1 Nisan 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TANİ Gündelik Gazete K GÜRÜŞLER Bir Mektup 41.1,.5$ Münasebetile, ' Yazan: SABİHA ZEKERİYA Tıbbiye Mektebinin bayramı mü- % betile yazdığ yazıya karşılık " bir doktordan bir mektup almıştım. — Buna cevap olarak “Bizde doktorluk - | ilerliyor mu?” diye bir yazı yaz- & dım. Burada doktorluğun, doktorla- rın ilerlemesi için taharri faaliyetleri- nin lüzumunu kabul etmekle beraber daha henüz kültür faaliyetlerimizin yeni olduğu bu kisa içinde, büyük dehalar yetiştirmemize imkân ) olmadığını yazdım. Yalnız “Doktor- | lar okuyor mu?” diye bir sual sor- | dum. Bu yazıya karşılık diğer bir | okuyucudan bir mektup aldım. Bü | zat te diyor kit © : “Bizde taharriyat sahasına girmiş — bir doktorluk mevzuu bahsolmadığı- | na göre, doktorluk deliğ de doktor« lar ilerliyor mu? demek lâzım. Biz- de bir doktorun mutlaka lisan lıil-l mesi varit değildir. Lisan bilenleri a. hınız. Bir doktorun mosleğlndı'nni,j lemesi evvelâ kendi mesleğine karşı alâka ve sevgisine, sonra da bu:üı“"l ilerlemelerin ona temin edeceği ha. yat ve maddi menfaatlere bağlıdır!. Okumak istiyen doktorlara maddi re« fah olarak ne gösteriliyor? Doktor- lukta para kazananalar meslek dolas yısile değil, ticaret dolayısile kazanz. ğ — Ü TAN'ın hedefli Haberde, fikirde, hJ PAkaa 3 şeyde temiz, dürüst, samimi olmılı kariin — gazetesi —olmiya çılışmıktıq — j ABONE BEDELİ | 'Türkiye Ecnebi 1400 Kr, 2800 Er, 750 Kr, 1500 Kr, | 400 Kr, 8 Ay 800 Kr, 150 K, 1 Ay 800 Kr, Milletlerarası posta ittihadına dahil ol- mıyan memleketler için 30, 16, 9, 3.5 lira dır. Abone bedeli peşindir: Adres değiş- tirmek 25 kuruştur. Cevap için mektup lara 10 küurüslük - pul ilâvesi lâzımdır. Kİ © | GÜNÜN MESELELERİ 1 Sene e 6 Ay “Rakamlarla Türkiye /IYazan: M. ZEKERİYA)| Son İ say leri tes- pit edilmiş, bunlardan bir kısmı neş- rolunmuştur. Bu neşriyat bize memleketimizi ra b larl kıymetli ikalar- dır. Kaç kişiyiz? Ne işler görürüz? Ka çımız mektebe gidiyoruz? Kaç ev li, kaçımız bekâr, kaçımız duluz. Ve İ saire ve saire,... | Bütün bu suallerin cevaplarını is- tatistik müdüriyetinin bu neşriyatın- da bulabilirsiniz. Bugün bu sütunda sizinle birlikte bu neşriyatı karıştıralım ve rakamlar la Türkiyeyi tanımıya çalışalım: * büyük buz kayası üzerine konduktan sonra Sovyet âlimlerini Şimal Kutbuna götüren tayyare, utupta Buz Kayasının Üstünde Nasıl k pi ket sahillerine kavuş - üzere olduğum bu sı - rada, tdllediğimiz sefere nasıl kip etmiştik. Gromovun bizi gör - mesini 'temin için buz kayasının üzerine işaretler koymuş ve buz- ları kırmızıya boyamıştık. geniş denizinde se- "nîn- günün ağır Y edi ayımız nisbeten Tahat itirdikten sonra top geçti. Sonkânunda çadırı - ı i 1 t l L $ Ne İşler Görürüz? ile ik hayatl k l Türkiyğde umumi mânada ziraat lanırlar vjltbün istikbalinden bahsederlefç yıl evvel böyle bir hararetli kisşmaya daldığımızı ha rın sayısı 6,199,467 dir. Bunların 3,172,087 si erkek 3,027,380 kadındır. Demek ki, tarlada çaâlışan, ziraat işlerile meşgul olan kadın miktarı er- kekten pek az farklıdır. Bü netice bi- ze şunu öğretir ki, köylü kadın, şe- hir kadını gibi, tufeyli değildir, müs- tahsildir. : Bu rakamları biraz tahlil edelim: tırlıyorum. Bele, kutup havzası- fin ortasındir buz kayası üze - rinde bir hgin kışı geçirip ge - çiremiyeceğil! Nansen ve Sverd- rup gibi kâşifin bu Tüyası, bir- çokları için hilden farksızdı. Fa kat, hiçbir inim yaşamadığı bu engin ve sonsîbuz kütleleri üze rinde çalışmakayali, son derede cazipti. Yaşadık ? YAZAN: İvan Papanin, YA A A AA AAA AAA AAA : 4 AAA mızın her tarafı kar içinde idi, Yal niz çadırımızın tepesi, buz tabaka- sının üstünde kalmıştı. Kendimi- zi bu mezardan kurtarmak için bir yol açmayı düşünüyorduk. Fakat, gücümüz yetmiyordu. Sonkânu - nun 21 inci günü müthiş bir kasır- ga koptu. Çadırımıza yakın bir yer de, birtakım gürültüler duyduk. Nefesimizi tutarak dinledik. Fa - kat bir şey olmadı. Ancak, kutbün bütün tabiatile yüz yüze gelmek ve sonsuzluk içinde yapayalnız kal mışlardır. Bugün iyi şartlar içinde yetişmiş bir doktorun bile hariçte kazanç temin etmesi uzun senelere bağlıdır. Bugün genç bir doktor has riçte çalışmaya başlar, vergilerini ö« deyemez, istikbali düşünerek birçok mahrumiyetlere — katlanır, bekler. Sevdiği çalışma sahası, ister müesse. se olsun, ister hastane, ona normal ve. vasat bir hayat seviyesi temin etse,| pratisiyen doktorluğun nahoş ve kü- - | çük şeylerinden uzaklaşır. Genç dok-. | t torların ilerlememesi, pratik hayat«, hi tan, okumak için Vakit ayırmamalas -..t rındandır. Bu sebeple genç 4607 lar memurluğu tercih ediyorlar. Bu » g suretle doktorlukta değilse, hayatla |»5 ilerlediğine kaildir.,, e İ Bizde bir doktorun mutlaka lisan bilmesi belki de varit değildir, fakat, ,, beynelmilel ilim dünyasında meyda- na gelen yeni cereyanları, - D takip için bir doktorun lisan M ka şarttır. Avrupa kütüpaneleri kendi (, milletlerinin doktorlarına sönsuz e- serler verdiği ve ilerlemeleri için her Umuni ziraat tabirinin içine bağçılık bahçivanlık, çiçekçilik, ormamıtilik ve yavcılık girer. Bağcılık, bahçecilik ve çiçekçilikle Aayı 1 çT PERE sayısı 99,789 dur. Or likla meşgul olanlar yal- nız I& bin kişidir. Avcılıkla geçinen - ler ise 8361 kişidir. mak insana ara sıra çok derin bir hüzün veriyor ve bu his, hiç bek- lenmediği sıralarda da, insanı bir denbire âdeta istilâ ediyor. Kutup, kendisini bütün çirkin - liği ile gösterdiği zaman arkadaşla- rımdan birinin de zerre kadar si- nirlilik göstermediğne dikkat ediyo rüum. Fakat hepimiz de, şüphe yok ki, kutüpten korkuyorduk. Bir gün Krenkel ile birlikte 650 kademlik bir daire içinde yürümüştük. Her taraf gözleri körleten buzlarla ör- tülü idi. Çadırımıza dönemiyecek Asıl mühim esele, bu sahaya teçhizat, levazınevketmek, insan ları ve aletleri layca taşımaktı. 1935 te Stalininı meseleye alâ - ka gösterdiğini tendim: Cesur tayyarecilerimiz,) sırada kutup yolile Amerikayaçmak için ha - zırlanıyorlardı. Tyarecilerin yo lunda keşfolunmaış geniş bir sa- ha vardı ve buradrasat merkez- leri veya radyo istyonları bulun muyordu. Nansenirtüyasını ger- çekleştirmenin sırasteldiğine ina- İ olduğu- : * | Sanayide Çalışanlar &i Türkiyede sanayi yeni inkişafa baş (ç, Emıştır. Bu sebeple sanayide çalışan , / ların yektinu toprakta çalışanlara nis | mu Otto Sehmid'e b Haa | işçilerin Miktarı da yalnız ler, küçü; :ı’kllnd:_ıu“ı"' madenler ve taş & BURSADA , ——— le Dakted Beşe, Porları sinden bir rebelerinden bir bünden bi Uludağa çıktılar ve ilsi gü ğ karl lerde kayarak tüi LN n dândiş Mlâ’îü!h_“i' daha azdır. Yalnız, sanayi deyiNce yalnız fabrikaları de - ğil, âyni zamanda küçük sanatleri de murat ediyoruz. Memlekette sanayi işlerinde çalı - î:_'"u yekünu 656 421 kişidir. Bun y M.:"MS ü erkek, 129,076 sı ka- Demek ki , sanayide çalışan erkek :::;ı kadın miktarından hayli bü- A Bu işçilerin karıları, toprakta çalışaN kadar müstahsil sayılamaz, :dîıiı buhların haricinde kalan ka - n tumuz hemen de gayri müs- tahsil Vağ C tteGir, S "îw'lîâ?:nlm gruplara ayıra Maden arı, memlehalar, taş ocakları Z'i da 18737 işçi var - dır. Bunlar İç, . yalnız 540 1 kadın :" ::: lnsl!“ık işçi miktarı en çok o:ıh madeni %inde toplanmıştır ki, yel m: 13 biniyylur, Devlet kömür iıîle ha , ©t verdiği ve kömür uımlld.l:y:ıoğng. için, işçi mik- “ıırıııııy““h“fr 7 *bu sahada artmaşı Bütün Tihıhye nih tuzunu çıkaran 887 kişidir. Bunların e İ kadındır, Bun ":l haricinde kalan işçilerin Sahalar, fabrikalar, atölye narak bu işi yapmıyaî:;- irdi. _yi.n ettiği için 1936 batında bu istasyonu organize etiye başla - dım. Sehmidt Stalininahsen alâ- kadar olduğunu söyledi için va- zifeyi başarmak üzere Ütün kuv- vetle çalıştım. İş. yepyel İdi. Teç- hizat hazırlanacaktı. Tayareler an cak dokuzar ton eşya tddığı için her gram üzerinde düşdüyor, a- letlerin ağırlığını ölçüyoi Sadırla- Tıimızı hazırlıyor, ve bun! daya- Niklı olmasına dikkat eğorduk. Yaptığımız çadır, seferinfin S0 - nuna kadar, tamire lüzungörme- den işimizi gördü. beni şimal kutup isî;nuna ta- ir senemizi hazırlıkl geçir- dik ve 1937 baharılda İs- tasyon hazırdı. Mosköva d$inda bir çadır kurarak otuz gün Pldık. Cihazımız geniş fenni tetkklere Müsaitti. Fakat, küçüktü. yip'la- cak iş, normal sıralarda, ger(: x küz kişi tarafından yapılacak € ”- cede büyüktü. Fakat dört kiş İl© işi idareye karar verdik. Ve işbt- şarabileceğimizi anlattık. v Haziranın 1 inci günü Sehi İt in sefer heyetine mensup 6 tay) kie bizi kutbe bıraktıktan sonra 1 şFİ döndü. Biz de ilk geceyi istirah (J© geçirdik. Ve ertesi gün faaliy, © geçtik. Daha önce ölçülememiş ! lllııdıığd. Kayak Şporu BUti (DAN) — Kış : maetüminin idevam et- Bu hafta içinde: erkek Jise- Brupla orman mektebi ta- Brup ve: dağcılık klü lan bu derinliğini öl mek, unutulmıyacak bir hâdisely- di. Ölçümüz 4200 metreye vardığl halde dibini bul. NŞ tık. Gerçi mütehassıslar bize 400 metreden fazla kablo götürmemi tavsiye etmişlerdi. Nihayet kut-1i bün ilk sırrını öğrendik ve bu um?k Z D manın 4293 metre derinliğinde ol-14 duğunu anladık. Bütün kutup hav- Şi A 4 kayak,çı ve sporcular Atlas Oky toplur yürüyüşle Bur- nlasil ı«efasvonlarda döft gel- ni me ılık cereyanlar 250 ile 750 met Vİş re derinliğinde idi. Bu suları Nan- ? $; sen de keşfetmişti. , Kutuptaki âlimler, uğradıkları büyük güçlüklere rağmen 'neşelerini hiç kaybetmediler kişi çalışacaktık. Ağır kabloları ta- şimak en güç işti. O kadar ki, he- pimiz de terliyorduk. Biribirimizi teşvik ediyor ve her otuz mil ba - şında biribirimize ses veriyorduk. Üzerinde bulunduğumuz buz kaya sının kayma sürati arttığı zaman istasyonlar arasındaki — mesafeler bir hayli kısalmıştı. Kaya, 89 şimal hattı arzından 70 şimal hattı arzı- na kadar (1560) millik bir mesafe kaymıştı. Kutup Okyanosunu 33 kere ölçmüş ve 38 Hidrolojik istas- yon vücuda getirmiştik. Burada geçen son günümüze kadar rasat- larımızı yapmıya devam ettik. Esasen yaptığımız işin en kıymetli tarafı da budur. Yağmura, fırtına- ya ve saireye bakmadan her gün dört rapor hazırlıyor ve her yarım saat başında malümat topluyor - duk. Meteoroloji mütehassısımız Fedorov yorulmak bilmez bir gay- retle çalışıyor ve rasat vakti gelir gelmez yerinden fırlıyarak iş Başına geçiyordu. Mağnetik, gravemetrik ve astro- nomik çalışmalar da ona aitti. K utup, her gün bir sırrını if- şa ediyordu, Krenkel'in 2 Ağüstos günü beni gükriyerek u- yandırmasını ve “bir kutup ayısı geçiyor,, demesini unutamıyorum. O gün köpeğimiz Jolliyi bir hırsız- hk vakası yüzünden bağlamıştık. Fakat köpek, bu beyaz misafirleri hisseder etmez bağını koparıp ayı- ların peşine takılmıştı. Fakat, ayı ile iki yavrusu kaçmıya imkân bu- labildiler. Nice günler sonra, bizim kaya - mız ile başka bir kaya arasında 50 metrelik bir su yaması peyda olmuş ve bunun içinde bir deniz aslanının yüzdüğünü görmüştük. Ayni gün 88 inci derecede martı- ların tepemizde uçtuğunu gördük. Bü hâdiseler bizi, yalnız avcı sıfa- tile alâkadar etmiyordu, belki Nan senin kutup yakınlarında canlı bir halde idik. Ayağımızı nereye bas - sak çıtırtılar kopuyor ve yer Şıkı- lacakmış gibi sarsılıyordu. Binbir güçlük içinde çadırımıza döndük ve ancak sekiz saat sonra kendi - mize gelebildik. Şubatın birinden sekizine kadar devam eden buhranlı günleri hiç - bir vakit unutamıyacağız. Çünkü .bu sırada, büyük bir saha küçüle küçü'a avuç içi kadar bir yer ol - muştu. Şubatın birinci günü depo- kapısı önündeki buz yarıl - şey bulunmadığı yolundaki iddial rının yanlışlığını ispat ettiği için ehemmiyetle karşılanıyordu. Bu sa yede kutup havzasının, diğer ku - tüp mıntakalarından farksız oldu- ğu anlaşılmıştı. Sirşov ile Federof, fenni ve ilmi müşahedelerle meşgul oldukları sıralarda yemek pişirmek, bulaşık yıkamak gibi hizmetlerden affedi- liyorlardı. Hakikatte aşçılık yaptı- ğimız işlerin en mesüliyetlisi ve en ağırı idi. Geçen eylüle kadar bu işi Krenkelle ikimiz paylaştık. Bi- rimiz yatıyor, birimiz de çalışıyor- du. İşlerimizi bitirdikten sonra, boş kalan birkaç saatimizi oku - mak ve şatranç oynamakla geçiri - yorduk. Yanımızda oyun kâğıtları da vardı. Fakat bunların paketle- rini bile açmıya vakit bulamadık. Ferorof, kitaplarımızın bir kısmı- nı aletlerine mesnet olarak kullan- dığı için bozdu. Her ayın 21 inci günü traş oluyor ve başlarımızı yı- kıyorduk. O gün, soğuk almamak için, penceresiz çadırımızın kapı- sını da kapıyor ve yağla yanan lâm balarımızı hep birden kullanıyor- duk. En büyük tatil günümüz, Çkalov ile Gromovun Amerikaya gitmek üzere kutupten geçtikleri gündü. Krenkel radyonun başın - dan ayrıl ş, ben de diyen kahve pişirmiş ve yedek ba- taryalar temin etmiştim. Gromo- vun tayyaresini, Moskovadan ha- reket ettiği dakikadan başlıyarak mıştı. Bâ yarığın içine düşerek dipsiz bi gayyaya yuvarlanmak iş- tiği halde bir doktorun bir veys — ecnebi lisanı bildiğini görüyü. lüz T DS a tümd rinci şarttır, doktorların okumamı I da maddi reti de bir mazerettir. Gerçi, fahl lerini, fod F ea ten değildi. Derhal buradan göç - mek icap ediyordu. Rüzgâr son derece şiddetli idi. Kasırga ortalığı silip süpürü - yordu. Buna rağı taş ya baş da rastgeliyo lek erbabı h.y tl Her zanmak için zamanının büyük biz kısmını pratik sâye vermek mecbut dedir. Eğer bu | y d | ki $ hiç ladık. Buradan göçer göç ça- dırımızın altında da bir yarık açıl- dığını gördük. Bununla beraber bi- rimiz de meyus olmadık. Çadırımızı radyo istasyonuna vakti olmadığını kabul etmek dır. Doktorlara, bilhassa genç dol torlara daha emniyetli bir hayat temin zarlı- muayyen mesailerinden sonra, - ) yakın bir yere kurduk ve | depomuzu yakın bir yere naklet - tik. Erzakımız bize üç ay kifa - yet edecekti. Fakat, biz bunları altı ay idare etmiye bakıyorduk. trafımızdaki bütün buz ka- yaları mütemadi hareket içinde idi, Ve her yarım saat ba- şında buz kayasının istikameti de- ğişiyordu. İnsan, müvazenesini bozmamak için çelik sinirli olmak icap ediyordu. 8 şubat kasırgası müthiş bir im- tihandı. Bütün yüklü eşyamız da- ğılmış, çadırımız bozulmuş, lâm - bamız sönmüştü. Elektrik fenerle- rimizin ışığı, ancak bir adımı ay- dınlatıyordu. Buz kayaları biribiri- nin sırtına binerek şahlanıyor ve ortalığı allak bullak ediyordu. Av- cıların âdetine göre insan böyle bir vaziyette başını buza gö ve L g çalışma şar larında engel olduğu da mu tır. Fakat, hudutsuz bir teşmil Ya değildir. Biinle g de de okumıy: meraklı dol sivrilmesi nisbten mümkündür. W m | YA n, püren tabiatin hiddetine kendimize bir sığınak bulamadık, Çünkü eşyamızı topluyor, buz man büyük çadırımızın büz altın- da kaldığını gördük. Bu çadırı kay küçük olduğu için yeni radyo is b tasyonumuzu başka bir kayanın ü- zerinde kürduk. Buzdan kurdu - BU yeni yurd İ ĞW“ dan farksızdı. Harareti - ye imkân bulamıyorduk. Murmai ile Taimyr adlı buzkıran gemileri 19 $ CAY LĞ yi : Ş Allaha güvenerek kasırganın geç- mesini beklemeli, Fakat biz kö - olsalardı üç ay daha bu hale | nabilirdik. ei kazarak öteberimizi kurtarmıya | çabalıyorduk. Rüzgâr durduğu za betmiştik.. Yeni buz kayamız çok. ÜN nevi müessese de vesaitini temin *'eru Bence doktorların lisan cığıe:ıı.,şı ' bizde diğerlerinden çok daha “ÜZ ğ Biz * doktorun ilerlemesi için mesleğine olan sevgi ve alâkası şüphesiz en “54 |

Bu sayıdan diğer sayfalar: