetli olursa, dünyanın en mesut, en makul, en sevimli işidir. Evlenmenin muvaf. fak olması için de birtakım mühim noktaların varlığı lâzımdır. * Her evlenmede sevgi bulunması Şarttır. Sevgiyi yaşatan ve devam ettiren ise insanların selim hisle- ridir, - * Muvaffak olmuş izdivaç neye derler?. Kadn aradığı kocayı, ve erkeğin aradığı kadını bulması de- mektir. Siz bunlardan biri misiniz? Bu suali kendi kendinize sorunuz. Eğer samimi surette “evet” diye biliyorsanız muvaffak olmuşsunuz demektir. Eğer muvafık cevap ve- remiyorsanız, belki de aşağıdaki fi kirler size yardım edebilir: * Kocanızın veya karınızın boş * Kim kime hükmedecek? Bunu münakaşa etmek bile lüzumsuzdur. Mesut bir izdivaçta hayatı beraber yaşamak şarttır. * Ne söyliyeceğinizi ve ne vakit söyliyeceğinizi biliniz. Herkes ö- nünde biribirinizin fikirlerine ve sözlerine daima taraftar ve müza- hir olunuz. rg Anlaşma muvaffakıyetin anahta ndır. Zevklerde benzeyiş anlaşma Yı kolaylaştırır, fakat kâfi veya şart değildir. Sempati şarttır. Hele. bir tarafın sevgisine karşılık ver- mek ilk şarttır. * Karşılıklı cazibe olmadıkça ey. n Şartları lenmemek daha iyidir. kaybetmemek için vücütçe, Kafa. ca, veya hareketçe hiç bir zaman babayani olmayınız. Karşılıklı sevgi, saygı derecösi- ni bulursa çok daha iyi olur. * Karşılıklı itimat ta mühimdir. Fakat bulunması en güç olan şart- tar. İtimat olmaksızın sevgi yaşa- yabilir, fakat ev yaşayamaz. * Her meseleyi ve her mevzuu g- çıkça konuşunuz. Bilhassa pafa, ahlâk, çocuk meselelerin! serbest çe münakaşa ediniz. Aranızda lü. zumsuz ve gizli anlaşmamazlık kal masin. * Daha birçok şeyler arasında bil. hassa şunları yapmama; dikkat e. din. “Karım zaten demişti”, yahut LArkası: Sayfa 8, sütun $ te) miz kanaatlere dayanan mev) oluyor. | Sekiz sene devam eden bu uyku- dan uyamıp gözlerini uğuşturuyor, bir de e görsün?. Bu mahallede ya- pılan evler ruhüstiyesiz yapılmış. Ka nuna aykırı hareket edenlere karşı kanımu tanıtmak elbette ki, belediye nin vazifesidir. Hemen kaleme sarılı- yor, hane sahiplerine tebliğ geçiyor: “Beykozda Ortaçeşmede bilâ ruh. sat yapı, ve yollar kanununa &ykırı olarak yapmış olduğunuz binanın bir hafta zarfında tarafınızdan kaldırı). ması, kaldırmadığınız takdirde yapı ve yollar kanununun 13 ncü maddesi mucibince, belediyece kaldırılarak, masrafının satılacak enkazın bede- linden, fiyat etmediği takdirde tah- ili emval kanununa “tevfikan tahsil edileceği ihtar olunur.., Bu tebliği alan ev sahipleri dona kalıyorlar. Bu binalar yapılırken he- lediye gelmiş, görmüş, nizama aykırı hareket edenlere ceza kesmiş; tapu, senet vermiş. Hükümet ad takmış, maliye vergi kesmiş, her şey beledi. yenin gözü önünde geçmişken, al küreği eline, yık evini kumandasma elbette ki, boyun eğmemişler... Bi- zim hakkı müktesebimiz var, diye, et yak cıyak bağırıyorlar, Nasıl bağır. masınlar. 1000 kişi sokakta kalıyor. Kim bilir hayatlarında ne kadar e- mek ve kudret sarfederek kurdukları binaları kıymadan, gözleri yaşarma- dan nasıl yıkarlar, Yıkmamak olur mu, sen yıkmasan ben gelir ocağına incir diker, evini başına yıkar, enkazını haraç mezat satar, bu da yetmezse malına da ko- narım ha.. diyor. Hem de elini kanu» na basarak haykırıyor, Kanun... Hak ve adaleti ölçmek 4. salâhiyettarların eline verilen hu kantar, hilekâr, esnafını kullandıkları hileli terazi midir? Deniz üzerine ev yapılması memnu iken Kalamışta de- nizi kucağına almış bir ev yükselir, kanun terazisi tam tartar, Beykozda üç yüz tane ev belediyenin gözü &- nünde yapılır, seneler geçer, ondan sonra kantarın yanlış çektiği anlası- (hır. Bu ne biçim kantar, ne biçim ni. zam, ne biçim kanun... Bu acaba belediyenin uykudan w- yanışı mı, yoksa hastalığın yeni bir buhranı mıdır?