TAN Nasıl doğdu? - Nasıl yaşadı? - Nasıl battı? 3 Halbuki Titihatçılar, memleke. tin.o siradaki vaziyetine ehemmi yet vermişler... Böyle bir hareke. te cesaret o göslerememişlerdi... Çünkü, memleketin vaziyeti, pek feciydi. Bütün Rumeli kıtası, dört düşman hükümetin orduları tara- i fından, baştanbamı çiğnenmişti. Bulgar orduları, İstanbul surları. ire önlerine kadar gelmişlerdi. Yunan donanması, Çanakkale bo. gazma gerilmişti. Her hangi kü. ğ cuk bir hareket karşısmda, Istan. bulu işgal etmek için büyük dev. Jetler tarafından gönderilmiş olan ğ çelik zırhlar, Salıpazarı önünde dem'rlemişlendi, Tabildir ki, böy- Je bir vaziyet karşısında, memle. keti hercilmere edecek bir İnt. kam siyasetine kapılmak, cinnet. ten başka birşey değildi, Ve İt. | hatçılar da, aylardanberi kendile. rine kan kusturan muhalif ve düş- manlarma saldırmak cinnetini gös. termemişlerdi. Hattâ, çok makul ve mantıki bir siyaset takip et- | misler. (Babrâli) de yeni sadra- zam Mahmut Şevket Paşanm ri. Yaseti altında toplanan İttihat ve Terakki cemiyeti erkânı, umumi bir af ilânma karar vermişlerdi. İstanbul muhafizlığınm bodrum | katında hapis ve tevkif edilen, | Mal've nazırı Abdurrahman Bey | ile Dahiliye nazmı Resit Bey, esa. sen Hürrivet ve TtlAf frkası ile alikadar değillerdi. Onun için kea dilerine: — Biz, sizi tevkif etmedik, An. cak galeyan halinde bulunan hal. km bücumundan muhafeza İcin burada muvakkaten misafir ettik. Buyurun. Serbests'niz. Diye, tarziye verilerek tahliye edilmişlerdi. Ss #bik sadrazam Kâmil Paşa İle şeyhislâm Cemalettin Efendin'n de, sessiz sadasız İstan. buldan çıkarak bir müddet mem. leket haricinde kalmaları için ha. ber göndermişlerdi. Sıra; Harbiye Nezaretinde, Mer. kez kumandanlığında misafir olan. gelmişti, Hürriyet ve Ttilâf fer asm bu mühim şahsiyetleri hak kında hiç bir af ve müsamahanm tatbik edilmiyeceği zan ve tahmin ©dilirken, Tetihatçılar bunlar hak. nda da bilyük cömertlik göster. işledi. Tetanbul muhafızı Cemal BEY. bizzat Harbiye Nezeretine kü Biderek orada mevku! olan Ali Kamal, Gitminetinel! Yersil. Pe Rr za Nur Beyleri merkez kumandanı pm Odamna getirtmiş. bunların ber Ücüne de: — Şu dakikada, elimizdesiniz. j Hakkmızda, en geğit muameleyi tat goz etmemize hiç bir mâni yok. Fa 7) Kat biz, memlek.,in vaziyetini na g zar dikkate alıyoruz. Etrafımızm düşmanlarla muhat olduğu bir si. Tadâ. Vâtandaşlarımızla uğraşmak istoM'Yoruz.. Bundan sonra, Müna asi Bebeisiz şekilde muhalefet yapmak tan Sarfmazar etmek şartile, sizi 9 serit bırakacağız. Memleketin bu İ felâket zamanmda. bütün münev i verifin elbirliği ile çalışmaları lâ. ” zemgtldiğini unutmayınız. Ona gö £ re hafeket ediniz İ Defişti, İ Buüç zat, büylik bir korku ve heyecin içinde ölüm dakikalarma intizaş *derlerken, haklarında gös terilen bu lütufkârlığa hayret et. mişler, Ve Cemal Beye hararetli X bir tisgi 'le teşekkür eylemişlerdi. © Buntrdan Ali Kemal Bey, Avru » pada br memüriyet istemişti. Dr. Rıza Nir Bey de, kendisine kâfi derecdebir para ve aylık verilerek mesleğife ait tetkiklerde bulunmak üzere Pırise gönderilmesini rica et Köl Pa — İKİNCİ KISIM — — Memlekette, tabii hal avdet &. dinceye kadar, en küçük bir mi lefette bulunmıyacağıma yemin edi yorum. Bir köşeye çekileceğim. Muvaffakıyetinize dua etmekle va kit geçireceğim. Diye, din ve namusu üzerine ye min ederek söz vermişti... Gümülcüneli Ismail Beyin bu ye minine inanılmış: dermi edilmişti. Dr. Rıza Nur Bey ile, mu harrir Ali Kemal Beye de kâfi de. retde para verilerek; biri Parise, öteki de Viyanaya gönderilmişler. di. anive 8 ttihatçılar, muhaliflerini böy İÜ ece pamuk ipliklerile bağ- ladıktan sonra, derhal harekete geçmişlerdi. Biribirine düşen düş- manların vaziyetlerinden istifade ederek Edirneyi istirdat etmişler.. Kâmilen düşman istilâsma uğramış olan Rumeliden, hiç olmazsa kü. çük bir parça koparabilmek için Londra sulh konferansında da dip lomatik bir mücadeleye girişmişler di. Istanbul. derin bir sükünet için. de idi. Koca Rumelinin, beş gün zarfmda elden gikivermesi, mille, tin kalbinde kanlar sızan bir yara husule getirmişti... Herkes bu felâ ketin, fırkacılıktan geldiğini bili. yor... İhtiras yüzünden memleketi bu hale getirenlere lânet ediyordu. ıların: birer tarafa sinme, ler; harekete getirenlerin keti terkedip gitmeleri halkım şuurlu kısmını memnun et. mişti.. Vâkıa Ttihatçıların; bir an da memleketi gül, gülistan haline getireceğine hiç kimse kani değil. di. Ancak şu var ki: en iğrenç saf.. halara dökülen fırka mücadelelerin den bıkmış, usanmış olanlar: — Hiç olmazsa bir müddet, kafa mızı dinleriz, Diye, sevinmişlerdi. pp aradan pek ksa bir zaman geçer geçmez, kulak lârı delik münevverler arasmda endişeli bir fısıltı başlamıştı. — iilâfçılar, bazı muhalefet rü- esası ile birleşmişler.. Hükümeti devirmek için gizli bir komite teş- kil etmişler.. yakında, harekete ge. çecek'lermis. Diye, çıkan şayizlar, işitenlerde derin bir hayret uyandırmıştı. Evvelâ, bu sözlere hiç kimse inanmak istememişti. — Vatanm muruz kaldığı felâ- ket, bütün milletin kalbinde derin bir yara açtı, Beşikteki çocuklar bile, kan ağlıyorlar. Böyle bir za- manda; artık hükümet devirmeyi, bu yüzden mücadelelere girişmeyi kim aklından geçirir. Yalandır. 1f- tiradır. Millet arasmda, bu kadar hamiyetsiz adamlar bulunamaz. Diye, işitilen şayislar reddedil. mişti. Hattâ, İstanbulun asayiş ve ingibatına memur olan (İstanbul muhafızı, Cemal Bey) bile bu söz- iri dedikodulara stfederek, bunla. rın hakikat olacağına ihtimal ver- memişti. Fakat aradan kısa bir zaman ge. ger geçmez, bu gafletin pek acı bir cezası çekilmişti. (1329 senesi) Ma- yısının 29 uncu Çarşamba günü, Beyazıt meydanında Saka çeşme- gi civarında, binlerce halkın gözü önünde, (Sadrazam ve Harbiye Na- ur: Mahmut Şevket Paşa) ile ya. verlerinden bahriye mülâzimi Hik mi Bey pek feci bir ekilde katle- dümişti, Maksat, intikam mı7.. (Hükümeti devirmek) mi2... adedimizden oheriç olduğu için, biz burada bu büyük ci- nayet vakasının tafsilâtıns giriş. miyeceğiz. Sadece; bu cüretkârane şanın A vrupaya Gitmesi İsteniliyordu Yazan : Ziya Şakir n sebebi üzerinde tevakkuf edeceğiz. Mahmut Şevket Paşa, niçin kat- Jedilmişti?. Bu sual, bir muamma teşkil edi. yordu. Ve buna, iki şekilde cevap veriliyordu. Alâkadarlardan bir çokları; — Mtihatçılar, Babrâlide (Nâ- am Paşa) yı katlettiler. Nazım Paşa, Çerkezdir. Çerkezler, kap güttüler, Nazım Paşanın intikamı. Bı almak için, Mahmut Şevket Pa- gayı öldürdüler. diyorlardı. Yine alâkadarlardan bir da: — Hayır. Mesele, intikam me- gelesi değildir... Babıâli baskını ü- zerine, şuraya buraya sinen Itilâf. çılar; son defa olarak talihlerini tecrübe etmeyi kararlaştırdılar. Böylece, kanlı bir maceraya atıldı. lar... Onun için bu hareket, bir (in- tikam) değil. Doğrudan doğruya (hükümet devirmek) tir, diyorlar. hare kısmı (Arkası Var) İSTANBULUN İÇİNDEN RÖPORTAJ: Tam Beş Asırdanberi Ömür Süren Şekerci Hanı © zaman, yolum Fatihe düş se, muallim Nacinin, bu semtte geçen çocukluğuna dair yazdığı hatıraları anarım. Multa istasyonunda tramvaydan indik - ten sonra, sulu bir kar altında, der iiyoruz. Sağda çamurlu, dar vir sokağı saptık, Buras: Malta çarşı 8:.. Koltukçu dükkânları önünden beş on âdım yürüyünce, solda bü. yük, eski bir taş bina gözünüze çarpıyor. Meşhur “Şekerci Hanı,, burası. Kemer kapısından avluya girince, taş sütunlar, demir direk- ler arasındaki sra o musluklarda, caketini omuzuna atmış, orta yaş h bir zatın ellerini yıkadığını gö * rünce, sevinmiştik. Ayaklarımız: donduran taş avluda, konuşacak bir adam bulamamak endişesi, bi zi korkutmuştu. Meçhul adam, biz kendisini rahatsız etmeden, yanı mıza geldi. yanımdaki fotoğrafçı - nm makinesine dikkatli dikkatli bakarak: — Kimi arıyorsunuz, dedi ?. — Siz bu handa mı oturuyorsu- Duz?.. — Evet. Odabaşıyım.. #sminin Veli ve soyadmm İ Ergüden olduğunu sonra « dan öğrendiğimiz odabaşı önü. müze düştü. Avlunun oortesmdâ, ahşap ve pencereleri buğulanmış OĞGĞUÜUTLERİ Kaloriferli Apartıman Bu mevsimde herkesin şiddetle Btediği şey budur. Binanm şekli kilbik olsa da, olmasa da o kadar elimmiyeti yok ama, apartmanın kalöriferli olmasını mutlaka iste, riz. Ev işinin azalması ve konfor dediğimiz rahat bakımlarından ka löriferli apartıman istiyenlere hak vermemek te kabil değildir. Ancak, sağlık bakımından da 2. caba öyle mi? Yakın vakitlere ge. inceye kadar. doğrusunu isterse niz, hekimlerin de ey çoğu ev içeri sinda dalma ayni dercede hararet temm eden kalöriferin iyi şey ol duğunu söylerler ve hasta odala. rında hararet derecesinin değişme , mesine dikkat edilmesini seki sıkı tenbih ederlerdi. Rahmetli hocam mangala ısmılan devirde büyümüş olduğu için, sobaları, içerlernde 8. teş bulunmadığı zaman dışardan s0- Zuk hava getirirler diye beğenmez- se de kalöriferler için birşey de. mezdi, Hasta odalrında hararet derece. sinin değişmemesi hakkında şimdi ik değişmiş bir fikir yoktur. Fa. kat hasta olmuıyanlarn daima ayni dercede hararet içinde yaşamaları hakkında fikirler şimdi biraz deği- şiyor. Bakınız neden : Bilirsiniz ki . insanlar arasında soğukkanlı denilen ağırbaşlı adam lar makbul olmakla beraber . tabi at içinde insan sıcak kanlı . hem de çok defa kanı sıcak . bir hayvan dır, Kanmın hararet dercesi aşağı yukarı, hemen hiç değişmez. Lâbo ratuvarlarda yapılan tecrübelere göre insanın kanmdaki harareti ay. | wi derecede tutabilmesi için hava muhitindeki hararetin . hava ho- rekrtsiz ve sakin olmak şartile . santigrat dercesile 24 olması lâzım dır. Su içinde bulunursa suyun 36 derce olmasına lüzum vardır, Halbuki muhitimizdeki hararet dercesinin zamandan zamana ne ka dar farklı olduğunu izaha lüzum yoktur. Günden güne hararet deği şikliği az olsa bile, mevsimlerin ha rareti arasında fark pek büyüktür. Hele Istanbulda kış ve yaz mevsim lerinin hararet derceleri arasında kırk derceye kadar fark bulunduğu görülmüştür. Böyle olduğu halde insan yaz de mez, kış demez kanınm hararetini ayni derecde tutar, Hava sıcak ol sun, soğuk olsun, rutubet az veyi çok bulunsun kanmın hararet de recesi değişmez. Kışm sıcak su ban yosuna, Yazın soğuk su banyosuna girer, Eisinde de keyif duyar, Bir tecrübede insan oğlunun çırçıplak olduğu halde, muhitindeki harare. tip yirmi derece düşmesine, halin. de hiç bir değişiklik göstermeden dayandığı da görülmüstür. Insanın muhitindeki hararet de. recesinin değişmesine dayanmusın da - 0 tecrübede değil, bayağı ha- yatında . elbisesinin elbette bir te siri vardır, Pek soğukta kürk gi yer, pek sıcakta tül giyer yahut. büsbütün çıplak oturur. Fakat o ka dar tahammülün yalnız elbiseyle ka bil olamıyacağını elbette tahmin e. dersiniz. Vücudümüzü o kadar bii. yük değişkliklere tahammül ettiren yine vücudümüzde mühim bir sis tem vardır, Sıcaklığa karşı ter, s0 Zuğa karşı titreme bu sistemin işle | rinden ikisidir. Bu sistemin iyi işlemesi için. da İma işlemesi, paslanmaması lâm dır. Bu da muhitteki hararetin de gişmesile olur, Muhitin harareti de Eişmezse o sistem işlemez, batta olur, Kendi kendine ne çok soğu. Ba, ne de çok sıcağa dayanabilir. Işte kalöriferin kabahati bizim © tabii tahammül sistemimizi battal Lğa götürmektir. Muhiti dalma ay Bi hararet derecesinde tutan kalö. rifer bizim soğuğa karşı tabii mu. kavemetimizi kırar, Kalöriferli yer den çıkınca soğuk fena tesirini da, ha çabuk yapar. Dalma ayni dere. cede kalan yerlerde çalışma kud. retinin bile azaldığı sabit olmuştur. Iyi çalışmak için de muhitteki hara retin değişmesine lüzum vardır. Kalörferli apartımanlarılan çıkı nız demiyorum, fakat odanızın ha. raretini dalma ayai dercede tutma yınız. En iyisi on yedi derecenin üs. tiinde ve altımda üçer derece ol- mak Üzere arada'sırada sıcaklığı değiştirmektir. ç aaa ar rr ar Yazan: Reşat Feyzi REEDER t ; 4 Işte burası.. Fatihteki Şekerci halının içinden bir köşe bir odaya girdik. Burası bir kahve idi. Bir masanm başına kargılıklı oturduk. Veli tepeden tırnağa, bizi süzüyordu. Kahvelerimizi içerken, O, anlatmıya başladı: — Bu han, dedi. Şekerci Hanr- dır, Fakat, buram Şekerciler tara tmdan değil, Fatih Mehmet tara- fından yaptırılmıştır. Fatih İstan- bulu 1453 yılımda zapletmiş, beş on yıl sonra da kendi adına bir ca mi yaptırmak kararm vermiş. Camie başlanmadan önce, İnşaat- ta çalışacak yüzlerce amelenin ya- trp kalkması için, işte bu han yap tırılmıştır, Bu han, o kadar eski bir tarihe maliktir. Âşağı yukarı beş yüz senelik bir eser... — Şekeri ismi nereden çıkmış”. — Duyduğumuza göre, bu han da 60 yıl evveline kadar Şekerci * Ter oturuarmuş. Şu gördüğünüz dükkânların hepsi şekerci dükkân ları imiş. Sonradan şekerciler bu- radan kalkmı$.. — Şimdi hiç şeke var mı?.. — Hayır. tek şekerel yok.. Yal nız isimleri kalmış. Han. Fatih camii vakfından olmak İâzımge - Hir.. Sonradan sat'lm»s. husust el- lere ve nihayet şimdiki sahipleri- De geçmiş. ükkânr 'arihi hanm avlusundaki si- gara dumanlarile dolu kü- çük kabvede sıcak köşeyi bulmuş. tuk, Odabaşı boyuna anlatıyordu Bir aralık sordum: — Bu kahve de beş yüz sene ev- vel, amele istirahat etsin, diye mi yapılmış? Veli kurnazca güldü: — Hayır, dedi. bu kahve sonra dân yapılâr.. Daha yenidir.. 17 yıl oluyor Evvelce, hanm avlusu ta mamer aç'kmış.. Geçen yaz. bu ha nı görmek. tetkik etmek Üzere, Almanyadan tarihçi o profesörler geldi. Saatlerce han: gezdiler.. Ken dilerine izahat verdim, Sonradan üâve olunmuş kısımları göster - dim. Bu kahve ve hanm üst katı yenidir. Otuz sene kadar evvel, Ab dülhamit devrinde burada büyük bir yangm çıktı. Hanm arka tara- fnia bir hamam ve konaklar var- di. Buna “yed'emin., binaları der. lerdi, Bu konaklarda Mekkeli A. raplar otururdu. İşte Arapların o. turduğu bu konaktan çıkan yan - gın neticesinde, hanm üst İasmr da yandı, sonradan tekrar yaptı - rildı. F tih Mehmedin yaptırdığı hanım taş avlusunda gezi - yoruz, Güvercinler, kırık malta taşlarının aralıklarmda (birikmiş yağmur, kar sularmdan, sivri ga galarile su içiyorlar. Taş sütun - Tu, demir bağlantılı kemerlerin ginde, parmaklıklı pencereler ka- pal ve buğulu camlarile, insana garip bir his telkin ed'yor.. Sıra ra odalar... Odabaşı, izahat veriyor: — Her odada kir kiracı vardır. Hanın 103 odası var. Bir kısmm. da aileler oturur. Bu civarın esna” fı, zanaatkârları., Kiralar ucuz - dur,. Odasına göre: 3, 4, 5 lira. Üç katlı olan Şekerci hanından, bir zamanlar, “İstanbul şebremâ- neki, de istifade etmiş., Uç kattan başka, bir de zemin kat var. He nüz Fatih belediye dairesi yapd- madan önce, belediye, bu zemin ka tı evrak mahzeni olarak kullanır. mış.. Odabaşı, Veli bunları söyler- ken, Şekerci Hanının zemin katı - nın, şimdi de zehirli gazlere karşı bir gığınak olarak kullanılıp kulla nılamıyacağını düşündüm. Eğer, bu mümkünse, beş yüz sene önce yapılan bu taş binadan daha vir istifade edilebilir. eliden ayrıldıktan sonra, Han kiracılarından birkaçı ile konustuk. Uzun boylu. zayif, gerip şiveli birisi şöyle diyordu: — Bizim bu civar dilenci yata- ğıdır.. Vaktile, handa oturan Me- vir Arap vardı. Ismine Hacı derlerdi. Dilencilikle geçinir di. Hacı öldüğü gün, handaki oda. smdan torba torba sarı altm çe kard'lar.. Herkes hayret icinde kal dı. Halbuki, onu, bir lokma ekme- muhtaç bilirdik, i Bir başka kirac: şöyle anlattı: — Birisi var yine. ismi lâzım değil. Dilenciliği meslek haline ge tirmiştir. Yanmda dört beş çocuk var. Ustübaşı sefil çocuklar... Bun lar, Fatih esmii civarmda, Malta çarşısmda sabahtan akşama ka - dar dilenirler.. Kazandıklarını gö” türüp ona verirler.. Halbuki, bu adamın hali, vakti yerindedir. Bir evli oğlu, kızı ve damadı var. Za» bıta, dilencilikle şimdi sıkı müca- dele ediyor. Fakat çocuklar bu *, nun da kolaymı bulmuşlar: Kü * çük kutular içine beş on geker, aremelâ koyuyorlar, satıyor gi bi yaparak, dileniyorlar. ekerci' hanmdan: * şikâvetçi olan kiracılar da var. Bun lardan biri şöyle dert yanıyordu. — Han, son zamanlarda bakım- 8ız.. Tasarruf olsun diye sulârı kestiler.. On gündür, muslukzlarda, apdesanelerde su yok. Hanm br mahzeni var, Damda toplanan yuğ mur suları buraya akıyor. Pis bir mahzendir. Fakir fukara, içmek çin para ile su alabilir mi? Çar. paçar bü suyu içiyor. Tabii, su - suzluk pislik yapıyor. Dönliste, Malta çarş'#mm yu- karı başından çıktık., Fatih cami" inin arkasmdan dolaşırken, ilikleri mize kadar işliyen kuru bir soğuk, bu beş asırlık eseri disarıdan olsun seyretmemize fırsat bıra Hudut İhtilâflarını Önlemek İçin Kızılcahamam, (TAN) — Orman müfettişlerinden İbrahim Gülsünün başkanlığı altında hâkim Haşmet kömürcü İle mühendis Rd» van Akyönden mürekkep orman ları tecdit heyeti buraya gelmiştir. Tahir ve azası İsmai. bu heyet, belediye. Nu İçine'alınmış “olan Or. budutlarına işaret koymuş tur, Böylece, köylüler arasmda de- vam eden hudut ihtilâflarınm önüne geçme çarelerinden biri yerine geti. rilmiş oluyor. manların