6-5-1938 TAN Gündelik Gazete Mn Haberde, samimi TAN'ın kederi; Beyde ” fikirde, her- temiz, dürüş olmak, karin Gazetesi © olmıya ii ABONE BEDELİ ki Ecnebi a < 1509 Kr, 400 Er, 300 Kr, posta ittihadına dahil ol- Miyan memleketler iç 5, 9, 3.5 lira Sir. Abc Adres depis- mektup lâzım çalışmaktır. bedeli 5 kuruştur p İçin | İ İKTİBASLAR Çocuk Sinemaları Deyli Telgrafın başmakalesinden: “Sinemaların çocuk kafası üze ki tesirinin beynelmilel alâka w - Yandırması, hayretle karşılanmıya - $ak bir hüdisedir. Çünkü sinema gi- i kuvvetli bir vasıtanın iyi veya fe VA tesiri, son derece burizdir. Millet- ? Cemiyetinin içtimai meselelerle Metni istişa Felemenkli Müdekkik doktor Van Staveren'in “ mesele üzerinde hazırladığı ra- Boru tetkik etmek üzeredir. Doktor| tâveren birçok memleketlerde a - Taştırmalar yapmış ve flim meraklısı #ocukların zevklerini derinden de - Tine tetkik etmiştir. Vardığı netice Şotukların komedilerden fazla hoş -| , Smadıkları ve aşk maceralarile da 4 fazla alâkadar olduklarıdır. Fa - * çocukların alâkalarını en çok çe- sep mevzu Miki Mavs ayarındaki e-| şelerdir. Ve çocuklar bunları basit | * orijinal şeklile tercih ediyorlar. & netice bir çocuğun, kendisine uy- » olmıyan şeyleri reddederek ker İsini körumakta olduğunu, hattâ ço “UĞU “kenrli yasina uygun olmıyan lerden sıkıldığını göstermekte » ir, Felemenkli müdekkikin en çök te Sür duyduğu nokta, Enderson e imi hikâyeleri, Kipling ha An wr&öalları gibi çocuk klâsiklerine Mziyen eserlerin sinema perdesin - Bösterilmemesidir. Fakat sine - um. da yürüdüğü de mem. | © çarpmaktadır. "Yedi ocük fil, gibi eserler ve Plân Yapan Heyet Kaybolmuş ba, 573, Aksarayı, (TÂm hg ZN Plânını yapmayı di İşk, tep, *n bir müddet çalıştıktan sonra eden fen heyeti- Kasa- hita işi ta- hi için © belediye Hk tin Perek ile İstanbullu tasında anlaşma yapılmıştır. , ağustosun sonuna ka- 1, arayın pânını bitinecektir. Cek , <İYe, yazın tozdan geçilemiye- dir ,, kle olan yolları sulamak için Ka getirtmiştir. bir ha mizin sıhhi durmunu iyi Verim, ç Betirmek için belediyenin Salışmaları bekleniyor. ka ğaçlarda Hastalık | “arayı, (TAN) — Halkın *diği ökse otu meyva ağaç- linç, Sutmaktadır. Bağ hastalık. em edip gidiyor. Alâkadar. De Selip bu hastalıklarla) iş etmezlerse, | re - şehrimiz bağcı | Meyva, hapı, | acıları büyük bir tehlike ız kalacaklardır. in Kasta Ma- na kalemi ge| nisket, Bunlarla aç sta aron anı ceği, dA m direktörlü. n3sya olmak üzere “Ro Böndermiştir. elerinin kenar YAN Halen Almanyada mevkuf bulunan Avusturyanın son Başvekili Doktor Şuşnig, "Elveda Avusturya, adlı bir kitap çıkarmıştır. Kitapta, Anşlusa tekaddüm eden devrelerin bellibaşlı hâdiseleri hakkında dikkate değer malümat verilmektedir. Kitap hakkında bir İngiliz gazetesinde çıkan bir yazıyı aynen alıyoruz: ' Şuşnig Son H âdiselerden Mesul Olmadığını Söylüyor TA A A yusturyanım en son Baş- vekili Doktor Şuşnig'in son günlerde “Elveda Avus- turya,, adını taşıyan bir eseri intişar etti. Şuşnig bu ese geçen sonbaharda, birçok gü lüklerle karşılaştığı ve muvaf- fak olmayı umduğu sırada yaz- muşta. Dr. Şüşniz dadır ve verdiği bir adam vaziy. Her dan bahsolunmuyo: nutuklar” esere zeyl olarak dilmiş bu suretle nın son günlerine ait ti cak bir faslı eksik kalmıştır. Şuş- da bir gün ya- ağı henüz belli bugün nezâret altın sözü tutmamış dedir. Eserde Şuşnig'in rle mülâkatın ve nigin bu sor zabilip y bu eserde anlatmak istediği en mühim nokta, Avustur yanın istiklâlini o kaybetmekten mesul olmadığıdır. Kendisi bu nok tayı mufassal bir surette izah değer birçok Habsburglar taraftarlığı: Habsburg hânedanı- Ş nın Avusturya tahtına tek rar dönmesine taraftar olduğunu anlatmakta, ve bunu Avusturya is tiklâlini koru çaresi saydığını iddia etmektedir. Fakat anlatışına göre mesele ortaya a- tıldıkça Avusturyanın istiklâli ha- riçten tehdit edilmiş, Garbi Avru a devletleri kızmı ve İtaya ie Almanya eyrı ayrı sebepler yü zünden buna karşı gelmişlerdir. Şuşnig 1919 u müteakıp Avus- turyanın geçirdiği anarşiyi anlatır ki Demokratlar, Avusturya nı vini hatırlatan herşeye kar şı düşmanlık gi tur edi hakikaten dikkate ümat ver uşmig nın en lar teriyor ve fikrini, Avusturya inden söküp atmak için uğraşıyor sarı Memleketin iktisadi vaziyı ti, gittikçe İenalaşı mento sistemi yıkılmış ve ort bir taraftan anarşi kaplamış, diğer taraftan Almanya ile birleşmek ce- istiyen üç kişi Seipel, Dolfus ve Şuşnigdi. Ü- günün de kasdi, Avusturyayı dağı- nıklıktan kurtarmak ve Avusturya vatanperverliğini canlandırmaktı. Gerçi onlar da Almandılar, fakat evvelâ Avusturyalıydılar. İkisi ara sındaki fark ne miydi? Şuşnig bu noktayı mevzuu bah- erken Hans Hammerstein bir özünü iktibas ediyor. Bu zat di- yor ki: “Avusturyallardan Avustur yayı alınız, onlar derhal ne kay- bettiklerini anlarlar.” Avusturya, bugün Avustury: N YAZAN: J, B. FİRTH , “ N N İNGİLİZCE DEYLİ TELGRAF GAZETESİNDEN o j Nİ Aİ Avusturyanın son Başvekili Doktor Şuşnig ların ellerinden alınmıştır, Ve bu- mukabil kendilerine ne verildi- di, ne verileceği belli değildir. g eserinin mukaddemesin- zile göre Avustur- U anları Türklerle Almanlar arasında bir “hâciz devlet” vazifesini gördüğü halde bugün Alman deveti ile Or- te Aviupa'anannda biz köprü vezir fesini görmektedir. Avusturyanın Avrupadaki mevkii şnig diyor ki: “Ben, eski müesseselerde kıymetli olanı mahvetmeden ve lüzumlu müesseseleri kuran ve yaşatan tarihi tekâmüle inanıyo- rum. Bu yüzden tarihi vazifemizin, Orta Avrupa ile Almanyadan bi- Anşlastan birini tereh etmek de- rini rliği ile mektir, Avusturyanın vazifesi, bu biribirine 2 tir. Bu da Orta Avrup, ya tarafından ni nın Alman- tehdit olunmaktan kurtulması bir birlik karşısın. set memesi ile mümkündür. Bu barış yolu, Almanyanın bu Orta Avrupa ve Almanyanın böyle tehlike h organizasyonuna İl kün olduğu gi cak hür ve müst mümkündür. ni ane kil yaşamasile de Bu düşün uşnigin Sosyal Demokratlarla ve müfrit sollarla mücadelesinin bikmetini apaçık gösteriyor. Fakat Dolfusun 1934 te Sosyal Demokratları ortadan kal- dırması Nazilere karşı Sosyalistler- den yardım görmesine mâni ol muş, bu da hükümetle mücadee e- den Nazilere büyük bir kuvvet te min etmiştir. Bununla beraber Şu cephesi, 1932 de vücude getirilmiş ve Avusturyadaki türlü #ürlü fırka orduları birleşerek asıl Avusturya ordusunu takviye etmiş, hülâsa A- vusturya, Naziliğin Almanyayı sar masından evvel kendini derleyip toplamış, ve İtalyanın himaye ve yardımından ( dı, belki de Avusturyanın istiklâl- igin vatan ALMAN AKALİYETLERİ 3.300,000 Günün en mühim meselesi Çekoslovakyadaki ekal 2EM AKALLİYELİR 80.000 © ÇEKÖSLÜYAKYA DAN AKALLİYETLER MIS BETLERİNİ vE OTu Beye amı, AhaEr İl KALİ Mımer 5 TERİR MARTA - etler işidir. Bu mesele zaman zaman alevlenmekte ve Avrupada önüne geçilmez korkulu bir harp havası"yaratmaktadır. Yukarıdaki harita, Çekoslovakyadaki bu ekalliyetlerin miktarlarını, yüzde nisbetlerini ve bulundukları yerleri göstermektedir. buki 1933 te Hitlerin ortaya çık- 1934 Sosyalist ihtilâlinin v kun, ve 1936 da Roma - Berlin mih in vücude getirilmesi, Avus- n bütün istiklâl ümitlerini ur. Yalnız hiç bir kimse ne zaman boğulacağı yordu. eri boğmı bu istik mı kestir Dr. Şuşnig'in anlatışına gör nda Be eşal sonkür ği zar son Başvekil teminat tık bir mesele olmak Onun başladığı hareket tehlike m. Mesele tamamile maziye karışmıştır.” Fon Şlayher'in bu teminatı ver- mesinden birkaç hafta sonra Her Hitlerin Başvekilliğe gelmesi âde- ta inanılmıyacak bir hâdise teşkil ediyor Dolfus'ün kati Hindenburgun ral Şlayher şu r Hitler ar- n çıkmıştır. vermiş siyasi bir dir. Mlolunmuş ve bulan iki r pencerenin cesedini »arında yere serilmiş görmüşle iki saat başında bulunmuşl Dolfusun yaralarından müte- madiyen kan akıyor, ve bir doktor çağırılamıyordu. Bir araık Dolfus gözlerini açmış ve “arkadaşlara he oldu?" diye sormuş ve “bir binba- şı, bir yüzbaşı ve birkaç askerin ü- m ederek kendisini vur ) daha sonra Şuşnigi sormuş, Şuşnig gelince, o- nu “keşke mukavemet gösterme- seydiniz” demiş, Dolfus te “iyi am- ma ben de bir askerim” diye mu- kabölede bulunmuştur. Şuşnig vakanın gerisini şöyle an latıyor “Yaralarının mühim veya tehli- keli olmadığını söyliyerek Dolfusa te i vermiye çalıştık. Fakat vazi- in vehi anladığı görülü- yordu. Dolfus ellerinin kaldırıl sını İstemiş ve “meflüç bir halde. yim, hiç birşey hissetmiyorum" de- miş ve sükünet içinde bırakılmak istediğini söylemiştir” Bunun üze- rine yüzbaşı Hey içeri girince, Dolfus, karısını ve çocuklarını Mu- soliniye ısmarladığını söylemiş, iş- başına Şuşnigin, o da öldürülürse polis müd ubl'ün getirilmesi. ni istemiştir. etini 1936 anlaşması uşnigin eserinde en fazla ih- şahsiyet: Her Hitlerdir. Hattâ Şuş mİŞ onun hakkında yalnız 1936 an- laşmasından bahsederken söz söy lüyor ve Hitlerin bu artaşma ile / vusturya istiklâlini tanıdığını, iki sinin biribirine ait dahili işlere ka- rışmamayı taahhüt ettiklerini ilâ ve ediyorsa da eseri yazdığı sırada henüz Avusturya Başvekili olduğu için Hitlerin bu sözünü tutup tut- maması bahsi üzerinde hiç birşey söylemiyor, Şuşnig Sinyor Musolinlden bah- sederken de ayni ihtiyatı göster mekte ve İtalyanın hiç bir vusturya işlerine müdahale etmedi ğini anlatmakta yalnız Viyana buhranlı anlarda hep Roma ile isti Şare ettiğini ilâve etmektedir. Şuş nig, bununla beraber Düçenin ka- rakterini şu şekilde tari? ediyor “Umumi messlelerin müzakere sinde Düçe ile şahsen temas etmek, onun hakkında dürüst bir intiba e- dinmenin biricik yoludur. O zaman yalnız gözlerinin bakışı değişmez, belki daha başka bir ton ile konu şur ve onun yalnız haşin değil, ay- ni zamanda iyi, ve derin insanlı- ğını ve geniş kültürünü ifade & der. Duçenin iki mülâhazası şahsi- İmeharetle burasını İyor ki Çingene Falcı .S zi | Yazan: SABİHA ZEKERİYA Kırmızı şalvarının üstüne geçir « diği, rengi, siyah mı beyaz mı belir- siz bluzunun üzerinde altın taklidi penezlerini şakırdata şakırdata kaktan geçer, beline taktığı içi so » bak- İla, taş, ayna, keçi boynuzu dolu tor- basını hemen yere atar; Fala bakarım. Diye önünüzde bağdaş kurar otu- Kırk paranın, beş kuru: rını saymadan, gülmek alay etmek için taliinizi çingenenin dili ne bırakabilirsiniz. Bu zararsız bir tali oyunudur. Fakat çingene falcı aynaya ba < karak geçmişi geleceği söylemek - ten, yahut bakla tanelerinin sihirli İdilinden kaptığı saçmaları bir dizi boncuk gibi sıralamaktan biraz öte- ye geçmiş. Çingene falcılığının hudu dumu aşmış. Genç kızlara koca bul. mak, kavgalı kam kocaları barıştır. mak için muska yazmak gibi iddin- İlarla üfürükçülerin kılıç oynattığı âleme ayak atmış. Antalyadaki ü- fürükçt hoca ve hempaları bunu duyunca kimbilir ne kızarlar, Fakat polis üfürükçülerle, rekabete çikan İ İcıyi eürmümeshut halinde yaka - lamış, yaka paça hâkimin önüne ge- tirmiş. İhakemesi vardır. veya gene İnlemin da mantığı, mu - Kendini müdafaa nların osrarile ve müracaatlerile sirf insaniyete hiz ” pat maksadile yaptım. Kendilerin - İden zorla para istemedim. Onlar ver diler, ben de aldım. Vah zavallı insaniyet. Çingene fal cinin diline düşecek, çingenenin ay- nasında sırıtarak böyle kepaze mi olacaktın. Senin nâmma çok tomtu- İraklı oyunlar oynanır amma, çinge- nelerin “önünde bir deniz var, diye kayıptan haber veren bakla torba- sının içine belki de hiç düşmemiştin. Herkesin sırtını sana dayayıp : biri. birlerine perende attıklarını görün « İce çingenenin zekâsı da seni belin « den yakalamış, hâkimin önüne ge - tirmiş, Şimdi mahkemede çingene falcı ile beraber suçlu mevkiihde oturan insaniycte acımamak elden gelmi —— mn ADAPAZARINDA ; Fazla Yağmur Mahsullere Zarar Verdi (TAN) in zürra, pâtates, pan Adapazarı mur yağdığ car ve ekinlerin çü maktadır. Yağmu devam ederse, Fazla yağ. ümesinden kork- r bir hafta daha bu akıbetin muhak- şehre girerken görülen park, hariç. ten gelenlerin alâkasın ve takdirini celbeylemektedir. Rengârenk çiçek. ler ve her çeşit güllerle tezyin edil. park, sanda bir ressam çıkmış enfes bir tablo maktadır. | Otuz sene evvel Anadolu demiryol larının Derince istasyonundaki ba çesinde çalışırken Almanyaya derilen ve orda bahçıvan di; ması belediyenin başbahçıvanı Ali Topgül, ince bir zevk ve büy gön- alan k bir iyor ve di. Beş sene sonra bu park tanınmıya- cak bir hale gelecek çeklerle y. çeşit gi Şimşir ve çi- Hım, yüzlerce aşılıyacağım, Belediye diğim gibi gı isto- asri bir kışlık y rırsa, k lerini yetiştirecek ve bunları parka serpeceğim. ————... . yetini tebarüz et niş ve En güç ve en lüzumu şey, labilmek için kuvvet ğidir.” Fakat kuvvet, bir mektep değil bir sistem değil, hattâ öğrenn çalıştığımız bir estetik doktej değildir: Kuvvet istimali, rin asaletini ve sıl MH olmak ica akte hhatini gösterir» Musolininin bu sözleri Machina. Vin tam talebesi i rüz ettirmeğe