Konsey, Dünya Hâdiselerini Görüştü Bugün, Son Toplantıdan Sonra Geniş Bir Tebliğ N eşredileceği A Anlaşılıyor Başı 1 incide) (Fs Elçilerin müşterek ziyafeti Ankara, 26 (Tan muhabirinden) — Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya mın Ankara elçileri Konsey toplantısı münasebetile yarın akşam Ankarapa- || lasta müşterek bir ziyafet verecekler | | dir. Bu ziyafeti bir süvare takip ede çektir. Bulgar Sefirinin rahatsızlığı Ankara, 26 (Tun muhabirinden) Hariciye Vekilimiz doktor Arasın dün akşam Hariciye köşkünde ver - diği suvarede Bulger sefiri hafif bir | rahatsızlık geçirmiştir. Başvekilimiz | ve Hariciye Vekilimiz, sefirin sıhha- kından alâkadar olmuş- || Ankara, 28 ve manzara sasın bulunduğu ti. Salonun Dün Geceki Balkan Aile Müsameresi (TAN den) — Bu gece Ankara Palasta kan Konseyine iştirak Yugoslav ve Romen heyetleri şerefi. ne hususi bir ziyafet verilmiştir. O- telin böyük salonu çok neşeli bir ge- arzediyordu. Misafirler ayrı ayrı | turmuştardı. Başvekil yar, Konsey Reisi General Metak- masada yer almış- bir tarafında da zinetlenmiş bir halde çıkan Cuvantul | diyor ki: “İngilterenin yeni bir harici siya set tutması, İngiliz - İtalyan görüş-| melerinin başlaması ve nihayet orta Avrupada bazı hâdiselerin vukua gel! mesi, Balkan blokunu yeni bir vazi| yet karşısına koymaktadır. Bugünkü içtimaın iyiliği, bütün meseleleri son hâdiselerin aydınlatışı altında tetkik| İl eyliyebileceğindedir. Konferans, Bal| kan Antantının Sovyetler birliği ile olan münasebetleri meselesini unuta mıyacaktır.,, Curentul gazetesi ise, hususi muha- birinin, İtalya - Yunanisatn münase- betleri ile Balkan Antantının Bulga - Muhabirin eden Yunan, masalarda 0- B. Celâl Ba- Türk Bir tek tüp sizin bu Neticeyi almanıza AddeyAâ| Baş, diş, nezle, grip, romatizma, Nevralji, kırıklık ve bütün ağrılarınızı derhal keser. İcabında günde üç kaşe alınabilir. Grip, Baş ve Diş akel Bugün ilk iş olarak RADYOLİN alınız ve bitinciye kadar günde üç defa kullanınız. Bu müdde- tin sonunda dişlerinizin evvel- kinden çok daha parlak, çok da- Haziran; ha beyaz ve çok daha te: duğunu göreceksiniz. Nevralji, Artritizm, Romatizma Dul ve Yetim Maaşları Hakkında: Emlâk ve Eytam Bankası İstanbul Şubesinden : Temmuz, Ağustos/1938 üç aylıklarının iskontosu: rinci günü başlanacaktır. 2 — İlk iki gün harp malüllerine tahsis edilmiştir. Bugünlerde müra- İcaat eden malüllerin iskonto muameleleri ayni günde yapılır: Martın ü- İ günden itibaren malüller de umumi sıraya tabi olur. 3 — Cüzdanlar 28 şubattan itibaren kabul edilecektir ristana karşı vaziyetini tahlil eden u-| zan bir makalesini neşreylemektedir. | e bugün hastalığının tamamen duğunu memnuniyetle öğ - | Basın Birliği Reisi Falih Rırkı Atm | yın misafir gazeteciler diği giyafet vardı. RADYOLİN gerefine ver- Bu akşamki Balkan sile müsamere- çok samimi bir hav. ederken evvelâ Atina Befiri Dört devlet arasında sıkı dostluk ve iş birliği Belgrat, 26 (TAN) — Bütün gaze-| teler, müttefik devletler mümessille- Tine Ankarada yapılan samimi hüs- nü kabulü büyük manşetlerle teba- rüz ettirmekte ve B. Rüştü Aras Metaksasın rutuklarını tefsir ederek Balkan tesanüdüne bilhassa işaret eylemektedir. Başmakalesini Balkan © Antantı konferansına tahsis eden Sloven ga- zetesi diyor ki: “Avrupanın ekser kısmi çok kargaşalıklar hüküm $ iken, Balkan konferansı, güzel ve fe- rahlı bir hava içinde An- karada toplanmış © bulunuyor. Bu- gün : Balkanlarda (sulh hü -| küm sürmektedir, halbuki dünya- nın diğer kısımları bir steş yuvası- dır. Balkan Antantı, bütün dünya nıh memnuniyet ile telâkki ettiği bir neticedir ve Balkanlar muhadeneti eserini vücude getirenler, haklı bir surette bundan isünar duyabilirler, vor: Müttefik memleketten her bi- Ti, Balkanların bugünkü sükünetli, muvaffakıyetli ve heyecanlı vaziy tinde ayrı ayrı payları bulunduğunu hakkıyla ileri sürebilirler. Müttefik Balkan memleketleri a- rasırdaki sadakat ve karşılıklı iti mat hisleri yalnız fazlalaşmakla kal mamış, fakat ayni zamanda Vesunüt te kuvvetlenmiştir.,, İ Gazete, bundan sonra, Esref, h bir şekilde ve kili kendilerini geği Toplan vam etmiştir. le devam ediyor: “Balkan bir teşekkül mektedir. dostluk bir lavyanın bu suretle Balkan Antantı-|tedir. nın liyakatli bir âzası bulunduğunu — Giz, senin nikâhın ne kadar ? Gaç kuruş nikâh şıydılar sana? Birdenbire hatırlamadım; bu, benim hiç ehemmi- yet vermediğim birşeydi; ben kendimi satacak de- Zildim. birlikte yaşadığım adama ancak kafamla, gönlümle bağlanmıştım; ondan maddi hiç birşey bek lememiştim; hattâ beni geçindirmesini bile... Çalış mak filrinden de Hasanın zoriyle bir zaman için vaz geçmiştim; biraz düşündükten sonra ihtiyara cevap verdim: — Galiba beş yüz lira, efendim. İhtiyar, hiddetle yerinden kımıldadı; göğsünü ile- Tİ doğru çıkardı; ellerini bağdaş kurulu dizlerine da- yadı; gözleri evinden fırlıyarak bet bir sesle hay- kırdı: — Ne?.. Beş yüz lira mı? Vay anam var!. Gız, beş Yüz lirayı bu oğlan sana nasıl öder; bu ne insafsızlık- tır but.. Beş yüz lira... Beş yüz lira.. Beş yüz lira ga- zanması golay mı? Onda para ne gezer? Bu parayı ben sayacağım, ben?.. Deli gibi yerimden fırladım: — Ne demek istiyorsunuz, dedim? Sizin oğlunuz- dan beş yüz lira değil, beş para bile istiyen yok. Eğer söylemek İstediğiniz birşey varsa onu daha açıkça, daha mertçe söyliyebilirsiniz... Hasan beş para ver- meden de benden ayrılabilir, eğer istediğiniz bu ise... Ne Hasana, ne de beş yüz liranıza benim ihtiyacım yok; paranız da, oğlunuz da sizin olsun... Bu çatış, iki aydanberi birikmiş hınçların bir bo- şalmasıydı. Odama çiktım, ne olduğumu, nelere çatti- ğımı, bilmiyordum; hıçkıra hıçkıra ağlamamak için boğazımı tırnaklarımla parçaladım: Hasan geldi, meseleyi öğrendi, beni yatıştırmıya çalıştı; — Ben sana demedim mi, o bunaktır, yaptıklarına bakma, diye.. Artık Hasanı dinliyecek zaman geçmişti: — Sen burada kalabilirsin, dedim; ben ilk trenle milli zeybek oyunumuzu pek güzel bir şekilde oynamıştır. Bundan sonra Başvekli Celâl Bayar, mili ©- yunumuzu tam usulünde ve gek san oynamışlar ve sürekli Öl surette alkışlanmışlardır. İ döndükleri sıradâ Yugoslav karı İİİ sek vermiştir. B. Cetâi Bayar, bu çi- yakasına geçi | müttefik Başvekil çek samimiyetle geç vakte kadar çok sm mimi ve dostane bir ha | isbat eylediğini tebarüz ettirmekte. Gazete bundan sonra sözlerine şöy |lerı çerçevesi içinde, harareti İle iki Antantı; olarak Dört devlet arasındaki ve dört memleket devlet adamları a- İ rasımdaki işbirliği gittikçe daha sıkı) gelmektedir.,, Romen gazetelerinde Bükreş, 26 (A.A) — Rador Ajansı| gelerinin Reisicümhur Atatürk ta -| bildiriliyor: Tarihi plebisitin uyandır | rafından ilk gün kabul olunmalarını dığı fevkalâde alâkaya rağmen, bü-| tebarüz ettirdikten sonra diyor ki: tün gazeteler, Ankara konferansına | geniş sütunlar tahsis eylemekte ve) tefiklerinin fikir ve hedef birliğini Balkan Antantı âzaları arasındaki mü | sarih surette göstermektedir. Bu se- tekabil münasebetlerin çok samimi | ferki toplantı, çok mesut şerait al - mahiyetini tebarüz ettirmektedir. Balkan Antantının diğer devletler | leket arasındaki işbirliği zihniyeti ve Yugoslav- İle münasebetlerini tahlil eyliyen üni- yanın komşularile uzlaşma eserini |versal, İtalya ile olan münasebetle-| ni bahis mevzuu yapmakta ve Yugos-|rin iyileşmesi üzerine ısrar eylemek-İ manda, bugünkü enternasyonal en- Yunan gazeteleri Atina, 26 (A.A.) — bildiriyor: | Gazeteler, Ankara telgraflarına ge! niş sütunlar ayırmakta ve bu toplan tının Bâlkan Antantının sulhsever prensiplerini ve dört müttefikin hu- dutlarını müdafaa azimlerini parlak bir surette tekit eyliyeceğini bildir - mektedir. Balkan heyetlerine karşı Türkiye- | de “gösterilen samimi hüsnü kabulü | bahis mevzuu alan Katimerini, diyor İk içinde devam Atina ajansı Ruşen Masalarına Başve ik bir çi- en sonra iki içinde de- len Başvekiline yapılan sempa- ti tezahürlerini, Elenler ta kalple - rinde hissetmişlerdir. Zira, Türk — Elen dostluğu, diğer Balkan dostluk- millet arasındaki tesanüdün bütün genişliğini teyit eylemektedir. An - kara toplantısı, Avrupanın bu kıs - bu dercce itina ile vücude ge- YEsMeR BU esere YNKAKKAK SUYETE yeni bir metanet ilâve edecektir.,, Proia gazetesi, Elen, Yugoslav ve Romen delegelerinin yolda buluş - malarını, Ankarada hararetli bir su- | İrette karşılanmalarını, Balkan dele- enternasyonal semereler ver- anet bulmakta “Bütün bu tezahürler, Balkan müt | » İtinda açılmış bulunuyor. Dört mem- mevcut dostluk, bu konferanstan ye bir kuvvet alacak ve ayni za - İdişeler ortasında Balkan sulhü. da- Atatürkün büyük bir portresi ile! ha ziyade resanet kesbedecektir.,, YAL, ile muhakkak sabah, ve akşam ve her yemekten sinra dişlerini zi fırçalayınız. olunur. 4 — Cüzdanlarını vererek numara fişi alanlara ancak bu fişler üze- İrinde gösterilen gün ve sâatlerde tediyat yapılacağından bu tarihlerin değiştirilmesi için vaki olacak müracaatların kabul 1084) edilmiyeceği ilân Her Eve Lâzım Olan YENİ Çocuk Ansiklopedisi Üessesemiz tarafından hey- redilen Yeni Çocuk Ansik- lopedisi her çocuğun mutlaka sa- hip olması lâzım gelen bir eserdir. Çünkü çocuk bu eserde ders esna- sında ve ders dişinda aradığı bü- tür dilmiştir. ler, Profesör lisanlarına tercüme €- Bu beynelmilel Türk çocuklarının ihityaçlarım ve mektep programlarını bulundurarak lisanımıza çeviren- Salih Murat, Faik mektep talebesine ayrıca tenzilât yapılır. Bu eser yalnız çocuklar için de- gil, bütün ilkmektep öğretmenleri için en küvvetli yardımcıdır. Çün- kü bütün dersler bu esetde re YY nleştirilmiştir. Eser hakkında bir fikir edinmek istiyorsanız aşağıdaki kupo durup bize gönderiniz. Size be- dava bir broüşr göndeririz. Bu bro- şür size Ansiklopedinin kıymetini anlatacaktır. eseri, gözönünde Sabri ve M. Zekeriyadır. Eser 1500 sayfalık iki ciltten mürekkeptir. 7 liradır. TAN Neşriyat Ew Vİ DONUY YAZAN: ŞUKU iğ da da yanıldığımı anladım. Ve tekrar ettim: — Sen kal, ben gidiyorum. Hasan yalvardı: — Üç dört gün sabet, işlerim var; onlara bir kar- şılık yapmıya değmez; onlar senden ne anlarlar? Üç gün sonra yola çıktık; ne candan heyecanla gek diğim yerden bir gece yarısı kırgın, ezilmiş bir hal- de ayrıldım. Hasan, amcasından ne yapıp yapıp İstediği serma- yeyi almıştı; İstanbula dönünce Karaköyde büyücek bir yazıhane açtı; işleri iyi gidiyordu; kazanmıya baş- layınca ilk işi yeni hayat, monden hayat, Avrupa ha- yatı, garb hayatı, sosyete hayatı ve daha bilmem ne , hayatı dedikleri yanlış, anlaşılmış, yarım öğrenilmiş bir âlemin içine atılmak oldu. Daha bir'yıl önce, sonuna kadar bana esir olmıya, benim bir peykim gibi yaşamıya razı olduğunu söy- liyen Hasan, dört tane kokotla karşılıklı geçecek bir geceyi bile feda edemiyerek, benim ölümle pençeleş- #iğim, bıçak altında gözlerimi kapadığım bir sabah, karşıma, ağzı buram buram içki kokarak, çıkmaktan utanmamıştı. Gedikpaşadaki evden Şişlide bir apartımana geç- miştik. Namık Beylerle de o sıralarda tanıştık. Ha- san bu apartımanı döşemek için epeyce üzüldü. Bir türlü eşya beğenemiyor; daha doğrusu alacağı eşya- venemiyordu, Herkesin kendisini bilmemezlikle, gör- güsüzlükle itham edeceklerinden korkuyordu. Be- nim giyinişime karışıyor. Acaba şöyle olsaydı, böyle daha mı iyi olurdu, diye söylenip (duruyo du. İyi.giyindiğini sandığı bir kadının arkasında bii şey gördü mü hemen bana dönerek: — Sen neden bu renkte kumaş almadın? biçimde diktirmedin? Diye mutlaka itiraz ediyordu. Kendine inanamadı- ğı için her şeyde başkalarını kopye etmek istiyor; beceriksiz, anlamaz görüneceğim kaygusiyle yanıp kavruluyordu. . Hasan bir zaman da bana yemek yemeyi öğretmi- ye kalkıştı: — Bak, Yıldız, diyordu; çatah şöyle tutacaksın; şe- hadet parmağını şöyle uzatıp demirin üstüne dayıya- rak... Bıçağı göyle.. Anladın mı? Keserken fazla kuv- vet sarfediyor görünme; şöyle hafifçe iki yana ayırı- ver... Hasan, beni ancak Topkapıda bir tahta san- dıktan yapılmış masada yemek yemiş bir kadın ola- rak görüyor; herkesin yanında kendisini mahcup ede- ceğlmi düşünerek nasıl yediğime dikkat bile etmeden bana ders veriyordu. Bu dersler o kudar çoğaldı ki, nihayet bir güri da- yanamadım: — Rica ederim, Hasan, dedim; benim bu kadar Neden bu Muallimlere ve büyük | —— İSTANBULDA TAN MATSAASINA | Yeni Çocuk Ansiklapedisi broşürün- | İİ den bir tene göndermenizi ve mu- | ellimlere ait son Hyutmz bildirme- | sisi mes ederim. Tam * eserin Lim: . » Adres: kusura bakma; Elbet yavaş yavaş öğrenirim: Diye alaylı bir sesle ona yalvardım. Bundari sonra yemek dersi kesildi; selâm verme dersi başladı... Önümden geçen tanimadığım insan- ları bile göstererek: — Gördün mü, selâm verdin mi? diye beni dürtü- yor; aklınca bana medeniyet dersi veriyordu. Bir bahçede, bir gazinoda, arkamdaki masalarda oturan, görmediğim İnsanları bile bana haber vete- rek başımı çevirip selâm vermemi İstiyordu.. Bu se- lâm bahsi de bir gün artık beni isyan ettirdi. — Benimle tanışmak, selâmlaşmak istiyenler var- sa, dedim; buraya kadar gelirler; Yıldıza selâm ve- rirler; ben lâzım gelenlere, tanıdıklarıma selâm ver- meyi bilecek kadar bu işlerin terbiyesini daha beş yaşında iken öğrendim. Sen, istediğin her insanın önünde eğilebilirsin! Bu bahis de böylece kesildi. Apandisit ameliyatından sonra Hasanla ilk defa beraber sokağa çıkmıştım; Beyoğluna indik; uzun bir yolculuktan dönmüş gibiydim; tanıdığım yerler san- ki bana çoktan böri özlenmiş bir dost gözüyle bak yor; ruhumda bir bahar sevinci var, Hayatı güzel bu- luyorum. Mağazaları seyrederek, etrafımıza bakarak ağır a- ğır yürüyoruz. Yanımızdan bize çarparak iki kadın geçti; önümüzden yürümiye başladılar, Hasan onlara baktı ve hana döndü; Neden sen bunlar gibi yürümüyorsun, Yıldız? Dedi. Onlar gibi yürümek.. Hasan ne demek istiyo Hasan adımlarını sıklaştırdı; önümüzden yürü“en kadınların yüzlerine baktı; galiba pek merak etmkiş- ti... Bunlar, en adi tabakadan, yüzleri kötü şekilde boyanmış kadınlardı. Bellerini kıvıra kıvıra; korsa- sız, tombul kalçalarını oynata oynata; sağa, sola ba- karak öyle bir yürüyüşleri vardı kil,