1 Nisan 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—— — —— 1 Yeni Evli;bi Tetkikleri: —S ——— Mi stanbul âkimiyetil bu toprakhiliyen Ve Vipez dileştiren sanıtlarla ve .ed.e bergüzarlaroludur. Hibir şehir kucağu kadar çokta- rihi Türk eğlıyamamıştır. 5- tanbul asıj hatıralarını 57- liyan ve kol bu tarih yadig?- larından rem edildiği 8ÜD &' nülleri büyn çazibesini de ti Mam, ecektir. Bîr;,ülîîıahimiz Evliya Çe lebi, 163ginda Istanbulda ve Sevresinde714 mabet tesbit et- Miş, Çelejn 130 sene SONTA Sö- len Hadir Tül - Ceyami sahibi Ü4 damik mesçit Saymış. 1902 de yapılasir istatistikte İstanbul- da 216 syanmış Ve yıkılmış 0.1.- Mak üze) 910 cami ve mesçit gö- Tüyoruz.raşihçi Hammer 877 ma- betle 27/ medrese kaydetmiştir. Evliyâ Çelebi ,Ğbmen başka İs- tanbllda-19 4 'et, 9 hast.ahane, 1933 Sübyay Thektebi, 55 Dârulku- ra, 200 ge$il, 7991 musluk saymış- tır. Tekfeleri ve türbeleri kapıyan inkılaf Kanunundan sonra, 1925 yı- lında İStanbulda 124 tarihi ve mi- mari kıymeti yüksek türbe tesbit jdilmiş ve hususi bir komisyon ; _ediyeh (193) medrese devret- ir. Geçen sene yeni bir ölçü Y faaliyete geçen komisyon Is- âbulda ayal /a duran 580 cami ve mesçit seçmiştir. Şehir bunlar. dan başka muhtelif yerlerdeki ta- rihi nişan ve menzil taşları, ke- merler, su yolları, maslaklar, kale ve burclarla, birer âbide kıymeti- ni taşıyan sayısız mezar taşlarile doludur. Evliya Çelebi üç asır evvel bu anıtlardan bazılarını görmüş ve vaziyetlerini incelemiştir. Hadika » Tül - Cevâmi sahibi de bunlar- dan'yalnız cami ve mesçitleri tes- bit etmiştir. Daha sonra zamanın bu eserler üzerindeki izlerini ve tesirlerini hiç kimse takip ve kay detmemiştir. Bunlardan birçokları tamamen, bazılarının da birer par şaları yok olmuş, bir kısmına da lâveler yapılmıştır. Cümhuriyet hükümeti - şehrin Jarına el koymuştur. Şimdi Is- bulun; yeni bir Evliya Çelebi- jhtiyacı vardır. Bü büyük ve tıct İşi üzerine alan yeni gez “hem Çelebimizin seyahatna- hel tahşiye ve tashih edecek; le âbidelerimizin bugünkü erini tesbit edecektir. IUsküdardan başlıyorum: İn dim'var dibinde tramvaydan dan zğaraeaahmet mezarlığ_ın— doğ., ©P Kâmil hastahanesine l_uğ"“ Miyorum. Bir hayır ku- duvu K.caahmet mezarlığının Üa a"lal_'ı yapıyor. Bu büyük ve gelî:h lşvşkdir etmemek elden n a.hez. Şğii tamir sırası Kaî'aş- Şiğin!dnet- dN—ının türbes%nin biti- ör a eıkı Korlara gelmiş, temel- çimeıî: mlş'tğteahhitlğr kireç ve © de © gelli, ylar. Birkaç ame- Mezarlık | yapı taşı taşıyor- r Burada İİ, 4e ölen Münec- İmbaşı Abdül Efendinin ve a- €sinin, 1272 Gi Şlen Müneccim- *ŞI Sadık Efenâ , ye ailesinin, Mllneccimbaşı m:met Rakım E- €ndinin, 1151 deç; eg büyük ba- 'ası Mehmet Efent (, ve mimar- KS Kasım ağanıt yerunlarından IH, Selim zamanındAyeeriye Emi- |Pi olan Arif Efendimir kızı Fatma hranın ve Okçube$lade Mah- ut Nazirin kızı Emin, Raifenin — petli taşları göze Çakpar. Biz- İğirk rasatçılık ve Mijneccim- | ihi henüz hiç dokunilmamış ı Oizudur. Fakat, atelenin İegir elleri tarihçilerden ev- dfaşlara sürünüyor! Bu taş- Parih için pırlanta kadar | bazı parçaların duyara D $ — |üzere ayrıldığını gördüm. ladı. Kaş yaparken göz çı- lhım, ep ,Kâmil , ? Beş dakikalık bir yürüyüş. )'—.(, shra Yenimahallede yolun so- çidaki Çinili tamiin cenup avlu ı-f( hastaharesini İ —- Ücüdardaki Çinili S imdi Bir Konyalı Çinili cami, bugi'? haldedir: Çatıları çökmüş, sütunlgteydanda kalmıştır. milel tezyini namzet bir rğeldiğimi san- dıim. Bir çocu, UY — Ku i cami burası mı? Yanılma, Türk - çinicilik tarihinde bi *hale olan Kösem Valdenin çif amiinin avlusun- da idim, Birk; 4_“" sonra benimle beraber şiş( © Pinizden vurula- caksınız. Y iz bir filiz gibi burkuıa; vakit bu mabedin tarihini #” Söyliyebileceğim, ne de k İnleme tahammü- lünü taşlı; uhatap bulabilece- ğim. Bezmeden — ev- Vel cayıl, PS? üstündeki kita- beden g İN 1050 H 1640 M Yılında p Prahimin anağı ta- Tafındı i;ldığım Öğreniyoruz. Marik,, ” ©vvel torunlarının Mezar rı' kırılarak duvarda kulla ît_e:ddiğini yazdığım Dü ır. | tek ve sağır kubbeli ve ,*ninarelidir. Içi kubbe ya- ör tamamen çini ile kap tağ ği laîî*a;l;ul'klerin ilk çinicilik devleya C1 asrın ilk yarısına Ka M etmiş ve ikinci yarı- & ü':a Tenk' ve desen itiba- e * bir tekâmüle erişmiş- ril; yedinci a£ ? (öh İnci asrın ilk yarısında | ışt? kapanmış, inhitat devri T. Üstad Sinan mimari- T el ile * eT inkişaf eden mütekâ- Ysından içeri girdim. Beynel-/ "mifl siliğimiz bu camile son ese- ginin en mütekâmil eseri olan camide Fhrap kısmından bir görünüş “tarihinde yer alan Çinili caîîrme Evkafın kadro haricj p'S© yıkılmıya rini vermiş ve ondan sonra çökün- tü devrine girmiştir. Bu mabette- ki çinilerde beyaz, siyah, lâcivert, açık mavi, yeşil ve kırmızı renkler le karanfil, lâle ve papatya çiçek- lerinin ahenkli imtizacını görüyo- ruz. Cami küçük olmakla beraber çinicilik, yazı ve mimari sanatinin en mütekâmil vasıflarını toplamış tır. İşte külliyenin tarihi bu.... Şimdi'gezelim: Camiin üç tara- fını saçak sarıyor. Sağ tarafı ta- mamen yıkılmış, mermer sütunları ayakta sırıtıyor. Enkaz bir keres- 'teci dükkânı gibi ön saçağın alti- na yığılmıştır. On kısmın saçağı da tehlikeli bir haldedir. Ben tet- kiklerimi yaparken gelen birkaç seyyah saçağın altından mabede geçme cesaretini kendilerinde bu- lamadılar. Belediyemiz görse deği hal mailiinhidamdır der ve kanca- sını takar. Sol tarafın saçağındaki deliklerden de gece yıldızları say- mak mümkündür,. Methalin sağ ve solundaki pencere üstü panoları- yın çinileri tamamile aşırılmış, erlerine gayrimuntazam ve çir- kin bir şekilde devşirme çiniler ya pışcınlmıştu-. Iğeriye girelim: Duvarlardaki çinilerde; baha- çın bütün renkleri ve ihtişamile açıldığını görüyoruz. Yanımdaki birkaç Amerikalı ve Ingiliz sey- yahın bu sanat ve renk haşmeti knrşısmd’ küçülerek yere geçtik- ini görür gibi oldum, — Mermerden oyulan minber taş- lık sanatinin bütün inceliklerini (Devamtı 10 uncuda) leri çı || de görmüşt Şu Garip Dünya : Ka Kalbinde Kurşun Olan Adam Son günlerde, Fransada, Lil şehrin- de, Marsel Bael isminde bir ad,a!!_ı, kalp rahatsızlığından bahsederek, bir doktora müracaat etmiştir. Doktor, röntgen ile yaptıği muayenede Yandli damın kalbinde kocaman bir tüfek kurşununun bulunduğunu hayret için ür. Kurşun 17 gram ağır- lığındadır. Bael, Büyük Harpte, 1915 yılında, cephede yaralanmıştır. _Fa - kat, kurşunun kalbinde kaldığının farkında olmadan, 23 sene yaşamıştır. Evlenmiş ve sıhhati yerinde üç ço - cuk sahibi olmuştur. * Dünyanın en ihtiyar serserisi Konstantin Savin isminde biri, Şanghayda 78 yaşında sefalet içinde ölmüştür. Bu adam bir zamanlar Av- rupanın en tanınmış ve tehlikeli apa- şı imiş.. Bütün Avrupa polisi kendisi ile meşgul olurmuş.. Polis tarafından senelerce aranmışsa da bir türlü ya- kalanamamıştır. O zamanlar, Triluz- Latur ismile anılıyormuş. Milyonlar kazandıktan sonra Savin, nihayet Çin de gayet müsrif bir sefahat hayatı ya şamiş ve neticede beş parasız kalarak, sefalet içinde ölmüştür. vir 200 lisan bilen adam Dünyanın en büyük Poliglotu, Al- manyada Frankfurt Maynde yaşıyan Dr Harald Şits nâmında biridir. Ale- lâde olan evinde 14,000 ton kitabı ih- tiva eden bir kütüphanesi de varmış. Şits, bütün hayatında evinden çıkmı- yarak daima lisan öğrenmekle vakit geçirmiştir. 200 lisanda yazılı kitap ve gazete okuyormuş. Kendisini ziya- ret eden gazetecilere, lisan öğrenme sırlarını anlatırken, lisanın, serbest zamanda heves ve irade ile öğrenildi- ğini söylemiştir. * Şemsiyeyi kim icat etti? Çinlilerin icadı olan şemsiye, 200 sene evvel, Con Hanuey isminde bir İngiliz seyyahı tarafından Londraya getirilmiştir. Con, seyahatinde şem - siyeyi Çinin iç eyaletlerinde görmüş- tür. O zamanları, sapı Bambuk ağa- cından, ve gölgeliği de zeytin yaprak larından yapılan ilk şemsiyeler, zen- gin Çin aileleri tarafından güneşe kar şı muhafaza maksadile taşınıyormuş.. Fakat bu nevi şemsiyeler, İngiltereye getirildiği zaman, yağmurlu iklime karşı dayanıklı görülmemiştir. Bu - nun üzerine bezden ve sapları da de- mirden yapılmıya başlanmıştır. Böy- lelikle ilk şemsiyeler bugünkü halini almışlardır. Herşeyi Sigorta Eden Kumpanya Harbe Karşı Sigorta Yapmıyor İngilizlerin Lioyds kumpanyası her kazaya her ihtimale karşı sigor- ta kabul eden eski ve muazzam bir müessesedir. Bilhassa deniz sigortala- rında o kumpanyanın kararları dün- yanın en büyük mütehassıslarının verdiği raporlardan daha mühim ad- dolunur. Birçok milletlerin malik olamadık ları kadar büyük ve teşkilâtlı bir is- tihbarat şebekesine sahip olanbu kum panyanın dünya işleri ve harp ihti- melleri hakkındaki hükümleri de e- hemmiyetle karşılanır. Bu kumpan- yanın son zamanlarda Amerikan film şirketlerine verdiği cevapla Ye- ni dünya efkârıumumiyesi hayli he- yecana kapılmıştir. Hollywood'dan kumpanyaya yapı- lan bir teklifte; Amerikan filmlerinin bir harp tehlikesine karşı sigortalı nakli ve harp zuhurunda film sana- yiline o yüzden gelebilecek zararların telâfisine karşılık istiyeceği primler sorulmuştu. Kumpanyanın verdiği cevapta: Harp tehlikesine karşı artık sigor- ta kabul edemiyeceği açıkça bildiril- miştir. — ” Lioyds'in bu cevabı film şirketle- rini derin derin düşündürmüştür. Büyük hisse sahipleri ve direktörler geçen gün umumi bir içtima yapa- rak bundan sonra yapılacak filmle- rin yüzde yüz Amerikan halkı için çevrilmesi ve bir Avrupa harbinde, Avrupaya göre yapılmış filmlerin İspanyasında: M aten gazetesinin Madrit mu- habiri yazıyor: Madritte insanlar hâlâ gülebili- yorlar. Bu cesaret ve ölüm şeh- rinde ölülerle siperler yanyana ol- duğu, sokak başında barikatlar kuruldugu halde halk hâlâ gülü- yor, çocuklar yollarda oynuyor, mizah gazetelerini okuyanlar kah- kahalar salıyorlar. Bir gün önce, obüslerin açtığı rahneler erken- den dolduruluyor ve Madrit halkı bütün cesareti ile şehri yeniden yamamaya uğraşsıyor. Madrit, bir milyon halkı ile har- bin ilk safında bulunuyor. Daki- ka başında bir obüsün düşmesi muhtemeldir. Fakat nereye? Bu yüzden herkes, dakika başında bir hâdise bekler ve o hâdisenin tahri- batı ile mücadele eder. Şehir ölüm hâdiselerine o kadar alışmıştır ki, artık bu hâdiseleri yadırgamaz ol- muştur. B ombardıman başladığı za- man, Madrit halkı içinde, hiç kimse yerinden kımıldamıyor. kımıldıyanlar da nereye gidecek- lerini biliyorlar. Madritin en yüksek binası olan Telefonica hâlâ — yerliyerindedir. Mağrur, fakat delik deşik. Tele- foncu kızlar, içeride harıl harıl çalışıyorlar. Posta idaresinin bir tek cam ve penceresi kalmamıştır. Fakat, posta çalışıyor. Otellerin çoğu da delik deşiktir. Buna rağ- men sağlam odalarda oturanlar bu- lunuyor. Şayet bu odaların biri balkona açılıyorsa, otel kâtibi, derhal size, güllelerin balkonu u- çurduğunu haber verir ve balko- na çıkmamanızı ehemmiyetle tav- siye eder. Ağır bir bombardımanı mütea- kip bir sabah, dostlarından bi- ri, geceleyin bomba yiyen bir e- vin yanından geçmiş, ve evin du- wardan bir kısmının avluya seril- diğini, hattâ eve isabet eden bom- banın piyano kapağından bir kıs- mını da alıp götürdüğünü — gör- müştü. Buna rağmen evin küçük bayanı piyanonun önüne geçmiş, ve gündelik çalgısını çalmaya baş- lamıştı. Geçenlerden biri merak e- derek küçük bayana ne derece za- rara uğradıklarını sormuş; küçük bayan gayet tabili bir tavırla: — Dün gece evimize bir obüs isabet etti! Birazdan avluyu te- mizlemiye çalışacağım. Evvelâ, dersimi yapmaya gayret ediyorum. Çünkü hocam saat 11 de gelecek. Madritte ele geçen sigaralar fe- na, şaraplar fena, ekmek az, sa- bun yok, şeker yok! Bununla be- raber Madrit gülümsüyor, ve ölü- me rağmen güle güle yaşamaya çalışıyor. turduğum yere yakın bir evde, bütün aile, bir tek övünle iktifa ediyor. Bu övün bir miktar ekmekle, yine ekmekle ka- elde kalmaması kararlaştıkılmıştır. rışık bir çorbadan ibarettir. Ek- meği ekmekle katık etmek bile İs- Aylardanberi âsilerin insafsız bombardımanlarına hedef olan Madritten harap bir manzara Kızgın Bir Harp Ortasında, Madrit, Gülüyor, Eğleniyor panyolları güldürmekten geri kal- miyor. General Franco, Madrit halkını kızdırmak için Burgos ve Sevil rad yo istasyonlarından büyük otelle- rin yemek İistesini okutuyor ve faşistlerin neler yeyip içtiklerini bildiriyordu. Buna rağmen Madrit neşesini muhafaza etmektedir. Kah ve tiryakisi olan General Mola, da- hili harbin başlangıcında, çok geç- meden Madritte kahve içeceğini söylemiş ve ilkkânunüun 8 inde- Madrite gireceğine yemin etmiş- ” ti. Fakat Mola, Madrite gireme- miş ve tayyare kazasında ölmüştü, Madritliler Mola'nın içtiği andi unutmıyarak o akşam Madritin bü- yük bir kahvehanesinde toplatımış lar ve Mola'nın şerefine bol bol kahve içmişlerdi. M adritin sinemaları da, çok kalabalık oluyor. Bir gece, Amerikadan gelme bir film seyre- diliyordu. Birdenbire dışarıda bir obüs patladı. Fakat kimse yerin- den oynamadı. Çok geçmeden i- kinci bir obüs infilâk etti ve bü- tün binayı sarstı. Sinema müdürü, bu sırada halkın dağılmasını söy- lemek istemiş, ıslıklarla karşılan- dığı için lâf edemeden çekilmiş- ti. Tabii film de sonuna kadar de- vam etti. Franco'nun dehşet sa- çan obüsleri patlarken seyredilen film “Şikagoda dehşet” adını taşı- yordu. MÜTEFERRİK : Hava Seferleri Bugün Başlıyor İstanbul ve Ankara arasında hava seferlerine bu sabahtan itibaren başla nacaktır. İstanbuldan sabahları 9,30 da kalkacak tayyare Ankaraya 11,20/ de varacak, Ankaradan 15,30 da kal- kacak tayyare de, İstanbula 17,20 de gelecektir. Bilet ücreti 22 liradır. İktısat Vekili Geldi İktısat Vekili Şakir Kesebir dün sa bah Ankaradan şehrimize gelmiştir. Vekil dün akşamki trenle, Viyanada tedavide bulunan kızının yanına git- mek üzere, şehrimizden hareket et - miştir. * Yeni bastırilan elli liralıklanthı- günden itibaren tedavüle çıkarılarollı tır. Eski elli İiralıklar sene&n nunda tedavülden kaldırılacağı için Cümhuriyet Merkez Bankası bugün- den itibaren yeni elli liralıkları eski- lerini almak suretile değiştirecektir. *i Son zamanlarda bira stokunun azaldığı ve ihtiyacı karşılamadığı şeklinde bazı rivayetler çıkmıştı. İn: hisarlar umum müdürlüğü ihtiyacş kâfi miktarda bira bulunduğunu söy lemektedir. ; yomme23 Nisan wwnsu Çocukların yüzünü — güldür- meye, fenalıklardan korumaya çalışan Çocuk Esirgeme Kuru- b 4 9 4 S muna para yardımı yapınız. NL aaT —h |

Bu sayıdan diğer sayfalar: