İ ÇOCUKLARA HİKAYELER : Karanlıktaki Işıklar Arkadaşlarımın çoğu bana korkak derler, Bu söz, beni dehşetli surette sinirlendiriyordu. Çoktandır bunun aksini isbat edi öldüğümü göstermek için fırsat bekliyordum. Fakat ne yazık ki bugün ben bile ceraretimin yokluğuna inanmıya baş || adım. Muamafih, size:şimdi anlata cağım hikâye bazan en cesur adam- Tarı da heyecana düşürebilir. Bu vaka mektepte geçti. Elekiriklerin çek erkenden yakıl- dığı kış günlerindeydik. O zamanlarda mütalea salonun - dan başka mektebin her yeri zi. firi karanlıktır. Bu Karanlık” bizim işimize de geliyordu. Koca binanın her tarafında cezaya çarpılmak kor- kusu olmadan istediğimiz gibi koşup aynuyordul Bir akşam yemekten sonra muavin yatakhanede unuttuğu bir şeyi ak mak üzere beni yolladı ve: İşiğa lüzum yok, yala biliyor- #un değil mi? dedi. sarmadı, Bu işi b ikasşna devretmiye amma, arkadaşlarımın için- den hiç bri srekli çıkmadı. sk yol tihtalar üze heyecanının. artmasına sebep Oh Hele şükür! Birlrici kata gel Mmiştim. Yolun yarısı bitmiş demekti, Fakat ansızın duyduğ li tepeden tırnağa kadar beni durdum. Birafi dinliyerek Til piril parlıyan ışıklar! Zaten kay- Übolmuş olan cesaretimi bu ufacık ışık Ür büsbütün yok ett. Kendime hâkim olamadım. Hemen arkamı dönerek gerisin geriye mer- divenleri dörder dörder inmiye baş:| ladım, Kendimi avluya dar attım. Ak şamın serinliği biraz aklımı başıma getirdi. Düşünmiye koyuldum. Nafi le! Tekrar merdivenleri çıkmıya küv- | vet ve cesaretim kalmamıştı. Gizlice iki arkadaşımı çağırıp va- ziyeti anlattım. Eh, şimdi üç kişi'idik. Bize bir şey yapamazlardı. Döndük we cesaretle bizi merdivene götüren koridoru geçtik. Ayni yere geldiği imiz vakit ışıkların hâlâ orada durdu ğunu gördük. Arkad. bular, Bu tuhaf ışıklara doğru yürü) dılar. Ansızın, demin duyduğum gö-) ül yine peydahlandı. Hu, başka 22 wan olsaydı nazarı dikkatime çı mıyacak derecede hafif bir gürültü İdi. Fakat sinirlerimiz © kadar göril işti ki, nefes alışımızla bile biri - İbirlerimizi korkutuyorduk. | Gözlerimizin önünde, cinler, haya Jetler, hartlaklar, periler uçuşmaya) başlıyordu. Çocukluğumuzda işittiği- | imiz masallardaki hayaller aklımıza | geliyordu. Bu vaziyette ne kadar kaldık, bi myiorum. Her halde çok bir zamân olmasa gerek, Bu seter üçümüz be- raber bütün hızla merdivenlerden | #ip, kendimizi bahçeye attık. O: ada | İbir çare düşünmiye köyulduk. Ne| yapmalı? Hiç birimizde oraya tek - Tar gidecek kuvvet ve cesaret yoktu Birkaç dakika düşündük. Böyle bir ik ışıkta korkup kaçmak onürumu 34 dokumuyord. Çaresiz olarak yapacağımız yeğine| şey meseleyi gidip musvine anlat aktı Muavinle beraber tekrar oraya) ndüğümüzde ışıklar yine olduğu | İgibi dı ordu, Parıltıları biraz kay- |. bolmuş gibiydi. Muavinin yanımız İda oluşu bie cesaret vorüğardu. ”* | Biraz sonra bütün mesele arlaşık işti Bu üç pırıl küçük işik büyük bir balık kılçığından başkü Kimya okuyanlar bi. ğında sadece ik veren | Kedi kıl. raya kadar yemek üzere t #imiş ve deminki gelişimizden korka: rak o tıkırtıyı yapmıştı Hakikat, meydana çıkar çıkmaz bü tün arkadaşlarımızın bizimle 16 Kâ dar olay ettiğini söylemiye hacet yok. Bu vaka Korkaklık şöhretimi bir kat | daha artırmaktan başka bir işe yara-| Mad. | mek cesaretini kendilerinde bulama; || KÜÇÜK YAZICILAR MÜSABAKASI Küçük okuyucularımız TAN — ÇOCUK gizler için bir kü beri birçek yazı gile aldık, Barları, Fakat siz de bilirsiniz ki, bü yazı yok. Sıraya kayduk, Mer gayımızdı rine hediyeler verilecektir. KÜşük TANın Çocuk Wlâvesi çük yerle yarın için bize çek geyler müjdeler. in hepsini birden çıkarmamıza ikin yazıcılarımızi TAN — ÇOCUK sizde de -. Yalnız yazıların uzun olmaması Muğlanın, zenyin döccarlarından B. Al, parasını ve malını taşıyan bir yelkenlinin batmaslle kederinden Bl: müştü. Tüecarn Böyük oğlu Cemil, ailesinin ve kendisinin malgetini be min etmek için uzun yaleuluğu alarak başka diyarlarda pi kazanmıya gire Cemil bir haftalık yürüyüşten sen- v5, Bodruma vardı. Orman İzmire giz den bir tüssarın yanına 1 kuruş gün. delik ile hirmetşi yazıldı: On gön lük bir yetkenii seyahatinden san. İzm lar ve yi e beraber ilk aylığını aldı Ruhtumdan tele dağru giden O: il, yelda bir kese altın buldu, F kat daha onuncu adımımı atmamış kl, teilâtın sesi kulaklarını nl ©. Teli ile Cemil orsduda her yerdeki değru- yoğunu gör Bir bahar akşamı tüccar Pireye bir sonra gelecek vereceksin Tüocarın nü mağarayı sini alırken yaptıkları yolculuğun ha tras Cermili tanıdı, Kuenklaştlar Ve © tücenr Gemi ka ak yaptı. Böylece, Cemil değ yesinde ömrünün sonunu kadar ra 5. Başko - Muğla Orta okul talebelerinden mevrülar söçmiye dikkat edi o İşliyen Dişler Vaktile Ahmet ve Mapim adli iki gocuk vardı. Ahı Küçük yapta. babamın maz, ek Meke uğradığı yak» bu, Haşim ise fakirdi. Fakat çek gö — çek haylaz ve yaramazdı. varlığına güvenerek çel sigara İçer, kumar oynardı. tabi semtini. Bi uşkan ve terbiyeli id O“ mektepte birinel galiyerdu. Me ine, uratmıyalım, aylar, yali Ahmedi ba çalışmadı, Babasından kalan miras 3d, fakat o, yle har vurup, harman savurdu. Niha 8 yet takirleşti; Parası Katmadığı gibi, satacak bir yeyl de kalmarışlı; Die anmiya Hayim ise, çalışkanlığı dokter olmuştü, Ahmet bir gün tera sayesinde düten dilene dilene Haşimin evine çimi Samime Onu evine sid. Nasihatler etti ve bir rın yanına katip olarak yerleş” Fakat Ahmet durur mu? Bi det çalıştıktan sonra Gükkündan pe- çaldı ve onu kovdular. Ve bir in kimse ona İş Vermedi ve ömrünün sonunu kadar yaksullak 1 çinde dilendi. sta sözü vardır: “Güvenme var düşersin darlığı Majarta, yalm hilyen dier, ? Mustafa Büyük - Kayseri o KEN“K İT liyen dişler, nesiri hakikate gü ker, Mustafanın bu şekide yozalar Yaz Devam etmesini tavsiye ederiz. 5. Başko'ya: dana değil. insana, doğru olmaktan se nasihat Yanda muvattak olr ya güzel de ziyade bir an en birine ALPLE BABASI e 4 yazılmış. Bilhassa orun Dir ahli tulanın onun urtalıkla anlatışı tak kia iyi bie istidadı olduğu anlaşılıyor. enilebilir. Yalnız, teyla hayali. Okurke masal hiztini eriyor hayatt almiş vaka serra budur, TANın Çocuk Mâvesi ÇOCUKLARA FIKRALAR : Şafak Sökerken Gükyüzünde hafif bir sarılık belir. di Horozlar ötüyor, hafif bir rüzgi kaybolmak üzere olan yıldızları san- ki titretiyor gibi. İşte şafak sökü yor! İşte köylünün tarlasına gideceği baya yanlarını bir fenerin ışığı altında su zaman.. O çoktan uyanmışır, Jamış ve önlerine yemlerini atmıştır. Şimdi iş Hava epeyce de soğuk. Fakat köy Mi soğuğa aldırmaz, çalışmak onu 1st- tır. Şafak, bir gün evvelden yorulan babalara, bugün de yorulacaklarını haber verir. cuklarını ve ailelerini geçi kaygusile onlür ne kâdâr üzülüp kılacaklar, terliyecekler, Şafik, sizlere de çocuklar mektep #aatinin yaklaştığını bildirir. Thk odanızdan, sıcak yatağınızdan çikacaksiniz. Yastık da ne y fakat insan, mektebini, şacık örelerini dü- şünmeli ve cesöretle Hoplat diyerek darlamalil Zaten siz de pek iyi bilirsiniz. ki kazali beze ii Şe) tan fırlayıp çıkmak o kadar güçleşir. | Hemen davranmalı, sıcacık yorganın | altından kalkıp hazırlanmıya koyul.| malı İşte böylece, şafak herkete ayrı ay- Tı bir vazife sahibi olduğunu hatırla- tur. Günün akşama kadar geçecek sa-| X5> atlerinde ne gibi sıkıntılar, sırlar, va- kalar gizlendiğini evvelden bilemiye- ceğimiz için kendimizi hayatın akışı- ha ve seyrine bırakırız. Onun için şafağın fik aşıkları pen- cerelerimize çarptığı ve bizi uyandır. dığı vakit ilk işimiz hayatın ve yaşa, manın güzelliklerini bize bağışlıyan | sonsuz varlığa, yani tabiste, toprağa, dünyaya kuvvetle sarılmak ve oni sevmek ve bizim i babalar dir in didinen anne ve nza sağlık dilemek olmalı po ) in VE Hintti Çamaşırcılar Fnkiltanda çen şan erfkekler de ye karl; vazeneyi temin. İç elinde bir sopa bulu Xİ nan ve İçamaşır Yı kayan bir Hintli glsteriyar; Evlât Sevgisi İnsanı Nelere Katlandırmaz ! Resmini dar. İngilterenin merkezi Öyle keskin bir sesi var bağırdığı zaman sesi ilTE BUNU BİLMİYORDUM : Bu köprü, İspanyanın Segovi deni. len bir yerindedir Jan tarafından yapılmıştır. Bu köp- rü harçsız olarak inşa edi narları yoktur, bu yüzden adına Şey tan köprüsü denilmektedi Bu köprü 1800 sene evvel yapıldığı halde bugün yine sağlam ve kulla- Başlı duruyor. İmparator “Trac tir. Ke- * Bağıran Maymun gördüğü müz bu maymun A- rikanın ayak büs- mamış sık ormanlık larında yaşar. Gayet çığırtkan bir hayva mış ki, tam beş kilo- olan Londra şehri çok yük bir kısmında buraya sık sık yağmur düşer. İ nedir Londra / LONDRANIN YAĞMURU : üyüktür, Senenin bü. tuhafı şudur: Elli se- Garip Bir Hayvan Bu hayvanım ge yet garip bir tabiati Uyuduğu ze man kuyruğile bir ta rafa kendini asar ve başı aşağıda olduğu halde uyur. . Cömert Bir Mihrace »ce doğauğu yıldö- ü kutlamak için şunu yapmış: Bir terazinin kefesine kendisi otur, muş, öbür kefeye kendi ağırlığı ka- dar altın doldurmuş. Sonra kendi a: ırlığı kadar olan bu altınları bütün adamlarına dağıtarak daha uzun yıl- lar yaşaması için dua almış, Benim Amma, Ne Yapacaksın? Yolcu, Mikey'e sorar: — Söyle bakalım, bu köpek senin — Evvelâ sen söyle, seni ısırdı da onun için mi, yaksa kimin olduğunu öğrenmek için mi soruyorsun? Kahkaha? Doktor Daha Kurnaz Açıkgöz bir İskoç- yalı “yolda doktora rast gelir. İskoçyah- nan bacakları roma - tizmadan ağrıyormuş. Bedavadan bir te davi olmak düşümce- sile: — Doktor, der, bir arkadaşım, ro- matizmadan muzlariptir, bunun İçin ne yapmalı? Doktor bozmadan cevap verir: — Gelsin beni görsün de bir mua yene edeyim. » Beyinli Baş Afacan, kasaba — Annem bir baş isti- Ne Kasap — Dükkân. İğ da benim başımdan ” büşka baş yok7 Y Afacan, kasaba bakarak: — Yok, olmaz, diye cevap verdi. Arinem aldığın baş, beyinli olsun, de kit seni rahatsız eden nedir? — Eğer görünür bır şey değiise vicdanım, fakat görünür bir işse an- nemin eli. — Söyle kızım, benekli kıravat ma duruyor, yoksa papiyon mu?