1 Ocak 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Dilencileri Topluyormuş ! Sahte Bir Polis Memuru Yakalandı Dün Adliyeye garip bir cürmü meşhut hâdisesi intikal etmiş- tir. Suçlusu, Sadri isminde bir gençtir, kendisine memur süsü verdiği iddiasile yakalanmıştır. Vakanm dikkate değer tafsi- lâtı şöyledir: Mübaşire HakaretEdip Hınç Almış Dün Asliye dördüncü ceza mahke. mesi Sotirya adlı bir kızı hapis ve pa ra cezasına mahküm etmiştir, lddia gudür: Beyoğlu tebliğatma mensup bir mübaşir iki gün evvel kendisine ve. rilen bir celpnameyi Sotiryaya tebliğ etmiştir. Genç kız evvelki gün Be. yoğlunda mübaşire rastlamış ve va. zifesini yaptığı için hakaret etmiştir. Mahkeme, hakareti sabit görmüş, kendisini mahküm etmiştir, “Yalnız yaşindan dolayı bu cezalar 17 gün hapse ve 30 lira para Cezasına indiril — Paltosu İle Şekerleri Kaybolmuş Sultanahmet sulh birinci ceza hâ. kimi, dün hapısanede yapılan bir hn' Bızlığım muhal “Davacı karısını yabancı bir etkekle gördüğü için öldüren ve 3,5 sene ha. pise mahküm olan Erzurumlu İsma. ildir. Suçlusu da hırsızlıktan mah . küm Şehsüvar Hayrettin isminde bir gençtir. Davanım mevzuu şöyledir: İsmailin hükmü katiyet kesbettik. ten sonra geçen gün hapisaneye gel. miş, bir okka şeker alarak o gece ye ni kovuş arkadaşlarma bir çay ziya. £eti vermiştir. Sonra da Hayrettinin |O yanmda gecelemiştir. Sabahleyin kalktığı zaman duvardaki paltosunun yerinde yeller estiğini, Şükrünün çal dığını görerek hapisane idaresine mü -— racaat etmiştir, İdare de yatak kom. — güsu Hayrettini suçlu olarak mahke — meye vermiştir. Hayrettin dün mah kemede suçunu inkâr etmiştir. Mah. Rizeden Istanbula yeni gelen Nuri isminde biri. dün Ankara caddesin . den geçerken yeni gördüğü süslü ca. mekânları seyretmiye koyulmuştur. Bir aralık Cudi adında birisi sokul . muş ve: — BSen burada ne geziyorsun, di.. lenciliğin yasak olduğunu biliyor- suün. Yürü bakalım karakola.. Ceza vereceksin, Ben polisim, demiştir. Fa kat, iş bu kadarla da kalmamış, 90- kak içine çekmiye başlamıştır. Rizeli Nuri itiraz etmiş: — Bayım, ben dilenci değilim, tüc. carmm, İstanbula ilk defa geldim. Ce. bimde param var. Şöyle görülecek yerleri geziyorum, Benden ne cezası istiyorsun? demiştir. Fakat, münakaşa giddetlenmiş ve ka yerinden geçen Alemdar karako. lu komiseri Hulüsi bu ağız kavgasını || duyarak yanlarma yaklaşmış, işin iç yüzünü öğrenmek istemiştir. Cudi, vaziyetinin tehlikeye girdiğini sezin. ce hemen ağzını değiştirmiştir. — Bay komiser, bu adam benim paramı çaldı, kendisinden davacıyım. Fakat, komiser Hulüsi- tahkikatı yapmca vaziyeti öğrenmiş ve Cudiyi kendisine memur süsü vermekten suçlu olarak meşhut suçlar müddeiu. mumiliğine vermiştir. Asliye dördüncü ceza mahkemesi suçlunun muhakemesine başlamıştır. Esrar Bulundu. Şişlide Halâskârgazi caddesinde Zi yanın kahvesinde oturan Hüsnü, şüp he üzerine memurlar tarafmdan a- ranmış, oturduğu sandalyada 10 gram esrar bulunmuştur, Hasan, es- rar kaçakçılığı suçu ile asliye beşinci ceza mahkemesi müddeimumiliğine verilmiştir. se hakkında şunları söylemiştir: “Bu davacı hakikaten zavallı ve biraz da saf bir adam. Orasımnı evi sandı. İtimat etti, Kendisi biraz da timarhanede kaldığı için vaziyeti çok perişandır. Ben de onun yatak kom. şusuyum, Fakat, paltosunu Hayret. tinin çaldığını görmedim. Bir gün Hayrettinle Fazlı kavga ettiler. Faz. lr İsmaile “senin paltonu Hayrettin,, çaldı,, demiş, bildiğim bu kadar, Hâkim, iki şahidin çağırılması için Nolerlıkı'e ' Yolsuz Muameleler Lâğvedilen İstanbul İkinci | Noteri hakkındaki tahkika- ta Müddeiumumilikçe de- yam edilmektedir. Şimdiye /“kadar yüzden fazla noter tarafından tasdik edilmiş ve birçok ta asılları bulun; miyan sahte senet tanzim e- dildiği tesbit edilmiştir Tah kikatın yeni safhası bu no- | |terlikte yüksek — kıymetli müstamel pulların tekrar kullarıldığını da meydana çıkarmıştır. Damga Pulu K, tamel pulların lustune imza koyanları da mesul tutmaktadır. Bu şe- kilde müstamel pulları kul- ların sayısı tam 500 ü bul- | muştur. Tahkikat derinleş- /| tirildikçe ortaya yeni yeni İ Tıp fakültesi ikinci smıf talebe. sinden Mudanyalı Iİbrahim oğlu Mus. tafa Gürsoy ölmüştür, Mustafa Gür. soy, bundan iki sene evvel Bursa Er. kek lisesinden iyi derecede mezun ol. müuştur. Çalışkanlığı ve iyi ahlâkı ile arkadaşlarına ve muallimlerine ken. disini sevdirmiştir. Mustafa Gürsoy, Cerrahpaşa has. tanesinde apandisit ameliyatı geçir - miş, fakat peritonitten kurtulamıya rak ölmüştür. Cenazesi, bugün kaldı. rılacaktır. Genç trbbiyelinin ölümü arkadaşları arasında teessür uyandır Genç Bir Tıbbiyelinin M UT T L 1938 Senesinin En Büyük filmi 'Tolstoy'un en meşhur eseri — Bethoven'in ilâhi müziği KREUTZER SONAT Her kadmı ve erkeği alâkadar eder muhteşem filmi, en cazip aşk roma nı — En fevkalâde müzik. Bütün dünyayı hayran eden bir şaheser (FRANSIZCA) sözlü — LİL DAGOVER, PETER PETERSON Buüugün T Ü R K Sinemasında 4 M &e 'a Bugün 2 Büyük ve Türkçe fılm birden , IPEK İ.SEZAR BORJİiYA Slnemasında Türkçe sözlü, tarihi film. Baş öntlere —— Z7 BUFALOBİL Macaralar Krali GARY COOPER - JEANE ARTUR Bugün seanslar saat 1 de başlar gece saat 9 da BUFALOBİL BucuN MELERK Sinemasmda YENİ SENEYİ KUTLAMAK İÇİN ZEVK — NEŞ'E — EĞLENCE PROGRAMI 1-MiKİNiİN ŞEN HAFTASI 2- Şen Yumurcak SHİRLEY TEMPLE'in Fransızca Sözlü En eğlenceli ve en güzel filmi. Seanslar: 11 —İ1—2,15 — 415 suvare 9 d BUGÜN ve YARIN SAAT 11 de hususi tenzilâtlı matineler tertip edilmiştir. EEAEANET : AAT LA TT Kezei Bu Hafta SÖMER Sinemasında TOPLANTILAR Gülüyorlar... Şarkı söylüyorlar... Dans ediyorlar :::: © DAVETLER & Yeni sene münasebetile şen, zengin ve eğlenceli bir film Eroin kaçakçılığı yaptığı iddiasi lanan ve mahkemeye götürülürken | lunu bularak savuşan Piç Ali, dün yi Kadırnmn he * Şehremini Halkevinde bugünden Cazip, musikili ve nefis şarkılı mükemmel bir operet filmi. ren parasız almanca dersleri verilmsir Baş rollerde: ı HENRİGARAT - MES LENOMKİER - AAİMU | ©27 zz * 6 Kânu.nusaru perşsnbe gunü Ve Eminönü Halkeyinde Dr Osman Şert tarafından (Hekim ve balk) mevzd İlâveten: EKLER JURNAL dünya havadisleri. * ETEE Batırılan Vapurun Kaptanı konferans verilecektir” Gitmek İstiyor * Universite coğrafya döcenti BJ JRTUGRUL SADI , Epeyee evvel Imroz adası önlerin. TEK TIYATROSU Pazartesi Kânunusani salı gün Eminönü Half (İstanbul coğrafyası) —mevzüly bir | rans verecektir de milliyeti meçhul bir tahtelbahir tarafından batırılan Armura vapu - runun ikinci kaptanı kazadan sonra İstanbula getirilmişti. Kaptan, şimdi memleketine dönmek için Emniyet Müdürlüğüne başvurmuştur. Emni. yet müdürlüğü dün bu kaptanın mem leketine gitmesine mâni olacak bir vaziyeti olup olmadığiını müddeiumu milikten sormuştur. Müddeiumumilik te vaziyeti Çanakkale müddeiumu . miliğine bild'rmiştir. Gelecek cevaba (Kadıköy-Süreyya) 2 CEZA KANUNU İstantı tolediyesi Şehir Tiyatrosu MN oDRAM KısMı saat 20,30 da TI u KRAL LIR trajedi 3 kısım OPEKET Rİ Saat 20,30 da, SMI *"BİR KAVUK DEVRİLDİ 5 perde komedi. Yazan: at Celâl Müsahipoğlu. Pazar Davetler: * Tiyatro sanatkârları birliğinden i diğine göre, bugünden itibaren mesi mizde çalışan artistler, varyeteciler V zisyenler bu birliğe kaydedileçekli yalnız birliğin heyet varakası ile ceklerdir Ecnebi artist ve müziSveri bu şartlarla çalışabileceklerdir YENİ NEŞRİYAT 'TIP YOLUNDA YILBAŞI — Tpi tesi tâalebeleri bu isimd bir broşür mişlerdir İçinde birçok profesörlg kümlardan duılenen şahit Yusuf hâdi muhakemeyi Yalik etmiştir. miştir, , Nâlâ.n odamdan çıktığı zaman gece yarısını bir saat ğeçiyordu. Gözlerim uykusuz, yatağıma uzan dım. Düşünüyordum; Gözümün önüne kılıç kuşandı ğım gün geldi. Dükkânların aynalı camekânları önün den geçerken kendime bakıyor ve bu uzun boylu, sarı bıyıklı, yaldızlı üniforması içinde, kılıcını sürü yerek yürüyen bu yakışıklı zabit ben miyim? diyo rdum. Hattâ bu zabiti eski küçük Kenanla mukayese ettiğim zaman büsbütün şaşırıyordum, o Köşke geldiğim zaman akşam oluyordu. Beybabam Handanla bahçedeydi. Yanma gidip elini öptüm. O da alnımdan öptü. Zav'alh adamın gözleri sevinç yaş larile perdelenmişti. Bana birçok sözler söyledi. Son ra köşke girip Nalânın odasına çıktım, Kapısı aralık tı. İçeri girdim. Nalân pencerenin önünde kitap oku yordu.' Beni görünce doğruldu. Herkes gibi o da ba na hayran bakıyordu. İki adım ileriledim. Ayakları mı biribirine vurarak bir asker selâmı vedim, O da ayağa kalkmıştı. Yanıma yaklaşarak gülümsedi: — Geldiğini kılıç şakırtılarından anlamıştım, dedi. E&Tebrık ederim dostum... Bu şerefli günü gördüğüm için bahtiyarım... Sonra ellerile omuzlarımı tutup parmakları ucun —da yükseldi. Alnımdan öpmesi için biraz başımı eğ Miştim. O sırada nasıl oldu bilmiyorum, ensesindeki saç tomarı firketelerden kurtularak çözüldü ve omuz larmdan arkasına doğru dağıldı. Ayni zamanda göz lerim, karşıdaki gardrobun endam aynasma gitmişti. Orada, akşam güneşinin kızıl rengine boyanmış öyle nefis bir tablo gördüm ki, onu her gözlerimi yumuş ta bütün canlılığiyle hayalimde yaşatıyorum. Genç “bir zabit.... Onun kollarmda, altın renginde bır ipek yığmma bürünmüş güzel bir kadım... Onu böylece göğsümün üstünde birkaç saniye tut tuktan sonra bıraktım. Saadetimden başım dönüyor, aztırabımdan gözlerim kararıyordu. Nalân saçlarmı topladıktan sonra kolumdan çeke göre,kaptanın vaziyeti a_nlaşxlaca.ktu'. “HİCKİRİK Y'AZ.AVN: KERİME NADİR — BÜ v rek beni bir kanapeye oturttu. Kendi de yanıma yer leşti; konuşmıya başladık... . * . KLI Işte bütün bunları yeniden yaşamıştım. Odamda geçirdiğim son gece!,, Ertesi akşam kimbilir bura dan kaç kilometre uzakta bulunacaktım? Kendi ken dime, geçen günlerimin kadrini bilmediğimi itiraf et tim. Nihayet horozlar ötmiye başladı. Sabah yaklaş mıştı. Göz kapaklarımım biraz ağırlaştığını hissettim. Gözlerimi sıksıkı kapadım, Böylece iki saat kadar uyumuşum... Uyandığım zaman dışarıda ayak sesleri, telâşlı ge zintiler vardı. Hemen kalktım. Elbisemi değişip oda dan çıktım. Ne hazin bir sabah!.. Çay sofrasında yalnız benden bahsedildi. Beyba bam sık sık mektup yazmamı, söylüyor, Büyük anne onu tasdik ediyor, Nalân ile Vesime susmuş düşünü yorlardı. En çok gürültü eden Handandı. Kucağıma oturmuş, oralarda çok kalmamamı, beni göreceği ge leceği için hemen dönmemi tenbih ediyordu. Şu kü çük çocuğa verecek cevap bulamıyor, yalnız, kıvır cık sarı saçlarını okşayordum. Nihayet yola çıkma saati geldi. Büyük annenin, beybabamın ellerini öptüm. Onlar da beni kucakladı lar, Nalânla Vesime alt kata inmişler, beni bekliyorlar dı. Vesime ile vedalaştım. Nalânla bir dakika yalnız kalmak istiyordum. Gözlerine baktım. Derhal anladı: — Seni bahçe kapısına kadar götüreyim! diyerek yürüdü. Fakat Handan yanımızdan ayrılmak istemi yordu. Vesime onu alıkoymak için biraz Israr ettiy se de muvaffak olamadı. Çocuğun elini tuttum. Ba vulum öteki elimde, Nalân yanımda bahçe kapısma geldik. Handanla bavulu bıraktım. Hiç mükaddeme ye filân lüzum görmeden Nalânı kollarımın arasma çektim. Başı göğsümün üstünde hıçkırıklarla sarsılı yordu. Böylece bir dakika geçti. Sonra, hümmalı du * daklarımız birleşti... Nalân bana dudaklarmı verirken öyle bitkin, öyle kendirfden geçmiş, öyle baygındı ki... Bir kardeş, bir kardeşi böyle öpmezdi herhalde.., Kollarımdan sıyrıldı. Düşmemek için kapınm kena rma tutunarak gülümsemiye çalıştı. Handanım arkası dönüktü amma bizi gözetlediğinin farkmma vardım. Onu da kollarından tutup havaya kaldırarak yanaklarmı birçok defalar öptüm. Sonra bavulumu alrp Nalâna elimi uzattım : ai — Allaha ısmarladık Nalân!,, Hep seni düşünece Solgun yüzü büsbütün solmuştu: — Güle güle! dedi. Beni hiç düşünmiyeceğini vade günleri 15,30 da Matine. doçentlerin yazıları vardır dersen daha ziyade memnun olurum.., * — Bu kabil değil ki... ; — Nasihatlerimi hatırma getirirsen... — Yine imkânsızdır... : Başını salladı. Fakat ne demek istediğini madım, Sonra yavaş bir sesle : — Mektuplar hakkında verdiğin teminatı da ma! dedi, | — Merak etme!... Sonra topuklarımı biribirine vurdum, S&t bır; ker selâmı verip döndüm ve ileriledim. Gözlerim deleniyor, adımların dolaşıyordu. Yirmi adIm kaği gittikten sonra arkama baktım. Nalân orada yokt Yalnız Handan, kapının kanadına daynmış duruyü Üçüncü kısım *.. (K...) a gelişimin dördüncü günü bir firka rargâhı olan (D.R.) kasabasıma hareket ettim. ( da süvari alayı beşinci tabur, sekizinci bölük zab ğine tayin edilmiştim, Benim gibi kolordulara gör rilen arkadaşlarımın da yerleri, kıtalardaki Zabit |" yacına göre tayin ve tesbit edilmişti... (D.R.) iki (* arasında şirin bir Anadolu kasabasıydı. Ahalisi büyük bir kısmmı zabitan teşkil ettiği için burası ? ta bir asker memleketi olmuştu. Yerlileri esme: rili, iri cüsseli adamlardı. Kadınları ekseriya şa la ve başlarında abani bir örtü ile geziyorlar, ef leri gibi, süt, yumurta, peynn' tereyağ Satarak gf yorlardı, Ben, (Çamaltı) denilen kasabanm en güzel Pf de bir oda kiraladım. Burası, Çamlıcaya benzı Yalnız bir fark: Uzaklara bakmca Boğaziçi y mara görünmüyor, onların yerine gayet Sık veyü ağaçlardan bir koru uzanıp gidiyordu. Buraya imi' ğumdan çabuk ısınmıştım. Benim gibi bir höyi W lâzimi olan arkadaşım Feridun da kiraladışıj nm karşısında oturuyordu. Bu evi bir iİhtiyaykal oda oda kiraya veriyordu ve şimdilik biz iki gkad” tan baska kiracısı yoktu. (Arkası far

Bu sayıdan diğer sayfalar: