Galatasaray - Üçok maçından bir enstantane DÜNKÜ MAC © Galatasaray, Üçok Takımını 3-1 Yendi ( YAZAN: EŞREF ŞEFİK ) Dün Galatasaray takımı İzmirin Uçokunu bilhassa ikinci devrede tut turduğu sıkı ve müessir bir oyunla yendi. İlk devrede İzmir muhacimleri u- zun ve sert vuruşlarla güzel bir tem- po içinde oynadılar. Rakiplerile ek- serİ müsavi bir ayarda, bazan da üs- tün gözüktüler. Fakat ikinci devre- de Galatasarayın attığı ikinci gölden sonra çok karıştılar, Muavin hattı - nın topu kaybedecek kadar asabileş- tiği dakikalardan istifade eden sarı kırmızılılar tazyiklerini bindirdikçe bindirdiler. Hücumlürini açtık, tılar, İzmir kalesini çember TER e dıkları o esnalarda Galatasarayın sol içi Haşim de bulunsaydı, gollerin a- dedi bir hayli artabilirdi. Sıkışık va- ziyetlerde topun ferah yerlere akta- rılmasını hakkiyle başaramadıkla » “ Susmak : Daha iyi us . Değilmi? “Sporda yenmek ve yenilmek | İ müsavidir., derler. Gerçi öyle - İl dir. Fakat yenmeyi yenilmiye ter cih etmiyen ve her müsabaka yı kazanmak istemiyen kim var dır?. Bir buçuk ay evvel Talindeki Avrapa güreş şampiyonasına gir miştik. Netice malüm: 16 müsa- | bakadan 12 sini kaybettik. Yal nız i ünü kazandık. Bu mağlübiyetin sebeplerinde bazı görüş farkları oldu amma hemen herkes neticeyi beğen - | | memekte birleşti. Çünkü takı » | | mumızda bir cihan pehlivanı bir dünya üçüncüsü, bir dünya dör- düncüsü vardı. Bunlar bir şey ya |l pamadılar, Bir akşam gazetesinin dünki nüshasında bu seyahate şitirük eden takımın başında gitmiş o- | lan zat seyahati ve alınan neti- | celeri methediyor. | 16 müsabakadan 12 si kaybe- dildiği halde neticeyi yine beğe- nirsek bundan ya iyi metice ne- | dir bilmiyoruz, yahut mügalata | yapıyoruz mânası çikar. Net celer fena idi. Runun fenalığı- sı bilip düzeltmiye çalışacak yerde fenaya iyi dersek ayni ne- ticenin tekerrürinden memnun olmuya kalkarız. Buna da gönlü. müz razı olsa efkârı umumiye kani olmaz. Onun için, eğer neticeleri biz iye ve bu husus- ta eksikliklerimizi itirafa ecsa- | retimiz yoksa susmak evlâdır. FENER STADI: Tamişvar Dugün e Fenerle Karşılaşıyor İSe...... Bursa - Mudanya Yolu İmzasının yazılmamasını İsti yen bir okuyucumuz yazıyor: Dün zaman ve mesafeyi ku tan ve bugünkü medeniyete uy- gun, Cümhuriyet hükümetimi - zin büyük fedakârlığile meyda na gelen Trak vapuru Mudan - yaya geldi. Bu mesut hâdiseyi bir fert sıfatile tatmak ve gör- mek için ben de diyebilirim ki, gayri ihtiyari Mudanyaya gel - miş bulunuyordum. Gözümle görmiye muvaffak oldum: İçi dışı, gelişi, gidişi güzel bir va- pur, bu medeniyet müjdecisi. ; İskeleye yanaştı ve alkışlandı, herkes sevindi ve sevindik. Bu- ; nu bilhassa Mudanyalılar ve biz $ Bursalılar müştereken cümhu - ; riyet hükümetine medyun ve $ müteşekkiriz. Fakat içimde do- Zan şu hissi yazmaktan kendimi alamadım: Yolcuların böyle gü- zel bir deniz yolculuğundan son ra Bursaya kadar kara yolculu- ğunda görecekleri zahmeti düşü nerek şahsen muztarip oldum. Yalnız beni bir şey teselli edi- me Cümhuriyet hükü- metinin büyük yardımile ve ça- lışkan valimizin himmetile bu yol da bu günlerde bu medeni vapur yoleuluğuna lâyik bir şek le girmiye asfalt olmağa çalışı. yor. Ve pek yakında bunu da gö receğiz. Herhalde Bursa yolcu- ları şahsen, bu faaliyetin başladı ğını görmüş olacaklardır. Ve yol $ cuların pek haklı olan şikâyetle ri pek yakında e ; | a Çocuklar düdük Ça Hendekten bir okuyucumuz Yazıyor: “Kasabamızda bugünlerde yeni bir âdet çıktı. Hemen ber çocuğun elinde zabıta memurlarındakine bentiyen bir düdük var, Gece yurılarına kadar çocuklar bu dü dükleri öttürüp duruyorlar, İlik zamanlar da: “Acaba ne var? Bu bekci, Jandarma düdükleri neden ötüyor? diye heyecana j Ni kapılanlar, yavaş yavaş buna alıştılar, İyi amma, bu hal böyle devam edip gi- zabıta memyularımın, düdüklerine enfaat il Herhalde çocukların düdükleri, burada halli lizun bir mesele olmuştur. * Müvezr'siz postahane Kulida Alim Şener adlı okuyucumuz ya in EEE AUER YASAMA darma 20-5-938 HIiIKAYE N iki SEVGİ.. Paul Reboux'dan era Faik BERCMEN ANAKARA ANAN T: iyon İstasyon rıhtımında bir aşağı bir yukarı geziniyor” dum. Bineceğim trene daha çok vakit vardı. Doleşırken gözü den üç kişilik bir grup üz! durdu. Bunlardan dı erkekti. Kadınlar samağındaydılar, Lokomotif, hareket düdüğünü ça ner erkek basumağa sıçradı, ka- dınlardan birini le kucak- ladı ve öbürünün elini sıktı Tren kalktı O zaman gözlerimiz onu tanıdım ve: - Pelerin! diye bağırdım Onunla lisenin tâ ilk sınıfların. dan son sınıfına kadar beraberdik. Sonra hayat bizi ayırmıştı Konuşmuya ve çocukluk hatıra- larımızı yâdetmiye başladık. Bu manzaralardan (o bahsetmek uzun sürmedi. Hemen sözü ona getir « dik. — Oldukça mesut bir insan yüzü var sende, dedim. Demin seni o gü- zel iki kadınla görünce buna hük- mettim, — Şakayı bırak bir tarafa.. Dün- yada benim kadar bedbaht bir 8- dam yoktur. — Bedbaht mı? — Evet, uzun müddettenberi bedbahtım.. Buna sebep bir saat- lik konuşmadır. Bir saatten, fazla değil... Rıhtım boyunda dolaşmıya ko - yulduk. O anlattı. — Bu o kadar karışık bir mesele değil, anlatayım bak! Bil ki, çok küçükken babamı kaybet- tim, annem büyük bir gayret ve fedakârlıkla onun yerini doldur - mıya çalıştı. Yirmi beş yaşına gir- diğim zaman, anneciğim beni baş, göz etmek kaygusuna düştü. Beni Caen'e tayin etmişlerdi. Annemle beraber gittik. » agonun ba- karşılaştı, liyorlardı. İlk tesadüfümüzdeki gi- bi eszip ve alıcı idi. Yine ayni clâ- diyet ve serbestlikle konuşuyor - du. Her iki anne arkamızdan yürü- yorlardı. Onlar çoktan izdivacı ka- falarında tasarlamışlar ve bize m&- sut bir düşünceyle bakıyorlardı. Kırdaki köşke girdiğimizde bi- zi biri bekliyordu. Bu ikinci mat- mazel Henriot idi.. İşte dostum, fe- lâket o vakit başladı. Keşki o anda oradan kaçsaydım da başima gelen bunca felâketle- rin önüne geçseydim. İkinci matmazel Henriot, fevka- lâde bir şeydi. Adeta bütün güzel- likleri ve mükemmeliyetleri ken- dinde toplamıştı. Paulette hoşa giderdi, fakat kar- deşi perestişe lâyıktı. Paulette hat- ları güzeldi, fakat öbürünün hari- kulöde idi. O anda ona tapınırcası- na tutuldum. Şüphesiz ki, Paulette, o lâhza- da ruhumu altüst eden bu hüdise- den bihaberdi. Aralarında evvelce benim için konuştukları ve beni Paulette'e ayırmış oldukları belli idi, Madeleine bu yüzden bizi yal - nız bırakmak için mütemadiyen fırsatlar hazırlıyordu. ma İREN ete ir Yep zara. akal Beni çoktan sevmiye başlamıştı ve benim onu sevdiğimi zannediyor - du, nu müztarip ve bedbaht et- rından müsait şüt çekecek biçimde Rumanya kral kupası finalisti |ıyor: topu alamıyorlardı. Bu yüzden İzmir müdafaası bunalmış olduğu halde bir çok tehlikeleri savuşturacak fırsatla- rı buldu. Izmirli misafirlerin ilk devredeki Oyunlarının ikinci devrede o kadar gevşiyebileceği pek umulmuyordu. Hattâ bir çokları 1—1 beraberlikle 'nihayetlenen ilk devre arasında ma- çın nihayet berabere biteceğini iddia ediyorlardı. Galip takımın müdafaasında Sa - Hin fişek gibi seri ve ateşli idi. Hü- cum hattında Eşfak top alış verişin- de birinci sınıf, hele mevcut çalım- larile rakipleri & kolayca geçişlerile fevkalâde bir oyun çıkardı. Haşimin yoksuzluğu muhakkak surette gö - züktü. Gündüz uzun zamandanberi ta - kıma girmemiş olmasına rağmen ar- kadaşlarile anlaşma hususunda sk - samadı. Yalnız epeydir devamlı id - manda olmayışı yüzünden idmanı tam kıvamında değildi. Ayak kısmı bi - raz ağırdı. Kafa pasları isabetli ve şuurlu idi. Hele attığı iki golü, to- pü sürmeğe başladığı andan şüt çek- tiği saniyeye kadar hakkıyle klâsik bir üslüpta idi, İlk devrede solaçık, ikinci devre- nin bir kısmında merkez muhacim, sonra tekrar solaçığa geçen Bülent | fazla çekingen ve şütlerinde isabet - sizdi. Sağ açık Necdet kale ağzına kıv- pılan sürüşlerini ihmal etmesine rağ men ortalayışları İtibarile iyi idi Eğer Haşim sol içde, Eşfak ta sağ iç- te olsaydı takımın vaziyeti daha baş ka olurdu zannındayız. İİ GL Bugünkü Spor Hareketleri Taksim Stadı: Şişli — Arnavutköy saat 900 Beykoz — İstanbulspor saat 1$ Ücek — Beşiktaş sent 17 Fenerbahçe Stadı: Tarışvar — Fenerbahçe saat 16 e Dünkü maçta Galatasaray muhacimleri İzmir kalesi önünde Izmir takımı, yukarıda da söyledi Bim gibi, ancak birinci devrede mu- hakeme edilebilir. Ikinci devrede Şâ- şırdı. O telâşlı âkıbete kapılması için ortada mühim bir sebep te yoktu.| Rakibin tazyikinden fazla, kendi ma neviyatlarının tesirile Galatasaray - lılsra râm olan İzmirliler maçın $6- nuna kadar meğlübiyete razı olmuş bir halde idiler Maçın tafsilâtı : Hakem Beşiktaşlı Bay Basrınin i- daresinde takımlar dizildiler. Galatasaray kadrosu: Sacit — Sa- Hin, Lütfi — Mustafa, Adnan, Su -| avi — Necdet, Süleyman, . Gündüz, Eşfak, Bülent. Üçok takımı: Hakkı — Necdet, Ziya — Fehmi, Adil, Mazhar — Ke- mal, Salt, Namık, Faruk, Namik. On dakika kadar İzmirliler Gela- tasaraydan daha atılgan, daha uzun paslı ve daha sıkı şütlü gözüktüler. İzmirin birinci golü : On ikinci dakikaya doğru İzmir- liler sağdan indiler, Sağaçıklarının ortalamasına Galatasaray müdafii mani olamadı. Galatasaray kalecisi - nin topu kapmak üzere fırlayışına Ga Jatasaray müdafileri mani oldular. Top kelenin dört metre açığında Iz- mir sağaçığının önüne düştü. Kendi müdafilerile çarpıştığı için müvaze- nesini kaybeden Gülatasaray kale - cisi üstünden aşıp kaleye giren topu yakalıyamadı. İzmirin bu birinci go lünden sonra Galatasaraylıların on dakika kadar süren gayretleri şütle- rin isabetsizliğinden ve fırsatlardan iyi istifade edememek yüzünden ne - tice veremedi. İzmirliler de üç hü- cumda şüt mesafelerinde geciktiler. Fenerbahçeliler Ankaradan İmize gelen müdafi Yaşarı da arala - rina alarak kuvvetli bir şekilde çı -|, | kaçaklardır. Tamşvar takımı bugün saat ll de şehrimize gelelecek ve ilk karşılaş - masını Fenerbahçe stadında Fener - bahçe ile yapacaktır. Çoktanberi sahada görmediğimiz şehri - Saat 16 da yapılacak olan bu kar- şılaştnayı hakem Adnan Akın idare edecektir. Rumen takımı ikinci karşılaşma » sını Taksim stadında gayrifederelerin en kuvvetlerilerinden olan Pera ile yapacaktır, —— —— sarayın sağdan sürüp sağiçe geçirdi- ği top sıkı bir şütle kalecinin ellerine çarptı. Fakat elinden fırladı. Hemen | üstüne plonjon yapıp tekrar tuttuğu anda topun Ç geçtiğine hükme | den hakem gol verdi. ipne devre 1—1 berabere bit - yi devrenin başında Gündüz karışıklık içinden vücudile çıkardı - ğa bir topu İzmir kalesine soktu. Bu- Bu hakem elle veya kolla sokulmuş telâkki ederek gol vermedi. G. Sarayın ikinci golü : Yirmi beşinel dakikada soliç yerinde kaptığı topu pek guur- lu bir sürüşle kale ağzına doğru sev kettikten sonra sağlam bir vuruşla kalenin ağlarına taktı. Bu golden son ra İzmir takımı her dakika bir parça daha sönerek Galatasaraylılara ta - mamile serbest ve taarruzda ovna » mak imkânını vermiş oldu. G. Sarayın son golü Yirmi dokuzuncu dakikada Gala - tasarayın sağdan çektiği düzgün bir korner İzmir kalesinin önünü karış- tırdı. Müdafilerin güçlükle sağa doğ- ru uzaklaştırdıkları topu Necdet tek- rar kapıp ortaladı. Kalabalıktan fır - lıyan sağiç Süleyman iki metreden vurarak üçüncü golü yaptı. G. Sarayın beraberlik golü : Maçın nihayetine kadar fazla gol cıkmadı. Neticede Galatasaray 3—1 Yirminci dakikaya doğru Galata -| galip geldi. Gündüz | 'Postahanemiz müvezzii on gündenberi ır. Bu yürden ekseriyeti, tüccar, en an halkımızın posta muameleleri ak samaktadır. Çünkü postahanede yalniz. bir müdür vardır, Ve gelen mektuplar tel graf ve havaleler tevzi memurunun olma. mast yüzünden postahanede bekliyor ve dağıtılmıyor. Halk, bizeat postahaneye gidip mektup ve telyrafını almak mecburiyetinde Kalı » yor. Bu vaziyetin bir an evvel önine gecii- | mesi ve tevzi işinin yolma girmesi için alâksdar makamların dikkat nazarını çel menizi dilerim. Tenis Dağcılık Klübü Bir Turnuva Hazırladı “Türk Dağcılık klübü”, bu sene de bir tenis turnuvası tertip etmiştir. Turnuva, Türkiyedeki bütün amatör lere açıktır ve beş kısma ayrılmış - tar: 1) Tek kadın, 2 Çift kadın. 3 Tek erkek, 4) Çift erkek, 5) Muhtelit Maçlar 4, 5, 11, ve 12 haziranda T. D, K. tenis kortlarında oynana - caktır. Her kısımda kazanan ve en ziyade puvan topliyan klübe mükâ- İfat verilecektir. Klüp puvanlarının hesabı şu su - lipler klüplerine: 1 inci (5), 2 inci (3), 3üncü ve dördüncü (1) puvan verir, Her zaman olduğu gibi bu sene de turhuvaya İzmir ve Ankara tenis- gilerinin iştiraki temin edilmistir. Barutgücü Alanında Bugün Barutgücü olanındâ O yapılacak maçlar: 1 — Barutgücü 3. Genç « Bozezyan lisesi *akımları rovanş maçları sani 9 de ? — Bakırköy Rum genç » Bakırköy rum A takımları saat 1020 da. 3 — Barutgücü 1. genç - Üzen spor genç takımları saat 13 te 4 — Barutgücü - Lânga B takımları s0- st 430 da, $ — Rarutgücü - Langa spor genç ta - kımlam sant 16 da, 6 — Baruteücü - Langa spor A takım. ları saat 1730 da. Barutgicü alanında Karıtaşacaklardır. retle yapılacaktır; Her kısımdaki ga| A bir müddet sonra Caen'in bütün gelinlik kızları benim evlenmek istediğimi duydular, ve önümde resmi geçit yapmıya baş- ladılar, Bir öğleden sonra, evde, İş odam- da çalışıyordum. Bir orulık odaya hizmetçi girerek Matmazel Henri- ot'un annesile beraber salonda ol- duğunu söyledi. Henriot hemşireleri uza nıyordum. Bunlardan birisi kasa- dar, diğeri annemin tesis ettiği şef kat yurdunda sekreterdi etler olduğu zaman ben hiç gözükmezdim. Bu defa nedense ayaklarım beni salona sürükledi. Şi tan ta- Matmazel Henriot, güzel, cazip, ince ve konuşurken insana itimat ve emniyet telkin eden bir kızdı. Serbest ve ciddi r inden bah setmiyordü. Bu hali hoşuma gitti. Açıldım. Ona seyahatlerden bahse- derek fotoğraflar gösterdim ve o- kuması için de bir kitap verdim. Zaman bize pek kısz görünü - yordu. Müsaade istedikleri vakit saate baktık, ziyaret tam bir saat sürmüştü. İkimiz de kızardık. Annem ise gülümsüyor gibi idi. Fokat ani bir yıldırım tesiri £i- lân olmamıştı hani.. Sadece biri - birimizden hoşlanmıştık Akşam yemeğinde annem lâkayt çalışarak, Matmazel Henriot'dan bahsetti ve intibala- rımı sordu. Zevkle cevap verdim. Soğukluğumun gitmiş olmasından memnun ve mesut görünüyordu. irkaç gün sonra Madam Henriot'tan bizi kırdaki e vine çağıran bir davetile aldık. Matmazel Paulette Henrlot, an- nesile beraber istasyonda bizi bek- o memek ve benim için bum- ca fedakârlıkları katlanan annemi inkisara uğratmsmak için bu vaz yete boyun eğiyordum. Hâdisatın seyrine engel olmadım. Olan ok du. Pavlette'i kardeşinden önce gör düğüm için onun namzedi sayılı « yordum. İşin tuhafı Madeleine'i görmek üzere evlerine gidiyor, fa- kat Paulette'le karşılaşıyordüm. Nihayet bu Iş, bir izdivaçla ne- ticelendi. Paulette'le evlendim. U- zun gecelerden sonra, büyük bir 15- tırap ve sıkıntı içinde bütün varlı” ğım eridi. Bu kuruntuları kafam - dan atmıya uğraşıyordum. Bu be- nim vazilemdi. Çünkü karım beni bütün varlığı ile seviyordu. Onun- la evlenişim, ânnemi sonsuz dere- cede memnun ve meust etmişti, Fakat dostum hepsi bu değil I şte on beş yıldanberi evli- yiz. Karımın aşkı zayıfla- madı, bilâkis kuvvetlendi. Fakat ben harap oldum. Bugün hâli Madeleine'i seviyo” rum. Bu aşk evvelâ tahteşşuuru - müzdu yer aldı. Oda beni sevi- yor. İstikbalden hiçbir ümidimiz olmadığı halde lekesiz olarak biri- birimizi sevmekte devam ediyo - ruz. Paulette mesuttur, ve bütün bunlardan haberi yoktur, kız kar- deşinin bugüne kadar evlenmeyişi- nin sebebini aramıya dahi lüzum görmüyor.,, Arkadaşım sözünü buraya geti - rince tren yoluna doğru baktı: (Arkası: Sayta 8, sütun 6 dal