Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
b ha ” SI <: Sübar” a REER Ğ İ B k & SAT t v ; S .——W R İstanbul Muhtelit Takımı Dünkü Maçta Bükreş Muhtelitine 3 - 2 Yenildi Dünkü soğuk havada, Taksim stadının çamurlu sahasında yapılan Bükreş — İstanbul maçını misafir- lerimiz 3—2 kazandılar, Romen takımı bu galibiyeti hak Bizim takım fena mı tertip edil- mişti? Maçm tafsilâtma başlamadan, ilk hatrra gelen şu iki suale cevap ve- gelim: Romenler birinci devrede hakika ten bozuk ve iştahsız oynryan İstan bul muhteliti karşısında attıkları ikı | golü hakkile çıkardılar. Bu birinci devrede İstanbul takrmımın hücum - hattile, muavinleri arasında sıkı bir irtibat tesis olunamadı. Muavinlerle müdafilerin anlaşmaları da çok dü- güktü. Haflarla anlaşamıyan müda- filer aralarında topu paylaşamamak, kalecinin yapacağı hareketleri seze memek gibi aksaklıklar içinde gö - ründüler. Hücum hattr topa tamamen hâ- kim vaz'yetinde iken paslarında ka- tiyyen isabetli değildi. Gelişi güzel akmların semeresizliği Üüstüne sağ- için ekseri top kaptıran manevrala- Yı inzimam ednce, hücum şuursuz - luğu bütün manasile — gözlerimize batmağa başladı. Hattâ seyirciler bir ara İstanbul takrmmın muvaf - fakryetsiz manevralarmı alkışlamak guretile alaya başladılar, Romen takımı Romanyalılara gelince; top stop- larında, çamurlu sahaya uydurabil- dikleri kısa baslarında birinci dev - Trede bizden yüksektiler. , Uzun oynamamalarıma Trağmen kale önünde netice alacak şekilde gergin hareketler yapıyorlardı. Mer kez muhacimleri soğukkanlı ve isa- betli besleyişlerile göze çarptı. Hü- cumcular şüt mesafelerinde topu, ka leye doğrultmak hususunda çok de- fa çabuk ve kati kararlı davrandı - " lar. Bizim takrmın fena veya iyi ter- tip edilip edilmediği - meselesini, bu yazıda uzun boylu tetkik için bu - günkü yerimiz müsait değildir., Ma- amafh klüplerin sıkı maçları arife- Binde oyuncularım haletiruhiyelerini we çağırılan oyunculardan ekserisi- min mazeretleri yüzünden geleme - dikierini hesaba katmak şartile takı mm tertibi hakkında şu mütalcayı | | yürütmek pek aykırı düşmez zan - nımdayım: Yüzde (25) fark En iyi teşkil edilmiş takımlarımı- z halleri ve futbolümüzün istikrar sızlığı herkesçe — malümdur. Dün 'Taksim sahasına çıkan takımın baş ka şekilde tertibi ile muhakkak yüz- de yirmi beş bir fark elde edilece- ğini idd'a etmek te güçtür. Nitekim oyunun teknik sevk ve idaresinde mü — bhim bir değişiklik yaptıklarına kani olamadığım iki oyuncunun tebdili ile ikinci devreye çıkan ayni takım Romen kalesini sıkıştıracak tazyiki otuz dakika devam ettirebilecek bir 'varlık gösterdi. Maçın tafsilâtı Hakem Nihat Asımm idaresinde İki takım karşılıklı dizilince Istan - bul muhteliti kadrosunun bu ter- tipte çıkarıldığını gördük: Cihat — Faruk, Hüsnü — M. Re t, Rıza, Feyzi — Necdet, Süley- Rasih, Bülent, Fikret, * İlk akınlarda İstanbul muhtel:ti ekseriya açıklarile oynamak istedi. - Romanyalılar topu merkezden kısa — paslarla indirerek mukabele etmek — jistiyorlardı. Istanbul takımınım a - çıklarile rakip nısıf sahaya geçirdi- ği toplar içlere ve ortaya geçiril - d ği vakitler, muhacimlerden bir ıki gi şüt çekecek müsait vaziyetlere gi | yemediklerinden akınların hepsi Ro ı men kalesinin ağzından geri çevrili- — tanbul kalesine yaklaştıkları zaman yordu. Buna mukabil Romenler Is - lar, yer değiştirmek ve müdafaa ge n Niçin Maglup Olduk ? Yazun : Eşref Şefik Maçtan bir enstantane diklerine hemen sokulmak gibi sey- yal bir hücum tarzile bizim müda - fileri zorluyoralrdı, Romenlerin ilk oglü Topu ortadan soliçlerine geçirdi - ler. Sol'ç tekrar ortaya verdi,. Bu zikzak esnasında kalenin önünde ha sıl olan boşluğa topun mahrekini uyduran misafir hücumcuları ilk gol lerini onuncu dakikada kazandılr. Bu gölden sonra da İstanbul takı mınm ne oyunu ne de gayreti açı- lamadı. Başlangıçtaki tereddütler ve aksaklıklar ikinci Romen golüne ka- dar devam etti. İkinci go'leri Yirminci dakikaya doğru topu or- tadan sağaçığa doğru uzattılar. Sağ içle sağaçık yer değiştirerek önle - rine çıkan muavinlerimizi ve bir mü dafaa oyuncusunu aştılar. Ortaladı- ar. Kale ağzında, sağiç yerindeki Üçüncü golleri muhacim çekerek ik'nci golü de yap F Birinci devreyi Istanbul muhteli- ti 2—0 mağlüp vaziyette bitirdi. İkinci devreye çıkarken, müdafa- adaki Hüsnünün — merkez muavın mevkiine almdığını, onun boş bırak tığı sol müdafi yerine Güeşli Reşa- dın getirildiğini gördük, Devrenin başlangıcında iki taraf müsavi bir oyun içinde çalkanıyor - du, Birkaç dakika sonra Romanya- Hlar üçüncü gollerini de yaptılar. Müdafaamızın fena vurması yü- zünden top kornere çıktı. Romen sağaçığı fevkalâde düzgün bir çe - kişle topa âdeta kale direkler mizi yaltyacak bir istikamet verdi. Sıkı- şık bir haldeki kale önünde iki- met relik mesafeden vurup üçüncü golü de attılar. Bu goölden sonra İstanbul muhtel: ti canlandı. Her oyuncunun kabili - yeti kadar çal:.şmağa, ahengi temi- ne gayret ettiği görülüyordu. Bu canlılık oyunun — umumi çehresini değiştirmekte gecikmedi. Hâkim ve tazy'kli oyunun her beş dakikasımda İstanbul takrmının mü | him bir fırsat yakalad'ğını. gol teh- likeleri yarattığını içimiz ferahlamış olarak seyrediyorduk. Verilen bir penaltıyı kaçırmış ol- mamıza rağmen çocuklar gavretle- rini eksiltmeden bir'nci gölü kaza - nmcaya kadar çalıştılar. Birinci golümüz Fikret aldığı pasla — kale ağzına doğrulduğu bir sırada çarptılar. Faul verildi. Fikret kaleye doğrulttu. Hüs nü kafa ile ilk golü ağlara gömdü. Hâkimiyeti gitgide artırran İstan- bul muhtel'ti beraberliğe yetişeceği ni gösteren bir oyun çıkarabildi. Soldan kazandığımız bir korneri iyi çektiler. Kale hizasında Feyzi yaka ladı ve sıkı bir süt attı. Bu şüt Ro- men sağ müdafiinin sağ kalçasma çarparak İst'kametini değiştird'ğin- den kaleci aldandı. İkinci gol de gir mis oldlu. Bundan sonra oyunun nihayetine kadar ağır basan bir maç yaptığımız halde eğrisini doğrusuna uydurup bir gol daha atamadığımızdan 3--2 mağlüp olduk. Boykot İki hafta evvel Galatasaray . Gü neş maçında yaptıkları gayrinizami hareketler üzer.ne oyundan çıkarı. lan Galatasaraylı Salim, Eşfak ve Suavi hakkındaki hakem raporu, hak larında ceza verilmesi için mıntaka başkanlığı tarafından bölge disiplin divanına havale edilmişti. Bu iş için üç gündenberi içtimalar yapan dissiplin divanı nihayet dün kararını vermiş ve karar da mıntaka başkanlığı tarafmdan alâkadarlara tebliğ edilmiştir. Haber aldığımıza göre, o günkü maçta hakem tarafından oyundan çıkarılan Salim bir hafta, Eşfak bir ay Suavi iki ay boykot cezası almış- lardır. Ayrıca mmtaka başkanİ'ğı tarafın dan lig maçları bidayetindenberi ha. kemler tarafından oyundan çıkarı. lan muhtelif klüplere mensup oyun culara da ceza verilmiş ve bu arada Kasımpaşadan Mümtaz bir hafta, Davutpaşâdan Fethi bir hafta oyun dan menedilmişlerdir. Yine hakem tarafından oyundan çıkarılan Beykozdan Sadettin 'le Ve fadan Süleymanın cezalarında bir kast görülemediği için afvedilmiştir. Galatasaraydan cezalanan oyuün. culardan Salimin cezası geçen hafta oynamadığı için hitam —bulmuştur. 3 Galatasaraylıya Cezası CDoykot cezası görenlerden Eşfak Eşfak ile Suavi hakkında Spor Ku rumu Umumi Merkez'ne itiraz edile ceğinden bu haftaki Fenerbahçe ma çında oynıyacaklardır. ize yakım, bize de uzak olmı- yan bir köyde Taras Maka- riç Çernoglaz isminde birisi vardı. Taras Makariç çok ihtiyardı; bu kış doksan yaşına giriyordu. Ta- ras Makariçin bu ihtiyarlığından ötürü artık ona Kolhoz'da iş yap- tırmak istemiyorlardı. Ona: — Sen ihtiyarsın Taras Makariç, diyorlardı, artık senin çalışma ça- ğm geçti. Kolhozumuz sana baka- mıyacak kadar fakir değildir. Taraş Makariç bu söylenenlere kızıyor: — Siz beni kandırmıya uğrasma yın. diyordu, ben daha güçlü ktıv- vetliyim. Çalışmak istiyorum. Taras Makariç'in ısrarlarına dayanamadılar.. Onu kolhozun mektebine başbekçi tayin ettiler. Ve bu kararı ona tebliğ ettiler.. Taras Makariç büyük bir sevin; le yeni işine baş'adı.. Bir müddet bövle geçti. Bir gün mektep idare- si Taras Makariçi çağırdı. Mektep müdürü ona: — Taras Makarftç. dedi, sana ye- ni bir iş çıktı. bilmem yapar mısm?. Yakmda yeni yıla giriyoruz.. Ta- bit yeni yılı kutlamak lâzım. Bu- nun için de kolhoz çocuklarma he- diyeler almak icap edecek. Biz bu mesul iş için şehre kadar seni gön dermiye karar verdik. Sen buna ne dersin?.. — Ben bu işe ne derim .. Tabit hiçbirsey derim. Mademki mesul bir iştimç ben yaparım kaçımmam.. T © gün sonra, Taras Makariç, çuval çuval hediyelerle mek- tebe geldi. Etrafmı saran mektep çocukları: — Noel Baba nerde? Diye sor- dular.. Taras Makariç gülümsiyerek ce vap verdi: — Hava cok soğuktu. Noel Ba- ba üşüdü. Biraz ısınmak için hir kahveye girdi. Fakat vaktinde bu rada bulunacağını da bana va- detti. Akşama doğru. Taras Makariç, beraherinde getirdiği çam ağacını en büvük smıfm ortasma dikti. O nu adamakıllı süsledi. Noel Baba- yı da muallimler odasma yerleatir- di. Taras Makaric'in torunu Grişa Noel Babavı gördüğü zaman hay- retinden ağzmı bir karış açtı.. Hava iyice kararmca çamın 'is- tündeki mumları yakmak icap et- ti.. Taras Makariç ancak o zaman kibritini evde unuttuğunu anladı. Kibriti getirmek — Üüizere torununu eve #Anderdi. Kendisi de su almi- ya gitti. Sudan dAndüti zaman mektep kanısmı acık buldu: “Hediveleri çalmak için sakmn hrırsız girmiz ol- ,masın?.. diye düşündü. Ve bir komşu muallimin odasına g rdi. Orada, bir köşede, hareketsiz bir gölge gördü. Bu, bir adam göl- gesiydi. Taras mMakariç: “Kork'u- ğum başıma geldi,, diye söylendi. Hemen kapının arkasmda duran kalm sopayı kaptığı gibi, ani bir NOEL Çeviren: B. Tok hareketle gölgenin üzerine indirdi. Gölge sallandı ve yere düştü. Ma- kariç tecrübeli bir adamdı. Saka- lmı, saçını değinmende ağartma- mıştı. Hemen belindeki kuşağı çözdü ve hırsızı bağladı, Bu sırada torunu Grişa da geri döndü. Kibriti yaktı. Ortalık aydınlanınca Grişa feryadı bastı: — Eyvah dede, sen ne yaptın?. Taras Makariç te etrafına ba- kmca, yaptığı telâfisi imkânsız za rarı gördü. Sopa ile devirdiği hır- sız, Noel Babanm üzerine düşmüş, onu hurdahaş etmişti. Zavallı No- el Babanın pamuk gibi sakalı yer- lerde, şurada burada ucuşuvor, kopuk bacağı yanı başında duru- yordu. Taras Makariç te kendini tuta- madrı: — Felâket Grişa, dedi. felâket!. Korku ile bu manzarayı seyret- mekte olan bağlı hırsız dile geldi: — İhtiyar, dedi, benim elimi ko- lumu çözersen ben sana yüz tane Noel Baba alacak kadar para ve- ririm. Bu sözleri duyar duymaz Grişa' nın göz yaşları kurudu. Dedesinin kolundan çekerek: — Sakın dede, dedi, önu çözme, Ben evden mektebe gelirken köy bekçisini gördüm. Bana buralar- da yabancı bir adam görüp görö- mediğimi sordu. — Sana, yabancı biradam gö- rüp görmediğini mi sordu? Yaa... Peki öyvle ise.. Fakat biz şimdi şu Noel Babayı ne yapacağız?.. No- £1 Babasız cam hicbir şeye yara- maz!., Şimdi sen bana bu herifi çuva'm içine koymıva yardım et.. Sonra da köy bekçisini ve diğer misafirleri çağır!.. kşam oldu. İyice ortalrk ka- rardı, İlk gelen misafirler, muallimler oldu. Çamm üstündeki TMmumlar yandı. Çam çok güz-| süs- lenmisti Piırtl prrildi.. Adota İnsa- nm gözünü alıyordu. Çamın üstün de, tıpkı bol mahsul seneleiinde ağaclarım Üzerindeki yemisler gi- bi. bir yığın oyuncak vardı Fs«<at azamet'i tavrıvla çamın vanında duran Noel Baba bütün bunları gölgede birakıyordu. Yavaş yavaş köy çocukları. wmek tep çocukları da içeri do'dü. Süz- Tü, ışıklı çamı ve Noel Babayı gö- ren her çocuk ağzını bir kar:ş açı- — Ah, ne güzel, diye - &öyleni- BAB Ilk defa bir Noel Baba gören köy çocukları, ilk hayranlık!.r we Ürkek'ikleri geçince Noel Babana bıraz daha yanmaa sokuldu ar Bif kaç tanesi bir afızdan: — Noel Baba, Nöel Baha. diy& seslendiler, sen konuşmasını bilir misin?.. Noel Baba. değil yalnız kücükle rin fakat büyüklerin de derm şaş' kınlıkları arasında: — Bilirim, zahir, diye cevağ verdi: Çocuklar tsrar etmiye bi ygis lar — Ş1 halde bize birMasal anlal ta diniiyelim. oel Baba masalma başladı: — Evvel zaman :çinde nab şuracıkta köyümüz'ün — 2ri sinde kuraman bir saray Vardı. G1 sarayda, O zamanlar bütün bü toprak:ar'n sahibi olan - Zâ'im vt buyük bir derebeği oturmaste *di Bizim köyümüzün köylüleri de da) ail aiuğu halde, bütün bu haval kövlüleri hep bu derebeğir'T hesa! bmna çalışırlardı. Bu derebeğiniş birçok ta çocukları vardı. Yılbaş gelince, derebeği, her çocuğu | ayrı bir çam süslerdi, Halbuki kö; lü çocuk'arı, süslü çamm. Nod Babanın ne olduğunu bile bilmez lerdi. O tarihlerde bu köyde çok fakif bir köylü yaşıyordu. Bu köylünüü Vasık isminde küçük bir O8lu ile bir çok erkek ve kız çocukları d3 ha vardı. Yine böyle soğuk bir yılbaşı idi, Derebeyi, kendi çocukları için bif çok çam'ar süslemiş. birçok mum- lar yakmıştı.. O sene derebeyinin gçocuklarına aldığı hediyeler. an- cak üç kızak arabasivle taşmavil- mişti. Bu havadis bütün köy için- de yayılmıştı.. Küçük Vasik gizlice gidip, hi olmazsa uzaktan, çamı görmiye k: rar verdi. Babası uykuya yatın ayaklarına çaputlar sararak doğ derebeyinin bahçesin2 gitti. De beyinin ışıklı pencereleri altma g; kuldu. Pencereden içeri bakmak, olan Vasik derebeyinin gözüne i ti. Derebey, hizmetçilerine, “küstah serseri,, yi yakalamal nı emretti.Vasiki yakaladılar, adamakıllı bir sopa ziyafeti ce ler.. Zavallı Vasik zorlukla e gelebildi. Vücudunun iler tu yeri kalmamıştı.. ! K üçhk Vasik. ömnninnn!' na kadar bu dayağın a6” Bunun mtıkamm!"" ER unutmadı.. mak için uzun seneler bekledi hayet bu intikam sünü (A geldi.. Bir gün köylüler, Ç derebevlenne' karşı baş ka reğe . Onları al'aşağı ettiler, ı.mıı ihtiyarlamıştı. Fakat (Arkası 10 Nİ«