nyan tesiri altından kurtula- layla, uillar, hareket yapan Rus Mişler 2 sülküt ile mukabele et- Tm Artık başsız kalan ve hâ- e > Yılan avul ve kabileler ise, ik, Kerlerinin kuvvet ve şidde- şe sında başlarını eymek mec- ,Yetini hisseylemişlerdi. m günden güne tahammül- a b ir hal alan zulüm ve istibdat miş, Zamanda halkın canına yet Se Tenha köşelere çekilen bir- lâmiyet sahipleri: 7 Âh, Şamil" Neredesin? Gel bi- kurtar. Pegi sessiz, sadasız göz yaşları mektelerdi. lar ea her yerde Şamili arıyor- » Bulamıyorlardı. Şamil ile ar- Mdaşları, düşmanlarının ellerine içmemek için çok dikkatle sak - Ayorlar, sık ormanlarda ve kuy- Mağaralarda yaşıyorlardı. hag ile arkadaşları bir gün aç Taç flardı. Yiyecek aramak. için e Avulu civarına yaklaşmış - 1. Bir müddet dolaştıktan son- bir çobanla karşılaşmışlardı. İ Ve iyi kalpli bir adam olan md yanındaki yiyecekleri kâmi- onlara vermiş, sonra Şamil ile arında şu muhavere geçmişti. kar sılâhlarınız mükemmel. Fa- Üstünüz, başınız, pek perişan, yal Uzak bir yerden geliyorsu- Du Nereden gelip, nereye gidi- SUNUZ. b — Hakikaten doğru. U- bir SİP yerden geliyoruz, ve uzak Te gidiyoruz İla, emek ki, çoktanberi bu dağ- dolaşıyorsunuz? a — Evet, — Ah.. Şamil de dağlarda döla- yormuş. Acaba ona rastgeldiniz — Niçin sorduni “> Eğer onu görmüş olsaydınız, Malerinizden öpecektim. — Sebip? İç, Sünkü, ben onu hayatımda Börmedim. Fakat Aholkodaki akşg panlıklarını işittiğim zaman miştim. Onu görene tesadüf Ma muhakkak gözlerinden ö- Öa sözler Şamili son derece mü- ir etmişti. Birkaç saniye dü- Yikten sonra, Şamil gülümsi - > Pek iyt.. Ya, Şamili görsen ne in? şar. Çoban, derin derin &- İş çektikten sonra, büyük bir saf. Yap, Pen, Tanrının o kadar bahti- ai bir kulu muyum ii, beni Şa- n karşısına çıkarsın. ge cevap vermişti... rı, anan Şamil elini çobanın o- Tuna dayamış: 2 Ey çoban!, Evet. Sen Allahın Hel ve en temiz kullarından bi- hay le Şamil, benim. Bize mu- diğin Rösterdiğin ve yiyecek ver Somut olmasını dilerim. İYe murıldanmıştı. m oban, birdenbire afallamıştı. Şa O Gözlerini, Şamilin mü - donay azarlarına dikerek taş gibi Nd almıştı, Ve sonra, bir anda ban Ribi yerinden sıçramış. laç daki kalpağını çıkararak fır- MIŞ atmış; da Şamil, Şamil.. Ben Şamili gör- Diş © Tamir? köye doğru koşmıya baş- çobanın köye koşması, Şamilin &n pg larını kuşkulandırmıştı. Bir Uzayı Vakit geçirmeden, oradan ik Şa teklif etmişlerdi. Fa- ti, Hayır.. burada kalacağız. Bu Heli eşi rastgelmemiz de, Tan - ? bir hikmeti var, > Bej var. Hiç telâş et. » Cevap vermisti. İçin, Tanrının senden razı ve Istibdat Halkın Canına Yetmişti Aradan birkaç dakika geçer geç- mez, avuldan on beş, yirmi kişi gelmişti. Bunlar, Şamilin muhip meftunları idi. Hepsi de, Şamile kavuştukları için, büyük bir sevinç içindelerdi. Bunlardan biri, Şami- lin selâmeti için nezrettiği bir sı- ğırı getirerek orada, Şamilin ö- nünde kurban e! Ortalık kararıncaya kadar ora- da kalmışlar, Aholkonun sukutun- dan sonra cereyan eden hâdiseleri Şamile anlatmışlardı ve sonra, Rus- ların haber almaması için Şamil i- le arkadaşların: karanlıkta avula a- larak bir eve saklamışlardı Bu garip hâdise, 1255 (1839) se- nesi Recep ayının 24 üncü günü gecesi cereyan i. 3 gün sonra (yani 27 recep günü) de, Şamilin fedakâr zevcesi Fat - mat, bir erkek ç tirmişti. Şamil, met Şefi adını vermişti (1). Şamil, küçük Gazi Mohammet i- le doğurmuş olan zevcesini, orada terkederek yanına birkaç kişi al - mış, Çeçen köylerine geçerek ken- dine bir hareket merkezi aramı- ya başlamıştı. Ayni zamanda, eski gaza ve cihat arkadaşlarına da ha- berler göndererek onları gizlice et- rafına toplamıştı Kısa bir zamanda, Şamllin önün- de yeni bir ufuk açılmıştı. Saf bir çobanın yarattığı mucizevi bir ha- reketle yeniden hayata karışan $ mil, yeniden mücadeleye atılmak için sessiz ve sadasız çalışmıya baş İamıştı. ÖLDÜKTEN SONRA, DİRİLMEK Evet. Kafkasyanın kahraman i- mamı, tamamile öldükten sonra, yeniden dirilmişti, Ve, Aholko fe- lâketinde bütün nüfuz, kudret ve kuvvetini kaybedip te tek başına kendini toparlamış, ikinci defa o- larak yeniden bir hükümet teşkil etmişti. — Nasıl? Buna cevap vermek için biz u- zun uzun mütalealardan ve düşman larla vukua gelen bir takım çarpış- maların - muhterem karileri yora- cak olan - tafsilâtından vazgeçece- giz. Şamilin bu büyük muvaffakı- yet sırrını onun en büyük düş - manlarının ağzından dinliyeceğiz. Bir Rus tarihçisi onun hakkın. da şöyle diyor: “Şamilin bu kadar büyük mu- vaffakıyet göstermesi, onun şahsi kudret ve liyakatinin eseridir. Hiç bir askerlik tahsili görmemiş olan bu zatın; yaratılışta tam bir asker ruhuna ve kafasına malik olduğu- nu kabul etmek lâzım gelir. İma- mın bu şahsi meziyeti, çok defa bi- zim en namlı generallerimizi ve kumandanlarımızı mağlüp etmiş - tir. Şamil, hareketlerinde daima bir mümtaziyet göstermiştir. Plân- larını çok defa büyük maharetle | gizlemi Gizlediği bu plânları, harikulâ- de bir sürat ve katiyetle tatbik et- miştir. Dalma ve dalma, müritleri- nin ve mücahitlerinin mâneviyatı nı kırmıya meydan vermeden, bi - zim kuvvetlerimize karşı sık ve seri darbeler indirmiştir. Bu su - retle de, Aholko muzafferiyetin - den sonra Çeçenistanda ve Dağıs- tanda sıra sıra yaptığımız istih- kâmları baş döndürücü bir süratle birer birer ele geçirmiştir. O mın- takalarda sakin olan dostlarımızı bile, pek kısa bir zamanda bizim a- leyhimize çevirecek kadar dirayet ve fetanet göstererek bütün mu - vatfakıyetlerimizi altüst etmiş, bi- Zİ taarruz vaziyetinden çıkararak müdafaa vaziyeti almıya mecbur eylemişti. Dağıstanda işgal ettiği - (1) Bazı mahezlerimiz bu izmi ÇMoham 2. maa EN) Mim bam miz kısımlar, elimizden çıkmıştır. Honzah kalesindeki kuvvetlerimiz. muhasara altında kalmışlar ve kıs- men silâhlarını teslime mecbur ol- muşlardır.., Şamil bunları ne ile yapmıştır? Bu muvaffakıyetleri, hangi ordu i- le kazanmıştır?. Buna cevap verir ken, onun maddi kuvvetinden ziya de, manevi kudretine inanmak ve iman etmek lâzimgelir, Bu mane- vi kudreti de: zekâsını ( lık) işinde gösterdiği yetle göstermişti zim, herşeyden evvel, $ büyük kudret ve ki sında takdir ile eğilmemiz lâzım- çoklarını ilâve etmek mümkündür. Fakat biz, bahsi uzatmamak ve a- ziz karilerimizi yormamak için bun ların naklinden sarfınazar ediyoruz ve, hakikaten | Şar ne hü muvaffakıyet sırrı olan teşkilâtçı- lığı hakkında da kısaca malümat vermeyi faydalı görüyoruz. ŞAMİLİN HÜKÜMET TEŞKİLATI Evvelce de bir münasebetle ar- zetmiştik... Şamil, bir çeteri gibi ha reket etmek istememiş; (lmamlıki m nüfuz ve kudreti altına giren toprak ve insanları, - o devre gö- re - tam medeni bir hükümet şek- linde idareye karar vermişti Aholko felâketinden evvel, kü- çük mikyasta tatbik ettiği bu ide- re usulünü, bu felâketten kurtu- lup ta ikinci defa hükümet kur duktan sorira daha geniş mikyasta her tarafa teşmil etmişti. Evvelâ şunu arzedelim ki; lin kendisini toparlıyarak niş bir teşkilât yapmasını, Çar ör dusunun gafil ve mağrur siyaseti pek çok teshil eyi Kafkas ordusu Obaşkumandanı, 1840 tarihinde Çar Nikolaya gön- derdiği bir raporda, aynen şu cüm leleri kullanmıştı: (Devamı var) İŞLİ, ik (74 (Spordan (Başı 6 ncıda) Maçı Kemal Halim idare etti, Be- yaz siyahlılar Şeref, Hüsnü, Nuriden mahrum olarak sahaya çıktılar. Izmirliler dün Galatasaraylı oyna dıkları kadroyu bir farkal muhafaza ediyorlardı. Maçın tafsilâtı : lik dakikalar Beşiktaş sıkı iki hü“ cumu neticelendiremiyerek İzmirin mukabil hücumuna düştü. Oyun or- talarda oynandığı arkadan gelen pası Hakkı yakaladı. sırada Beşikatşın birinci golü : Beşinci dakikada Hakkının arka - dan aldığı pası isabetli bir havale ile sağaçığının göndermesi ve onun or- talıyarak İzmir kalecisini şaşırtması bir saniye içinde oldu. İzmir kalecisi kalesini boş bırakan plonjondan doğ rulm, vakit bulamadan Muzaffer yetişti, boş kaleye topu sokarak bi - rinci golü yaptı. Beşiktaşın ikinci go Beşinel dakikadan otuzuncu daki- kadar geçen müddet esnasında İ izmirliler ondan fazlu korner kaza - nacak şekilde oynamalarına rağmen | netice alamadılar. Otuz üçüncü dakikada arkadan Iz- ı hizasına ileri ve - ın üç Ortası bir - kkı soliç oluğunda, Muzaffer sağiç hizasından, Nâzım da Jardı. Uçünden Mu - yetişti ve İsabetli lü de attı. bir vuruşla ikin: Beşiktaşın üçüncü golü : İ Tkinei golden iki dakik sonra Hak İkının arkadan uzun verdiği pası ka - lecinin önünde Nüzum aldığı vakit et rafında kimseler yoktu. | karşı karşıya kaldılar. Uç saniye ka- İder kaleciyi vücut çalımı ile şaşırta- İrak topla iki metre daha ilerledik - ten sonra köşeden plâse vuruşla attı. Birinci devre Beşiktaşın sıfıra kar- w üç golüyle bitti. İkinci devre : Tzm lar yayordu. Beşiktaşlılar üç golün verdiği emniyet içinde işi biraz gev şetmiştiler. r hızlı başladı. Üstüste akın- İzmirin birinci goli anma dakikada İzmirin ortadan yaptığı sıkışık bir hücumu çelmek İtelâşile tam on sekiz pas çizgisi üs - tende Beşiktaşlılar hendbal yaptılar. Verilen firikiki Sait mükemmel bir İ vuruşla doğrudan doğruya gole çevir İdi. ILIK SU Yerine göre onun da hem fayda Sı, hem lüzumu olur. Bir kere te- mizlik için soğuk su, ılık suyun, sıcak suyun yerini tutamaz. Son ra da ılık suyla yıkanmak, iyice te mizlendikten sonra hile yine yıkan mak, ayrıca bir keyiftir. Fakat vücüde kuvvet vermek ba kımından ılık sudan herkes için bu iyilik beklenemez. Yalnız, pek za- yahut çok sinirli oldukları i- soğuk su dökünmeye hiç bir va kit tahamhmül edemiyenler ılık sw dan da, çok defa, ku İlik suyun asıl tesi geçirmek, sinirleri : tir. Uzunca süren bir yorgunluktan sonra ılık su dökmenin, daha iyisi sıcak su bayosuna girmenin insanı ne kadar iyi dinlendirdiğini herkes kendi tecrübesile bilir. Aksam üze ri ılık su dökmenin uykusuzla, hat uyku temin ettiğini de, uyku suzluk kendi başına gelmemiş olan lar arasında bile, bilmiyen yoktur. Bir suyun ılık olup olmadığım insanın kendi vücudü ayırt eder. Bununla beraber suyu daha vücu- de dökmeden ayırt edebilmek için en iyisi, şüphesiz, banyo derecesile sıcaklığı anlamaktır. Banyo dere. <esi de bu zamanda artık her evde bulunan - bulunmuyorsa da bulun ması lâzrmgelen - bir şeydir, Suyun derecesine göre soğuk, ılık, sıcak suları hatırlatacağım: 5-12 de recede pek soğuk, 12 - 16 derecede sadece soğuk, 16 - 20 serin, 20 - 26 mutedil, 26 - 32 ılık, 32 - 40 dere. <ede sıcak su olur. Kırktan yuka- rısına da pek sicak su derler. Za ten 35 dereceden yukarısına daya nan da ax bulunur, yahut o kadar mahsus tedavi için kullnırlar. İlik su bizim alaturka usulde dö künülürse pek keyifli olduğu için uzunca bir 2: sürebilir. Fakat duş tarzında dökülünce, o vakit sa yun kuvvetle gelmesinden dolayı, nihayte iki dakikadan fazla sürme si sinirleri sakinleştireceği yerde daha ziyade hiddetlendirir. Sinirlilerin bazılarında damar- lardaki tansiyon o artmış bulunur. O vakit dus, hattâ yalnız ılık su dö künmek bile bir dakikadan az sür melidir. Soğuk suya dayanamıyan zayıf- lar, kansızlar ve pek sinirliler için ılık su kuvvet ilâcı yerine geçer. Onlara da bir dakikadan az ılık su duş, yahut ılık su dökünmek, Banyo içinde ılık sudan kuvvet beklenemez. Y dinlendirmeğe yi sunu ateşli hast çin kullanırlar. Fakat 34 le 37 derece arasında sıcak su banyosu uzunca, yarım sa atten ziyade sürmek şartile, böb- reklerde, karaciğerde kum sancı- larına karşı iyi bir ilâç olur. Su daha sıcak, 37 derecenin üs- tünde, olunca banyo on, onbeş da kika sürerse insana kuvvet verir. Daha ziyadie sürerse sinirleri sa- kinleştirir, pek uzun sürünce insa nı kuvvetten düşürür, O derecede sıcak su insanı çok terlettiği için zayıflamak istiye: sişmanların da işlerine yarar, Fa- kat sıcak su içinde çokça kalındı. ğı vakit beyne kan hücum edebile- ceğinden, banyo içinde kalındığı müddetçe baş üzerinde soğuk suda ıslatılmış bez tutmayı unutmamak Kaleci ite | Mabaat) Beşiktaş: 6 Üçok: 3 İzmirin ikinci golü ? Yedinci dakikada, Izmir sağaçığı kaleye çok yakın bir hizadan ortala- dı. Salt kale ağzında müdafaa kesa- fetini görünce soliç yerine doğru ö- hü boş olan arkadaşına geçirdi. O da yerden bir köşe vuruşuyla Ikinci göle muvaffak oldu. İzmirin üçüncü golü : İ On üçüncü dakikada İzmir sağaçı- İ ğı Namık seri bir vuruşla beraberlik golünü yaptı. Beşiktaşın dördüncü golü Vaziyetin tehlikeye doğru sürük - lendiğini farkeden Beşiktaşlılar, bil hassa Hakkı tekrar canla oynamağa başladılar. İzmir sol muavininin topu tered » dütle uzaklaştırmak istediği bir va- ziyetten istifade eden Beşiktaş mua- vini kaptığı * Hakkıya uzattı. Hak kı sıyrılarak sürdü ve uzaktan çek- tiği şütle dördüncü golü sigortaladı. Beşiktaşın beşinci golü : Berabere gelmişken son dakika - lara yakın Beşiktaş tarafından yapı- lan dördüncü gol İzmir takımına e- pey tesir yaptı. Oyunlarının tempo - İsunu bozdular. Bu gevşek vaziyetten istifade eden Beşiktaşlılar otuzuncu dakikada sağ- açıkları Hayati vasıtasile beşinci go- lü de attılar. Beşiktaşın akını Oyunun bitmesine bir kaç dakika kala altıncı sayıya da muvaffak olan Beşiktaşlılar | galibiyetlerini yarım düzine göle çıkarmış oldular. -———o Beykoz Şampiyon Oldu Milli küme haricinde kalmış olan İstanbul birinci kümesinin altı klüp arasında tertip edilen mıntaka kupa- İs final maçı, dün Taksim stadında Beşiktaş - Üçok maçından evvel oy- nandı. Bir gün evvel dömi final maçında 3-1 Süleymaniyeyi yenen Beykozlu- ları, bir gün sonra İstanbulsporla fis nal maçını yapmıya icbar etmek bir nevi haksızlık idi İstanbulun dört klübünden sonra gelen klüplerin arasında en kuvvetli- si olduğunu her zaman isbat eden ve Boğazın en mütevazi klübü olan Bey- kozlular, bir gün evvelki yorgunluk- İlarına rağmen dün de temiz bir oyun |gösterdiler. Kuvvetli rakipleri İs- tanbulsporu 2-0 yenerek altı klüp şampiyonu oldular ve mıntaka kupa- sını kazandılar, Sarı siyahlıları bu galebelerinden dolayı alkışlıyarak kıymetli başkan- ları Hüseyin ile Kelle İbrahimi can- İdan tebrik ederiz. İzzet Muhittinin idare ettiği o bu maçın iki devresini de hâkim oynı- yan Beykozlular, ilk devrenin 25 in- ci dakikasında Şahap vasıtasile birin- ci gollerini yaptılar ve İlk devre 1-0 Beykozun galebesile bitti. İkinci devre İstanbulspor müdafi- lerinin bir hatasından istifade eden Beykozlular penaltıdan Bahadır va- sılasile ikinci gollerini de yaptılar ve bu vaziyet değişmeden oyun Beyko- zun 2-0 galebesile neticelendi. Şişli Arnavutköyünü Yendi Apeyematini gazetesi tarafından tertip edilen kupa maçlarına dün sa- bah Taksim stadında devam edilmiş ve Şişli ile Arnavutköy karşılaşmış- tır. Çok heyecanlı ve münakaşalı bir o- Maçın hakemi Bay Nuri Bosut, Ar- öyün itiraz ettiği ikinci gol do layısile 10 dakika süren konferansı- na rağmen maç çok güzel idare edil- miştir. Fenerbahçe Müessisleri Toplandı Fenerbahçe klübü müesssiler heye ti dün klüp merkezlerinde senelik toplantılarını yaptılar. Bu toplantıda idare heyetinin ge çen seneye ait raporu okunmuş ve tasvip edilerek yeni idare heyeti in- tihabatı yapılmıştır. Yapılan intiha- batta eski idare heyeti olduğu gibi fbka edilmiş yalnız münhal olan ikin ci reisliğe Sait Selâhattin seçilmiştir. Anadoluhisardaki Maç Anadoluhisar tarafından davet e dilen Güneş takımı dün Anadoluhi- sara gitmiş ve Hisar klübü tarafın. yundan sonra Şişli 3—2 galip geldi./ , (GAŞMAKALEDEN MABAT) Eskiyi Koruma Programı (Başı 1 incide) bütün güzelliğile karşımızda duru- yor. Sonra hapisanede kovuş diye kullanılan binadan kat kat kıymet Tileri, memleketin dört tarafında « yısız miktarda vardır. Çoğu, ya prog- ramsızlık, ya imkânsızlık yüzünden harap oluyor, gidiyo Şurasını unutmamalıyız ki, eski yi korumak demek, yıkmamıya ka- rar vermekten ibaret değildir. Bir binayı zamanın ve tesadüfün keyfi- ne terketmek ve adım adım çökme- sine seyirci kalmak, bir hamlede yık- maktan kat kat fenadır. Adetâ bir a- damı bir hamlede öldürecek yerde yavaş yavaş İşkence ile öldürmiye benzer, fya çok kıymetli bir esor- Fakat İstanbulda 500 A- yasofya olsaydı pek te memnun ol- #yırabileceğimiz paraların, nihayet umümi gelirlerimizle ahenk halinde bulunması lâzımdır. Surlar çok kıymetli bir tarihi eser- dir. Bunları olduğu gibi muhafaza €- debilsek iyi olur. Fakat bakım ve ko- ruma masrafını nereden bulacağız? Bakım temin edemiyeceksek yıkma- mak neye yarar? O zaman surlar bir taraftan bir taş ocağı diye kullanılır, bir taraftan da yavaş yavaş çöker, gider: Tarih, sanat, turizm bakımın- dan en kiymetli kısımlarım ve nü- munelerini ister İstemez ayıracağız, korunması içn emanet aldığımız ve emanet bırakacağımız bir tarihi eser diye tasnif edeceğiz. Fakat ondan İsonra korumayı tam mânada yapa- cağız. Tarihen en kıymetli diye ayı İdiğımız mahdut eserlerin bakımını temin edeceğiz, bazılarını en eski ha- line çevirmiye çalışacağız ve hepsi- nin üstüne titriyeceğiz. Memleketimiz gibi her köşesi ta hin izlerile dolu bir memleketin bu progra bir zarurettir. Yalnız İstanbul değil, bütün memleket gözönünde tut mak şartile şunu hesap etmemiz lâ- zumdır: Eskiyi korumuya ne kadar pa Ta ve imkân ayırabiliyoruz? Bu imkâna göre umumi ve siki öl- çülerimiz olmalıdır. Filân adamu “Bu eser kıymetlidir. Buna el sü mek günahtır.” diye düşünmesi, bir meselede la hareket etmesi eserin koruma programına girmesi İ- çin kâfi değildir. Program, bütün memleket içindeki en kiymetliyi da- ha az kiymetlilere tercih etmek su- retile yapılmalıdır. &selâ biz burada hapisane rindeki benzerleri çok-bir bi na: üzerinde münakaşalarla vakit kaybederken ve vatandaşların tam adalete kavuşmasına ve İstanbulun güzelleşmesine ve umranına alt kı metli bir teşebbüsü sürüncemeye dü- şürürken, bir ecnebi mütehassıs, Konya civarındaki Sultan hanının mahvolup gittiğinden şikâyet ediyor. Burasının Ön Şarkın en büyük. sa- nat ve İçtimsi tarih bakımından en kıymetli bir yeri olduğunu ileri sü- rüyor. Neden sanat ve tarih meraklı- larımız arasından bu yüksek eserin eriyip gitmesi üzerine alâka toplıya- cak bir gayretli çıkmıyor da, memle- ketin çok acele bir ihtiyacını geri rekmak İçin kuvvet denemeleri yap- mak ihtiyacı bu kadar luyor? Bize öyle geliyor k davasını bir programa bağlamazsak, sıraya koymazsak ve bu işte umumi ölçülerle hareket etmezsek yolumu- zu pek kolay şaşırabiliriz. O zaman korunmıya en lâyık eserleri ayırıp koruyacak yerde eskiyi koruma gay» retinin umran ve inkişafa karşı irti- ca silâhı diye kullanılmasına meydan vermiş, ölüye saygı diye dirinin hu- zurunu kaçırmış oluruz. Ahmet Emin YALMAN tir. Akşam üzeri de iki takım e siz mahi de bir maç yapm ve Güneş bu maçı 6-2 kazanmı; Yugoslavya Belçika İle Berabere Kaıdı Brüksel, 29 (A.A) — Burada Yu. göslavya futbol milli takımı ile, Bej. çika milli takımı arasında yapılan maç 2—2 beraberlikle neticelenmiz