Yugoslav Takımı Şişli İle Üçüncü Maçını Bugün İlk oyunda Pera takımını mağlüp eden, ikinci maçında Galatasarayla berabere kalan Yugoslavlar bugün Şişliye karşı üçüncü müsabakalarını yapıyorlar. Yugoslav takımının teh- ikeli taraflarını, aksıyan cenahları- ni iki maçta gördük. Üç ortası şütçü ve topa hâkim olan Yugoslavları ka- le önünden evvel durduracak bir mu avin hattı hayli süratli olmalıdır. Vakıa Yugoslavlar muavin hattı hizalarında topu ayaklarına aldıkla- ri zaman aradaki mesafeyi birdenbi- re bir iki pasla aşırıverip kale ağız- Jarında peyda olan ok gibi bir hü- cum tarzına malik gözükmüyorlar, Fakat inişleri pişirici ve oldukça zik- zaklı olmakla berâber isabetli pas- larladır. Hâkimiyetlerindeki topları onlardan kolaylıkla sökmek bizdeki ber muavinin harcı görünmüyor. Şişli takımının muavin hattında çıkış çabukluğu ve top söküş meha- reti Yugoslavları her zaman tevkif edecek ayarda bir orta var mıdir? Şişli takımında bu evsafta bir mer kez muavini bulunduğunu Zannetmi yoruz. İhtimal gününde iyi oynıyan Oyuncuları vardır. Fakat muvaffa- kıyetli oyunlarını her zaman tuttu- racağı iddin edilemez. Şu halde Yugoslavların üç ortası- nı şüt mesafelerinden evvel tevkif etmek vazifesi müdafilere düşecek- tir. Şişlinin iki müdafii her tehlike üs- tünde Hızır gibi peyda olüveren bek erden görünmüyorlar. Yani: müda- fan ağırlığının fazlasını iki devre me #uliyetlerinde taşıyamazlar. Kanaatimizce rakibin hususiyetle- rini dikkate alarak Şişlinin başvura- cağı en makul çarenin heyeti umu- miyesini birkaç satırla vermiye çalışa him Yugoslavlara karşı oynanacak o- yunun hiç bir dakikasında yalnız müdafaaya bağlanmış bir tabiye ta- kip etmemek lâzımdır. Dâlma açık: larla uzun inişler yaparak muavin ve müdafaa hattının yükünü muka- bil hücumlara da yükliyerek Yugos- lav hilcum kesafetini mümkün oldu. ğu kadar dağıtmak taraflarını düşün melidir. “Müdafaarın en iyisi, rakibin ev- safına göre taarruzdur.,. Nazariyesi her zaman ispat etmiş bir nasihattir. Şisli acıklarile uzun oynarsa muh- temel mağlübiyeti asgari haddine indirmiş olur. Taaruzlamda şanslı ve #sabetli olursa, kimbilir belki de kim senin beklemediği bi neticeyi de elde wiebilir... falkiyetini Yapıyor Milli Küme Maçları T. $. K. İstanbul Bölgesi Buşkan- ığından: 18/2/1934 Pazar gülü yapilacak Mini Küme Maçları, Taksim Stadı: Galatasaray — Besiktaş A takım- ları Sant 1,30 Hakem Nuri Bosut Fenerbahçe — Güneş A takımları Sant 10,18 Hakem n Akın, maaeeeeseeeeeeeeeseseei Müli küme maçları pazar günü yapılıyor Futbol Federasyonu tarafından ter tip edilen Müli Küme Maçları Bay- ramın üçüncü Pazar günü Ankara, İzmir ve İstanbulda başlıyacaktır. Fikstür mucibince şehrimizde yapı- lacak olan maçlar Galatasaray ile Beşiktaşı, Fenerbahçe ile Güneşi kar şılaştırmaktadır. Bu her iki müsaba- kanın da biribirinden heyecanlı ola- cağını söylemiye lüzum yoktur. Milli Kümeye ayrılma müsabaka- larında Güneşe 4 — 2 gibi oldukça İ büyük bir farkla mağlüp olan Fener liler bu defa kiymetli oyuncuları Ya şarla takviye edilerek sahaya çıka- ieaklarından bu mağlâbiyetin acısını çıkarmıya çalışacakları tabiidir. Di- ğer taraftan İstanbul şampiyonluğu Bu âlan Güneşliler bu şampiyonlü- ğa lâyık olduklarını ispat etmek ga- yesiyle bütün varlıklarını kullana- taklardır. Daha bir hafta evvel o da kalecile- rinin şanssız bir gününde bir gol farkla Beşiktaşa mağlüp olan Galata saraylılar için büyük ehemmiyeti ha iz olan bu karşılaşmanın enteresan olacağı tablidir. Yugoslavlara karşı harikulâde oy- nıyan kalecilerinin morali artık dü- zelmiş olduğundan bu müsabaka mü savi kuvvetlerin biribiriyle karşılaş- ması şeklinde tecelli edecektir. Fır- sattan istifade etmesini bilen takım, galebeyi kendi lehine çevirebilir. Dün Güneş Klübünde toplanan dört klübün murahhasları bu maçla» fin Taksim Stadında yapılmasına ka rar vermişler ve bundan sonra yapi- lacak karşılaşmaların da statların tesbit etmişlerdir. Birinci karşılaşma Galatasaray — Beşiktaş arasında saat İ4te maç Güneş — Fenerbahçe arasında saat 1545 te vanılacaktır. Pera klübü Ankaraya davet edildi Gayri federe klüplerin en kuvvet- isi bulunan Pera klübü Ankarada iki maç yapmak üzere Ankara Gü- ; İaaaaaaaaasereseseeaseea ; TAN anın meshur buzsporu melek- Solda İngiliz buzsporcusu Kol- , çok zarif bir vaziyette görüyo ruz, Sağda da bir Alman buz güzeli, | Buz Melâikesinin Yerine Lâyık Yeni Bir Namzet Dünya şampiyonluğu müsabaka larının ilk gününde birinciliği alan İngiliz Cecilin Golledge. Sağda İs- veçte karşılaştığı rakibelerindenbiri. Dünyaca “Buz Melâikesi,, lâkabı- nı kazanan İsveçli Sonja Henri pro- fesyonel olduktan sonra yeri epeydir | boş kalmıştı. Bu senenin başıridanberi, Buz Me Iâikesinin boş kalan yerini doldura- bilecek kudrette olduğunu ispat e- den genç bir, İngiliz kızı. her müsa bakada biraz daha yükseliyordu. Sırasiyle İngiltere, sonra Avrupa artistik patinaj şampiyonluklarını kazanan İngiliz Cecilia Golledge bu defa İsvçte başlıyan dünya şampl- yonluğu müsabakasına da girmiştir. Genç İngiliz şampiyonu ilk günkü müsabakalarda birinci dereceyi ka- zanan Cecilia Golledge devam eden muhtelif rakiplerine çok faik bir vaziyet elde etmiştir. numaralarda Netiöde, altı millete mensup on iki şampiyonun dail olduğu müsa- bakalarda kazamlan puvanlar ceme- dildiği zaman İngiliz şampiyonunun İ birinciliği hak etmiş olduğu görül- müştür. İngiliz kızının hemen peşinden gel miş ve ikinciliğe ufak bir farkla düş müş olan diğer İngiliz kızı da fevke- iâde takdir edilmiştir. Birinciden beşinciye kadar müsa- bıkların kazandıkları puvanlar: Cecillia Colledge “İngiliz, 239,16 puvan, Megan Taylor “İngiliz,, 238,24 pu- van, |. Gladis Yagger “İngili van, 221,26 pu-| İ Hane Nierenberg 220,65 puvan, Buz üstünde patinaj mütehassıs. ları; İngiliz şampiyonunun harekât- ta zarafet, sevimlilik, gençlik ve ka- yışlardaki ahenk bakımlarından Buz Melâikesini o arattırmıyacak kadar yükselmiş olduğunu söylemişlerdir. e neş Klübü tarafından Ankaraya da- vet edilmiştir. Peralılar bu daveti kabul ettikleri! takdirde bugün şehrimizden hareket edeceklerdir. Baratgücünün Bayram maçları | Kadıköy Halkevi, © Kızıltoprak “Avusturya,, İlSpor Kolu Başkanlığının davetini kabul dö eden Barutgücü Bayramın ü gününe rastlıyanl4/2/938 “İ Pazartesi günü Fener Stadında Ba- rutgücü — Kıziltoprak A. takımları saat 15de, Barutgücü — Kızıltop. rak B. takımları saat 13 te karşıla- Şacaklardır. Şu Garip Dünya: Ayaklarını Yastığa Koyanlar Yüz sene evveline kadar Avrupa- nın birkaç yerlerinde köylüler yatar ken yastığa başlarını değil ayakla rini koyarlardı. Sebep olarak ta 3- yakların başa nisbetle daha çok yo- rulduğunu gösterirlerdi. * Fransada on dördüncü Louis zama- nında sarayda açık hikâyeler anlat- mak moda olmuştu. O kadar ki Mm. de Maintenon saraya intisap ettikten sonra, bu yüz kızartıcı hikâyeleri din lediği zaman utancından yüzüne kan hücum etmesin diye doktor haftada iki defa onun kanımı alırdı. * Dünyanın en garip sebre hali Ho- landanın merkezindedir. Halin geniş salonunun ortasından 7 metre geniş- liğinde bir kanal geçer. Borsacılar ka nalın iki tarafında sandalyeye oturur lar. Sebze sandalları önlerinden geç- tikçe müzayede yapar ve satın alır- lar * Japonyada "Tokyo şehrinde büyük bir lokanta vardır ki, garson olarak yalnız şehrin en güzel kadınlarını kullanmakla kalmaz, ayrıca lokanta içinde sırf İşe çıkmadan evvel bu gar- sonların tuvaletlerini yapmak üzere bir berber dükkânı bulundurur. Gar- son kızlar, sinema artistleri gibi, bu- rada tuvaletlerini (Otamamladıktan sonra salona çıkarlar. * Japonyada her yaz birçok köyler arasında uçurtma yarışı yapılır. Bu uçurtmalardan bazıları o kadar bü- yüktür ki, ağırlığı yarım tonu bulur ve 1000 meize surme yer haplar. Uçarken ipini tutmak için 200 kişiye lüzum hâsıl olur. Hattâ, rüzgârli bir havada bu kadarı da kâfi gelmez. * Malayia adalarında kadınlar her şeye hükimdirler, o kadar ki bazıla- m evlerinde erkekten haremler tesis etmişlerdir. * Korada germ kocasını anenk evlen- diğinin ikinci günü görebilir. Orada kadın kocasını ailesinin intihabı ile ve görmeden alir, evlendikte sonra görür. Hattâ fik hafta kızın kirpik- lerini zamkla yapıstırırlar ki, gözle- rini açıp kocasını görmesin. * - Suriyede vürziler ibadet-etmez- İbadeti Allahın işine ka- rışmak addederler. * Amerikada her dört sastte hir, bir yaşından kücük bir çocuk bir kaza neticesinde ölür, Pilistinde Bedeviler tarafından mi. safirlere verilen ziyaette en ziyade ikram edilen yemek deve kizartma- sıdır. Fakat devenin içinde iki kızar- mış koyun, koyunların içinde birkaç kızarmış tavuk. tavukların içinde de pişmiş yumurta vardır. IOPLAN LAR e DAVETLER 6 BUĞUN: X Galatasaray Klübü azaları ve arkadaş ları arasında samimi bir gece geçirmek için bi akşam saat 22 de Tokatlıyanda bir ale siyaleti verilecektir, # Anadolu yakası Atlı Spor klibinde bugün saat 14 te azalar bir toplantı yapa rak bayramlaşacaklardır, HAFTA İÇİNDE: * Yeşilay ve Yeşilay Gençler Birliği, Üyelerine, aileleri ve misafirlerinin bayram larımı ve eğlenceli bir vakit geçirmelerini tem'n için bayramın üçüncü günü saat 15 te Tokatlıyanda bir çay verecektir, # Maraşın kurtuluş yıl dönümü münase, betie, yarın saat 14,30 da Eminönü halke vinde bir toplantı yapdacak, bu mesut yü dönümü kutlanacaktır, # Verem Mücadele Cemiyetinin senelik kongresi, 26 yubet cumartesi günü saat 14 te S rkecide Kızılay hanının ikinci katm da toplanacaktır, # Önümüzdeki salı günü saat 1830 da Beyoğlu halkevinin Tepebaşıdaki merkez binasında Hami Danişment tarafından "Ye cüç, mecüc,, mevzulu bir konferans verile cektir, Galatasaraylılar Cemiyetinden: Bayram ve milli küme maçları dolayısile #enelik umumi kongre, 19 gabat cumartesi gününe talik edilmiştir, AERANADA YA EAAASAAN, Hi LE Alman hikâyesi : » Bi» sikkın ve endişeli sor- du: — Bana ciddi şeyler söylemek is- tiyorsun? Yüzünde bir ıstırap ifa- desi var. Nâhoş havadislere karşı he kadar nefret beslediğimi bilir. sin: Neşeli şeylere mihtacım. İki aydir lâzım olduğu gibi çalışama- dim; birşey yapamadım. İstedikle- ri veya mecbur kaldıkları zaman e- ser yapan âdi sanatkârlar gibi de- ğilim ki. Benim bir dakikalık me- saim ve şetaretim diğer bir ressa- mın bir senelik çalışmasına ve ya- şamasına bedeldir. Genç kadının dudaklarının titre- diğini göstermemek için başını e- peyce iğdi. Fakat kolları ümitsiz bir hareketle yanına düşünce sa- natkâr ona doğru döndü, o zaman sesine neşeli bir ton vermiye çalı- şarak: — Sevgilim! Affet beni! dedi. Birşey değil. Hakikaten birşey yok.. Bilmiyorum. Evet biraz &i- nirli idim de ne söylediğimi bileme dim belki.. Birşey yok. Gülmeye uğraştı. fakat gülüşü » bir ses halinde cıkınca Sa- natkâr kulaklarını kapayarak: — Sibylle, dedi. Ne tahammül €- dilmez bir ses çıkardığını bilsen!.. Gülemiyeceksen kendini zorlama, Bu çok korkunç birşey olur... Cevap vermedi. Dudakları hölâ titrivordu. Kendini toplamıva çalış ta, Fakat bir dakika sonra yine 113 rapla kıvrandı. O vakit ressam genç kadının elini tutarak onu tu- valin arkasına götürdü: — Götürüyor musun Sibylle, bu- gün tablom için lâzım olan motifi Buldüm. Bunu uzun zamandır zah metle aramaktaydım. dedi. adın sadece bir “Ah!” çek- ti. Ve heyocanlı bakiŞlarla tabloya baktı, Resserfi elini bırak- muyarnXdevam etti — Görüyor musun Sibylle? Onu görüyor musun? İnsanlığın ıstırabı sefaleti, betbahtlığı ve bunun acı sayhası hıçkırık... Hepsi.. sonra sü- kün... âhenk,, ve zafer.. güzelliğin zaferi... güzelliğin zaferi: Evet tab- lomun adı bu olacak. İnsanlığın bü tün sefaleti mağlüp edilecek... Genç kadın onu ışıldayan gözler le dinlemişti. Ondan bihaber olan bütün dünyanın gözlerinin önüne serilecek olan tabloya baktı, Evet, onun ne olduğunu uzun zamandan beri öğrenmişti artık... Sibyile insanlığın sefaletini düşü nerek kendi hallerine kadar geldi ve gayri ihtiyari göğsünden uzun bir iç çekişi çıktı O zaman res- ml — Ne düşünüyorsun? dedi. Bu- nu sadece sana gösteriyorum. Bu boşluğun içinde yapayalnızız. Bir başka ruhları çağırmak... — Sevgilim!.. diye genç kadın inledi. Neyim var ? Hakikaten bil- miyorum.. Kendimi iyi hissetmiyo- rum. — Hastalanacaksın galiba!. Şim di benim neşelenmiye İhtiyacım Sibylle dulamarını arak, sus tu. Erkek ona bakarak: — Pekâlâ, dedi. Ne söyliyecek- sen söyle! Şu anda bence hepsi bir. Kadın vücudünün ürperdiğini duydu ve evet diyerek karar verdi ILK A SANATKAR Çeviren: Faik BERÇMEN 11-2-938 Li LAMA YAAA EARADERİ E — Söylemek daha iyi! diye ce vap verdi. Sana anlatmalıyım ki. artık.. Ressam ecı ile: — Paradan mı bahsedeceksin?. “iye sordu. — Evet, paradan.. Ev sahibi da va açacağını söylüyor; bakkal, ka- sap tehdit ediyorlar. Neyim varsa sattım, Satacak birşey kalmadı. Ne yapacağımı bilmiyorum. essamın yüzü buruştu son- ra: — Bugüne kadar senin paranla “yaşadığımızı ihsas etmek ihtiyacın da değilsin herhalde... ded Kadın ıstırapla inledi: — Sevgilim!.. — Peki ne yapmalıyım?. — Babana bir defa yazsan! — Hayır. Asla.. Yapamam. Kadın sustu. Ressam kadının 89 ğuk elini tutarak: — Sibylle!. dedi. Sen ona yaz Bir defa daha yaz. — Ben de yapamam sevgilim !: Evvelce iki defa yazdım. Birinci defasında oğlu ile kendi arasında hiç bir vasıtaya ihtiyacı olmadığı- ni bildirdi, ikinci mektubuma ise hiç bir cevap vermedi. Şayet sen yazarsan, belki... — Yapamam. Yapamam.. Buna bir nihayet vermeli. Sen oraya git sen!,. : İzzeti nefsine dekumnlmuş bir irette genç kadın silkinerek haykırdı: — Oswald! bunu benden mi isti- yorsun? Biliyorsun ki annen ve ba ai DUM Küeyamrm yorlar. Hayır. hayır... Ressam kendini bir sandalyeye atarak bir of! çekti. Genç kadın acı ile: — Bir tiyatro artisti gibi! diye düşündü. Sonra birdenbire isyana gelmiş gibi: — Oswald, sen kendin gidip be- banı görmelisin! Evet, bu senin vazifen!.. Ben elimden geleni yap- tım.. Bu böyle sürmez. di. Dilenemem ben.. — Ya ben. Ben mi dilenmeli- yim? — Sen benim için telâşlanma. Dünyada bir ressam kalmış veya kalmamış, ne ehemmiyeti var, Ken dimi nehre atacağım, sen telâşlan- mat. Genç kadın haykırdı — Sevgilim! — Evet. aşk neye yarar? Beni sudan çıkardıkları vakit şöyle di- yecekler: “Onu karısının aşkı suya attı” ibylle sapsarı kesildi. Erkek birşeyler ilâve etmek İste» di. Fâkat genç kadın birden kor. kunç bir sesle: — Pekâlâ! dedi. Seni kendim- den kurtaracağım. İntizamsız ve sendeliyen adım- larla dışarı fırladı. Ressam kendi kendine: — Böyle hareketlerden ne ka- dar nefret ederimfÜdiye mırıldan- dı. Sonra korkuyla silkindi. — Asla böyle olmamıştı. diye uüşündü... Fakat hayır hayır. Ko layca yapılamaz... hayır. Tuvale yaklaştı. ve tablosuna dakmiya başladı. Disarıda birçok ayak sesleri du yuluyordu. Ressam düşündü: — Herhalde, sakinleşmiştir. Fakat birden bir sukut hareketi işitti Sonra süküt. Oswald ân bir endişeyle ve korkuyla ürperdi Da iresinden çıkıp merdivenleri inme ye basladı. Tam bu sırada alt kat taki ihtiyar doktor göründü. Doktor Oswald ile karşılaşınca titrek bir sesle: — Öldü! dedi. Onu görmek is ter misiniz?. | IDevamı ? incide)