Yİ Gm : i © , BİZDE ATLETİZM Çene Yarışında Kırılan Rekorlar Sahalarda, beynelmilel temaslar. Birçok mıntakalarda atletizm aja- da, bulâsa spor alanında atletizm iş-|nı olmadığı gibi müsabaka alât ve e leri istenilen hızla ilerliyemese bile |devatı da yoktur. bu işi idare edenlerin çene yarışında| Geçen sene yapıldığı tebliğde id- geri kaldıklarım iddia edemeyiz. & İdia edilen müsabaka adedinin 222 Türk Spor Kurumunun resmi ga- | ve bunlara iştirak eden atlet miktarı zetesinde her hafta erkânın biribiri-İ nın 3234 olduğunu görünce hayrete ni metheder şekilde bir taraftan mü-|düşmekten kendimizi alamadık. Tür mekkitlerden öc, diğer taraftan ver-| kiyenin en kesif atletizm mıntakala-| meden ücret almak için yazdıkları)rı İstanbul. Ankara ve İzmirdir. Bu- makaleler bu yarışın en son şeklidir. | radaki atletizm durgunluğu ise göze Bunları şimdi tebliğ şeklinde gaze-| çarpacak (o derecededir. Şu halde telerde de görmiye başladık. nerelerde cereyan ettiği ve hangi Bu tebliğlerin mahiyetini ortaya|pist üzerinde yapıldığı cümlenin koymak için atletizmin Türkiyede ilerlediğini iddin etmekte oldukları- mı söylemek kâfi bir şehadet olur. Bundan iki sene evveline nazaran artık bir heyulâ haline girdiğinde meçhulü olan bu müsabakalar ade- dinin 222 yerine 565 olmadığına ve vapura yetişmek için köprüde koşan ların da ilâve edilerek müsabık ade dinin 9562 ye iblâğ edilmediğine mü- R Beşiktaş - Güneş Şilt Maçı Bugün disler okuduk. Her işte muvaffak olanların bir) Mesai saatleri çok güzek bu. | rahatlığı bir mevkii ve imtiyazi o-| | »a hiç kimsenin diyeceği yok - lur. Talebeler bütün sene çalışırlar, || ©9r- Çünkü yazın günler hayli imtihanlarını geçenler bu mevsimde | | #sundur; bir memur, meselâ sa- rahata kavuşurlar, Senenin yorgun- || bahin saat beş veya altısında luğunu, didinmelerini dinlendirirler. | | Kalksa saat 8,5 a kadar her işini Hocalar da öyledir. Tatil zamanı ne || bitirir ve vazifesine yetişebilir. fes alırlar. Bir nevi kalafata çekilir-| (| ( Fakat kış günlerine gelince; ler. Demirden, tahtadan gemilerin | İl vaziyet değişir. Evvelâ bu saat- bile kalafat ve istirahat vakitleri/İ te iş başında bulunmak müş- vardır. | küldür. Çünkü İstanbul, hudut Bizde her nedense futbolcuların | İl ları çok geniş ve dağınık bir şe tatili, mevsim nihayeti idarecilerin | İ hirdir. Vilâyetin muhtelif daire- yarım saat dehi ciddice düşüneme-| İllerinde ve semtlerinde çalışan dikleri bir mevzudur. memurların ekserisi şehrin uzak Bugün Güneş — Beşiktaş takım- | İ yerlerinde otururlar. Kış günle- ları şu havalarda tekrar karşı karşı- | İl rinde ancak sekize yakın sabah ya gelecekler. Yarınki maçı seyrede /İ olduğuna zöre, bir memurun sa cek ve oyniyacaklara, Allah sabrı | İlat 85 ta vazifesi başında bu - Cemil ihsan eylesin! Demekten baş- || lunmasi imkânsızdır. ka çare yoktur. Diğer taraftan akşamları. dai- Garibi şu ki, yelkenli Arap mav-| İl relerin kapanma saatleri olarak naları kadar dahi gövdeleri ve sıh-|İ tesbit edilen 5,5 da çok peçtir. hatleri düşünülmiyen futboleuları- Bu saatten sonra uzak semt mızdan bu Haziran ortasında maça |İ| lerde oturan memurların çok sı çıkacak olanları şild maçlarının bida || kıntı çekecekleri şüphesirdir. yetinde muvaffak olanlarıdır. Milli Kış saatlerini de yax saatleri | küme maçlarının altı aylık devamlı |İl gibi, fasılasız olarak devam et- mücadelesinde birinci çıkan Güneşle! | tirmek suretile daha münasip ikinciliği alan Beşiktaşlılar, şild maç İİ ve makul bir şekle çevirmek a- larında mağlüp olmadıkları için tek-!İl eaha mümkün değil midir? rar karşılaşmıya mecbur kalıyorlar. | mama Futbol: Saatleri Hakkında Bir okuyucumuz yazıyor! “Bir müddet evvel gazeteler- de memurların yaz ve kış çalış- ma saatleri hakkında bazı hava Muvaffakıyetlerinin cezası olan bu| 5 meeburiyet neden doğuyor bilir mi.) | Berlin Türk Musevilerinin siniz? Bir Dileği Maçların çokluğu, hareketin fazla | Yözelilikler. ile İstiklâl mehikemesi ta- lığı ile müsabakaların koca bir sene, | 207d2? mahküm olupta memlezet bari” cinde bulunan Türk tabanlarının Cümhu- riyet bayramının oni beşinci yıldönümü mi nesebet ftile tekir anavatana avdet. lerini temin için bir lâyiha hazırlanarak Büyük Millet Meclisine verildiğin: gazete nizde okuduk Halihazırda Almanyada bulunan ve beş yüz senedenberi Türkiyenin sadık tabaası nin futbol mevsimine dağını sıkıştırılama- sakın düşünme; Mev- sim başlangıcında maçların kür'asi- ni çekecek, fikstürü tanzim edecek idsrecilerin bir incir çekirdeği del durmyan mazeretlerile müsabaka- lar haziran, hattâ temmuzun ortasi- olan 125 ailenin de bu etti umumudan istifa teessir olmak lâzımdır. bu hareketin çok' erken olduğunu kendisine söylediğimi: klı bir fe kimsenin şüphesi kalmadığı bu za- yallı şubenin “mükemmel. halini anlatmak için Federasyonun bu ma- kalede'sarfettiği cekit; şimdiye ka- dar atletizm sahasma verdiği emek- lerken çok daha ciddidir. derasyon adamı bize “mevsim ilerle- Su dövmekle vakit geçirmek niye-| yince kimseyi bulamam. Denize gidi | #inde değiliz. Fakat bir türlü göze Yorlar. İlk hızla şimdi elimize ne ge- görünmiyen ve vücudu iddia edilen | çerse koşturuyoruz,, demişti. En ke- bu büyük atletizm inkişafının mahi- |sif mıntakamızda atletizm inkişafı yetini ve tebliğlere karşı efkârı umu |nın bundan beliğ bir ifadesi olamaz. miyeye izah etmemek elden gelmez. | Nizami pist Rekorlar ; 13 senedenberi tescil ve ilân edi-| Tegelmekte olan Türkiye milli rekor ları 936 Mayısından sonra tescil edil miş değildir. Çünkü ecnebi memle- ketlerde tesbit edilenlerden başka Türkiyede, Ankarada (nizami ge- nişlikten daha dar olarak) ve Kadır köyündeki Fenerbahçe pistinden baş ka nizami ebatta pist yoktur. Başlan mış ve yapılacak olanların sözü ise bittikten sonra görüşülür. Maamafih hiçbir derecemiz beynelmilel niza. |eldekini hüsnü idame edemiyen (Fe- min emrettiği şekilde üç kronomet. ner pisti meydanda) bir federasyo- Tör, çelik ölçü, üç müsabaka hakemi, | nun, devlet parasiyle yaptırılmakta saha mühendisleri ve rüzgâr kontro |olan sahalardan kendisine faaliyet Mi gibi fenni unsurlarla mücehhez | hissesi ayırmasına ne diy ? hâdiseler de kaydedilmemiştir. Bu.| Kaldı ki; bu pist işlerile muvazzaf nun için olmalı ki; dünyanın her ye. | olması lâzim gelen federasyonun rinde federasyonların yıl veya mev.| ikinci relsi bu pistlerle uğraşmak| sim başlarında yaptıkları gibi milli | için 250 lira aylık almaktadır. Hal! rekorlarımız ilân edilmemetke ve bu | büki teşkilât amatördür değil mi? rekorlar kırıldıkça da resmen tebli; 2 olunmamaktadır. Biz vazifesini vak, | et tescili 5 tinde yapmamış olan federasyonun şimdi topyekün 16 rekor kırıldığını gazetelerle tebliğ etmesine şaşmak- tan ziyade bu rekorların nerelerde ve hangi numaralara sit ve ne şart- Tar altında kırıldığını sormak daha doğrudur. Bu tebliğde eskiyi kötülemek için 934 ten 936 ya kadar yani şimdiki fedarasyondan evvelki idare zama- nında kırıldığı söylenen rekorların Tebliğdeki iddiaya rağmen kurum da atletler için ayrı sicil yoktur. Bü- tün sporeularin eline verdikleri hü- viyet varakalarının “hanei mehsu- #suna,, atletizm de yaptığı yazılı olun ca bizim safdil federasyon bunu ken di hesabına atlet diye kaydeder, Hal buki safdilliğine rağmen o da bilir ki hemen hemen bütün futbolcülerin li sanslarında atletizm yaptıkları, hat- tâ yüzme ve kürekle de uğraştıkları Ham YTzüneleree” temsili ve hususi de etmeleri hakkında sayın, gazeteniz sü- na kadar dayanmıştır. bunlarında bir, iki memlaratta vizlanaa mar dü, temas futbol mevsimine (sığdırılır. Çünki idareciler masa başına vaktinde top: lanmak ( şuruz. Büyük mü- barebede babalarını, kocalarını, #nrdeşle- | İrini, çocuklarını Vatan uğurunda kaybet. miş olan, iiiyor babalar, dul analar, ye tim masumlar bu dileğe istirâk ediyorlar. Berlin Türk Musevileri w oyunculara karşı vazife- lerini daima hatırlarlar. Bizde oyun- cunun vaziyeti ve idarecilere göre telâkkisi şu senelerdenberi hallede- mediğimiz futbol mevsimi İle apaçık gözükmektedir, Böyle havalarda, bezgin ve yorgun takımların carpısması teknik ve se- yirci bakımından da zararlıdır. Halk ta kalan son maçların tesiri mevsim başlangıcında tabii bir rağbetsizlik ve iştahsızlık ydpar. Oyuncularda ise, mağlübiyeti ken dilerince tevil edecek bir haleti ru- hiye uyandırır. Halbuki ayni oy tarafından mağlö- biyete alışmamaları için mütemadi telkinlerle ve devamlı emeklerle ye- tiştirilmiye çalışılmıştır. Klüp idare cilerinin terbiyevi tesir ve gavretle- rini de bir hamlede ortadan kaldı- ran bu gibi mevsimsiz maçlar, bize kar yağarken keten elbise ile sva gi- den vekilharcı hatırlatıyor. Hangisi kazanacak? Şu başlangıçtan sonra oyunun han gi takım tarafından kazanılması ib- timsli olduğunu hesaplamiya çalış- mak boşuna zahmete girmektir. Diyeceksiniz ki, hangi takım tesa- düfen iyi vaziyette ise ve hangi ta- kımdaki oyuncularım ekseriyeti sıca- ğa daha mutehammil İse o taraf ka- zanır. Esasen seyircilerin olduğu ka- dar oyuncuların da galibiyet ve mağ| lâbiyet işlerine bugün verdikleri €-| İtalyan Oyuncuları da Sıcaktan Şikâyetçi Avrupada bu mevsimde yapılan veyahut seyahat sebeplerile taham- mül edilmektedir. Meselâ, dünya ku- pası gibi tasfiyeli ve devamlı müsa bakaların mevsim ortasında yapılma sına imkn olmadığından, mevsim sonunda oynanması “zaruri oluyor. Dünyü kupasına giren takımlar Şe- hirden şehire seyahat ettikleri halde şikâyetçidirler. Sıcak iklime alışkın olan İtalyan- lar bile Haziranda güzel ve ciddi bir | futbol oynamanın mümkün olmadığı nı söylüyorlarmış. Dünya kupası maçlarından İtal- ya — Norveç müsabakası geçen gün sıçak bir havada yapıldı. Hakiki İ- İsiyan oyununu seyre gelenler kati- yen memnun olmamışlardır. Mevsminde fevkalâde güzel ma- nevralar yapan İtalyan oyuncuları- pın scemi hale düştüklerine hayret eden gazeteciler İtalyan tek seçicisi adedi de 15 değildir. Yalnız 835 se-) yazılıdır. Klüpler bu kayıtları beda- ne sebebini sormuşlardır. İtalyan tan dördüncü dereceye yet eşikte tek seçicisi Pozza: düşmüştür. nesi zarfında kırılan rekorlar 21 ta- ne, yani şimdiki idarenin iki senede vaca Jisanslara ilâve ettirmekle bir- şey kaybetmemetkedirler, Lâkin her Kupa Maçlarının Finali — Rica ederim bana bu havada yaptığından yüzde kırk fazladır. Ve | kes bilir ki bunlar atlet değildir. Ma bunun 11 tanesi yalnız üç gün süren | amafih federasyonun övündüğü 'Tür Balkan oyunları sırasında kırılmış |kiye rekorlarından en parlaklarını $r. Başkalarının kontrol edemediği | yapanlardan biri de atletizm fede- rakamlarla oynamak kolaydır amma | rasyonunur. yalnız müşkülüt çıkar- kongreye verilmiş, rekor tescil def- maktan başka bir emek vermediği terlerine geçmiş bu eski rakamları |fatbolcu Melih olduğuna göre her değiştirmek mümkün değildir. futboleüyü Melih gibi > mi iü iş den federasyonu bu yanlış görüşün- Sİ m de haklı bulmamak ia insafsızlık 0- lar, Bu sene İstanbulda yapılan birta- kım müsabakalarda hakemi buluna-| Lâkin, 936 dan evvel tesis edilmiş madığından kronometreleri müsa-| olan fişli ve her hakiki atlet için ya- Biklar tutmuşlardır. Ötedenberi ya-| pılmış ayrı ve hususi kartonlu asıl pılmakta olan klüpler arası müsaba-| atlet sicili şimdi artık mevcut değil- kalarından da eser kalmamıştır. lArkam: Sayfa 8, sütun 5 te) futbolden bahsetmeyin. . Cevabını vermiştir. TAN — Hâlâ şild maçlarını bitire miyen İstanbul idarecilerinin kulak- ları çınlasın.. li ani Ankara Balkon Futbol Maçları Sonbahara Kaldı Ankara, 11 (A.A.) — Haber alındı ğına göre, Haziranda Balkan milli futbol takımları arasında Ankarada yapılacağı ilân edilmiş olan karşılaş lirse kupa şampiyonu olacak, Şişli |malar, Türkiye futbol federasyonu - galip gelirse her iki takımın şampi-|nun ileri sürmüş olduğu tarihler üze yonluk için bir defa daha - karşılaş-İrinde mutabakat hâsıl olmaması yü maları icap edecektir. xünden sonbahara talik edilmiştir. Apoye Matini gazetesi tarafından gayrifedere klüpler arasında tertip edilen kupa maçlarının finali bu sa- bah Taksim stadında yapılacaktır. Rakiplerini mağlâp ederek tasfiye ye uğratan Şişli ile Galataspor kupa Yı paylaşmak için karğılaşacaklardır. Bu turnuvâmn esasları mucibince klüpler iki defa mağlüp olunca tas- İfiyeye uğradıklarından © bugünkü | karşılaşmada şimdiye kadar hiç mağ lübiyeti olmıyan Galataspor galip ge aiüdekiiizi Kİ m malini indi e ERAS DERE EEE PARA AANA GOMO BEKİ RAA DANA KERE SALAD DAA AEEA NANA KARDAN, Gülünç ALTTAN İnsanlar bir acayip olmuşlar. Herkes gülünç hikâye istiyor. San- ki bu bizim elimizde imiş gibi: “İl le gülünç bir yeş yaz!,, diyorlar. Halbuki gülünç hikâye yazmanın bizim elimizde olmadığını hiç kim se düşünmüyor. Öyle ya, canım, biz hikâyeciler yazdığımız hikâyeleri uydurmuyoruz, Neyi görürsek, ne- yi işitirsek onu yazıyoruz. Fakat neyse.. Hatırınız kalmasın diye size yine nç bir hikâye anlatacağım. Hem de başımdan ge çen bir hikâye. Bir gün sinemalardan biri önün- de durmuş; bir kadını bekliyor - dum. Sizin anlıyacağınız bu bekledi- ğim kadın sevgilimdi. Bir gün si- nemada, eli ayağı düzgün, çocuk: suz bir kız görmüştüm. Yani ka- dın. Kadın pek hoşuma gitmişti. Ta bii tanışmanın arkasından seviş - me geldi. Derken buluşmalar baş- ladı. Serde şairlik olduğu için u- fak, tefek şiirler Bile düzmiye baş- ladım: “Dam üstünde saksağan, vur.beline kazmayı!,, cinsinden şi- "Aşk've sevda umum'yetle Ypsan- ların görüş tarzları üzerinde fena tesirler yapıyor.. İnsanda tuhaf ve acayip birtakım hisler peyda olu- yor. Kuşlara, hayvanlara merha- met hissi çoğalıyor. Hattâ etrafı mızdakl, insanlara gile başka bir gözle bakmıya başlıyoruz. İşte ben böyle bir ruhi halet i- çinde sinemanın kapısı önünde dur muş sevgilimi bekliyordum. Sevgilim, dairelerden birinde me murdu,.. Mesleki bir alışkanlık ne- tcesinde geç kalmasını pek sever- di. Her vakitki gibi bugün de geç kalmıştı. Ben de enayi gibi, ağam açık, sinema kapısında onu bekli- yordum. Yavaş'yavaş ahali *birikmiye, sinema gişesi önünde sıra teşekkül etmiye başlamıştı. Sinemanın ka - pist: “Ne duruyorsunuz canım, hay di gelin!,, der gibilerden ardına ka- dar açıktı. Her nedense ben de bu gün pek keyifli, pek neşeli idim... Canım şarkı söylemek, durmadan alay etmek, birinin kulağını çek - mek, ötekisini burnundan yakala- mak istiyordu. Hâsılı kelâm se - vincimden içim içime sığmıyordu. Bu sırada, birdenbire sinema ka- pısının ağzında durmakta olan bir koca karı gözüme ilişti, Koca ka- rının kılığı, kıyafeti fakirce idi. A- yakkapları eski, üstü başı partel- dı. Kadın, boynu bükük bir halde sinemanın kapısında duruyor, biri- si çıkıp ta haline acır ve eline üç. beş kuruş verir, diye gelenin geçe- nin yüzüne melül melül bakıyor- du. Halbuki bunun yerinde bir baş- kası olsaydı, mutlaka gelene geçe- ne sırnaşır, şuna, buna lâf atardı. Bu zavallı kadınsa, mütevazi bir &- da ile, hattâ mahcup, mahcup du- ruyordu. Ruhumu insani bir takım duy- gular kapladı. Cebimden para çan- tamı çıkardım... İçerisini karıştırdık tan sonra bir ruble çıkardım. Usul ca kadının eline sıkıştırdım. Bu yaptığım yüksek hareket ba- na o kadar dokundu ki, ihtiyarım haricinde gözlerimde yaşlar pırıl damıya başladı. Yazan: Mih. Zoşçenka — Çeviren: B. Tok . 12-6-938 Hikâye AAA Kocakarı, biraz şaşırarak verdi- ğim rubleye baktı. Sonra bana dö- nerek: — Bu ne olacak, diye sordu? — Hiç, dedim. Anne, gönlümden koptu.. Allah rızası için kabul et- menizi rica ederim. Meçhul bir dostunuzun küçük bir hediyesi... Birdenbire, heyecandan kadının yanaklarının kizardığını farkettim, Kadın: — Acayip, diye söylenmiye baş- İadı, sizden para istiyen oldu mu ki, çıkarıp bana bir ruble verdiniz? Ben burada kızımı bekliyorum. Be raber sinemaya gideceğiz? Bu ha- reketiniz, cidden, beni çok müte- essir etti. Kadının bu sözlerinden ben çok şaşırdım: — Allet anne, dedim. Bir yan « lışlık oldu. Ben de farkına varma dım işte.. Bir iştir oldu.. Zaman tu haf!, İnsan, kimin ne istediğini, ki- min reyi beklediğini bilemiyor ki.. Şaka mı?. Baksanıza burada ne kadar insan var, Bu ise İçmis. halle aamana. sıkkdec Fakat buna imkân bulamadım. Çünkü kocakarı arkamdan avaz 8- vaz bağırmıya başladı: — Bu ne rezalet! Bu ne kepaze- lik!. İnsan sinemaya bile gitmiye tövbe edecek. Bu sizin yaptığınız dü pedüz şahsıma hakarettir. Siz 00 cesaretle bana para vermiye kalk- tınız? Bü hareketi yaparken nasıl oldu da eliniz kurumadı? Hayır, ha yır. Ben artık bu sinemaya gire- mem, Sizin gibi kötü insanların 7e- hirlediği bu havayı teneffüs ede- mem.. Kizim gelsin, derhal onu &- Lp başka sinemaya gideceğim, Kadını elinden tuttum. Tekrar, tekrar affını rica ettim. Sonra, he- men bir kenara çekildim.. Öyle ya, kadın biraz daha içerlerse, beni po Wise kadar boylatmak ihtimali var- di. . Bütün neşem kaçmıştı. oAdetâ sersemlemiştim. Kocakarı ile göz- göze gelmemek için etrafıma bile bakmıya korkuyordum. Bereket versin çok geçmeden, beklediğim kadın geldi. Gişeye yaklaşarak biletleri al - dım. Önde sevgilim, arkada ben, sinemanın içine doğru yürümiye başladık. Birdenbire, birisinin arkadan ko lumu tuttuğunu hissettim. Başımı çevirince, kocakarı ile burun buruna geldim. Kadın: — Atfedresiniz, dedi, biraz ön- ce bana bir ruble vermek istiyen siz mi idiniz? Ben anlaşılmaz bir- kaç kelime mırıldandım. Kadın sö züne devam etti: — İyice hatırlıyamıyorum amma, biraz önce bana bir ruble vermek istiyen sizdiniz galiba! Evet, & vet sizdiniz! Şayet bu parayı bans vermek istiyen sizdiseniz, şimdi ve riniz! Kızım hesabını iyi yapma mış. İkinci mevki bizim tahmin et tiğimizden fazla para tuttuğu için şimdi paramız çıkışmıyor. Az de ha kalkıp gidecektik. Fakat hatr rıma siz geldiniz. Para çantamı cebimden çıkar * dım. Fakat bu defa bizim sevgili deryadı bastı: (Arkan: Sayfa 8, sütun 6 da)