29 Mayıs 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

29 Mayıs 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

——— 2.5. 938 .TANMN Gündelik Gazete TANA hedefi Haberde, fikirde, her Weyde temiz, dürüst, samimi elmak, Karin © gazetesi © olmıya — gelışmakır. yermi ABONE BEDELİ Eenebi 2000 Kr, 1500 Kr. #00 Er. S0 Kr, Aş so Er, | Milletleraras: porta ittihadıns dahil ci- | Miyan memleketler icin 0, 16, 9. 35 ira dır. Abone bedeli ndir: Adres değiş- Ürmek 25 kuruştur. Cevap için mektup İsra 10 kuruşluk pul ilâvesi lâzımdır. | GUNUN MESELELERİ Turizm Nezarı Yazan: M. ZEKERİYA Cihan Harbinden sonra birçok memleketler için yeni bir varidat kaynağı açıldı: Turizm. Bu öyle bir servet membaıdır ki, işletmesini bilenler için büyük kâr- temin edebilir. İstanbul, ötedenberi dünyanın en Süzel şehirlerinden biri olması, ve Muhtelif tarih devirlerinin en kıy- metli eserlerini üzerinde toplaması İtibariyle, turizme çok o müsaittir. Fakat şimdiye kadar İstanbulun bu kabiliyetinden istifade etmesini bil- medik. Buraya turist celbetmiye muvaffak olamadık. Merak ve teces- Süs saikasiyle okapılarımıza kadar gelenlerin de, şehri uzaktan seyre- dip ayni vapurla dönmelerine seyirci kaldık, * Yunanistanda bulunduğumuz on! Rün içinde Atinaya 2000 turist geldi. Mer gittiğimiz yerde ellerinde hari- talârı, hükümet tarafından verilmiş Propaganda £ broşürlerile turistlere Tastgeldik, Yuğoslavyaya senede 60 bin turist Ve seyyah gelirmiş. Orta Avrupa halkı, Yugoslavyanın güzel Dalmaç- Ya sahillerini bir sayfiye yeri olarak Kallammıya baslemifezm hareketine, Yugoslavyada dahili turizm hareke ine ehemmiyet veriliyor. Fakat her iki hükümette turiz. Min zengin bir varidat memba oldu- ğuna kanaat getirerek bu işi bir dev- İet işi olarak kabul etmiş ve birer turizm nezareti ihdas etmişlerdir. Yunanistanda turizm nezareti Me- taksas hükümetinin bir eseridir, Ye- Bi kurulmuştur. Henliz geniş mik- Yasta faaliyete başlıyamamıştır. Bu- a rağmen az zamanda şunları yap- Mya muvaffak olmuştur: Seyyahların ve turistlerin gidip 3iyaret edebilecekleri bütün yerlere Asfalt ve rahat yollar yapılmıştır. Bu yollarda işliyen ucuz ve temiz hakil vasıtaları temin edilmiştir. Memleketin ziyaret edilmesi, ika- met edilmesi lâzım gelen bütün ta- tihi eserlerini, plâjlarını, banyo şe- birlerini gösterir broşürler bastırıl. Muştır, Otelleri nezaret altına alınmış, fi. Yatları ve servisleri sıkı bir kontro- le tâbi tutulmuştur. Turist işlerinde kullanılacak kim- Seleri yetiştirmek üzere hususi bir Mektep açılmıştır. Turistlerin gittikleri yerlerde ay- Nea lisan bilen memurlar bulund. vulmaktadır. Turist, ziyaret etti Yerde izahat alabilecek memurlar pie sebeplerini o keşfet- mek, her halde harbi insa- nileştirmiye çalışmaktan - yektir. Bu sebepleri bulduktan sonra har- bin ortadan kalkacağını söylemek istemiyoruz. Fakat belki de biz- den sonra gelenler bu sebepleri düşünürler de aklın icapları daire- Harbin sebepleri içinde en mü- himmi ticarettir. Bugün bir taraf- ta İngiltere, Fransa ve Rusyanın, diğer tarafta Almanya, İtalya ve Japonyanın mevki almalarının on bellibaşlı sebebi iktısadidir. Bu se- bep bir sürü propagandalarla ört bas edilmekte ve herkes bu propa- gandalara güvenerek kendine taraf tar kazanmayı ummaktadır. Bu yüz den İngiltere ile Fransa demokra- si diye göğüs dövüyor, Rusya na- zizm İle faşizm aleyhinde bağırı- yor, İtalya ile Japonya komünizm tehlikesinden dem vuruyor. | bu gürültüleri bir ta- rafa atar ve meseleyi bütün plaklığı ile gözönüne koyarsak, gö zümüze çarpaçak bir şey vardır. O da: Her tarafın iktisadi nlük peşinde koştuğudur ve mücadele nin dünya ticaretinden daha fazla hisse kapmak için vuku bulduğu- dur. Bu mücadele ise dalma harbe yol açmıştır Prsüitere, imparatorluk kur- mak için harbetti. Bugün de bu imparatorluğu korumak için harp tehlikesi ile yüz yüzedir. Fran sanın da, Rusyanın da vaziyeti ay- ni merkezdedir. Bunlara karşı ge- bulabilmektedir. Paris, Londra, Brüksel, Cenevre,| İskenderiye ve Kahirede ayrıca bi. POE propaganda bürosu kurulmuştur. Bu teşebbüsler turistler üzerinde Yi tesir bıraktığı için gelenler mem- Dun kalmakta ve hersene turist artmaktadır. Yugoslavyadaki turizm nezareti. n faaliyeti ise daha geniş, daha zen *, daha kuvvetli, daha rasyonel ve | a mühimdir. Yugoslavyada turisti çekecek ta- Xx hiç bir eser yok gibidir. Fakat dap imya propag; 'nYahın en güzel iye yerlerin. biri olmıya başlamıştır. Bizim elimizde, turizmin muvaf- olmasını temin edecek çok kuv vetli unsurlar yardır. İ ni; bul başlı başına bütün dün; tı vds ristlerini çekecek kadar kuvvetli Gazibeye sahiptir. Bursa bu cazi- len devletler Almanya, İtalya ve Japonyadır. Almanya, İtalya ve Japonya: İngiltere, Fransa ve Rus- yanın elinde bulunanı almak isti- yorlar. İtalyanın komünistliğe, Ja- ponyanın demokrasiye, Rusyanın ve Fransanın faşistliğe döndüğünü farzetsek te mücadöle devam ede- cektir. İdeolojileri ifade eden tabir ler üzerinde akademik bir müna- kaşa meseleyi halledemez. —— ——— —— beyi artıran ikinci kuvvettir. Son ra da Kemalist Türkiye bütün dün. yanın tecessüs ve merakını tahrik eden yeni bir memleket olmuştur. Bu unsurları işleterek kuvvetli bir turizm hareketi yaratmak, ve mem- lekete her sene milyonlarca liralik döviz sokmak mümkündür. Hükümetin bu işi bütün ciddiyeti- le ele alarak meşgul olması zamam gelmistir, sanırım TAN İŞ & Harp tehlikesi karşısında | N silâh yarışının doğurduğu 4 korkunç bir deniz ejderi & amaaan aa) KYA KES imap SEVEN apt ji dan kaldırmak için millet. lerin'gümrük engellerini kaldır - maları ve serbest ticaret sistemini kabul etmeleri lâzım geldiği iddia olunuyor. Fakat yüksek gümrük engellerinin harp neticesi olduğu, harbin milletleri, yerli sanayii kur mağa ve bu sanayii korumıya sev- kettiği unutuluyor. Meseleyi tetkik edenler ancak harlei ticaretin genişletilmesi, bü- tün milletler arasında ticaret mü- badelesinin daha serbest bir şekil alması sayesinde harbin önüne geç miye imkân vardır. Muhakkak o- lan bir nokta, dünyanın büyük harptenberi değişmemiş olduğu - dur. Büyük harpten öncek! yarım a- $ır zarfında yine iktısadi sebeplerle izah edilecek yirmi kadar harp vu- ku bulmuştur. Vuku bulan muharebeler şunlar dır; 1978 - 1882 Efgan harpleri 1879 Zolo harpleri 1879 - 1882 Nitrat harpleri İNGİLİZ KARİKATÜRÜ : Yazan: William Wainright (İNGİLİZCE “NEWSDOM,, MECMUASINDAN) 1009 » 1601 İK Boer 1882 - 1689 İngilterön!: işgali 1882 - 1885 Fransanın * Anmam- daki müstemleke harpleri 1885 Sırp - Bulgar harbi 1887 İlk Habeş harbi 1894 - 1695 Çin - Japon harbi 1895 - 1898 Kuba isyanı 1896 İkinci Habeş harbi 1897 Türk - Yunan harbi 1898 İspanya - Amerika harbi 1899 - 1902 İkinci Boer harbi 1900 - 1901 Bokser isyanı 1903 - 1908 Herero kıyamı 1904 - 1905 Rus - Japon harbi 1911 - 1912 İtalya - Türkiye harbi 1912 - 1913 Balkan harbi 1914 - 1918 Büyük harp ulh lehinde yapılan bütün propagandalara rağmen mu barebeler devam ediyor, Beynel - milelciler, serbes ticaretçiler, ve sulhçüler bütün dünyanın artık bi- ribirine bağlı olduğunu, modern muvasala vasıtalarının bizi sıkı sıkı bağladığını söyledikleri zaman 8: ni vasıtaların gerginlik ve tehlike kaynağı olduğunu unutuyorlar, İn- sanların biribirinden uzak kaldık- ça dövüşmiyeceklerine dair eski bir söz vardır ki, çok doğrudur. Çün- kü insanlar karşılaştıktan ve müş- terek zemin üzerinde yaşadıktan sonra aralarında anlaşımamazlık- lar başlar. Bugün dünyanın müş- terek zemini, dünya piyasasıdır. Dünyanın muhtelif milletleri bu zemin üzerinde karşılaşarak dövü- şüyorlar. Beynelmileleiler, milliei- ler ve serbest ticaretçiler bunu bil- | dikleri halde harbe sebep olan ik- tısadi kuvvetlerin sulh lehinde kul lanılacağını söylüyorlar ve insan tablatini değiştireceklerini ileri sü- rüyorlar. Fakat insanların bu ihtirasını, 1664 te kopan İngiltere - Felemenk harbi gayet iyi tavzih etti, Mahan “Deniz kuvvetinin tarih üzerinde- ki tesiri,, adlı eserinde diyor ki: “Harbin hakiki sebebi ticari kıs- kançlıktı ve mücadele ticaret kum- panyalarının şiddetli rekabetinden ileri geliyordü. O zaman Monk: Bizim bütün dileğimiz ticaretimizi arttırmaktır, demiş.,, Berremili tacirler, gerçi harbin ilk müşevvikleri ol- duklarını inkâr ederler, fakat ha- kikat budur. Alman iktisalçısı Fredrik List, bunu anlatarak ta- ciri şu şekilde tarif eder: “Bunlar, zehiri ilâç diye ithal ederler ve afyon ie, ispirtolu iç- kilerle milletlerin sinirlerini bozar- Jar. İthalât ile kaçak malların as- keri işgallere sebebiyet vermesi, yahut binlerce kişiye gıda temin etmesi, yahut binlerce kişiyi dilen- ciliğe sevketmesi onu bir iş adarm sfatile alâkadar etmez. Çünkü yal- nız servetini şişirmeyi düşünür. Şayet onun yüzünden sefalete ve yoksulluğa uğrıyanlar, yurtların - dan hicret ederek başka yerde rizk ve nafaka aramak mecburiyetinde kalırlarsa, tacir, yine aldırmaz ve bünların hicretini temin ederek kazancına bakar. Tacir, harp zama- nında düşmana silâh ve mühimmat verir ve imkân bulursa tarlalarını, çayırlarını düşmana satmak ister.,, Beynelmilel tacirin bu“vaziyeti değişti mi? Zannetmiyoruz. pm beynelmilel ticaretin artması, dünya sulhünü te- min edemez. Çünkü ticaretin art ması rekabetleri keskinleştirir, Tacirlerin bir kısmı zenginleşir ve bir kısmı kaybeder ve bu yüzden hüsumetler başgösterir ve zarara uğrıyanlar himaye için hükümet- lerine müracaat ederler. yüzünden beynelmilel başgösterir, notâlar mübadele o- İunüur ve bir kimse farkına varma- dan harp başlar Dünyanın iktisadi menfaatlerini âhenkleştirmiye imkân (bulunsa, şüphe yok ki, ticaret, harbin en belli başlı sebeplerinden biri ol - maktan çikar. Bunun için bütün dün; şamil bir iktisadi nizam lâzr Buna da bugün imkân yoktur. Bir millet bile plânlı ekö- nomiyi işlek bir hale getiremediği- ne göre böyle bir plâna tâbi olma- | sna yer kalmaz. $ eto AYI 7 Şöhrete Giden Yol Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel Son Telgraf gazetesinden daktilo makinesi çalan bir çocuğu, hâkimin önüne getiriyorlar. Suçlu kend şöyle müdafaa ediyor: “. Ben 1932 senesinde ortamek- tebi bitirdim. Gazeteciliğe karşı ye- İnilmez bir hevesim var. Bir aralık bir gazeteye amatör olarak ufak te- fek haberler de yazdım, Fakat bu, beni tatmin etmiyordu. Bu mesleğin şöhretli bir rüknü olmak İstiyor. dum. Sinema filmlerinde, bazı ro- manlarda Amerikadaki | gazetecile- rin nasıl şöhret bulduklarını gördüm ve okudum. Geçenlerde bir muharrir tımarhaneye girdi. Bazı şeyler yazdı. Bu benim hoşuma gitti. Ben de şöh- rete kavuşmak için hırsızlık yapmı- ya karar verdim. Etüdüme de evvel- ki gün başladım.,, Tabii, hükim, mevkufen muhake- mesine karar veriyor. Bu çocuk, ruhi ve içtimai ölçüler- le tetkik edilecek bir vâkıadır. Ço- cuğun, hakikaten şöhret için mi ma- kineyi çaldığı, makineyi çaldığı için mi bu hikâyeyi uydurduğu malüm değildir. Mezele ister öyle, ister böy- le olsun, herhalde sinemada gördü. ğü hayat resimlerinin kafasında çiz. gileri var. Yeni işlemiye, düşünmiye, tahlile başlıyan bir kafada, filin, aksülâmeli bu şekilde kendini göste- riyor. Bu bir temayülü ifade eder, Şöhrete gitmek için de olsa, kötü yoldan gitmek temayülünü. Zemrem kuyusunu kirleten Ebu Süfyanın, şöhret temayülü gibi, Bu çocuk şim- di bir maznundur. Yarında belki mahküm olacaktır. Fakat bu vâkıa yalnız adli bir vâkın değildir. Bu bir psikoloji lâboratuvarı hastasıdır. Si- nemanın, cinayet ve hırsızlık roman- larının zayıf bulduğu karakterler ü- | Hapisane bu çocuğu aslah edemezi Şimdi orada yeni bir mektebe gir- miştir, bu temayülü besliyecek, in- kişaf edecek pratik dersleri de bura- da alacaktır. Yarın belki de hakiki bir Fantoma, meşhur bir hırsız, gaze telere havadis, mahkemelere vâkıa, hapisanelere sabıkalı bir müşteri olacaktır. Hırsızlığı, bir zaruret ola- rak değil, fena sahada işliyen zekâ- sını bilemek için vasıta edinen bir mütereddi yetişecektir. Bunun ik buhranlar | Şöhret iyi hir hırstır. Bir İnsanın diğerleri arasında üstün vaziyete çık mak istemesi tabii, beşeri olduğu kadar, faydalıdır da. Fakat bü şöhre- ti başkalarına, cemiyete zarar ver- mek şeklinde kazanmak istiyenlerin hırsı, çirkin bir egoizmdir, sahibini şöhrete değil, olsa olsa şarlatanlığa götürür. Şöhret, arkasından koşu'up, elde edilecek bir mal değildir. Fer- Jdin, <emiyetin hayırına, yükselmesi- ine hizmet ederek yaptığı faaliyetler, / kahramanlıklar, zekâ üstünlükleri İdir ki sahibine şöhret getirir. Bunun İyolu da tevazu ve feragattir. İnsan meşhur olmak ist; için meşhur olmaz. Yazdığı veya yaptığı eser, ce- miyetin hayırına İse, cemiyette mâ- kes buluyorsa sahibine de bu eser- lerin mükâfatı olarak şöhret getirir, gazetesinden makineyi çalan adam bir hastadır, yeri hapisane değil, ys- N İN Unutmıyalım ki hayatin kalı. # lahhanedir. ————— A '. « Bu da Bir Fikir ç Tuhaftır, akşamları sıkıntıla- Ay rimiz bize tahammül edilemi- A yecek kadar ağır bir yük gibi N gelir, fakat sabahın ışığı ile be. A raber bu ağırlığın hafiflediğini N duyarız. W Münasız can sıkıntıları da A böyledir. Hayali kuvvetli in g A sanlar bazan bu ufak sıkıntılar W dan okadar çok üzülürler ki N âdeta bedbiniye sürüklenirler. Fakat sıkıntı geçtikten sonra ti- # züldüklerine acır ve kendileri. # ne gülerler. / / / ; İN ca hiçbir şey yoktur. Sıkıntı da & muvakkat ve geçicidir. Üzülmi. ye değmez. Tİ ük Meşhur olmak için Son Telgraf 4 il zerinde. yaptığı bir aksülâmeldir. j

Bu sayıdan diğer sayfalar: